Salı, Aralık 19, 2006
yazının altına ekleme yaptım !! ...))
Konusu takvim olan bir yazıya neden bu resmi koydum bilmiyorum..Belki Demirköy' e çok benzettiğimden..Kaynağını bulsam iddia bile edebilirim Demirköy diye..Bir ara bu resmi eski bilgisayarımda duvar kağıdı olarak kullanıyordum ben..Sonra bilgisayarım değişti ve izini kaybettim.Bulduğumda eski bir dostu görmüş gibi oldum :)
Şu an İnce Saz grubunun "Mazi gönlümde bir yaradır" albümünden " Bir çapkına yangınım" şarkısını dinliyorum hem de yazı yazıyorum masamda..Bu şarkı hani Sev Kardeşim dizisinde lokantada kızın yalnız kaldığında söylediği şarkı işte..Şarkı- türkü olayları bende bazen takıntı yapabiliyor..Bir ara İki Ailede'ki evin babasının İclal Aydın' a söylediği şarkıya takmıştım..Gerçi hala takığım..Yani dinlemek bana özel keyif veriyor..Bir ara da biliyorsunuz ki blog müziğimi çok seviyordum..Hosttan kaynaklanan bir nedenle çıkarmak zorunda kaldım..
Şimdi gelelim takvim olayına bu sabah Yonca'yı okurken aklıma geldi ki biz geçen sene Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivali Komitesi hiç böyle yaprak yaprak kopartılabilen Atatürk takvimi olmadığını farkettik..Her türlüsü vardı ve bunlarda hep daha çok dini bilgiler içeren anektodlar oluyordu..Bizde her kafadan bir ses çıkarken oluşturduğumuz bir toplantıda birden aklımıza bu fikir düştü..Öyle bir takvim yapalım ki her yeri Atatürk koksun dedik :)) İçinde hep şimdiki önemli olaylar ya da geçmişte devletimiz için önemli olan olaylar geçsin dedik..Sanatçıları koyalım mesela dedik..Türkan Şoray gibi yada önemli şairlerden dizeler koyalım dedik..Hoşumuza giden ve güncel isimler sözlüğümüz olsun hani kız adı Münevver erkek adı Şuayip olan eski isimler olmasın dedik..İsmi Münevver ve Şuayip olanlardan özür diliyorum şahsi bir olay değil..Genel bir yakınma ! )Böylece bütün kız ve erkek isimleri son dönem Türkçe isimlerden oluştu..Hatta komite başkanımız Ümit Hanım bize jest yaptı ve herkesin doğum günü tarihlerini alarak o günlere kız ve erkek isimleri olarak bizim adlarımızı yazdı..Bir yaz sonu toplantısıydı ve Annemle beraber katılmak zorunda kaldık..Çünkü mutlaka gel denildi toplantıya bende misafirim var dedim..Ümit Hanımda onu da getir dedi ve gerçekten çok güzel bir toplantı oldu :))
Bol bol Fethiye ve Ölüdeniz manzaralı resimler koyduk,ne okuyalım, bunları biliyormusunuz, imsak vakitleri, günün önemi, ne pişirelim, çocuğunuzun burcu gibi geleneksel takvim yazıları da koyduk..Sonra bunu yani Atatürk Takvimini ünlü yazarlara ve basına gönderdik..Büyük bir miktarı da satıldı..Bu sene de sanırım Ölüdeniz Belediyesinden ve ya Mavi Kuş Derneğinden temin edilebilecek..İlk takvim ilk göz ağrımız olduğu için yapraklarını koparmaya kıyamadım ve hala büromda asılı..Doğumgünümde ve Uzunbeyin doğumgününde hatta Çağıl'ın ve Annemin doğumgününde isimlerimiz yazılı olan takvim..Üstünde Atatürk resmi olan takvim.Benim en sevdiğim takvim.Biz şehirde otururken sadece cep takvimi ya da bilemediniz mutfakta, şirin, küçük bir takvim asardım eve..Buraya geldim ki her işyerinde boy boy takvimler hatta bir odada birden fazla..Sonra anladım ki getiren insanların gönül koymaması için asılıyor onlar duvara..Görüntü kirliliğide yaratsa bana çok içten bir davranış geldi bu yaptıkları..Kim getirirse getirsin ne kalitede olursa olsun bu insanlar arkadaşlarını belki de ahbaplarını kırmamak için hepsini asıyorlardı..Ben genelde Atatürk olanları tercih ediyorum ve masamda köşeli ve manzaralı takvimler kullanıyorum..Genelde sigorta şirketimden gelen masa takvimim ( bu takvim arasında genelde beğendiğim, gördüğüm ünlü kişilerin deyişleri ya da atasözleri yer alır )ve promosyon gelen cep takvimim dışında geçen sene sadece Çanakkale Geçilmez takvimim vardı büroda holde :))
