Çarşamba, Mart 31, 2010

MaviKuş Kargo 6 / PDA Tülin - Mavikuş Kargo 7/Şanslı

Mavi Kuş Kargo 7 / Şanslı : Kaç gündür fotoğraflar elde bekliyorum,yazamadım ama bu güzelliklerde yazmadan olmaz şimdi..Gördüğüm en şirin bebek hırkalarından biriydi, elime almaya kıyamadım. Şanslı (Tasarımdabugun.blogspot.com)göndermiş bu kargoyu, düğmelerine bittim.Şimdi tam gaz bundan sonraki kargoları yazmaya çalışacağım.. Bir terslik olmazsa yarın akşam klasik müzik konserimiz var, cuma sabah saat 10.00 dan itibaren bu gönderdiklerinizin satılacak olanlarıyla standta olacağız. Bebek kıyafetlerini ayırdık, diğer gönderdiklerinizle en havalı stand biz olacağız. Orada gönüllüler olarak satış yapıp, gelirini Mavikuşa sizin adınıza bağışlayacağız.. Sanırım bir misafirimizde olabilir.. Sürpriz,yazmıyorum,heyecanla gelip gelmeyeceğini bekliyorum.


Teşekkürler ŞANSLI, bize çok hoş ve güzel bir hırka göndermişsin.. Nefisti :)



MaviKuş Kargo 6 / PDA TÜLİN :

Elden geldiği için diğerlerinin içine sokmadan hemen araya girdi bu güzel atkı ve şapka.. Tülin hanım kendi örmüş. Renkleri de değişik ve hoş gözüküyor hatta nerden aldığını öğrendim bende alacağım 2. ci örgüm için bu yünlerden..Battaniye çalışmalarım iyi gidiyor.
Tülin hanım Fethiyeden, bir terslik olmazsa Üzümlüde de beraber olacağız..

Aslında 6 numara bu kargo ama fotoğrafları ayarlarken önceden diğeri gelince zamansızlıktan değiştiremedim. İki müşteri arasında laf yetiştirirken de yazıyı kaydet yazacağıma yolladığımdan şu an yayınlanmış gözükmesi de ondan.. Oğluşun fotoğrafı da gözükmüş, bende silmedim, arkadan gülümseyen de o :))

Yazı öğlen nasıl ara verdiysem öyle kaldı. Bu saat oldu hala oturamadım. Fazla bir şey yazmak istemiyorum. Kargolarınız geldikçe ilk etkinliklerde kullanacağız.Bundan sonraki etkinlik 23 mayıs Çalış karnavalı elsanatları pazarı. Şimdilik üç gün Üzümlüdeyim.Sabahleyin festivalin tanıtım kahvaltısındaydık. Bugün ne telefonum durdu ne de başım işten çıktı. Gelen gideni de ayrı. Zen'e uğramıştım, dönüşte gün batarken yürüdüm çarşıya, yarın arkadaşımın doğumgünü ona çiçek gönderdim, bir müşteriye uğradım. Uzunbey ve Çağıl beni çarşıdan alıp yürüşüye götürdüler.Çağıl arbada dinlendi,bizde yürüdük koylarda Uzunbey ve Ares'le.
Siz hiç çiçek fotoğraflarına bakıp duygulanırmısınız.. Ben ağlarım bile :) Çok güzel bahçe fotoğrafları gördüm, içim gitti. İçinde gezmek istedi canım. Clematis gördüm aklıma kaçtı, kendime clematis edineceğim yine.. Hem de iki renk alacağım. Amannn bu yoğunlukta içime bahar kaçıranları kınıyorum.. :) Şarkı hediye ediyorum sizlere ..
Ne birleştik ne ayrıldık biz senle.. Nerden mi aklıma geldi..? Bende plağı varmış,akşam yatak odamı toplarken farkettim.. İlk iş pikaplarımı elden geçirip bu eski plakları dinleyeceğim..
Yarın klasik müzik akşamı, gece konserdeyim.. Gündüz işte. .
Kargo göndermek isteyenler için yurtiçi kargo 226463177 bu numaradan direk isim adres söylemeden % 30 indirimli gönderiyorsunuz.. Tekrar teşekkürler...

Pazartesi, Mart 29, 2010

özledim seni ben :)

Bazı sabahlar yürüyüşe gidiyoruz ya sahile.Bu görüntüye bakıp aman hep aynı manzara diyorum birden :) hep aynı manzarayı çek dur işte.Bütün güzellikler gözümün önünde . Hele Fethiye'nin bahar ya da kış sabahlarındaki havadaki puslu görüntüsü çok hoş, görmek lazım. Bazen oturuyoruz çay bahçesine, duruma göre çay-kahve içerken bizden başka iş kıyafetli hatta bazı serin sabahlarda çok da yürüyen olmuyor.Geneli eşofmanlı ve hızlı hızlı yürüyüp gidiyor yanımızdan.Oysa biz oradan işe gidiyoruz, aslında bir küçük köpek gezdirme operasyonu diyelim yürüyüşten çok. Manzarası bu görüntü olan. Yazmak istediğim şu, yani kelimeleri yuvarlamadan hemen yazayım..Biz öyle oturuyoruz ya karı-koca cafe de sabahleyin, geçen gün ilk geldiğimizde tanıştığımız bir hanım bana işler iyi değil herhalde dedi.Tabii bizden başka çalışan insan yoktu etrafta..Kendince bizim işlerin iyi olmadığına karar verdi sanırım :)) İşler iyi ya da kötü, çok yoğun bir günün öncesi orada beş-on dakika oturmak bir lüks olmamalı aslında.Biz yoğun tempoya orada keyifli bir kaç dakika depolayabiliyorsak ne mutlu bize ki böyle güzel bir yerde bu mucizeyi sadece biz farkedebiliyorsak. Diğer insanların işte neden farklı bakış açısı taşıdığı da belli bence. Neyse zaten bu hafta pek gidemedik sabah yürüyüşümüze, aşağıda bu hafta içinde gittiğimiz diğer bir kaç yerin fotoğrafını görebileceksiniz zaten.

