Salı, Aralık 17, 2013

Muhabbete haz katar kahve kokulu anlar...

                                           
Karla geldim ben  İstanbul'a. Daha doğrusu ben daha yoldayken yağış başladı. İstanbul'a girene kadar yağmur yağdı, ben geldim,benim arkamdan da kar başladı.İki gün boyunca da durmadı. İki gün dikiş diktik annemle.Diktik diyorum ama eskisi gibi ben asiste ettim o dikti :)) Çay - kahve içip,şunu şöyle yapsak bunu bununla kombinlesek cümleleri havada uçuştu.Yemek yedik,sohbet ettik, kumaşları ayırdık,iş yaptık.Çarşamba babamlarla Beyoğlu Öğretmen evinde Kepirtepeliler'in toplantısına gidecektik ama kar izin vermedi,bizde akşamüstü Beykent'e Leyla Teyzemlere gittik.

Perşembe günü annemin öğretmen arkadaşlarıyla buluşma günüydü, buluştuk.İnsanın çocukluğunun geçtiği yerde yaşaması güzel bir şeymiş,onu hatırladım tekrar. Öğretmenler içinde benim ilkokul öğretmenlerim yoktu, çoğunlukla benimkiler erkekti çünkü.Bazılarının eşleri öğretmenimdi ama ben büyüdüm, benim çocuğum büyüdü , annemin arkadaşları hep aynı.Biraz değişmişler gibi geldi sadece...

Dışarıda buluştuğumuz yer  aynı liseden mezun olduğumuz,ben ortaokuldayken onun lisede olduğu bir ablamız. Yüzler tanıdık,ayrıca çocuğu annemin öğrencisiymiş, ben hatırlayamadım.Cumartesi  pazardayken iki değişik standta  başka biriyle karşılaşınca bana sizi nereden tanıyorum diye sordu.Bende gülümseyerek aynı liseden mezunuz dedim. Yılını söyledim.1988. O da ablalardan :)) Ben sizden büyüğüm dedi, biliyorum..Siz lisedeyken biz ortaokuldaydık dedim.Kimin kızı olduğumu söyleyince tanır aslında, babam lisede öğretmendi çünkü.O anda annem geldi yanıma, tamam ben sizi hatırladım dedi.O zamanlar zaten Büyükçekmece' de yaşayanlar yazlıkçılar hariç birbirini bilirdi :) 

Aynı yerde yaşamak,yaşlanmak, büyümek güzel bir şey.Hoş ben uzaktayım ama iki memleketim var  benim, hatta bir dönemi de eklersek üç.Geçen gün  facebookta bir fotoğraf grubunda eskilerle ilgili bir fotoğraf paylaştım. Büyükçekmece'nin çok eski hali.. Belki de benim doğduğum seneler.Doğal olarak o halini bilmiyorum.Çok eski halini babaannem anlatırdı,Çatalca'da oturduklarından -eskiden Büyükçekmece Çatalca'ya bağlıydı- bazı anlattıklarından aklımda kalanlar var. Keşke diyor insan onları o zaman kayıt etseymişim.Gençtim gerçi,yinede can kulağıyla dinlerdim anlattıklarını.Hep Çatalca muhabbetleriydi ama olsun güzeldi, mesela cumhuriyetin ilk yılları  kızlı - erkekli çeşme başında bilmeceli maniler okuyup,kendi aralarında yarışırlarmış gibi.Aklımda kalan ve ezberlediğim tek mani ise onun en sık terkarladığı...

Bir acaip nesne gördüm
İçinde hapsolmuş an de ab
Attı zerrin topunu
Feth eyledi afitap

Bilmecenin cevabını doğal olarak yazmıyorum :))
Kahveli bloğumuz için bir anne diker,kızı seyreder fotoğrafı ...http://fincandakimucize.blogspot.com/ 

