Perşembe, Haziran 11, 2009

İçmeler -Datça gezisi


Bu hafta geldiğimden beri evde kalmayı düşündüm ama salı günü resim sergisinin açılışı vardı ,çarşamba işim vardı, bir türlü evde kalıp işimi halledemedim.Bugün (perşembe)yazmam gereken önemli bir yazı vardı, böyle zamanlarda konsantre olmam gerek ama işte bunu yapamayacağımdan evde kaldım..
Hemen hemen saat 2 ye kadar çalıştım,bitmedi ama yarın bitiririm sanırım.(cuma) Akşam üstüne kadar çalıştım.Başka işlere dalmadım ki bırakmayayım,sonra da kalkıp evi süpürdüm ve yemek hazırladım bizimkilere..Bizim eve giriş saatimiz değişik.Ya yediye doğru gelip dokuzda çıkıyoruz, ya da oyalanıp,dışarıda yiyip gece onbirde geliyoruz.Bazen ben geliyorum, ya da her ikimizde onbire oyalanıyoruz. Bütün yaz böyle gidiyor. Ben gelsem Uzunbey yok.İş olduğu için her ikimizde şikayet etmiyoruz tabii ki, keyfimize göre takılıyoruz.Ne kadar keyifli olabilirse o kadar artık.

Marmaris tatilimizle ilgili resimleri Flickr.da sayfama yükledim.Hikayeler burada ,resimler orada..Önce yazdıklarımı okuyup sonra resimlere bakabilirsiniz.Çünkü resim kotam dolu.Parayla satın alayım dedim , ucuz ama eğer bir sene diyelim ki alış sekteye uğradı o zaman satın aldığın sene fotoğrafları kayboluyormuş..Bu riske giremem dedim.. ve kendime şimdilik böyle bir yol çizdim.
Tatil görüntülerimiz aslında Dalaman'da "Köfteci Efe" den başlıyor.Biz saat 10 da yola çıkabildik Fethiyeden..Uzunbey eve gelip beni aldı sabahki işleri halledince.. Eve uğrayıp Dalamana gitmek 11 i buldu böylece.. Çevre yolunun kenarında köfte ve çöp şiş yenilebilen güzel bir mekan burası,bizde her yolumuz o taraf düştüğünde gidiyoruz..Çağılda seviyor..İlk molayı orada verdik.
Daha sonra doğru İçmelere gittik.Marmaris İçmeler deki otel odamızın güzel deniz manzarası vardı, geceleri de her yerden müzik sesleri geliyordu ama saat 12 ye kadar.Turizm memleketinde yaşayıp başka bir turizm yerine gidince ister istemez insan karşılaştırıyor. İçmeler gayet düzenli ve güzel geldi bize. Plajın son kısmına doğru bahçeli villalardan oluşan bir site var,onun arkasındaki bir oteldeydik ve ilk gün denize gittik. Yatmaya alışık olmadığımızdan o gün deniz kenarında sıkıldık diyebilirim. Yalnız bu sitenin önündeki şezlonglardaki görevli gençler aynı bizim sosyetik plaj külüplerindeki gibi hem saygılı hem de görevlerini süper yapan tiplerdi.Daha plajın başından bizi karşıladılar, adımızı öğrendikten sonra uzunbey'e devamlı "Uzun"bey diye hitap ettiler. Servis yaparken de çok hızlıydılar ve servis muhteşemdi. Plajda Türkler azınlıkta, yabancılar çoğunluktaydı.. ve üstsüzler sere serpe yatıyorlardı.Genelde yaşı büyük hatunlar olduğundan görüntü çok hoş değildi :)

Deniz güzel değildi ama çocuklu anneler tercih edebilirler, çok sığ ve kumdan sahili vardı..ama eğlence güzeldi ve hanutçuluk yok denecek kadar azdı..

