ÖLÜDENİZ
Baba beni mimlemiş, blog serüvenin nasıl başladı diye.Bir uzun hikayedir aslında, kendimce açıklamaya çalışacağım.
İnternette değişik ve güzel paylaşımları çoğunlukla
Mutfakcamı Burcu'dan buluyorum.Daha doğrusu o beni bulaştırıyor.Blogları da bir gün Burcudan öğrendim.Abla bu adrese gir ve mutlaka oku dedi.Blogspotu onunla keşfettim.2005 yılının temmuz ayında ilk onu ve "sugibinin" eski bloğunu okuyarak başladım.Okuyorum yorum yazıyorum falan ama hiç blog yazmayı düşünmüyorum çünkü çok yoğun çalışıyorum aynen şimdi olduğu gibi.
Sonra bir gün burcu bana blog açtığını ve yazmam gerektiğini söyledi. Yazmadım tabii ki. Bozuldu ama vazgeçmedi.Bir kere daha blog açtığını ve yazmazsam kızacağını söyledi.Onu kırmamak adına evet dedim.
Ben kabul edince kızma ama ben sana "Asortik Krep" adını verdim, sen bir şehirli krepsin bende akıtmayım dedi. Kendisi sade, gösterişsiz ve yalın olan herşeyden keyif aldığından ve beni gösterişli ve süslü bulduğundan Asortik lakabını takmış. Bana göre ben doğal bir kadınım. 2005 kasım ayında başladığım bu doğal serüvenimde hala sürüyor :))
AKYAKA (sağdaki)- En sevdiğim fotoğraflardan biri olarak uzun süre bilgisayarımın masaüstünü kapladı.En sevdiğim olabilir, beni müthiş etkileyen bir fotoğraf.
Blogda daha çok hayatımı, Fethiyenin güzelliklerini ve güncel medya olayları hakkında yazılar yazıyorum. Özellikle sergiler ve sanatsal etkinlikleri takip etmeyi sevdiğimden ve bir çoğunun organizasyonunda kendim çalıştığımdan hem arkadaşlarımı haberdar etmek adına hem de kendime küçük notlar düşmek adına bloğa koyuyorum.
Yemek kültürü, el sanatları ve bahçe herhalde vazgeçilmezlerim.Yaşadığım yeri seviyorum ve buraya gelenlere de buranın güzel yerlerini tanıtmak bir başka hedefim.
Bu yazıya seçtiğim fotoğraflar bu 5.5 senede blogda kullandığım en sevdiğim kendi kapak fotoğraflarından seçme.
Blog benim için müthiş bir tecrübe oldu aslında. Hayat sadece yaşadıklarımızdan ibaret değil. Bloglar bambaşka bir dünya. Buradan kankalarım oldu, yeni kardeşlerim oldu, arkadaşlarım oldu,tanıştıklarım oldu, kapıştıklarım oldu, hayatıma girdiği hızda çıkanlar oldu, dostlarım oldu, hepsi için blog dünyasına müteşekkirim aslında.Hepsi çok güzel hayat tecrübesi oldu bana.Bloglar öyle bir şey ki yazdıklarınız sizin kişisel şifrelerinizi ele veriyor, kişi hakkında zor yanılıyorsunuz. Benimde yanıldıklarım oldu, şaşırdıklarımda oldu ama hayat hepsini sindirmek için bir fırsat tanıyor hepimize.
Bahçemden-ÇALIŞ
Sevmediklerime gelince,hakaret içeren yazılar yazıp, yorumlar bırakıp, altına adını bile yazamayanlar, en az saygı duyduklarım. Etik olarak insan yazdıklarının arkasında olmalı, ama dedim ya,yazılarıyla kişilikleri örtüşmeyenler gün gelip açığa çıkıyor ve sırıtıyor bir yerden.
Mimarsinan Köprüsü-BÜYÜKÇEKMECE
Blog hayatımda kimseye bana link versin diye link vermedim.Önce okuduklarımla başladım, sonra bana link verenlere link verdim, ilk yazıya başlayanlardan beğendiklerime ilk ben link verdim ki benden giden bir sürü insan onu tanısın, yalnız bırakmasın. Aynı nedenlerden bir çok bloğun ilk izleyicisi oldum. Zor zamanlarında mutlaka uğradım, iyi günlerinde olmasam da olur dedim. Yorum yazarken mutlaka iki kere düşünürüm yazmak için ve her aklıma geleni yazmam. Yazdıktan sonra mutlaka iki kere okurum-yazılarımı da. Yazmak sorumluluk ister, samimi ve doğal olmayanları elerim genelde. Eskiden bakmazdım ama şimdi izlediğim blog sayısı yükselince arada link verdiklerimi eliyorum ki yerine yenilerini alayım.Dörtyüz küsür linkim var,hepsini de okumaya çalışırım.Artık blog eklerken blogger uyarıyor beni bu linkler yüzünden.
