Pazartesi, Temmuz 30, 2007
Cumartesi, Temmuz 28, 2007
Bugün FİG 'in organizasyonundaydım.Sabahtan kampanya çalışmalarını yaptık,öğleden sonra da ziraatbankası arkasında o sıcakta dolandım..Hiç sıcak demeyin burası göldede 65 C vardı sanırım ..
Eğer bir terslik olmazsa blogçulardan biriyle haftaya cumartesi görüşeceğiz..Mavi Tura çıktı bugün..Gelecek hafta randevulaştık :)
Cuma, Temmuz 27, 2007
Bir kaç gün yoğun geçti.Daha doğrusu bu hafta.Mavi Kuş için bir kampanya hazırlıyoruz.Yarın da muhtemelen yoğun olacağımdan bu gece bir şeyler yazayım dedim.
Dün manikür bugün de pedikür yaptırdım.Dün Dalaman da bir toplantım vardı.Sabah erkenden kuaföre gidip manikürümü yaptırdım ama pedikür için zaman yetmediğinden bugüne kaldı.Saçım için ağustosu bekliyorum.15 i gibi boyatacağım.
Dün toplantıdan sonra Dalaman'da bir terziye götürdü beni arkadaşım.Kafamda bir model olmadığı için kararsız bir şekilde döndüm.Bugün'de pedikürden sonra ortada dolanıp bir şeyler baktım.Günlük bir şeyler aldım ama abiye bir kıyafet bulamadığım gibi ,bulduklarımın da içine sığamadım :( Birde ben öyle normal kıyafet giyen biri değilim ki..Kendime de kızdım.Hem bu kadar çok giyim konusunda seçicisin hem de kilolusun.Hiç bir şansın olmuyor zaten böyle bir yerde..Faik Sönmez bile yok burda.Hem olsa da dünyanın parası..Gerçi içime sinerse alırım ben ama hem açık yakalı,hem güzel,hem de uzun ,abiye ve büyük beden nerden bulayım ben şimdi..Terzi içinse herkes şişman insanlara göre dikemez ki..Ben öyle her terziyi beğenipte gidemem zaten.Birde kumaş iyi olacak.Fethiyede Aker yok ki! Gözünü seveyim Bakırköy'ün.Şimdi böyle yazdım diye ukalanın biri zannetmeyin beni.Sadece özel bir kıyafet olsun isterim..Daha kıyafete göre ayakkabı ve çanta ve aksesuar ya da takı, birde makyaj malzemeleri ayarlama işi var ki burada nasıl yapacağım bilmem.Muğla'ya ya da Marmaris'e bile kıyafet almak için gidebilirim.Eğer oralarda büyük beden kıyafet satan bir yer biliyorsanız yorum yazın arkadaşlar.
Akşam yemekten sonra uyuduğum için gece uyanıp tv seyrettim.Şimdi de sıkılıp yazı yazmak istedim.Hem internetten biraz kıyafet bakacağım.Bu yazı bol kıyafetli bir yazı oldu galiba:))
Kampanya ile ilgili dökümanlar hazır olunca sizlerle paylaşacağım..Bugün onun için bir kaç resmi daireye gittik, yetkililerle konuştuk.Destek aldık.Sanırım gelecek hafta basın toplantısıyla duyuracağız.
Oğluşum hala İstanbul'da..Cumartesi akşamı yola çıkacak.Pazar sabahı kısmetse burada.Onu çok özledim.Onsuz ev bomboş.
Yarın kampanya ve işle ilgili doluyum.Cumartesi de burada yaşayan yabancıların yaptığı bir etkinlik var.Orada gönüllü çalışacağım.Hayır işi anlayacağınız.Pazar gününü Uzunbey'le oğluşa ayırdık.Önce onu 1881'e kahvaltıya, sonra da denize götürmeye karar verdik.Özellikle de pazar dönsün dedik ki-gerçi o da ancak o zamana bilet bulmuş- o günü tamamen Çağıl'a ayıralım.Şimdi onun odasında ve bilgisayarındayım.Uzunbey'i uyandırmayayım diye buraya geldim.
