Salı, Nisan 19, 2016

Ve siz benim gökyüzümsünüz...


Sıcağı sıcağına yazıyorum.Bu sefer çok ara vermeden.Zaten artık yazmaya ve okumaya mı versem kendimi bilemedim.Bu ara her şeyden sıkıldım.Sabahları biraz erken kalkıp bahçeye çıkıyorum artık.Bahçe mevsimi geldi.Saksıları elden geçirip bahçe düzenine bakıyorum.Çayımı bahçede içiyorum.Salıncakta instagrama bakıyorum :) Sonra kalkıp giyinip işe gidiyorum.Çoğunlukla Ateş ve Ares beni seyrediyor.

Geçen ay annemin doğum günüydü.Annem için evdeki pikap'ıma Ajda Pekkan'ın Kimler Geldi Kimler Geçti plağını koydum.Pikap eski olduğundan tek ses ayarı var ve son ses çalıyor.Umursamadım çünkü video çekip anneme göndermek istiyorum.Çektim, evin dışından görüntü başladı ve içeri salona gittim.Pikapta plak dönerken bitirdim. O arada konuşup, eski vintage bir elbise giydim.Hani o bizim çocukluğumuzun büyük desenli elbiselerinden,  annemin  sevdiği renk ve büyük küpeler ,her zamanki gibi.Makyaj ve sandalet :) onlarsız olmaz, film çekiyorum ya.Bana göre güzeldi.Umarım o da beğenmiştir.

Yukarıdaki resim parti okulu projesi için yaptığım turunç reçeli hazırlıklarından...

Kayaköy Antik Restaurant -arada bazen çalışıyorum :)) Bu da çalışma resimlerimden.


Hali hazırda oturduğum mahalle böyle bir yer işte.Lüks villalar ve normal köy evlerinden oluşuyor.Etrafımız bol hayvan ve biraz bizim evde de hayvanlar konusunda abartan bir eşim var. 2 köpek, bir kedi, tavşanlar, civcivler,tavuklar,ördekler derken kaz da eklendi.Bunlar mı..? Bunlar komşumuzun.
Kayaköy
Bahçe güllerinden..
Zentera.. Koca Çalış
Çalış Plajından Akdağlar ve Fethiye görüntüsü.

Partide yaptık, çok güzel geçti.


Bu güzellikler bir blogcu arkadaşımdan.Tadı nefisti, böyle şeyler yemememe rağmen yedim.Hem de tadına bakmak bir yere  daha da götürürdüm :)  

Bahçeden..Bu sene güllerin güzel senesi.. Hepsi böyle coşmuş.


Bu saatte eski asi gece kuşu günlerim gibi uykum kaçtı. Bir türlü uyuyamadım.Keyfim yok ama belirli bir şeyde yok.Aslında biraz evde zaman geçirmek istiyorum ama zaman şimdi para kazanma zamanı bizim için.Hoş bu sene ülkemizdeki istikrardan dolayı otellerin ve pansiyonların yarısı açmıyorlar bu sezon.Evet yanlış okumadınız yarısı açmayacak bu sezon.Çünkü kazanamayacaklarını düşünüyorlar.Hatta masrafları çıkaramayacakları için açmayacaklar.
Bu gece zaten keyfim yok, bu konuları açıp daha da uykusuz kalmak istemiyorum. Çok eskiden yazılarımı görüşmek üzere diye bitirirdim.Yine içimden geldi.. Görüşmek üzere...

