Çarşamba, Mart 14, 2012

Ayışığında gezerken seninle yıkandım*

İstanbula bu gidişimin en güzel fırsatlarından biri Gülsen Hanımla buluşmam oldu.Diğeri de Berceste buluşmasıydı :))
Bir taşla iki kuş misali oldu... Önce Gülsen Hanımla buluştum.Gerek kitabını imzalatmak gerekse onunla tanışmak için gittim yanına.  Yapraklar bloğunun yazarı olduğundan blogdan tanışıyoruz ama aslında senelerdir tanışıyor gibiydik.Yani bana öyle geldi ama  o da bunu sık sık tekrarladı.Güzel bir gündü,ben ilk defa metrobüse bindim Avcılardan. Zincirlikuyuda indim,aktarma yapıp öndeki araca binerek Söğütlüçeşmeye kadar gittim.Oradan taksiye bindim ve Natiulus Acıbadem de buluştuk.Tam resimdeki gibiydi :) Beraber yemek yedik Kırkpınar restaurantta.İçimi okuyan insanlardan biri oldu, ben karşımda çok sevdiklerim olunca fazla konuşmam ,onları dinlemeyi tercih ederim. Daha çok iç seslerimiz konuştu,arada birbirimize anlattık,gözlemledik,sorguladık.Ben onu seyrettim,zerafetini,konuşmasını,anlatışını,onu etkileyenleri,kızdıranları, hayatını , o beni çözdü.O anlattı ben çözüldüm.Nasıl oldu bilmiyorum ama beni anladığını düşünüyorum.Akşam eve geldim, anneme anlattım, çok etkilendim dedim,çok sevdim dedim.Kafam karıştı neden bilmem ama kafamı karıştıranları severim dedim.Ona da söyledim bunu :) Garip gelmedi tabii ki belliydi ama hoşuma gitti böyle kendimi anlatmadan birinin beni anlaması.Diyorum ya biz blog yazıyoruz ama o başka bir şey anlatıyor.Belki de hayatın şifreleri bilmiyorum.

  İlk defa Laz Böreği yedim :) Karadenizli ya, tatlı olarak onu tercih etti. Çayımızı içtik ve eve gittik.
 Evine ayrı bayıldım, kendisine ayrı.Her köşesinden bir güzellik  gözüken evin neresine bakacağıma da şaşırdım.Saatler nasıl geçti anlamadım.Bana kalsa sabaha kadar otururduk.İzin aldım fotoğraflar için,biliyor musun bu sardunyaları çekeceğini biliyordum dedi.Şaşırmadım :))  Geçmişten gelen bir esinti gibiydi,tanıdık ve sizi sarıp sarmalayan.İnsanları etkileyen bir yönü var onun,keşfedilmeyen. Anlatmak zor aslında,tanışmak lazım.Bırakmak istemedim, o konuşsun ben sabaha kadar da dinlerdim.
O çok merak ettiğim piyano...
Evinden sokak görüntüsü...
Böyle manzaralı bir evde oturduğunu tahmin etmiştim :)
Tanıdık mekanlar...
Annesi tarafından yapılmış bir etamin.
Ailecek sanatçılar zaten,evin her tarafında bu izlerden bulmak mümkün :) Mesela ağbisi Vedat Varol  nefis taş tablolar yapmış,hayran kaldım.Taşların orjinal rengiyle hemde.Bir köşe dolusu resim ve anılar.Zaten her köşe emek ve anı dolu bir ev,yaşanan güzel dakikalar,saatler.Diyorum ya anlatmak eksik kalır yaşamak lazım.
Vedat Varol'un taş tabloları yanında birde ölümünden sonra çıkarılan ve Gülsen Hanımın da çıkışında yardımı bulunan Rubailer kitabı var İş Bankası Yayınlarından.Duvarda ara ara şiirleri ve etaminlerde vardı.Evin her odasını gezmeme rağmen herşeyi görüntüleyemedim.Hem daha uzun konuşmak için hem de bunu kısa zamanda yapamayacağım için.Anlayın yani nasıl bir kültür yuvasına düştüğümü :))

etaminler
ahşap boyamalar
ama bu etamin  tablolar atlanacak gibi değildi.
Her ikisinide kendi yapmış.