İlk gün yatmak bizi sıkınca ertesi sabah Datça'ya gitmeye karar verdik.Çağıl pek gelmek istemese de kahvaltıdan sonra yola çıktık. İçmelerden datçaya orman içinden virajlı bir yol var,ordan ana yola çıkıp datçaya gittik.Yollar ilk defa geçtiğimiz yollar olduğundan keyifle etrafı seyrettik. Datça girişinde tarihi yeldeğirmenleri var,yola yakın olanı restore edip cafe yapmışlar. Hoş bir yer.Bizde mola verip çay içtik ,ben resim çektim.


Ordan Eski Datça tabelasını gördük yolda,hemen daldık ama daldıkça aslında ne kadar hoş bir yere geldiğimize karar verdik. Ben makinemi çıkarıp hemen fotoğraf çekmeye koyuldum, küçük bir tur attık, sonra Uzunbey hadi yemek yiyelim diye bizi bir cafeye soktu.Ede cafe, küçük ama zevkli bir yer, biz köfte istedik, Çağıl tandır söyledi, biraz da zeytinyağlılardan istedik.. Köfte güzeldi,zeytinyağlılarda öyle ama tandır çok güzeldi,Çağıl pek yemeğini paylaşmaktan hoşlanmaz bu yüzden ucundan azıcık tattım,o da ikinci porsiyonu istediği için verdi :) Biz bira içtik Uzunbeyle, Çağıl kola içti.Güzel ve keyifli bir yemekti,zaten ortalıkta film platosu gibiydi :)) Seyretmeye doyamadık. Temmuz -ağustos zamanı yabancılar uğrarmış,onun haricinde sakindir dediler.. Uzunbeyle gelecek sefer buraya kaçmaya karar verdik , gideceğimiz zaman netten bakıp ,seçeceğiz en azından..Eski Datça da Can Yücel'in evi varmış ama bilmediğimizden gezemedik.. Artık bir daha ki sefere.. Sokağını gördüm ama evi olduğunu bilmiyordum..
Ordan çıkıp ufak bir Datça turu yaptık, badem -iç badem ,kabuklu filan-bal ve sabun aldık. Ede kafede sormuştuk nerde denize girelim diye, Hayıtbükünü ve diğer koyları tarif ettiler bize..Yola çıktık, daracık ve uçurumlu bir yol gören Uzunbey yola daldı,keşfet dediysek bu kadar da değil diyorum çünkü yol bizim Faralya yolu gibiydi hatta tek araba geçebilecek kapasitede .. ve toprak yol.. Geri dönmek için bile ileri gitmemiz gerekti.. normalde yollardan korkmam ama bu tarz yollardan hoşlanmıyorum çünkü sol taraf uçurum.Arabanın manevra yapacağı kadar bile genişlik yok.Resimlere baktığınızda manzarayı görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız.Neyse çok güzel manzaralı bir mahalleye gittik ki evler,taş evler ve villalar..Yani bizim geçmeye korktuğumuz yoldan millet ekmek almaya gidiyor.. Yolun biraz genişlediği yerden tekrar asfalt yola döndük ve Mesudiye ardından da aşağıdaki yol ayrımına kadar ilerledik.Fazla zamanımız olmadığından ilk beğendiğimiz yerde denize girelim dedik,ilk koy Hayıtbükü ,bizde orada kaldık,sırasıyla Ovabükü ve diğer koylar arka arkaya gidiyormuş,gezip keşfetmek lazımdı ama zaman yok işte.Akşama otele dönüp ertesi günü yola çıkacaktık.
Hayıtbükünde kabin yok mavi renkli balık restaurantı gibi bir yerin görevlisi bize geniş tuvaletlerini önerebileceğini söyledi.. Neyse orada üstümüzü değişip ,plaja indik. Kıyı bu tarzıyla İğneadanın 90 lı yıllarını andırsada biraz ,oturanlar hep şehirli gibi geldi bana.. Biz yine plaj servisimizi bize tuvaleti gösteren beyden sağladık ama etraf fazla kalabalık değil ve sessizdi.. Bir gün önce 6 sıra şezlonglu bir yerde güneşlendiğimizden (bakınız resimler) ordaki dinlenmemiz