Pazar, Nisan 10, 2016

Bir misillemeydin yalnızlığa.. *

Morale ihtiyacım olduğunda mutlaka sevdiğim şeylerin fotoğraflarına bakarım, Bunlar bazen bahçe ve çiçek fotoğrafları olduğu gibi bazen de Ares ve Ateş ya da çektiğim fotoğraflar olabiliyor. Ya da şiir açarım, sevdiğim şairlerin sözlerine bakarım.Bunlar beni rahatlatır.Toplumca rahatlamaya ve sakinleşmeye ihtiyacımız var, var da nasıl olacak bu psikoloji de bilmiyorum. Sadece büyükşehirdekiler için tehlike yok ki.. Turizm merkezlerinde ve artık her gün her yerde artarak giden bir mutsuzluk ve umutsuzluk söz konusu.Buna bir de kişisel sıkıntılar eklenince bu gece ne yazacağımı şaşırdım.Bir kere patlamalardan sonra dudağım uçukladı, üç yerden,  onlar geçmeden cumartesi akşamı misafir gelecekti, oturmak için, gündüz hem hazırlık yaptım hem de evin haftalık temizlik işini hallettim.O gece geç vakte kadar oturduk, oturduk da ben sanırım üşüttüm.Bir hapşırmaya başladım ve pazar gününü hastalığın ilk günü olarak gözümden akan yaşlarla ve hapşırmalarla geçiştirdim.Kahvaltıya  yeni aldığı ördek ve civciv yavruları için yaptığı kümeste geçiren Uzunbey - bu isim artık bana uzunadamdan sonra itici geldiğinden sanırım kullanmayacağım-  sayesinde ona yardım eden komşularımızı da alarak kalabalık bir pazar kahvaltısı yaptık.Sanılanın aksine büyük bir sülalede büyüyen biri olarak en sevdiğim şey kalabalık sofralardır. 
Bunları geçen akşam yazdım, dün sabah üstüne bir de dişim ve yüzüm şişmiş olarak kalkınca iki gündür evde hapsolmuş bir şekilde yatıyorum. Belki de bir dinlenme   şeklidir bu, dün ağrıdan sızıdan anlamadım ama bugün iyi geldi biraz daha dinlenmek.
Ocakta portakal reçelim var, onu partiokulu projesi için yapıyorum.Dalaman 'da geçen hafta iki gün eğitime gittim. Orada hazırladığımız proje için pazara çıkacağız.Bu perşembe kısmetse yine Dalaman'dayım.

Hala telefonumdaki resimleri buraya yüklemekte sorun yaşıyorum.Bunu çözebilsem sanırım daha çok yazı yazabileceğim.Aslında çok özlüyorum yazmayı.
Bu aralar bir de hayatın  en güzel yanları çocuklarmış diye düşünüyorum bu ara. Çağıl artık uzakta,  bu tüylü şeyler olmasa özlemine dayanamazdım sanırım. Onları seyredip eski hallerini düşünüyorum. Bir tür geçmişle hesaplaşma oluyor onlar uzakta olunca. Daha çok onunla ilgilenebilir mişim diyorum hep.Bana göre güzel zamanlarda geçirdik ama şu an artık uzakta yaşadığından yumuşak karnım sanırım hep o olacak.

Bunlar Ateş'in geçmişten günümüze resimleri.. Geçen gün toparladım , Facebook' a koydum.
Eski balkondan görüntüler..
Bize geldiği zaman iki aylıktı.Çok ufaktı, kendine özgüydü,hala da öyle.Evin yaramaz çocuğu o.

Ares ona çok güzel babalık yapıyor.
Bu uzun arada bazen toplantılar için Muğla'ya gidiyorum, bazen de Seydikemer'e gitmeye başladım kadın kolları için. Dışarıdan bakınca konuşan adam çok da ben de geleyim bir ucundan ne yapabilirim diyen az oldukça şartları değiştirmek zor, ama imkansız değil. Gelecek ay eğitimlere başlıyoruz partide.. Eğitmenlik konusunda aslında uzun uzun yazmak istiyorum.Hiç bir zaman eleştirmekten çekinmedim ama hep bir önerim vardır eleştiriler yerine. Yani bıraksan yaparım ne iş olsa :)
Ortaya karışık bir yazı oldu, farkındayım. Günlerce oturup çoğu zaman bir kelime yazıp göndermeden kapatabiliyorum artık diye yazıp bırakmışım.En son ne zaman bunları yazmışım hatırlamıyorum bile. Bu gece aklıma geldi yazdım.

İki gündür partide eğitim yaptık.Parti okulu dediğimiz üye siyasi eğitimi.İki gün boyunca çalıştık ama değdi.
Bu yazı böyle bitsin şimdilik...Artık tarz mı değiştirmeli bilmiyorum. Bir zamanlar günlük gibi de kullanıyordum burayı,sanırım adı artık benim için aylık olacak :))Ayda bir bile yazamıyorum artık.
Ateş'in eski halleri çok tatlı..O yaramaz çocuk artık uslanmaya başladı. Bahçede iyi bekçilik yapıyor.Kim gelirse gelsin havlıyor ve artık eşimin ayakkabılarını yemiyor.Benimkileri ellemdiğini söylemiş miydim..? :))













Ateş...
*Başlık : Cemal Süreya