Çarşamba, Ekim 03, 2007

Ölüdeniz Minder Mafyası...

Ayın yirmi altısından beri yazı yazmamışım ..Yani arada Likya Yolu' nu yazdım ama o sayılmaz..Bir kısmı araştırma bir kısmı benim yazımdı.Öyle yoğunum ki..Bu cümleyi ancak benim kadar çok çalışanlar anlar..Yani öyle karşıdan söylediğiniz gibi evet sen çalışan bir bayansınla anlaşılcak bir terane değil..

Sıra gözetmeden yaşadıklarımı yazayım da kafamdakilerden kurtulayım hem de..

Bir kere Uzunbey hala sol elini kullanamıyor ve bu da işimize hala yansıyor.Özel şöförüm ben.Hiç bir yerde sırtım artık yere gelmez..Aç kalsam da iş bulurum..Hatta iyi bir koruma da olurum :)) Konuşurken dokunmayı seven insanlar yüzünden Uzunbey'i bu geçen bir aylık zaman zarfında sık sık erkeklerin şu konuşurken omuza kolunu dayayıp sohbet etme durumlarından kollamaktan koruma da oldum :) Ben adamı itiyorum o koluna saldırıyor ..En sonunda elinden çekip yakınıma yaklaştırdım ve kolunu elleme köprücük kemiğini kırdı dedim..Kurtardım eşimi..Yoksa bir ay daha peşinden dolaşmak lazım..
Sanırım iyileşecek..İnsan yazmaya da korkuyor nazar olmasın diye :P ... Gittikçe daha bir güvenle yürüyor,yürüyüşünden anlıyorum..Çok zor aslında ..Hele Uzunbey gibi çalışarak dejarj olan, hatta çok çalışmayı seven bir insan için tek kolu kullanmamak ve benim gibi yanında eline bardak alsa bile leopar gibi atlayıp elinden alan biriyle yaşamak zordur zaten. İyi yapıyorum..Hatta motoru da satacağım ama bizde 2 motor var ve birini elemanlar kullanıyor..Şimdi onunkini satsam da diğeri kapıda duracak..En azından iş varken elemanın motorunu alamaz diye düşünüyorum.


Diğer tarafa taşınacağımız için evden çıkıp önce yeni büroya gidiyoruz, arada önemli evrak beklediğimizden kargoya uğruyoruz..Sonra ustalarla görüşüp bir-iki alışveriş yaptıktan sonra ustaları öğleden sonra kontrol etmek üzere büroya gidip işimizi yapıyoruz..Bazen bir telefon gelip yeni aldığınız koltukları nereye götüreceğiz gibi sorularla tekrar yeni iş yerine gidiyoruz..Orada ayakta ustanın işi bizimle bitene kadar bekliyoruz..Arada müteahhiti bulup eksik bir kaç detayı ona iletiyoruz..Bu arada ceplerimiz açık ve işi telefonla idare ediyoruz..Arada dün akşam ki gibi illa iftar yemeğine davetlerde alıyoruz ve Sarıgerme de çok hoş bir otel olmasına rağmen koşturmaktan bitap şekilde akşam eve dönüyoruz..
Görüşemediğimiz zamanda evdeki banyodan büroya lavabo ve ayna takımı taşındı..Çünkü bu eve de şubatta taşındık ve oraya yeni alacağımıza eve istediğimiz model bir aynalı dolap alıp taktırdık.Banyonun havası değişti :) Bu ne demek? Bu demek ki ustalar önce evde çalıştı sonra da yeni büroda..Neyse ki her iki tarafta iyi oldu :)
Haftasonu Marmarise tatile gelen Uzunbey'in akrabası gündüz Marmaris gece Fethiye , ertesi gün tam tersi vaziyette 2 gün boyunca misafirimizdi..Yeni büro, bir iş dolayısıyla sanayi -bizim işin teknik yönü orada maalesef- arada nefes almak ve misafir gezdirmek için 1881 de yemek , Aksazlarda deniz ve keyif, akşam eve gelip misafir yatağı hazırlamak ve bu arada Uzunbey yoğun olduğundan misafiri oyalama kısımları da yine bana düştü..Şimdi kadın misafir olsa al akşama getir,ben bunu çok yapıyorum zaten ama erkek misafir olunca Uzunbey nereye o oraya ,araba dolayısıyla bende oraya şeklinde gezdik akşama kadar..Pazar günü akşamüstü 18.30 arabasına bindirdiğimiz gibi eve döndük ama ben pestil vaziyetlerinde dinlenemedim zaten.
Konu atlayıp bugünkü aktivitelerimi yazayım da görün ne demek istediğimi :))
Sabah evde 7.30 civarı kalkış ve Çağıl'ı okula geçirme..Sonra yorgunluktan uyuma..Eğer uyumuyorsam akşamki bulaşıkları makineye koyma ve ortalık toplama..Bu sabah uyudum ..Çünkü akşam iftardan dolayı eve geç geldik..Kapı ziline tekrar kalkma çünkü yardımcı hanım temizliğe geldi..Ona direktifleri verip işe çıkma.Kargoya uğrayıp sanayiye gitme..Böyle zamanda ben araba da oturup Çocuk Gibi'de gördüğüm sayfa sayfa konu anlatımlı "Ölmeden Önce Türkiye'de Yapmanız Gerekli 101 Şey" adlı kitabı arabada okuyup sıkıntıdan patlamama oyunu oynama..Yeni büroya gidip dün takılan dikey perdeleri kontrol etme, oradan büroya gelip günü başlatma ,iş yapma, öğlene doğru eve gidip eve gelen su ustalarıyla yeni takılacak olan banyo takımları hakkında sohbet ve fayansçı hakkında tetkik. Bu arada çatı için usta çağırma ve telefonda anlaşma işlemleri devam ediyor..Uzunbey arayıp yemeğe gidelim mi diyor? Öyle yorgun ve açım ki teklife evet diyorum.Yemekten sonra büroya çıkıp bilgisayarda şu an yazı yazıyorum ve akşama eve gidip yatmayı hayal ediyorum.
-İnsanın ense kökü ağrınca ne olur? Aramızda bu konu ile görüş bildirmek isteyenlere soruyorum..Günlerdir evde ya hazır birşeyler yapıp yediriyorum akşam sekizden sonra ya da dışarıda yemek yiyiyoruz..Birde çok yorgunum..Pazartesii beni yataktan kazıyıp kaldırdı Uzunbey ki ben zımba gibi kalkarım genelde..Bir de akşam yorgunluktan uyku tutmayınca gece oturmam var ki evlere şenlik !
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız ama burdan paylaşmaya vakit bulamadığım bir olayı anlatmak istiyorum sizlere..Neden hala bu eşsiz doğa da turist diye ağlaşıyoruz anlayalım diye..
Geçtiğimiz hafta biraz moral bulalım biraz da Uzunbey için güneş banyosu lazım denize gittik Kumburnuna..Yani sizin anlayacağınız dilde Ölüdenize..Buraları Melsa diye bir şirket işletir..Çok iyi bilmem ama biraz başına buyruk bir yerdir..Herkes yakınları sağlam der de biz demiyelim artık :) Neyse..Zaten şikayetimizi yaptık sadece kuru bir telefon özrü..Hatta geri döneriz bile dediklerini sanmıyorum..Beklentim ise sadece bu konu aslında çok çirkin,siz haklısınız demeleri..Başka bir beklentim de yok ! Zaten günümüzün içine ettiler bir de dayak atmadıkları için teşekkür vaziyetlerindeyiz nerdeyse..Suçlamalarda cabası..Anlatıyorum efendim acele etmeyelim..
Geç gittik tabiki ama keyfimiz yok,yalnız kalalım ,sohbet edelim ve güneşlenelim istiyoruz..15.30 dan sonra yani..Normalde bu sene kaçıncı gidişimiz saat sekizde kapanıyor herkes bilir ama saat tam 18.06 da görevli geldi ve kiraladığımız şezlongların şiltelerini istedi..Uzunbey askısını çıkarmış ama dinleniyoruz ve sohbet ediyoruz belli..Bir kere rahatımız kaçtı ve kaçta kapatıyorsunuz bu saatte minderleri verirsek oturamayız ki dedik..ama bana dese ki biz gitmek istiyoruz sizin yüzünüzden geç çıkmak zorundayız o zaman ben ona diyeceğim ki ben kalkınca minderleri götürecek halim yok..Onları tasnif ettiğiniz kısımda ipin altına sokup giderim..Bende turizm çalışanıyım halden anlarım..
