Cuma, Kasım 10, 2006
Bugün 10 Kasım..
ATATÜRK'ÜN BAZI ÖZELLİKLERİ...
"ATA" LAFINI SEVMEZDİ
"Atatürk" lafını ilk kez donemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.
EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama canı istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.
EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.
BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU"YDU
Binlerce kitabi vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri Güntekin'in ünlü "Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün rast gele bir yerinden acar, birkaç sayfa okurdu.
HAYVAN SEVGİSİ
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu.
TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu.Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasına öncülük edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.
DOLABINDA LACİIVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.
ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.
HAZİN BİR HİKAYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarının nerede olduğu bilinmiyor.
CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU
Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.
PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.
KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanin üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini ve sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.
DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.
HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kağıdına sardığı tutunu içmeye çalışırken eli yanmış, "Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.
SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti: "Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".
"BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parası almamasına sasırmış nedenini sormuştu.Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.
"LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!"
KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.
YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.
FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.
KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.
BİR RİCASI BAŞ TACIDIR
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanim benim hatırım için başındaki örtüyü acar mısın?" diye sormuştu. Kadın bas örtüsünü açarak, Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.
BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.
EN BAŞARILI DERS
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.
YAĞCILARA GECİT YOK
Yağcılara çok kızardı Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.
SON YILBAŞI GECESİ
1937'yi 1938'e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile bas basa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.
KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK
Kuşları çok severdi.Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı.
.....
Buraya yazabilecek aslında çok şey var..Sadece izindeyiz demek istiyorum..
Not: Bu özellikleri güzel bir siteden buldum ama kopyaladıktan sonra kaybettim sitenin ismini..
Bu sabah oğlum erkenden kalktı,elini yüzünü yıkadı,akşamdan bana ütülettiği gömleğini,pantalonunu giydi,kravatını taktı.. Hayırdır oğlum dedim :
YanıtlaSil- Atatürk için düzenliyceğimiz törene katılmak için böyle giyindim dedi.
Hepimiz izindeyiz...
Yerim ben o oğluşu :)
YanıtlaSilTamda okudurugum kitapta karsılasırken burda gordum Atamızın ozelliklerini.
YanıtlaSil"Latife Hanım" kitabinda irmik helvasini ozellikle biraz sulu olarak pisirildiginde cok severmis tatlı olarak. O yuzden köskte her gun irmik helvasi yensede yenilmesede yapilirmis.
Ayrıca Caykovskinin romansini cok severek dinlermis.
Atlari cok sever ama ata en cok "sevkülceyş" tarzında binmeyi severmis. (Sevkülceyş : Askeri usulde bir laf. Önünüze ne gelirse dere, hendek, tepe, çukur at hic durmadan kosacak).
Eskiçag tarihine meraklıymış ve okuyabildigi kadar kitap okurmus bu konu hakkinda.
Çarpma hamur (ne demek bilmiyorum) yapılan bir börek varmis sanirim rumeli usulu icinde beyaz peynir, tavuk vs olurmus ona bayilirmis mesela.
En cok Kefal ve izmir çuprası severmis. Hatta kasa kasa izmirden gelirmis baliklar.
Birde nerde oturuyorsa onunde mutlaka biraz leblebi bulunmasini istermis.
Az pişmiş sulu omlet ve italyan uzulu soslu makarnayada bayilirmis. Ama cok az yemek yermis.
Okudugum yere kadar bunlar vardi. Uzun bir yorum oldu ama kendimi tutamadim bunlari soylemeden, özür.
Biz de iş yerimizin bahçesindeki büstün önünde toplanıp saygı duruşu yaparak andık Atatürkü bu sabah.
YanıtlaSilAyakları 43 numaramıymış,anıtkabirde gözüme daha ufak görünmüşlerdi halbuki.
Koyubeyaz, teşekkürler, eksiklerini tamamlamışsın..
YanıtlaSilNenoni,bende evde bulunduğumdan saygı duruşunu evde yaptım..Birde tv yi açıp hangisinde bayrak var ,hangisi anmıyor diye hepsini kontrol ettim..Daha önceki senelerde Samanyolu Tv. tam dokuzu beş geçe başka şeyler verirdi..Bu sene nasıl olduysa andılar ! Gerçi ben geçen seneden beri samanyolu açmadığım için gelişmeleri bilemiyorum.
Ne güzel şeyler yazmışsın. Anıtkabir'e en kısa zamanda kızımızla gitmek istiyoruz tekrar, biraz büyüsün de, gideceğiz.
YanıtlaSilizindeyiz....
YanıtlaSiliznde olanlar, izinde olmayanlardan çok fazla......
ruhun şad olsun.
Onun izinden, ilkelerinden ayrilmiyan bu ulsun her bireyinin önünde saygiyla egiliyorum.
YanıtlaSilBende sayfamda Ata'ya saygı demiştim buradan sevmediğini okuyunca düzelttim hemen:)) Anıtkabir son haliyle çok daha güzel, son yapılan müzeleri görmediysen mutlaka tavsiye ederim..
