Pazar, Ekim 07, 2018

Söyleyin yarime baharları beklesin*

Bu anlatacağım hikaye, yaşamın içinde gizli bir benlik gibi. İçine girmeden hissedebileceğin bir şey değil. Damdan düşme hali ama o kadar kötü ki duygu ki damdan düşene bu da benden diyemiyorsun. Kimse düşmesin, yaşamasın istiyorsun. Dün hastaneye giderken bu satırlarda yazdıklarımı düşündüm. Saklamak istemiyorum. İnsanların niye sakladıklarını da çok iyi anlıyorum çünkü bu hastalık zamanında o kadar yoruluyorsun ki kimse fazladan konuşsun istemiyorsun, çok sormasın,  bazıları canını yakmasın, kullanmasın, Oh olmuş diyecek, hala nisbet yapıp sana Facebook’lardan cevap verecek, geçmiş olsun diye arayıp, arkandan ben aradım diye vicdanını rahatlatacak insanlar istemiyorsun. Bir önemi de yok ki. Benim hayatımda olmalarından ben insan olarak utanıyorum sadece.Çünkü bu öyle bir hastalık ki gözünü açıp sabahleyin yatakta bunlar bir kabus mu diyebiliyorsun... Hoş daha tedavinin daha zorlu kısımları da başlamadı...  Herkes duyduğu zaman seni güçsüz görsün istemiyorsun. Genelde insan öğrendiğinde niye ben diyormuş. Ben öğrendiğimde neden ve niçin olduğunu hemen kavradım. Çok üzüldüm ben, kendimi de üzdüm. Şu an bu konumda diyorum ki sakın kendinizi üzmeyin. Hele insanlar için asla. Şu an nefret dolu muyum? Etrafımdaki herkesi seviyorum ama şimdi akıllandım, artık değmeyenleri ayıklıyorum. Ölümden korkmuyorum, güçlü biri olduğumu biliyorum. Sonuna kadar gideceğimi de. Bunun için zor yollardan geçmeye başladım. Hikayenin devamında bana katılacağınıza eminim. Bunlar hastalık hezeyanları değil, gerçek duygular, emin olabilirsiniz.

Buraya bunları yazmamın sebepleri çok. Saklamayacağım derken yazmaktan bahsediyordum. Bloğa başlarken ölene kadar yazarım diyordum. (2005 )İlk sebebi bu. Ölene kadar yazacağım.
Yine benim gibi hastalanmış bir blogırı takip ediyordum ben. Uzun zamandır yazmamış, eylülde vefat ettiğini öğrendim. Daha kırkı çıkmamış. Çok üzüldüm tabii.. O yazmasaydı onun gibi mücadeleci bir ruhu tanımayacaktım, onun için devam etmeye karar verdim.
İnsan ölümle ilk randevu da çocuğunu düşünüyor, çocuğum ne düşünüyor bilmiyorum ama o beni tanıdı, yaşadık, yaşıyoruz. İlerisi için bir gün olmazsam torunlarım, akrabalarım, arkadaşlarım, beni özleyenler görsün, okuyup özlem gidersin diye yazıyorum.
Birde hastalığımı yaşayan, benim gibi hissedenler için yazıyorum... Saklamadan, herşeyi.

Herşey uzun zamandır yazmadığım, ara ara buralara uğrayıp durduğum zaman başladı. Mayısta annemle babam 1.5 ay bende kaldılar. Sonra ben onlarla beraber İstanbul’a geldim. Annem ve halamla Lüleburgazlı hanımlarla beraber bir haftalık Karadeniz turuna gittik. Böyle ayrıntılı yazmamın sebebini biraz sonra anlatacağım.

