Cumartesi, Eylül 11, 2010

Aşk mümkün müdür hala..?

Bir nefeste içtiğim sıcak bir çay gibiydi İstanbul :) Öyle iyi geldi ki, bir yandan da doymadan geldim diyebilirim. Esas yolculuk Çağıl'ın okuluna kayıt içindi zaten. Bu yüzden buradan gittiğim gün kayda gittik beraber.

30 ağustos pazartesi Mavikuş el sanatları ve tanıtım sergisindeydim. Çok güzel geçti, çok yoruldum aslında. Arkadaşları beşte bırakıp oradan eve geldim bavullarımı hazırlamaya. Bir gün önce Uzunbey istediği için tekne turuna çıkınca bavul hazırlamak pazartesiye kaldı tabii. Bir gün önceden gidecekleri hazırladım ama kapatıp yola çıkmak yine de zamanımı aldı.Fotoğraflar bir sonraki yazıda bugün sadece İstanbul olsun istedim ..

Çağıl'ın okulu çok güzel. Şartlarını yazmadım ama şartları da çok güzel. Bölüm bizim işlere uygun :)

Sabah beni taşıyan servis taa annemlerin evin önündeki Yeşil Camiye kadar getirince her zamanki gibi Burcu karşıladı yolda. Sanırım yaşlanıyorum tek bavul kendim için iki bavulda annemlere gelecek olanlar için almıştım.Eskiden olsa ikisi benim biri gelecekler için ayrılırdı.Gerçi benim adım çıkmış dokuza inmez sekize derler ya, o hesap akrabalarım tarafından alışveriş delisi :) giysi meraklısı biri olarak biliniyorum. Evet çok giysim var, takılarım, ayakkabılarım, çanta ,eşarp koleksiyonum, vb. gibi şeylere ilgim var.

Burcuyla eve geldik, dinlenip Çağıl'la arabayı alıp kayda gittik Ataköy'e. Okul E5'in kenarında. Yoldan gözüküyor, kocaman x şeklinde çok katlı bir bina. Kayıt için eve bilgi geldi zaten, sırayla işlemleri yaptık. Okulun içinde okula ait İşbankası şubesi var. Orada biraz oyalandık, bankacı her yerde bankacı işte, fazla yorum yapmayacağım.(Okuyuculardan bankacılar varsa kızacak diye :) Yine işimizi bir toprağımız çözdü,bizde fazla beklemedik diyelim. O kadar yorgunum ki finali banka şubesinden çıkarken kayan ayakkabımla yere diz çökerek yaptım.Kalktım hemen tabii, kağıtlar yere düştü. Dönüp Çağıl'a dua et banka içinde düştüm yoksa ilk günden reklam olacaktık derken ,boşver be anne sen daha kıymetlisin dedi :)) Demesi bile yeter, dizim de acıdı zaten. Bence nazar değdi :)


Yazmasam olmaz, bu durumları bilin ki bizden sonra gireceklere de bilgi olsun diye yön göstersin istedim, Çağıl sınavda TS de ilk 3000 e girdi,bu yüzden açıklamadım, herşey bitsin istedim. Şimdi mesela bir sürü okul var girilecek, hepsi de burslu ama en iyi imkanlara göre okul seçmeniz gerekli.Kültür'ü de bu yüzden yazdık. Nasıl yani, işte sıralama önemli, devlet okullarını kazanıyor ama hepsi ya çok uzak, ya da ulaşımı dertliydi, ilk seneler evde kalsın istemedik,Çağıl ev şartlarına alışkın, kendi evinde ders çalışma düzenini oturtması yalnızken zor olur diye hiç düşünmedik.Zaten sistematik bir ders çalışma düzeni var, son seneler buna alıştı bu yüzden eve çıkarsa zor olur diye yurt istedik. Ya da bildiğiniz gibi annemlerde kalacaktı. Bu yüzden tercihlerde en çok zorlandık.Kimi okul var ,bursu veriyor ama yurda burs vermiyor, özel olduğundan pahalı, ya da yolu okula ters. -İlk tercihlerimizin hepsi bursluydu, biz devlet okullarını zaten rahat kazanıyor diye hep alt sıralara yazdık.