Nefis bir mahlepli şarap ikram etti, İstanbul manzarasında içtik.
Hediye gelen güzel anılarını anlattı.Dedim ya masal gibiydi.O anlattı ben dinledim.Ben anlattım o dinledi ama yetmedi.Eminim daha saatlerce de otursak yetmeyecekti.Hava kararmaya yakın döndüm.Sadece dönüşte yer yer oturabildim ama farketmedi.Yorgun değildim.Dönerken bütün bir gün çalışan insanların başkalarıyla görüşmeye ne kadar az zamanı olduğunu düşündüm İstanbulda.Dönüşte iş çıkışına rastladığımdan hep belli bir tarz giyinen ve daha genç insanların oluşturduğu bir kalabalık vardı.Onları inceledim, dinledim.Metrobüste 3 kız mesela aşk hayatlarından olabildiğince serbest konuşuyordu.Çakkıdı çakkıdı sakız çiğner gibi bir sesle hemde.Bir ara yurdum teyzeliği yapıp laf söylemeyi bile istedi canım.Birde amma meraklısı var telefonla sesli konuşmanın.Başkalarına rahatsızlık vermek umurlarında değil,bütün hayatlarını konuşmak zorundalar mı bilmiyorum.Acil bir kaç kelime konuşup kapatır insan.Toplantılarda birde açıp toplantı halinde konuşanlara gıcık oluyorum.Sana telefon gelmişse ki telefonunu kapatmamışsın madem, kalk bir zahmet dışarıda konuş,şekilden şekile girdiğini seyredip  sesini dinlemek zorundamıyız biz.-Aklıma gelmişken yazayım dedim :) Bir tanede benim  koltuğumun arkasında dikilen kıza geldi telefon.Anladığıma göre bir yere senedi var,ödememiş,kefilini aramışlar ,ona sinirlenmiş, zamanı geçince onları arayıp şu gün getireceğim burda yokum dememiş,kefili arayınca da kızmış onlara. Onu arayıp rahatsız etmeyin diyor, sayesinde herkes durumu öğrendi. Nesi var ki şimdi bunun diyebilirsiniz ama yorgun argın evine giden biri bunu dinlemek zorunda değil ki..Otobüslerde insan müzik dinlemeli, insanların telefon konuşmalarını değil.Birde telefon çalınca herkes dinliyor, ben mesela konuşamadım, o kadar sessiz evet ya da hayır demişim ki karşımdakiler sonra görüşelim diye telefonu kapattılar :) Geldiğimden beri bu yazıyı yazmaya çalışıyorum.Çarşamba akşamı yola çıktım.Geleceğim gün birde hastalandım ki sormayın. O gün yattım evde öğleden sonra,hasta hasta geldim.Geldikten sonra da Uzunbey hastalandı ben iyileşmek zorunda kaldım.Perşembe dinlenmeye çalıştım, kendi aramızda günümüz vardı oraya gittim,cuma arabamı sattım, yine kahve günümüz vardı oraya gittim. Akşamüstü üzümlü kuzugöbeği festivalinin komitesindeyim bu sene,arkadaşlar ısrar edince yardıma gittim.Her cuma akşamüstü komite toplantımız var,oraya gittim.Bu sene festival 13-14-15 nisan da.Benim bildiğim Türkiyenin ilk kuzugöbeği mantar festivali.Bu sene 4. sü yapılacak.