Ya da buna bile gerek yok.Madem eskiye oranla daha az kalabalık her akşam nöbetçi koy,oruçluları erken çıkar..Kalanlar diğerlerini toplasın..Yok! Bunlar minder bekçileri ama herşeyi senden benden iyi bilir..Zaten kaba kuvvet denen bir şey var bağırıp,çağırıp üstüne yürürsün siner, minderi bırakıp giderler..Ne gerek var? Turistte neymiş?
Uzunbey de daha erken şimdi vermiyoruz deyip yolladı ama gelen sarışın mavi gözlü çocuğun tavırlarından ben gıcık oldum ve bütün kanım aynı anda kafama hücüm edip geri geldi..Sakin olmaya çalışıyorum çünkü ben tetiklesem Uzunbey kalkıp birşey söyleyecek..
Esas zaten bu terbiyesizin tavrına gıcık oldum ben..Şimdi artık beni tanıyorsunuz sanırım..Ben bu adamlara bir şey söylemezsem ölürüm..Keyfimde kaçtı,tadım tuzum kalmadı ben toparlanmaya başladım.Normalde ben erkek olsam ve plajın bu kısmında bizden başka bir grup
kalsa, bu adamların ikisi de karşımıza geçip bizi seyretse kavga çıkarırım.. ama Uzunbey'in arkası dönük ve ben bu pozisyondan rahatsız olup zaten toplanmaya başladım ama sinirden gözümü kaçırıyorum ki Uzunbey çakmasın..
Birden karşıya baktım ve adam üst kısmı çıkmış şemsiye ayağına tutunmuş bizi seyrediyor..O kadar yakın ki zaten kalsak hiç bir şey konuşamayacağız..Bende ona gülerek "zebani gibisiniz..Böyle resminizi çekeceğim" dedim.O da bana hazır cevap ya kendini öyle hissediyor.."Altına da yazın 4000 kişi çıktı biz kaldık koca plajda" dedi.Ben de ona aslında turizm için çalıştığımızı ve biz bir turist için onlarca şey için uğraştığımızı ama onun gibi adamlar yüzünden turizmin bu hale geldiğini söyledim..Etrafta daha sonra keşfettiğim bir şey vardı ki en son kalanlarda uç kısmı hariç biz değildik.Neyse bu sözün üstüne bu iki adam kısaca zebani ve arkadaşı , üstümüze gelip neden sorun çıkardığımızı ,minderleri vermemiz gerektiğini bağıra bağıra söylediler.. Tabiki bizde cevap verdik..Ama kullanılan kelimelerde bir hakaret yok sadece atışıyoruz..Ben bu cümle üstüne alın minderlerinizi bile dedim ama devamı yok..Bilirsiniz kötü söz sahibine aittir..
Neyse bunlar bizle atışırken müdürleri beyefendi geldi..Biz ya bir terslik olmuş diye bir yaklaşım beklerken bunlar bize geç geldiğimiz için alınan paraların gücümüze gittiğini , hatta o kadar para !! (burada dikkatinizi çekiyorum bu laf onlardan çıkma..Yani kendi kiraladıkları ve içeri giriş parası için aldıkları parayı çok bulduklarını itiraf ettiler yani- ben demedim hatta bir yazda en az beş kere aynı saatlerde gelmişim..Paraya acısam zaten 3.30 dan sonra gelmem ki! giriş 10 ytl, şezlonglar 5 ,iki şezlong 10 ytl = 20 ytl parayı bayılmışım bilerek zevzek..
Bir de hakaret işitince en sonunda Uzunbey dayanamadı sizin ukala ve saygısız elemanlarınıza sahip çıkacağınıza işinize sahip çıkın gibi bir şey söyledi..
Bu arada ben Uzunbey'in askısını onların gözü önünde giyindik ya taktım, yani hasta olduğu her halinden belli..Bu lafların üzerine zebani olan bir atladı..Ben araya kadın halimle girip elimle uzaklaştırdım..Tam 3 kere delikanlıyı Uzunbey'in yanından ben bu şekilde aldım.Ben ittiriyorum arkadaşları tutup bırakıyor..Çünkü biliyorum ki Uzunbey'e dokunsa karşılık verecek..Bu hamle 3 kişi onu tutana kadar devam etti..Eğer bir yanlış hareket yapsak inanın ki 15 kişi oldular ,üstümüze atlayacaklar..Eline şemsiye sopasını alan geliyor bağırışlara..Bu arada müdür bize, size arabaya kadar eşlik edeyim, saldırmasınlar diye de psikolojik bir tavır sergiliyor..Bizde dağdan indik ya..Eşkiya görmemişiz hiç, gerekli cevapları biraz sıralayınca bu biraz çekincemede kaldı..Hatta parayla ilgili yaklaşımı da yapınca tepem attı ve en kötü lafları ben söyledim ne yani beni mi dövücek,bunlardan korkan tipler değiliz dediğimde karşıda binadan çıkan müdürü göstererek ona şikayet edebileceğimizi söyledi..Uzunbey zaten sinirlendi ve kendini zor tutuyor, ben sakinleştirip devamlı kontrol ediyorum ki atlamasın o da..
Yani halimi düşünebiliyormusunuz..Köprücük kemiği kırık,kolunu oynatması yasak bir adam ve ona saldırıp,bağırış ,çağırış hakaret eden 2 delikanlı, bizi güya koruyarak arabamıza kadar eşlik eden bir minder müdürü ve olayı anlattığımızda zaten dünde böyle bir şey yaşandı deyip bizi eve gidin ben halledereim diyen bir müdür.
Yazdık tabiki..Yazmasak kendime saygım kalmaz benim..Önce Melsa'ya...Sonra Kaymakamlığa..Anlattıklarım yaşadıklarımızın hafif hali..hatta iddia ediyorum eğer ben Uzunbey'le o zebanilerin arasına girmesem kesin itişecekler ve olan bize olacak çünkü onlar 15 kişi ve tetikte üstümüze atlamaya hazır bekliyorlar..Ve olayın en ahlaksız yönü bu adamın hasta olduğunu görüp iki kişi olarak üstüne gelmeleri..Hala bana ukala diyemezsin tavırlar, saygısız yaklaşımlar..
Melsa, bu konuda daha geri dönmedi..Kaymakamımızın tayini çıktığından biraz işler yavaş buralarda..ama ben bu konuyu unutmadım, unutmayacağım..
Bu arada Fethiye Kaymakamı İstanbul Fatih'e gidiyor, Bursa Nilüfer Kaymakamı da buraya geliyormuş..Fatih'çok şanslısınız..Kıymetini bilin Hasan Bey'in..

