Salı, Mart 31, 2009

:)

Bugün yolculuk günü.Aslında çok işim var, daha bavul bile hazırlamadım.Ütü de yapmadım. İşin kötüsü içimden yapmak da gelmiyor. Eğer biraz sonra bilgisayardan kalkıp işlere başlamazsam yetişemeyedebilirim..Bir seferinde işe gitmek zorunda kalmıştım o gün ve son 2 saatim koşturmaca geçmişti, o şekilde olmasını istemiyorsam artık kalkmam lazım.

Bu yüzden akşamüstüne kadar bilgisayarı açmadan çalışacağım.Kendime müzikler ayarladım, onları dinleyip iş yapacağım :)

Bugün Melihat Gülses günü.. Çaldıklarım da bunlar...

Beyaz Köpükler ..
Dileğince beyaz köpüklere saklan güzel
Döktüm kederimi istanbul'a uzan güzel
Kim bilir şiirsiz hangi şarkıda gizlisin
Çektim çileleri istanbul'a uzan güzel
Durma yalnızlığına ağlayan güzel

Günaydınım,Nar Çiçeğim, Sevdiğim..

savkimasi, sana dogru yollarin,
sana dogru, denizlerin cagrisi,
ciril ciril ötelerde bir güzel,
gunaydinim, nar cicegim, sevdigim...



Denizde Akşam..
Akşamı süzme deniz
Renginden gözüm yandı
Engindeki pembe iz
Gönlümde halkalandı

Ufkun kızıl ateşi
Yanan derdimin eşi
Ruhum solan güneşi
Gurbetin gülü sandı

Makam:Nihavend Fantezi Best

NÂZENDE SEVGİLİM

Makâm : Hicâz Usûl : Semâî Bestekâr : Azerî Bekirof

Değdi saçlarıma bahâr gülleri
Nâzende sevgilim yâdıma düştün
Sevenin bahtına bir güzel düşer
Sen de tek sevgilim aklıma düştü...

Söyle Naz mı Bu kaş Çatış

Söyle naz mı bu kaş çatış
Benden uzaklara kaçış
Sensiz hayatım olur kış
Canımın tâ içisin sen
Nasıl severim bir bilsen

Sana fedâdır canım bak
Kaçma benden bucak bucak
Pişman olursun çabucak
Canımın tâ içisin sen
Nasıl severim bir bilsen

Dargınlığı sen çıkardın
Dilimden hiç düşmez adın
Beni üzmek mi maksadın
Canımın tâ içisin sen
Nasıl severim bir bilsen..

Bitmemiş Gibi..

Seninle bu aşkı kaldığı yerden
Devam ettirelim bitmemiş gibi
Bütün suçlarını affediyorum
Ne olur geri dön, gitmemiş gibi

Razıyım gönlümü yerden yere vur
Razıyım karşımda eller gibi dur
Bitsin bu ayrılık bitsin bu gurur
Ne olur geri dön, gitmemiş gibi
Ne ben söyleyeyim ne sen hatırlat
Unut o vedayı anılara kat
Bizimle başlasın yeniden hayat
Ne olur geri dön, gitmemiş gibi..

Doymadım sana..

Doymadım sana ağlarım
Ah ederek yana yana
Geç buldum çabuk kaybettim
Hicran oldu hayat bana..

Nihavend / Beste: Nevzat Akay


Ben Seni Unutmak İçin sevmedim..

Makam : Segâh Bestekâr : Amir Ateş Güftekâr : ilhâm Behlül Pektaş

Ben seni unutmak için sevmedim
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim
Bekledim sabah akşam yollarını
Ölmek istedim bir türlü ölmedim
Aşk bu mu sevda bu mu hayat bu mu
Kalp acı, dünya hüzün, göz yaş dolu

Şimdi sen kimbilir nerelerdesin
Gelir gecelerden koşarak sesin
Bana en acı haber kiminlesin...


..Şarkı sözlerini ararken bunları da buldum.. Benden günah gitti. Bunları bulunca da dağıldım tabii..
Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde bizim eski şarkımızı
vazgeç söyleme artık,hatırlatma mazideki aşkımızı

Makam: Muhayyerkürdî,
Usûl : Düyek
Beste: Şekip Ayhan Özışık
Güfte: Şekip Ayhan Özışık
Sanat Müziğine aşığım ..

Neyse yazımı yazıp ,yoluma devam ediyorum.Bu müzikleri de artık Babamla ve Çarli' yle balkonda karşılıklı içerken dinlerim :)

Pazartesi, Mart 30, 2009

Bilmezler nasıl sevdik :)

Burası Kayaköy Sarnıç. Uzun zamandır yazmak istediğim ama sahiplerinin burada olmaması sebebiyle yazamadığım yer. Pazar günü gittik , kışın İstanbuldaydılar, yeni geldiler. Birde Ares'in arkadaşı olan Poppy' nin evi.. Aresle Poppy iyi arkadaş oldular.Sarnıç çok hoş bir yer.Kayanın o değişik havası tam sarnıçta hissedilmeli aslında.Eski Rum evi dekoru sevenler için birebir.Bu yaz çok istememe rağmen gidememiştim hiç. Yazın jazz geceleri yapmışlar.İstanbuldan süper isimleri konuk etmişler.Bu yaz bende ordayım kısmetse.. Değişik canlı müzik geceleri olacakmış.Yazacağım yine çünkü hem orayı çok seviyorum hem de sahiplerini :) O gün makine pilleri izin vermedi iç mekan fotoğraflarını çekemedim.. Özel olarak gidip içini çekmeyi düşünüyorum.Bayılacaksınız ayrıca ,biliyorum.

