Biz, O'nu mısır tarlasında karga kovalamasıyla değil, topraklarımız üzerinden leş kargalarını kovalamasıyla;
Biz, O'nu "Fikriye"siyle degil, emperyalizmin ezmeye çalıştığı tüm uluslara örnek olan fikirleriyle;
Biz, O'nu kendisini çaresiz hisseden birisi olarak değil, tüm gücünü Milli Mücadele döneminde kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına tek yumruk olan ulusundan alan yüceler yücesi yüreğiyle;
Biz, O'nu içki masasından kalkmayan bir "ayyaş" olarak değil, üzerinde güneş batmayan topraklara hükmedenlerle oturduğu masaya yumruğunu vurup Sevr'i parçalayarak suratlarına fırlatan kararlılığıyla;
Biz, O'nu küçük yasta hocasına beslediği kini ileride devlet yönetimine karıştıracak denli "sığ" bir lider olarak değil; tüm dünyanın takdir ettiği ilerici görüşlerini silah yapıp bir ulusun makus talihine meydan okuyan büyük devrimci kişiliğiyle;
Biz, O'nu kimseleri ilgilendirmeyecek "özel hayati"ni "insan yani" olarak sunma şaklabanlığı ile değil; ornegin 1936'da Yalova'daki köşkü bir ağacın kesilmesini önlemek için rayların üzerinde 4.80 metre kaydıracak kadar dahi ve insan yani ile;
Biz, O'nu "Mustafa" olarak değil, bazı canlara inat, canimizin parçası, ruhumuzun ta kendisi Mustafa Kemal Atatürk'ümüz olarak anladık, anlatıyoruz..
KAYNAK: Prof. Fethi Murat DOĞAN
Biyocan'ın son yazısı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder