Pazartesi, Nisan 30, 2007

Aslında bu yazı kilim motiflerinin anlamı üzerine yazılmış bir yazı olacaktı.Fakat dün yoğun bir gün geçirmem sebebiyle resimleri attığım ve yazının devamını evde yazarım diye bıraktığım için ve aceleden yazı gönderir gibi gönderdiğimden yanlışlıkla yayınlanmış .Eve geldiğimde önce Toprak ve Ben ' in yorumu beni gülümsetti..Sonra sabahleyin " Gönül Hanım'ın Candan'ı " (da bizim Candan'ımız olabilir ) nın yorumunda Kaya Halısı için sorduğu soruya yazıdan cevap vereyim dedim.Bu resim sanırım Uşak Halısı..Üzgünüm Kaya Halısı değil ama 3. resimden itibaren sizin için Kaya halıları resmi koyuyorum..Bu halılar Fethiye Kültür Merkezinde..Eğer Gönül Hanım gelirse ben götürebilirim o yalnız da gidebilir..Benim büroma çok yakın olan Fethiye Kültür Merkezindeki halı kursunda bu halıları görebilir, satın alabilir..Bunun için Meryem hanımla görüşmesi gerekiyor..Bu halılar büyük boyutlu halılardan değil ama belki siparişte yapabilirler..Şansınıza bu resimleri geçen gün blog için çekmiştim.Bu yazıya kısmetmiş :)
Bu resimde Kapalıçarşı halıcılarından :)

Bu at üstüne ya da herhangi bir binek hayvanının üzerine konulan çanta..Şimdi olsa ben bunu öyle hayvanın üzerine koymazdım :)


Bu halı ve kilimler otantik Kaya Halısı ve Seydiler Kilimidir.Hatta resimlerini bile çekerken Meryem Hanıma internette hiç resmi yok anlatırken kullanacak resim bulamadım diye dert yanmıştım.

Günlerdir arabasızım..Evlendiğimizden beri ilk defa evde araba yok..Çünkü arabamıza müşteri çıktı..Buralarda 2. el araba müşterisi az bulunduğundan 3. senesi ekimde dolacak olan arabamızı satmayı düşünüyorduk ama müşterisi çıkınca verdik.Aslında bir yönden işime geldi çünkü işe giderken Uzunbey motoruyla gidiyor ben motora binmekten korktuğum için minübüsle gidiyorum..Evimiz iki minübüs hattının arasında olduğundan da yürüyorum..İş yerinde bir tane daha motor var ama gerçekten çekiniyorum motor kullanmaya..Hem şöförlerden hem de mıcırlı yollardan..Yeni arabamız bir kaç güne kadar gelecek..Yine aynı tarz ama farklı bir renk ve marka aldık..

Uzunbey sevmez ama ben araba kullanmayı çok seviyorum..Her yerde ve her zamanda kullandım..Genelde yazmam ama bir gün Büyükçekmece de otururken günüm vardı..Uzunbey sabahtan çıktı ve o zamanlar Cennet Mahallesinde olan araba pazarına gidip bana bir araba almış..İlk arabam o arabadır..O zamanlar kocaman park yerleri var sitenin..Hem önde otopark var hem de arkada..Serde acemilik var ya o koca otoparklara girip çıkarken çektiğim sıkıntıyı anlatamam..Şimdi bazen gittiğimde aynı yerlerden geçerken içimden gülüyorum.
Araba kullanırken Çağıl' da olduğu için çok dikkatli bir şöför olmak zorundaydım ben onun için çabuk öğrenmek zorunda kaldım..Çağıl arkada oturur
- bak anne debriyaja basmadan ayağını kaldırdın babama söyleyeceğim demesini ya da
yolda karşıdan karşıya geçen yayaları hedef alıp
-hadi ez anne onları!! demesini ya da E-5 te hızlı giderken arkadan uzunları yakıp yol isteyip sıkıştırırlar ya
-çarpsana anne demesini hiç unutmadım..Benim küçük yol arkadaşım artık büyüdü..Hiçte eskisi gibi destek çıkmıyor bana artık yollarda..Zaten ancak haftasonları ve yazın beraber oluyoruz arabada..Küçük çocuklarınızla beraber olmanın tadını çıkarın bol bol, büyüdüklerinde ister istemez yollarınız ayrılıyor.