Geçtiğimiz hafta bir İngiliz arkadaşımız ve eşi bizi yemeğe aldı..Yaklaşık 12 senedir Türkiye'de yaşayan bu arkadaş, kuş gözlemcisi ve bu konularda kitap yazan biri..Evde ve yemekte izinle çektiğim fotoğraflardan sizinle paylaşacağım ve ingiliz usulü bir kaç yemek tarifim var :)
Evde çok hoş mütevazi ve bizden çok bizim değerlerimize sahip çıkan bir dekorasyon anlayışı hakimdi..Resimler ve bilgi bu blogda..
Evde ve işte bir koşturmaca hakim..Kısmetse bu hafta sonu ya da pazartesi yeni büroya taşınacağız.Resimleri yerleşince artık çekerim..
Çekirdek kampanyası tam gaz devam ediyor..Geçtiğimiz hafta cuma gecesi sahilde basını çağırıp proje hakkında tekrar bilgi verdik.Bütün yerel gazetelerde çıkmışız..Böylece bir kesime daha ulaştığımıza inanıyorum..Yakında okullardayız.
AslıBerry bloğu şifrelemiş..Davet bekliyorum.Daha önce de Azimli davet etmişti ama giremedim..Tekrar bekliyorum.Nes davet etti mi hatırlamıyorum ama onu da kaçırdım..Görenler görmeyenlere söylesin :)) lütfen.
Bu arada haziran 2008 de yapılacak olan Çalış Festivali ile ilgili sponsorlara ihtiyacımız var.Bu festivalin özelliği yabancıların bu konuyla ilgili bir çalışma halinde olması..Yani Çalış'ta ve Fethiye' de oturan İngilizler ve Almanlar Çalış'ın tanıtımıyla ilgili bir festival düzenleme komitesi kurdular.Bu konuda yardımcı olmak isteyenler lütfen bana özelden mail atsınlar..
Yabancılar için basım yapan yayınevleri, uçuş firmaları, tur şirketleri, gümrük ve pasaportla ilgili firmalar, taşımacılık sektörü,telefon ve bilgisayara kadar aklınıza gelebilecek her sektör(hatta emlak ve yapı malzemeleri,havuz firmaları çünkü hepsi burada ya ev alıyor ya da yaptırıyorlar) ve yiyecek, içeçek firmaları, domuz eti ve ürünleri, özel sos markaları, özellikle şarap ve bira üreticilerinden gelen sponsorluklar ilgi görecektir diye düşünüyorum.Şimdi diyeceksiniz ki büyük markaların temsilcileri oralarda yok mu? Var da arkadaşım.. Vizyon ve öngörü yok ki!
Geçtiğimiz ay yapılan bir etkinlikte şarap sektörünün en çok bilinen iki markasıyla görüştüm (Ka...-Se....) her ikisi de hayır dedi..Oysa o gece 300 kişilik oldukça da kaliteli bir topluluk vardı.Bu adamlar burada satış yaptıklarını sanıyorlar..Bu öngörüşle ancak bu kadar işte..Birde yabancıların en fazla para harcadıkları sektör bu.. Neyse bu konuda aslında uzun bir yazı değil 3 tane bile yazarım da sonra irdeleriz artık. e-mail: asortikkrep1@gmail.com
Resimlerin teması Afrika.. Uzunbey' sabah gösterdim 2. resim sensin diye :)) Neden Afrika, çünkü renkler nefis ve içimden öyle geldi.