Shuttle (ne gerek varsa ingilizcesine işte, bildiğin ücretsiz okul servisi bence-mekik-) var ama saatleri uymuyor ya da bize ters, en çok bu gibi ulaşım konularında zorlandık. Neyseki o sıcaklarda yaptığımız balkon çalışmalarından sonra bizim için en uygun olan okulu kazandı da rahat bir nefes aldık :) Yani tercih ederken daha hangi okulu kazanırsa nasıl gidip gelir hesapları yapılmalı, burslar incelenip hangi okul ne haklar tanıyor öğrenilmeli.İyi araştırılmalı derim.

Normalde bu okulun yurdu ücretli yani burs bunu karşılamıyor ama ilk 3000 olunca yurdu da tam burslu kazanmış oldu. (Sınav kılavuzunda her okulun durumlarını maddeler halinde tablo3 ve tablo 4 ten inceleyebiliyorsunuz. Biz ona göre seçtik.)Yurdu sanırım 7.000 lira. Biz yıl sonunda geri ödenmek üzere 250 lira eşyalar için ödedik.Bu sanırım eşyalara zarar verilirse diye alınan para. En fazla dört kişilik odalar varmış, bursluları da bu odalara alıyorlar, Çağılda bu sene üç oda arkadaşına kavuştu :) Umarım sigara içmiyorlardır. (Bu sene sınavlara girerken Çağıl ders çalışırken ben bu okulları araştırdım hep.İşte nereyi kazanırsa nerde kalır,onun yurdu nasıl,buna nasıl tipler gidiyor gibi.Çağıl bile farketmemiş benim araştırmaları, bir gün okullar hakkında bu kadar çok bilgim olduğunu farkettiğinde şaşırdı ve dersini iyi çalışmışsın dedi :))

Neyse mesela o okulda okuyanlardan, Çarli'den, (rehber öğretmen ya dershanede gerçi şimdi o da master yaptığı okulda işe başladı ağustosta) internetten, ekşi sözlükten, üniversitelerin internet sitelerinden, sitelerin mesleki alanda forumlarından falan boş zamanlarımda bunlara baktım. Hemen hemen dışarıdan edinilebilecek her türlü bilgiye ulaşabiliyorsunuz zaten internetten.

Gelelim sigara konusuna, aslında sigara yasak yurtlarda ama benim gördüğüm bunlara göz yumuluyor gibi geldi çoğu yurtta. Bu sene nasıl olacak bizim yurtta hepimiz göreceğiz, Çağıl sigara içmiyor, içilmesinden de rahatsız oluyor, ben en çok bu konudan sıkıntı duyuyorum. İçmeyenlerin yanında sorgusuz sualsiz sigara içenlere de hoş bakmıyorum. Bence bir kişi sigara içiyorsa o ortamı bırakıp dışarıda sigara içmeli, hele yatılan bir mekanda sigara içmeyi de hoş görenleri de anlayacağımı düşünmüyorum. Bunlar genç, biz başa çıkamıyoruz gibi bir yaklaşım olmaz bu zamanda diye düşünüyorum.Umarım bu tarz problemlerimiz olmaz.



Neyse okul güzel, şartları da, tam burslu kazanınca okul idaresi arayıp okula geldiğinizde tanışalım demiş, kaydı bitirip gittik, dekan yardımcısı bir öğretim görevlisi bölüm başkanı vardı Çağıl'ın. Kadın olmasına ayrıca sevindim, Çağıl da sanırım çok ısındı. Bir öğretim görevlisi daha vardı, tanıştık, çok hoş insanlar, biraz sohbet ettik, zorlayacağız sizleri dediler, o zorluklara alışık dedim :) Çok çalıştırıp, ne biliyorsa öğretsinler en çok ben mutlu olurum. Güzeldi, derslerine zaten baktım gitmeden çok zevkli, güzel bir sene bekliyor seni oğlum dedim dönerken,pırıl pırıl bir okul, güzel insanlar, yeni bir yaşam, zevkli bir bölüm, yeni arkadaşlıklar...