Araba kullanmayı öğrenirken de Uzunbey'in yardımlarını ve öğreticiliğini de asla unutmam..Gerçi kursla ehliyeti almış biriyim ama bütün numaraları ! da ondan öğrendim ben..O araba kullanmayı öğrenirken ki küçük yaşta geçmiş direksiyon başına..Ona bağırıp çağıran öğreticiler yüzünden kendisi müthiş anlayışlı ve çok güzel yol gösteren bir hoca olmuştur..Genelde kadın arkadaşlarımın kocaları biraz sabırsız ve bağırmak gibi arabada yapılmayacak bir davranış bozukluğu gösterirler eşlerine araba kullanmayı öğretirken..Çok arkadaşımın ehliyet sahibi olmasına sebep oldum..Hatta bir kaçına da diploma konusunda da destek verdim :)) Kesinlikle vazgeçmeyin araba kullanmaktan..Bu işin sağlığı var, zor zamanları var ve yalnız kaldığınız durumları var..Ben Uzunbey askere gittiğinde şehiriçi kullanmayı Büyükçekmece-Küçükyalı arasında asker ziyaretlerine gide gele pişirdim..Uzun yolu ise dağıtımda gittiği Keşan-Büyükçekmece arasında..
Bugün halıdan araba kullanmaya değişik konulu bir yazı oldu..Halı motifleride diğer yazıya kaldı :)

İki gündür büroda olmazsa olmaz bir elemanımız sağlık sebeplerinden yok.Zamansız bir durum olduğundan ve burada aynı işi yapan insanlardan az bulunması sebebiyle kriz yaşıyoruz..Uzunbey onun işini de yapmaya çalıştığından çok çalışıyor..

iki koca günün gecikme teleşını nasıl atlatacağız bu hafta bilmem..Büyük şehirlerde sıkılan ve küçük kasabalara yerleşmek isteyen bazı meslek sahiplerine seslenmek istiyorum buradan..Eğer son zamanların gözde mesleklerinden -bilgisayarlı meslekler diyelim ya da ustalık gibi meslekler-birine sahipseniz böyle teknik anlamda buralarda yaşayan insanların ve işlerin sizlere gerçekten ihtiyacı olabiliyor..Bazı sektörlerde kriz olmasına rağmen işsiz gezenler var..Oysa burada teknik anlamda işini gerçekten bilen insanlar yok..Nedeni çok yüksek maaşlar verilememesi belki ama hem büyükşehirlerde nefret edip çalışan hem de hala ufak yerlere gitmeyen insanları anlayamıyorum..Bu söylediklerim büyük şirketlerde çalışanlara değil çünkü burada bulamayacağınız tek şey kurumsallıktır..Herkez burada Akdeniz saatine uyar..İstese de istemese de..Mesela ben burada saat takmıyorum.Uzunbey' de..Ben yine istanbula gideceğim de takarım ama Uzunbey ben buraya saat takmamak için ve şortla işe gelmek için geldim desede bir zamanlar tek giydiği kıyafet takım elbise olan biri için bunu anlayabiliyorum aslında.
Eh Allaha şükür işimize de istediğimiz kıyafetlerde gidebiliyoruz :)

Pazar, Nisan 29, 2007

ATATÜRK İSTANBUL' DA...

Haydarpaşa'da..23 ekim 1932

Taksim-Şişli' de..11 Eylül 1932
Boğaz' da vapurda..
Dolmabahçe' de ...11 Eylül 1932
Yıldız Sarayında Beşiktaş'ta..1 mart 1932
Büyükdere Yolu Belgrad Ormanlarında..12 şubat 1932
Bahçekapı Eminönünde...5 aralık 1932
Sakarya Motoruyla Boğazda..14 eylül 1930
Moda Deniz Klübü açıklarında.. 9 eylül 1936
Metris İstanbul Harp Akademileri Tatbikatında.. 28 mayıs 1936
Hava Mektebinde..
Boğaz Gezisinde..1934

Feneryolu İstasyonun da..1936











Osmanbey Şişli' de ki evinde..

Çağlayan'da...

Cuma, Nisan 27, 2007

Salı, Nisan 24, 2007



Geçen hafta Uzunbey'le gittiğimiz Oba Kebap'tan Kayaköy manzarası..