Bu hafta aşırı yoğundum, gelecek hafta da öyle ama karar verdim, kendimi artık çok fazla kasmayacağım.. Yani olabildiğince sakin olmaya çalışacağım. Yalnız yoğunum diyorsam gerçekten yoğunum, insanlar bana başkalarının yoğunluklarını örnek alıp davranmasın ,sinirli de olabilirim.. Ters davranmak istemiyorum ama benim yoğunluğum başkalarının yoğunluğuna benzemez ..

Mavikuş gönüllüsü standı. Pazarda kurduğumuz tezgah,geçen haftasonu çalış karnavalının 2. el pazarındaydık.. soldan sağa, Hilkat Hanım, Fatoş Hanım, Ersin Bey. Süper bir ekiptik ,pazar çok kalabalıktı ama satış iyi değildi..

İngilizlerin standından..

Fikriniz olsun diye görüntüledim.


Kediler çok şirindi..

Hanife'nin kaktüs standı..

Bende hepsi vardı bu yüzden almadım ..
Bu taşlardan yapılmış saksı çok hoştu..

Bir sabah yürüyüşe giderken bütün yolların kesilmiş olduğunu gördük, sanırım bisiklet turnuvası vardı, denize gidemezsek bizde kanal kenarında yürüyelim dedik. Fethiye işte böyle bir yer..Bir adım ötede keçiler otlarken sen yol kenarında arabanı bırakıp yürüyüş yapabiliyorsun, yanında yolunu bulamayıp adres soran şöförler geziniyor, etraf sakin bir güne başlangıç aşamasında..

Otlayan keçilerin karşısındaki evler.. Büyük kanalın yanı.

Bir zamanlar yuvarlak görünen binanın yanında oturdum, sabahları ve akşamları bunaldıkça kanal kenarında ev kıyafetiyle yürüyüşe çıkardım.
Bu kanal Menderes zamanında ovayı su bastığı için açılmış, kurtarıcı olmuş o zamanlarda çünkü aşırı yağış indiğinde şimdiki evlerin yerinde olan tarlaları su basar,köylü ne ektiyse hepsini kaybedermiş.

Bu da Eğri köprü. Köprünün eğriliği su dağdan indiğinde yolu tıkamasın diye sanırım. Garip bir görünüşü var, neden yüksek kemerli yapılmaz da eğri yapılır bilemiyorum.Bir gün hikayesini öğrenir size de yazarım.

Bu güzel manzara Eldirek köyünden.. Bu hafta Ares Şeker adlı çok şeker bir arkadaşıyla balayına gitti bu köye.. Giderken biz götürdük, Ares'le Şeker o kadar iyi anlaştı ki daha yolda cilveleşmeye başladılar, köye zor gittik.. Umarım bir şeyler olur ve ben Ares'in yavrularını görürüm :)

Yolda keçi yavrularını çekmek üzere özel olarak arabayı durdurdu Uzunbey, ben bayıldım bu yeni yetme yavrucuklara..

Bu gördüğünüz seralardan gelen domates ve salatalıkları yiyeceksiniz önümüzdeki günlerde.. Bir ara seralardan yolu kaybettik, yollarda hortum ve kanal çalışmaları yüzünden bir çoğu kapalıydı.. Ben de fırsattan istifade görüntüledim.

Klasik müzik konseri sanatçımız Bahar Hanımla beraber yemeğe gittik Boğaziçine.. Mantar dolması ve salataları nefisti..

Bu ara sık sık Zen'e gidiyorum. E tabii gidince de kahve keyfi yapıyoruz çoğunlukla..Kulaklarınızı çınlatıp ,kahveleri bu manzarada yok ediyoruz içimizde :) Ben falda çıkanları düşünüyorum ve kendimce yorumluyorum çoğu zaman..

Bazen çok güneş olunca içeride oturuyoruz, biz artık kısa kollu geziyoruz da.. Yani artık ceketler gündüz kalın geliyor, turistler şortlu geziyor.. Ben yarım botlarla, ama yanımda kot ceketle hala..Çünkü Fethiye belli olmuyor aniden bir sert rüzgar çıkabiliyor. (Bu yazının sabahında gök gürleyip, yağmur yağmaya başladı birden.. )
Benim çam ağacının mor salkımla çevrelenmiş hali.. Etraf mis gibi kokmakla beraber yeşil-eflatun bir görünüm hakim.


