Salı, Ekim 06, 2009

Baksana Talihe :))

Dün sabah 6.30 da kalktık Uzunbey'le. Pazartesi yani. Ben geçen hafta eski jipimi satınca arabasız kaldım bir kaç gün ama Kaş'taki bir İngilizden yine eski model bir jip bulunca geçen hafta pazartesi gidip bakmıştık, noter ve arabayı alma işi bu hafta pazartesiye kaldı. Uzunbey'in en müsait olduğu gün olunca o günü beklemek zorunda kaldım. Yanıma mayolarımızın olduğu bir çanta ile bir müşterimizin tur arabasıyla Kaş' a gittik.Bu yüzden sabahın köründe kalktık zaten. Nasılsa arabayla döneceğimizden bu yoldan Kaş' a gittik.

Burada yaşayan yabancılar vize işlemleri için Rodos ya da Meis'i seçmek zorunda.Onlarda hem ziyaret hem ticaret bu adalardan birini seçip vizelerini yaptırmaya gidiyorlar günü birlik.Gittiklerinde de daha ucuz olduğu için sigara, içki ve domuzeti alıyorlarmış öğrendiğime göre. Rodos denizotobüsüyle hem daha uzun ve pahalı olduğundan buradan bir müşterimiz günlük tur yapıyor Meis adasına.Rodos Marmarise daha yakın Meis'te Kaş'a.. Kaş'a kadar transfer arabalarıyla gidiyorlar,oradan tekne ile Meis'e gidiyorlar, dönüşte araba onları bekliyor,tekneden inip yine evlere servis dönüş yolunda biz onlara katılmayacağımızdan sadece gidişe eşlik ediyoruz.

Sabah yedide bizim büronun önünden aldılar bizi. Hep beraber Kaş'a gittik,biz ayrılıp notere gittik ki sanırım Kaş Fethiye'den daha küçük bir yer olduğundan bir noter var. Neyse İngilizle buluşup noterden satışı yaptık, alan ve ya satan İngiliz olursa bu tarz işlemler için yeminli tercüman tutuyorsunuz.(Yaklaşık 30 lira ödedik,normali paylaşmak ama Uzunbey İngilize ödetmedi)
Bekliyoruz bir ara fotokopi için Fethiye noterlerinin gözünü seveyim,(Fethiye nufus yoğunluğu yüksek bir yer olduğundan 3-4 noterimiz var) 15-20 dakika bekledik kendileri lıkır lıkır çayları içtiler,bizden başka müşteri olmadığı halde bize sormadılar bile..Ben de kahvaltı bile etmemişim,çayıda çok severim daha orada çay krizim tuttu.İnadımda tuttu,bir şey söylemedim.Oysa dilimin ucuna kadar geldi, şimdi Fethiye' de olsak on kere çay içermisiniz diye sormuşlardı demek. Neyse içtikleri çayda nasıl sarı ,sarı ama özendim işte.Oysa ben şekersiz ve demli içerim.