Şimdi ayda 750 lira okuldan burs alıp, yurtta ücretsiz kalıp, senelik de 2000 lira bilgisayar ve kitap parası destekli bir bütçeyle 15 dakikalık bir mesafede ki okulla yurt arasında isterse ücretsiz okul servisiyle okula gidecek.(maşallah deyin lütfen) Bölüm Türkçe olduğundan hazırlığı yok, istersen ücretli okuyabiliyorsun hazırlık (bize % 50 indirimli) ama Çağıl zaten özel okul kaynaklı ve İngilizcesi iyi olduğundan hazırlık tercih etmedi.


İlk kazandığında tam otuz tercih arasından hangisini kazandığını ilk anda anlayamamıştım :) Hayırlısıyla güzel bir okul yaşantısı olsun ve eline ekmeğini alabilecek şartları olsun istiyorum.

İlk günden kayıt işini bitirip okul yurdunun ücretli yemek bölümüne kaydettirip ki bunun en iyi yanı,planlı bir şekilde yurdun altındaki restaurantta kahvaltı ve yemeklerini yiyip isterse öğlenleri okulda yiyebilecek olmasıydı. Böylece işlerimizi bitirdik. Oradan babaannesine Çapa'ya ziyarete gittik.Akşam geç vakit ancak akşam yemeğine eve dönebildik.



Benim şansıma hayatım hep bir koşturmaca ve hızda gidiyor,oraya gidince de bu değişmedi.Eve dönüp yemekten sonra Burcu'yla sahile çıktık, onlar zaten çıkıyorlardı, o gece tezgah açmadılar,biz Burcuyla sahilde gezip, kahve ve çay içtik. Gece yatağımı bile başkaları yaptı ben yorgunluktan sızmışım :)


Ares fotoğrafları bugün sabahtan beri oturduğumuz balkondan.. Özlemiş bizi :)


Bu fotoğrafta benim salon penceremden bahçe ve balkon görüntüsü.. Her yer çiçek ve yeşillik.

Beykent kavşağı; teyzem beykentte oturduğundan sık sık ona uğradık,bazen geçerken bazen kahveye..Bu fotoğraf dönüş gecesi çekildi.


Annemlerin balkon.



Yılan kaktüsleri.




Balkon da kahve içmeyi ihmal etmedik tabii ki :)) Ben kahveyi çok güzel yaparım da. Bir kahve falları çıktı anlatamam.Nermin Abla dediğim annemin amcasının kızı var çok severiz, biz gitmeden çok samimi görüşürdük burada.. Zaten annemle teyzeminde en yakın arkadaşları. Fatihte oturur,arada bahsederim buradan.
Bana fal baktı ama Burcu da ona "mobese" Nermin dedi :)) Ne dese biliyor , anlamadım bu kadar çok şey yakalamasını ama fazla da karıştırmadım :) Ne varsa gördü diyeyim siz anlayın işte.

Atahan ve Çağıl'la Metropol oynadık bir gece.Tüm emlakları aldım,param çabuk bitsin diye,oysa onlar bana gelir getirdi zengin oldum :) Oyunu bitirmek için Atahan'a hibe ettim tüm servetimi..

Berna'ya gittik bir gün..(Özel okuldan yeni emekli müzik öğretmeni teyze kızım :) O da Büyükçekmece de oturuyor.Hatta cumartesi pazarının üstünde. Zaten bu sefer sanırım bölgedeki tüm pazarları gezdim.Bir ara anneme bu bünye pazarlara alıştı yok mu başka pazar diye takılmışlığımda vardır :)

Beykent'ten Çekmece'ye inen Turgut Özal Bulvarı. Eskiden Dallas Yolu derdik :) yani etraf bomboştu.Oysa şimdi boş yer kalmamış. Manzara güzel, annemlerde bu yola yakın bir yerde oturuyorlar.


Beylikdüzü, pazar günü yağmurluydu ama annemle pazar pazarına gittik,üstü kapalı olduğundan problem olmadı. Pazar çok kalabalıktı ve arka mahallelerden döndük.


Beylikdüzü, Bizimkent arkası bir yer.



Bu yol pek kullanılmaz, Beylikdüzünden Beykent'e geçen bir yol,etrafı boş daha, pazardan dönerken saptık.


Beylikdüzü..



Bir gün Çarli geldiğinde onu eve bıraktım. Eski mahallem, Sinanoba . Karşısı Çekmece manzarası..