Bu sabah yorgunluktan geç kalktık, oldukça yoğun bir haftanın ardından sakin bir sabah yaşamak istedim. Burası Nif.. Kırkpınar adı verilen restaurant.Nasıl rüzgarlı ve serindi ortalık anlatamam.Yürüyüş için gittik ama yürümeden döndük diyebilirim.
Yanımızda Ayşe ve Dean vardı, birde Köyceğizden kocaman bir yürüyüş grubu, davullu zurnalı gelmişler, hem yediler hem oynadılar.Bizde onları seyrettik, çok keyifliydi..

Davul zurnanın yanında sipsi ve bağlama da çaldılar.

Rakıya buz yerine kar koyup içtik. Uzun sürede kar erimedi. Kavurması,tandırı ve eti meşhur bir yer, misafirlerimizde bayıldı.Dean kalkıp bir ara oyun oynadı Köyceğiz grubuyla :)


Yoğurdu da en az etleri kadar güzel, herşeyi kendileri yetiştiriyor ya da yapıyorlar.. O kalabalıkta bizimle ayrı ilgilendiler.

Biz haftasonu rekor kırdık yoğunlukta.. Cumartesi gününden bahsediyorum. Sabah kalktık, Marmarise fuara gittik. Fuarı gezip (turizm ekipmanları) görüşme yaptık,aynı fuar Fethiyede de açılacağından bir ön araştırma gibiydi.. Bizde fuarda stand aldık, 14-17 nisan da pazaryerinde açılacak olan fuarda görevliyim 3 gün. Kendi firmamız adına diyeyim. Bu sefer gönüllülük yok, görev var yani..
Giderken ve gelirken ismi Kızılyaka olabilir o köyün yakınında Yörük Efe diye bir yerde yemek yedik. Muğla -Marmaris yol ayrımına yakın. Kurufasulye ve pide yedik, sabahta çorba içmiştik, güzeldi. Muğla-Fethiye yolunda gidilebilecek mekanlardan..

Marmaris Fethiye'ye göre bana çok şehir geldiğinden içinden fotoğraf yok. Zaten iki-üç saat için
gittiğimizden direk fuar alanına gidip gezdik, birde çıkışta Taşhan denilen bir alışveriş yerine uğradık. O tarafa gittiğimizde hep uğradığımız bir yer oldu orası..Güzeldi.
Döndüğümüzde saat üçtü. Çalış karnavalının basın toplantısı yapılan AquaPark'ta diğer arkadaşlarda gelmişti.Ben komite arkadaşlarımla aynı renk tshırt ve şapkayı orada giyip toplantıya hazırlandım. Birşeyler içip fotoğraflar çektirdik, toplantının amacı Çalış Karnavalı için yapıştırmalı etiketler,bayrak ve flama yaptırmış olmamızdı. Bunları basına tanıttık, sohbet edip saat beşte ayrıldık.Eve yakın olduğundan yürüyerek eve dönmeye karar verdim. Rokanın sahibi Tülin'le beraber önce biraz yürüdük sonra da Roka'da kahve içip sohbet ettik. Saat altıdan sonra eve dönebildim,üstümü değiştirip yedide konser sanatçısı Bahar Tuğlu'yu canlı yayın için yerel tv'ye götürdüm. Çalış karnaval grubundan arkadaşlarım da konser için tv programına davetliydiler. Bende onları seyrettim :) Güzel bir program oldu.
Çıkışta Buffolaya gidip birşeyler içtik ve eve döndük. Yoğun bir gündü gittiğim gibi yattım ve o gece çok güzel uyudum diyebilirim :))
Geçtiğimiz yazıların birine bir yorum gelmişti bloğunuz habertürkte yayınlandı diye, benim bu yorumu görmem saat dokuzu bulduğundan gördüğüm gibi arabaya atlayıp gazete almaya gittim, son gazeteyi ben aldım, gazetenin her yanına baktım ve bulamadım.Sanırım ege baskısı diye bunda yok diye düşündüm.O saatte kimden istersin ki gazete.. Babam çıkıp yakın bir markete bakmış İstanbulda, bu saatte bulamazsın ya satıldı ya toplamışlardır kalanları demişler.Canım sıkkın internete oturdum, face'te okul arkadaşlarımdan birini gördüm. İzmitte marketi olduğu aklıma geldi, hemen bir sohbet açıp ona sordum,markettemisin..? habertürk var mı diye..? Var bir tane kalmış dedi :)) Ne olur bak benim için dedim. Gazetenin her yanına baktı ama sanırım bulamamış. Bende internete baktım, yoktu..demek ki görmem mümkün değil diye düşündüm,çünkü bu tarz haberler internet yayınında yok. İçimden geldiği gibi yazmıştı bir gün , bende ondan istemiştim.Sağolsun bana yolladı da bu kadar uğraştan sonra bende görebildim.Hem de en çok sevdiğim yazılarımdan birini almışlar.. Ben çok basına çıktım ama bu beni sevindirdi mi..? Evettt :)) Çok teşekkürler "İçimden geldiği gibi" ...
Yeni anayasayla ilgili güzel bir yazı yazmış Aysema, yorumları da en az yazı kadar güzeldi, geçmek istemedim..Hatta mail grubuma yollamak için izin istedim.
Bugün sabahtan kahvaltıya davetliyim Boğaziçine.. Bir terslik olmazsa oraya gideceğim. Haftaya dinlenerek başlamak güzel olacak..
Bu hafta yine yoğun, ama güzel geçmesini diliyorum kendimce.. Hafta sonu Üzümlüye hazırlık yapmaya çalışacağım.. Standlar kalabalık olacakmış. Programı da burada, yerli yabancı mantar uzmanları gelecek, sanırım Türkiye'de ki ilk kuzu göbeği mantar festivali burada oluyor.
Güzel bir hafta olsun..
Örgü hareketi güzel gidiyor,desteklerinizi bekliyorum.Sadece örgü değil 2. el eşya da gönderebilirsiniz..Ya da elişleri.
Bu konuyla ilgili şu yazıdan bilgi alabilirsiniz.. Gülen'le konuşmak alışkanlık yaptı, bazen uzun uzun konuşuyoruz,konuşmadığımızda da özlüyorum.. Bu hareket bana herşeyden önce iyi bir arkadaş kazandırdı diyebilirim :)