Ajandamı Uzunbey hediye etti..Çok güzel ve kaliteli kırmızı ciltli bir ajanda..Kendine de değişik boyutta yine kırmızı almış..Eski ajandalarım ve masa takvimlerim işe başladığımdan beri arşivimin en eski parçalarıdır..Başka da özel yazı olarak arşivim olmaz..Çünkü kafamdaki fikirleri ben izin vermeden başkasının okumasından hoşlanmam ben..Çocukluğumdan beri masamda ve dolabımda benden izinsiz gezen eller olmasından ve eşyalarımın izinsiz kullanılmasından nefret ederim..Hatta kendime göre bir düzenim vardır ve birisinin karıştırıp karıştırmadığını kendime göre koyduğum düzenden dolayı anlarım..Allaha şükür ki uzun süredir beraber çalıştığım genç iş arkadaşlarım huyuma göre olduğundan pek problem yaşamıyoruz..Ben yokken masamın ve bilgisayarımın kullanılmasından da rahatsız olurum..Kendim kullanıyorsam birinin eşyasını da minumum seviyede rahatsızlık vermeye çalışırım..
Bugün pazara gittim burada..Pek sık gitmiyorum alacaklarım vardı..Gözüm hep Çekmece pazarındaki tezgahları aradı..Burada eksik olan şu güzelim mutfak eşyaları satan tezgahlar..Hatta doğru düzgün mutfak gereçleri satan bir dükkanda yok..Küçük bir Paşabahçemiz vardı..Son zamanlarda o da kapamış..Bir kaç tane dükkan var çok büyük ama çok eski model kaldıkları için aradığımı bulamıyorum buralarda..Antalya' ya tatile gittiğimizde orada gezmeyi düşünüyorum artık..Bilen birileri varsa bana adres verebilir mi? Ben sadece Migrostaydı sanırım Boyner mağazasını biliyorum orada..Bu arada Kurban Bayramında Antalya Kemer'deyiz..İyi bir otelde yer ayarladık dinleneceğiz sonra da Uzunbey bizi Antalya da gezdirecek biraz :) Ben Antalya'yı çok seviyorum şehir olduğu için..Geceleri ışıklar yandığında ve kalabalık gözüktüğü için seviyorum bu kenti.. :))
Bir gün Fethiye' de büyük bir şehir olacak, biz istesekte istemesekte ..Gidişat ona benziyor.
Günün sözü:
Dostunun düşmanıyla ahbaplık edersen , dostunu da kaybedersin! Yunan Atasözü.. (Yunanlı hayatı görmüş gerçekten! Halbuki zaman kimin eli kimin cebinde belli değil zamanı :)
Ek:1
Bu arada bana enteresan gelen bir olayı paylaşmak istiyorum..Dedim ya benim yaşıtlarımda adaşım az bulunur..Genelde küçük çocuklarda ve en büyüğü 20 li yaşlarda olmak üzere adaşlarım var benim..Bir tane istisna ve tanınan biri de var..Neyse Uzunbeye uzun zamandır bir mail geliyor bir iskoç Hanımdan iş sebebiyle..Mailin nedense belirli yerlerinde benim adım yazıyor..O da bir anlam veremiyor ingilizce yazılmış mailde benim adımın -ki tamamen Türkçe bir isim -çıkmasına..Sonra telefonda konuşurlarken kadının adıyla benim adımın aynı olduğu gerçeğine varıyoruz biz :)) Bu arkadaş dün büroya geldi ve ikimiz sonunda tanıştık..Kendi adının harflerinin benim adımın harflerine benzediğinden dolayı bu ismi aldığını söyledi ve beni aydınlattı..Efendim adını kimse anlamadığı için böyle bir isim koymuşmuş..- Bence tamamen hikaye, kendi adım olduğu için söylemiyorum içinde ğ geçen bir ismin neresi kolay söylenir ki hele buralarda ! - Kadın benden büyük ve çok konuşan biri olduğundan dün bizi çok yordu..Uzunbey yemekte bula bula benim adımımı bulmuş bu diyerek yakındığım için bana çok güldü..Hikaye bu kadar..
Kadın çok konuşuyordu..
Büroda kafamızı şişirdi..
İskoçlar hep çok zor anlayan tipler mi acaba ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
29 yorum:
Ben de takvim alacağım mutfağıma asmak için. Eskiden ananeme alırdık klasik takvimlerden, bazen ben kocamın ananesine de alırdım. İkisi de rahmetli oldu artık. Geçen gün bunları düşündüm. Takvim alacak kimse kalmadı diye...
Ne garip yazarken bende düşünmüştüm..Hatta anlatacaktım Anneannemin takvimlerini, üstüne astığı resimleri ama yazamadım.
asortikçiğim ben sabahları kalktığımda çayı ocağa koyar, mutfaktaki takvim kağıdını koparır ve okurum yıllardır alışkanlık olmuş bende.beğendiğim bir yazı varsa saklarım.çocuklarımın ve torunumun doğduğu güne ait o tarihli bir gazete ve o günkü takvim yaprağınısaklamışım. her yıl kendime ,annemlere ve halama da alırım.
haaaa bu arada benim gelinim iskoç tabii dünürlerimde
sevgiler.
İskoçlu bayan biraz ilginç bir tipmiş.
Ama asıl ben o resimde kaldım, resimdeki o yerede olmak istiyorum, kuş sesleri dinlemek istiyorum, huzur istiyorum, oysa burada, şirket dalavereleri içerisinde "akıllı bina" diye tanımlanan havasız sıkıcı, yüksek mekanlardan birindeyim. Bu sabah eşime sordum, ya ne işimiz var burada diye. Bazen bu hayat çok yabancı ve absürd geliyor, sanki buraya ait değilmişim gibi geldi. Oysaki hep buradaydım, sanki başka yer, başka bir yaşam biliyorum da...
ben de o takvimlerden alabilir miyim? Anneme, kayınvaldeme alırım her yıl ben de. Bizim evde de duru, koparıp arkasını okumaya bayılırım. Rahmetli dedem çok severdi, kimseye de koparttırmazdı, kendisi koparır, bize verirdi küçükken.
Ya, bir de ben dünkü Mehmedali yazısına süper bir yorum yazmıştım ama gönderemeden silindi. Portakal toplamışsınız, hani bizi de çağıracaktın? demiştim. Seneye mutlaka gelmek istiyoruz demiştim. Bir de Okan bayülgen ile ilgili birşey yazmıştım ama çok uzun olacak, sonra yazarım artık:)
selam, yine ben:)
Mavikuş derneği sitesine girip takvim için mail atayım dedim ama hata veriyor. Yardımcı olur musun? Benim mailim var ya sende, nasıl sipariş verebileceğimi bana bildirebilir misin? Teşekkürler.
Asortik,
Önce bir kaç yazı önceki link için teşekkürler, bu konu kafamı kurcalıyordu.
Sonra aşağıdaki yazıda bahsedilenlere şaşırdım, o kadar da sulu olunur mu, pes!
Son olarak yukarıda bahsettiğin günün sözü bana şu kuşun hikayesini anımsattı.Hani şöyle biter. Seni her b.kun içine atan düşman , her içinden çıkaran da dost değildir. Ne yazık ki dostunu seçmek zorlaşıyor, dost düşman birbirine karışıyor. ( Düşman lafını sevmedim burada ama kullanacak daha iyi bir söz gelmedi aklıma)
Resimdeki yere bayildim. Eger o resim o dedigin yerse o dedigin yer neresi?
Marfan, çok üzgünüm..Genel olarak tanıdığım için değil zaten kişisel olarak izlenimlerimi aktardım :)
Bir yandan da sende ne biçim hikayeler vardır diye düşünmekten de kendimi alamıyorum :))
Hani Türk kaynanasın ya !
Mesela benim yabancı gelini olan bir arkadaşım anlatmıştı..Bu arada gelin Amerikalı..Oğlanın çeyizine kenarları dantelli havlular koymuş evlenirken..Sonra ziyarete gitmiş evlendikten sonra o güzelim havlular yer bezi olmuş , gelin koyu renkli havlular asmış banyoya..Kadın da elsanatları ile ilgilenen entellektüel biri ve oyaları yörelerine kadar bilebilecek bilgide..Bir daha havlu hediye etmemiş tabi ki :))Bu günkü hikayemiz böyle..
Renkler, öyle ortamlarda doğal olan daha çok özlenir zaten..
Enne, takvimlerden alabilirsin tabi..ama bizim derneğimiz daha yeni olduğu için posta çeki hesabını şimdi açtırıyoruz..15 günden önce bitmezmiş..Bana adresini gönderirsen sorumlu arkadaşa vereceğim ve sana 2 takvim gönderecek..Hesap açıldığında sen posta hesabına yatırırsın parasını..Toptan fiyatına tanesine 5 ytl olmak üzere para Mavi Kuş hesabına geçecek..Teşekkür ederim Mavi Kuş adına..
Portakallar kolay bitecek gibi değil zaten..Bayramda yokum, bayram hariç gelirseniz beraber toplarız yine..Ben mehmedali ve okan hakkında ki yorumunu bekliyorum..
Aslı, kim düşman kim değil bu zamanda anlamak çok zor zaten..
Nilly, bahsettiğim yer..Bulgaristan sınırında Kırklareli Demirköy ilçesi..Baharda ve kışın farklı manzaralar oluşturan bir yer..Istıranca dağlarının ortasında küçük bir kasaba..Hatta ona bağlı küçük bir doğal cennet olan İğneada diye bir sahil yerine de sahip. Dedem ile Anneannemin memleketi..
Ben de senin adını merak ettim Asortikçim. Öyle şifreli yazmışsın ki (ğ var, modern bir isim falan) ay çatlıycam valla. Burcu bari sen yaz ablanın adını ya:))
Çenebaz, :)
-Burcu , yazma zaten hep senin yüzünden deşifre oluyorum ben internette..Burcunun ablası Asortikkreppppppppppppppppppppp- Sonra çok açık yazamıyorum herşeyi,artık yazı tarzımdan anlarsınız isimsiz blog açsam.Ya da günü gelince yazacağım zaten ama daha zamanı var :))
asortik çanakkaleye gelsin:)
gelmezse adını buradan yazacağım bak:(
burcu gel anlaşalım tamammı
Marfan, sen önce kaynanalık hikayelerini yaz bakiiim..Bak o zaman gelebilirim Çanakkaleye..
Tamam tamam hikayedeki kadın İskoç değildi İrlandalıydı :))
Ne vardı bunda o kadar kızacak !..
Ben biliyorum canımın adını.O da benimkini biliyor:)))
Benim adım ne kadar bilindik,eski ve hâla geçerliliğini koruyacak kadar güzelse Asortiğin adı da o kadar kendine yakışır,kendisi gibi ışıltılı,asortik bir isimdir.
Gerçi aynı isme sahip o çok meşhur hanım kızımızı pek sevmez ve hazzetmeyiz ama Asortiğim başka.Hatta bence mahkeme kararıyla bu isim sadece Asortikte olmalı.Hayl hitler;P
Seni çok seviyorum ğ'lim benim.
Tanıdın beni dimi?Çaktırmadan bir işaret ver bakiim.
Tanımazsan küserim bak:(
Asortik sen bizim Demirköy'den bahsediyorsun, bende ne zamandır gidemedim oralara, yazlar İğneada'ya giderdik eskiden,artık iş güç gidemiyoruz, ama çok özledim orman içinden geçen virajlı yollarını, longozu, gölleri.
Bende bu ara İnce Saz dinliyorum biliyormusun, ben Eylül Şarkıları'na takıldım kaldım.Tavsiye ederim.
Anonymous, tanıdım... mı? :)
Aslının Annesi, sizin Demirköy evet ..Neden olduğunu da bana artık gönderdiğiniz mailde anlatırsınız..(asortikkrep@hotmail.com)
Bizde çok eskiden her sene yazımızı orada geçirirdik, 80 ler civarı ama :) Şimdiki belediye parkının olduğu yerde bir ev vardı onu kiralardık her yaz ya da okulda izci çadırlarında kalırdık..Tabi o zamanlar İğneada göle varmadan tepede evlerin bittiği küçük bir yerdi..Ağustosta gittiğimde Kumburgazın eski haline benzettim..
