Her gün yazmak isteyip yazamayan kaç kişiyiz..? Nereden başlasam ,nasıl yazsam ,böyle yazmaya yazmaya konuları da unutuyorum ve değinmeden geçiyorum çoğu zaman.İşlerden yazamıyorum,kafam dolu olunca kelimeler çıkmıyor zihnimden.3 gündür yazı yazacağım.
Bağdat Cafe 'den başlayalım.Uzun süredir okuyorum bloğu,ara ara yorumda yazarım destek olmak için, çünkü haklı olduğuna inanıyorum,bunu yüz yüze tanışmadan da anlayabiliyorum zaten, yıllardır bloğu okuyorum.Hoş aramızda tanıyanlarda var.Önce Tastoli Özlem aradı.Bir şeyler yapalım,mesela Ayşe Arman'a yazalım diye ,yazdık,hatta mail attık,bloglarda yazıda yazdık, faceten ulaşmaya çalıştık Ayşe Arman'a, Twitter'a yazdık,link verdik, insan bir cevap verir,olumsuzda olsa.Bu kadar insan ki -sayımız giderek çoğaldı- sana ulaşmaya çalışıyor. Herkes o yazarsa dikkat çekeceğini düşünüyor, bende ,ama İrem Hanım'da bir kadın (Bağdat Cafe) ve en azından bir cevabı hak ediyor diye düşünüyorum. Hayalkırıklığımı anlatmam kelimelerle mümkün değil, en azından durum ne diye ona ulaşmasını beklemiştim.Çok mu insan odaklı düşünüyorum acaba.. ? Bir anne ve gazeteci bir kadının en azından ona ulaşmasını beklemekle..Bir insanın hayatında daha önemli ne olabilir ki çocuğundan başka..? İlla bunu anlamak için insanın başına mı gelmesi gerekiyor..? Aynı soruyu sayıları bilmem kaçbinleri bulan blog dünyası için de sormalı mı..?
Tanya bloğundan paylaştı,tvit attı, mail attı, başka arkadaşlarımızı da organize etti ama demek ki yeterli değil, bu yüzden Ayşe Arman 'ın kendi katkılarıyla yapılan ! facebook sayfasına (öyle yazıyor), bloğun adresini linklesek mi diyorum.Hani aranızda bunu yapmak isteyenler varsa... İrem Hanımdan da cevap bekliyorum, facebook sayfası açıp bizimle paylaşması için.Sayfa açılınca sizinle de paylaşırım,biz şimdilik hala Ayşe Arman'a ulaşmaya çalışalım bakalım ve lütfen yazılarında şimdiye kadar paylaşmayanlar hiç değilse yazılarında link verip konuyu gözden uzak tutmamaya çalışsınlar.Desteğini esirgemeyen arkadaşlara teşekkür ederim.
İşçi partisi imza kampanyası yapmış, imza verdik destek için.
Bu kaktüsü çok seviyorum,Ziraat bankası önünde,bu sefer sakin olunca fotoğrafını çektim.Daha önceki halini facebooktaki kaktüs grubumda paylaşmıştım.Her sene çekip izlemeye çalışıyorum ne kadar büyüdüğünü.. :)
Aşağıda grubun ilk sergisinin afişi yer alıyor,gitmek isterdim ama o tarihte benimde gezim var, Şirince - Efes Gezisi yapıyoruz,bir gece konaklamalı.Bu yüzden bu ay hiç bir yere kımıldayamıyorum.8 nisanda Silivri 'de dahil.
Ares'le gittiğimiz geçen haftaki pazar kahvaltımızdan...O kahvaltı üstüne son pazar biz birde gezi yaptık Xanthos'a.Yani iki haftadır yazı yazacağım demek bu.
