Pazar, Şubat 10, 2008

Büyükçekmece Gezisi


Dün ayağımın tozuyla Fethiye'ye döndüm ve Ölüdeniz Festival Toplantısına katıldık Uzunbey'le..Cafe Geniş'te toplandık ve büyük bir çoğunlukta toplantıya katıldı..Toplantıdan çıkıp Şükran Teyzeyi evinden alıp bu sefer Ölüdeniz Sanatevinde ilk toplantısı yapılacak olan Öykü dinletisine katılmak üzere yola çıktık.Akşam yolculuk ve günün hareketinden yemek yerine hazır mantı yapıp kendimizi yatağa attık.Bütün gece getirdiğim kestane şekeri ve tatlıları yiyip Uzunbey'in bana aldığı kajuları ve fındıkları,antep fıstıklarıyla yuvarladık.
Aslında bu bir Büyükçekmece yazısı olacak.Hayatımda bana yapılan sürprizlerin en güzellerinden biri olan Burcuların İstanbula gelişi kadar uzun zamandır çok sevindiğim bir olay olmamıştı :)
Haberim yok tabii ki o beni motordan arıyormuş, oysa bana sahilde arabayı çektik boğazı seyrediyoruz içinden dedi.Hadi Atahan olmasa romantizm yapıyorlar diyeceğim ama Atahan'ın sesi geliyor, şüphelenmedim de değil.Neyse fazla kurcalamadan telefonu kapattım.Yola çıktık.Rahat geldik sayılır Pamukkale ile..En azından Ulusoy gibi Denizli üzerinden gelmediğinden sıkılmadan ve fazla uyumadan en ön koltukta Çağıl' la geldik İstanbul' a.Annem Pamukkale Büyükçekmeceden aldı bizi, evin önünde metalik gri bir arabaya öyle yanaştı ki bir an çarpacak sandım.Çarli de yeni araba aldı o zannettim çünkü Annem giderken 3 küçük araba süsü aldım onlara..İki kurbağa bir civciv..Bu civciv arabanın önünde torpido da oturuyordu.Çarli mi burada dedim, Annem hayır dedi ama o kadar yanaşmasının sebebi 17 plakayı görmemem içinmiş :)) Ben zaten Burcuların arabayı bir kere gördüm o da bayramda..Neyse bavulları taşıdığımızdan hemen arabanın önünden geçip eve girdik.Ben içimden civcive taktım ama daha sonra düşünmek üzere bir kenara koydum bu duygumu.Kapıya geldik, babamın beni almaya gelmiş olmamasından aslında daha çok şüphelendim..Bir şey olduğunu ve bana anlatmadıklarını düşündüm.Süper yazarım da kafamda..Yani acayip komplo teorilerim vardır.Çok şüpheciyimdir :) Neyse Babam beni ayakta ve neşeli karşıladı ,bir oh çekip içeri daldım..Babam mutfağa doğru bir hamle yapınca yine şüpheye düştüm..Salona adım attım ki masada Atahan'ın başarı belgesini görünce orada olduklarını anladım..Bozmamak için gülümsemeye başladım, çünkü Atahan'ın bozulacağını düşündüm sürprizi bozarsam..İyi ki de öyle yapmışım.Gerçekten de bir gece önce Çarli onun sürprizini bozmuş diye bir türlü gönlünü alamadı...

Üstteki resimler Büyükçekmece sahilinden.. Hep beraber dışarı çıkıp sahilde gezdik pazar günü.Biz geleceğiz diye de hava hiç bozmadı.Ta ki ben dönene kadar..Servise binerken yağmur yağmaya başlamıştı :)
....
Bugünde hava yağışlı burada..Dışarı hiç çıkmadan dinlendik evde.Şimdi CNBC 'de çok güzel bir film izledim.Sanırım adı Mona Lisa'nın Gülümsemesi..Julia Roberts başroldeydi..Bayıldım filme.
...
Yaklaşık iki sene önce Annemlerde Pretty ile buluşmuştuk.Yazmadık, gerek görmedik o zaman..Ben de pek kimseye söylemedim.Burcu da.Bu sene yine geleceğimi öğrenince Pretty görüşmek istedi doğal olarak.Çünkü biz yazında Fethiyede görüştük ve özledik birbirimizi..Neyse pazar akşamı Pretty yi yine karşıladım yolda..Bu sefer Anneleri bıraktı. Aşağıdaki resim Annemlerin balkonunda Çağıl tarafından çekildi.Aslında sizlere kimin kim olduğunu sormak lazımdı ama benim saçlardan tanırdınız eminim :))
O gece eskiyi yad ettik, konuştuk,dedikodu yaptık ama eğlendik aslında.Pretty bize bir tane kocaman kek ve turta getirmiş.Bizde ona diğer resimde göreceğiniz Annemin ördüğü atkıyı ve Avon'dan el kremi hediye ettik.Resimde Burcu'nun sigarası göründüğü gibi masanın üstünde.Annemde içeride sigara içilmez.Herkes bu kapalı balkona çıkar içmek için.Yemek yemek ve konuşmak içinde çıktığımızdan hayatımız bu kapalı balkonda geçer bizim.Oraya petekte koydurduklarından her daim sıcaktır.Zaten güneş alan bir konumda olduğundan çoğu zaman kaloriferin sıcaklığından rahatsız olup uyuyamadım geceleri.Akdenizli mi oldum ne..Kaloriferden rahatsız olabiliyorum artık :))


Pretty'nin atkısı..

Özel bir iş için randevulaşmıştı Burcunun eşi F. orayı tarif edene kadar eşlik edeyim dedim ve Burcu, o ve ben beraber Flyinn 'e gittik.2. kattaki cafede otururken uçakları çekip yolu seyrettik..Ordan da dönüşte Avcılara uğrayıp pazartesi akşamı radyoda duyduğumuz ve bizim her gece yolda dinlediğimiz Nihat Sırdar'ın tek kişilik gösterisine bilet aldık..

Beykent'ten sahile inerken Burcuların arabasından çektiğim ve özel olarak Burcunun çeksene abla dediği güneşli manzara..
Aslında İstanbul'a gelme sebeplerimizden birisini anlatmak istiyorum sizlere..Bu nedenlerden biri ; Çağıl'ın karnesine getirdiği 3 kırık için Babamla ders çalışmaları için geldiysekte diğer bir neden sağlık sorunu diyebileceğimiz bir sebeptendi.Önce kırığı olan bir çocuğun annesine söylenecek en uyuz söz sanırım üzülme benimde kardeşimin kırıkları vardı,ya da biz kardeşimi de böyle okuttuktu cümlesidir herhalde..Ben bu kırıkları hakkında başkalarının bana söyledikleri kadar umursamadım sanırım.Okulu Muğlada Çağıl'ın girdiği geçen sene en yüksek puanlı anadolu lisesi olan bir okulda çalışmayan bir öğrencinin yapacağı olan hatalardan birini yapmış olan çocuğuma sinir olmadım bana akıl vermeye çalışanlar kadar. Biz Uzunbeyle ve benim kardeşlerimle beraber pek sorun yaşamamış öğrenciler olduğumuz için bir kere 3 kırık zor geldi tabii ama bu konularda tavsiye dinlemek daha da zor geldi bana..Neyse Babamla tatilde çalıştılar ve bizde her gece 2 saat beraber odada geçirmeye devam edeceğimizden şimdilik problem yok.
Gelelim sağlık problemimize..Çağıl doğduğunda burnunun sağ deliğinin altında koyu pembe bir lekeyle doğmuştu.Doktoru 4 yaşına kadar geçebileceğini, geçmezse kalıcı olacağını söylemişti.Pek umursadığımızı söyleyemem.Hatta kaybolursa o lekeden dolayı onu kolay bulabileceğimizi söyleyip gülüşürdük hep.Bir de delikanlı olduğunda isterse aldırabileceğimizi söylemiştim.Geçen sene böyle bir konu açıldı ve yazın lazerli tedavilerin zor olduğunu, kışın tedavi için daha uygun bir mevsim olduğunu öğrenmiştik.İzmirden tanıdığımız bir doktor müşterimiz bize Leventteki Onep 'i önermişti.. Onep 'in lazerle tedavi merkezi ise Monep miş.Tabii söylemesi bizim için bulmasından çok daha kolaydı.Çok uzun zaman oldu o taraflara gitmeyeli.Öyle zor bulduk ki Leventte..Dön dolaş patladık en sonunda ve erken çıkmamız sonucu beşteki randevumuza 4.5 ta yetiştik.Birde ne göreyim..O çok aradığımız klinik ana caddenin bir altındaki bahçeli villaların olduğu eski sokaklardan biri değil mi..? Neyse içeri girdik ki esas randevunun aslında Etilerdeki Maya Residence 'in spor girişinde olduğunu öğrenince arabaya atladığımız gibi havadan tahmin etme oyunuyla monep'i bulduk..Çok güzel bembeyaz bir klinikti..Doktor hanımda oldukça deneyimli gözüküyordu.Çağıl zaten daha dünden razı bir biçimde hemen başlayalım deyince ilk seansı yaptık bile..5-6 seansta geçebileceğini söyledi dr. Geçmese bile en azından denemiş olacağımız için sevindim aslında.Çünkü çocuğum öyle istedi.Şimdi tırnak büyüklüğünde bir yer burun deliğinin altında kabuk tuttu..Damarları derinde olduğundan kanama yapmış.Bu kabuklar geçtiğinde Çağıl 2. seans için tekrar İstanbul'a gidecek.Babamlar Etiler'e götürecek.Bir gece kalıp dönecek.Bu böyle yaza kadar sürecek sanırım.Çünkü 3-4 haftaya bir seans olur dedi dr. hanım.İlk kabuklar düşünce bir ilerleme olacak sanırım .Bu konuda bilgisi olan varsa ve paylaşırsa sevinirim aslında..
Çağıl'ın tedavisi fraxel lazer..
Burası da Beykent.Hani teyzemin oturduğu semt..Adem Çelik biz çocukken oraya bu ilk blogları diktiğinde Beylikdüzünde bir tek Beko' nun fabrikası vardı ve bu dağbaşında kim oturur diye dedikodu yapıyordu Çekmeceliler :))


Burası da Çarli ile Arzu'nun yeni evleri..Bizi çarşamba akşamı yemeğe aldılar.Hem de bir gün önce Arzu'nun doğumgünüydü..Ben ev hediyesini daha önceden verdiğim için Arzu'nun doğumgünü için küçük bir hediye aldım.Gece yemekler çok güzeldi, evleri de öyle.Zaten orayı çok severim daha önceden oturduğum için son evim Sinanobadaydı, giderken hep eski anılar gözümde canlandı.
Aslında Arzu'nun bana hediye olarak yaptığı eldivenleri hatırlıyorsanız sıkı durun şimdi yine benim için yaptığı örgü çantayı göreceksiniz..Annem ve Arzu eldivenlerden kalan yünden istediler gelirken bir tane, bende olur dedim ve aldım giderken.Oralarda bulamamışlar..Sonra son güne yetiştirmeye çalışırken o gece ördüğü kadarını gördüm ve büyülendim valla.."Örgü cadısı olmuşsun sen" gibi kendimce iltifat ettim hatta diğer ördüklerini de görünce :)


En üstteki resimde çantanın fermuar geçen yerini de görüyorsunuz değil mi..? İkinci resimde o gece bana gösterdiği hali ve son resimde ben gitmeden bitirdikleri hali ile.. Çantanın motifini Derya Baykal'a çıkan bir adamdan görmüş tv.den..Hasır desen..Yalnız çanta ile ilgili soracağınız bir şeyler varsa yorumlara yazın da Arzu cevap versin ben bilemem çünkü.