Poppy, Ares'ten 2-3 yaş büyük aslında.Hem de kimseyi kolay kolay beğenmezmiş,sanırım benim oğluşum gençliği ve cazibesiyle iyi arkadaş olmayı başardı :)
Çok güzel oynadılar aslında.. Sonra biraz Poppy kızdı Ares'e ama giderken arabanın arka koltuğuna da atlayıverdi..


Üst katta çok güzel bir müze var, Kaya'nın Rum zamanından kalan eşyalar çoğunlukta.. Bir daha ki sefere onun resimlerini çekeceğim ,istanbuldan dönüşte.


Bahçesi bir ömre bedel :)

Mozaikler nefis..


Bu da Kayanın tepeden inerken hali.. Her seferinde ovaya atlayasım gelir :) Yeşilin tonuna dikkat!

.. ... ...
"Ahh Hayat, benim için hiç birşey kolay kolay değişmez biliyormusun..? ve kolay vazgeçmem.
Seçim sonuçları beni üzdü ama yıldırmadı.Hatta değişik bir bakış açısı kazandırdı :)
Biliyorum Dünya' nın bu haline bakıp zaman zaman gözlerin yaşlanıyor olabilir, sakın ağlama, bil ki Dünya ne halde olursa olsun gelecekte senin için dönecek.Aynen şimdi dönmeye devam ettiği gibi. Değişen bir şey yok, geçen sadece zaman.
Geleceğe karşı umudum hep var, var olacak .. çünkü aksi halde yaşayamam, şu an olduğu gibi yeni bir şeyler beklerim hep."
Biraz daha sorumlu olmalıyız aslında yaşadıklarımızdan ve yaşattırıldıklarımızdan..Çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakmak istediğimiz kendi farkındalığımıza bağlı aslında.
.. ... ...
Aziz Nesin'in oğlu Ali Nesin'e Mektubu (10 haziran 1991)..
“Canım oğlum……………..
Çocuklarıma, küçüklüklerinden beri hep, Türk halkına olan borcumuzu ödemeleri gerektiğini anlatmaya çalıştım. Öyle görünüyor ki, dört çocuğumdan salt sen bu borcu ödeme olanağına sahipsin ve sen de Portekiz’e yerleşmek istiyorsun. Nasıl ben, Türk halkına borçluysam, sen de öyle borçlusun. Seni yetiştirmek için paraları ben verdim ama, o paralar halkın parasıydı. Durum böyleyken, gel Türkiye’ye yerleş, demiyorum. Çünkü Türkiye, ne yazık ki, senin bilimsel gelişmene ve bilimsel özgürlüğe hâlâ uygun bir ülke değil. Türkiye’ye yerleşme, ama Türkiye’yi, Türkiye halkını da unutma. Şunu da söyleyeyim sana, ben sulu gırtlak hümanistler gibi, “insanları seviyorum, Türk halkını seviyorum” diyenlerden de değilim. Büyük çoğunluğuyla Türk halkını hiç sevmiyorum. Kötü, kaba, çirkin, ikiyüzlü, korkak, pis, bilgisiz insanları ne diye seveyim... Hiç sevmiyorum. Onların böyle olmaktaki gerekçeleri, “ama kabahat onların değil ki” sözleri, bana onları sevdirmiyor. Sahteci aydınlar, politikacılar, “halk bilir, halk anlar, benim yüce halkım” diye yalan söylüyorlar. Onlar da sevmiyor, ama çıkarları için seviyor görünmek zorundalar. Ben bu sevmediğim Türkiye halkı için bütün bir yaşamımı ortaya koydum, harcadım. Sevmiyorsam, niçin? Çünkü, ben o halktanım. O insanların sevilecek bir düzeye gelmeleri için, hiç abartmasız canımı bile verebilirim. İnsan, nasıl anababasını değiştiremezse, halkını da değiştiremez. Sen de bu halkın çocuğusun, bunu hiç unutmamalısın…..”
Not: Yazdıklarımın üstüne bana bu paragrafı gönderen Anonim 'e teşekkür ederim:)
Kültür Mantarı çok güzel yorumlamış..Bunun üstüne söyleyeceğim tek şey Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olsun. Ha bir de sandığınız kadar saf değiliz..

Not: Bunu da atlamam mümkün değil..
... ... ... ... ...
Delfina için de böyle bir proje hakkında bilgi :)

Pazar, Mart 29, 2009

Oyumuzu bizim mahallenin (Foça Mah.) okulunda verdik geçen seferki gibi.. Zaten çok yakın ama sadece seçimden seçime gittiğimiz bir yer. Muhtarımız kapıdaydı.. Yine o seçilir diye bekliyoruz, herkes memnun. Bizim sandık her zaman çok sakin oluyor, daha hiç sıra beklemedik.

