Yine o yoğun çalışma tempomuza döndüm.Herzaman çok çalışmak güzel mi ? ..Güzel.Sadece eve ve diğer işlere az zaman ayırabildiğim için şikayetçiyim.Hergün öğlene kadar deniz keyfi yaptığımız günler çok uzaklarda kaldı .Sahili de çok özledim.Konusu açılmışken insanın öğlene kadar denizde güneşlenmesi, en az bir kere denize girmesi, beach club ' lar burası için sosyetik kaldığından kendi kahveni termosta taşı modasına uyup nescafe içmesi ve eve gelip duşunu alıp işe gitmesi çok güzel bir şey.Tam olarak özlediğim bu işte..Hadi yaz gelsin diyeceğim daha güneşin kendini kaybettireli 3-5 gün olduğu bu memlekette çok erken söylenmeye başladım galiba..
İşte o kadar çok konuşuyorum ki bazen eve geldiğimde konuşmaya halim kalmıyor.Beraber döndüğümüz için akşam yemek olmadığını bildiğimden kocacım bize tonbalıklı ve yeşillikli sandöviç yaptı.Çok güzeldi tabii.(Bu akşam da herşey güzel gelmiş bana sanırım çok yorgunmuşum:))
Çağıl bu akşam bloğa bütün linkleri ekledi ve bundan söz etmezsen ayıp olur artık dedi.Sağolsun..O olmasa ben nasıl yapardım bilmem..Teşekkürler oğluşum:)
Burcu' nun bugün yazdıklarını okuyunca aklıma domestos reklamı geldi ve güldüm..Ben o reklamı zaten çok severdim ama şimdi daha çok seyredeceğim galiba..
Burada garip bir huy var..İnsanlar telefon açıp benim yaptığım iş için böyle böyle demişsin vay sen bunu nasıl söylersin diye hesap soruyorlar! Bu söylediğim insanlar ya iş çevresinden ya da az görüştüğümüz insanlar ...Yani iyi tanımadığımız insanlar.Şöyle bir durum var bir kere iş yapıyorsak herkesi sevmek gibi bir zorunluluğumuz yok .Hatta herkesin işini beğenmek gibi bir zorunluluğumuzda.Hatta arayıp sen bunu nasıl söylersin diye hesap soranlara cevap vermek zorunluluğumuzda yok bence.Kimseye beğenmediğimiz iş için niye beğenmediğimizi anlatmak zorunda kalmaktan, etik anlamda yanlışlarını söyleyip aslında böyle yapmanız gerekli demekten kendi işimize bakamıyoruz artık.Sanırım dikkat çekmenin yolunu artık böyle sağlıyorlar ama biz bu yolla yükselmiş bir firma değiliz ki onlara da basamak olalım..Uzun ve zor bir yoldan kendi bildiğimizden şaşmadan buralara geldik.Bazı yerlere ulaşmak kadar orda durmakta zormuş..Kıssadan hisse bu gece de bu oldu sanırım..
Havalar soğudu.Kazak üstüne bir şey giymeden gezilmiyor artık.Duydum ki İstanbul' da kar yağıyormuş.Bizde kar görmeye aralıkta dağlara çıkacağız artık.Hem de sucuk-ekmek-şarap partisi yaparak ve sponsor bir firma tarafından rehber eşliğinde gezdirilerek .Paylaşmak istedim:)Bu aralar meyveli şaraplara sardığımızı söylemem gerek.Benim en çok sevdiklerim karadut, mandalina v.b gibi.Kocacım ise kayısılıya bitti.İçinde meyve esanslı olan değilde gerçek meyve parçaları olan tercih edilmeliymiş.Bu konuda bildiklerinizi ve denedikleriniz paylaşmak isterim.
Çanakkale içinde...
Vurdular beni...
Çok sevdiklerimden bazıları burda, çoğunluğu İstanbul'da ve bazıları da Çanakkale' de.
6 yorum:
O mevyeli şaraplardan ben de istiyorum. Karadutlu olsun.mümkünse. kargoda kırılabilir. bir zahmet sen getiriver:O)
Sen daha yakınsın bence sen gel:))
Bu sefer alamadım..Yoktu.
Bu gün fark ettim blogunu, hoşgeldin iyi ki yazmaya başladın demek istedim :)
BEN DE İSTİYORUM MEYVELİ OLANLARDAN
MUTLAKA...
Gün teşekkür ederim :)
Çarli ve Burcu ; gelirken artık bal istemiyorsunuz anlamına mı geliyor bu ; yoksa..
bal da istiyoruz meyveli şarap da. fazla mı olduk?
Yorum Gönder