Burcu ile günlük uzun konuşmamızı yaptık.Genelde düğünle ilgili ayrıntıları konuşuyoruz.Ya da evle ilgili işler..Bence kafamızı dağıtmak için iyi oldu bu düğün işi.Hem de okul açılmadan görüşmüş oluruz böylece :) -kısmetse-
Benim şöyle bir inancım ve tecrübem var.Genelde ben kadın ya da erkek insanlarla iyi geçinen biriyim.Eğer biri bana yaklaşmayıp uzak duruyorsa, belirli bir sebepte yoksa buna..Karşımdaki insanın biraz içinin fesat olduğunu düşünürüm.Beni buna iten aslında bir sürü olayım oldu..Sanmayın ki burnu havalarda biriyim ve insanlara ukalalık yapan biriyim.Genelde kendi kendine bu şekilde bir davranış şekli gelişir ve bu insanlar sadece bana karşı değil herkese karşı bu davranışı gösterirler.Bunu şimdi niye yazdım..Buradan fesat ve kıskanç insanlara sesleniyorum...Siz her davranışınızla aslında toplumda farkediliyorsunuz..Yani bu insanlar aptal değil.Gözünüzden ve yüzünüzden anlaşılıyor kalbinizin durumu..Komik oluyorsunuz..ve onun için tanıştığınız insanlar size uzak davranıyor..Bilinsin istedim de :))
Bu arada bugün benimle beraber gezen Berna'yla -komite başkanımız oldu bu kampanya da- yemekte yedik,kahvede içtik,dedikodu da yaptık.Oh canıma değsin.. gibi bir cümle yazsam bir şey farkeder mi yoksa diğer Mavi Kuş arkadaşlarım beni okuyor mu diye bir denemek istedim :)) Yine yakalandım da..Komiteden Kemal Bey internetten biri bizim festivali yazıyormuş demiş başkana..O beni çıkaramamış nedense :) Ümit hanım'da daha ilk satırlarda kim olduğumu çıkarmış..Deşifre oluyorum arkadaşlar..Mimlendim :))
Çarşamba, Temmuz 25, 2007
ÇARLİ...
"Aslan burcu gücünü ve motivasyonunu fikirlerinden alır.. "Demek ki bunun için öyle bir sürü fikir üretebiliyorsun başkalarından farklı olarak..Yani kimseye benzemeyen yönlerin bunun için var!
"Bir şeyi ele alış biçimi, yapılaşmış yetenekleriyle birleşerek, ona doğuştan gelen bir lider kişiliği verir. Aslan insanları gerekirse inisiyatifi ele alırlar. Dizginler ondayken, hiç bir şey kötü gitmez. Onun için sorumluluk taşımak bir zahmet değildir ve “her şeyi iyi gitmeli” fikri, en zor durumları bile kolayca halletmesini sağlar." Bu huyunda burcundanmış demek :)
"Sevdiği ve kendisini seven sadık insanı ortada bırakmaz. Dürüsttür, eğilimlerini bilen birisi, ona güvenebilir. Kendini feda etme derecesine varabilen iyi kalpliliği, verdiği sözlerden anlaşılabilir."
Burcunu okudukça seni tanımlamak kolaylaştı birden..
"Aslan insanları, aile kurmaya karar verirlerse, dürüst iyi kalpli ve sevgi dolu bir eş ve ebeveyn olurlar."
Ne güzel..Şimdi senin mutlu ve huzurlu bir yuvanın başında ve sevdiğin insanla beraber olduğunu görmek.