Burcular bahçeşehir pazarına da çıkıyorlarmış, biz de hem pazara hem de onları ziyarete gittik bir gün.
Ben alışverişte yaptım.Hava çok sıcaktı,insanlar birbirine çok benziyordu, manzara böyleydi, pazar beylikdüzüne göre pahalıydı.


Bir ara burcuyla yorulup oturduk, etrafı seyrederek su içtik.



Asortik yemek yerleri vardı bir pazar için :)



Annemin balkondan çiçekler..



Balkondan.


Bir başka gece Berna,ben ve Burcu gece buluşup sahilde gezindik eskisi gibi.. İki saat alışveriş yapıp,elbiseler denedik.

Sahilde gelip giden trenle gezdik,fotoğraflar çekildik.


Burcu'ların Albatros'taki tezgahları. Gece elimden geldiğince yanlarına misafir gittim.Onlar zaten her gece çıkmıyorlardı, çıktıklarında da beraber çıktık çünkü Burcu elini kesti, bende yardım etmeye çalıştım. Kahve içip,sohbet ettik tezgah komşularıyla. Başka tezgahlarda benimde tanıdıklarım vardı. Mavikuş çalışmalarından alıştığımdan keyifli geldi yoksa zor iş esnaflık...Yağmur yağdığında gece pazarı kurulmuyor, bayram öncesi bazı geceler oldukça serindi bir de.


Bir gün Annem,Burcu,Çağıl ve Atahan ile Kapalıçarşıya gittik.Oradan Mısır Çarşısına.Çapa'ya kadar arabayla , orada arabayı otoparka bırakıp tramvaya bindik. Nasıl kalabalık, nasıl sıkıcı bir ortam ama ben böyle durumlarda etrafa baktığımdan zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Eminönünde rahat otopark bulamayız diye böyle bir şey yaptık ama daha zor oldu kalabalık olunca :) Hatta Çağıl kibarlıktan sonda kalıp binemedi de son bir gayret aldık tramvaya..

Trafik her sene gitgide daha kötü oluyor, ben geldiğimde annemi dinlendirmek adına devamlı araba kullandığımdan bunu çok net hissediyorum.Çağıl allahtan okulla yurdu birbirine çok yakın bir yer kazandı yoksa içim rahat etmeyecekti bütün gün yollarda onu düşündükçe.

Ben çok gidip geldim öğrenciyken ama İstanbul eski İstanbul değil şimdi ne yalan söyleyeyim...

Mısır Çarşısında kuşlar dükkanların yemlerine musallat olmuş,bizde seyrettik biraz :)



Koska son zamanlardaki gelişlerimde hep uğradığım yerlerden biri oldu. Avcılar girişinde sağda fabrika satışı var,bazen pasta alıyoruz oradan,hem de ürünler indirimli, şimdi Beykent'te de bir şubesi açılmış, Eminönünde yemek yediğimiz yerin karşısında çektim bunları, bina bana çok tanıdık geldi.Sokaklarda İstanbul kokusu olan yerlerdendi hala..

Çok bakıp- incelediğimden yabancı olduğumu anlıyorlar sanırım, yoksa neden nerden geldiniz diye sormazlar hemen.Özellikle pazarda :))
Ben Burcuya tipim farklı diyorum, o da bana kilodan abla diye sataşıyor :P


Aynı günün sabahı Gürpınardan çekilmiş bir fotoğraf,karşı sahil Sinanoba.Koyun diğer ucu.

Küpeler Burcu'nun.Sağdaki kırmızı seramik benden, yani benim eski küpelerim.Anneme vermiştim daha önce.Burcu kapmış, geri istedim,bana daha çok yakışıyor dedim yine de vermedi. Aslında gelirken alıp saklayacak sonra da ben aldım diye onu kızdıracaktım ama zaman çabuk geçti,unuttum.

Bunlar annemin pratik pizzaları..Simitler bayatladığında kesip üstüne küçük küçük doğranmış domates,sucak ,kaşar gibi sütlü bir karışımla fırında yapıyor.Çağıl'la ben çok seviyoruz.

Annem balkon demirlerine kadar çiçek ve biber saksıları koymuş,bu nefis şeylerde gel beni çek diyordu..Yanlarında Fethiyeden gelmiş ama burada daha da palazlanmış sukulentler..

