Cumartesi, Aralık 29, 2007

İyi seneler...


2007 ' yi kapatmak için iki nefis karikatür..Üsteki pek tarzım değil ama o kadar iyi bağlamış ki haketti bloğa konmayı..
2008 hepinize mutluluk,sağlık ve başarı getirsin.Sevdiklerimizle nice güzel günlere..
İyi seneler :))

Cuma, Aralık 28, 2007

Bayram Gezmesi..2

Yılbaşı yazılarına geçmeden bayram yazısını bitireyim..O gün Çanakkale'den Beykent' e kadar etrafı seyrede seyrede yol aldık.Pek durmayı sevmediğimizden ,hava da güzel ve soğuk olduğundan Keşan hariç hiç bir yerde kar görmeden , yollarda yazlıklara baka baka akşamı ettik.Beykent'te yemeğimizi yiyip Florya'ya görümceme geçtik.Sonra Uzunbey'in ailesi bizi akşam bekliyormuş diye onlara gittik.Akşam gelip yattık tekrar görümcemde..Ertasi gün kahvaltı edip alışverişe çıktık tabii kii...Önce bizi bu Yenibosna da açılan alışveriş çadırına götürdüler..Beymen gibi markaların olduğu upuzun bir yer,sağlı sollu ayakkabı, kıyafet ve bir sürü ihtiyaç için değişik yerler vardı.Fiyatları da Fethiye'ye göre çok uygundu.Şöyle bir turlayıp bizim ailece çok sevdiğimiz yapı marketlerden birine gitmek istediğimizden hemen çadırın karşısındaki Koçtaş'a gittik.Tekrar o tarafa döneceğimizden araba çadırın orada kaldı.Üstgeçidi geçerken daha önceden bildiğim ama bilmeyen olabilir diye görüntülediğim Çorlu dolmuşlarının resmini çektim.Uzunbey dalga geçti ama ben çektim :))
Koçtaşı gezip yolumuzu İkea ya çevirdik.İkea Bayrampaşa da açılmış ve biz gitmezsek olmaz biliyorsunuz...

Tekirdağ sahil ..

Şimdi neresi olduğunu hatırlayamayacağım ama gündüz yolumuz hep böyle deniz kenarında ki yazlıkları seyretmekle geçti.Gece Şehremini dolayları, arabadan çekim..

Floryada görümcemde uçak sesleri boldu :)


Yenibosna Tansaş..Çadırın hemen karşısı..

Çorlu dolmuşları, Yenibosna üstgeçidinin hemen yanından kalkıyor..Otobüsler Tem den gittiğinden bu yöntem bulunmuş, bayağı da iyi olmuş :)

İkeaya giderken Aksaraydan yolu kaçırdık..-Biz yani düşünün o bölgede çocukluğumuz geçmiş ama bu sefer çok değişmişti yollar, - neyse Eyüp' ten döndük tabii..Ben arabada şak şak resim çekiyorum :))

Edirnekapı Surlarının devamı..
Bu da dönüşten önce ,bekliyoruz..

