Pazartesi, Eylül 24, 2007

Bugün ; daha dün akşamdan planı belli bir gündü işte..uzun süredir beklediğim, ama beni yine de sarsacağını bildiğim bir haberle dünü bitirdim ve kayda geçtim. .



Hızla geçip giden hayatın arasından ölümün bahçesine bakarak bir es verdim yaşadıklarıma..


Hayatımın son zamanlarında tanıdığım ve bakış açılarının bir kısmını bile olsa yakalamak istediğim, benim sevdiğim ,onların beni sevdiğine inandığım insanlardan dünya da geçirdiği süre itibarıyla en fazla bu gezegende konaklayan, uzun süredir de kalmak için savaşan , ölüme giderken bile hayata gönül bahçesinden çıkarıp çiçekler sunan bir hanımefendiye veda ettim.
Tanıdığım ve resmen hayata ders veren birlikteliklerini yaşam savaşı olarak gördüğüm bu üç kadın artık iki kaldı..



Hayat suyunu içerken arada her hücremize ulaşması için bir yutkunmak gerektiğini düşündüm ve bu yutkunmaların vücudun her yerine ulaşması için çaba göstermek gerektiğini anladım..Yani bir yanlış bir doğru gibi.Ya da bir yemek bir su gibi. Bir sorun bir çözüm gibi.Hayatın
duraklarını iyi belirlememiz gerektiğini, hızla geçen günlerin aslında yavaş giden bir tren olmadığını sadece midemiz bulanmasın diye etrafa yeterince bakmadığımızı düşündüm.


İnsanlar gördüm..Ölümü bile paylaşım noktası yapabilen..Ya da eski evler gibi içiçe geçmiş hayatlar..Ne zaman mutlu, ne zaman zorlu anlaşılmasına fırsat vermeden sürüp giden.

Bu dünyadan gitmeden, denizin uzaktan az göründüğü bir tepede noktalanmış uzun bir yaşam hikayesi aslında bu..Bir pencere hatta.Sadece arada aralanıp bizi içine çeken ve her aralandığında geçmişte kaybettiklerimizi gördüğümüz.İleride buluşacağımız ya da uzak kalacağımız noktalar.

Ölümve yaşam ; birbirini gören ama köklerinden başka birbirine ulaşan yanları kalmayan iki yalnız ağaçmış gibi durmakta yanıbaşımızda. Bunu sadece yağmuru iliklerine kadar hissettiğinde anlamak , o son noktada kavramak bazen çok acı..Hele bu ıslaklığı uzun süre yaşatmak hayatta mümkün değil.Bu yüzden her ıslandığında kurumak için acele etmeden sindirerek bakın hayata..
Bugün dostların hayata tutunmak için ne kadar büyük bir nimet olduğunu tekrar anladığım zamandır.
Hayat paylaşarak yaşanır.


6 yorum:

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Başınız sağolsun! Bugün okuduğum bir mail geldi aklıma. Azrail birinin canını almak için geliyor ama canını almak istediği kişi: Daha çok işim var, yapacağım yarım kalan çok şey var, özür dilemem gereken üzdüğüm insanlar var, diyor. Azrail: Bu bir uyarıydı. Bir daha geldiğimde önünde umut, arkadan pişmanlık olmasın! diyor. Allah rahmet eylesin! Geride kalanlara sabır versin!

Asortik Krep dedi ki...

Kirpikteki Gözyaşı, evet..Yaşamın içinden bir tanıdığım ve eski bir çınar üstüne yazılmış gönlümden geçen , yaşadığım duygular bunlar..Oysa ki dün pazara gittim,kahvaltı ettim gözlemeyle, camiye gittim,dua ettim,mezarlığa gittim, çamaşır yıkadım,astım,denize girdim, kavga ettim bir kaç görevliyle,resim çektim,eve geldim,sofra kurdum, akşam yemek yedim ve geç uyudum.Herşey içiçe.

berfin dedi ki...

asortik okadar doğru söz etmişsinki..herşey içiçe..ölümden değil ama sevdiklerimi kaybetmekten öyle çok korkuyorumki..başın sağolsun canım arkadaşım..

Asortik Krep dedi ki...

Berfin,dostlar sağolsun.Teşekkürler.

sofi dedi ki...

Ölümü hiç kabullenemem,inanamam,sanki çok uzun bir seyahate çıkmışlar gibi gelir bana ve kendimi terkedilmiş hissederim üstelik birde kızarım oyundan çıktı bizi bıraktı diye.Başın sağolsun...

Asortik Krep dedi ki...

Sofi, Bugün Dilek hn.(aynı konumlarda diğer arkadaşım) bana seni de beni de başkalarından farklı severdi dedi..Demek ki bu ölümün beni bu kadar etkilemesi ve benim ona sahip çıkışım karşılıklı duygularımızdan :)
Mekanı cennet olsun ...
Giden kişinin akrabalık ya da yakınlık derecesi değil de sevgi mesafesi demek ki önemli olan.