Cuma, Şubat 25, 2011

sonsuz aşkım

2. Bölüm ; Annemle babam burada olduklarında zaman su gibi akıp gidiyor. Nasıl geçtiğini anlamıyorum bile.Esas onlar gidince kötü oluyorum ve kendimi işe veriyorum alışabilmek için.Bu sefer Çağıl erken gitti.Pazar günü  onu uçakla gönderdik,hatta ben götürdüm.Annemlerde çarşamba akşamına kadar bendeydi.Kah çalışta kah sahilde dolaştık,alışveriş az yaptık,bir iki toplantıya gittik beraber, Zehralara gittik yine hep beraber,babamla annem Zehrayı ve ailesini  çok sevdiler. Hatta kardan 17 saatte geldikleri günün ertesi günü onları yine kar görmeye götürdük,şarap,sucuk,ekmek yedik beraber.
Bu yazıyı sadece yaptıklarımızı unutmamak adına not almak üzere yazıyorum.Güzeldi,giderken yanlarına her zamanki gibi ertesi gün fazla aramadan bulabilecekleri uzun bir not yazdım :))  Annemin güneş gözlüğünün kabına koydum bulabilmesi için. 
Babam kütüphanemi düzenledi yine, o geldikçe kitaplarımı tanzim ediyor bende düzeni bozulmasınlar diye toz alırken bile çıkarmıyorum bir daha yerinden.Annemde bütün sökük dikik ne varsa elden geçirdi, sağolsun.

Ares ve Atahan ilişkisi film gibiydi,keşke burcu da görebilseydi, Atahan'a hemen bir köpek alırdı :)) 


sahilden gezi tekneleri 
Çanakkale Savaşlarını anlatan bir tır vardı Fethiyede.Bizde sahilde yakalayınca gezdik hep beraber.Aramızdaki, Çanakkalelinin  ( atahan' ın)  çok hoşuna gitti. Gerçi baba tarafından büyükdedemiz Bayramiç eşrafından ama biz yine de Babamın dedesinin evine pek gitmedik diyebilirim.O taraflara gidince ilk işim Bayramiç'e uğramak olacak, çok istiyorum. Belki bu yaz babamla ve annemle gideriz belli mi olur :) 

Tırda bulunan Çanakkale Boğazının maketi.Düşman donanması resmen boğaza yayılmış, bu şekilde görmek gerçekleri daha net görmenizi de sağlıyor.
Annem seyit onbaşının yanında.. Deri ceketli, güneş gözlüklü olan :)  
Bir gün kayaköy ilköğretim için satış yaptık ve rekor kırdık, hava çok güzeldi ve dernekler arasında en yüksek satışı yiyecek dalında biz yaptık.Onu kayaköy ilköğretime bağışladık.Bu arada hazırlıklar  iyi gidiyor.
Pazar yeri kanal boyu. Hava çok sıcaktı o gün ve pazar çok kalabalık.Çok yorulduk ama değdi.İki çeşit ikram yaptım, mavikuş fatoş -kitapçıda çalışan ama artık çalışmıyor- kek, talin irmik helvası, zehra da kurabiye yaptı.Pastaneci bir arkadaşımda ücretsiz pasta verdi.Arkadaşlarımız sağolsun,yetişemediğimiz kısmı doldurdular. 

Bunlar örnek olsun diye çekildi.
Bu da çok güzeldi ben aldım :)) mavi aşkım yüzünden kaçırmadım diyelim.
Üzümlü dastarı-yerel dokuma kumaşımız- 
Kayaköy için yiyecek  standı
Annemin süper takıları, kendine inci yapmış :) 
Annemin de çok beğendiği zehra'nın yastıkları.

Bu cadılısı.
Atahan ve Derin oyunda.
Bu güzellikler de zehranın bizim için pişirdiği ikramlar. Hepsi ayrı ayrı güzeldi,annemle babam çok beğendi.Tarifleri zehranın bloğunda.