bize çok keyifli geldi.Ben Türk kahvesi ve bira içtim akşama kadar, falda baktım kendime ama doğru düzgün bir şey çıkmadı.Deniz gerçekten güzeldi,yine çocuklu ailelerin gidebileceği gibi plaj ve deniz kıyısı kumlu idi.Yalnız denizin içi kayalık ve derin yani çocuklar kıyıda girer ama denizin içinin kaya olduğunu düşünün.Bizim deniz ayakkabılarımız var,fethiyeden alışkınız taşlara, bu yüzden ben her yere taşırım ayakkabıları..Zaten 2-3 adımda su derinleştiğinden hemen yüzmeye geçebiliyorsunuz.. Akşama kadar orada güneşlendik,kitap okuduk, keyif yaptık.. Çıkarken o lüks olmayan pansiyon varimsi yere fiyat sorduğumuzda kişibaşı 80 demiş denize sıfır olan bizim tuvaletlerinde kıyafet değiştiğimiz yer.. Uzunbey bana, seni böyle asortik görüyorlar bu yüzden böyle fiyat verdiler diye dalga geçti..Bence de yabancı gördüler ama gidip ,sakin bir tatil yapılabilir bir yer Hayıtbükü.. Gerçek fiyatının da bu olduğunu sanmıyorum açıkçası.. 40-50 liraya yer var dedi bir arkadaşım sonra.
Dönüşte yolda bir zeytin satış mağazasına girdik.Olive Farm.Zeytinlerin organik olduğunu söylediler..Satış ofisi çok güzel dizayn edilmişti.Turlar için yapılmış,kocaman bir satış bürosuydu.. Sele zeytin,papatyalı ve lavantalı sabun ve pembe zeytin aldık. Seleler fena değil ama pembeleri evde denedim hemen de o fabrikaya bu zeytini yakıştıramadım.. Turistler anlamayabilir ama pembe zeytini ben olsam satıştan çekerim,hiç tadı tuzu yoktu. Bursa tarafında yüzüne bile bakmazlar bu zeytinin..
O akşam otele dönüp yemeğe indik, otelde 2 Türk aile vardı , geri kalan belli bir yaşın üstündeki yabancılardı.. Otel zaten küçük ve en güzel odası da bizimkiydi.. Aile odası denen 1+1 odalardan ayırmışlar bize..Önünde kocaman bir teras,hepimiz bayıldık ve geceleri ordan etrafı seyredip, müzik dinledik..Genelde geceleri dışarı yazın çok çıktığımızdan bizim tatilimiz yemekten sonra odamıza gidip dinlenmek oluyor :) İlk gece yaptığımız gece turunu saymıyorum.. O keşfetmek içindi.
Ben geceden çantalarımızı hazırladım,eğer erken kalkarsam ki bir gün önce çok yorulmuştuk, havuza inerim diye düşündüm ama sabah kalkınca kitap okumayı tercih ettim. Erken uyandığımızı söylememe gerek yok sanırım..Alışkanlık.
Kahvaltı sonrası yola çıktık,Çağıl okulda görevliymiş sahne arkasında..Malum yıl sonu gösterileri..Bizde direk eve gittik.O gün ben işe gitmedim.Evde getirdiklerimizi yerleştirip dinlendim biraz.
Resim: Eski Datça'da ay-yıldız kapı tokmağı ..
Not: Bugün hava biraz daha iyi dünden.Dün evde nefes alacak durum yoktu.Bugün esinti var ve ben balkonda çiçeklerim arasında yazımı yazıyorum yani işimle ilgili olanı .. Uzunbey'e söylesem bir müddet home-ofis çalışsam nasıl olur acaba :)) Bunu kahvemi içerken düşünmeye karar verip yazıya dönüyorum.. Ha birde biraz önce eve geldi , bana herhalde son satırları yazıyorsun gibi bir soru sordu.. Allah allah güzel bir yazı mı olsun yoksa sağdan soldan üç cümle alıp birleştireyim mi dediğimde verecek cevap bulamadı ama sinirleniyorum ben böyle şeylere işte.. Herhalde bu mahallenin en esintili yerinde ben oturuyorum bugün :)) Ne güzel :) Tam uyku havası aslında.. Yazıyı bitirip uyusam mı acaba..?

