Pazar, Şubat 12, 2012

Ülkenin farklı şehirleriydik; ben sürgün yeri,sen başkent *

Dün Üzümlü'ye gittik Uzunbeyle.Bu resimler oradan.Sabahtanda hava o kadar güzeldi ki Çalış'ta yürüyüp kahvaltı ettik kıl çadırda.Sonra ben eve döndüm.Aslında sabah çıkarken fotoğraf makinasını ilk defa almadım yanıma ama pişman oldum.Millet kardan kırılırken bizim oturup deniz kıyısında kahvaltı yapmamız biraz haksızlık gibi dursada sonuçta buralarda yaşıyorsak hakkını da vermemiz lazım diye düşünüyorum.Gerçi biz yürüyüşe giderken Uzunbey bana kahvaltı ısmarlayacağını bilmiyordu :) Çok çalışmasından şikayetçiyim ya zorla kendime kahvaltı ısmarlattım.Aslında bana teşekkür etmesi gerektiğini de düşünüyorum.
Bir gece önceyi anlatacaktım ama ben aslında salı günü Dükan Diyetinin seyir evresine nasıl geri döndüğümü anlatayım en iyisi.
Pazartesi günü  Rana nefis bir kabak tatlısı yapmış ve yollamış, zaten mutfağı süperdir bunda Karslı olmasının bir payı var mı bilmiyorum, gerçi orada yaşamamış,dışarıda büyümüş ama hem güzel hem de yetenekli kadınları ayrı seviyorum.Genelde bazı insanlar birbirini kıskanır, oysa ben arkadaşlarımın hepsinin ayrı yetenekte ve kişilikte olmasından gurur duyarım.Hepsinin kendine göre ayrı becerileri ve bu tarz güzellikleri vardır.Bu yüzden aramıza yeni katılan biri eğer benim arkadaşımsa, diğerlerininde kabul edebileceği ve aynı iletişimleri kurabileceği anlamına gelir.Bunu zaten tahmin ederim ve birbirleriyle görüşmelerinden mutluluk duyarım.Bu aralar Handan var mesela yeni.Hikayemiz çok enteresan.Handan benim İstanbuldaki  ortaokuldan  müzik öğretmenimin Antalyadaki komşusu.Buraya iş sebebiyle eşinin gelmesi yüzünden ve tanıdığı kimse olmadığından  öğretmenim bana telefon açtı.İlgilenmemi istedi.Ben böyle istekleri geri çeviremem, sevdiğim bir insanın bana güvenmesi beni mutlu eder.Gelince de kırkyıllık arkadaş gibi oluruz o başka. Cafe Derin Zehra da "Mutfakta Zen" Tijen tarafından emanet bana. Şimdi Handan' da artık aramızda ve diğer arkadaşlarımında onu benim kadar sevgiyle kucaklaması çok güzel :) 
 Pazartesi o güzel kabak tatlısını yiyip salı günü diyete başladım. Çarşamba günü öğlen Fatoşla yedik beraber.Sonra Zehra da scrable günü vardı ve ben ona gittim.Diyette olduğumdan Zehranın aşağıda göreceğiniz o güzel böreklerinden,ikramlarından yemedim,sadece çay  ve su içtim.Karnım tok olduğu içinde peynir bile yemedim.Akşam eve gittim, üzerimde bir kırıklık, huysuzluk anlatamam.Zorla bir yemek yiyiş ve kendimi kanepeye zor attım. Normalde saat birden ikiden önce yatmam ben,uyuyakaldım on-onbir civarı. Midem bulanıyor ama ekmeksiz yemek yiyiyoruz ya diyetten sanıyorum.Neyse yatağıma gittim ama kötüyüm.Kramp giriyor mideme.Ben soğuk süt içtim herhalde diye kendimi kandırıyorum.Oysa zehirlenmişim.Bunu da ancak o gece Fatoş'unda rahatsızlandığını duyduğumda anladım.Akşam diyet yemeği yaptığımdan dokunacak bir şey yok.Gece istifra ettikten sonra rahatladım biraz ama mide kasılmaları ertesi gün akşama kadar ara ara devam etti.Şimdi ben çok hassas bünyeli biri değilim.Hele yediklerimizden en son ben etkilenirim.Ben bu haldeysem Fatoş'u düşünemiyorum. Ertesi gün korkudan yemek yiyemedim.Ta ki  akşamüstü artık kendimi biraz iyi hissedene kadar. Cuma da üstümde halsizlik vardı ama akşamüstü biraz normale döndüm. Cuma günü bu yüzden Üzümlü Kuzugöbeği mantar festivalinin ilk toplantısını da kaçırmış oldum.