Derin'in benim için yaptığı seramik kutu.O bana hediye ettiğinde daha ıslaktı, bende onu şömine yanında kuruttum.O kadar sevimli ve güzeldi ki anlatamam,  şifonyerimde şu an ve içinde takılarım var :) 
Daha önce görüntüledim sanki ama annemin kurdele işi küçük tablosu.Şömine üzerinde asılı.
Bu tuvalet kağıtlığını da o getirmişti ilk geldiğinde ev hediyesi olarak.Kendi yapmış tabii ki..Diğer parçalar gibi .
Runner(ranır)  örtü,  diyorlar ben adını sevmedim bence Türkçe bir ismi olmalı ama örtü her zamanki gibi nefis  ve benim.Annem hediye getirdi.Kendi yaptıklarından.
Diğer kırkyama parça da benim için büyük bir masa örtüsü .Yılbaşı konseptli ama yılbaşında görüşemediğimizden yeni elime geçti,ziyanı yok annecim :) bahar konseptli bir örtüyü ilk görüştüğümüzde alabilirim senden :)) 
Bu arada bütün yaptıklarını verse doyamam,göründüklerinden daha güzeller :))
Bu da kar halleri :)) Sekiye gittik Erendağına kar görmeye, zehralarla birlikte annem,babam, ailecek.
Çok güzeldi, sırada daha nice güzellikler var ,şimdilik bu kadar.
Merak etmeyesiniz diye bir ses vereyim dedim :)
Hatta gelecek yazının izlerini vereyim, nefis bir kırlent sergisi, etamin örnekleri, hale'nin evi, denizli-pamukkale gezisi,zehralarla ilk pikniğimiz gibi...
Bu akşam eve geldik dün gece yaptığım kıymalı pırasa var, ben pırasa severim ama kıymalısını değil,zeytinyağlı severim. Dün gece kıymalı türlü yapmıştım, uzunbeye iki gece üstüste sebze beni bozar ben kendime omlet pişireceğim dedim.O daha iyi bir çözüm buldu çok güzel bir fransız şarabımız vardı onu açtık.Güzel bir peynirle içiyoruz şimdi.Aslında şarap peynirle içilmez yani tadım için ama biz nasılsa kafa çekmek için içiyoruz,tadımlık değil.Oğlumu özledim.Açtım konuştum arada.
Bu sabah dahil bir kaç sabahtır eğer yağmur yağmıyorsa yürüyüş yapıyoruz.Bazen tost alıyoruz arese bazen bende yiyiyorum. Yoksa çay içip keyif yapıyoruz denize karşı.
Bugün eğitim toplantısı günüydü, biz kadın kolu olarak  aile sigortası broşürünü kadınlara dağıttık bugün. Birde bizim anlattığımız 2b lerle ilgili döküman hazırladık. Biz hazırlandık ama 2B yasa tasarısı seçim sonrasına ertelendi.Nasıl ertelenmesin  parası olanın alacağı 2Bleri köylü alamayacak bunu nasıl açıklarlar zaten.Kılıf bulunamadı belli ki..!  
Bu konularda çalışmayı seviyorum, eğitim kolunda her hafta bir konu belirleyip o konuda sunum hazırlıyoruz,konuk konuşmacı çağırıyoruz. Gelecek haftadan itibaren her hafta köylere gideceğiz. Benim için değişik bir tecrübe olduğu kesin,çok keyif aldığımı da söylemem lazım.Bana bu çalışmayı çok sevdiğim biri önermişti haklıymış :)
Günün şarkısı (gecenin mi demeliyim) son zamanlarda  sık dinlediklerimden Ernesto Cortazar

Not : Anadolu İsyanı HES' gerçeği...  Hes'in ne olduğunu hala anlamayanlar için.

Cumartesi, Şubat 19, 2011

düşler sokağı

Aslında yazmak istiyorum uzun uzun ama hazırlık yapıyorum, yarın sabah Pamukkale gezisine gidiyoruz bir terslik olmazsa. İki gün yokum. Termal tatiline gidiyoruz  İngiliz-Türk karışık bir grupla.
Fotoğraf bugünkü kahve gününden Mavikuş Aysel'in evi, Taşyaka.