Burcu'yla Albatros'ta oturduğumuz akşam. Ben denize sıfır bir yerde oturmak istediğimden değişik bir cafedeyiz. Yan tarafta ayağımızı uzatsak deniz.Yosun kokusu hala burnumda. O bana deniz ne kadar pis diye cümleler kurmakta ben ona içerim ben bu denizi diye cevap vermekteyim :)) O gece bir rüzgar bir fırtına eve döndük. Bazı günler hava kötüydü ama benim umurumda değildi. Hatta son geceden bir gece önce yalnız yürüdüm sahilde, yürüyerek indim. Gidebildiğim kadar gittim.. Vakit geç sayılırdı bu yüzden arkadaşlarımı arayamadım :( Oysa tam sohbet zamanıydı dostlarla...
Bir gün alışverişten döndük, annem market yufkalarını beğenmediğinden arabayla fırından yufka almaya gittim. Fırın sahilde Fatih ilköğretimin arkalarında bir yerde. Dönüyorum Albatros civarında bir martı sesleri anlatamam :) Ben çocukken özellikle kışın çok olurdu bu sesler , o günler aklıma geldi, kışın kimseler yokken yürürdük saatlerce,dalgalar kumsalı döverken...Şeytan dedi saatlerce dönme eve, git yine yürü. Martı sesleri kulaklarımda. Ben bunları kurarken Burcu aradı nerdesin diye :) yufka almaya gittin, kayboldun..!
Kaybolmak bile bir lüks olmuş artık farkında değiliz.
Geçen yazıya çok ara verince Yurdanur bana melankolik bir yazıydı ,sonra da yazmayınca merak ettim diye yorum yazmış :) Melankolik olmaya zamanım yok benim, gerçekten :)) Sadece İstanbulda çok sık nete giremedim, geldiğim gün çok yorgundum, bloglara baktım. Dinlendim. Dün (cuma günü) biraz yürüdük, bira içtik sahilde uzunbeyle, gece de Aksazlarda caz konserine gittik. Konser nefisti, fotoğraflar daha sonra.
Bugün dinleniyorum, yazıyı bitirmeye çalışıyorum,yazdıkça yazasım var aslında. Bitmedi kafamdakiler ama bir şekilde sonlandırmak lazım. Büyükçekmece de yine herşeyi yapamadan geldim.Bir kere ramazandı balkonda içki içemedik, ben içerim de uygun fırsat olmadı. Vişne likörü yapmıştım,onu babama götüremedim.Yarın sandık görevlisiyiz uzunbeyle,ikimiz yanyana sandıklarda. Tüm gün yokuz demek bu. Hem hayırlısıyla bitsin de millet olarak görelim hanyayı konyayı :P
Aslında her iki durum için ne teorilerim var ama kafayı yedi diye düşünürsünüz yazarsam..Hem artık bazı fikirlerimi kendime saklayacağım :) Uyuz oluyorum sadece kendi rahatını ve çıkarlarını düşünüp ülkenin genelini düşünmeyenlere.. Anladık bazı sakıncalardan dolayı gerçek düşüncelerinizi belirtemiyorsunuz ama birilerini de övmeyin artık ya.. Hiç inandırıcı olmuyor işte. Millet kan ağlıyor işsizlikten, beylikdüzünde bir kaç alışveriş merkezine gittik sadece alt katlar dolu,yukarıların ışıkları bile yanmıyor, pazarlar ağzına kadar insan kaynıyor, çakma markalar tavan yapmış, zengini fakiri herkes ekonomi peşinde..Trafik yüzünden millet arabalarını bırakmış toplu taşıma diye balık istifi sokaklarda,mahmutpaşa da her yer eşarpçı olmuş, sokaklarda yiyen içen yoktu ama herkes kapalı yerlerde yemekte, sigarada.. Tırcı tanıdıklarım var işsiz, çalışan şirket sayısı azalmış, yurtdışına iş yapanlar boşta oturuyor, herbir boş toprak site olmuş, aynı Fethiye gibi satılacak ev dolu,müşteri az.
Özellikle Sezen Aksu dinleyemiyorum artık.Samimiyetine inanmıyorum sanırım. Boş geliyor senelerce dinlediğim şarkılar. Dün akşam Caz konserinde yaşı bizden hayli büyük bir mimar da aynı şeyleri söyleyince farkettim bunu. Ne garip insan sevdiklerine karşı birden boşalıveriyor demek ki bu tarz dumur durumlar karşısında.. Şu yeni çıkan kitap (Hanefi Avcı) okumadım daha ,sipariş vermiştim Natür Kitapevine ama zamanlamasın da beni rahatsız eden bir şey var. Bu kadar planlı ,programlı giden şeyler neden şimdi çıkarsın diye.! Hem çekmece sahilde on liraya korsanı vardı. Almadım tabii ki. Ama ilginç olduğunu düşünüyorum hala...
Referandumda doğru oy kullanmak üzere bir link..
Tülin Bozkoyunlu yine yeni bir kampanyadan bahsetmiş,bloğuna baktım ki her yere yetişmeye çalıştığından hangi kampanyayı yazdığını anlayamadım..
Bu yüzden eğer bu kampanyadan bahsediyorsa bu link onun için :) ya da hepsini tümden görmek için bloğunu ziyaret etmeniz gerekiyorsa bu linkte onun için.. Teşekkürler tekrar, süper bir ekipsiniz :)) arkadaşlarınız ve siz.