 
Ta bi iki gün işe gitmedim, toplantıyı kaçırdım ama bu benim gece Uzunbeyle Muğladan aldığımız duvar kağıtlarını yatak odasını kaplamamızı engellemedi :)  Yani iki duvarı o gece kapladık. Diğer duvarlar boya kalacak. Ben bu işlerden anlamam aslında,uzunbey beceriklidir, o yaptı ben yardım ettim.Ertesi gün yürüyüşte ikimizde yorgunduk,zaten o yüzden kahvaltı yapalım diye ortaya fikir attım.
Dün gittiğimiz Üzümlü'den ev görüntüleri.Orada yaklaşık 300 İngiliz aile var.Yabancıların tercih ettiği bir bölge olması sebebiyle de mimarisi ve yeni yapılanması güzel.Zaten eski evleri ve Fethiyeden daha serin olması yüzünden de tercih ediliyor.Fethiyeye çok yakın  ve belediye.Gerçi şimdi Fethiyede büyükşehir belediyesi olacak,diğerleri de ona bağlanacakmış.Oy oranı değişsin diye.


Burası Üzümlüde bir atölye-dükkan.Arkadaşım,elişleri ve ahşap oymacılığı yapıyor,satıyor. Yakında açılışını da yapacak.

Biz gitmişken bir-iki müşteriye uğradık.Daha sonra da Cadianda restaurantta oturduk güneş dağın ardına batana kadar. Pidesi güzel ama ben diyetteyim,kahve içtim.
Eve geldik,Ares içeri girmek istemiyor.
Akşam da şömineyi yakıp resimleri bloğa koydum, uykuya yenilinceye kadar da oturdum.
Üzümlüde beğendiğimiz evlerden.Bazen dışarıdan bakınca hangi evin sahibinin İngiliz, hangisinin Türk belli oluyor, bu ev benim sevdiğim gibi,güneşin durumuna göre balkonlar.Sabah güneşi vururken başka balkon,öğleden sonra başka :))
Üzümlüdeki atölye -dükkan Fatmanın yerinden.

 Birde bu aralar sayaçtan facebook tıklamaları yakalıyorum.Anlıyorum ki birileri link vermiş bloğa, sonra bakıyorum faceten kel alaka tipler arkadaşlık istiyor, duruma göre kabul ediyorum,bazen de etmiyorum. Tanımadığım az kişiyi özel sayfama kabul ediyorum ama aralarında müşterimiz ve arkadaşlarımın arkadaşları da var.Yani çok özel bir ortamım yok,bu yüzden resimlerde etiketlenmekten ve çok özel yorumlardan hoşlanmıyorum.Kendi sayfamdan başka, içinde olduğum organizasyonların bazılarının sayfalarınında yöneticiliğini ben yapıyorum.Bu yüzden internet işim yoğun oluyor.

Neyse bu aralar bazı Ankaralı kuşlar, telefon açıp Fethiyedeki arkadaşlarına bloğumda gördüklerini telefon açıp ortak arkadaşlarına söylüyorlarmış :))  Fethiye için çalışmayı seviyorum, burada yaşamayı da, benim ruhum gezgin bir ruh olduğundan arada sıkıntılar geçirsemde buradaki hayatımı seviyorum.Gizli izleyicilerimi de :) Saklanmak istesem saklanırdım zaten,gerek yok, deşifre olabilirim, sadece gidipte birine ben asortik krepim demiyorum ama okuyanların tepkilerinden anlıyorum,deşmiyorum diyelim. Mümkünse keşfedenler de günlük hayatta başkalarının yanında söylemese memnun olurum.Çalışma hayatında çok yüzleşmekten hoşlanmıyorum, okuyabilirler ziyanı yok.

Ama yazdıklarım beni tam olarak yansıtıyor mu..? Bence hayır, normal hayatta daha iyi bir insanım :)) Burada ki beni tabi ki beğenmiyorum, ben bir şeyleri çok beğenen biri değilim zaten kişiliğimle ve  görüntümle barışık olduğumdan ortaya karışık biriyim,çünkü dertleşiyoruz arkadaşlar,herşeyi yazmıyorum tabii ki. Yazamam ki.. Yine de içimden gelenleri yazdığına inanan samimi biriyim.Sadece buna inanın yeter.Yazdıklarımın samimiyetine ve yazdıklarım kadar samimi olduğuma, beni görünce bunlar uyuşacaktır zaten, sadece buna eminim.

CHP Kadın kollarıyla bu salı yaratıcı drama alanında Kibele Sanat evinde atölye çalışması yaptık.Hepimizin çok hoşuna gitti. Çok güzel oyunlar ve kuramlar öğrendik.Tekrar çalışmalara devam edeceğiz.

... ...


Kışın az su içtiğimizden rejim yapmak zor oluyor.Elimde su gezmem lazım.Dün gece koca bir bardak ayran içtim yatmadan.Arada küçük kutu sütler aldım, içiyorum.Günde bir nescafe içiyorum,birde türk kahvesi bazen de iki.
Benim gibi biri kilo veriyorsa bu büyük bir başarıdır arkadaşlar,şu an eşim elindeki  çikolatayı illa ye diye ısrar ediyor :)  yemedim tabii ki ,birde şaka yollu küfür savurdum ki peşimi bıraksın. Buraya yazacağımı da söyledim,okursa ne kadarrrr ciddi olduğumu anlasın diye.
Zaten diyet yapmak zor, birde ısrarlardan bazen gına geliyor.Israr eden insanları anlayamıyorum.

