Bu ağaçlar benim ve Berna'nın torunları gibi.. Oraya orman işletme Müdürlüğü aslında çam fideleri de dikmişti, arada bizim attığımız çekirdekler bazen bir yarıktan bazen de çamların yanındaki setten kendini dışarı atmış.Benim gezebildiğim kadar en az böyle 15 şeftali ağacı yakaladım.. Daha yükseklere çıktıkça ağaçların tutma olasılığı da yükseliyordu.Diğer çekirdeklerden eser yoktu, demek ki hayvanlar yedi diye de düşünüyorum. Arada çiçek ve karpuz tohumları da atıldığından tanımadığımız bitkilerde vardı.. Ben görebildiğim kadarıyla bayağı bir resim çektim. Tüm emeği geçenlere tekrar buradan teşekkür ederim.. Fidanların boyları 15-25 cm arasında değiştiğinden, nerede olduğunu anlamanız açısından da arkadaki manzarayı ve diktiğimiz tepenin dikliğini görmeniz açısında da manzara resimlerini sizinle paylaşıyorum.
2.karagözler
Karşıda gördüğünüz çıplak tepe yakın zamanda ağaçlarla dolacak :))
Resimleri çektikten sonra Boğaziçi restauranta gidip Berna ile basın toplantısını planladık ve bir şeyler içtik. Kampanyaya devam kararı aldık dernekçe .Yalnız toplama alanlarını küçülttük ki daha verimli olabilelim. Artık sadece FETAV' da, Mavi Kuş'ta, Fethiye Evi' nde ve Likya World'de toplayacağız.. Daha sonra da helikopter ve paraşütlerle dağlara atacağız.Böylece dağlardaki bir sürü hayvan da bu çekirdeklerle ve tutan fidanların yabani meyveleriyle beslenebilecek. Orman Müdürünün bize anlattığı ve yanında makina olmadığı için çekemediği bir görüntü var ki o da helikopterden çekirdekleri attıklarında sincapların çekirdeklere koşup onları toplaması.Ne yazık ki bu resimleri çekememiş ama kendi gözleriyle seyredip bize anlattı.
Yakın plan yanan orman alanı..
Resmi tıklayın ve büyütün.. Dikkatli baktığınızda yanan ağaç kökünün dibindeki fidanı göreceksiniz :)
Bu da bir başkası..
Genelde yanan yerin görünümü böyle..Arada hala eski yanan ağaçlardan kalan parçalar var, onların arasında çam fideleri ve bizim fidanlarımız..
Manzara o kadar güzel ki bakmaya doyamıyorsunuz.. Karşısı Ecesaray Marina..
Burası da Letonya'ya giderken Samanlık koylarından biri..
Tepeden 2. Karagözler.. Eğimi görüyormusunuz..? Yürümek ve fotoğraf çekmek biraz zordu ,onun için daha yukarılara çıkamadım.. Çıktığım yükseklikte zaten az değil..
Bazı yerde çamlarla şeftaliler yanyana ..
Bazı yerde çamlarla şeftaliler yanyana ..
Bazıları da dal parçacıklarının yanında ezilmeden korunabilmiş..Çünkü buralarda hala yabani domuzlar ve diğer hayvanlar gezebiliyor.Aslında doğayı sadece kendimizin sandığımız büyük bir yanılgı içindeyiz , çoğunluk hala hayvanların doğasına ilerleyen binalarla ,büyüyen şehirlerle ne kadar içine girdiğimizin farkında değil.