O kadar çabuk geçti geçmişte paylaştığımız günler ki nasıl ve ne zaman büyüdün, meslek sahibi oldun anlamadım..Nasılda çok istemiştim bir erkek kardeşim olsun..Evet nedense ablalar hep kız ister sanılır ama ben seni istemiştim..Bunu adını bile hazırlayarak beklediğime göre ne kadar çok istediğimi anlarsın herhalde..Adını benim koymama izin verdikleri için de annemle babama teşekkür ettim mi hiç hatırlamıyorum..Sadece sen doğduğun zaman ne kadar çok sevindiğimi hatırlıyorum..Herkese seni göstermek için içimden gelen isteği bastıramadığımı bir de..Sonunda benim de bir kardeşim olmuştu..
En çok sevdiğim çarşıdaki o teraslı yeşil evde en çok istediğim olmuştu..
Lokumu çok sevdiğini hatırlıyorum birde bebekken..Bir de limonatayı..Cork cork deliğini büyüttüğün lastik emzikten içerdin ve şişelerce limonata yapmışlığım vardır sana..Çok güzel konuşurdun ..Hiç yanlış cümle kurduğunu hatırlamıyorum..İlk müsamereni, ezberinin ne kadar kuvvetli olduğunu da aslında burada yazmak istedim..çünkü sen kendi rolünü ezberlediğin gibi bütün rol arkadaşlarının repliklerini de ezberlemiştin ve onlar takıldıkça sende onlara hatırlattın.
Çok soru sorardın çocukken..Çok çalışkandın ve hiç kırık bir not görmedim senin karnende..
Çok hareketliydin bir de..Seninle bir sürü maceralarımız oldu..İlk aklıma gelen PTT arkasında otururken lastikçinin basket topuna el koyup bu benim dediğinde ablamı çağırırsam demişsin ve beni de götürmüştün topumu aldılar diyerek..İlk mahalle kavgamı da senin için yapmıştım yine..İlk eve kedi alışımız..Minik Madonna'yı hatırladın mı bilmem..İlk arkadaşların ya da çok daha eski sizi hep benim oyunparkına götürmem eski evde.
Bunları yazıyorum..Çünkü insan geçip giden güzel günleri unutuveriyor ve bu yazılarda kalsın istiyorum hep onlar..Unutmamak..En tatlı zamanlarınızı, paylaştıklarımızı,eski günlerimizi kayda geçirmek gibi de düşünebilirsin aslında..ama en çok bunları hatırlamak ve hatırlamanı sağlamak için de yazmak istedim.Çünkü bugün senin doğumgünün..İyi ki doğdun benim canım kardeşim.İyi ki sen benim kardeşim oldun...
Güzel eşin Arzu ile birlikte size en az bizlerin büyüdüğü kadar mutlu bir yuva diliyorum gelecekten..Hayata da her zaman birbirinize baktığınız kadar sıcak ve özenli bakın..
Doğumgünün kutlu olsun..
Seni seviyorum..
Resim : sadece bana seni hatırlattığı için kullandım..Umarım kötü bir kahraman değildir :)
Salı, Temmuz 24, 2007
Beylerbeyi'nde gizli anlaşma 24 Temmuz 2007
Vatan Gazetesi yazarı Zülfü Livaneli'den şok açıklama. Livaneli, CHP lideri Deniz Baykal'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'la gizlice buluşup anlaşma yaptığını iddia etti. Livaneli'nin Baykal'a ağır eleştiriler yönelttiği işte o yazı.
İşte o yazı :
" Seçimler öncesi CHP’ye zarar vermemek için bildiğim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine ilişkin hiçbir şey yazmayacağım.
Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum.
Ama bu konudaki son yazımda size bir tanıklığımı aktarmak zorundayım.
Bunu bir borç olarak görüyorum:
Deniz Bey lütfen hatırlayın:
19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen’in evindeydik.
Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmeden geliyordum.
Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan’ın ise Meclis’e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan’ın “milletvekili olmadan başbakan olma” önerisini reddetmişti.