Bu hafta sonu Fethiye çok hareketli, yarın 19-20 şubatta (cumartesi -pazar günü) CHP kadın kolları kırlent sergisi FKM 'de.Açılışı saat 13.00 de. Akşama aynı yerde oda müziği konseri var.Sanırım Antalya'dan gelen bir orkestra.Saat  sekizde. Pazar günü sergi devam,akşama da aynı yerde tiyatro gösterisi var.Aynı zamanda pazar günü Çalış'ta Aymes otel arkasında 2. el pazarı var Çalış Karnavalının. Ben sergide olamayacağımdan hem de destek olmak adına iki kırlenti beğendim. Parasını bıraktım.Alacak arkadaşlar. Nurten hanım yollamıştı    partiye benimle.Bende sanki biliyormuş gibi senin seçtiklerin güzel olur alırım onları demiştim.Gerçekten de getirdiğinde çok zevkli buldum, fotoğraflarını da çektim ama onlar dönüşte artık.

Not. 1- "Aşk tesadüfleri sever" filmine gitmek istiyorum gelince , çok güzelmiş :)

Not: 2- Ezginin Günlüğü' nün 25. yıl albümü çıkmış. Değişik sanatçılar söylemiş...

Cumartesi, Şubat 12, 2011

Yok sensiz olmaz


1. bölüm: Bu yazı iki gecedir yazılmayı bekliyor.Uzun oldu yazmayalı yine,  ama annemle babam bendeydi.Hatta Atahan ve Çağıl. Geldiler, sanki geldikleri gibi de gittiler. Öyle hızlı geçti ki.Tek fark evde biraz kalabalıktık.Yoksa Atahan ilk defa anne ve babasından bu kadar uzak kaldı,bir gün bile sesi çıkmadı.Çok uyumluydu.Ares ve Uzunbey'le kanka oldu. Çağıl bir hafta kaldı,gitti.Biz gezdik,evde sohbet ettik,keyifli sofralar kurduk ve konuştuk. Onlar geldiğinde ben işim çıkmadıkça pek büroya uğramıyorum.Mail ve telefonla işimi görüyorum. Gitmem gereken toplantılar varsa katılıyorum,onun harici çalışmıyorum.
Bu pastalar Zehra'dan. Aldığım en güzel hediyelerden hem de. Perşembe günü ona uğradım işten çıkınca, çarşamba gecesi annemleri geçirmiştim,geç yattım.Uğra sana bir şey vereceğim dedi.Böyle güzel hediyeleri olduğunu bilmiyordum.Bir kahve içtik beraber, çok yorgunum beşte kalkıp rapor yazdım dedim.Bütün günde hareketli geçti.Salmadı beni evime.Uzunbey'e telefon açtırdılar karı koca, eve çağırdılar.Bizde balık yiyeceğiz dediler. Zehra sofrayı kurdu, eşi balık pişirdi bize.Nefistiler her zamanki gibi :)) Zaman nasıl geçiyor anlamadık, eve geldiğimizde saat onikiydi. Oturdum bilgisayar başına ama yazı yazamadım.Üçte de yattım.

Annem yine çok güzel takılar getirmiş bana. Bu maviler benim istanbulda beğenip illa bana ver diye tutturduklarım.O zaten sana yapacağım ama bunlar bana örnek kalsın ,gelirken getiririm dediği için sonradan geldi.Yüzük ve bileklik.
Ares ve kankası Atahan :)  Son gece vedalaşıp ayrıldılar..

