
Diğer bir insandan üstün olmanın hiç bir asaleti yoktur..Gerçek asalet daha önceki halinizden üstün olmaktır.. Hint Atasözü.. Asortikkrep bu söze imzasını atar :))
Yeni bir kapıdan giriyoruz Uzunbeyle..İş anlamında diyorum..5 sene önce şimdiki işimizin bir uzantısı olan bu kapı ancak şimdi aralandı ve ev peşinde koşarken birden kendimizi yeni işin pazarlığını yaparken yakaladık..Biz böyleyiz zaten..Hayatımızda verdiğimiz bütün büyük kararları en fazla bir hafta içerisinde uygulamaya koyduk..Şikayetçi değilim..Bizim işin olmazsa olmazı bu yan iş.Uzunbeyin zaten bildiği bir iş ve iyi yaptığı..Sadece yeni bir işin oturması bir seneyi bulur..Tekrar yeni bir yapılanma..Benimde iş durumum değişecek yine..Ama herşeyin ötesinde işimiz için büyük bizim için küçük bir adım :)) Niye böyle söyledim ..Çünkü daha çok atılacak adımlar var bizde..Maşallah Uzunbey Akdenize çok yoğunluk yaşadığı zor bir meslekten dolayı yerleşti ya..Bende hayatımın dersini aldım sayesinde..Neymiş efendim..Stresli ve zor işler şehir yaşantısından dolayı olmazmış..İnsanın kendisi yaşam tarzını belirlermiş..Yani ister bir metropolde istersen bir köyde yaşa kişinin huyu suyu neyse yaşam tarzı oymuş :))
Hali hazırda 3 değişik ama paralel işimize bir 4.sünü kattığımızı söylemek isterim..Açılış yapmayacağımızı belirtir..Çiçek göndermemenizi rica ederim..Kutlamaların lütfen MaviKuş http://www.mavikus.org derneğine bağış şeklinde yapılmasını tercih ederim..
Bir önceki yazıma gelen bir yorumdan yola çıkarak size burayı anlatmak istiyorum..Burası aynı resimdeki gibi tarihle ve doğayla içiçe bir yer..Tabiki bir İstanbul gibi olmaz, olamaz..İstanbul gibi hiçbir yer olamaz zaten..Ama kendi içinde insanların uyuzlukları olmasa daha da güzel bir yer olacak burası..Bir kere değişik beklentilerle gelmemek lazım buraya..Burası kendi halinde başkalarının söylediklerine göre Anadolunun çoğu kentinden çok daha modern (ben başka bir şehirde yaşamadığım için..) ve rahat bir yer..Alışveriş merkezleri yok..Migros bile 2m..(Ben Beylikdüzünde 5 m migrosa giderdim eskiden ..ah İstanbul ahh) Yeni yeni büyük mağazalar açılmaya başladı..Herşey turistlere göre ayarlanan, kışın uyuyan ama -biz genelde kışları daha çok severiz çünkü sakindir ve hava çok güzel olduğu için dışarıdayızdır bütün gün-kapkaçların yaşanmadığı hala halını balkona serip yatıp uyuyacağın bir yerdir burası..Burayı zorlaştıran insan davranışlarıdır..Çünkü uzakta olmanın bütün zorluklarını hissedersiniz burada..Turizm olduğu için herşey fiyatlıdır, genelde insanlar size güvenilmez davranır, hep kendinizi bir şekilde ispat etmeye çalışırsınız..Bunlar iş yaşantısı için geçerlidir..ama emekli iseniz ve Fethiyeden parasal bir beklentiniz yoksa..Yaşamak için ideal bir yerdir..Hoş bizim ticari işlerimiz de var ama başkalarının yaşadığı zorlukları da çok yaşadık..Yine de genelin bize davrandığı gibi davranmadığımız için etrafımızda hep sevgiyle ve saygıyla andığımız insanlar çoğunlukta.Bizimde öyle anıldığımızı söyleyebilirim..İstanbul dışında yaşamak istemezdim ..Ama hayat bir şekilde beni dışarıya taşıdıysa yaşayabileceğim en güzel yer olduğunu sizle paylaşmak isterim..Biraz İstanbula uzak 13 saat kadar ama onu da her özlediğimde atlayıp giderek kamufle etmeye çalışıyorum..Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş..Hayat hiçte İstanbul dan gördüğümüz gibi değil..Türkiye zaten oradan görüldüğü gibi değil..Kışın Muğla da işim var..İmarda..gittim bir tane yetkili kişi var benim sorunumla ilgili..O da sahadaymış..Yani yok..E önceden telefon açmışım cuma geleceğim demişim ama 2.5 saatlik mesafeden sadece onu görmek için geldiğimi bile bile yok oluyor..Annem soruyor telefon da e başka kişi yok mu ? Yok ki..Orası İstanbul değil ki..Bir masada 5 kişi çalışmıyor..Koca bölümde tek kişi çalışıyor..O olmayınca 5 saatlik zamanını tek kişi için harcayıp dönüyorsun kös kös..yabancılar boşuna demiyor "Burası Türkiye"..
Bunun yanında herhangi bir 48 plakalı biriyle trafikte bir kadın olarak kapışmanız çok zor..Ne olursa olsun kesinlikle bir kadına ters ve saygısız davranmıyorlar..Ben şimdiye kadar sadece 6 senede 3 arabayla kapıştım..İkisi 34 biri 35 ti..