Türkiye’nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz “Tayyip Erdoğan başbakan olacak!” diye tutturdunuz.
Sizi “Çok tehlikeli bir oyun bu!” diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, “Hayır!” dediniz “İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.”
Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: “Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan’ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye’yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.”
İki ay dayanamaz iddianızı, “görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.” tezine oturttunuz.
Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.
O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.
Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk.
Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doğru olduğunu bilir. Siz de bilirsiniz.
Tartışmanın sonunda dediniz ki: “Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. İki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız?”
Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey.
Ve düşünün; Meclis grubunda “Erdoğan’ı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!” diye bas bas bağırmanıza değdi mi?
Erdoğan’la Beylerbeyi’nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var.)
Başbakan olmak, elbette Erdoğan’ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP’nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.
Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.
Size o gün söylediğim gibi, Türkiye’nin kaderini değiştirdiniz.
Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. “Öyle değildi. Böyle konuşmadık.” deyin.
Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin.
Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.
Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim.
Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız.
Tayyip Erdoğan’ın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz.
Daha önce Refah Partisi’nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..
Tayyip Erdoğan’ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek’lerin en büyük şansı sizdiniz.
CHP’nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.
Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.
Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHP’lileri, eski ANAP’lıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz.
Size defalarca “Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz!” dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz.
Sağcıları ve sekreterinizi Meclis’e sokarken, İsmet Paşa’nın Avrupa Konseyi’nde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehan’ı Meclis dışında bıraktınız.
İnanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada.
Yazık oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara.
Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de.
Bad-el harab-ül Basra! "
Şimdi size yansıtacağım satırlar bana gelen bir mailden..İstanbulda bu temel eğitimlerini aldıkları okullardan birinin arsası yüzünden çıkan bir anlaşmazlık yüzünden okullarından olmak zorunda kalanlardan..Lütfen linke tıklayın ve kendilerini ve sorunlarını kendi sitelerinden izleyin..Hatta link verin ki daha fazla insanlara ulaşsınlar ..İmza verin ki bir an önce okullarına tekrar kavuşsunlar..Lütfen destek olun ki toplumda onlar için yapılmamış bir sürü şey için hiç değilse yapılanlar ellerinden alınmasın.
www.okulumadokunma.org
Pazar, Temmuz 22, 2007
Oyumuzu kullandık ve Ölüdenize gittik Uzunbey'le..Hayatımda ilk defa denize girerken bir kızın ayağından terlik değilde çorap çıkarıp denize girdiğini gördüm :) Üstünde sadece bikini vardı yani şezlongda bikinili ve çoraplı bir şekilde yatarken deniz kıyısına kadar çoraplarla gelip denizin kıyısında çıkardı çoraplarını..İlginç dedim ya!
Bir de bir hamiş vardı bikini üzerine uzun ve beyaz bir t'shırt giymiş..Karnı burnunda..Beyaz t'shırt yapışmış karnına denizden çıkıyordu.Garip geldi işte ..Saydam bir şekilde karnı gözüktüğünden çok dikkat çekiyordu..
Cumartesi, Temmuz 21, 2007
düğün
Benim bu düğün için sadece ve sadece yüksek topuklu ayakkabı giyebilmem için zayıflamaya ihtiyacım var..Hatta kıyafet olayı için de aslında zayıflasam iyi olur..Bakalım becerebilecekmiyim düğün zamanına kadar biraz kilo vermeyi..
Bu da desenli bir kumaşla uygun bir model yaratmak için iyi, üstü iyi ama altı basenli biri için uygun değil..değişik ve uygun olabilir altı dümdüz aşağı inerse..Dar inip aşağı genişleyen modelde..
Üstü değişik,dikkat çekici, çok açık kıyafetlerden hoşlanmayanlar için birebir..Aynı tarz kumaşla kullanılabilir..Aynı renk hem de..ama altı belden aşağı dümdüz aşağı bollaşan uzun vaziyette..