Perşembe, Mart 25, 2010

Bir daha vursa idi nefesim nefesine..

Günlerdir yazmak isteyip de yazamıyorum. Bu insanın içinde sancılara neden olduğu gibi rahatlayamamak için de bir neden aslında. Kafam meşgul, iş, güç, her şeyle. Normal şartlar altında sayfalar dolusu yazabilirim ama gel gör ki bilgisayar başına oturunca her şey uçup gidiyor zihnimden. Özlüyorum, yazmayı, başka şeyler düşünmeyi, boş boş oturmayı, birilerinin bana bir şeyler öğretmesini, benimle ilgilenmesini. Öyle uzun zaman oldu ki geçmiş hayal gibi geliyor. Bir daha ulaşılmayacak bir şey. Oysa ben tüm günümü istediğim gibi geçirmek istiyorum, kimseye hesap vermemek, bisikletle tepelere çıkmak, - şu canım sıkıldığında bisikletle gezme olayı kadar beni rahatlatan bir şey yok sanırım, en özlediklerimden ilk sırada bu var :) komik ama öyle. Bir bisiklet, iki fincan, bir termos ve yere sermek için bir örtü, bir de manzaralı tepe..

Yazmadım, yazamadım Devin gitti, son günlerde yazamamamın sebebi biraz buydu. Onu düşünüyorum sık sık. Son ziyarete gittiğimde yanımda götürdüğüm onun için yazılan yorumlar geliyor aklıma.Ne kadar mutlu olmuştu, biz kakara kikiri geçirdik o dakikaları , hatta bize kulak kabarttılar bir ara bunlar ne konuşuyor diye ve onu tanıdığımdan beri hiç çaresiz görmedim ben. Hiç yenilmedi , hiç vazgeçmedi. Her nerede olursa olsun mutlu olduğunu düşünüyorum, o bunu çoktan haketti. Benim için bile ne kadar zor, ben onunla hiç vedalaşmadım ve sanki hala orada biliyorum. Ailesi ve oğlu için kolaylaşsın istiyorum hayat ama bir ölüm hayatı ne kadar kolaylaştırabilir ki..?

Bu bir veda değil, ben onun gittiğini biliyorum ama içimden gitmedi. Gönderemedim daha. Sanırım kolay kolay da gitmeyecek. Biz onunla bir müddet aynı binada yanyana ofislerde çalıştık,tanışıklığımız da oradan ama hayat beni onunla hasta olduktan sonra daha sık aralıklarla görüştürdü, yani ben onu hep zor zamanlarında aslanlar gibi gördüm. Bir kadın böyle olmalı aslında, ona amazon dememin sebebi de bu. Ben onu hiç yılmış,yıkılmış ve darmadağın görmedim..

Örgü hareketini anlatmıştım ona ben biraz iyileşeyim örerim dedi bana..Sonra döndü Jale örsün dedi, :) Jale annesi, en az Devin kadar güçlü bir kadın, örerim çocuğum dedi, bana en son raddeye kadar yaptığı elişlerinin son çalışmalarını daha önce vermiş, kolum şiştiği için artık yapamıyorum,pazarda sat bunları demişti..
Mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Yazacak daha sayfalarca konu bulabilirim onun hakkında ama ben son günlerde yaptığım gibi sadece kalbimin bir köşesinde yaşatacağım onu.

Yoğunluk devam ama yazılara ağırlık vermek istiyorum artık..

Bir terslik olmazsa 1 nisan da Fethiye Kültür Merkezinde Klasik Müzik Konserimiz var, sanatçılarımız Mezzo-soprano FERDA YETİŞER - arp BAHAR KINIŞ TUĞLU - çello ÖZGÜR ELGÜN . Biletler FETAV' da ve Çalış'ta Roka Restaurantta. Son günlerdeki yoğun işlerimden biri buydu işte.Bu konser Çalış Karnavalı yararına yapılıyor, geliri çocuklara kalacak.