Cumartesi CHP kadın kollarıyla  önce kılçadırda MHP kadın kollarının keşkek gününe gittik,daha sonra da Keçi Kitabevinde kitap imza ve söyleşi vardı oraya gittik.
Pazar günü uzunbeyle üzümlüye gittik iş için, gelip eve attık kendimizi akşamüstüde yürüyüşe gittik hava kararınca. Pazartesi  araba aldım,arabam tamirdeydi ya uzun süredir,tamirden çıktığı gibi de sattım.Çünkü Fiat yenilediği parçanın garantisini vermiyor, küçük bir parça için tüm direksiyon takımını değiştiriyor hatta fabrika hatası olduğunu kabul ediyor, ama bunu resmi olarak kabul etmediği için arabanın üçte bir fiyatına da tamir parası istiyor.Yani diyorum ki Fiat Panda alacaklar, arabanın direksiyon sisteminde fabrika hatalı ürünleri var, bunu şimdilik (!) kabul etmiyorlar, ama biz avrupa da yaşasaydık bunu ücretsiz değiştirip, arabaları fabrikalara geri çağırıp yapmak zorundaydılar,oysa bunu adamlara kabul ettiremiyorsun.Buradaki servisleri de bir kibar bir kibar sormayın gitsin, lütfen işimizi hallettiler,hatta azarlayarak.Genel merkez bizimle ilgilenmeseydi rezil olacaktık.Anadoludaki çoğu kazma müşteri temsilcileri yemin ediyorum İstanbulda işsiz kalır.Allahtan Uzunbey muhatab oldu, ben bulaşmak zorunda kalmadım.Kolay ödeşemem bilirsiniz :))
Neyse bu yazıyı gören bir allahın sevgili kulu Fiat yetkilisi varsa bu önerimi dikkate alsınlar,küçük bir araştırmayla dediklerimin doğru olduğunu görecekler. Yoksa uzun vadede marka güvenirlilikleri tuzla buz olacak..!
Marka demişken şu bankaların kredi kartı üyelik aidatlarıyla ilgili bir dilekçe yazıp kart numaranızı ve bilgilerinizi ekleyip (dilekçe örneği bende mevcut,mail atarsanız yollayabilirim) bağlı olduğunuz kaymakamlıklara kart ücretini gösteren ekstrenizle birlikte götürüp başvurabiliyorsunuz.Ben yapacağım, yapmak isteyenler olursa diye bilgi vereyim dedim. - Bankacı dostlar bundan hiç hoşlanmıyorlar biliyorum ama paramız cebimizde kalsın ki yeni harcamalar yapabilelim :)) 