Bu konuda en kızdığım konu ise kendine çeşitli payeler biçerek (çevreci, ekolojik danışman vb.gibi ) aslında örnek olması gereken insanların çekirdek kampanyası gibi uygulamaları önemsemeyişi ve herkesi kendi fikirlerine uygun yaşamaya zorlaması.. Oysa bizim burada yaptığımız ne doğaya müdahale etmek -hatta aç kalan hayvanlara besin sağlıyoruz bir bakıma- ne de ekolojik dengeyi sarsmak. Genelde bu insanlar kendileri bir şey yapmadıkları gibi yapanları da eleştirmekten geri kalmıyorlar. Bizim kampanyalarımıza bir zır cahillerden ( ben onlara böyle diyorum çünkü onlar ne toplumu düşünerek hareket eden tipler ne de kendilerine bir faydaları var , yapmak istedikleri şanı şöhreti bu gibi kampanyalara saldırarak yapıyorlar) diğerleri de biraz masabaşında oturup ,okuyan, -kesinlikle yanlış anlamayın okullarında okuyanlar değil- oturdukları yerde sallayanlar ve biraz toprakla haşır neşir olmuş ama nasıl kendime bir şeyler yontarım, isim yaparım, şu derneğe başkan olurum , ben ekolojik bilmemne hakkında çok bilgiliyim diye ne kadar bilgili olduğunu gösterip başkalarını küçümseyen tipler. Genelde nette bu tip insanlardan tepkiler gördük.
Bana göre ise bu biraz vizyonla ilgili bir şey.. Vizyonu açık olup kafasına yatmayanlar yine de saygı gösterebiliyorsa ve susuyorsa bu insanlara da ben saygı duyarım. Genelde tepkileri bu üç statüde değerlendirdiğimi söylemeliyim.Zaten dördüncü grupta ya çekirdekleri verdi ya da gerçekten destek oldu .. Başından beri söylüyorum.. Bir dönem insanlar oturdukları yerlerden sallamış, bilgisayar ve net yokmuş, biraz kitap okumuş, biraz sağdan soldan görmüş ve bazıları kendilerine ve bulundukları yerlere göre sıçrama yapmışlar.. İşte bu insanlar genelde bir şey ortaya çıkınca ya da yeni fikir ortaya atan birileri düşündüğünde kavrayabilecek nitelikte olmadıkları gibi destekleyebilecek olgunlukları da olmadığından hemen o fikri eleştirmeye ve alakasız şekilde saldırılara da geçebiliyorlar. Birde farkettiğim şu ki bu insanlar sağı solu eleştirmekten ne bir ağaç dikmiş, ne de bir doğaya destek olabilecek hareketi var.Hatta okumuş insanların rüzgarımı kesiyor diye ağaç kesmelerine, ya da gölge yapıyor diye ağacı köklemelerini anlamıyorum.Galiba millet olarak yaptıklarımızla, düşündüklerimiz hatta duruma göre davranışlarımız o anki konumumuza ve çevremize göre değişiyor.Sanırım son ülke durumlarımızın açıklaması da bundan ibaret.
Bu fidanlar bence yukarıda anlattığım tarzda olanlara kapak olabilecek cevabı bizlerden daha net veriyor.. Doğa anlayabilene gerçek cevapları da veriyor aslında ama bunu anlayacak kapasitede olanları bulmak zor bu dünyada..
Bir gün yerden ağaçların tohumlarını topluyorum ki bir köylü yanıma yaklaştı, niye onları topluyorsun dedi. Bende onları toprağa meyve çekirdekleriyle serpeceğimizi anlattım.İyi de dedi etraf zaten ağaç dolu.Ona bir zamanlar bizim de şehirlerde ağaçlar arasında büyüdüğümüzü ama artık insanların ağaç görmeye başka yerlere gittiklerini söyledim.Buranın etrafı beş kat dağ ve orman. Eğer etraf ağaç dolu diye sende yeni ağaçlar dikmezsen ileride senin çocuklarının çocukları da bizler gibi başka memleketlere gitmek zorunda kalacak dedim.. Kısık sesle haklısın dedi ve gitti.