Gülderen İstanbuldaydı üç hafta.Görüşemedik yılbaşında da. Bizde buluştuk çarşamba günü çalışta, beraber kahve içtik.Üstündeki yelek onun eseri. Bana da aşağıdakileri hediye almış :)
Salı akşamı Üzümlü Wine House'ta Quiz' deydik. Yani yabancıların kendi aralarında eğlenerek ödüllü oyunlar oynadığı geceler diyebiliriz.Onlar bir fark yaratmışlar ve oyunlardan kazandıklarını hayvanlarla ilgili bir oluşuma bağışlamaya karar vermişler. Animal Aid Fetav'ın alt gruplarından biri ,hayvanlarla ilgili çoğunluğunu yabancıların oluşturduğundan bağış makbuzunu vermeye de  İngiliz-Türk  karışık bir grup gitti.
Soldaki Perihan Hanım, Fethiye Hayvan Dostları Derneğinin eski başkanı. Fetav adına bağış makbuzunu verdi.
Bu sepet yabancılara oyunlarda hediye verilen meyve sepeti.

Bu topların bir sırasını oluşturan gruptansanız bir kutu açıp içindeki hediyelerden birini kazanabiliyorsunuz.

Merak edenler  için quiz sorularından görüntü aldım.Her masa bir grup oluyor genelde.
Üzümlü Wine House,güzel bir şarap evi,biz  uzunbeyle her üzümlüye gittiğimizde uğrarız.
Hediyelerin konulduğu kutular.Rakamlı olanlar başka oyunlarda rakamsızlar başka oyunlarda kullanılıyor.
Biz ordayken oynanan bir oyunu anlatayım.Mesela bilgisayardan bir parça çalıyorlar. İlk bilen işaret ediyor ve müziği durdurup yanına gidiyorlar.Bilirse alttaki kutulardan birini açıp hediyesini alıyor,bilemezse müzik bilen birisi olana kadar çalmaya devam ediyor.Müzik biterse başka parçaya geçiyorlar.
Annemle bir gün özel olarak eski komşum Hatice Teyzeye gittik.Gördüğünüz tospalar gerçek,büyük olanlar yani.Ölü tospa bulursa çevrede onu toprağa gömüp çürüyene kadar toprakta bırakıyor,sonra da çıkarıp kabuklarını alıyor Hatice Teyze.Tospaları çok sevdiği için canlısını  tutsak etmek istemiyormuş :) Öndekiler biblo zaten.
Bu sehpaları da rahmetli eşi yapmış hobi olarak ahşap çalışırmış,ilk gördüğümden beri severim bu yüzden görüntüledim.
Annem bu bilekliği kendine yapmış, ben de gümüşü var :) O gün Hatice Teyzeye giderken takmıştı.
Bu örtü de annem tarafından  Hatice Teyzeye hediye gitti.Çok ısrar ettim ama bana bırakmadı :)
Bana gelenler 2. bölümde.
Bir gün de koylara gidip yürüdük hep beraber.

Geçen hafta kadın kolları toplantısından (perşembe günü )kırlent sergisi için gelenlerden.Salı günü onları sergiye hazırlayacağız. Gelecek haftasonu sergimiz var 19-20 şubat FKM'de.
Bir sabahta Yörük Müzesine kahvaltıya gittik beraber,Çağıl gelmedi.
Bu fotoğraflar oradan.
Bu müthiş kahvaltı masasında öğlene kadar keyif yaptık biz.
Cuma da annemler gittikten sonra Zehra ile çarşı pazar gezip,dolaştık, tost yedik,merkezde iksirci diye çok güzel meyvesuyu satan bir yerde.Mutfak mazağalarını gezdik ve alacaklarımız için ön araştırma yaptık.

Atahan'a paten aldık 2. el pazarından , annesinden izin almadan aldı uzunbey ona ,sonradan pişman oldum ama allahtan kızmamış burcu.Kaydı bütün gün pazarda. Biz o gün Kayaköy ilköğretim okulu yararına yiyecek sattık beraber.Uzunbey ona, kal burda seni kayaköy ilköğretime göndereyim, kapanmasın dedi.Şimdi yazıyı yazarken burcuyla konuştuk,hiçbirşey anlatmamış orda. Oysa ben burda kaldığı günlerden kitap yazabilirim :) Her gece ben yatırdım onu, ben giydirdim.Dertleştik bol bol ,o kızlardan dem vurdu ben ona kızları nasıl anlayacağının tiyosunu verdim.