YanıtlaSilBizdeki tören programını ben düzenledim. Biraz endişeliydim ama güzel bir anma oldu. Tören ritüellerinin yanı sıra hoş süprizler de hazırladık.Sabah gelen giden herkesin yakasına Atatürk çıkartmaları yapıştırdık. Öğrenci, veli sucu poğaçacı herkes dahil.Atatürk'ün Kendi sesinden Onuncu yıl nutku dinlettik ve de Atatürk'ün sevdiği şarkıları çaldık. Sinevizyondan da anıtkabirdeki törenleri yansıttık. Sıkmadan boğmadan elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanarak andık. Anmak önemli de asıl önemlisi düşünmek ve hissetmek. Düşünmeyi hallettim de hissiyatı nasıl oluşturacağım diyenlere önerim aslanlı yoldan bir kere geçip Anıtkabir'i ziyaret etmeleri. Buna benzer bir empatiyi başka bir yer için daha önereceğim ama zamanı gelince...
YanıtlaSilCok guzelbir yazi, ogrendiklerim cok mutlu etti, gulumsetti beni.. Izninle mail atacagim tum listemdekilere??
YanıtlaSilben de ATATÜRK ü uzun boylu, biliyordum uzun süre. orta boyluymuş. son rusya gezimizde Lenin in mozelesini ziyaret ettik. giyimli bir şekilde öylece yatıyordu. zaten 53 yaşında ölmüş görünümü gençti, orta yapıdaydı. haftada iki gün bakımı yapılıyormuş.
YanıtlaSilsonradan öğrendim ki ATATÜRK de aynı şekilde giyimli ve vücuduna bakım yapılarak çürümesi önleniyormuş. tapınma olayı olur diye açıkta değilmiş sadece..
keşke sitenin ismini bulabilsen. ne güzel, kısa kısa ve de özlü..
YanıtlaSilAtaya bir kere daha hayran olmamak elde mi?
YanıtlaSilsevgili asortik,
YanıtlaSilben bu yazi için degil öncekiler için yazacagim yorumu:
simdi oralari geziyor olmak istedim. kafamdaki binbir projeyi gerçeklestirmek. pastoral vadi'yi görünce yazmak geldi içimden. ahmet kizen'i yillar önce bodrum'da, bugday'da tanimistim (sanirim) bir daha da görmedim sanki ve yarattigi yeri görmeyi çok istiyorum..
tijen
Arkadaşlar yazdıklarınızla gurur duydum..Paylaşımınız için teşekkürler :)
YanıtlaSilEnne, bende tekrar gitmek istiyorum..Hatta Çağıl' ı götürmek..
Marfan, izindeyiz izindeyiz de belli etmiyoruz :)
Dost, bende ..
Cadı, bende yeni gördüm zaten ..
Çarli, eminim çok güzel olmuştur..Dershane zillerine bile ne kadar emek verdiğini biliyorum ben :)
Elma Şekeri, izin ne demek :)
Yalnızlar Kraliçesi,ben görmek isterdim..Siteyi arıyorum, bakacağım tekrar.
Biyonikkedi, değil tabi ki..
Mutfakta Zen, bende onu Fetav '(Fethiye Tantım Vakfı) da ki çevre toplantılarından tanıyorum..Buradaki çevrecilerin başta gelenlerindendir..Görüştüğümde söylerim :)
bir mucize olsa ve Atatürk dirilse, ülkenin bugünkü hali eminim onu cok üzerdi :( zengin fakir ucurumu, bilincsiz sehirlesme ve gecekondular,dökülen egitim adalet sistemimiz,sayisi yüzbinlerle ifade edilen her mahallede birkac tane bulunan erkek erkege kıro kahvehanesi, töre cinayetleri, kadının toplumdaki geri konumu, onun zamanından düsük kadın oranıyla kahvehane gibi bir meclis, ahhh ahhh say say bitmez :( Atam özür dilerim senden milletim adına, mirasını çarçur ettik beceremedik iyi degerlendirmesini ! ne saglam ve helal mirasmış ama ye ye bitiremedik yaa hala :(
YanıtlaSilGaykedi,bu durumda olmak ya da içimizde bazı kötü durumların oluşması demek herşeyin tamamen kötü olması demek değil ki çamura düşen pırlanta yine pırlantadır yıkarsan eski özelliğine kavuşur..
YanıtlaSilHayat, karşımıza bazen sık sık bazende dönemler boyu zorluklarla çıkacak..Önemli olan bu özelliklerimizi yitirmeden sahip çıkabilmemiz değil mi?
Sevgili Asortik krep Atamız hakkında bütün yazılanları okumak büyük bir mutluluk.Yazdıklarının arasında bilmediklerim de var.Eline sağlık.Ondan bahsetmek, okumak, dinlemek ne büyük zevk...
YanıtlaSilSevgiyle kal
Siyahinci
Siyah İnci, yazdıkların için teşekkürler..
YanıtlaSilSende sevgiyle kal.
"çamura düşen pırlanta yine pırlantadır yıkarsan eski özelliğine kavuşur.." demissin, ne dogru demissin.
YanıtlaSil