Otogarın yenilenmesi sebebiyle eskiden otogar olarak kullanılan minübüs duraklarının geçici olarak otogar olarak kullanılması..




Görüntüsü iyi değil ama tadı gurmelerin anlattığı kadar var..Geçen hafta Uzunbey'in isteği üzerine yılda bir kaç gün yiyebileceğiniz çok ender tatlardan..Uykuluk.








Geçtiğimiz haftalarda telekomun bahçesinde görüp fidanlıktan aldığım ağaç..Hani şu peyzajcının Erguvan dediği..












Son aldığım kaktüs saksıları..Küçük olanlar.














Komşum olan İngiliz' in bahçede baktığı tospalar :))














Ön kapıdaki güller..
















Ön kapıdaki yuvarlak saksım.
















Kaya halısı..El dokuma ve az bulunur.


































Diğer lambalarımla hiç uyumlu olmayan ama benim çok sevdiğim abajurum :))


Yoğunluktan hiçbir yere çıkamıyorum..

Cumartesi günü evim çok güzel temizlendi..


Pazartesi herkese tatidi ama biz kafamızı kaşıyamadan çalıştık..

Bugün de öyle..

Gönül hanımı ve İstanbul' dan yazı geçirmek üzere gelen Gülderen hanımı arayamadım..Aklım her ikisiyle birden ayrı ayrı kaçamak yapmakta :))

Buradan bir müşterim İkea' ya günlük tur yapıyor..Uzunbey çok harcama yaparım diye yarın beni izmir' e yollamadı..Oysa ben İstanbul' a ilk gittiğimde bunun acısını çıkarırım, o da bilir :))

Çok sıkıldım canım gezmek istiyor..

Pazar, Nisan 22, 2007

Angaralı..

Ankaralı değilim ama izlerken bayıldım..Hele ayak atışlarına bittim..Yetenek genlerde var artık belli birşey..

İşte size favori Ankaralım :)

Cuma, Nisan 20, 2007

Bugün cuma..İşteyim.


Oysa canım şu anda Annemle Burcu' nun yanında olmak istiyor.Çanakkale' de.



Şu an Leman Sam Gül Güzelini söylüyor..Kızı bestelemiş..Şevval Sam.Geçtiğimiz günlerde de onun alaturka diye çok güzel bir cd' si çıktı..Yani Şevval Sam' ın..Tavsiye ederim..Çoğu kişiden güzel söylüyor.


İşler birden yoğunlaştı..Kafayı kaldıramıyorum..



İki gündür cep telefonumun şarjını bulamadığımdan telefonum kapalı..Motorola da hiç kimsede yok..Bugün açtım ancak.Koşturmaktan yeni şarj almaya vakit bulamadım da.


Yarın yardımcı gelecek eve..Başkasını sokmaktan hoşlanmıyorum ama yetişemeyeceğim artık..Hem şimdi biz 7.30 dan önce çıkamayız artık işten..Umarım huyu suyu bana uyar..Yoksa çalışamayız.



Her sabah Çağıl' ı geçirirken tv açıyorum..Sev kardeşim tekrar ediliyor..Dizinin çekildiği yer Mudanya' ya bağlı bir köy olan Trilye Köyü..(Zeytinbağı)Bu kadar güzel eski binaların ve mekanların olduğu bir yer daha görmedim ben..Neden ülkemizde böyle güzel yerler restore edilmez ve kullanılmaz ki?

Gerçi bu köyde yaşam o eski evlerin içinde devam ediyor..Ben çok gittim çok hoş bir yer..Eğer yolunuz düşerse gidin ve eski rum ev ve kiliselerinin olduğu bu küçük köyü bir görün..Bursalılar genelde balık yemeye ve gezmeye gidiyor. Zaten adı üç kilise ya da papaz anlamına geliyor..İnsan gezerken eski insanların kültürüne hayran kalıyor..

Trilye' ye gittiğinizde mutlaka oradan yağ ve zeytin alın derim..Hatta sırf almak için gidin.Ben oranın zeytini kadar güzel bir zeytin yediğimi hatırlamıyorum hiç..

















Üstteki resim Trilye yağı ve zeytini.Yukarıdaki ve aşağıdaki resim de Trilye..