O gün İkea ya gittik ama yolu bulmak için dörtgöz etrafa baktık, zor girdik,doğru dürüst bir tabela yok, tamamen alışkanlıkla yolu bulduk..Çok kalabalıktı ama alışveriş yaptık.Bir sürü ayrıntı aldık,bizim arabaya yükledik,kayınvalidemlare uğrayıp eve geçtik akşama..Yine görümcemlerde geceyi geçirdik ama eve giderken Florya da Flyinn diye bir yer var ona uğradık..Bu sefer de giyim alışverişi yaptık ve eve döndük.Sabah çok erken saatte kimseyi uyandırmadan kalkıp yola çıktık.Bu sefer afyon üstünden yayla yolundan geldik.Her ne kadar müzik dinleyip sohbet etsekte yolda canımız sıkıldı bozkırlardan..Etrafta hiç bir şey yok.Dönüş hele Afyondan sonra oldukça kalabalıktı, E-5 gibiydi..Afyona kadar Uzunbey sonra ben kullandım.Antalya ayrımı olan Burdur'a kadar 34 ve 06 lar yolda çoğunluktaydı..Hepsi bayrama gitmiş anlaşılan :)) Sonra yol sakinleşti, biz Fethiye yoluna saptık, ilk defa Fethiye plakalarını da görmeye başladık tek tük.En ilginç rastlantı,kayınvalidem şehrin göbeğinde oturduğundan çok zor araba park yeri bulduk.Eve çok yakındı ama neyse park ettik ki öndeki arabaya baktık 48 plaka ve Fethiye den..Onu harflerden ve plakasındaki satış ve bakımyeri adresinden anladık.Giderken sileceklerine Çalış broşürlerinden bir tane sıkıştırdım :) ) Adam dumur olmuştur gördüğünde :P
Akşam üstü beş civarı Fethiyedeydik.Dinlendik,yemek yedik ve yattık.Yüzümüzde sevdiklerini görmenin mutluluğuyla yorgun ama rahat bir şekilde de bayramı bitirdik.Bu yolculuk sırasında arkada devamlı uyuyan Çağıl efendi de :)) babasının ara ara bana yaptığı esprilere yola bak,annemi rahat bırak gibi tavırlarla uyuyarak gitti geldi arabada..Büyüsün de o da kullanacak sonra üç şöför heryere gideceğiz kısmetse :))
... ... ....

Yılbaşı çekilişinde ben TONTONTOMBO yu çekmiştim.Ona gönderdiklerimi yayınlamış ..Bir de Fethiye kitabı göndermiştim ama resimde yok.Aslında kültablası kullanmadığımdan göndermeyi sevmiyorum ama kış ya doğru düzgün üstünde Fethiye yazan birşey bulamadım..Gümüş küpelerin aynısı bende de var ve çok severek kullanıyorum.Umarım beğenmiştir..(mumun üstünde) Kartpostal benim firmam değil ama elimde bir sürü olduğundan değişik yerleri gösterdiğinden bunu gönderdim.İyi seneler diliyorum tekrar..Bloglardaki tüm arkadaşlara..
Bu arada geçtiğimiz akşam Nurdan'da yemekteydik.Çay kesmedi Nurdan'ı mutlaka yemeğe gel dedi.Aman tanrım öyle güzel yemeler yapmıştı ki eşinden utandığımdan fotoğraflayamadım :))
Gerçi Biyo endişelenme , senin için de yedim ben ama hem tatlı,hem de yemekler nefisti..Bir kere burada restaurantta bile öyle güzel bir yemek yemedim ben..Çok güzeldi.Bir de üstüne çok güzel sohbetler edince gece nefis geçti.Ben de ocak sonuna doğru onları eve şömine keyfine çağıracağım :)
















İstanbul gezisinin devamını yazmadan araya bir başka yazı sıkıştırmak zorunda kaldım.Sebebi bugün gelen yılbaşı çekilişi hediyem.Evet bana bugün kargodan çok güzel bir hediye çıktı.Azimli' nin yaptığı yılbaşı hediye çekilişinde beni çeken Yeşim bana Paşmina yollamış.Teşekkürler Yeşim :))Diğer resimler ise Karaağaç ve Alınca resimleri..Bayram öncesi Uzunbey'le gitmiştik Karaağaca..Hava çok güzeldi.Havanın ne kadar açık olduğu zaten resimden de belli değil mi..?


Alınca da yolun üstünde bir evin damından çektiğim fotoğraflardan biri.

Karaağaç'ta 400 yıllık çınar..
2007 nin ilk kuzularından...
Bürodaki çiçeklerim..Güller bahçeden..

Bu eldivenleri Arzu ördü.Yani Çarli 'nin eşi..Pançodan kalan ipleri Annem götürmüştü eldiven için.Arzu da ben örerim demiş.Çokta güzel olmuş.Teşekkürler Arzu.