15 yorum:

Mutluveumutlu dedi ki...

Öncelikle çok kolay gelsin diyorum. Tempon yorulmayacak gibi değil.
Anlattığın olay gerçekten çok sinir bozucu ve terbiyesizce, umarım ceza alırlar. Ben bile gerildim okurken.
Bu arada bende Bursa'nın Nilüfer ilçesinde oturuyorum.Merkez ilçelerden biridir Nilüfer. Kaymakamımız hakkında çok bilgim yok ama ters bir olayda duymadım. İlçemizde hizmet bakımından hiçbir sıkıntı yok. Düzenli bir ilçedir. Umarım hayırlı olur sizin için ve bizim için :)
Sevgiler...

Benim Hayatim dedi ki...

Asortikcim, Yaşadıklarınıza çok üzüldüm nasıl bir toplum içinde yaşıyoruz Allahım bunları yapanlar kesin birde utanmadan tuttukları orucun arkasına gizlenirler. Kocanı savunuş biçimin gözlerimi doldurdu Allah kimseyi çaresiz bırakması ya size saldırsaydılar düşünmek bile istemiyorum :(

gülçin dedi ki...

çok geçmiş olsun asortik ya, ben de okurken kendimi böööle pars gibi buluverdim sanki atlayacağım adamların üstüne buradan. ah, dilerim eksik olan derslerini öğrenmelerine vesile olursun.
sevgiler.

berfin dedi ki...

yahu inanmadım okuduklarıma .ne kötü bir olay senin için çünkü eşin rahatsız.valla etmedik küfür bırakımadım kusura bakma.bende erkek kavgasından çok korkarım ama bu adamlar dayağı haketmiş.allahım toplanıp cırmalamaya mı gitsek.canım çok geçmiş olsun.