Sonra deniz kenarına gittik Koca Çalış'a , yürüdük kumsalda..Hem Ares hem de kendimiz için..Sonra da tam ters istikametteki belediye çay bahçesine gittik kıl çadırın oraya Uzunbey bana çay ısmarladı ,denize karşı içtik.Bu arada Nurdan'lara uğradık ama yoktular..

Dağların tepesi karlı ,resimde gördüğünüz üzere ama Uzunbey t'shırtle gitti bugün seçime.. Ben de kısa kollu t'shırt üstüne yine de kot ceketimi giydim..Esintiliydi gerçekten ama sıcaktı,turistler askılıyla geziyordu yine.. Aşağıdaki resimde Akdağların nasıl karla dolu olduğunu göreceksiniz..Sanırım İstanbul soğuk.Yine de buradan gidince çok kalın giysiler alamıyorum yanıma ben. Orada da arabayla gezdiğimizden çok gerekmiyor ama Annem bana bazen takılıyor sen Akdenizli olmuşsun artık diye..

Şimdi Ares'i yıkadı Uzunbey, biraz sonra da yemeğe gideceğiz hep beraber.İlk defa burada Burger King açıldı, Yani böyle marka bir fast food.Oradan Kayaköy ve Ölüdeniz yapacağız..Sanırım oylar açıklandığında da Ölüdenizde tur atacağız :) Biz partili değiliz ama arkadaşlarımızı yalnız bırakmak istemedik.


Pamukkale Otobüsleri her seferin ilk dört biletine indirim yapıyor.Böyle bir kampanya varmış,ne kadar zamanda biter bilmem ama haberiniz olsun.Gidiş dönüş aynı fiyata,bu zamanlarda erken bilet alabileceklerin haberi olsun dedim :)

Cuma akşamı barlar sokağında gittiğimiz balık restaurantının mezeleri..Güzeldi,son favorimiz deniz Restaurant..Kafaları çektik,güzel bir akşamdı.


Not: Ölüdenizden şimdi döndük..
Resmi olmayan sonuçlara göre..(saat 20.00)
Fethiye MHP (aynı başkan )
Ölüdeniz CHP (aynı başkan )
Üzümlü CHP (aynı başkan)
Göcek CHP (aynı başkan)
Çiftlik AKP ( başkan aynı parti değişti)
Büyükçekmece (CHP önde, orayı alır )ve Beylikdüzü (AKP önde)
İstanbul için hala dua ediyorum, Ankara'ya inanamıyorum :(

Cuma, Mart 27, 2009

Ares, seçim,yolculuk..


Dün evde temizlik vardı, her yer temizlenmiş.Mavi koltuk takımlarım vardı salonda sonra salona köşe aldım şekline uygun, 3 lü kanepe ve iki tekliyi Çağıl' ın odasına koymuştum.Rahat şeyler vazgeçemedik yine de onlardan, ikilisi de benim yatak odamda. Normalde Ares yatak ayakucunda yerde yatıyor,bazen de benim tarafımda yerde.. Dün gece bir baktım kanepeye çıkmış ,temiz ya. Ordan kovaladım uyku sersemi yastığı attım bir daha çıkmasın diye kanepeye yine uyudum. Sabah kalktık ki yok bizim odada oysa ya üstümüzde oluyor,ya da ayakucunda yerde. Nerde diye merak ettik, bir baktım ki Çağıl'ın odada kanepe de yatıyor.Uzunbey koltuklar kirli olduğu için Ares'in tercih etmediğini , dün gece temiz kokular aldığı için gidip geceyi orda geçirdiğini söyledi..Bu köpek bizden fazla temizliğe düşkün ..Oysa kirleten de kendisi :P

Çok alem hayvanlar ya..


O evde zaten ikinci çocuğumuz gibi.Komşumuz geçen gün laf mı soktu anlamadım ama bize, siz onu köpek gibi değil çocuk gibi bakıyorsunuz dedi.Oysa o bahçede günlerce bağlı duran köpekler yetiştirdi bir zaman. Öyle, bizim küçük oğlan gibi evde Ares. Bahçe de bakmakla evde bakmak aynı şey değilmiş, hayatı paylaşıyorsun bir kere..Havlamasını pek duymuyoruz,öyle huyları yok ama bakışlarla yönetiyoruz onu evde.Birde gelen misafirlere ve müşterilere atlamadan sevmeyi öğrense.Bunun korkanı var,dokunamayanı var,iğreneni var,kendini insan gibi görüyor.Hatta küçük bir köpek gibi ama şu an aslında iri bir köpek.Kimse onun sekiz aylık olduğuna inanmıyor. 30 kilo.

Eski resimlerine bakıyoruz da küçücükmüş.. Bu resimdeki gibi bizimki de kanepe düşkünü.. Birde yaramazlık yaptığını anladığında ortadan kaybolması var ki seyirlik :)
Çağıl'ı kıskandığını da belirtmeden geçemeyeceğim.Onu hem çok seviyor hem de çok kıskanıyor.

