Pazartesi, Kasım 01, 2021

Şikayet ettiğiniz hayat, belki de başkasının hayalidir..

Resimler güzel olsun dedim, belki yazacaklarım çok iç açıcı olmayabilir. 
Hastalıktan, belki çok yalnız kalmak istememekten ya da sırf Ateşin rahatı için kendi evime pek gitmiyorum. Havalar burada serinlediğinden eskisi kadar çok bahçeye çıkamıyoruz. Zaten bu aralar pek çıkmıyorum da. Üç aylık kontrol zamanım uzadı biraz. Dr. MR istedi. Bir kaç gün içerisinde çektirip götüreceğim. 
Git-gellerden yorulduğum için bir kaç gündür evdeyim, hiç çıkmadım. 

Ara ara insanlardan yoruluyorum, yine öyle bir döneme girdim. Etrafta psikolojisi bozuk o kadar çok insan var ki bazen halen eski seyrinde bir insan olduğum için hedef oluyorum. Ben kanser halimle insan idare ediyorum. Etmek zorunda kalıyorum. Ama benim o sakin hallerimden, hastalığımdan, soğukkanlılığımdan suskunluğumu fırsat bilip üzerime gelenide affetmiyorum. İnsan idare edebiliyorum diye saygısızlığı hiç kaldıramam. Geçen bir whatshap grubunda uzun süredir psikolojisi bozuk olduğunu anladığımız birini idare ediyorduk, en son bana takışmamak adına hiç cevap vermediğim için her gün grupta laf sokmaya devam edince önce gayet uygun bir dille rahatsızlığımı belirtip, sonra onu gruptan attım. Dileyenlerinde gruptan ayrılabileceğini, bu konuda kızgın olmayacağımı söyledim. Bu kişi gittiğinden beri mutlu, mesut grup özümüze tekrar döndük. Anladım ki huzursuz ve sorunlu insanları idare etmek bizi yoruyor. Arada temizlik yapmamız gerekli. Bu hem sosyal medyada hem de hayatımızda gerekli. Kendi adıma da suskun biri değilim, ölsemde olamam sonucunu çıkardım. Ben sorun çıktığında onu ya çözmeliyim ya da konuşmalı... Diğer türlüsü bana uygun değil. Bir de anladım ki şu kanserli halimle bile çoğu insandan daha doğru bakabiliyorum hayata. Kendimi insan olarak tebrik ettim. Ha grup mu, bir tebrik mesajı atmadıkları kaldı. Herkes artık sorunları çözmek için başkası hareket etsin istiyor. Kimse taşın altına elini koymuyor. Kızmadım, alışığım bu davranışlara.
Kronik hastalıklar çok yorucu yaşam savaşına yol açıyor. Hem beslenmene dikkat et, hem kendine, hem psikolojine, insan ilişkilerine, yaşam koşullarına, hayat şartlarına.. Hangi taraftan nasıl gideceksin? Neler planlaman gerekli? Bunlar hep karar mekanizması.. ve gerçekten yorucu. Başlangıçta insanlar sorularıyla çok yoruyor bu hastalıkta, hakkında hiç bir şey bilmedikleri kanser için her gördüğün akıl veriyor, bir şekilde başlangıç sıkıntılarını atlattım ama şimdide Gamlı Baykuş’ lar var. Senden fazla üzüldüğünü belli edecek ya, her bulduğunda senin hiç düşünmediğin, sana sıkıntı olmayan çünkü dr onu düşünecek zaten, ve senin için karar verecek ama o ablasının eltisinin kaynında aynı hastalık olduğu için biliyordur. Onu seninle paylaşacak, çünkü ölürsen o sana söyledi, vicdanı rahat edecek ve o kanser olmadığı için kendine sevinç çıkaracak. Bazen gelip kendi hastalıklarını anlatıp, Allahtan kanser değilmişim diye karşımda sevinip gidenler var. Hiç bir şey demiyorum tabii, etkilenmiyorum da artık ama ilk seferinde dumur olmuştum itiraf ediyorum. Kanser dizilerdeki gibi iki kemoterapi alınınca kurtulduğunuz bir hastalık değil. Bence özgün ve erişilmez fikirlerinizi kendinize saklayın, iyileşmek de o kadar kolay değil.. En azından bu savaşa saygı gösterin, ağrı uzmanı olmuş kanserli insana şuram ağrıyor, buram ağrıyor diye de hastalık anlatmayın. En gıcık olduğum ayağım uyuşuk diyorsun, benimde diyor. Günlük sıkıntılı durumlarınızla bizi bunaltmayın hele o basit yaşamın hiç umursanmayacak hırslarıyla ilgili de kafamızı şişirmeyin. Bazen susmayıp kendinize getirmek istiyorum, benim de bir tahammül sınırım var. 