Bazen böyle kendimi kaptırıyorum işte..İçimdeki gezme isteğindendir..Sıkıldım da biraz :))


Sabahtan beri bu yazıyı yazmaya çalışıyorum..Her seferinde içeri biri girdiği için ara veriyorum..Görüşme yapıp resim koyuyorum, yazı yazıyorum.Şimdi de yemek yedim..Saat 15.06 itibariyle öğlen yemeğim :))
Hatta kahvaltı da..İşte bu yüzden şişmanlıyorum ben.Düzensiz yemek yemekten.Sabahtan bir kahve bir çayım var..Bir de şimdi Konya usulu etli ekmek..Bildiğin pide :)) ama güzel.

Dün Uzunbey'le biraz yukarı da müşteri gezelim dedik..Bizim yukarımız Hisarönü oluyor..Yani Ölüdenizle aramızdaki köy..Zaten Ölüdenizde de ev çok az..Hep oteller var ve Ölüdenizin gerçek mahallesi Hisarönü ve Ovacık oluyor..Orada da oteller var ama evlerde çoğunlukta..Özellikle İngiliz nufus fazla.Sonra dönüşte Kayaköye uğradık..Bahar Kaya da bir başka güzel..İki resim çektim.Sonra bloğa koyarım.



Bu yazıyı bitirmem lazım artık..Yoksa yarım kalacak..



En üstteki çiçeklere benzeyen bir yağlıboya resmim var..Bu evde onu salona asmak istiyorum..Daha önce İstanbulda önceki işyerimde biri unutup gitti..Günlerce bekledim hatta buraya gelene kadar bir kenarda sahibini bekledi ama kimse gelmedi..Bende rulo halinde sarılı duruyor zaten..Yıllarca öyle sakladım..Sanırım artık zamanı geldi..



Anneannem (rahmetli) bir zamanlar kimseye kıyıpta veremediği eski etamin işi yatak takımlarını bana vermişti..3 parça etek halinde olurdu eskiler bilir..Yani yatağın yanları ve ayakucu için üç etek.Onları da hep kendi evimde kullanırım diye sakladım..Yavaş yavaş böyle şeyleri ortaya çıkarıp bir şeyler yapmaya başlamaya niyetleniyorum..Perde yapmak istiyorum ama yeni fikirlere de açığım :))



Muğla' dan aldığımız bir kanaryamız var büroda..İnsanlarla konuşurken cıvıl cıvıl ötüyor bütün gün..Ne kadar çok konuşma o kadar ötüş..Düşünün yani.Devamlı kuş sesleri içinde oturuyoruz..Tavsiye ederim çok hoş :))

Bugün haftanın son günü..Akşamları uyumamak için kendimi zor tutuyorum.Çünkü Hatırla Sevgili var..Sabah erken kalkan biri için akşama zor dayanıyorum uyumadan..Kaçırınca da üzülüyorum.



Salı günü Hollanda futbol takımıyla bizim takımın maçı vardı..Pazar iptal edildi bu yüzden..Böyle bir yer için pazar kurulmaması büyük bir olay.Ben her hafta pazara giden biri değilim..Gideceğim zamanda böyle ekstra şeyler oluyor işte :))


Yarın evdeyim kısmetse..

Çarşamba, Nisan 18, 2007

Asortikkrepin bloğunda son baskı....


Kısa fil ta... :)) grubunun son parçası Esmeralda... Linke tıklayın lütfen..

http://www.gayet.net/viewVideo.ovt?videoId=52000000000003813








Nihat Sırdar Takvim' de yazıyor..Her sabah AlemFM' de program yapıyor, yetiştikçe ve vakit buldukça da bende dinliyorum şimdi okumaya da başladım.

http://www.takvim.com.tr/2007/04/17/yaz1646-31400-129.html

Özellikle Çağıl' ın ayağı alçıda olduğu sabahlar servise kadar onu arabayla bırakırken hep Nihat' ı dinledik.Çağıl' da seviyor ben de.Hatta bazen onu bırakıp eve döndüğümde motoru kapatıp radyoyu kapamadan arabadan inemiyordum..Çoğunlukla da evde tv den açıp dinlemeye devam ediyorum..Akşamda genelde eve dönüş saatimizde genelde dinlemeye çalışıyorum.Çünkü malum Fethiye' de trafik olmadığı için en geç 15 dakikada eve geliyorsun.Eve gelince de yemek işlerine giriştiğimden radyonun sesini duyamıyorum genelde..