Oradan arabayı aldık ve doğru yola çıktık, mayolarımızda yanımızda hava burada hala sıcak, kalın askılı tişörtlerimizle geziyoruz ..
İşimiz bitince doğru Kaputaj Plajına,hani geçen pazartesi gidememiştim ya.. Bu fotoğraf oradan. Önce o kadar merdiveni indik ki en son bir kaç sene önce gelmişim ve hala bu kadar turistik bir yerde kabin yok.. Bizde noter işleri ve daha sonrası için iş kıyafetiyleyiz ama o kadar çok denize girme hevesindeyim ki tarzım olmamasına rağmen Uzunbey' in bana kayalıkların orada tuttuğu havlu sayesinde soyunup mayomu giydim.Uzunbey inanamıyor, Asortik hallerimden biri de bu deniz kenarında kırolar gibi giyinme soyunma olaylarından, duşsuz kabinsiz plajlardan hatta şezlongsuz plajlardan nefret etmem..Yine de içimdeki deniz ateşi beni orada giyindirip soyunduracak kadar alevli . Neyse hemen giyip deniz ayakkabılarımı da kendimi denize atıyorum.Yalnız akıntı var ve beni sürükleyip duruyor,resmi çektiğim zamanlardaki kadar da kalabalık değil, bir tek çift var ve anladığım kadarıyla onlarda denizle çok barışık değiller.Bir girip çıktılar akıntıdan.Kenarlarda kayalara dalgalar vurup arasıra ayağımızın dibine hatta havlumuza kadar gelmesine rağmen Uzunbey rahat, ıslanmayız dedikçe kurulanacak ve günü o şekilde geçirecek birisi olarak huzursuzlanıyorum.Yüzüp yüzüp çıktım bir kaç kere.Aslında canım çıkmak istemiyor ama hem Uzunbey acıktı hem de bir kadastro olayı yüzünden köye gitmek zorundayız. Biraz yüzüp biraz da güneşleniyorum,saçımı ıslatmadan yüzdüğümden çabuk kuruyup tekrar aynı şekilde üstümü değiştiriyorum.Uzunbey benimle dalga geçiyor,bu kadar eziyete değermiydi diye.Ben bu eziyete giriyorsam anla ne kadar çok denize girmeyi sevdiğimi deyip yavaş yavaş çıkıyoruz basamaklardan..En az 150 basamak var .. Su süperdi, hem deniz hem de hava.. Doyamadım aslında ama karnımız da aç.Kaputaj plajı Kalkan'a çok yakın.Kalkan aslında çok büyük ve süper ticareti olan bir yer değil,çoğu kişi İngilizler dahil Fethiye' yi tercih ediyorlar alışveriş için.Bizde daha önceki gelişlerimizden yemek işinin hem iyi olmadığını hem de kazık fiyatlarda olduğunu bildiğimizden daha önceden aldığımız duyumlara göre İslamlar köyüne gitmeye karar verdik. Yolu bilmiyoruz ama Kalkan sapağından eski yola 2 km olduğunu biliyoruz ve Fethiye'nin Üzümlü köyü gibi olduğunu..Rumca adı "Bodamya" olan bir köy burası .

Kaputaj Plajı..



Makina tüm gün elimden düşmedi..
Son bir bakış..
Biz giderken plaj bayağı kalabalıklaşmıştı.

Bodamya - İslamlar Köyü
Eski Yunanca İsmi Bodamya şimdiki adı islamlar olan ve Alabalık balık çiftliklerinin bulunduğu, Kalkan'la arasında sıcaklık farkı olan sıcak yaz akşamlarında serin bir rakı balık ziyafeti çekebileceğiniz , Kalkan'a yüksekten bakabileceğiniz yemyeşil bir köydür. Eski bir yerleşim yeri olan Bodamya Yunanlılar zamanında da yine aynı etkinliğe sahip olan un değirmenlerinin bulunduğu bir köydü. Bodamya Kalkana sadece araç ile 10 dakika mesafede olup her zaman ulaşabileceğiniz dinlendirici bir yerdir.


Gittiğimiz restaurant girişe yakın ve adı Bodamya Restaurant sanırım.Doğru düzgün bir tabela görmediğimden hatırlamıyorum bile ama manzarası güzeldi :) Yemek de.

Etraf biraz bakımsız, garsonumuz ilgili, ortam nefis ve biraz serindi ki bu son zamanlarda aradığımız bir şey..

En manzaralı masaya biz oturduk.

Buz gibi bardaklarla bira, önce zeytin ve yufka,sonra da yemeğimiz geldi.
Burası eski Rum köyü olduğundan her yer asma ve zeytinlerle dolu..

Ben hardal severim ama hardal yoktu.Neyse idare ederim problem değil dedik.
Balık da güzeldi , ambians, manzara,buz gibi soğuk bardakta bira, servis ama o yeşillikler yok mu..? Ortamı tek bozan kararmış yeşilliklerdi.Yazık ettiler bence,yoksa on üzerinden kararmış yeşilliklerle altıbuçuktan yedi aldılar. Giderseniz yeşillik yemeyin,ya da baştan uyarın getirmesinler. Birde sanki çok güzelmiş gibi önceden kararmış yeşillik iki kere geldi.Yorgundum uğraşmadım. Birde her yer asma. Gözümde kaldı aslında.İnsan bir tabak içerisinde getirir kalkmadan.Giderken baktım Uzunbey'in elinde bir salkım üzüm, sen onu hesap getirirken ver ki adabıyla yiyelim ne o elimize verip gönderiyorsun.. Akşam evde yıkayıp yedik, güzel üzümdü,kalın kabuklu belli ki şaraplık. İleride şarap yaparken denemek lazım :) Güzel yerdi.. Rumlar ve Likyalılar bu işi biliyorlar bence de..En güzel yerlerde yaşamışlar hep.
Ordan çıkıp kendimizi yollara vurduk.. Canım hala çay istiyor ama bir an önce köye gidip işimizi halletmemiz lazım.
Kalkan -Fethiye Karayolunda Sidyma yolu ayrımından sapıp Karaağaç Köyüne çıktık.