Bu eldivenleri de bir arkadaşımın arkadaşı örüyormuş..Annem burdayken sipariş vermiştik,sonra geldi.Değişik bir model.
Bana çekilişte çıkan ve hediye yolladığım kişiyi yazmıyorum ..Eline geçmeden deşifre olsun istemediğim için tabi kii.

Salı, Aralık 25, 2007

ATAHAN...

Burcu'dan özendim ve Atahan'ın resmini koydum..Aslında bunlar ilk yazıya yazılacaktı ama unutmuşum..Burcu'nun yazısını okuyunca ayrıca yazayım dedim..

Atahan'ın resimlerini Uzunbey eniştesi çekti :) Birbirlerine sataşmaktan zevk alarak 2 gün boyunca yarıştılar.

Ara ara Atahan Uzunbey' e "diddatimi dağıtıyorsun " diye bağırdı..Uzunbey'de ona ilk Fethiyeye geldiğinde "zibidi" dediğinden (çünkü pek yüz vermiyordu doğal olarak az gördüğü eniştesine) Uzunbey ona, o Uzunbey'e " cibidi " diye bağırıştılar.Atahan o zamanlar zibidi diyemediğinden cibidi kaldı ismi ..Atahan 'ın o büyümüşte küçülmüş cevaplarına Uzunbey şaşırıp durdu.

Kırmızı yapraklı çiçeğini"Dilara " diye sevmesinden etkilenerek hem de..Gezinin ilerleyen zamanlarında da Atahan hep dilimizdeydi :)Birbirimize anlatıp durduk.Birde Atahan bana -asortiP krep der, ben de bayılırım ve telefonda ona asortip krep dedirtirim hep.

Bir küçük ayrıntıda FHM (burcunun eşi) anneme anne dediğinde Atahan soruyor
- senin annen var neden anneanneme anne diyorsun ..O da "eşimin annesi benimde annem olur diye cevap veriyor.. Atahan hemen o zaman bende sevgilimin annesine şimdiden anne diyeceğim diye karar veriyor :))

Günlerdir aramızda hep Atahan' ın cümleleriyle konuşuyoruz..Onu şimdiden özledim :)

Resme "diddatli " baktığınızda Atahan'ın bıyıklarını göreceksinzi..Tabii ki Uzunbey çizdi.. ama bizi darmadağın eden olay Atahan' ın oturduğu yerde eliyle bıyık burup etrafa sırıtması oldu :))

Son dakika Uzunbey yine bir şey hatırlattı :) Ben kaktüs çeliği götürdüm Burcuya bir kutu..Bunları görünce bana Atahan

- sen çiçek bahçıvanımısın diye sorunca hepimiz yine gülümsedik tabii.

Donanma'da otururken kuşları yakalamak için yarım saat elimde makina bekledim.Oysa motor karşı kıyıya kalkarken onlarca martı gelmişti..

İlk defa motor uzaklaşırken yalnız olmadığıma sevindim.Yanında sevdiklerin varken diğerlerine veda etmek o kadar zor olmuyor.Oysa genelde İstanbuldan vedalaşırken ben yalnız yola çıkıyorum.Bu da beni her seferinde biraz daha fazla yoruyor.Vedalar bile paylaştıkça az hırpalıyor.

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Çanakkale Yollarında..


Soğanlıdere Şehitliği- Çanakkale... İkinci girdiğimiz şehitlik olmasına rağmen benim çok etkilendiğim bir atmosferi vardı.




Daha bayramdan önce Uzunbey'le konuştuk bayramda hava güzel olursa İstanbula gidelim diye.Korkuyoruz çünkü eğer hava bozuk olursa arabayla gidemeyiz ve herkesin sevinci yarım kalır.Başta ben olmak üzere de morali bozuk geçirir bayramı diye hazırlığımızı gizli yapalım, eğer son gün, hava güzelse de yola çıkalım diye karar verdik.