Daha sonra 2-3-4 nisan da Üzümlü de Kuzu Göbeği Mantar Festivali var ve ben oraya bu gönderdiklerinizle gidip stand açmayı düşünüyorum.Yani ordayım, Üzümlü'de, gelmek isteyenleri bekliyorum. Mavi Kuş standına gelip bana yardım edebilirsiniz.. Herkes gelebilir- eşya yollayan yollamayan , festivali görmek isteyenler dahil :)

Mavi kuş Hareketi

1-Ece
2-Dersaadet
3-Bilge ve annesi-1. kısım
4-Sude Duru
5-Selmanın sepeti
6-Tülin Hanım (PDA)
7-Şanslı
8-Özlem-Trakya (2 kargo)
9-Canan Hanım
10-Eryaman
11-Anne İşte :) O kadar dalgınım ki farketmeden adını yazmışım :))
12-Petek C.
13-Mine Flora
14-Bilge ve Annesi (2. kısım)
15-Selma T. (Dün gelmiş)
16-Gülden Y. (bugün geldi)

Listemiz şimdilik bu kadar. Kırmızılar yayımlananlar.Siyahlar sıradakiler. Adı yerine bloğunun yazmasını isteyenler lütfen mail atıp bloglarının isimlerini yazdırsınlar.
Bir kaç gündür sizleri habersiz bıraktığım için üzgünüm.Bir terslik yok sadece ben hayata yetişmeye zorlanıyorum.
226463177 kargo göndermek isteyenler için adres ve isim yerine indirimli gönderecekleri numaramız bu.

Bugünün şarkısı eskilerden..Benim çok sevdiklerimden. Uzak yerlere gönderiyorum bu parçayı.. En uzak yerlere..

Pazar, Mart 21, 2010

Mavi Kuş Kargo 5 / Selma'nın Sepeti

Sevgili Selma göndermiş. Uzun süredir bekliyor aslında bende onlar etrafımda durdukça sabırsızlanıyorum. Uzunca bir liste yazdım Gülen'e bak dedim bu işlerim var :) yani beni mazur gör, bu kadar hareket yapıp bizleri bekletiyorsun diye düşünme lütfen. Her taraftan idare etmeye çalışıyorum.
Selma'ya gönderdikleri için teşekkür ediyorum. Ben kapak resmi olarak bunu seçtim, küçük ve şirin geldi gözüme .. Diğerleri de tam istediğimiz kıvamda :)) Yani ister örgü isterseniz de kullanılmış eşya,oyuncak bizimle paylaşmak istediğiniz el sanatları hediyeleri, göndermek istediğiniz ne olursa olsun bu numarayla (KARGO İÇİN KULLANACAĞIMIZ KOD NUMARASI : 226463177 ) gönderdiğinizde kargonuz %30 indirime giriyor.
Yurtiçi kargo hangi şubeden teslim ederseniz edin o numarayı verdiğiniz takdirde adres ve isim söylemeden bize teslim ediyor.

KULLANACAĞIMIZ KOD NUMARASI : 226463177

Örgü istemekteki amacım hem kargolar daha hafif olsun hem de örgü bir -iki yumakla örülebileceğinden masraflı değil, hem de bizler bebeklerimiz için hep yeni giysiler alabiliyoruz ama ihtiyacı olan insanlar gönderdiğiniz yeni örgülerle bebişlere yeni giysiler giydirmiş olacaklar.

Selma'nın sepeti 'ne tekrar bu güzel eşyalar için teşekkür ediyorum. Kendisi de bana resim göndermiş ama ben daha önce görüntülediğimden bunları yayımlamak istedim.

Oyuncaklar bizim için çok değerli, genelde az bulduklarımızdan.. Kopuk saplı deri çantalar, okul çantaları ,bunları tamir ettirip tekrar kullanıma sokuyoruz.Böylece hem atılan bir ürün tekrar ikinciye hayat buluyor hem de muhtemelen naylon torba ile okula giden çocukları sevindirmiş oluyoruz. Şaşırmayın gerçekten naylon çanta dedim. Özellikle köy okullarında rastlıyoruz..
Yelek..Birde yakından..

Penye ikili takım..
Kendi arkadaşlarımda harekete destek vermeye başladılar.. Geldikçe görüntüleyeceğim. PDA 'dan Tülin Hanım, hem beni ziyarete geldi hem de iki parça örgü getirmiş,çektim ama daha sonraki yazıda..Annem kısmet olursa İstanbuldan nisan da gelecek, gün arkadaşları bir kaç bir şey hazırlamışlar bizim için.. Annem bir kısmını şimdi getirebileceğini belirtti. Bende mayısta gitmek istediğimden diğerlerini o zaman alacağız.
Yarın Çalış Karnavalının 2. el pazarı var, yoksa bugün mü demeliydim :)) Saat 4.14. biraz kestirmişim,gözümü açtım ki saat üç. O saatten sonra uyuyamam diye yazı yazayım dedim. Başka zamanım olmuyor böyle zamanlarda. Zaten saat altıda kalkıp eşyaları almaya gideceğim, yedide pazarda olmamız gerekiyor.. Bu pazar çok erken başlıyor. Ben bu hafta Natür kitapevinde çalışan Fatoş ile beraber açacağım standı. Bizim hareketten ürünler yok çünkü burası 2. el pazarı ve herşey 1-2-3 liradan gidiyor,oysa bize gönderdikleriniz çok özel ve güzel. Onları özel bir kermeste ya da festivalde değerlendirmeye karar verdik arkadaşlarla. Belki de Üzümlüdeki kuzugöbeği mantar festivalinde çıkaracağız satışa.. Çünkü stand açmaya karar verdik. Festival etkinlikleri kapsamında oldukça kalabalık ve güzel bir yoğunluk oluyor orada..
Katılım kesinleştiği gibi paylaşacağım, gelmek isteyen olursa da çok memnun oluruz :)

Selma'nın sepetinin bereketi bizim sepetleri de doldurdu, çok teşekkürler :))
Not: Yeni yazı yetiştiremediğimden yazamıyorum.Oysa o kadar çok fotoğraf ve haber birikti ki sormayın..