Annemin Arzu'ya doğumgünü hediyesi..

Arzu'nun kendine ördüğü arkası oyuk süveteri..

Bu da yine Nakonun dergisinde bulduğu bir süveter.

Bunu kendi örüp giymişti bize geldiğinde çok güzel duruyordu.Hatta dergide yeşildi o kendi ebruli örmüş.
Bir de uzaktan görünüşü..

O gece bu yünden yapılmış bir kazak vardı üstünde..Resim çekeceğimi bildiğinden onu giymiş :))
O kazaktan kalan yünden de bu eldivenleri örmüş.
Bu son resim Annemin balkondan gölün görünüşü..Etrafı dolmadan denizde böyle görünürdü eskiden..Ha bir de E5 gözükür ,özellikle pazar akşamları kalabalık olur dönüşler..
Orada iken günlerim dolu dolu geçti.Pekte yalnız ve işsiz kalmadık.. Ancak Migros alışveriş merkezine, Bahause'a ve cumartesi pazarına gidebildim.Sahile indik, bir gece Çağıl'la Burcular gitmişken Avcılar Barış Manço Kültür Merkezine Nihat Sırdar'ın "Bütün Kazlar Toplandık " gösterisine ,Çarlilere yemeğe gittik.F. ve Burcu ile birlikte muz liköründen yaptığımız malibularımızı içtik beraber,bir gece de biraya talim ettik balkonda,konuştuk bol bol,vatanı kurtardık, teyzeme gittim Beykent' e, teyze kızıyla çocukları götürüp bir şeyler aldık Migros alışveriş merkezinden, sanıyorum insanların alışveriş damarını tetikliyorum.Ona çok güzel elbiseler aldık hem de onun okulda giyebileceği ama trendy olabilecek elbiseler :) Araba kullandım,özellikle pazartesi akşamı trafikte Leventten Çekmeceye dönerken,özlemişim :) Çağılla gösteri çıkışı Beylikdüzünde mc donalds'a da gittik, gece geç yatıp sabah erken kalkmaya çalıştım yine,zamanı uykuda harcamak istemedim, Annem bize bol bol paçanga böreği yaptı, o da Afyondan gelirken alışveriş yapmış biraz.
İyi ki Burcular gelmiş..Onsuz buruk olacaktı gezim.Çarli bol bol aradı telefondan ve Babam yine ne yaparsak yapalım bize yine sabırlı davrandı :) Ev kalabalık ,sıkılmadan idare etti hepimizi .. Annem yanımda getirdiğim tülün hem boyunu kısalttı hem de kalan parçadan burcuyla ikimize masa örtüsü yaptı.
Ona çok güzel bir tablo hediye aldım huzurevi yararına yapılan sergiden.Daha yapılırken bayılmıştı ona..Martta doğum günü için şimdiden götürdüm verdim :)
Yine gelirken bana çok güzel kahverengi bir şal hediye etti :) Dün akşam onunla sarındım tv karşısında da çok sıcak tuttu, herhalde annem hediye ettiği içindir...
Çok güzeldi, sımsıcaktı, onları ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha iliklerime kadar hissettim :)

10 yorum:

♥ Suzi ♥ dedi ki...

Örgü çantaya bayıldım:))Ne güzel birbirinize bağlı bir ailesiniz,sevgiler...

böğürtlengözün annesi dedi ki...