Burcu - Mutfak Camı dedi ki...

Okuyunca çok sinir oldum huzur bulmak için gittiğiniz yerde huzursuzluk ve sinir bozukluğu yaşamak çok kötü. Şu yoğunluğunun geçmesini ben de sabırsızlıkla beklemeye başladım. Doğru düzgün telefonla bile konuşamıyoruz koşuşturmandan. özledim uzun uzun laflamayı.sevgiler...

devin dedi ki...

O pislik herifler yüzünden hiç gitmiyorum ben Ölüdeniz'e özellikle de yazın. Gitsem de Belcekız'da kalıyorum zaten.
Geçmiş olsun :)
Öptüm

Asortik Krep dedi ki...

Mutluveumutlu, o gün canımız çok sıkıldı ve huzursuz oldum..Eşimi de zor zaptettim diye akşam rüyalarıma girdi, ya bir şey yapsalardı diye..Çünkü evde ve işte iyileşsin diye bardak bile kaldırtmıyorum düşünebiliyormusun beni..Hem de ufak tefek ya da ağzı laf yapmayan biri olsam tutamazdım onları..
Genelde kendilerinden önce Kaymakamların bilgileri gelir ve hiç ters çıkanını görmedim..Umarım uyum sağlarız hemen :) Bizim gibi yerler için çok önemli çünkü.

Mücevher Kutusu, neden kendi içimizde yaşayabileceklerimizi doğru-yanlış başkalarına da yaşattırırız bilmem..Bu aralar bazı bloglarda oruç hakkında çok şey yazılıyor ama benim çocukluğumda, İstanbulda yaşarken oruçlu insanlar gerçekten küfretmezdi, hakaret etmezdi, korur,kollarlardı ve yalan söylemezlerdi,kazık atmazlardı,sahip çıkarlardı her tarz insana..Sen bunların hepsini yap, hatta insanları dövmeye kalk, sonra da karşımda yemek yedin ya da kalk ben eve gidip iftar açacağım,ben oruçluyum diye saldır ..Bir yerde bir şeyler yanlış.

Sana bir de komik bir hikaye..Dün iftar saati biz hala sokaklardayız.Teknik bir terslik oldu..Trafik ışıklarında bir kutu veriliyor ben de camı açtım ve Uzunbey aldı iki tane..Meraktan tabikii :)) Birde baktım ki son zamanlarda bizim buralarda etkin ve yetkin giden bir dernek arabadakilere iftar kiti dağıtıyor..İşin komik yanı bu topraklarda eve gidiş saati en fazla şehrin diğer ucu bile hem de arabayla 15 dakikadır..Sen reklam diye 3 hurma,bir bardak su ve bir kek koyup bir acil iftar kiti yapacağına bir kız öğrenciye burs ver..Bak bir sürü Fethiyeden dışarıdaki illere giden ve okumak için destek isteyen öğrenci var ama bunlar onların tarzı olmadığından ,bizde yetişemediğimizden bazen okumaya bile gidemiyor ama iftarı açabiliyoruz ya arabada bu bize yeter.

Gülçin,onlarla kim başedebilmiş ama cevap gelmezse üstüne gideceğim.

Berfin, erkek kavgalarından bende hoşlanmam ve dayağa karşı biriyim ama eskiden sporcuydum..Onlar Uzunbey' e saldırsaydı ben de bildiğim bir kaç erkek dövüşme taktiği olan :) kulağımda kalmış bir iki uygulama dahil herşeyi uygulayabilirdim sanırım..Elim de ağırdır ha :))
Dayakta yerdik artık belki çok kalabalıklardı ama belki de burada genelde erkekler ufak tefek o ikisini biz döverdik kocişle :)) O tek kollu ya..Tek kollu olmasa o ikisini hallederdi ben de ona yaklaşanları :))Dayak yemekten çok , kolu bir daha iyileşmeyebilir diye daha çok korktum inan ki!