Her kelimeyi anlıyor artık ve evin içinde pek problem yaşadığımızı söyleyemem.Sadece misafirler gelirse onların yanına kanepeye çıkınca koca köpek biraz korkutuyor insanları oysa o sevilmek istiyor.
Bir tek zincirsiz çıkardığımızda her köpeğin yanına gitmesi biraz dert oluyor.Bazıları bizimki gibi sevgi dolu değil.Korhan (veterineri) bir dayak yediğinde aklı başına gelir diyor birde fazla zincirsiz dolaştırmayın da diyor.Her gün işe gelirken hayat onunla hem zor hem de keyifli..Arabaya binmeyip peşinde koşturuyor bazen bizi.. Genelde ben arabaya yakınsam beni dinliyor, çok sorun yaşadığımı söyleyemem.Benden korkuyor.Uzunbey'in hastası,çünkü yemek hariç diğer tüm ihtiyaçlarını onunla çözüyor. Yemek istediği zaman diyelim ki kanepedeyim , kucağımda bilgisayar var, kanepeye çıkıp benimle gözgöze gelmeye çalışıyor, ben görmedikçe bana sokuluyor ve en sonunda patiyi bilgisayara ya da koluma atıp benden bir şey istediğini anlatıyor.

Onunla ilgili bir sürü şey daha anlatabilirim aslında.Şimdilik arada aklıma gelenler bunlar. Kemirme,parçalama, ısırma huyu yok, sadece sevgi gösterileri var o da seven birini gördüğünde sırnaşmak :)) Onun haricinde bizimle işten eve ,evden işe bir hayatı ve bizim sınırlarını çizdiğimiz bir yaşamı var.
En son babamın beşartıbeşlerini (not yazdığı küçük kağıtlar) parçalamıştı.Kıskandı sanırım :)





Onu denize sokmayı ve denizde yüzmeyi öğretmeyi hevesle bekliyorum.Daha kendisi oyun oynarken başka köpeklerin ardından koşup girmeye cesaret edemedi.Bakalım deniz hikayelerimiz nasıl şekillenecek.. Normalde yağmur yağdığında en çok sevdiği şey biriken sulara dalıp suyla oynamak, ha birde karşı komşularımızın bahçelerine dalmaya bayılıyor, her ikisininde köpek sevmeleri ve bahçenin içinde küçük çocukları olmasınında bunda payı büyük.Çime bayılıyor ve karşı komşumuzun çocuklarının sesini duyunca çıldırıyor..Onlarda her gördüğümüzde bahçeye çağırıp oynayıp gönlünü hoş ediyorlar. Sabah tuvaleti için çıktığında çocuklar okul servisini beklerken, bazen ondan saklanıyorlar bile.Gördümü affetmiyor çünkü.

Bugün küçük bir randevum var, normal cuma günü hareketi ve İstanbula hazırlık gündem konularım.. Kısmetse önümüzdeki salı akşamı yolcuyum.

İstanbula gitmeden saçımı boyatmam,manikür yaptırmam ve bavul hazırlamam gerekli..Evin düzenini saymıyorum o zaten şart. Son iki güne bırakmadan bunları bir şekilde tamamlamam lazım.

Dün gece annemle konuşurken öğrendim ki düşen helikopterin pilotu annemin iş arkadaşının kocası imiş.Nasıl zor bir bekleyiş ki bir an önce olumlu sonlanır umarım.

Hayırlı seçimlerde diliyorum memleketimize.. Burayı merak ediyorum aslında.Geldiğimden beri ikinci belediye seçimleri yapılacak..Şu an ki başkanın seçilebileceği beklentisi çoğunlukta.Ben de öyle düşünüyorum.Ölüdenizde de aynısı kalır diye düşünüyorum. En çokta Ankara 'daki seçilirse üzüleceğim.. Umarım seçilemez :) İstanbulda Kılıçdaroğlu seçilirse de çok sevineceğim.Partisel bir şeyden öte kentlerin kimlikleri kişilerle bağdaşıyor.Büyükçekmece'de bir terslik olmazsa aynı başkan alır yine.. Çok sevilen ve senelerdir değişmeyen biri zaten.Beylikdüzünü bilmiyorum ,pek bakmadım, ikide bir nerden buldularsa mailler geliyor bir partiden.. Gidince seçilmiş olacaklar,şimdi ki seçilsin istemem. İstanbul gösterilmek istendiği gibi bir yer değil.Vizyonu yüksek olmalı seçilecek insanların..Bunlar kendilerine göre vizyonu yüksek ama bizler için bizim gerimizde insanlar.Bakış açıları da dahil..

Umarım artık birilerinin gözleri açılır ve gerçek fikirlerle oylar verilir, maddi çıkarlara dayanılarak verilen oyların kimse unutmasın ki daha yüksek çıkar sağlayacaklara satılma olasılığı herzaman daha yüksektir.

Not: Yazmadım ama cuma sabahı görümcem ikinci çocuğunu dünyaya getirdi :) İstanbul'a bebek görmeye gidiyorum biraz da :) Uzunbey 2. ye dayı oldu..