* Çok sevindim sizin adınıza hepinizin bir araya gelip görüşebilmenize, Allah mutluluğunuzu daim etsin ve sürekli güzel fırsatlar olsun daha sık görüşebilesiniz.
* Sürprizi bozarsam Atahan ın çok bozulacağı kısmına çok gülesim geldi. Aynı kodelden bir tanede bende var, heleki yaptığı bir oyunu bir sürprizi boz , gör bak başına neler geliyor :)
* Arzu nun ördüğü ebruli hırkaya bayıldım, çok şık gözüküyor. Bende hiç anlamam örgü işinden ama şimdi ki yünler insanın örgü öresini getiriyor. Bende aldım bakalım şu akıllı yünlerden , Tolgaya kazak başladım. Ama örüp örüp beğenmeyim sökmekten akıllı yünün aklı şaştı :) Bakalım ortaya nasıl bir model çıkacak. Sağolursak kazak bir kaç sene sonra biterse bende bloğumda yayınlarım :)
* Çağıla geçmiş olsun, umarım tedavinin sonucu olumlu olur.
Sevgiler...

sofi dedi ki...

Asortikçim, insanın ailesiyle paylaştığı herşey okadar tatlı geliyorki, güzel bir sömestr olmuş ve Çağıl'a geçmiş olsun, bu konuda yabancı bir kanalda izlemiştim tedavi yöntemini, başarılı sonuçlar veriyordu.Sevgiyle kal...

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

dolu dolu günler geçirmişsiniz İstanbul'da. Bu arada Levent'te gittiğiniz yer bana çok yakın, keşke sorsaydın bu kadar bunalmazdınız. Neyse aklında bulunsun Levent civarları meskenim :)

Bu arada kırıklar önemli ama benim gibi son derece başarılı (sürekli belgeli) bir öğrenci lise 1 birinci dönemde tam 4 zayıf getirmişti. Bütün aile şokta. Aile ömrünün en kırıklı karnesini gördü. Peki sonra ne oldu. (bu arada dersler, fizik, kimya, matematik, tarih) zaten başka ders kaldı mı diyeceksin? aynen öyle. ikinci dönem 3 dersten kurs. yıl sonunda teşekkürlük bir karne.

Darısı Çağıl'ın başına:))

Mutluveumutlu dedi ki...

Sürpriz ve hepinizin bir arada olamsı ne güzl olmuş. Allah daha nicelerini gösetrsin.

Şifreye geçiyorum. Sanada davetiye göndermek isterim.Davetiyeyi profilindeki mail adresine mi yolluyayım?

Sevgiler...

Aysetun dedi ki...

Sevgili arkadaşım,
Gönlünce vakit geçirmene çok memnun oldum.
Çok şanslısın...Allah şansını daim etsin.

Asortik Krep dedi ki...

Suzi, ben de çok sevdim çantamı :)teşekkür ederim.

Böğürtlengözünannesi,Çağıl'ın yarası kabuk bağladı,geçtiğinde tekrar düşecek İstanbul yollarına..Babamla annem götürecek dr.a gelecek sefere,işi bitince de dönecek.Zaten yarım saat sürmüyor bile seans.
Sofi, aslında rahatsız edecek boyutta değil.Hatta bıyık uzatırsa bıyık altında bile kalabilir ama genç işte denemek istedi.

Yonca, bilseydim sorardım,sadece Akmerkezi biliyorum :))Tüm tarifleri ona göre yaptırdım yolda.Birde uzun zaman oldu o taraflara gitmeyeli,Le select bile kapanmış :)) ...yedi yıl oldu ben gideli tatlım :(

Mutluveumutlu,blogdaki mail adresime bekliyorum davetiyeyi :)

Aysetun,şanslıyım,senin gibi arkadaşım var..

sessiz balik dedi ki...

asortikcim
çok sevindim ;alaaddinin lambasındaki cinin dileğini yerine getirmiş olmasına
hele hele kızkardeşin de gelmiş
kaymaklı kadayıf ...

Asortik Krep dedi ki...

Sessiz Balik, benim en yakın arkadaşım o aynı zamanda..Kendisi her ne kadar geçen gün bana " ağır abla" dese de :P
Ben ağır abla olmadığımı biliyorum :)