Ares, ben ve uzunbey bu sabah yürüyüşe gittik yine.Annemler gittiğinden beri her sabah deniz kenarına gidiyoruz beraber.Bugün hava o kadar güzeldi ki hırka ile gezdim deniz kenarında.Hatta terledik.Sonra da kahvaltı ettik kargı da karataş plajında.Plaj ilk defa temizdi, temizlemişler yani.Gözüme çok güzel gözüktü.Orayı seviyorum.Çantamı almamıştım giderken, makine yoktu yanımda yoksa görüntüleyecektim.

Yarın piknik günü. Zehralarla pikniğe gideceğiz bir terslik olmazsa. Bugün  normalde çalışmıyorum ben ama bir açılış vardı ,oraya gittim.

Önümüzdeki hafta çok yoğun Fethiye'de. 19 u akşamı oda müziği konseri var FKM 'de büyük salonda. Gündüz bizim kırlent sergimiz var yine cumartesi - pazar sergi salonunda.Pazar günü Çalış Karnavalı 2. el pazarı (car boot sale) var Çalış'ta.

Ben iyiyim, çalışmayı özledim aslında.Bahçeyi de özledim :) Bu sene hava durumundan dolayı iki ayrı seferde bahçedeki ağaçlar devrildi.Biri bizim kaya bahçesindeki bitkiyi ortadan ezdi, diğeri de değişik ve güzel bir çam ağacının bir tarafındaki dalların hepsini kırdı.Begonvilin yatak odama kadar  çıkan tüm dallarını budattım.Sert bir budama oldu ama bu yaz coşmasını bekliyorum.Kaktüsler iyi , büyük bir kaybım yok.Balkonda kediler bir kaç saksımı kırmış sadece. Ortadaki kaya bahçesini tekrar güzelleştirmek istiyorum. Lale ve sümbül soğanlarım açmadı hala. Bir ara çok güzel bahçe slaytları gönderiyordu bir arkadaşım kendi çektiği fotoğraflardan, yine bana fikir vermesini bekliyorum bu bahar :) 
Bahçeye Hatice teyzeden aldığım çarkıfelek diktim.Bakalım tutacak mı..? Nasıl bir şey derseniz tık

Biraz da gönlümün bahçelerinde gezelim isterseniz... Mutfakcamı Burcu benim kızkardeşim biliyorsunuz.Asortik Krep ismini de bana o taktı :)  Bazen yakınımdaki   insanlar gerçekten asortik bir krepsin diyorlar, burcunun kulaklarını çınlatıyorum, demek ki beni iyi tanıyormuş :)  Doğal görünmeyi ve davranmayı seviyorum ama bazen beklentiler sanki başka yöndeymiş gibi geliyor.Bu beni rahatsız ediyor diyemem çoğunlukla umursamıyorum ve susuyorum. Çok net göründüğümü ve mesajlarımın da aynı davranışlarım kadar net olduğunu düşünüyorum.Umursamadıklarım arasında son zamanlarda bana sorulan istanbula mı gideceksin ya da ne zaman gideceksin  soruları da var. Bir kaç ayrı kişiden aynı cümlelerle duyunca insan kendi aralarında konuştuklarını anlıyor zaten. Eh madem bloğu izliyorsunuz o zaman blogculuğun da bir kuralı olarak  bu dengeyi bozmayalım ve blogdan cevap verelim derim. İstanbulu özlemem, gitmek istediğimden değil, gerçekten gitmek istesem giderim ama ne yalan söyleyeyim özlüyorum. Burada yaşamayı da seviyorum.Hem ben nerede olursam olayım Asortik bir Krep'im. Yani nerede yaşadığım önemli değil, dere kenarında bir çadırda bile yaşasam inanın aynı şartlarda yaşardım.Başkaları gibi bukalemun olamıyorsam asi duruşumdandır, inadımdandır, kimseye benzemeye çalışmadığımdandır.Başkalarından bir beklentisi olmayınca insan böyle olabiliyor :) Umarım en az görüntüm kadar samimi bir yazı olmuştur. Sevgilerimle yazımı bitiriyorum.