Perşembe, Mart 26, 2009

Aslında nisanda İstanbul' a gitmek istiyordum.Hatta şimdi hemen gitmek istedi canım. Seçimler var pazar günü aklıma geldi, sonra Çağıl'ın ilk sınavları başladı, o dershaneyle üniversitelere geziye gidecekti , vazgeçti, benim özel bir-iki işim var halletmem gereken, işleri toparlamam lazım, evde de hazırlık yapmam lazım gidebilmek için.. Çamaşır ,ütü, düzenlemeleri falan.. Yalnız kalacaklar ya ben gidince, bunların hepsini toplayınca en az 15-20 gün kıpırdayamadığımı gördüm. Tam ben gideceğim nisanda, mayısta 21 sene sonra lise arkadaşlarım buluşacak Büyükçekmece'de.. (1988-2009 ) Mayısın 17 si falan.. Öyle her ay gidebilme lüksüm yok ne yazık ki..Biraz dişimi sıkayım gitmeyi mayısa kaydırayım dedim kendi kendime.Çünkü çoğunluk şehirdışından gelecek hatta yurtdışından da var birkaç kişi..Bizim okul aynı zamanda erkek yatılı olduğundan bir sürü arkadaşımla ilk defa görüşeceğiz..Annemle konuşacağım o kabul ederse , mayısta İstanbula gideceğim diye planlıyorum kısmetse.. Yoksa nisan ortasında gidip, mayısı tehlikeye atacağım.. (okuyan da var aralarında ama onlar İstanbuldan, nisanda da görüşebiliriz) Annem burada etkili eleman :)) Evdekiler bana bıraktı zamanını..

Bu aralar gerçekten sıkıldım ben. Ara ara içime bahar sevinçleri düşse de gönlüm biraz uzaklaşıp kafamı dinlemek istiyor. Zaten bu kış tatilimizi de yapamadık. Takip etmemiz gereken başka işlerimiz oldu, kötü bir kış sezonu vardı iş piyasamızda, yeni bir sezona heyecan duyamıyorum daha. İçim sıkıntılı anlayacağınız. Oysa bahar benim mevsimim.Ben bahar çocuğuyum :) Hem buranın baharları da daha güzel,bitsin hiç istemem. Artık içimde de baharı yaşamak istiyorum.

Bugün sabahtan yine çok yağmur yağdı, sanırım bundan hasta oluyorum ben. Yani birden hava sıcak ve güneşli bir bakıyorsunuz fırtına var ve hava serinlemiş. Çok hasta olan biri değilim , hatta kolay kolay hasta olmam ama günde 4-5 defa büroya girip çıkıyorum, arabaya inip biniyorum her seferinde, binalar genelde soğuk,buralılar fazla üşümezler ve klima ,soba, kalorifer yakmıyorlar çoğunlukla..Biz de şu an klimalar açık mesela.. ama başkalarının işyerine,dükkana, büroya,alışverişe girdikçe binalar soğuk, dışarıda hava güzel, güneş varsa terletici yoksa gölgeler soğuk, yani kazakla dışarıda gezebilirsiniz şu an ama kazakla bina içinde üşürsünüz :) Bu da beni hasta ediyor işte.. Herşey geçti ,öksürüğüm için kuvvetli bir öksürük şurubu aldım dün. Allahtan gece öksürmedim,gündüz çok konuştuğumdan gıcık yapıyor ve öksürüyorum. Şu zencefilli baldan da midem bulandı artık. Hergün bal yemekte çok keyifli bir şey değil ne yazık ki :))

Bir kaç gündür bürodayım çoğunlukla, dışarıda yapılacak işlerim azdı, toplantımda yok bu hafta. Blog yazılarım resim olmuş ,o resimlere bakıp ne güzel bir yerde yaşadığımı hissediyorum sanırım.Bu yüzden çok resim koyuyorum :) Uzun yazılar yazmayı da özledim aslında.
Uzunbey dışarıda , gelsin yemeğe gidelim diyeceğim. Öğlenleri beraber yemeğe gitmeyi seviyorum.Düzenli yemeğe çalışıyorum bu ara..

Yazı bitmeden yanlışlıkla yolladım yazıyı.. Arapsaçı gibiyim, hangi arada kaydı yayınlaya bastım farkında bile değilim.Kafam karışık. Yine canım deniz kenarına kaçmak istiyor.Uzun uzun yürüyüp, denizde taş sektirmek istiyorum. Çokta becerebildiğim bir şey de değil aslında. İçim öyle istedi .. Birde yüzmek istiyorum, evet bu mevsim ve şimdi dalgaların arasında ve denizde olmak istedim nedense. Sadece dalgaların sesini dinlemek istiyorum..

Not:1 -Resim: John Everett Millais (1829-1896)
Not: 2- Annemle konuştum, mayısı bekleyemem dedi :) Sanırım 1 nisan gibi ordayım .. (kısmetse)

Not: 3 - Hani bir çimento fabrikası olayı vardı ya bizim buralarda, kararı iptal oldu biliyormusunuz.. Yanlış ÇED kararı mahkemeden döndü, zeytinlikler ve Üzümlü kurtuldu :) Oley :))

Salı, Mart 24, 2009

Gül ki ..

Yazıyı başladım ama bir türlü bitiremedim. Tam biterken en son kapının önündeki pembe gülleri unuttuğumu farkettim.Bu yüzden yazıya ek ama başta olmak üzere resim ilave edip yazıyı tamamlamaya çalışacağım.
Geçen sene kullanmışım bahçe ileilgili bir yazıda bu resimleri..