Nehir'i kaybetmişiz, Burcu söyledi İstanbuldayken.. Çok uzun zamandır onu takip ederdim, bir sürü insana örnek olduğunu düşünüyorum.Nur içinde yatsın.
Nedense aklıma Devin geldi Nehir'i düşünürken, dün gece de ablası ile karşılaştık,biliyorum sen onu hala yitirdiğimizi düşünmüyorsun dedi bana.. Evet ben her sabah eski evinin önünden geçerken Devin'e günaydın diyorum :) bana bu mutluluk veriyor.. Gitmiş gibi gelmiyor hala..
Gitmesinde hatıralarımdan ve kafamdan istiyorum.
Yazacak ne çok şey var .. Hava çok güzel,balkondayım.Canım hiç birşey yapmak istemiyor.

13 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

Çağıl'ı hayırlısıyla yerleştirmisin çok sevindim, Allah zihin açıklığı versin yolu açık olsun. her şeyi planlayan organize edilen kişiliğinle yine yapmışsın organizasyonu.
İstanbul günlüğünü okurken inan ben yoruldum, ama insan sevdikleriyle olunca hiç bir şey görmüyor gözü.

Bu arada iyi bayramlar :))

Sndrfknella dedi ki...

Özel bir üniversitede çalışan bir hoca olarak sizin gibi bilinçli velilere bayılıyorum! Harikasınız. Evet belki çocukların üzerine çok fazla düşmemek lazım, ama kendi gözlerimle şahit olduğum bir çok olaydan sonra aileler bu kadar da ilgisiz olmasalar keşke diyorum ne yazık ki :(

Çoooook mutlu ve başarılı bir üniversite deneyimi olur umarım Çağıl'ın :)) ("Maşallah"larımı eksik etmedim gerekli yerlerde;))

Bu arada bayağı yoğun ama eğlenceli de geçmiş bu İstanbul turu. Keyfiniz daim olsun.

Yarın sandık görevinizde kolaylıklar dilerim. Umarım sandıktan çıkan sonuç HAYIRlı olur :))))))

Sevgiler :)

Asortik Krep dedi ki...

Yonca, sana da iyi bayramlar :)
Planlamaya çalıştım ama hayat ancak bu kadar izin veriyor.

Sndrkfnella, lütfen bana bir veli olarak kızma, manyak derecede komplolarla kafasında boğuşan normal bir anne olarak yorumla :))
Birde ben öğrenciyken hayatım yollarda geçti,okulda değişik yaşamlara tanık oldum.Doğal olarak huzursuzlanıyorum.
Alışana kadar lütfen mazur görün beni :)
Birde benim ailem öğretmenlerden ve eğitimcilerden oluşuyor..Hayatta en iyi tanıdığım meslek öğretmenliktir..Sakın beni yanlış anlama.

Back to Black dedi ki...