İlk hamle Annemden geldi.Bayramda Burcunun eşinin ayağı rahatsız diye onlar Çanakkaleye gitmeye karar vermiş.Hem sevindim hem de nasıl plan yapmalı ki herkesi görmeli diye bir yandan da düşünmeye başladım.Salı günü annemler yola çıkıpta Trakya da kar kış yok deyince Uzunbeyle gitmeye karar verdik.Bir yandan da nete bakıp duruyorum.Neyse daha önceki olayları yazmıştım zaten.

Salı günü biraz erken eve geldik ve işyerini de kapadık.Çalışanlara tam gün gelmeyin arife günü dedik çünkü biz yokuz.
Çimenlik Kalesi -Çanakkale
Sabah beşte kalkıp 6 da yola çıktık çarşamba sabahı.Önce Muğla daha sonra İzmir yapıp sahilden yavaş yavaş ama keyifli bir biçimde yol aldık.Uzunbey yol için özel cd ler yapmış sevdiğimiz müziklerden.Bol bol dinledik onları.Ayvalık'a kadar o kullandı arabayı Ayvalıktan sonra ben aldım ama bir İzmir geçişimiz var ki evlere şenlik.Şimdi Fethiye'de İzmir'den çok araba gelir iş için..Bazı sektörlerde bölge olarak İzmir' e bazı bölgelerde de Antalya ya bağlıyız biz.Buraya en çok İstanbul'dan daha sonra da diğer büyük şehirlerden göç gelir.Şimdi İzmir şöförleri burada trafik yönünden ağır kanlı Akdeniz insanına çok kötü araba kullanarak genelde onları çıldırtır :) Kırmızı ışığa bakmaz,kötü parkeder falan.Fethiye de kırmızı ışık çok uzun yandığından genelde işi yoğun olan bu insanlar pek kurallara uygun davranmaz.Yani trafik kurallarına uymayanlar en çok şehirlilerden çıkar genel kanının aksine..Bir de aynı benim gibi iyi araba kullandıklarını düşündüklerinden bazen çok hata da yapabilirler ya neyse..Genelde Fethiye de bir durum olduğunda plaka 35 çıkar..Uzunbey de dedi ki araba da, bizde şimdi pis kullanalım ödeşelim İzmirli şöförlerle diye ama ödeşecek bir şey yok..Çünkü trafik dedikleri olay trafik değilmiş ki..Bir baktık ki trafikte gayet rahatlar, sarı ışıkta bile bekliyorlar ve kimse kimseye korna çalmıyor..Yalnız uzun, körüklü belediye arabaları vardı ki zik zak yapan manyak şöförlere taa çok eskiden Taksim-Sarıyer minübüslerinde rastlamıştım en son..
Birde Aliağa olayımız var ki ben şimdi haritadan bakıyorum ve diyorum ki İzmir'e girmeden önce
-Aliağa yolunu takip edeceğiz..
İyi de İzmir'e nasıl girdik hiç Aliağa tabelası görmedik her yerde Çanakkale tabelasını takip edip durduk :)) Uzunbey bütün yol boyunca adında Ali geçen yerlerde bile benimle dalga geçti.." Ağa" yı bulamadık bir türlü.
Çanakkale Çimenlik Kalesi'nde Nusrat.
Birebir sac modeli, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından 1982 yılında Çanakkale'deki "Çimenlik Kalesi"nde inşa edilmiştir. Bu model halen müze olarak kullanılmaktadır.Bizim gezdiğimiz maket gemi Çimenlik Kalesi bahçesindedir.
Muğla da dayanamayıp annemleri aradım artık.Burcu bloğa hiç bakamamış doğal olarak,inanıp inanmayacaklarına karar veremediler bir türlü..Sonra bloğa aç bak dedim :)) Hazırlık yapsınlar diye aradım valla yoksa kapıyı çalıp gidecektim.Beraber olmak güzeldi.Biz iş sebebiyle üçümüz aynı anda ilk defa beraberdik Çanakkale de..O gün yollar güneşliydi Burhaniyeye kadar .Sonra yavaş yavaş sis bastırdı.9 saatte Çanakkaleye gitmişiz.Evi bulamam diye Çağıl söyledi durdu ama düğünde alay yapmıştık ya aynı yolu takip ettiğimden evi kolay buldum.Dışarıda hava güzeldi ama biraz da soğuktu..Çanakkale ise tam bir felaket.O nasıl soğuk anlatamam.Hele yedi senedir manto giymemiş biri için arabadan eve giriş bile eziyetti.Neyse ki Burcuların ev sıcacıktı ve gece neredeyse üstü açık yattık :)