Güller bir bahçenin bence vazgeçilmezleri. Bahçede ne olursa olsun mutlaka gül olmalı hatta güller rengine göre paylaştırılmalı.. Sarmaşık güller ayrı düzenlenmeli.Güllerin açma zamanı gelmedi ama budama zamanı geçtiği için hatta yeni dikilebileceğinden fikriniz olsun istedim. Sitenin güllerinden 2 senedir çektiğim fotolardan bir iki tane yayınlananlar dahil hepsini toplayıp bir yazıda birleştirdim. Umarım karar vermenizde yardımcı olur.



Pazar gününden beri olağandışı bir şey olmadı. 2 gündür hava güzeldi, bu sabah (çarşamba) yağmur yağıyor. Normalde her çarşamba temizlik günümüz ama bu sefer perşembeye kaydı. Aslında evde kalıp büyük bahar temizliği yapmak istiyorum ama bahar bizim işlerde en yoğunlaşmaya başladığımız zaman.Hele böyle kötü bir sezon sonrası günlerimi evde harcamak pek işime de gelmiyor. Her ne kadar canım evde ve bahçede çalışmak iste de.

Sarmaşık güller belki de çocukluğumdan hatırladığım için en sevdiklerimden.. Benim balkonumda beyaz ve bu pembe var sarılı, önde benim diktiğim küçük pembe haricinde 3 ayrı renkte gül var. İki tane de yine Uzunbey dikti sarmaşıklardan.. Sanırım burada hepsinin resmi var.

Gül alırken iyi ve kaliteli bir bitki olmasına dikkat etmek lazım.Fiyatına bakmadan gülün cinsine göre tercih edilmeli.Kötü gül ne yaparsanız yapın bahçede istediğiniz gibi durmayacağından hem içinize sinmez hem de sık sık hastalık geçireceği için uğraşacaksınız.

Çelik alırken de kaliteli bitkilerin budanma zamanını kollayıp budandıktan sonra alabilirsiniz.. Gülün tutup tutmayacağı ancak bir yaz geçirdikten sonra belli olur. Sulanmasına ve ilaçlamasına dikkat etmek lazım.


Mutfak camının önünde Uzunbey'in aldığı sarmaşık gül.

Bu da arkadaki pembe ama kırmızı gibi çıkmış.


Karşı komşunun sarı gülü.

Yine karşıdan..

Bu Uzunbeyin aldığı sarmaşık gül.Bunları yanımızda bulunan tek katlı ev ile aramızdaki teli sarsın diye aldık.

Kapının girişindeki yavruağzı (somon)gül.

Yazıya güllerin yetiştirilmesi ile ilgili bulduğum bilgileri de ekledim...
GÜL YETİŞTİRME TEKNİKLERİ
Kalıcı olduğu düşünülürse gül bitkisi dikilmeden önce gerekli hazırlığın dikkatle yapılması,doğru dikim, sonrasında bakım ve budama işlemlerinin tam vaktinde uygulanmasıyla gülleriniz yıllar boyunca cazip çiçekleriyle bahçenizi süsler. Gül bakımı zor değil ancak ihtimam ve dikkat isteyen bir iştir.
GÜL SATIN ALIRKEN..Fidanları güvenilir bir seradan temin edin. Güllerinizi saksı içinde alırsanız her mevsim dikebilirsiniz. Fidanları almadan önce dikkatle inceleyin. Aşının üzerinden çıkan en az dört adet sağlıklı dal bulunsun.Yaprakları canlı ve lekesiz olsun. Saksının içini ot bürümüş, altından kökler fışkırmışsa bu iyiye işaret değildir. Bitkinin kart olduğunu gösterir.Ancak ilk ve sonbaharda çok fazla çeşit bulunduğu için bu zamanlarda daha kolay seçim yapabilirsiniz. Ayrıca sonbaharda dikilen güller daha kolay tutar. Kış boyunca yerine alışır ve baharda güzel açar.
GÜL HANGİ TOPRAKTA YETİŞİR..Gül fazla seçici olmamakla beraber, en iyi bağ toprağı da denilen demiri bol hafif kırmızımsı,kumlu killi toprakta yetişir. Bakir toprakları sever. Fazla asitli,kireçli ve besin açısından zayıf topraklar gül yetiştirmek açısından uygun değildir. Bol gübre veya kompost kullanılarak böyle topraklarda da gül yetiştirmek mümkündür. Ağaç veya yüksek çalı bitkilerinin altlarına gül dikilmemelidir. Gölge olması bir yana, ağaç kökleri fidanların gelişmesine izin vermez.Daha önce gül yetişmiş topraklara veya eski gül fidanlarının yakınına yeni gül dikilmesi uygun değildir. Sebebi tam bilinmemekle beraber yeni güller böyle yerlerde iyi gelişemez, hatta ölebilir. Bu durum "gül hastalığı" diye adlandırılmıştır.Mecbur kalınırsa dikim çukuru biraz geniş ve derin açılır ve buradan çıkan toprak kullanılmaz. Bahçenin başka bir yerinden toprak getirilir. Eski toprak başka yerde rahatlıkla kullanılabilir.Ayrıca toprağın drenajlı olması gerekir. Su tutan yerlere gül dikilmez.