Zehranın böreği.
Scrable günü.
Zehra tarot baktı,bu benim tarot'um  değil ama.Bana bakmadı yani.
Fatoş'un evinden.Kahve günü Fatoştaydı.


Bu mini etekli güzeller güzeli bizim Gülce'miz :))  Bende küçük halasıyım :))
Bizim yaptığımız duvar kağıtları.Yatak örtüm kırkyama mavi bir örtü, yıkamak için kaldırdım.Çünkü Ares bazen üstünde yatıyor,bu yüzden sık sık yıkıyorum. Şu an üstünde başka bir örtü var,
Kendime leopar  yağmur çizmesi aldım Limangodan. Daha giymedim.
Son gelen hediyelerim ; çok güzel bir resim çerçevesi.Handan aldı, gelirken eve blogdan gördüğü kadarıyla evime uyacağını düşünmüş, çok beğendim ve hemen içine eskiden babamla dansettiğimizde çektirdiğimiz bir resmimiz var, onu koydum.
Gülderen'in misafiri Ayşem Hanım, gelirken almış,çok hoş bir hediye,geçen hafta günümde getirdi.
Bu inci kolye takım ise Gülderen'in İstanbulda çalıştığı yıllardan,o bir emekli :)) Bana hediye etmek istedi, bende çok mutlu oldum.İlk fırsatta takacağım.
Bunları 2. el pazarından aldım.Tanıdık birinden.Eski eşarplardan ama hiç kullanılmamışlar.Desenleri çok güzel.
Bu ahşap kaşıkları ben aldım.Biri geçen seneki mantar festivalinden.-soldaki mantara benzeyen- sağdaki de buradaki pazardan, el yapımı. Kahve yaparken ahşap ya da plastik kaşık kullanmak gerekiyor kahve makinası için.Plastik sevmeyince bunlar işime yarıyor.
Dünkü kahve keyfi.
Bu resim Handan'ın albümünden.Bizdeyken çekmiş
... ... ...

 Bu haber  bu haftaki EMİTT fuarından.Fethiye standıyla ilgili.

- Burcu'nun eşi şimdi daha iyi, ameliyattan sonra ayrı kalsalarda şimdilik bir terslik yok.

- Hayatta bir gün herkesin desteğe ihtiyacı olabilir.  Bu blog yardıma şu an ihtiyacı olan biri için. Lütfen paylaşalım.
                   - Beni uyuz eden avea dükkanını şikayet ettim.Avea 1.5 senedir hat işlerini telefonla yapıyormuş, bayilerin buna izni yokmuş.Bu adam hem beni kandırıp normalde yapmaya izni olmayan işlem için muhtemelen üzerimden komisyon aldı, hem de işlemi geç yaparak benim ekstra ödeme yapmama sebep oldu.Avea 'ya da kızgınım.Beni bilgilendirmeyen ve üstümden para kazanmasına sebep yaratan bir sistemi kullandığı için.Bu yüzden ödemem gereken paranın bir kısmını ödeyeceğim ama eğer bir sistem kuruyorsa da bunu kontrol etmek zorunda. Bu yüzden hattı değiştirdik.Çağıl da Vodofona geçti. Şimdi sadece annemlerle olan hattım avea kaldı.
-Evde değişiklik ve yeni düzenlemeler yapıyorum. Fazla eşyaları temizleyeceğim.İş yaparken zor oluyor. Bahçe de ilgi istiyor, daha hiç bakmaya fırsatım olmadı.Budanması gereken bitkiler var. Nasıl yetişeceğim bilmiyorum.
-Arabam da ki sorun büyükmüş, fabrikadan kaynaklanan bir sorunmuş aslında. Fabrika üretim hatası olup olmayacağına karar verecek bir süreçte.Eğer olumsuz olursa  yüklü bir tamir ücreti  tutuyor ama işin kötü kısmı düzeltilse bile böyle bir sorundan kaynaklandığından  tekrar etmemesi için bir sebep yok.İçimden dua ediyorum, firma  garanti kapsamına alsın yoksa böyle tamirciden çıkmadan yaşamak zor.Arabamı seviyorum ama daha ne kadar sabrederim bilmiyorum. 

*   Başlık;  Can Yücel.                             

3 yorum:

cumbada dedi ki...

benim gibi plastik sevmeyen varmış...Kaşıklar bir harika...

sessiz balik dedi ki...

yazının içeriği çok hoş elbet herzamanki gibi sohbetine doyulmaz senin
ama hani nasıl derler içi seni yakar dışı beni diye
beni yakan da bu başlıklar ...
son zamanlarda her başlığını , vardır ya duvar yazıları , bir duvara yazıp yazıp onları okumak lazım ara ara bakıp
sevgiler öpücükler :))

Gaye dedi ki...

bende aldım limangodan çizme :) Asortik Krep iyi demişsin, bloguma hemen ekledim masa-sandalye birlikteliğini :)