 
Yeni tül parçalarından hediye torbası yaptı annem bana ,11 tane çıktı.
Benim masa örtüsü takıntım var..Yemek yerken ve normal zamanda,masalarım çoğunlukla örtülüdür,bu yüzden de çok örtü eskitirim.Bu da kareli bir masa örtüsü.. 2 balkon,bir bahçe masası, evin içinde ayrıca 2 masa,birde bürodaki balkon masası  için dönüşümlü kullanılır bu örtüler biçimine göre.Yemek yemek için ayrı örtü kullanırım ya da amerikan servis.
Bu benim alt kattaki tuvalet için yapılmış bir paspas, daha önce kullandığımı örnek getirdim,ona göre biçti,modelleri de aynı. Kumaş çok olunca iki tane yaptı annem.Sonra ben bunlara kıyamadım.Yatak odasında kullanırım deyince annem bir tane de pembe renkli çok hoş bir kumaştan yeni bir tane yaptı.Bunu ben ütüledim,annem beğenmeyip tekrar ütüledi :)
 Ütüyle aram hoş değil, ancak sabahın erken saatlerinde ütü yapabiliyorum,diğer zamanlar fazla sabrım olmuyor kırışıklıklara karşı.
Bu tarz çiçekli kumaşları çok sevdiğimden kalan parçaları da değerlendirdik.Bu parçadan bir runner çıktı mesela..


Aslında tüm olay bu deterjan sepetinin içindeki kumaştan çıktı.Zamanla kumaş eriyince ben sepet içindeki kumaşı ölçü yapmak için  kapıp geldim.Madem dikiş dikiyoruz,küçük tuvaletteki paspasım çok güzel,onu da anneme götüreyim,aynı modellerden diktireyim diye getirdim. Annem hızını alamayıp bir kaç bir şey daha dikti.Hatta Fatoş'a çok güzel bir şey dikti, sürpriz.. Onu Fethiye'den görüntüleyeceğim,ona da bayılacaksınız.

Dikiş dikerken annem beni hiç kırmaz,hangi kumaşı istersem onunla kombin yapar, ben sevmediğim desenleri ve renkleri kullanmam,kullanamam.Bu yüzden benimle dikiş dikmek zordur.Beni kırmayıp her istediğimi yapan anneme buradan tekrar teşekkür ediyorum :)) 
Ayrıca eski günlerdeki gibi, dikiş günleri yaptığımıza da çok sevindim,sanırım o da keyif aldı ki sen kalsan her gün böyle dikeriz diye benimle paylaştı,arkadaşlarına ise Asortikkrep beni çalıştırdı diye anlattı :))
Gerçekten burada olsam evdeki kumaşlarla her gün onu delirtirdim sanırım :))  O kadar çok parça, kumaş,mataryel var ki  ölene kadar diksem bitmez  deyip duruyor.Gerçekten o dikerken bazılarını elden geçirdik, yarım işleri çıkardık, kaybettiklerini aradık :P  Ararken ben dağıttım biraz,sonra  topladım ama ortaya nefis şeyler çıktı.
Yukarıdaki fotoğraf cuma günü teyzemin kızı Berna,annem ve benim gittiğimiz  Kapalıçarşı turundan.
Kapalıçarşı'dan.

Kapalıçarşı..
Kapalıçarşı..
Şark Kahvesi... Kapalıçarşı.
Eminönü..Yeni camii.


Şark Kahvesi..
Geçen cuma, Kapalıçarşı'dan girip Eminönü'nden çıktık. Bildiğimiz yerlere şöyle bir uğradık. Ben her geldiğimde böyle bir tur yaptığımızı farkedince de tekrar gelmeye sözleştik.Artık her İstanbul'a geldiğimde mutlaka buraya geleceğiz. Ufak tefek dikiş malzemeleri, çok güzel eldivenler, Kurukahveci Mehmet Efendi'den kahve gibi çok lazım şeyleri aldık,yemek yedik, kahve içtik, akşam döndük.Öyle yorulmuştuk ki evde sesimiz çıkmadı.

Annemle dikişe devam ettik.
Tutacakları kalan parçalardan yaptık.
 Katlanmış paspas..Bu parça mesela Eminönünden alındı,aslında pike içinmiş,ben paspas istedim,annem yaptı.