Burcum, ben de seninle konuşmayı özledim.Sakinliği de..Çağıl o gün bizle gelmemek için bir sürü bahane buldu..Sonradan dedi ki iyi ki gelmemiş..Ben bile araya girip adam ittirdim..O olsa babasına saldıranlara hemen atlardı delikanlı olarak..Zaten önce söylemedik, duyduğunda ilk cümle ben döverdim onları oldu..İyi ki gelmemiş diye dua ettim içimden :)ve şükrettim.

Geçen gün Uzunbey'le konuşuyoruz da..Tekrar gitmek istermisin dedi..Aslında onunla değil ama bilgisayarda "zebaniler Ölüdenizde minderci olmuş" sloganıyla animasyon yapıp bilgisayarda -elinde güneş şemsiyesi sapı taşıyan,desenli şortlu üstü çıplak esmer küçük adam figürlü minder mafyası-resimli t'shirt yaptırıp giderdim güneşlenmeye..Hem de saat tam 20.00 de çıkmak üzere..

Asortik Krep dedi ki...

Devin, Belcekız'da da çakmaları var !

uykucu dedi ki...

asortikciğim o şirketin yıllardır oralardan atılamadığını duymuştum tam mafyalarya ucuz atlatmışsınız ben direkt dalardım (az karate biliyorumda)dayakta yesem en azından sinirim geçerdi.bravo sen iyi idare etmişsin.şu iftar kitlerinden sana gelirken dolmuşta bir bayan istermisiniz demişti ben önce satıyorlar sanmıştım,sonradan ücretsiz alın diye tutturdu oruç değilim dedim yoksa zorla veriyor vede acayip tuhaf hani buralarda falan olsa hayra geçerde gerçekten orda fazla müsrifce gelmişti,başka hayır işi bulsunlar yada fakir mühitlere dağıtsınlar.hala o heykelli mailin gelmedi vede fotomuzu istiyorummmmm..

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

Ramazan yaaa, sen zenci, onlar beyaz artik, kendi deyimleriyle...Hic uymamak en iyisi bunlara, oruc hepsinin basina vuruyor...

Sanem dedi ki...

Asortik, konuyla alakalı değil ama, eğer kabul edersen sobeledim seni. Ebesin! Bloğuma bak :)

pınar dedi ki...

asortikçim yaşadıklarınıza çok üzüldüm. ben yaşamışım gibi hırslandım bir de okurken. böyle tiplere uymamak en iyisi ama insan öfkelenince de tutamıyor kendini. haksızlıklara tahammülüm yok benim de. hakeden cezasını çekmeli diyorum ama çekmediklerini görünce daha da hırslanıyorum.

Adsız dedi ki...

geçmişler olsun asortik

Manik Kedi dedi ki...

inanır mısınız 94' yılından beri burdayım; we yine mi " melsa klasiği " dedim okuyunca... hem bi dünya para weriosun 2 şezlong bi şemsiyeye hem de mikrop muamelesi görüosun. Sonra da neden fethiyede oturanlar ölüdenize gitmio diolar; bi dönüp baksana kardeşim kendine... neyse ben de çok doluyum "bunlara".. bu arada hatırlayamayabilrsiniz beni ama bende fethiye de yaşıorum; bu sene mezun oldum ve işe başladım burada.. hatta geçen gün sanırım sizi gördüm carfeour da ama emn olmadığım için soramadım; 2-3 gün önce carfeour dan renkli tabak aldınız mı:) cewap ewetse bi daha sizi gördüğümde selam veririm...
Sewgiler; Sinem...

Asortik Krep dedi ki...

Sinem, keşke selam verseydin :) Çok mutlu olurdum.
Artık öğrenciliğin bitmiş demek ki..Bir ara izini kaybettim bloglarda..
E ilk fırsatta beklerim kahveye..Mail gönderirsen telefonumu yazarım.Hem o renkli tabaklarda yeni büroda bir şeyler ikram ederim sana.