Beykentten Büyükçekmeceye  iniş. Bu yolu seviyorum.Hele gün batımında çok güzel oluyor.
Burcunun evinden örgü yastık.Ben çekip bloğa koydum,annemde benden habersiz çekip koymuş.Anneannemin ördüğü yastıklarmış burcunun çeyizi için.İki sabah kahve içmeye gittim Burculara.Eşi ameliyatlı diye bize gelemediğinden annemle eşinin doğum gününü de hep beraber ailecek kutladık.
Berceste benim eski blog arkadaşım.Uzun zamandır blogdan tanıyorum ama  yüzyüze ilk defa görüştük. Nasıl buldun beni dedim,aynı  blogdaki gibisin dedi.ben blogdaki halimi beğenmiyorum ama ne demek istediğini anladım, çünkü bende onu aynı düşündüğüm gibi buldum :) O doğal ve doğallığa çok önem veren biri. Bu derecede doğaya hassas olması çok hoşuma gidiyor.Bazen forumlarda bazen farklı ortamlarda beraber oluruz.O senelerdir hep aynı duruşta yoluna devam eder.Ben onun aynı yazdığı gibi olduğunu gördüm.Çocuğuna aldığı oyuncaklardan yaptığı ikramlara kadar organik beslenen biri o.Benim için yaptığı erik ekşili kısırı ve pancarlı keki sizinde tatmanızı isterdim.Tariflerini onun sitesinden bulabilirsiniz ama ben onu ve misafirperverliğini hiçbir zaman unutmayacağım.Uğur Böcüğü'nü  ve tatlı sohbetli annesini de :) Yastık onun eseri,annem beni almak için uğradığında iyice inceledi ve elde kırkyama yapmanın ne kadar zor olduğundan bahsetti.Görüntüsü de aynı resimdeki kadar güzel bu yastığı ve ikramları çekmek için ayrıca izin aldığımı da belirtmeden geçmeyeceğim.Bir dahaki buluşmamıza kadar vedalaştık ve klasik İstanbullular olarak aramızda Akdenizden  tanıdık hemşerilerimizi bulduk hemen :)  Erik ekşisini ve organik diğer malzemeleri airport alışveriş mrkezinde kurulan organik pazardan alıyormuş,o bölgede yaşayanlar için bilgilendirmek istedim.
Pancarlı kek ve erik ekşili kısır.Birde nefis börek.
Yollardan görüntüler.
Annemin doğumgününde üç ayrı yerde pasta kestik.Bunlardan biride Burcunun işyeriydi.Bu da masası :) Çektiğimden haberi yok çünkü biz gittiğimizde çok yoğundular.Bir etkinlik başlangıcıydı,koşturarak kestik,yedik,içtik.
Benim eski çeşme,pencere,merdiven, kapı çekme hastalığım vardır.Bu çeşme Posta Başında caminin yanındaydı.Üzerinde arapça harfler de vardı.Biraz araştırınca caminin Fatih Camisi, çeşmeninde Süleyman Ağa Çeşmesi olduğunu öğrendim.Büyükçekmece öyle tarihi bir yerki zaten arada bu çeşme gibi bir sürü yer bilmeme rağmen bu kadar eski olduğunu bilmiyordum. (1273 senesinde yapılmış)
Kanuni nin Mimarsinan'a yaptırdığı Mimarsinan Köprüsü-biz çekmeceliler Mimarsinan köprüsü diyoruz da aslında sultan süleyman köprüsü diye geçiyor- yanında Sokullu camii ve Kervansaray var.O kadar büyük ve etkileyici eserlerin yanında bu çeşmeyi atlamışım şimdiye kadar.Burcunun iş yerine gitmesek farketmeyecekmişim de :)) Oysa Postabaşında arkadaşım otururdu,çok giderdim o bölgeye.Neyse böyle güzellikleri arada keşfetmek bile güzel.