 Pazar günü de akşam üstü sahile çıktık, deniz kenarı çok soğuk değildi,yürüdük.Bir yerde oturup sahlep içtik.
 Güneşi batırdık...
 Yolda dolandık.
 Uçağın kanadındaki Dolunay...'ı seyrettik. Sonra atlayıp Çağıl,Berna,Muratcan ve ben Nişantaşına gittik.Benim öğrenciliğim orada geçti,Berna'nında-teyzemin kızı- öğretmenlik yaptığı okulu ordaydı.Özlem giderdik. Yemek yedik,alışveriş yaptık,döndük. Nişantaşından Kabataş- sahil yolunu takip ederek -Eminönü- Bakırköy -Yeşilköy istikametinden eve 45 dakika da döndük :) Normal hızda.
 Karaköy sahil yolu.
 Meşhur Dolmabahçe camii.. Hani imamının  başka yere tayini çıkan camii.Olmayan bira şişeleri dersem hatırlarsınız.
 Kuzenin oğlu burada okuyor..Beşiktaş'ta.Onu okul civarından aldık.
 Akaretler'den yukarı çıkmaya başladık ki,iyi ki geldik Berna dedim :)) Çok güzel süslenmişti,İstanbul'da olupta ordan geçmeyi unutmayın diye hatırlatıyorum.Çok güzel süslenmişti.Arabadan bu kadar çekebildim.
 Sonra Nişantaşı-Teşvikiye. Arabayı bırakıp yemek yedik, Taksim'e de geçecektik, sonra işimiz çıktı,vazgeçtik gitmekten,eve döndük.İyi ki de dönmüşüz.Pazar akşamı Kasımpaşa maçı sebebiyle Çarşı İstiklal'de yürümüş .. Ortalık karışmış yine, rahat bırakmamışlar Çarşı'yı.

 Evde olmak demek.. Anneannenin işlediği masa örtüsünde,balkonda anne-babayla kahve keyfi yapmak demek benim için.
 Bu da annemin yaptıklarından.Bir sürü resim çektim onun bloğuna yükleyeceğim ki nasıl yaptığını anlatsın.
 Bugün -pazartesi- Burcu işten çıkınca kahve keyfi için Annem,Burcu ve ben Perlavistaya gittik,alışveriş yaptık.Kahve keyfimizi de yaptık.
Bu mekanda kahve içtik.Servis yapan çocuklar süperdi. Leb demeden leblebiyi anlayıp fotoğraf çekmeye geldiler :)  Laures Patisserie -Cafe, 


 Annemin bana diktiği bluz.
 Bu da  eşarbı.
 Mutfak notluğu ve tutacak.
Annem bunu bir proje için çalışcak kırkyamadan.Kumaşlarını beraber hazırladık.

 Bu kumaşların bazıları değişti sonradan.
 Bitmiş halini de paylaşırız sonra.
Bu yemenilerden de iki taraflı eşarp dikti bana annem..Son faslı böyle yaptık.

Salı akşamı-bu gece -yoldayım.Dönüyorum.Bu kısa zamanda Atahan'ın okuldan gelince bize gelmesini, babamla kahve sohbetlerimizi, annemle dikiş saatlerimizi,Burcuyla alışverişlerimizi, Çarli'lerin ailece ziyarete gelip yeni bebeğimizle zaman geçirmeyi, Berna ile İstanbul gezilerini, Leyla Teyzemle sohbetlerimizi ve oğluşumla beraber olmayı şimdiden özledim.Fethiye'de buluşmak üzere.. Şimdilik hoşçakalın.

8 yorum:

Blogger Bolat dedi ki...

Ooo baya bir dolaşılmış efem :) Bahçeşehir'in kütüphanesi çok güzeldir.

Klio'nun Şarkısı dedi ki...

Ne güzel şeyler dikmişsiniz. Dikiş dikebilmek harika bir şey. Ben de olmayan bir yetenek ve çok heves ederim.
Annenize yakınız sanırım. Ben de Beylikdüzü'nde oturuyorum.

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Her şey çok güzeldi :O). Yine gel...

Nilgün Komar dedi ki...

ooo ne güzel bir gezii
ve annenin ellerine sağlık

Muzurella dedi ki...

neler neler olmuş, kahve de bahane olmuş :)

Aner dedi ki...

cok guzel bir gezi :) diktiklerinizde cok hoslar :) ellerinize saglik
Sevgilerimle

Asortik Krep dedi ki...

Bolat, büyükçekmece belediyesi kültür merkezininde bir kütüphanesi var sahilde,hiç gittin mi..?

Sezer Eser, Ben dikiş bilmiyorum ama iyi asiste ederim :)) Ukalalığını yaparım,çayımı kahvemi,ikramımı yaparım, geriye bir tek dikmek kalır..Annem 86 da :) Eskiden ben büyükşehirde oturdum.

Burcum, gelirim,sende gel..

Nilgün Komar, annem süper diker,sağol :))

Muzurella, kahveyi severim..

Aner, diktiklerimiz hep benim sevdiğim gibi çiçekli şeyler :) Bu yüzden hepsi birbirini andırıyor.. :)

sessiz balik dedi ki...

annemi özledim Asortik abla
kızkardeşimi de ...
senin adına onlarla görüştüğün için sevindim .

ayrıca sana annenin diktiği bluzun renk tonlarına da bayıldım elinize zevkinize sağlık