Pazar, Haziran 20, 2021

Tesellisi çok zor sözün..




Tesellisi çok zor sözün..

Bana masallar okuyan, anlatan, 4 yaşında bana kitaplık kuran bir babayla büyüdüm ben. Bu yüzden babalar gününde yazmak, babalar gününü kutlamak iki senedir çok zor benim için. Yine de babam olsaydı “her koyun kendi bacağından asılır” deyip başkalarına göre hareket etmemizi istemezdi. 
Hazım Babaydı O... Adil, hazır cevap, tam matematik adamıydı. Her şeyi hesaplı kitaplıydı. Günü programlı, hayatı planlı yaşardı. Tam kriz adamıydı. Ben onun bir olay anında panik olup dağıldığını hiç hatırlamam. Her şeyi ölçülüydü. Eğlenmesi, konuşması, sataşması bile. Bir laf söylediğinde iki gün sonra anlardınız ancak, sevmiş mi dövmüş mü, yoksa ders mi vermiş. Korkulan, saygı duyulan bir öğretmen kişiliğinin arkasında, benim hep evde, yanımda, bana ve kardeşlerimle akıl danıştığımız, dertleştiğimiz, beraber müzik dinleyip,  içtiğimiz, iyi bir arkadaşımızı da kaybettik biz. Babaların babasıydı, benim çocuğuma  da yetti. Oğlum da onu tanıyarak büyüdüğü için hep hayata şükretmişimdir. Biz babamdan çok şey öğrendik. O hep bana anlattığı masallardaki babalara benzediği için ben de hep babaların onun gibi olduğunu düşündüm. Babamın babalar gününü  her sene Nazım’ın şiiriyle kutlardım.
Yine onsuz bir babalar gününde, ben şiirimi yine yazıyorum. Bir yerlerde bizi yine sevgisiyle sarıp sarmalayan babama, canı gönülden, ruhun şad olsun, babalar günün kutlu olsun, sen hep benim “canım babamsın” , seni seviyorum diyorum..💖
“Baba!
her yılbaşında
sana söyleyecek
bir tek
sözüm var:
‘Seni ne kadar çok seversem
o kadar
çok olsun ömründen geçen yıllar…’
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku
başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için
eğilir başım.”
NAZIM HİKMET RAN
20 Haziran 2021

















 

Çarşamba, Haziran 02, 2021

Ölüm senin peşindeyken sen neyin peşindesin?

Son günlerde karmaşık bir ruh haliyle yaşıyorum. Üst üste yaşadığımız kayıplar, ister istemez psikolojimizi etkiledi. İnsan zorluklara göğüs gerebiliyor ama ölümü gözardı edemiyor. Her ölüm bu ara bana babamı hatırlattı. Önce Murat Dayım, sonra büyük Amcam arka arkaya yitip gitti. Onlardan önce büyük halamı kaybetmiştik ve onun oğlunu.. Bozcaada’ya her gidişimizde arar, sorar, uğrardık. Dayım zaten bu kışı bizimle geçirmişti. Dayımı toprağa verene kadar tüm aşamalarında yanındaydık. Hem onu hem babamın gidişini tekrar yaşadım sanki. Her sohbet edişimizde bazen dayı yerine baba derken, söyle evladım derdi ve son zamanlarda kötü günlerimizde hep dayım yanımızdaydı. Beni hastaneye, Fethiyeye, kemoterapiye o götürdü getirdi çoğunlukla.. Onun bana yaptığı dayılık kadar umarım bende ona sahip çıkmışımdır.. Bu duygular içerisinde yaşadım son bir ay.. 
Bu arada İğneadadaki evin  işleri için gittim beş gün, fotoğraflar oradan, Demirköyden ve Büyükçekmece’den.. Çok keyfim yok, yazsam iyi gelir aslında ama yazacak kadar bile keyfim yok. Her şey belirsiz bu ara.. Çok belirsiz. Ölüm keskin bir acı hiç geçmeyen. Yaşarken hayat hiç kimseye ve hiç bir şeye değmiyor. Sevginize sahip çıkın. Hatırlanan sadece o anlar çünkü.


#mertgölü 
Demirköy yolları
Ateş annemin bahçede.. #büyükçekmece
Poyralı köyü çıkışında nefis ekmek ve ürünler var. 
Bayramdan..
#Kitap günleri.. 
Demirköy..
Ateş 
#yılbaşıçiçeği
19 mayısta Büyükçekmece 
Bugün kahve zamanı
İğneada 
Yan Bahçedeki kirazlar
İğneada geceleri..