ESKİ GÜLLERİN YERİNİ DEĞİŞTİRMEK..
Bazen gölgede kaldığı için veya başka bir sebeple gül fidanının yeri değiştirilmek istenir. Bitki 10 yaşında bile olsa bu mümkündür. Bu iş için en uygun zaman kasım-aralık aylarıdır. Böylece fidan bahar gelmeden yeni yerine alışma fırsatı bulur.Önce yeni çukur açılıp hazırlanır. Daha sonra sökülecek gülün dalları kısaltılır. Bitkinin etrafı köke zarar vermeden açılır. Çatal bel yardımıyla dikkatle yerinden oynatılır. Toprağıyla çıkarılırsa daha iyi olur. Vakit geçirilmeden yeni yerine dikilir ve bolca sulanır.
GÜL İÇİN GEREKLİ BESİN NASIL SAĞLANIR..
Aşırı besin tüketen bir bitki olduğu için toprağı her yıl gübrelenmelidir. Güllerin çevresi sonbaharda yanmış gübre ile tamamen örtülür. Bu suretle hem kökler soğuktan korunmuş olur hem de toprak besince zenginleşir.
●Gül için hazırlanmış kurumuş kan ve öğütülmüş boynuz ile yapılan tabii gübreler de çok faydalıdır. Yavaş etkili bu gübreler ilkbaharda fidan başına bir avuç hesabıyla gül diplerine serpilir.İlk çiçekleri geçtikten sonra ve yaz ortasında olmak üzere iki kere daha aynı miktarda gübre verilmelidir.
●Fidanlar tomurcuk zamanı gübre şerbeti veya suni gül gübresi eritilmiş suyla arada bir sulandığı takdirde bol çiçek açar. Temmuz ayına kadar hiç olmazsa üç kez şerbet verilmelidir. Özellikle çiçekli dönemlerinin sonunda verilirse yeni tomurcuklar çıkarmakta gecikmeyecektir. Gülleri beslemek için yukardaki iki usulden biri tercih edilir.Gübre şerbeti için bir kovaya bir kaç kürek yanmış gübre ıslatılır. Üzeri örtülü olarak 3-4 gün bekletilir. Daha sonra sulama sırasında güllere verilir. Özellikle kuş gübreleri böyle verilmelidir.
GÜL DİKİLECEK YERİN HAZIRLANMASI..
Az sayıda gül dikilecekse mümkünse dikimden bir ay önce 40-50 cm. derinlik ve 50 cm. genişlikte çukurlar açılır.Çıkan toprağın üst kısmı bir tarafa,alt tabaka ise başka bir tarafa ayrılır. Çok sayıda fidan tarh şeklinde dikilecekse seçilen yer bolca yanmış gübreyle karıştırılıp,tarla usulü kazılır. Çukurlar daha sonra açılır. Buralardaki yabani otlar ve varsa iri taşlar temizlenir.

GÜL DİKİMİ..
Ayrılan üst tabaka toprak fidan başına bir kova yanmış gübreyle karıştırılır. Yoksa gül için hazırlanmış yavaş etkili bir suni gübre fidan başına bir avuç toprağa karıştırılır. Çukura biraz gübreli toprak atılır. Fidan saksıdan toprağını dağıtmadan çıkarılır. Bunun için saksı dikkatle yan yatırılıp dibine birkaç kez vurulur. Fidan çukura oturtulur. Gübreli toprakla çukur doldurulur.Yetmezse alt topraktan ilave edilir. Aşı yeri hafifçe örtülür. Toprak ayakla dikkatlice sıkıştırılır. Hemen sulanır.Gül çıplak köklü dikilecekse açılan çukurun dibine gübreli topraktan bir tümsek yapılır. Köklerin ezik ve yaralı yerleri hafifçe budanır. Kökler yelpaze biçiminde tümseğe yayılır ve çukur dikkatle doldurulur. Sıkıştırılıp sulanır. Çıplak köklü güller mutlaka sonbaharda dikilmelidir. Kökleri sıcak tutmak için fidanın dibine biraz saman veya kuru yaprak örtülür.Bir kova içinde birer kürek gübre ve killi toprak az suyla eritilip dikimden önce kökler bu sulu balçığa batırılırsa daha kolay tutar.
DİKİM ARALIKLARI NE KADAR OLMALI..Bu önemli bir ayrıntıdır. Fidanlar arasında yeteri kadar aralık bulunmazsa bitkiler havasız kalacağından mantar hastalıkları artar. Bakım işleri zorlaşır. Gülün cinsine göre dikim aralıkları şöyle olmalıdır:
Minyatür güller: 30 cm.
Melez çay ve demet güller,
boylarına göre:
Kısa: 45 - 60 cm.
Orta: 60 - 75 cm.
uzun:75 cm. - 1 metre
Çalı güller: Boyuna göre 50 cm. ile 1,5 metre arası..
Sarmaşık güller: 2 metre..
GÜL NASIL BUDANIR..
Güller budandıkça gençleşir ve ömrü uzar. Her yıl budama yapılmalıdır.Bu pek zor değil ancak teknik gerektiren bir iştir. Bunu öğrenmek için en iyi metot budama mevsiminde bir gül serasını ziyaret edip,olayı bizzat yerinde görmektir.Öncelikle kaliteli bir gül makası gerekir. Elleri koruyacak uygun bir eldiven de unutulmamalıdır.Tekrar açan güller iklime göre ocak ve mart ayları arasında budanır. Bir kez açanlar ise çiçekleri geçtikten hemen sonra yazın budanmalıdır. Baharda budanırlarsa o yıl çiçek açmazlar. Gül budaması gülün cinsine göre farklılık gösterir.Budamaya başlarken öncelikle kuru,hastalıklı ve zayıf ve çok ince dalları dipten kesin. Bitki çalılaşmışsa hava alması için orta kısımdan birkaç dal alın. Bunlar düzgün olmayan çapraz dallar olabilir. Gülleriniz üç yıllık olunca her yıl eski dallardan üç de birini kesin.
Gül budarken daima dalın dış yüzeyindeki bir gözün yarım cm. üzerinden kesin. Hafif verev,temiz bir kesik olsun.Yeni dikilmiş güller kuvvetlenmesi için ilk yıl derin budanır. Aşı yeri üzerinden 15 cm. yani 3-5 göz üzerinden budanmalıdır.Yetişkin melez çay ve demet güller de her dal 5-6 göz üzerinden budanır.Çalı gülleri yüksekliğinin yarısı kadar kesilir. Kuru ve bozuk dallar ayıklanır.Derin budanmaz.Sarmaşık güller ilk yıllarda şekil verilmek için budanır. Daha sonraları yalnızca kuru, bozuk ve hastalıklı dalları ayıklanır.Minyatür güller de daha çok normal bir makasla hafifçe budanır. Kuru ve hastalıklı dalları ayıklanır.Gül bitkisi için hijyen çok önemlidir. Budama sırasında çıkan bütün artıklar yakılarak yok edilmeli veya derhal bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
YAZ BUDAMASI..
Bahar ve yaz aylarında gül keserken,her dalın üzerinde 4-5 göz bırakmaya dikkat edilir. Böylece dal körleşmez. Kalan gözlerden yeni tomurcuklar verir. Yeni dikilen güllerden vazo için gül kesmemelidir. Yalnızca solan güller gül makasıyla temizlenir.Bazen gül dalları körleşir açmaz. Bunlar birkaç göz altından kesilirse yeni tomurcuk verir. Solmuş güller ve hastalıklı,kuru dallar açma mevsiminde de ayıklanmalıdır.