Aynalı Çarşıya giderken Bankalar Caddesi...
Ertesi gün güle oynaya önce çarşıda oturan Burcunun kayınvalidesini ziyarete gittik,daha sonra da Nusrat Mayın Gemisine gittik kahvaltıdan sonra..Aman tanrım.Hava dünden daha da soğumuş.Eldivensiz ve şapkasız kimse dolaşamaz.Bayram diye müze kapalıydı ama bahçeyi gezmeye izin verdiler de gezemedik yani titreye titreye şöyle bir baktık ve Donanma dedikleri denize sıfır, önü tamamen cam, yazın püfür püfür esen rüzgarda önünüzden kocaman gemilerin geçebileceği yere ayağından az yürüyebilen Burcunun eşini bırakıp biz Aynalı Çarşıyı görmeye gittik.Uzunbey daha önce hiç Çanakkaleye gitmediğinden bu turları onun için ve Çağıl için yapıyoruz.Oraya giderken çarşı içinden geçip eski evlerin nasıl işyeri olduğuna bakıyoruz falan..Çarşıyı döndük ki Donanma da salep içip biraz ısındık.Sonra market alışverişi için Kipa ya gittik hep beraber..Burcunun eşi hasta masta demedi bizi gezdirdi hep ve o soğukta bizi bekledi Donanmanın bahçesinde de..





Donanmanın önünde soldan sağa Atahan, Burcu ve Çağıl.

Donanma da sahlepli keyifler..Burcu ile Çağıl kesin bu fotoğrafı bloğa koyar diye kendi aralarında konuştular :))


KilitBahir Kalesi..Çanakkale



O gün Kipadan sonra Fhm (Burcunun eşi ) bizi Kipanın karşısında çok güzel bir balık lokantasına götürdü..Annemlerde geldi oraya ve akşamı orada tamamladık.Çanakkale de son gecemizdi ve oradan eve geçip uykumuz gelene kadar oturduk.

Seyit Ali Çubuk, veya Seyit Ali Onbaşı, (d. Eylül 1889, Havran - ö. 1939) Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale Cephesi'nde çarpışan asker.
1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı. Rütbesinin ne zaman onbaşıya yükseltildiğine ilişkin bilgi yoktur.
18 Mart 1915'de Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sıorada Seyit onbaşı Rumeli Mecidiye Tablası'nda görevliydi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü. Çatışma sırasında Fransız savaş gemisi Bouvet vurularak hareketsiz kaldı ve batmaya başladı. Gemi mürettebatını kurtarmak için yardıma İngiliz Ocean ve Fransız Irresistible gemileri geldi. Ancak çatışma sırasında Seyit Ali'nin görevli olduğu topun vinci arızalandı. Bunun üzerine Seyit Ali 275 kg ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, üçüncü atışında İngiliz gemizi Ocean'a isabet sağladı. Bu isabet ile gemide oluşan hasar neticesinde mürettebat gemiyi terk etmek zorudna kaldı.
Savaşın sona ermesi ile
1918'de köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. 1939 yılında çıkartılan Soyadı Kanunu ile Çubuk soyadını aldı. Aynı yıl hayatını kaybetti.
Mecidiye Tabyasında şehit olan erlerin mezarı ..Mecidiye Tabyası ve Seyit Onbaşı Heykeli:Mecidiye Tabyası, Kilitbahir Köyü’nün 300m. güneyinde, Kilitbahir-Behramlı yolu üzerinde bulunmaktadır. Tabyanın hemen kuzeyinde Mecidiye Şehitliği ve anıtı, doğusunda yolun kenarında Seyit Onbaşı’nın heykeli bulunmaktadır. Seyit Onbaşı, Mecidiye Tabyası’nda görevlidir. 18 Mart 1915 tarihindeki Deniz Savaşları’nda bu tabya oldukça hasar görmüştür. Bu bombardımanda, tabya 16 şehit vermiştir.
Ertesi sabah kahvaltı edip yola çıktık.Motorla karşıya geçip Kilitbahir Kalesinin önünden yönümüzü Çanakkale abidesine doğru çevirdik.Niyetimiz önemli şehitlikleri gezip bilgi edinmekti.Hava da dünkünden çok güzeldi.Üşümeden bizim gibi yerli turistlerle beraber bir kaç şehitlik ve abideyi gezip tekrar geldiğimiz yol üstünden İstanbul a yola çıktık.