Dün akşam geç çıktık..Bu ara işlerimiz yoğun..Çok fazla dışarı çıkamıyorum..Bugün Çağıl' ın okulunda veli toplantısı var..Öğleden sonra oraya gideceğim..

Salı, Nisan 17, 2007

Şu kötü otobüs kazasıyla ilgili videoyu seyrederken farkettim ki şöför arabayı o kadar hızlı kullanıyor ki kamera bile kaydetmiş yandaki araçları nasıl da hızlı solladığını..Dikkatli bakınca da koltuklarda olan yolcuların, daha çok annelerin otobüsün sağa sola yalpalamasından bayağı bir hareket ettiği hatta kamerayı çeken kişinin görüntüyü boyuna kaydırması tamamen otobüsün hareketinden kaynaklanıyor ne yazık ki.
Neden esas önem vermemiz gereken şeylere önem vermiyoruz ki? Hadi diyelim ki insanların kendi canına kastı var..Nasıl bir düşüncesizliktir ki taşıdığın canlarla beraber hiç suçu olmayan bir sürü insanın vebalini de taşımak..


Ben araba kullanırken kesinlikle en dikkat ettiğim nokta arabada bana emanet insanların can güvenliğidir..Sonra kendi canım gelir..Hatta arabaya binen ve ön koltukta oturan birinin emniyet kemerini takması beni çok rahatlatır çünkü en ufak bir frende yandakini ve arkadakini kollamaktan dikkatim dağılır genelde..
Trafikte de hayatta en son yapacağım iş karşımda ya da yanımda seyreden bir aracı zor durumda bırakmak..Elimden geldiğince trafikte başkalarına zarar vermemeye çalışırım..

Şu insanların ben merkezci davranışları yüzünden, gerekli kontrollerin sıkı olmaması yüzünden, hala ülkemizde güvenlik için para harcamanın lüks sayılmasından,koyun sürüsü gibi görülen insanlarımızın tıkış tıkış arabalara bindirilmesinden, kökü kuruyasıca kaderci huyumuz yüzünden, en ufak bir uyarıda kaplan kesilip kendimizi kanıtlama sevdamız yüzünden daha nice canlar yanacak korkarım..

Bir tanıdığım vardı burada ..Adam bir tarafı uçurum olan yolun asfaltlanmasını protesto edip bayağı bir kamuoyu yaratmaya çalışmıştı..Onun derdi o zamanlar gelişmemiş ve bakir olan bir bölgenin yolunun asfaltlanmasıyla gerekli gereksiz bir sürü insanın o bölgeye dolacağını ve o yörenin özelliğini kaybedeceğini savunuyordu..O yola verilen ilk kurbanda kendisi oldu :( Asfaltlanma yapıldığı gün arabası yeni yapılan asfaltta kayarak uçuruma yuvarlandı..Yolu asfaltlamayı çok büyük beceri sayan yetkililer yolun kenarına hiç bir engelleme koymayarak boyu yaklaşık 800-900 m ye yaklaşan uçurumu önemsememişti çünkü..Yolu yapmak güvenli halde olmasını gerektirmiyordu onlar için..Bir şey de olmadı zaten.Adam gittiğiyle kaldı.

Burası Türkiye..Burası TÜRKİYE..BURASI TÜRKİYE

Yok öyle..evet burası Türkiye ama biraz daha kendimize ve insanımıza saygı göstermemiz gereken ülke..Hatta gereğinden fazla saygı göstermemiz gereken ülke.Çünkü kimse hayata saygı göstermediğinden eksikleride bizim tamamlamamız gereken ülke..Birileri sahip çıkmalı artık hayata..Hayatımıza, hayatlarımıza..