İnce Saz'ın 4 albümü var bende, karışık karışık dinliyorum..Benim favorim Mazi gönlümde bir yaradır albümü..
Mutfak gereçlerin için bayramda açık olması muhtemel mekanlar...
1)Migros-Bernardo,Jumbo...Mudo concept de ilginç şeyler bulabilirsin
2)Deepo-Orada mudo'nun outleti var bir de decoruim diye bir yer var. Deepo havaalanı karşısında.
3)G-mall-Paşabahçe (benim favori mekanım) -Dedeman otelini geçince sağda)
Aslında bildiğim daha çok yer var ama bayramda açık olmazlar.Eğer bayram seyran bahane etmeyip işleri ayarlayıp kaçarsan bir gün sana başka adreslerde verebilirim canım...İyi alışverişler...
Alışveriş damarın çok kabarır ve adresleri anlamazsan msn'den daha detaylı anlatabilirim.Olmadı telefon numaramı verip sizin antalda yol bilgisayarınız olabilirim :)
valla sana hiç kızmadım asortikçiğim.belkide ben senden fazla kızıyorumdur iskoçlara oğlumu alıp götürdükleri için.
bu arada allah bana yazma yeteneği vermemiş güzel yazamıyorum ama anlatma kabiliyetim iyidir o hikayeleri sana canlı canlı anlatmak istiyorum
Yine Yeniden, ne kadar tatlı bir insansın öyle bir cümleyle bu kadar güzel davet ediyorsun..Şeytana uyup Antalya' ya sık sık kaçabilirim sonra :))
Teşekkür ederim..Geçen sene de bayramda Antalyadaydım ilk gün ve her yer kapalıydı..İkinci gün dönmek zorunda kalmıştık çünkü daha erken tatile çıkmıştık..Elinde haritalı asortik bir tip görürsen bilki o benim :))
Marfan,ilk fırsatta bende dinlemek istiyorum :)
Asortik o şarkıları bende beğeniyorum.Bi kısmını arkadaşım yolladı dinliyorum.İlk uzun yolculuğum Fethiye'ye yapmıştım.Sessiz sakin bi eylül sonu ekim başıydı.Kalabalık halini düşünmek istemiyorum.ben o halini sevmiştim.Yukardaki resmi hemen arka plan olarak ayarladım.Baylırım ışık hüzmelerine.Bendede okuduklarımdan ve kafamda kalanlardan dolayı iskoçlar hep soğuk eski kafalı ve cimri olarak kalmışlardır.Bi önyargı işte.
Merhaba asortik ,resim harika. Masa üstü yaptım.Bilgisayarımı her açışta bu huzur veren manzara ile karşılaşıyorum..
Gazel Vakti, en güzel zamanda gelmişsin Fethiye'ye..Birde ilkbaharda gelmen lazım :)
Nenoni, bende yine masaüstü yaptım senin yorumu okuyunca..
ben de takarım bir şarkıya, hele yeniyse sözlerinin hepsini de bilmem, nakarat kısmını söylerim de söylerim. en sonunda yeğenim Mert, uyarır beni "yeter teyze artık" susarım. oysa sesim de güzeldir, hele bazı TSM eserlerini değme ses sanatçılarından daha iyi söylerim. ama tekrar tekrar söylenince herhalde sıkıntı veriyor çevreyi. oysa ben şarkı söylerken çok mutlu oluyorum..
Tamda tahmin ettiğim gibi Tanımamışsın :(
Haticeydim ben.Ama sen beni bırakıp neticeye bakmışsın Asortikçiğim.Küstüm,gelmicem bidaha.
Ben de o takvimlerden istiyorum. Eğer göndermezsen protesto ederim. Protesto biçimimi hatırlarsın sanırım. Malum hava da soğuk. Senden bilirler sonra...
ahh.. ayni fotograf benim de cok onceden arka planimdi, cok severdim ve bende kaybetmistim :)
Hatice, üzgünüm..
Çarli, bilirim canım takvim yollayacağım bekle :)
Mert, :))
Yorum Gönder