10 yorum:

Kirpikteki Gözyaşı dedi ki...

Fotolar çok güzel Asortik! Yine gezgin ruhum harekete geçti:) İlk fırsatta istikamet: Datça!!! Sedir Adası'nı bilir misiniz? Marmaris'de. Hayatımda gördüğüm en güzel deniz orada.

pinarbk dedi ki...

meraklanmaya başlamıştım ben de nerelerdesin diye. İyi oldu yazdığın:))

Ağustosta biz de Datça'ya gideceğiz inşallah. Yine kaçabilsen ne güzel olur:))

enne dedi ki...

Nihayet yazmışsın. Ayrıca ben aşağıdaki yazıya yorum bırakırken sen bu yazıyı yazıyordun sanırım, komik olmuş. Ammaaa, ben resim olmadan senin yazılarının tadına varamıyorum, yazıyı burada okuyup resimlere orada bakmak da zor iş Asortikçim. Ayrıca işyerinden flickr.com'a giremiyorum ben. Acaba diyorum, madem fiyatı da ucuzmuş, sen buraya resimleri yıllık ücretini ödeyip satın alarak koysan, sonra da aynı resimleri (yazdığın gibi kaybolma ihtimaline karşılık) flickr.com a da yükselen bir müsait zamanda, olmaz mı? Çok mu zor olur gerçekten? Fanatik bir okuyucun olarak söylüyorum ki resimler ve yazı bir arada olunca şahane oluyor.

Asortik Krep dedi ki...

KirpiktekiGözyaşı,evet biliyorum Sedir Adasını,çok ünlü bir yerdir buralarda..Sana iyi tatiller o zaman.

Pınarbk,çok isterim ama ben ancak ekimde kaçabilirim tekrar :)

Enne,resimsiz sen bir hiçsin diyorsun yani :P Neyse alırım da senelerce resimlerin durmayacak olması beni üzen..Her ikisine de yükleyecek sabır ve boş vakit bende olsa keşke..Yine de deneyeceğim..

enne dedi ki...

Bak şimdi, ben hiç öyle şey söyler miyim? Ama sorarım size Asortik Hanım, bu güne dek hangi yazınız resimsiz yayınlandı? Bizi bu resimlere alıştıran kim? Otun böceğin bile resmini çekmekle ünlenmiş olan ve Fethiye'de yaşayan ben miyim? Sen bünyeleri resim manyağı yap, sonra resim yok de, ben bir bağımlı olarak itiraz ediyorum buna. Ha, resimsiz olmaz mı dersen, olur tabii ama tuzsuz çekirdek, nikotinsiz sigara, alkolsüz bira, ne bileyim yumurtasız menemen gibi olur canım benim:)

Asortik Krep dedi ki...

Enne, Çok tatlısın :))

yalnızlar kraliçesi dedi ki...

flickr da çiçeklerinize bayıldım, hele saksılara daha çok, zevkli bayansın vesselammm...

HAYAT dedi ki...

tek kelimeyle harika bir gezi olmuş sizin için.
enne çok iyi bir tespitte bulunmuz arkasındayız:)))

ASLI dedi ki...

Ah Asortik ah lütfen benim yerime de gez! işten tatil planı bile yapamıyorum. Aklım fikrim iş oldu bu aralar :(( yaz geldi ben rahatlayamadım.

Asortik Krep dedi ki...

Yalnızlar Kraliçesi,yeni bahçe resimleri senin için gelecek ..Burcuya gidersem sana uğrayabilirim bu yaz..Hani eski bir ahbabımızda var diyordum ya..

Hayat, siz istersinizde ben yapmazmıyım.. Uzunbey aldı bu hafta, gelecek yazı bol resimli olacak :))

Aslı, senin içinde gezerim şeker :))