Pazartesi, Nisan 16, 2007




Haftasonu cumartesi günü evdeydim..Yarı tv seyrettim yarı iş yaptım.Bazen de keyifle bahçede çalıştım..
Uzunbey ve Çağıl işten erken geldiler..Bayağı bahçede çiçeklerle uğraştık sonra akşam için sinemaya gittik..Mavi Gözlü Dev hiçte beklentileri karşılayan bir film değildi .Nazımı tanımayan biri bu filmden hiçbir şey anlamaz..O kadar tanıtıma değmemiş.Çok daha güzel bir film olabilirdi..Hiç müzik kullanılmamış oysa o kadar güzel şarkı sözleri var ki Nazımın.Yani çok güzel şiirleri var şarkılar yapılmış..Bunların biri bile çıkmadı filmde..Sıkıcıydı ama bunda oyuncuların suçu yoktu bence..Yönetmen iyi değil diye yorumluyorum ben filmi.Film çıkışı karnımızı doyurup eve gittik.





Pazar günü tam çimleri biçip bahçe işlerimizi tamamladık ki Ekin Abla'mız aradı..Bana göre en güzel kaktüslerden oluşan bahçesindeki kaktüsler grubunu bozup bize vermeye karar vermiş..Artık bakamayacağını ve seven birine vermek istediği için bize verdiğini söyleyerek bizi sevindirdi..Onları bahçeye dikersek her gün suladığımız için bozulacağını düşünerek gidip saksı ve toprak almaya karar verdik Uzunbey'le.Bir sürü saksı ve toprak alıp geldik..Komşumuz İngilizde kaktüslere bayıldı..Arkadaşımızın verdiğini duyunca neden o kaktüslerden kurtulmak mı istemiş bu kadar çok vermiş dedi.Oysa Ekin Abla şu an çiçeklere zaman ayırabilecek bir konumda ve durumda değil.

Bir ara kaktüslerden konuşurken ilk geldiğinde 16 senede bir açan kaktüsü olduğunu anlattı Ekin Abla..Sonra bir akşam bir kamyonet dayanmış balkona ve 18 saksı çiçeğini çalmışlar.Bu işi ticari olarak yapan birilerinin çaldığını düşünüyor..Çünkü o buraya 35 sene önce gelmiş..Yani buraların yokluk zamanları..Bununla ilgili aslında uzun bir yazı bile yazılır..1950'lerde ilk karayolu açılan, sadece haftada bir gemi seferi bulunan yazın yaylada kışın sahilde yaşanılan çok enteresan bir yermiş burası çok eskiden..25 sene evvel gelen eski komşum hazır yufka ve ayşe kadın fasulye bulamadığı için pazarcılara İzmir' den sipariş verirmiş..Yalnız son yıllardaki değişim de inanılmaz..7 sene de benim yaşadıklarım bile..

Neyse biz çiçekleri diktik .Gerçekten de çok hoş oldular.Bu işi tamamlayıp yemek yapmak için ben mutfağa girdim.Uzunbey' de son kalan aydınlatmaları taktı.3-3.5 arası tam yemek yerken Ekin Abla küçük bir kaçamak için bize uğradı..Hemen masada ona da bir yer ayarladık ve hepimize bir kadeh rakı koyduk..Bu rakılar geçen haftaki doğumgünü toplantımızdan kalanlardan.Yemek bitince balkonda devam ettik sohbete..Kaçamak yaptığı için yarım saat takıldı gitti ama bu evin en sevdiğim yerlerinden biri ona yakın olmak.Aramızda bir sokak var ve onun annesinin sağlık problemleri durumundan taşındığımızdan beri böyle bir kaçamak yapamamıştık..Normalde yaşı bizden büyük ve iş anlamında çalıştığımız çok kıymetli bir insan olduğundan Uzunbey'le ikimiz onu çok severiz.Normalde bizim ona destek olmamız gerekli ama taşındığımızdan beri elini bizim üstümüzden eksik etmedi.


Normal ve hatta sakin bir iş günü..Yarın salı ve benim pazara gitmem gerek.Pazar olduğu için giden gelen çok olur bizim işte.

Burcuyla konuştuk bugün.Artık birbirimizi çok özlediğimiz için telefonu kapatmak gelmiyor içimizden ve çok uzun konuşuyoruz..Sesinden anlıyorum özlediğini ve umarım o da anlıyordur özlediğimi..Çarlileri de özledim..Onlar da aynı şehirde değil ki bir gitmişken hepsini göreyim.Annemler artık istedikleri zaman gelebilir ama Çarliler ve Burcular için aynı şey geçerli değil ne yazık ki :(