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Servisinde Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Servis müdürü olarak görev yapıyorum.
Servisimizde yatan, yaşları 10 ile 18 arasında değişen hastalarımızın tedavisinde multidisipliner yöntem tercih edilmiştir ve servisimizde yatış süreleri ortalama 2,5 - 3 ay civarındadır. Tedavinin medical kısmının dışında çok önem verilen ayağı sosyal aktivitelerdir. Eğitim dönemi boyunca çeşitli branşlarda öğretmenlerden gönüllü yardım ve destek alınmış ancak yaz tatilinin gelmesiyle bu çalışmalar sona ermiştir.
Tedavinin sürekliliği büyük önem taşımakta olup yaz dönemi programı uygulamamız gerekmektedir. Bu nedenle, müzik, dans, resim, heykel, el sanatları, vb. alanlardan biri ya da birkaçında yeni gönüllü eğitimcilere ihtiyacımız bulunmaktadır.
İzmir'de yaşayıp da hastalarımıza yardımcı ve destek olmak isteyen gönüllülere servisimizin kapısı açıktır.
Destekleyen herkese teşekkürler..
ÇGU Oya Kasapçı
DEÜ. ÇERSS Müdürü
0232 412 54 56
.....
Cuma, Temmuz 20, 2007
Biz bazen ayrı şeylerden keyif aldıysakta karşımızdakinin mutlu olması yetti.Senin Çanakkaleyi sevmen bize de sevdirdi..Ya da benim mutluluklarım size de yetti ama zaman geçtikçe daha bir sizleri özlüyorum..Belki bunda Çağıl'ın büyümesi ve bize giderek daha az ihtiyaç duyması da rol oynuyor olabilir.Yine de seni eskisinden çok daha fazla özlediğimi hissediyorum.Sen her zaman benim iyi bir arkadaşım ve dostum oldun.Kardeşimsin zaten..Bundan ölene kadar mutluluk ve keyif duyacağım.Ben daha doğduğun gün iyi bir can yoldaşı olacağını biliyordum.Nerden diye sorma ablalar bunu bilir...
Seni seviyorum.Bunu sakın unutma ve teşekkür ediyorum sana beni hiç yanıltmadığın için ve nereye gidersem gideyim bana destek olduğun için.Şimdi inip alt kattan senin bana 1996' da hediye ettiğin"Çok Sevgili Kızkardeşime" adlı kitabı aldım ve kitabın ön sözündeki ilk yazıyı seninle paylaşıyorum..
" Çok Sevgili Kızkardeşime...
Birbirimizden uzak olsak da,
Yaşam bizleri değiştirmiş olsa da,
Sonsuza dek birbirimize bağlıyız.
Herzaman benim bir parçam olarak kalacaksın."
Resim: Waterhouse
Perşembe, Temmuz 19, 2007
Salı, Temmuz 17, 2007
Söyle ona ( bu kısımda " O " ben oluyorum :))
bu çocuk (Çağıl) çocuk yapacak(!) boya gelmiş (Çağıl 1.80 m) o kadar merak edip manyaklaşmasın...
En son geçtiğimiz yaz gördüklerinden kapıyı açınca eniştemin suratını düşünemiyorum ki eniştem de uzun boyludur ve teyzemin bu yaşta bir çocuk için endişelenmemin ne kadar saçma bir şey olduğunu hatırlatmasıyla Uzunbey'le bu lafı konuşup gülüştük aramızda..
Manyaklık parayla değil ne yapayım..Ben ki 12 yaşımda Çatalcaya otobüsle giderdim ve akşam dönerdim eve..Onun yaşındayken her hafta Şişliye okuldan sonra gidip dişlerimi yaptırırdım ve üstüne Nişantaşında gezerdim bi de..ama o zamanlar bu zamanlar gibi değil işte ve ben anneliğe terfi ettim çocukluktan.