GÜL HASTALIKLARI
Güllere musallat olan bir çok zararlı vardır.
Mantar hastalıkları:
Külleme:Yapraklar ve tomurcuklar pudralanmış gibi beyazlaşır. Zamanla tomurcuklar düşer,yapraklar kıvrılıp kurur.
Pas: Yaprakların altında pas rengi lekeler oluşur. Zamanla genişler ve yaprakları kurutur.Siyah Nokta: Yapraklarda siyah noktalar oluşur.Genişleyerek yaprakları kurutur.Güller budandıktan hemen sonra bakır esaslı bir mantar ilacı ile ilaçlanmalı ve bu işlem 2 haftada bir tekrarlanmalıdır. (Cupravit,Antracol vs.) Hastalık görünmeden ilaçlama şarttır.Başlamışsa ilaçlama olan hasarı düzeltmez ama hastalığı durdurur.
Zararlı böcekler: Gül bitleri,tırtıllar,testereli arı ve çeşitli böcekler..Bunlar ya bitkinin özsuyunu emer,ya da çiçek ve yaprakları yiyerek bitkiye zarar verirler.Uygun ilaçlar kullanılmalıdır.Bazı böcekler dalların içine girerek boşaltırlar. Böyle hastalıklı dalları sağlam yerine kadar budamalıdır.Mantar hastalıklarında belirti görülmeden ilaçlama yapılır. Böcek ilaçları ise zararlılar görüldükten sonra kullanılır. Bu ayrıntıya dikkat edilmelidir.İlaçlama kuru,rüzgarsız,güneşsiz ve serin havada yapılır. Akşam üstü en uygun zamandır. İlacın tarifesi dikkatle okunur. Buna göre işlem yapılır.
SULAMA:
Gül dayanıklı bir bitki olduğu için,fazla sulanmasa da kolay kurumaz. Ancak çiçekleri küçülür,yeni tomurcuk vermez. Bitki gelişemez. Yeni fideler düzenli sulanmaz ise kuruyabilir. Bol sulanan güller sürekli gelişir ve çiçeksiz kalmaz. Ancak dibinde su beklememelidir. En ideal sulama için gül fidanının çevresi hafif çukurlaştırılır. Haftada 1-2 defa bu çukur suyla doldurulur. Sadece toprağı ıslatmak yetmez. Az ve sık sulamak faydadan çok zarar verir. Saksı gülleri daha sık sulanmalıdır



Benim beyaz gülüm..

Bizim kapıya gülün sarılması için geçen sene yaptırdığımız taç.




En sevdiğim resimlerden.Daha önceden yayınladım ama bu fotoğrafı çok sevdiğimden tekrar yazıya koymak istedim.


Bu da benim pembe :)

Bürodayım ama aklım bahçede :)
Bir kaç gün yağmur yağmasa da ben bahçeyi biraz düzenleyebilsem.