Salı, Mart 16, 2010

Mavi Kuş Kargo 4 / SudeDuru

Öncelikle üzgünüm, kaç gündür zaman ayırmaya çalıştım ama ben debelendikçe blogdan uzak kaldım ve kargoları görüntüleyemedim bile.Bu arada kargolar gelmeye devam ediyor..

Bu güzellikler hiç kullanılmadan gönderilmiş, iki ceket ve beş pantolon. Eğer Sudeduru itiraz etmezse bu etiketleri üstünde ceket ve pantolonları bizim yüksekokulda okuyan öğrencilerimize vermek istiyorum. Seve seve ve bayıla bayıla giyeceklerdir. Geçtiğimiz hafta arkadaşlarla görüştük, gönderilen ürünler o kadar güzel ve bakımlı ki bu konuda yazmadan Gülen'e de danıştım, biz bu ürünler için ya özel kermes yapalım dedik ya da bunları 2. el pazarlarda değil El sanatları pazarında değerlendirmek istedik. Yani bu bağışlarınızı 1-2-3 liralık satışlar yapılabilecek pazarlarda değil, direk olarak özel bir şekilde değerlendireceğimiz şekilde paylaşalım, böylece değerine gitsin diye karar verdik.
Güzel ve özel bir tarih bekliyoruz.Bu konuda sizleri bilgilendireceğim,hatta davet edeceğim. Yakın yerde olanlar ve gelmek isteyenler bizlere katılsın istiyorum. Gördüğünüz kuru çiçekler kargonun içinden çıkan ve kokulu kuru yapraklar. Nasıl açtığımı ve geldiğini siz tahayyül edin artık :) Böyle güzel paketler açmak insanda alışkanlıklar yapabiliyor, her yeni kargo da heyecenlanıyorum ve içim sevinçle doluyor.İşin bir kısmı halledilmiş oluyor ama diğer bir kısmı var ki o daha sorumluluk isteyen ve olayıcı kısım.Allahın izniyle hep beraber
altından kalkacağız diyelim. Son toplantımızda Berna arkadaşlara sizin gönderdiklerinizi anlatıyordu, ben bile görmemiş gibi hayran hayran dinledim ,düşünün artık sizleri nasıl anlattığını :))
Büroda masamın olduğu köşe yavaş yavaş dolmaya başladı, gelenleri üçe ayırdım, görüntülenenler, yayınlananlar ve görüntülenmek için bekleyenler.Hepsini ve herşeyi sizinle paylaştığımızdan sakin sakin bekliyorlar şimdilik..
Bu yazıya sebep olan SudeDuruya teşekkürler, birde Gülen'e teşekkürler. SudeDuru diyorum ama blog ismini bulamadım. (Çok üzgünüm, yazıyı evden yazıyorum kargolar ofiste bu yüzden telefon numarası da yok ulaşabileceğim) En yakın zamanda bana bildirmesini rica ediyorum. Mavi Kuş Hareketine devam ve Yurtiçi kargoya gönül dolusu teşekkürler..


Bu güzelim eşyalar içinde mutluluktan kayboluyorum, desteğiniz ve güzellikleriniz için tekrar teşekkürler..
SudeDuru, bir an önce linkini bloğuna yönlendirmek üzere bekliyorum.. Yeni bir kargo da görüşmek üzere..

Cuma, Mart 12, 2010

Bahçemdeki çiçekler solmadan gel..

Yazmayı özledim. Pazartesiden bu yana koşturmaca da tamamlıyorum günleri. Nefis bir pazar günü geçirdim ama. Zaten resimler pazar gününden, yazılar karışık olacak.. Sanırım buralara bahar geldi :) Artık yakası kürklü kalın triko hırkamla sıcaklıyorum.Yarından itibaren kot cekete mi dönsem..
Pazar günü önce kahvaltıdaydık Boğaziçinde.. Mavikuşlar kendi aramızda toplandık, sonra Kaya'ya gittik Uzunbey'le. Bu çiçekler Kaya'dan. Afkule yolunda yürüdük. Yolda bir sürü insanla karşılaştık. Herkes kendini dağlara ve yollara vurmuştu hava güzel olunca. Bizde yürüdükten sonra bizi hep davet eden ama bir türlü evi bilemediğimizden ve zamansızlıktan gidemediğimiz dostlara uğradık. O ev gezmesi 2. bölümde bugün ancak yürüyüş ve çiçekler var.Eve bayılacaksınız eminim :) Ressam bir hatun ve onun kafa dengi eşi ,biz aslında ailecek yeni yeni görüştük ama Uzunbey herkesi sevmez,onlara bayıldı :) Ben zaten ilk görüştü çok kafa dengi bulmuştum ve yapıştım her zaman ki gibi.. Yaşça bizden büyükler ama ortak noktamız Şükran Teyze diyebilirim..Neyse ayrıntılar 2. bölüme..

