Çarşamba, Temmuz 09, 2014

Unuttum telefonda söylemeyi bu sabah, sesini duydum mu dünyayı unutuyorum.* :)


Son dakika: Ares baba oldu :)) 

 Ares'le Maya'nın tam sekiz tane yavrusu oldu.Resimde  Maya ve yavruları görüyorsunuz.

 Yavrular çok tatlı gözüküyor,imkanım olsa hepsini eve doldururdum,sanırım bir tanesi bizim :)

Daha önce de çok sevdiğimiz köpeğimiz oldu ama Ares biz büyüttüğümüz için çok kıymetli. Onun çocukları da bizim için heyecan kaynağı.Kaç gündür baba olacak diye bekliyorduk.Sizle paylaşmak istediğim çok önemli bir durum var ki bu cinsler aşık olup ancak beraber olabilirmiş demişti veterinerimiz.Gerçekten de başka köpeklerle beraber oldu ama Maya'yı çok sevmişti, ondan çocukları oldu :)

Bu fotoğraflar mayıs fotoğraflarıdır.Bu yüzden oruçlu olanlardan özür dileyerek paylaşıyorum. İçlerinde yeme-içme fotoğrafları var.Koymasam yazılar eksik kalır.Hem bunlar Fethiye için kaynak.


Tuncay Özkan Fethiye'deyken.. 

 Kırkyama atölyesinde, Emine Hanım daha önce yaptıklarını getirdi,bende paylaştım.
 Annem görmedi bu yüzden de paylaştım.





  ...


 Yazar Mine Söğüt  Fethiye'de...
 Keçi Kitabevine kaçırdık onu bir ara,kahveler,sohbetler,kitaplar , çok güzeldi...
 Google'dan doğum günü kutlaması :)
 Behiç Ak da bizlerleydi...
 Çarşı caddesinde meşhur ciğercimiz. Doğum günümde Fatoş ben seviyorum diye beni götürüp yemek ısmarladı.Evet ,ciğeri çok seviyorum :)) Öğlenleri büroda yemeğimiz geliyor, eğer ciğer varsa  bana bir kaşık fazladan ayırıyor.O konularda hakkını ödeyemem... :)
 Kaya'da güzel bir mekan açıldı.Arkadaşımız açtı. Art cafe.. Yaptığı resimleri de sergiliyor aynı zamanda.













 Taş boyamalar ..



 Dün akşamda oradaydık, bu sefer evini çektim ama o yeni yazıya...

 Kayaköy Antik restaurantta Çömlekhane var, resimler oradan...






 Doğum günü yemeğimden...Kings garden restaurant.
 Pasta almadım diye beni kandıran Uzunbey, gecenin sürprizini yaptı. Kocaman bir pastayı ben ve o gece restauranttaki İngiliz turistlerle yedik :))