Eğer sosyal biriyseniz o sergi senin bu etkinlik benim gezip dolaşabilirsiniz..Yok zaten kazmaysanız siz şehrin göbeğinde de otursanız sizin için bir şey farketmiyor..Dernekler çoğunlukla insanların ben kendime ne koparırım yaklaşımında olduklarından ve kendimi ön plana nasıl çıkarırım kişiliklerden dolayı seçerek gidilmesi gereken yerler..Bizim ki öyle değil..En belirgin farkı da gönüllü üyelerimizden aidat almıyoruz yani onlara para gözüyle bakmıyoruz..Bakınız...http://www.mavikus.org Dernekle ilgili hep ayrıca tek bir yazı yazayım derken hep geç kalıyorum anlatmakta..Bugün böyle başlayayım dedim..
Çocuklar ve gençler burada hep dışarıya okumaya yönlendirilmiştir..Sokaklarda nadir görürsünüz..Çünkü çalışırlar aile işletmelerinde ya da tarlada..Geçenlerde Uzunbeyle denizde gördüğümüz bir grup çocuk için konuştuk..6-7 kişilik bir grup geldi..Hepsi göya yüzme biliyor..Bir tanesi daha küçük ve üstünde can yeleği var..İstanbulda olsa arkadaşları dalga geçer diye takmaz o yeleği..Çağıl yaşında çocuklar..En büyüğü 15-16 yaşlarında..Nasıl kolluyorlar arkadaşlarını anlatamam..Oysa hepsi fırlamalık yaşında bunlar..Korkmasın diye kimse üstüne gitmiyor çocuğun..Bizde olsa bir tanesi diğerlerini de ayartır en azından bir kere denize fırlatırlardı bunu..Top oynadılar yanımızda ama bize gelecek diye de kolladılar hep bizi..Hoşuma gitti bir yandan Uzunbeyle de paylaştık düşüncelerimizi..Aslında yöre olarak yerlisi iyi,düşünceli, hoş insanlar ..Köylü kurnazlıkları var ama yırtık değiller..İçleri temiz..ve çocuklar hoşumuza gitti..Belki kolejdeki "asortik " arkadaşları yok artık çocuğumun ama içi temiz kalmış öğrenmeye açık arkadaşları var..Biraz bizim ki onların yanında fazla şehirli ama Çağıl da bu kadar sene durumları iyi idare etti diye düşünüyorum :) Belki Çağılın yazması gereken ama onun anlatmasını beklemeden size anlatacağım bir anekdot..Çağıl kolej çocuğu ya..İstanbulda hep suyu damacanadan içmiş..Bin tembih çeşmeden su içme diye büyümüş bir evlat..buraya gelmişiz..Çeşmeden su içirene kadar akla karayı seçtim..Burada sular temiz ama ikna etmekte zorlandım biraz..Neyse, burda da önce koleje gitti..İlk okulu kolejde bitirdi..Sonra merkeze aldık onu..Hem büroya çok yakın hem de kolejden memnun kalmadık..Merkezdeki eğitim çok daha güzel..İlk gün kantine gidiyor ..Ağbi bir su versene diyor görevliye..Adam bunu kovalıyor git çeşmeden iç, dalga geçme kantinde kapalı su yok bizde diye..İşte Fethiye böyle bir yer..Bir yanda bozulmamış iyilikler diyarı bir yerde de burayı olumsuz anlamda karalamaya çalışan tipler..Biz nasılmıyız..Aynı İstanbulda ki gibi yaşamın ve Fethiyenin iyi özelliklerini sonuna kadar yaşamak isteyen kötü taraflarını ise hayatımızdan elimine etmek isteyen insanlardanız..Kısmetse portakal bahçesindeki evimde (uzun süredir bahsetmedim..özledim onu konuşmayı)huzurlu bir yaşantı peşinde koşturan biriyim ben..Çok sakin yaşadığımı söyleyemem..Anlattıklarım yaşadıklarımın yarısı..Çünkü hareketli bir hayatım var işim yüzünden..Ama hayattan keyif almasını seven insanların burayı daha çok seveceğini düşünüyorum ben..Gösterişten hoşlanmayan doğal insanlar mutlu olabilir burada ancak..Ben hem asortik olup hem burada nasıl yaşadığımı soranlara söyleyeyim ki asortiklik doğamda var benim..Dışarıya gösterme gibi bir derdim olmadığından mutluyum ben burada..Birde her zaman söylüyorum ..Burada yapaylıklar yok..Burada herkes olduğu gibi göründüğünden kötü taraflarda oldukça fazla sırıtıyor ve yaşayamıyorsunuz..Yani neymiş doğal olan gelsinmiş..yapay olan kalsın..Ancak şehir ışıkları onları kapatabilir çünkü..
Resim: Kaya Mezarları Fethiye..Resmin en yakın yerinden denize doğru baktığınızda büromun yerini..Karşı tarafa baktığınızda evimin mahallesini görmüş oluyorsunuz..
Not : Son zamanlarda keşfettiğim ama çok sevdiğim bir grup var.. Özellikle tavsiye ediyorum..İncesaz grubun adı..Benim dinlediğim kasetleri : Mazi kalbimde bir yaradır.. :))