Evdeyim, Fethiye çok sıcak. Ben yüksek tansiyon için ilaç kullanıyorum ve sıcağın beni rahatsız etmesini buna bağlıyorum. Buraya çok yazmadım bu aralar, üç senede sağlıklı bir şekilde 28 kilo verdim. Biraz Karatay Diyeti, yazın her gün yüzmek, beslenme tarzını değiştirmek, eski zamanlarda olmadığım kadar sağlıklıyım. Yalnız bir sorun var, çok halsizim.Sigara içmedim hiç hayatımda, kilo verdim ama yatmak için bir kat çıkıyorum ki yatağa zor atıyorum kendimi. Birde kansızlığım var ocaktan beri , ilaç kullanıyorum, ilaçlardan kabız olduğumu düşünüyorum. Demir hapı falan içiyorum çünkü. Kontrolüm var temmuzda Dr çağırdı kontrol için. Sabah kalktım, yataktan sürünerek çıkıyorum resmen. Haziranın sonundayız, arkadaşım iyi gözükmüyorsun sen, temmuzu bekleme dedi. Aile hekimine gittim, kan verdim. Bir saat sonra hemşire bana Facebook’tan ulaştı. Nedense tel kayıtlı değilmiş onlarda. - Hemen bizi arayın. Bir şey olduğunu anlıyorsun zaten ama ben bu konularda sakin, soğukkanlı biriyim. Geleyim mi hemen yazdım. Gel dedi. Eve çok yakın, arabayla hemen gittim. Ocak ayında 11-15 olması gereken hemoglobin bende 9 çıkmıştı, 3 çeşit ilaç kullanmama rağmen bu oran 6.4 e düşmüş.Dr. Ben nasıl oldu da sizin kansız olduğunuzu farketmedim yüzünüzden diye düşünmüştüm, siz allık mı kullanıyorsunuz dedi. Hayatımda hiç kullanmadım, ben beyaz tenli ve kırmızı yanaklı bir kadınım dedim. Kan değerlerimden rahatsız olduğunu, kesinlikle bu akşam ya da yarın hastaneye gidip kan almam gerektiğini söyledi. 24 Temmuz Salı gününü es geçip, ertesi gün hastaneye gittim. Ertesi günler hastanelerde kimseye söylemeden, sadece bir arkadaşımın bilgisiyle gidip geldim. 26 Temmuz’da karnımda bir kitle olduğunu ve bunun da yumurtalık kanseri olduğunu öğrendim.

47 yaşındayım, çocuk doğurdum, aile hekimine bile sayılı gitmiş, oldukça sağlıklı gözüken biriydim. Son üç yılda 28 kiloyu sağlıkla vermiş, başı bile ağrımayan, az ilaç kullanan, güçlü, kuvvetli bir kadındım.Hiç kanamam olmadı, ağrım sızım yok, oldukça hareketliyim. Kendimi hayatımda halsizlik hariç en iyi hissettiğim dönemdeyim. Dr. bana söyleyemedi  zaten bana bakışından ben anladım. Cuma günü biletimi almış, kardeşlerimle iyi bir Jinekolog arayışına girmiş, evi toparlamış, yanıma süresi ne kadar olduğunu bilmediğim bir ayrılığa indirgenmiş bavulumu hazırlamış halde yanına gittim. Tomografi sonucunu alıp Dr. a gittim. Hazırlığımı anlattım. Hayatın yanında Türk filmleri haltetmiş. Gözlerinin içine bakıp bana kansersin diyemeyen Dr.um bana sadece onlara söyle iyi bir onkologda araştırsınlar dedi. Teşekkür edip, bütün cd ve sonuçları aldım.


Kardeşlerimle paylaştım ama bir türlü yanına gitmeden anneme nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Korkuyorum. Ben gidene kadar kafayı yer, beni görüp rahatlayana kadar aklım onda kalır. Ne
yapayım, nasıl yapayım. Daha yeni de geldim İstanbul’dan. Ne yapayım, nasıl konuşayım derken aklıma geldi, sıcağı bahane edeyim. İyi de insan ne kadar soğukkanlı olursa olsun anne ben kanser oldum diyemiyor. Boğazına düğümleniyor kelimeler. Hatta ağlamadan geleceğimi söyleyip kapatmam lazım telefonu ki anlamasın.

Erkek Kardeşim çok iyi bir Prof. bulduğunu söyledi hemen. Kendi iş arkadaşı, öğretim görevlisi okulda, Prof. Dr. Rehat Faikoğlu. Arel üniversitesinden. Özel bir hastanede çalışıyor aynı zamanda. Hemen pazartesiye randevu aldım. Cumartesiye ancak sesimi ayarlayıp, anne sesi duymaya hazırladım kendimi. Ağlamayacağım. Kanserse kanser. Ağlamak istemiyorum.

Cumartesi ev gösterdim ben :) Gayrimenkul Danışmanıyım ya. İş beklemez, Dünya hali bu işte, Beştepe de yaşamıyorum ben. Belki aylarca çalışamayacağım. Ev göstermeye gittim. İş arkadaşımdan yardım istedim ve portföylerimi ona bıraktım ilgilensin diye. Masamı bozmadım. İyileşip, geri döneceğim çünkü. Öyle bir duruştayım ki içimden ne güçlü kadınsın sen diyorum.