Karaağaç dönüşü Ölüdeniz yolundan döndük.Daha yoldan arayıp büroya çay demlemelerini istedim ve sanırım en az dört bardak çay içtim :) Yolda içecek yer vardı ama zamanımız yoktu.
Büroya döndüğümüzde yorgunluktan ölüyordum ve eve dönüp Çağıl' la karnımızı doyurup uyumuşum..
Bugün sabahtan işe gittim, orada öğlene kadar durup öğlende bir müşterime çek almaya gittim,oradan diş hekimine ,oradan yine başka bir müşterime,oradan pazara ve işe döndüm. Migrostan alışveriş yapıp eve geldim.Her geldiğimde Ares'i dışarıda gezdiriyorum. Çağıl eve geldiğinde evde olmaya çalışıyorum bu sene.Benden istediği bu sadece.Yarın için bir yardımcı buldum ve onu bir eve götüreceğim. Sonra da benim evim için konuşacağım. Yarın aynı zamanda merkezde 2. el pazarımız var. Öğlen gidip eşya taşıyacağım Mavikuşa..
Hava hala sıcak ya temmuz -ağustos saçlarımın arkasını devamlı topladım bu yaz. Topuz yaptım :) Diğer türlüsü mümkün değil.Saçlarım açık gezmeyi seviyorum ve toplayınca başım ağrıyor ama arabaya in bin , klimalı ortamdan içeri-dışarı sadece bunun yüzünden bile sanırım geçen sene isiliklerim oldu.Olunca da geçmiyor,bu yüzden bu yaz ensem hep açıktı :) Saçlarım daha da uzadı ve arada da kıyafetime uygun renkte taç takıyorum sık sık.
Bu küpeler Rengin'den bana hediye.. Ben de ona kitap göndereceğim yarın. Çok hoşlar ve bana da çok yakıştı :) Kulağımda görmeniz lazım.. Böyle otantik şeyleri seviyorum.
Bu gecenin şarkısı : Baksana Talihe.. Göksel'den.. Tüm özleyenlere :)

15 yorum:

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

küpelere bayıldım güle güle kullan. fotoğraflar da ömre bedel, denize falan girmek değil de gidip o plajda uzanıp kitap okumak istedi canım...ares'in patisi iyileşti mi onu merak ettim bir de ...

Girls On Blog dedi ki...

Çok güzel bir yerde yaşıyorsunuz Asortik'cim özenmemek mumkun değil:)
Küpelerini iyi günlerde kullan,begenmene çok sevindim:)

enne dedi ki...

O kadar güzel anlatmışsın ki, sanki Kaş'ta (ki çok severim, güzel anılarım var) seninle noterde oturdum ve çay vermedikleri için kızdım, plajda yürüyüp denize girdim, kıvrım kıvrım yollarda yeni cipinle dolaştım (hayırlı olsun, güle güle kullan), büroda oturup dört bardak çayı içtim, saçımı topuz yaptım, o güzel küpeyi taktım (ben alttakini daha çok beğendim). Offf, neden benim işim de böyle değil ki. Şu Antalya'da bir iş bulamadın bana Krepim Asortiğim, tatile bile gelemedim yaaa.

Çınar dedi ki...

koşuşturmacanın arasındaki balık keyfi çokça ilgimi çekti.(hımmm)

Ve...Resimler bir harika hele Kaputaj Plajı. Kumsala vuran dalgaların köpüğü,gittikçe koyulaşan rengiyle deniz ve gökyüzü.Bayıldım...