ÇALIŞ PLAJI
Daha çok yazıyorum tabii ki.Yazmak benim için önemli.Kendim ve ailem için yazıyorum.Babam, annem , kardeşlerim ve ailem oradan okuyorlar. Yazmayı seviyorum, bir kere çok özel bir sebepten yazmaya kısa bir ara verdim ama bir daha ara vermeyi düşünmüyorum.Yazmak beni besleyen ve rahatlatan bir şey.Yazılarıma ve bloğuma saygı göstermeyene bende saygı göstermem. Yazdıklarım çok önemli değil ama paylaşımlarım önemli benim için.Onlar benim gerçek hayatta paylaşamadıklarım çoğu zaman.Etrafında bir dolu insan olan biri için önemi bu bence. Genelde çok az kimseyle bu bloğu yazıyorum diye paylaşmışımdır.Kimseye söylemem pek.Keşfedilmek gibi bir problemim de yok.Bu blog için kimseye hesap vermek zorunda değilim.Bu yüzden sorarlarsa yalan söylemem ama kel alaka birine de gidip buranın adresini vermem. Yazdıklarımla ilgili yüzümde izler aranmasından, gerçek hayatta hesap sorulmasından, kardeşime ve arkadaşlarıma sataşılmasından, başka bloglara yazdığım yazılara yorum yazıp laf sokulmasından- lafına güvenen adam benim bloğuma gelip yorum yazar- hiç hoşlanmam.Gerisi kişinin ve yazdıklarının önemine göre bir şekilde halledilir.
Yazı yazan biri yorumlara etik olarak cevap vermeli, yazılarına uzun ara vermemeli, saygılı olmaya çalışmalı ve tıpkı evine gelen misafirler gibi diğer insanlara davranmalıdır. Alıntı yaptığı kaynakları göstermeye özen vermeli, başka bloglara hit almak üzere sataşmamalıdır.Hoş bunların yapıldığını görüpte izlemeye devam ediyorsanız da sağ köşedeki çarpıdan (X) bloğu kapatma lüksünüz olduğunu hatırlatmak isterim.
Benim balkon- ÇALIŞ
Senelerdir yazıyorum.Blog dünyasında kimler geldi kimler geçti diyebilecek kadar çok kişi tanıdım.Kapatma kararı verenlerin çoğunun kapatmak için saydığı nedenlerin çoğunu yaşadım. Bir kısmını gözlemledim.Keşke herkes yazabilse, gidenler geri dönse.Onlara o kadar alışıyorsunuz ki sanki blogdan değil de sizin hayatınızdan çıkıyorlarmış gibi oluyorlar. Yoklukları gerçekten belli oluyor.Bir kere çocukları yeğeniniz, kendileri ve sorunları sizin hayatınız gibi oluyor. Zamanla unutulsa da bazen eski yazıların yorumlarına tıklayıp onların izini sürmeye çalışıyorum.Bazen çok beğenip izini kaybettiklerimizde oluyor.Eskiden blogger da bu kadar teknik kolaylık yoktu, şimdi blog yazmak daha kolay ve güzel.Arada sanırım yazılarıma ya da fikirlerime kızıp linklerini vermekten vazgeçenler oluyor.Bunları pek önemsediğimi söyleyemem. Bence hepimiz diğerlerinin alanında birer rengiz. Ne kadar çok renk varsa bu hayatta o kadar güzel bir ortam olduğu inancındayım.Bu yüzden fikirleri bana hiç uymayan farklı dünyalardan insanların bloglarına linkler veriyorum. Onlarla dünyamın zenginleştiğine inanıyorum.