Hep Fethiye taraflarında yemek yazmayacağı ya, kuzu kokoreçte sahilde iyi bir isim Şükrü Usta, sahil yolunda Albatrosa gelmeden, bir gece fast food niyetine gittik.Güzeldi.

Kuzenim Berna'nın kedisi.. Likör Bey :) Evin prenslerinden biri.Annemin doğum günü gecesi gittik,3. pastayı da orada kestik beraber.Emekli müzik öğretmeni ama şimdi tanınan  bir üniversitede danışmanlık yapıyor.
Sanırım Ares'in kokusunu aldı benden, beni  hem sevdi hem de fazla sevdirmedi  kendini.
Çağıl'ın babamlardaki odasındaki etamin ,annem asmış.Burcu yapmış olabilir,hatırlayamadım.
Çağıl'ın kitaplığı aynı zamanda benim çocukluk kitaplığım.Gözümü açtığımda bu kitaplık vardı, 4-5 yaşından evden ayrılana kadar kullandım.Benden sonra Çarli ve Burcu kullandı şimdi benim çocuğum kullanıyor,aklıma gelseydi  alabilirdim o kadar çok severdim bu kitaplığı.Ağzına kadar Çağıl'ın sektör kitapları mevcut.

Öndeki Albümdekiler kitabı Gülsen Hanım' ın benim götürdüğüm hariç Çağıl için bana imzalayıp hediye ettiği kitap.Çağılla son gün görüşemediğimiz için elden teslim edemedim. Annem, babam  ve Burcu da okuyacağı için açıkta bırakıp geldim.Bu arada kitabı onunla tanıştıktan sonraki gün bir gecede bitirdim.Ertesi gün uykusuz dolaşmama değdi doğrusu :))

Aradaki eski kitaplar benden olduğundan çok hoşuma gitti.Benim imzalı kitaplarım çoktur ama Çağıl istediği kitabı kitaplığımdan alma izni olan bir kaç insandan biri olduğundan bazılarını aldı..Yakında kendi kütüphanemi de en yakın fırsatta görüntülemeyi düşünüyorum şu an iki ayrı kütüphanede düzensiz biçimde durduklarından görüntüleyemedim.
Günlerdir yazıyı yazmayı düşünüyorum ama bölük pörçük yazabildiğimden bitiremedim.
Geleli yarın bir hafta olacak.Genelde alışverişlerişlerimi yazmam yani fiyat yazmamaya çalışırım.Uygunsa yazıyorum. Bu gidişimde iki güzel marka keşfettim.Biri Perlavista da Artistic diye örgü -triko modelleri büyük bedenleri de  ve değişik hoş modelleri olan bir mağaza , diğeri de Migros Avm de üst katta  Love My Body  diye bir marka. Adil Işık 'ın +beden markasıymış ben son bir kaç gidişimde gördüm. Fiyatları M&S ve Faik Sönmez 'den daha uygun ve daha genç kesime hitab ediyor genelde. Ben alışveriş yaparken ortaya karışık gidiyorum gerçi ama değerlendirilebilir bir marka.Son zamanlarda elbise ve eteğe sardığımdan değişiklik arıyorum.
Dükan şimdilik aynı konumda devam ediyor.Arada bozuluyor, o eski disiplinli halime hala dönemedim.Dönmeyi istiyorum ama göründüğü kadar kolay olmuyor.Yani insanların bana dediği gibi bir on sekiz daha ver demek kadar kolay değil o durumlar.Genelde bunu söyleyenlerin ya kilo problemi yok, ya da kendisi toplamda beş kilo verememiş biri.Bunları duymak için diyet yapmadım ben.Kilo verince de kurtulamıyorsun, en azından bu muhabbeti açanların o anki ruh durumuma göre aldığı enteresan cevaplar olabiliyor, onlarda söylemesinler.Bence herkes kendine bakmalı, ben kimseye gidip çok zayıfsın biraz kilo al demiyorum.Rahat bırakın artık bir ya. Düşün yakamdan.
Bugün Talin'in doğum günü.Aslında bu gece toplanıp hep beraber kutlayacaktık,sonra yarın akşama erteledik.Yarın akşam  Zen'de kutlayacağız.
Büroda stajyer bir öğrencimiz var.Onun doğum günü zamanı burda yoktuk, bende madem geçirdik beni de bekleyin deyince bugün pasta kesmeye karar verdik.Biraz sonra Gamze için doğum günü yapacağız.
Ben  geldim,tam gaz işlere girdim. Annem Bakırköyde koroya gidiyor, bu pazartesi gündüz gidip  Kars'ta konser vereceklerdi, kar yağışından pazartesi gidemediler,mayısa ertelenmiş.Burada da arada yağış oluyor ama kar yüzünden gidemeyecekleri hiç aklıma gelmemişti.Konser kıyafetlerini bile  beraber hazırlamıştık İstanbulda.
Ruhum çoktan bahar turlarında, artık havalar düzelsin istiyorum ve  kendimi denize  atmak için sabırsızlanıyorum.Geçen sabaha karşı ilginç bir rüya gördüm.Ankara da oturan bir arkadaşımın oğlu var, kızı yok, bahçede oturuyoruz, ben eşine çok benzeyen kızıyla -bu arada eşini hiç görmedim- bir canciğer kuzu sarmasıyım sormayın.Sonra telefonumu kaybediyorum ve onu arıyorum bahçede. O heyecanla da uyandım. İlk yorum önemli ya Fatoş oğlunun eşine benzeyen biri ile evlenebileceğine yordu.Kendisine ulaşabilirsem anlatacağım :)
*Başlık bu sefer benden :)

15 yorum:

Berceste dedi ki...