Yeterince sizleri de kastıysam başka konulara 
geçeyim :) Kendimi oyalıyorum çoğu zaman, bu hastalıkla öyle başa çıkıyorum psikolojikman. Çünkü hastalığın psikolojisi diğer şartlar kadar önemli. Hani bizlere diyorlar ya üzülmeyin, stres olmayın. Stres olunca kandaki kortizol hormonu çoğalıyor, kanseri de bu besliyor. Yani ben bir kanserli hasta olarak sizi uyarıyorum, stres olmayın, hayatınızdan stresi çıkarın. İnsanlar bunu böyle söylemediği için aslında hayatımızda stresin ne kadar önemli bir yer kapladığını unutuyoruz. Ben mesela öyle sık hastalanan, dr dan çıkmayan biri değildim, oldukça da sağlıklıydım.. ama yıllarca stresli bir hayat yaşamak, üzülmek, devamlı huzursuz biriyle yaşamak  beni hasta etmiş. Siz bunu yapmayın diye yazıyorum. Panik, dengesiz ve sevgisiz insanlarla yaşamınızı devam ettirmeyin, onları sakinleştirmek, hayatını düzenlemek, hatalarını örtmek sizin işiniz değil. Bırakın o işi dr lar yapsın. Siz idare ettiğinizi sanıyorsunuz ama yaşamınızdan yiyiyorsunuz. Şimdi olsa bırakırdım kendi hatalarını kendi çözsün, ektiğini biçsin, kimsenin ardını toplamazdım, yaptığım en büyük hata onun yanlışlarını toparlayayım derken kendimden vazgeçmek olmuş. Bunu yapmayın, en azından bunun kimseye fayda getirmediğini, herkesin hakettiği kalitede kalması gerektiğini bilin, birilerini taşıyıp, hatalarını örtmeye çalışıp, onları kurtaramazsınız. En canlı örneği benim. Zaman geçtikçe bu netlik önümde iyice belirdikçe bunu çok daha iyi anlıyorum. 
Bu kadar ayrıntılı, bol tahlilli incelemeli sonuçlardan sonra son durumlardan bahsedeyim biraz. Kaktüslerim soğukta kaldı ve geçen kış kar yedi bahçede. Çok az kurtarabildim. Yerleşik düzene geçmeden tekrar koleksiyona başlayamayacağıma karar verdim. Elimdekilerle idare ediyorum. 
Banyodakiler tabii ki canlı değil, canlısı cansızı seviyorum işte, bir başka duruyor.. 
Bu evimde büyük, eşyalarımda çok ama artık daha az eşyalı hayat yaşamalı insan diye düşünüyorum. 
Değiştim ben biraz galiba. Benim hiç bir mutfağım bu kadar sade olmamıştır. Tezgah üstünde eşya sevmiyorum bu evde, benim için büyük bir adım 😃
Mutfak masam dahil bütün eşyalarım eski evlerimden getirdiklerim. Bu evde sadece kendime yeni ve çok güzel bir yatak odası ve salona bir kanepe aldım. Eşya bağımlılığımdan kurtulmaya çalışıyorum. Şu ara anneme getirdiğim giysilerimi eleyip, kullanmadıklarımı veriyorum. (ilaçlardan kilo aldığım için)Kendime yeni alıyorum. Yeni hayatımda yeni başlangıçlar yapmayı sevdim, buna şimdilik devam etmeyi düşünüyorum. 
Aynı mottoyla devam ediyorum . Sorunları çözüp yola devam etmek, engel olanları da elemek. Mutluluk kendi kararlarını kendin verebilmekte, bunu sağlayabildiğin sürece mutlu olabiliyorsun. Ben geçmişi düne bıraktım, şimdi yeni başlangıçlarla hayata devam etmeye çalışıyorum. Önümde zor engeller, yanımda zor bir hastalık ve gönlümde sadece beni sevenlerin verdiği güçle. Başka da hiç bir şeyi umursamadan. 