Canım yazdıklarını su gibi okudum içtim . Burcu'nun küpelerini kıskandım annenin yaptığı kolay pizzayı görüp acıktım. Çağıl içinse umut doluyum o doğru bir insan her şey çok iyi olacak öpüyorum aslında yazacak çok şey var ama kızlarım durmuyor :)) İstanbul sana çok iyi gelmiş :)

cenebaz dedi ki...

Asortiğim, uzun bir aradan sonra iyi geldi bu uzun yazı. Çağıl'a yeni okulunda ve yeni yaşamında başarılar. Her şey gönlünce olsun. O bahsettiğin kitap ve yazarı ile ilgili beni de farklı düşünmeye iten bir mail aldım. Eğer posta kutumda hala duruyorsa sana maille yollarım.

Asortik Krep dedi ki...

Black, bir gün seni de annemlere götüreceğim :)

Çenebaz, bekliyorum.. Teşekkürler

Sndrfknella dedi ki...

Yok yok, aksine ben de sizin yerinizde olsam aynı şeyi yapardım. Kim ne derse desin ;) Baskı kurmak değil ki bu, önlem almak sadece :))))Lütfen böyle devam edin (Çağıl okuyup bize kızmasın da :p)

Asortik Krep dedi ki...

Sndrfknella, ilk yorumunuza alındım aslında ama başkaları için değişebilecek son kişi de benim bu dünyada :)

laleninbahcesi dedi ki...

ne güzel bir yazıydı... kah yürüdüm sahilde sizinle... kah Annenizin simit pizzalarının tadına baktım... kırmı seramik küpeyi yakından görmeye çalıştım... Yazlığımız Kumburgazdaydı, o yüzden Büyük Çekmece bizim yol güzergahımızdı... Sinanoba kuzenimin oturduğu yer, Beykent arkadaşımın... Kapalıçarşı turuda yapmışsınız ne güze... malesefki malesef Mahmutpaşa eşerpçı oldu gerçektende...

Kültür Üniv. de görümcemin kızının kızı okuyor ve çok memnunlar ... çok güzel bir okula yerleşti Çağıl... Başladı ya inanın bir bakmışsınız bitmiş... geçmez dediğiniz günler nasılda geçiyor şaşıyorsunuz...

Sevgiler size

sedaca dedi ki...

dibime kadar geldin buluşamadık :(((( ama o günlerde ben ya eve çok geç geldim ya da gelmedim kardeşimde anadolu yakasında kaldım :((( çok üzüldüm gerçekten...
ama sen Çağıl'ı ziyarete gelirsin di mi sık sık ? ararsın di mi beni gelince

Asortik Krep dedi ki...

Sevgili Lale, özendiğim insanlardan birisiniz zaten.Sanırım dostluk,arkadaşlık ve gezme konusunda paralel düşüncelerimiz var :)) Bende İstanbul gezisi yapmak isterim aslında sizinle..

Sedaca, canım; ben sanırım bu sene daha sık gelebilirim yani gelmeyi istiyorum :) Bir başka zaman görüşürüz merak etme :) Ararım da.

minimalist dedi ki...

Asortikcim;

dünden beri sana yorum yazmaya çalışıyorum tam sendliyecegim ve bir sorun oluyor çıldırdım:))

Neyse öncelikle dediğin üzere kocamannnn bir maşallahhhh diyorum Çağıl'a ve size. İnşallah Çağıl üniversitesinde çok mutlu olur ki anlattıklarından da öyle olacak belli. Yurt işine (sigara meselesi) kafanı çok takma; çünkü kendimden biliyorum yurt hayatı insanı hayata çok daha kolay alıştıran bir deneyim; zorlşukları da var güzellikleri de. Binbir çeşit insanla ve problemler karşılaşacak ve onları çöerken hayata da hazırlanacak bir yandan ve ben eminim öyle bir problemde Çağıl tavrını çok net belli eder ve üstesinden gelir.

Çağıl'a lütfen sevgilerimi ilet...

sevgiler.

Alphecca dedi ki...

Çağıl büyüyüp, yuvadan ilk uçuşunu yaptı desene :)

Herşeyin gönlünüzce olmasına sevindim.

Eeeeee bu durumda bize de başarılar dilemek düşer :))