Yanıklar da Kargı çayı kenarında "huzur sofrası" diye kahvaltı yeri. Her şey doğal ve güzeldi, ara ara gidiyoruz, her gittiğimizde daha iyi buluyoruz. Birde küçük köpeklerini bağlasalar daha çok gideceğim de onlar bağlayana kadar stres yaşıyorum doğal olarak. Ares bir şey yapmıyor ama köpek bize hiç rahat vermiyor.Birde şöyle bir tehlike var ki ben sinirlenirsem o da sinirleniyor,ben hem sakin gözüküp,hem de şimdi Ares'i ısıracak diye endişelenince doğal olarak stres yaşıyorum.Mekan sahipleri köpek besliyorsa gündüz ya köpekli misafirlere uyum sağlamayı öğretmeli köpeğine,öğretemiyorsa da bağlamalı.Gece açsın, dolaşsın köpek.Birde kötü tecrübe yaşadığım için ben köpek bağlanana kadar stres oluyorum.
Neyse sahibi bizi görünce de köpeği bağlasa gidiyoruz, seviyoruz orayı.
Ares
huzur sofrası kahve keyfi
kuzular
Burası da Fethiyenin en organik çiftliği Pastoral Vadi.
Akdağlar yoldan bembeyaz, o resim çekildiği gün biz tişörtle geziyorduk. Sonra hava bozdu,hatta şimdi yazıyı yazarken ara ara yağmur çiseliyor,camdan yapraklar uçuşuyor.Bugün esintili bir gün.Hırkalar üzerimizde.
Bunlar kahvaltıya gittiğimiz gün öğleden sonra Ölüdeniz Belcekız plajında çekildi.
Ares sabah tatlı su,öğleden sonra tuzlu su banyosu yaptı.
Plaj sakindi ama o gün her yer çok kalabalıktı.Mangalını ,kilimini alan yeşil alanlara,deniz kenarlarına koştu. Büyükşehirlerden tek farkı bu tarz ortamlara taş çatlasa 10 dakika mesafede olmamız.
Gülce Ares'i kovaladı durdu, ona taş yedirmeye çalıştı :) Yattı ,yuvarlandı.
Ölüdeniz- Belcekız Plajı Paragliding yapanlar.
Şarap keyfi.
Ares
Fatoş'un doğum günü pastası.1 martta çok kalabalık bir organizasyonla kutladık.
Uzunbey'in dernek arkadaşı Semra Hanımla evde küçük bir toplantı yaptık, bir etkinlik için.Gitmişken etrafta çok güzel eski eşyalar görünce izin isteyip çektim.Bu müzik kutusu eski ve şu an çalışır vaziyette.
Aileden kalma fincan.
Eski radyolar.
Eski berjer ve biblolar.
Ailesi ve kendisi İzmirli.. Hatta Asansör'ün altındaki bu evlerden birinde doğmuş.
Veranda cafede bu sene tam 3 tane doğum günü kutladık.
Keçi de arada çok güzel kitap dergilerine rastlıyorum.
Arada ADD Fethiye (Atatürkçü Düşünce Derneğinde) imza gününe katıldık. Fethiyeden Şahsene Camız kitaplarını imzaladı.
Gülce'lerde kahve keyfi yaptık Zeyneple.
Vücut dili ve sağlıklı yaşam ile ilgili bilgi aldık bir eğitimciden.
Bir gün sergi gezdim, " Bizi Rahat Bırakın" Irak savaşından yaralı kurtulan insanların , görüntülerinin fotoğraflarıyla oluşturulmuş bir sergi..Mimarlar Odası tarafından Fethiyede açılmış,ülkenin çeşitli yerlerinde sergilenmiş Irak savaşının 10.yılı nedeniyle yapılmış,savaşın insanlar üzerinde yaptığı tahribatı en ağır şekilde gösteren fotoğraflardan oluşuyor.Çok kısa bir tur attığımı tahmin edersiniz,insan bakmaya zorlanıyor ama savaş çıkaranlar utanmıyor.
Biz bu hafta sonunda çok güzel bir gün geçirdik,Xanthos-Patara turumuzu yaptık.Bol bol resim çektim,ayrıca paylaşacağım.Kayaköy İlköğretim Okulunun Kütüphanesi için kermes yaptık.
Oldukça büyük bir kermesti,çok yorulduk ama değdi.
seramikler
Hanife'nin standı.
Fethiye'den hediyelik z.yağ sabunları.
Önlükler.
Kermes Kaya ilköğretim okulunun kütüphanesi için yapıldı.
Kabuklu Fasulye yöresel Fethiye yemeği,kermese yaptık,herkes severek yedi.Aşure ve keşkek de vardı.