 

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba
eviniz güzel görünüyor güle güle oturun. önce can demişler atalar boşuna değil. Kendimize bakalım gerisi boş. İyi bakın kendinize öptüm. Hülya

Ecehan dedi ki...

Eşyalar sadeleşince kendimiz de hafifliyoruz öyle değil mi? Gerçekten de dediğiniz gibi yıllarca gereksiz şeylerin yükünü taşımak yorucu ve yıpratıcı. Fotoğraflarda tertemiz, sadecik ve ferah bir ev görüyorum, tüm mutlulukları size zorlamadan versin, umudunuz da eviniz kadar aydınlık ve ferah olsun diliyorum.

Kiremithanem dedi ki...

Az eşya gerçekten büyük lüks özellikle ev işi çabuk bitiyor ev kolay toplanıyor ama bazılarından vazgeçemiyoruz Allah afiyet şifa versin.

Haccecan dedi ki...

Hastalığına şifalar diliyorum.🙏🙏🙏🙏 Aslında kanserin nedenini buldun. Hasta insanlar hasta ediyor. Tez geçer inşallah. Sevgiler, şifalar

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Az eşya istemek bir başlangıç yavaş yavaş sadeleşecektir. Hepsi bir anda olmuyor zaten. Güzel bir karar almışsınız.

ummu Umara dedi ki...

Uyarma kisminizi bugun arkadaslarima okudum bugun. Cunki artik esimin psikolojisi bozuk hasta oldugun kabul ettim. Ancak bundan sonrasini dusunemiyorum. Yazinizin uyarma kismini kaydetmisim galerime. Baska bir blogdan buralara gelmistim. O kismi okidigumda arkadaslarim dediki bak bu sana bir msj. Bosuna cikmadi karsina.
5yildir evliyiz. 2 kizim var. Ben hep belle duzelir dusumdukce kendimin ne madar mahvoldugunu yeni anliyorum. Ama korkuyorum. Onu cok sevdigimi saniyorum ama yok. Degil. Ben onda umut ettigim seyleri sevmisim. Aslinda onlar onda olmadi hicbir zaman. Ben kendi kendime de yeterdim ama o beni oyle mahvettiki. Fabrika ayarlarimla oymnadi sanki. Birakmak icin gec kalmisim. Zarar gormusum baya. Ama daha da kotulesmeden ne yapacagimi bilmiyorum. Adi ne bilmiyorum. Bagimlilikmi korkumu kibirmi. Dul olmak istemememi. Yalnizlik korkusumu. Ozlemek korkusumu. Kinanmakmi. Ama bildigim birsey var. O bendeki tum birikimi harcadi. Artik sabrim bitti

Asortik Krep dedi ki...

Aynı düşünceleri ben de hissettim. Şimdi geriye baktığımda o sorunları o çözseydi, ben niye çaresi zor bir hastalık yaşıyorum diye sorgularken buluyorum.Sonuçta yaşam savaşı veren benim. Beni hasta ettiğini düşündüğünü bile sanmıyorum. Siz zaten kendiniz için karar verdiğinizde buna destek olmayacaktır diye düşünüyorum.Birde sonradan farkettim ki önüme daha önce düşmüş bu sorun ben görememişim... Ayrılın demem, ayrılmayın da demem ama karar verirken ilk önce kendi iyiliğinizi düşünün, sonra herkesi.. O zaman net olanı görebilirsiniz.