Gozlerim dolarak okudum Asortik Krep'im :) Tesekkurler...

Sen elmali kekten yememissin anlasilan :P

Ben de hediyem icin cok tesekkur ederim. Sirt cantasi seklinde olani yoktu ve ben genelde sirt cantasi tercih ederim. Hic oyle hanim hanimcik cantalara alisamadim gitti :)

Annemin ayaklari gorunuyor yiyeceklerin ardindan :P

düşünce bahçesi dedi ki...

ne güzel anlatmışsın, gülsen hanımı tanımak bir ayrıcalık.
donanımına ve enerjisine hayran kalanlardanım.
sana ve cennet fethiye ye selamlar..

Arzu Sarıyer dedi ki...

Büyülendim desem inanırsın değil mi Sevgili Krep ,çok hem de.Gülsen öğretmenimle iki yıl önce ben de mart ayında kucaklaştım.Yazını okurken kendi yaşadıklarımı da an an yaşadım,sizin yaşadıklarınızda kaybolurken.Evettt sen de O'nunla tanışma şansına sahip şsnslılar kervanına katıldın.Ne mutlu canım kardeşim ,sevgiler...

gülsen VAROL dedi ki...

Bekliyorduummmmmmmm...
Sevgiliden gelecek mektubu getiren postacı yolu gözler gibi!!!
Hiç mübalâğasız günlerce pencere önünde oturup kadeh tokuşturdum seninle.. ve konuşmadıklarınızı, konuşamadıklarımızı da konuşturdum ikimize..
Sevgili Asortik Krep... biliyor musun, seni iskandinav ülkelerinin hanedanlarından prenseslere benzettim.. hem çok içten hem çok mesafeli!!..
O nedenle ben bendeki izlerini ve izlenimlerimi sayfama aktarmadım.. Rövanşı olmalı diye düşündüm :)))
Sonsuz sevgimle teşekkür ediyorum anlatımın ve abartıların için..

Annenin yaş günü olduğunu bilemediğim veya dikkatimden kaçtığı için ona bir çam sakızı ile merhaba diyemediğime de ayrıca çok üzüldüm..

Uzunbeye geçmiş olsun... hasretten hastalanmıştır ya da numara yapıyordur!!! :)))

Esin Bozdemir dedi ki...

Ben de sizin adınıza, dolu dolu geçirilmiş bir haftayı hele ki ilk başta sevgili Gülsen Öğretmenimiz ile tanışıp böylesine keyifli bir gün geçirmiş olmanıza çok sevindim.. O kendine has tavırları, asil duruşu ve çevresine yaydığı büyüleyici sinerjisi ile iz bırakan ender insanlardan birisidir!..

Bu arada berceste'nin tarifleri de çok iştah kabartıcı görülüyor...el emeği kırlentler de öyle...

Size ve akdeniz'in harika beldesi fethiye'ye benden de selam olsun...

sevgiler, iyi haftalar dilerim..

nihansu dedi ki...

Sizin de Gülsen Varol ile tanışma ve onunla sohbet etme ayrıcalığını yaşamanıza gerçekten çok sevindim. Özellikle evindeki her köşesi bir yaşanmışlık, bir hatıra kokuyorken orada demli bir çay eşliğinde sohbetin tadını tahmin edebiliyorum.
Çok güzel ve samimi bir anlatım. Böylesi dopdolu günler yaşamanıza ve benim deyimimle canım Mamy'im ile harika vakit geçirmenize çok mutlu oldum.
En içten sevgilerimle...

Blogger Bolat dedi ki...

Bende sizinle dolaştım postu okurken, elinize sağlık, samimi bir paylaşım olmuş, kedi de pek şeker :)

NzlGl dedi ki...