Evi gösterdim, Ateş bahçede kalacak, mama aldım yeni, komşuma emanet ettim, havuzcuyu ayarladım, sadece eski komşuma Allahaısmarladığa gittim ama o bilmedi. Ona da annemlere söylemeye karar verdiğim sıcak bahanesini kullandım. Kıyamadım vedalaşmaya, hakkını helal et demek, yaşı büyük birine söylemek daha zor geldi, ameliyata gidiyorum diyemedim. Sarıldım sadece, 18 senelik hakkı var üzerimde, duygulandım ve dökülmeden çıktım hemen.

Eve geldim o gece otobüsle yola çıkacağım. Annemi aradım, acaip bir soğukkanlılıkla sıcaktan çok rahatsız olduğumu, çalışamadığımı, yeni geldiğimi ama onları çok özlediğimi ve şakayla karışık Büyükçekmece ‘ de ki festivali bensiz nasıl geçiriyorsun, bende seninle olmak istiyorum diye bir çırpıda sıraladım. Pazar günü kahvaltıya beni beklemesini söyledim. Kapattım. Şaşırdı, yeni gelmişim ama bir şey sormadı Allahtan.

Pazar günü sabahı, İstanbul. Eve vardım, söyleyeceğim ama Burcu ve Çağıl’ da çağırdım. Hatta Çağlar’ı. İnsan annesine ve babasına söyleyemiyor. Yani ben çok zorlandım. Ağlamadan bir ara sakince söyledim. Yukarıda yazdıklarımı özetledim ve yarın randevu aldım, benimle gelir misiniz dedim. Duygusallık yok, istemiyorum, beni de zorlamayın, sizde sakin olun, ben iyi olacağım, tedavi olacağım, iyiyim , ağrım sızım yok dedim.

Bu son bir kaç günde ben kanserden bir kaç kiloyu çok hızlı vermişim yalnız farkında değilim. Son günlerde kitle zayıflayınca elime gelmeye başlamıştı ama ben nasılsa kontrole gidince baktıracağımdan çok hızlı hareket etmemiştim.

Pazartesi, Prof.Dr. Rehat Bey, daha sonuçları görünce ve muayeneden sonra hemen teşhisi koydu, üç günde bana 4 ünite kan verdirdi  ve 2 Ağustosta ameliyat etti. Açık ve büyük bir ameliyatla iki yumurtalığım ve rahim alındı. İki yumurtalığımdan  4 kiloya yakın kitle çıktı. Nasıl anlamadın diyeceksiniz ? Bilmiyorum. Son dönemdeki zayıflama olmasa elime gelmeyecekti, son zamanlarda aşırı tatlı krizlerine giriyordum mesela, vücuttaki kanı toparlayan, kanı emdikçe büyüyen tümörmüş. Dr.um 3-4 senelik bir şey olduğunu söyledi. Patlamamasının hayatımın şansı olduğunu birde. Ben 3-4 sene evvel zaten hayatımın en kötü zamanlarını yaşıyordum dedim. Boşanalı da 1.5 sene oldu, o zamanda hayatımı yeniden düzenliyordum. Hiç kendimi dinleyecek  zamanım olmadı ki dedim. Yumurtalık kanserinde kanama olmaması çok enteresan, ayrıca adet dönemlerim devam ediyor, sadece bir kaç gün gecikiyor, bende menopoza girebilirim herhalde diye normal karşılıyorum. Benim hastalığım bile sinsi... Kanserin tüm belirtilerini okudum sonra. Ağrı yok, kabızlığı içtiğim Demir haplarına bağlamışım. Zayıflamayı da normal şartlarda üç senedir azar azar zayıflıyorum yani, ondan. Sadece çok halsizim, onu da Fethiye sıcağına ve tansiyona bağlıyorum ve öğlen dışarı çıkmıyorum. İştahım süper yalnız, bir tatlı krizine giriyorum anlatamam. Bunun altından diyabet çıkacak herhalde diye düşünüyorum ama aklıma hiç kanser gelmiyor. Aniden zayıflayınca sadece son günlerde karnımı elledikçe kitle yavaş yavaş rahatsız etmeye başladı ve en son çok sık tuvalete çıkmaya başladım. Aynı hamileler gibi. Ben Karadeniz turundan ve İstanbul’dan 9 temmuzda dönmüştüm düşünün 26 temmuzda hastalığımı öğrendim. Yani beni rahatsız edebilecek tüm belirtileri yaşamam onbeş gün içinde nerdeyse... Yani bir şeylerin ters gittiğini anlamam, hastalığın sinsiliği ve hiç beklemediğiniz bir sürpriz.

-devamı gelecek bölümde. Pazartesi ilk kemoterapiyi alacağım, duruma göre yazarım-
 * Başlık : https://m.youtube.com/watch?v=9vXkX0EP_7Y



18 yorum:

Yüreğimin İklimi dedi ki...