Soğanlıdere Şehitliği-Çanakkale



Gelibolu civarında öğle yemeği için kendimize çok güzel bir yer bulduk tesadüfen.Hani yolu düşenler için bir tüyo olarak kabul edin ve Petrol Ofisinin benzinliğinde hem yemek yeyin hem de temiz temiz tuvalete gidin..Mutlaka Tekirdağ Köfte isteyin ..Biz çok sevdik :)
Muğlanın Sakar Geçidini geçtiğimizdedüzlükte sağda durduğumuz benzinlikte birde arabadan inmeden çay servisi yapmalarına bayılmıştık..Hava o kadar soğuktu ki çaylar kaynak ama çay tabağı buz gibiydi..

Kilitbahirden Çanakkale ...








Arada hüzünlenip bizim bildiğimiz ama onun söylemediği dakikalar..Belki de bir cep mesajı sonrası Çağıl ..


"MORTO KOYU : çanakkale savaşında seddülbahir cephesinin doğusu. burada fransızlar ile savaştık. sehitler abidesinden boğazın ters tarafına baktığınızda gördüğünüz koydur. çanakkale fransızlara çok ölüm getirdiğinden ve ölülerini bu koyun sahillerine gömdüklerinden koyun ismini onlar vermiştir." yazar ekşi sözlük..

Şehitler Abidesinde Atatürk'ün vecizesi..

Fotoğraf çekmeye doyamadım.O kadar estetik bir yerdi ki..Nerdeyse tek tek okuyup dolanmak geldi içimden, kendimi zor tuttum.






Tam durduğum yerde Çatalcalılar vardı..Babamın anne sülalesi Çatalcalı ya..Ben de onları çektim ama dikkat ederseniz çoğunluğu rum..Toprağı bol olsun,mekanları da cennet.Hepsinin...
Gelibolu Yarımadası’nın uç kısmında, Morto Koyu gerisinde yükselen Hisarlık Tepe üzerindedir. Bu tepe birçok yerden görülmesi ve Şehitlerimizi hatırlatması sebebiyle çok anlamlıdır. Morto Koyu önündeki Hisarlıktepe üzerinde Çanakkale Savaşlarında bu cennet vatan için canlarını veren 253.000 şehidimizin anısına inşa edilmişdir.
Çanakkale Şehitler Abidesi'nin Giriş Kısmına Ünlü Heykeltıraş Azmi Sekban Önderliğinde 15 Kişilik Ekip Tarafından Yapılan Dünyanın En Büyük Anıt Rölyefi yer alıyor.. (45 metre uzunluğunda ve 3.5 metre yüksekliğinde)
Biz o akşamüstü beş civarı Beykente teyzeme yemeğe gittik.Yolculuk çok güzeldi ve yine kar yoktu.Biraz oturup kahvelerimizi içtikten sonra Florya ya görümcemlere geçtik.Uzunbey'in ailesini ziyarete gidip akşam tekrar Floryaya döndük ve 2 gece onlarda kaldık.Diğer günler ve dönüş hikayesi 2. bölümde...