Fatoş kermeste benim gibi görevliydi.(Bloğu okuyor,eğer istemezse resmi kaldırabilirim :)) Burcu aradı neden yazmıyorsun diye.. Zaman bulamıyorum dedim.Böyle zamanlarda sevdiklerimi de az arıyorum.Bir kere zaten çok özleyince arayamıyorum, konuşmak yerine gitmek istiyor canım.Sanki seslerini duyarsam dayanamayıp kalkar giderim gibi konuşamıyorum.Eskisi gibi konuşmayı özledim.
Benim ön dişlerim seramik,geçtiğimiz hafta sağ önlerden biri ortadan ikiye kırıldı,sanırım onbeş sene olmuş.Değişmesi gerekiyor, en sevmediğim tedavilerden biri diş tedavisi,kendimi başkalarına zor teslim ettiğimden, zor uyuştuğumdan ve dişlerim sorunlu olduğundan araştırıp duruyorum.Burada bir diş hekimim yok-tu, bulmaya çalışıyorum,moralim bozuk,geçici yapıştırmayla gezip,çıkarsa yutmamak adına ağzımın sol tarafıyla yemek yemekten gına geldi.Sanırım haftaya bir karar verip başlamam gerek.Bir ay sürermiş,gelecek günlerim biraz sıkıntılı,eve kapanıp kimseyle görüşesim yok ama aslında her gün sokakta ve etkinliklerde görevim var :)
Yarın bir terslik olmazsa kadın kollarıyla Dalamandayız.
Mavi Kuş'ta çarşambaları görev aldım bu ara,başkan trafik kazası geçirdi,hepimiz kriz yönetiminde ekibi daha çok desteklemek adına daha fazla sorumluluk aldık.Zaten dışarıdan elimden geldiğince çalışıyordum,şimdi çarşambaları nöbet tutup,dernekte çalışacağım elimden geldiğince.Bugün 2. el pazarı vardı,haftaya başlayacağım kısmetse...
8 nisanda herkes Silivri de, ben buradayım :(
*başlık: Cemal Süreya
Bunu koymazsam olmaz,facete gördüm çok hoştu,Ankaranın çok konuşup etrafa laf yetiştiren başkanı için yapmışlar :)) Uzayla yarışıyorlar onlar canım... :))
Yalan Dünya daki yeni tiplemeye de bayıldım..tık
O karakteri doktorlara konuşturmuşlar, bu hafta face'teydi...
Ne çektin be doktorum
Sabahlara kadar ders çalışırdın biz sokakta top oynarken. Sonra tıbbı kazandın. Biz flört ederken sen yine sabahlara kadar ders çalıştın. Sonra biz işimizi kurduk, ev araba aldık, evlenip çoluğa çocuğa karıştık, sen hala mecburi hizmetlerdeyin, nöbetlerdeydin, TUS çalıştın. Şimdide aldığın çekirdek parasında herkesin gözü var, dövüp sövüyorlar, öldürüyorlar ...
değermiydi bee ....
Akıtacan tabi elemini, kederini ... N'apçan ... ?
Çok daha kötü şartlarda yaşamak için bu kadar didinmeye, fedakarlığa değermiydi ?
Çok yıprattın kendini bee ... Ama kıymetini kim biliyor?
14 Martta bile dövüyorlar sizi ...
Yürüyün tabi, yürüye yürüye yollar aşınmaz ...
Ne çektin bee ...!
5 yorum:
sizi sevıyorum.
Dolu dolu yazılar birikmiş iyi olmuş ama ben belcekız da kaldım...
Bağdat Cafe'yi bir zamanlar takip ederdim, sonra araya başka başka şeyler girdi ben bir dönem blog yazmayı bıraktım falan falan...Dönüp tekrar baktığımda hiç bir şeyin değişmediğini görmek çok üzdü beni...BU ülkede yaşanan haksızlıklar, artık yüreğimi yoruyor...
baştan sona izledim okudum üzüldüm aresi sevdim şimdi gidiyorum gene gelirim ..kemer den sevgiler ..*-*
Ellerine sağlık.
Tam okuyamadım ama fotolara baktım.
Uykulu anne
Yorum Gönder