Sevgiler

laleninbahcesi dedi ki...

Kaputaşa' a artık sadece tekne ile denizden gidrim. Bir daha ne o merdivenleri ne de o kadar ilkel giyinme çıkarma işlemini göze alabilirim diyordum ta ki ayzınızı okuyup , resimleri görene kadar. sanırım aynı şeyleri yeniden yaşamak zorunda kalsam bile o rengin içine yeniden dalmayı çok istiyorum.

Kalkan'da ki İngilizlerin sayısı beni çok şaşırtmıştı, ama orada konuştuğumuz herkes , onlar olmasaydı bizim gençlerin hepsi işssiz di dediler. Ekonomik yaşam sadece İngilizlere dayanmış artık.

Sevgiler size

pembecikolata dedi ki...

yine şahane fotoğraflar!!!Çok özendim:)

Asortik Krep dedi ki...

Burcum, Ares biraz daha iyi, 2-3 gün yürüdükçe kanadı biliyorsun zaten ama artık kanamıyor.. Geçiyor sanırım.

Girlonblog,çok hoşuma gitti,teşekkür ederim..

Enne, nasıl istiyorum aslında senin gelmeni anlatamam..

Çınar, çok güzeldi ve sizler içinde baktım bol bol :)

Lalenin bahçesi :)) Fethiye'de İngilizler daha çok aslında..Fethiye birde çok dağınık olduğundan nufus yoğunluğu belli olmuyor.

Pembe Çikolata, özenme gel lütfen :)

ipex dedi ki...

o denizin rengini, kumsalın güzelliğini, mis gibi akdeniz havasını, nasıl özledim, nasıl kıskandım sizi, nasıl çatladım gri-bulanık Brüksel göklerine bakarken anlatamam... hani denizden çıkıp duş almadan kuruyunca omzunuzda biriken beyaz tuz izleri vardır ya, dilimin ucunda tadı... bugün onca blog yazısı içinde beni en çok dağıtan blog ödülünü size verdim, nolur yine gidin, yine girin denize, yine yazın... bu sefer benim için, noolur :(((

Papatya dedi ki...

Harika bir sahilmiş gerçekten de...

Bu arada eski yazılarınızdan birinde Kayaköy'deki çiçek bir kapari çiçeği :) Kapari toplama imkanınız varsa, mayıs gibi toplayıp turşusunu yapabilirsiniz. Benim blogumda tarifi var:
http://komsudapiser.blogspot.com/2006/05/imdi-tam-kapari-zaman-devam.html

Özlem dedi ki...

denizin güzelliği,kumsalın o müthiş görüntüsüne hayran kaldım.
hele de üşürken içimizi ısıtan resimlerinle
yemek yediğiniz yerin görüntüsü ve üzümlerin berraklığı balığın nefisliği her şey muhteşem canım.
küpeleri tabi yanında tek geçiyorum çok hoşlar.
iyi ki varsın asortik...

Benim Hayatim dedi ki...

benimhayatim2@gmail.com resmi merakla bekliyorum

meltem dedi ki...

YANİ ÖYLE GÜZEL ANLATIYOSUN, O KADAR GÜZEL FOTOLAR KOYUYOSUN Kİ İNSAN KOPUP GİDİYOR
E ÖZENİYO Bİ DE TABİ:):)

Asortik Krep dedi ki...

İpex ,sezon bitmeden tekrar girmeyi düşünüyorum..Gerçi aralık ayında bile Ölüdenizde denize girebilir insan..Belki aralıkta girerim bu sene :)

Papatya, bir yürüyüşte arkadaşım göstermişti kaparileri,baharda toplarım o zaman..

Özlem,iyi ki sende varsın :) Teşekkür ederim..

Benim Hayatım, gönderdim :) Yayınlamışsın bile..

Meltem, özenenler buraya gelsin :)

Evren dedi ki...

ne kadar uzun zaman oldu kaş, kalkan, fethiye dolaylarına gitmeyeli... nasıl iyi geldi gezinmek o karelerde... ne keyif!!!

Asortik Krep dedi ki...

Gitmek lazım,görmek lazım :))
Bekleriz..