Balkonum-ÇALIŞ
Arkadaşlarım hangi fikirden olursa olsun benim için önemli. Bu yüzden linklerim sizleri şaşırtmamalı ya da izlediklerim. Ben onları öyle seviyorum. Göründüğümüz kadar net olmadığımızı da sizlere hatırlatmak istiyorum.Yazdıklarımız her ne kadar kişiliklerimize ait ipuçları versede mesela ben sinirli bir boğa olabilirim gerçek yaşamda. Yazılardan göründüğü kadar yumuşak başlı hiç değilim.Kırk yaşındayım. İstanbullu bir Akdenizliyim. İnsanları ve çalışmayı seviyorum. Çalışırken keyif yapmaktan ve etrafımdaki insanlarla iyi geçinmekten hoşlanırım ama sınırını bilmeyenler için de bir sınır çizgim vardır, bu ne yazılarda ne de hayatta zorlanmamalıdır benim için.
Bu blogda daha çok Çağıl ve Ares'le ilgili yazdım çoğu zaman.Onlar benim hayatımın merkezi oldu doğal olarak.Şimdi ne Çağıl bu bloğun başlangıcındaki yaşında ne de Ares. Bu bloğun temel konusu sanırım özlemdi, hala da öyle.
Kendimi yazdım arada,çoğunuz sevdi, sevmeyenler için yapabileceğim bir şey yoktu. Sevdiklerimi yazdım, bana enteresan gelenleri,gündemi yakalamaya çalıştım.Arada sinirlenip içimi döktüm.Çoğu zaman hüzünlendim ama sinirlerim bozukken kötü yazıyorum farkındayım.Yani insanın keyifli yazısıyla keyifsiz zamanları farklı oluyor doğal olarak :) Çoğu zaman yazmak moralimi düzeltti,özlemlerimi giderdi benim için.Sayaç uzmanı oldum :) Hergün kimler girmiş,nerden gelmiş bakarım.Bazılarınızı çok seviyorum,saklamam, bazen de çok özlüyorum :)
Ares,aramıza katıldığında 2.5 aylıktı.
Asortik değil Asortik Krep'im. Ya da krep denmesinden hoşlanırım. Asortikliğim lüks yaşamımdan değil keyfi sevmemden ileri gelir. Bu ikisinin karıştırılmasından uyuz kapabilirim.
Uzun bir yazı oldu,niyetim bu değildi açıkçası. Yazı yazarken keyfimin kaçtığını da nasılsa satırlardan anlayacaksınız,saklamanın gereği yok.Yazı yazmayı seviyorum.Tıpkı paylaşmak gibi. Özlemlerimi, sevdiklerimi değil herzaman herşeyi benimle paylaştığınız için de teşekkür ediyorum.
Gemiler Koyu- KAYA
Ne zaman istesem yanıbaşımdaydınız, umarım bende sizleri hayal kırıklığına uğratmamışımdır. Bazen sadece kendim ve sevdiklerm için burdaydım, umarım diğer zamanlar gibi bunu da hoş görürsünüz.
Beraber yaptığımız her işten gurur duydum,(kemoterapi koltukları almak,çekirdek kampanyası, mavikuş destek hareketi gibi dayanışmalar) arada kaybettiğimiz değerlerimiz de oldu,
onları unutamayız,yazdıklarını da.Benim için çok kıymetliler.
Fotoğraflı yazılarımı seviyorsunuz, bende :) Fotoğraf koymadan yazmayı unuttum sayenizde. Bence de fotoğraflarla bu blog daha güzel.
ÇALIŞ
ve diğer fotoğraflara yazmaya kalkarsam bu yazı bitmeyecek. Oysa blog benim için uzun zamandır aile demek, bloglardan konuşabiliriz ama bu herhangi bir yerde tanışmamızın verdiği samimiyeti ve güzelliği geçmeyecek anlamına gelmemeli.Sizleri görmesemde beni gördüğünüzü ve izlediğinizi biliyorum.Bu da beni mutlu ediyor. Teşekkür ederim ayrı ayrı hepinize :))
Ve
Baba ! Sana da mim için teşekkür ederim ama izninle benim linklerim dahil , cevaplamak isteyen blogları mimlemek istiyorum.
Üstteki foto : Koca Çalış Plajı
Aşağıdaki foto: Bahçemden.
Sarnıç- KAYA
Kaktüs'süs olmaz :)
Bahçemden
İçmeler-MARMARİS
Şovalye Adası- Fethiye
Rumeli Hisarı-İstanbul
Vişne Likörü benim hayatımda olmazsa olmazlardan :) Öğrendiğimden beri kendim yapıyorum.
Kaputaj Plajı-Kaş
Büyükçekmece' de gün batımı
Günün şarkısı olmadan bu blog olmaz :) Benim sevdiğim gruplardan...
Yüksek sadakat.