Ne güzel bir gün geçirmişsiniz:)Gülsen hocamın evini sayenizde bizde dolaştık. Aklım mahlepli şarapta ve o etamin işlemelerde kaldı:)
Umarım birgün bende tanışma fırsatı bulabilirim:)
sevgiler

Özlem dedi ki...

:) kredi kartları olayına gireyim ilk önce x bankanın k.k çıkan aidat için kaymakamlığa başvurmuştum tam 1 sene önce daha yeni kararın çıkması 2 hafta önce belli oldu , burada ki personelinde fazla üstüne düşmediği için böyle bir problem oldu , ama diğer kartlarım için müşteri hizmetlerini arayıp oradan iptal ettirdim hatta bir tanesi tam komedi idi :) aradığım diğer bankanın müşteri hizmetlerine bir bay çıktı durumu izah ettim bunu iptal edemiyceklerini söylediler , sonra bankada tanıdığım arkadaşımı arayıp belki oaradan yapabilirler dedim ama oda yine öüşteri hizmetleri aramamı söyledi yine aradım , bu sefer karşıma çıkan bayan temsilci ikiletmeden iptal etti :) şunu anladım ki bankalar işlerine nasıl gelirse öyle davranıyorlar hakkımızın ardında durmalıyız , herkes bunu yapmalı ...
gülse hanımla buluşma yazını okurken bizide oraya çekmişin gibi hissettim resimler bir harika , etaminlere bayıldım ,

ayrıca özlendin :) gelmiyor musunuz bu tarafa

Asortik Krep dedi ki...

Berceste,bir daha ki sefere elmalı kek istiyorum o zaman :)
Çantanı güle güle kullan.

Düşünce Bahçesi, Gülsen Haımı tanımak bir ayrıcalık bence de :))

Arzu Hanım, ne kadar öğretici ve eğitici bir buluşma olduğunu bilirsiniz o zaman :))

Gülsen Hanım, istedim ki aceleye getirlmemiş bir yazı olsun.Bu yüzden gecikti,üzgünüm.Ben sizinle çok mutlu oldum,kendime dair güzel bir iz bırakabildiysem ne mutlu bana :) Rövanşı olur mu bilmiyorum ama çok isterim.Abartı değil gerçekleri yazdım :) Evet bende Uzunbey hakkında aynı şeyleri düşünmüştüm ;) Annem kitabı bana imzalatabilirdin dedi.. :)) Hak verdim.

Esmir, Akdenizin sıcak bir akşamından size sevgiler gönderiyorum bende... :))

Nihansu,sizin aranızdaki bağlara bayılıyorum ben.O da sizi ayrı seviyor, bunu görmemek mümkün değil :))

Bolat, teşekkür ederim.

Nzlgl,mahlepli şarap gerçekten nefisti,bence de tanışmalısınız. :))

Özlem, bankalar ve kurumlar artık hiç affetmiyorlar,nerden yakalarlarsa ordan vuruyorlar.

Syhn dedi ki...

laz böreğine bayılırım ne zmndır yemiyorum yaaa

CaDı dedi ki...

Yine harika fotoğraflar, harika anılar!! Bayılıyorum enerjine buraya bile yansıyor, bir daha ki gelişine bizde görüşsek ya artık?

Oglak Kizlari dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş. Keyifle okudum. Eline sağlık.

Söğütlüçeşmeden trene binince Süreyyaplaji durağında oturan anne.

işte ben dedi ki...

öyle güzel anlatıyorsun ki adeta sizinle beraber yaşıyorum o ortamı:)

Asortik Krep dedi ki...

Syhn, bende sevdim,güzeldi :)

Cadı, ben çok isterim :)

Oğlak Kızları, Dalyan Fethiye 1 saat falan :)) Sen anladın onu..

İşte ben,ne güzel, çok sevindim beğenmenize...