Bahçemdeki çiçekler solmadan gel.. Roman yazsaydım adı bu olurdu sanırım. Romantik bir şey olurdu belki, ya da " bu kalp seni unutur mu..?" da ki gibi olabilirdi. Ben aslında araştırma kitapları yazmak istiyorum yani herhalde güzel roman yazamam diye. Ya da gezmeyi görmeyi seviyorum ya ondan belki bilmiyorum. Biraz pişmeyi bekliyorum yani hazır değilim daha.. Biraz daha hayat önümde pencereler açsın bakalım, biraz daha deneyimler yaşayalım. Birde paylaşmak istediğim bir şey var ki herkese öyle geliyordur belki ama hayatın verdiklerini iyi karşılayabilme özelliği çok güzel bir şey..Yani verilenleri almak için hazır olma durumu.Buna tecrübe mi denmeli bilmiyorum,yaşı ve deneyimi daha çok olanlar yol gösterebilir. Bazen hayatı yaşamak için çok genç bazen de bazı olaylar için geç hissetmek insanların ortak özelliği belki de. Fakat bir şey var ki hayata hazır olduğunuzda yaşadıklarınız kaymaklı ekmek kadayıfı gibi tatlı :) Ben hayatı bu şekilde kabullenmeyi seviyorum. Bazen şartlar size olduğu gibi sunulmuyor,şartlar iyi gelişmiyor ama eldekilerle yetinmek, yetmiyor aslında ama gelecek hayal etmek ve yanında ve istediğin gibi hissetmek senin elinde. Bu bazen umut kırıcı kalp yalnızlıklarına ya da sevgisizliğe vursa da hayat güzelliklerle ve onu güzel düşündüğün sürece güzel. Bu umudu yitirmeden o umudu insanlarla paylaşmak ,yaşam sevincini aynı hızla onların kalbinde de hissetmek kadar güzel birşey yok.
Bahçedeki çiçekler , en çok sevdikleriniz soğanlılar galiba :) Benimkiler sardunyalar ve kaktüsler , ne alaka ..? Sardunyalar çocukken odalarında dolaştığım Rum evlerinden, kaktüslerde Akdeniz sevdam .. Buraya geldikten sonra oldu, ama tam oldu. Bir arkadaşım bana sayende bende kaktüslerle ilgileniyorum demişti.. Ne güzel insanları bir yönde de olsa güzel uğraşlar için etkilemek güzeldir diyorum. Bende arkadaşlarımdan etkilenmeye onların sevdiklerine yakınlık duymaya çalışırım genelde. Yine de ustalığı onlara bırakmak şartıyla.

Kaya lalesi. Baharda Fethiyeliler Kaya lalesi toplamaya çıkarlar Kaya'ya. İlk zamanlar anlamazdım neden topladıklarını. Ben çiçek çok severim ama öyle her gördüğümde de toplamam, kıyamam yani. Geçen sefer Köyceğizden toplamıştım ama oraya insan ayağıyla gitmek zordu, kaybolup gideceklerdi. Oysa ben onları günlerce suda sakladım. Sonra düşündüm, yani dönerken sekiz sene oldu buraya geleli, ilk başta garip gelen çoğu şeye başka türlü bakmayı öğrendim ben. Başka bir bakış açısı kazandım, belki hala değişerek bakıyorum hayata. Bilemem ki .. Hayat dışarıdan göründüğü gibi dönmüyor buralarda. Farklı ,çok farklı hem de ama güzel.

Bu ağaç nedense diğerlerinden farklı gözüktü bana, bir tablo gibiydi.. Yüzlercesi içinden onu çekip çıkarmak , onun yakın gelmesi , arkadaşlıklarda böyle değil mi..? Bir sürü insanla tanışıyorsunuz ki ben mesela her gün yeni bir kaç kişiyle tanışıyorum ve aralarından cımbızla seçiyorum etrafımdakileri.
Geçen gün yahoo mailimde bir not, Facebookta benimle arkadaş olmak isteyen biri var :) Ne güzel ben onu taa 12 yaşımdan beri tanıyorum.. Biraz geç kaldı internet dünyasına girmekte çünkü bilirim bilgisayarlarla arası iyi değildi. Şimdi iyi :) Onu görünce çok sevindim tabii ki.. Hayatımın en güzel dönemlerinden birini beraber geçirdik.. Biz iki kız ilk defa yalnız dışarı çıkmaya ve gezmeye onunla başladık. Yani o çıkıyordu zaten sahilde oturuyordu ama ben çekmece de merkezde oturuyordum ve sahile uzak sayılırdı evimiz.O zamanlar sahile minübüs işlemezdi ve biz her yere yürüyerek giderdik. Sahil yazlıklardan oluştuğundan kışın ıssız ve sakin olurdu. Bu yüzden gece iznim az olurdu, yani gündüz sabahtan yürürdüm ve denize girerdim yazın. Dönüp eve annemlerle denize giderdik, sonra akşam üstü giyinip süslenip sahile çıkardık biz eskiden. Yani ben gider onu evden alırdım, beraber bazen çekmecedeki askeri kampa bazen de sahile cafelere akardık :) Eller havaya olmazdı çoğunlukla çünkü biz sohbet etmeyi sevdiğimizden daha sessiz yerlere giderdik. İlk yazlık sinema iznimi, ilk gecelere akma deneyimlerimi beraber yaşadığım bu arkadaşımı o kadar özlemişim ki ve eski günleri.. O bana ilaç gibi geldi.
Şimdi dernek başkanı olmuş :) Sosyal projelerde çalışıyor ve bana dedi ki kimin arkadaşıyım :))