Çalış üstünde bulutun güzelliği...
 Bodrum iş gezisinden bir kare... Bodrum Marina.
 Muğla girişinde bir dinlenme anı...
 Burayı nereye şikayet edeyim bilemedim.Muğla'ya gidersem orada birilerine soracağım. Köyceğiz civarında sanırım.Çevre yolu üstünde.Koskoca fidanlıkta tek kişi çalışıyordu biz Bodrumdan dönerken.
 Ben değişik bir kaktüs beğenince beklemeye karar verdik ama önümüzdeki arabada alışveriş yapanlar 45 dakika beklediklerini söylediler,biz yarım saat bekledik. Çalışan hanım bir kadın müşteriye hiç acele etmeden fidanlığın her bölümünden çiçekler getirip durdu.Sonra onları yazma faslı başladı. Kadın müşterinin ki Muğla'da ya  da Köyceğizde avukat bir hanım sanırım-tanışıyorlardı- onun beğendiği ve benim alıp arabamın yanına getirdiğim kaktüse göz diktiler. Avukat hanım biz beklerken aheste aheste her yeri dolanıp durdu, görevli hanım onun arkasından her yere girdi. En sonunda kayıt yapılıyorken, önümdeki bey avukat hanıma satılan ve bizim oradan bir şey almamızın yasak olduğunu söylediği görevli kadına ama bize de yazık, tam 45 dakikadır bekliyoruz dedi.Ben dönüp olay ne diye baktığımda görevli hanım-buraları iyi okuyun- ben onu evden getirdim- bir asma fidanı- onu satın alamazsınız diye adama çıkışınca ben patladım.Burası orman fidanlık satış yeri- babasının çiftliği değil,o bir devlet memuru, kafasının estiği insana seradan satış yapıp, diğerlerine haksızlık yapması gücüme gitti.Benim listemdeki kaktüsü alıp avukat hanıma satmaya kalkmasına da sinirlenmiş olabilirim. Kaktüsleri istemediğimi arabamın yanından almalarını çünkü basıp gideceğimi söyledim.Utanmasalar fidanlıktaki çiçekleri bile bize dizdireceklerini de ekledim.O serada satış yoksa ki avukatın tüm ürünlerini oradan verdi, uyarıcı bir yazı olması gerektiğini ,bunu da bizim asmayacağımızı belirttim.Ben görevlilerin ismini sorunca -şikayet etmek üzere- ancak derdimize bir başka erkek görevli yetişti.Ortalığı yatıştırdı. Sebahattin Sarıöz olmasa olay daha da büyüyebilirdi,-kadın görevlinin adını öğrenemedim-biz oradayken başka bekleyenler dayanamayıp gittiler.Bunlar arasında orada yaşayan İngilizlerde vardı.Devlet böyle bir yer için neden bir kişi çalıştırır ki..? Hadi çalıştırdı en çok gücüme giden ben devlet memuru  öğretmen çocuğuyum. Annemle babam maaş almak için bir sürü çocuğa bir çok şey öğretmek zorundaydılar.-Şimdi emekliler- Bu memurların aldığı maaşa , giden vergilerimize acıdım.Koskoca fidanlıkta bir memur yeter mi..? Bir memur çalışırsa da orası  onun babasının çiftliği gibi idare edilir mi..? Muğla- Fethiye yolu üzerinde bir fidanlık görürseniz sakın ola uğramayın.Sinir harbi yaşamanız içten değil. Bet sesli kadın memurun onu evden getirdim dediği ve adama satmadığı asma fidanına atlamak isterdim aslında.Görsünler bakalım memurun evden getirip devletin serasına soktuğu ve canının istediğine satıp, canının istemediğini kırk saat beklettiği vatandaşa nasıl davranması gerektiğini de öğretirdim ama dua etsinler, işe dönmemiz gerekiyordu.Ben kaktüsler aşkına orada cazgırlık edip o kaktüsleri o vatandaş hakkı yiyen kadın memura ve tanınmış avukat ahbabına yedirmedim.Oh olsun.Tanıyan bilen varsa, ya da bir şekilde oraya düşen olursa ona söylesin ben burada yaşadıkça bu olayı nereye iletilmesi gerekiyorsa ileteceğim, bir muğla gezisine bakar.İlk gittiğimde söz.
 Avukata giden kaktüslerden, kadın yinede kendi çapımda bulabildiğim benimkilere göz dikti ya.. Kadın görevli zaten bizimle ilgilenmedi hiç, kendimiz gezip kendimiz taşıdık her şeyi.Zaten hesap mı yapsın, fidan mı taşısın ama işin komik tarafı müşteriler birbirimize yardım ettik.O adama bunu evden getirdim diyene kadar da sabırla bekledim valla. Orman ve su işleri  bakanlığı uyusun, uyusunda HES leri yaptırsın şirketlere, elemanları da bizim vergilerle millete eziyet çektirsin.
 Bizim arabalar sırada beklerken .. Fiyatları dışarının yarısı, o çevrede kuyruğa girer millet,çok satış olur ,çünkü turizm için bu tarz ürünler hem çok gerekli hem de çok firma var alabilecek ama sorun bakın zarar ediyordur, neden sizce..?
 Neyse benim balkondan kahve keyfiyle devam.
 Ramazanda bu ne demeyin,çalış sahil ve mayıs ayı...
 Sofradan anlaşılacağı üzere Yörük Müzesi...

 Antik Restaurant Kayaköy.
 İzela Restaurant Kayaköy.
 Bu da yeni devlet hastanemizden...Koltukları böyle ama yerler granit olsun değil mi..? :)) Hem zaten yakında satılacak bütün hastaneler,o zaman değiştirirler... Odada ameliyatlı biri var, ziyarete gitmişiz, buna mı oturacağız..? Şeytan dedi çağır başhekimi o gelsin otursun.- kadın doğum 135 ya da 133 nolu odaydı sanırım-


 Bu dergilerden haberiniz var mı..? Çok iyiler.
 Doğum günü pastalarımdan biri, büroda kestiğimiz :)
Bu da hediyelerimden biri,Fatoş bunu eliyle boyamış.Balkonun için yaptım dedi,balkonda.

Matisse Cafe..

*Başlık: Nazım Hikmet

Aşağıdaki linkte çıkan resme çift tıklayın ve manzara görün :) Facebook'tan paylaştım,sizde görün istedim ...

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Fidanlığın durumuna çok üzüldüm...
Ares'i de kutluyorum...
Size daha sağlıklı ve daha mutlu bir yeni yaş diliyorum..