Sen güçlü bir bayansın ve bunları da atlatacaksın inanıyorum. herkeste kanser hücresi var zamanı geldiğinde kendini gösteriyor sadece. umudu kaybetmek yok, savaşmaya devam güzelim. Unutma savaşmak biz kadınların genlerinde var.
Sevgilerimle,

Nilgün Torunoğlu dedi ki...

Çok yakın arkadaşım da kısa bir süre önce meme kanseri olduğunu öğrendi . Bu zamanlarda hassas oluyor insan , dostlarına ailesine bile tahammülü kalmıyor ama yalnızlık çözüm değil , - kabul edersen - biz buradan destek vermeye hazırız.
İnançlı mısın bilmem ama artık dualarımda F...n ve sen varsınız .
Şifa dileklerimle !

Leylak Dalı dedi ki...

Dualarım, kalbim seninle Asortikciğim, gelip geçecek bunlar. Kolay değil elbette ama sen hakkından geleceksin. Ne mutlu ki seni sevenler etrafında, desteğin çok, moralin yerinde. Seneye hep birlikte sıradan bir olay gibi bahsedip güleceğiz. Yolun açık olsun, güç diliyorum sana...

Adsız dedi ki...

Merhaba,

yillardir sessiz okuyucularinizdan biriyim.Gelismelere cok üzüldüm. Ama ben eski bir kanser hastasi olarak size önümüzdeki aylardaki tedavileriniz icin iyi dileklerimi yolluyor, rasyonal ve mantikli durusunuzun devaminin tedavi süresi icin cok olumlu etkileri olacagini umut ediyor sevgiyle kucakliyorum.

Nerime K.

parıldayan çiçek dedi ki...

Geçmiş olsun Acil şifalar üniversiteden sınıf arkadaşımda yumurtalık kanseri 15 ekimde ameliyat olacak. Güçlü birisisiniz kemoterapiden büyük bir güçle çıkacaksınız. Sevgiyle kalın.

Adsız dedi ki...

Çok geçmiş olsun, geçecek de inşallah. Sakın moralini bozmai Bu da bir hastalık, diğerleri gibi o da geçecek. Görümcem 3 yıl önce yumurtalık kanseri geçirdi. Ameliyatını oldu. 4 kemo aldı. Şimdi .ok .ok iyi. Üstelik ileri bir evreydi. Süreç uzun ve zorlu ama o da geçiyor. Dualarımız , iyi enerjilerimiz seninle. İyilik haberlerinin bekliyoruz
Çenebaz

babaannemin saatli maarif takvimi/sanem karabağ dedi ki...

merhaba ben aranızda çok yeniyim sayfamı ziyaret edip takipçim olursanız çok mutlu olurumj kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum...

Unknown dedi ki...

çok geçmiş olsun.

Asortik Krep dedi ki...

🌺🌺🌺

Asortik Krep dedi ki...

Ne demek, paylaşmak için burdayım zaten. Teşekkürler

Asortik Krep dedi ki...

Sağolun, bana güç verdiniz.

Asortik Krep dedi ki...

Çok teşekkür ediyorum.. Sevgiler...

Asortik Krep dedi ki...

Çok sağolun. Arkadaşınıza da Allah güç versin, sevgilerimi iletin lütfen.

Asortik Krep dedi ki...

Çok sağolun.. Evet zor bir süreç , bir şekilde savaşacağım.

Asortik Krep dedi ki...

Olurum :)

tülin dedi ki...

Zor yollar güçlü kadınlar için nedir ki?
Uçarak geçersiniz inanıyorum. Sevgiler

mavi dedi ki...

Çok geçmiş olsun. Zor günler ama inanıyorum geçecek. Bunca zamandır takipçinizim ailenizin, sizi sevenlerin desteğiyle atlatıp geçeceksiniz bu günleri. Sevgilerimle

Rubi dedi ki...

Daha yeni okudum yazınızı ve şok oldum. Çok geçmiş olsun. Siz güçlüsünüz ve bunun da üstesinden geleceksiniz, bence bunu siz de biliyorsunuz. Aradan baya zaman geçmiş, umarım şu anda çok daha iyisinizdir. Kanserin en önemli sebebi:stres. Biz bu hayatta en çok kendimizi yıpratıyoruz, kendimizi ihmal ediyoruz galiba.. Salın her şeyi, hayatın tadını çıkarmaya çalışın. Kocaysa koca, evlatsa evlat. Yeri gelince hiçbirinin bir önemi kalmıyor, şu yaşta anladım onu.. Önce can, sonra canan! Kendinize iyi bakın!