Mavi Kuş Hareketi için en son Şanslı'dan, Mine Floradan ve Canan Hanımdan kargolar geldi. Sırasıyla ekleyeceğim , hafta sonuna sarktığı için üzgünüm. Yine yoğunum , çok yoğunum bu aralar. Bugün rahat çalışmak üzere geldim büroya çünkü evde kalsam bahçeye çıkarım biliyorum :) En azından 4 'e kadar işlerimi bitirebilirim sanıyorum. Pazartesiye yetişecek iki işim var. Haftasonu hazırlamam gerek, evde de işler var ama şu ara en son düşündüğüm yer evim.
Bu gece Çalış Karnaval grubunun yardım yemeği var Roka Restaurantta, oraya gideceğiz komite olarak. Desteklemek adına, çünkü Roka Restaurant şimdiye kadar burada olmayan bir yöntemle o gecenin servis elemanları hariç tüm gelirini Çalış Karnavalına bağışlıyor, ayda bir kez yapıyorlar bu etkinliği ama biz yoğunluktan hiç gidemedik. Birde ben Çağıl isyan etmesin diye haftada bir geceden fazla bir yere gitmiyorum, misafir çağırma durumları da bu sene hep
Çağıl'a göre ayarlandı o farkında olmasa da ..
Gülen tam hazırlık gidiyor, hızına yetişmek mümkün değil hala.. :))

Şimdi de arada kaçamak yapıp yürüyüşe gittik bir saat, Oyuktepe koylarının oraya, ilk defa hırkamı çıkarıp yürüdüm, çünkü esiyor deniz kenarı ve körfeze baktığından yürürken üşüyorum. Ares çok mutlu, o olmasa hayatta böyle bir şey yapmazdık, bizde mutluyuz :)



Yürürken yanımıza su alıyoruz, arada Ares'te sebepleniyor bizim sulardan ..

Papatyaları görünce aklıma Demirköy geliyor.. Özledim , belki İstanbula gittiğimde gideriz annemlerle.. Çok istiyorum.
Papatyalar..
Klasik Ares pozu :))

Kaya Lalesi

O gün sabahtan Boğaziçi cafedeyiz demiştim ya Yurtiçi Kargo şubesi bizi bu olaylarda hiç yalnız bırakmadığından Fethiye Yurtiçi Kargo Müdürü Rıza Bey' e teşekkür belgemizi sunduk. Fotoğraftaki Berna , arka grup gönüllülerin bir kısmı, ben en soldayım,Uzunbey böyle çekmiş. Ben zaten fotoğraflara çıkmayı sevmediğimden işime geldi,yoksa kendimi kesecektim :))

İndirimi bu sefer az yapabildiler biliyorum ama geçen sefer bizim başka bir etkinliğimizde tüm kargoları ücretsiz taşıdı Rıza Bey,( O zaman sadece Rıza Bey kendi adına-Fethiye Yurtiçi kargo şubesi- bu indirimi yaptı) bu yüzden fazla yüklenemiyorum.Yoksa İzmir Bölge umduğumdan cimri çıktı :P Bir hafta bu işler için görüştüm emin olun, yine bize destek veren bir otobüs firmasıyla görüştüm ama artık otobüslerin kargo taşıması yasak ve kısa zamanda bu problemi çözemiyorduk, bu yüzden vazgeçtik .. Bu konularda da duyarlı insan bulabilmek çok zor gerçekten, kimse beş kuruşundan vazgeçmiyor sosyal yardım projeleri için. Nerde ücretsiz taşıyacaklar. Benim dilim sivri bu konularda çünkü yaşanmışlıklarım çok, bu yüzden bu konuyu kapatayım artık :)

Kahvaltı çok nezih geçti, beraber kahvaltı ettik, fikir alışverişinde bulunduk. Baharı karşıladık bir bakıma..


Boğaziçi iyi hazırlanmıştı, diğerlerini çekmedim. Yönetimi değişmiş, daha sık giderim artık kahve içmeye..

Yazının birinci bölümü bu, ikinci bölümü Kaya'da geçiyor ve çok hoş , gördüğüm güzellikleri sizinle paylaşacağım..
Uzun yıllar beraber olmak şöyle bir şey sanırım, Uzunbey 'le oturuyoruz, ben son günlerde bir melodi var kulağıma yakın geliyor ama tek bir söz hatırlamıyorum dedim.. O bana direk Buz dedi, iyi de biz son zamanlarda arabada beraber radyo hiç dinlemedik, genelde konuştuk biraraya gelsekte. Evde zaten tv açık, işyerinde de bu ne güzel şarkı diyebileceğim bir zaman olmadı ama o benim hangi şarkının melodisini hatırlamaya çalıştığımı direk öneri getirerek bana sunuyor.Google açtım ve buz yazdım,şarkıcının adını da biliyor.. Oh ne güzel.. Şarkı çıktı ama bu değil diye o kadar kendimden emin dinlemeye başladım ki..Sonra baktım o, evet o melodi.. Buz'muş :)) Bizleri bizim farkettiğimizden daha iyi izliyorlar sanırım..