Babamın bize büyürken öğrettiği gibi her koyun kendi bacağından asılır, başkalarını takip edene kadar kişi kendini geliştirmeli derim.

Not: Bu akşamın şarkısı nefis bir albüm çıkaran Nilüfer'den...

Salı, Şubat 01, 2011

deniz kokar tüm sokaklar

Sevdiğim tüm sokaklar denize açılır ve ben deniz kokan sokaklar hastasıyım  :)  Öyle ki alır götürür beni,çıplak bir bozkır rüzgarına teslim eder. Deniz kenarından birden yalçın bir uçurum olur etrafım.Toz toprak savurur ve saçlarımı yalayan bir alevdir aynı zamanda. Oysaki oranın kendine ait bir havası  vardır,herkes bilmez, herkes görmez. Dokunulmaz; saçları atkuyruğu bir rüzgardır o hızına erişilmez. Alır götürür beni bahar sersemliğine...
Bir akşam, günbatımında çarpar adamı, öyle bir çarpar ki okuduğunu anlatamaz, gördüğünü yaşayamaz duruma getirir, sessiz ve sakin derinden giden ağaç kökleri gibidir,topraktan beslenir ama sen onu ancak meyve verdiğinde farkedersin. Dokunursun tek tek yapraklarına o fırtına da sığınmak istersin ama izin vermez, veremez.O nice fırtınalarda çok yolcu saklamıştır aslında.Dokunamazsın özsuyuna,oysa dokunmak istersin, hepsini içmek, sende fırtınalara karşı öyle dik,dimdik  durabilmek. Bahar gelmeden ne sen ona ne de o sana alışabilir.Tam atacak derken kar yağar üzerine.Şimdi öyle savunmasız ve tek başına beklersin. O ağaç hep seni korusun,sonsuza dek bırakmasın, saklasın gizli dallarında.Oysa arasıra o çok sevdiğin kuşlar gelir, bir tohum getirir bazen de bir dal.Dokunmak istersin ama dokunamazsın.Nedeni yok, konuşmak istersin konuşamazsın.Yine nedeni yok.Anlatmak istersin,paylaşmak için  ama paylaşamazsın.Sonsuzluk işareti gibidir aslında, bir taraftan sonsuzluksa diğer taraftan da sonsuzluğa giden bir işaret.Sen ortada kalmış bir nokta. Hangi tarafa hareket edeceğini şaşırmış bir su, bazen bir damla bazen  noktalar bütünü ya da. Tam kaldım derken içinden bir filiz yeşerir ve canlanırsın ama o kadar. Sende bir ağaçsındır artık.Büyümüş, çiçekler açan ama kökleri sıkı sıkıya toprağa bağlı, içinde yeşerenleri kaybetmek istemeyen.

... ... ...

Annem, Babam, Çağıl ve  Atahan cumartesiden beri bizde.Cumartesi kardan dolayı çok geç geldiler.Pazar Zehra'larla beraber kar görmeye Eren Dağı'na sucuk,ekmek,şarap gezisine gittik. Kar gördük,kaydık,oynadık.

Bugün Çalış'ta denizin kokusunda kaybolduk,dalgalarda daldık, içtiğimiz çayları muhabbetimize katık ettik.

Akşamda Kayaköy İlköğretim Okulu projesinin toplantısına gittim. Çarşamba günü 2. el pazarında yiyecek standını biz aldık.O gün dostlarla beraber tüm yiyecek satışları okulun kapanmaması için bizden.

Uzun zamandır şarkılar yok, aklıma geldikçe ekliyorum ki güzel bir liste oluştursun.Bazen onları tek tek bulup dinliyorum..Bu da öyle bir yerlerden düştü önüme... Güzeldi,ilk duyduğum günkü gibi. Bu tarz şarkıları seviyorum. Sonra buna rastladım.Kıyamadım bu gece iki şarkımız var, ikisi de birbirinden güzel.