Ödümüz kopuyor sanki bir başkasına bu dünyada bir faydamız olacak diye.. Dernekte ve genelde sosyal olaylarda yaklaşımımız bu.Oysa ayda beş ytl ye ya da on ytl ye bir öğrenciye burs verebiliriz..Beş kişi on ytl verse ayda bir öğrenciye en azından harçlık oluyor, ya da parası olmadığı için yürümek zorunda kaldığı minibüs parası olabiliyor bu miktar..Oysa birbirimize ballandıra ballandıra anlattığımız şunu aldım, bunu yaptımların yanında bunun iç huzurunu ve güzelliğini nasıl anlatabilirim ki. Diyeceksiniz ki sen ne yapıyorsun..Ben okuduğum ve kullandığım herşeyi bir yere ulaştırıyorum. Hatta ulaştıramayanlara aracı oluyorum.. Artık fazladan harcadığım her kuruşu şöyle değerlendirebilirdim gibi düşünmemek için paramın hesabını ona göre yapıyorum..
Hiç bir şey yapamıyorsanız sadece etrafınızda olanlara karşı bile kendinizi kapatmayın yeter. Belki sizin sayenizde birileri onlara ulaşabilir..Unutmayın.
1-Annem burdayken sabahın 9 unda , açık kalan balkon kapısından eve hırsız girip annemin masa üstünde duran küçük çantasından para , benim cd çantamı da takı çantası sanarak alıp kaçtığından ve biz üst katta annemin odasında konuşup gülüşürken bu olay olduğundan iki gün sinirlerimiz bozuk gezdik.. Balkon demir kapım hep kilitliydi ama artık paronayaklık derecesinde cam kapıyı da kilitleyip yukarı çıkıyorum.Sanırım Uzunbey giderken kapıyı açık unutup evden çıktı zannettiğinden içeri girdi yoksa sabahın dokuzunda bu ne cesaret diyorum içimden..İyi ki görmedik, olan annemin parasına ve benim karnaval cdlerime oldu.Annemin büyük çantası ve benim çantam yine masadaydı sanırım sesimizi duyduğunda ilk yakaladıklarını alıp kaçtı.Hiç bir iz yok ve aldıkları olmasa anlamayacağız bile girdiğini.. Yaz aylarında burada diğer illerden gelip hırsızlık yapıp gidenler var.. Yoksa hala güvenli yerlerdendir burası..
2- Bugün evdeyim, temizlik yapıyorum, blog yazıyorum, Burcu ile günlük yarım saatlik telefon konuşmamızı yaptık :)
3- Netten yeni tanıdığım ve sohbet ettiğim bir karı-koca, her ikisininde bloğuna ( asortikkrep-X Ha nım)adımın yanına kendi ismimle link koymuş :)) Görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü..Neyse hemen gece gece mail attım da düzelttiler.. Sanki bir an herkes görebilecekmiş gibi geldi de biraz panik oldum.Neyse ki düzelttiler..
4- Hava buralarda çok sıcak, bir yandan da değişik.. Yani geçtiğimiz senelerdeki gibi değil.
5- Geçtiğimiz pazarda Kıdrak'a gittik.. Çok güzeldi yine..
6- Bu aralar acaip derecede canım ahşap boya yapmak istiyor. Bir sürü yapılacak işim var ama bir türlü oturamıyorum. Kitap okumakta istiyor ama okuyamıyorum yorgunluktan..Akşamları geç geliyoruz, ancak dinlenebiliyorum.
7-Avon'dan aldığım şampuanlar ve banyo köpükleri çok güzel :)) Teşekkürler Burcu..
8- Çağıl'ın masasındayım, biraz sonra da bu sıcakta odasını süpüreceğim :)
9- Denize gitmek istiyorum..
İşte bu düşüncelerle kalkıp evi temizleyeceğim şimdi :))
Son ekleyeceklerim.. Nerde yaşarsak yaşayalım, mutlaka bir şekilde doğaya bir faydamız dokunabilir. Hiç ağaç dikmemiş biri olmak kadar doğadan uzak kalmayalım hiçbirimiz.. ve her zaman farkında olalım başka insanların yaşadıklarından.