Pazartesi, Kasım 05, 2007

Cuma-cumartesi Gülderen Hanımın evinde geçti diyebilirim.Cuma günü hastane ve belediye işlerini kısa zamanda bitirip eve geldik.Gelen gideni karşılama ve yarın ki işlere hazırlıklar konuşuldu.Cumartesi sabahı Uzunbey ve Çağıl' ı işe ve dershaneye bırakıp Gülderen'e evine gittim.O da bizim gibi İstanbuldan gelme.Hatta evleri uzun zamandır burda ama hep yazlık olarak kullanmışlar.İlk defa geçen kış ve yaz burada geçti.Babası uzun süredir hasta olduğundan bakım görüyordu evde.Yani yalnız kaldığında hep düştüğü için Gülderen pek yalnız bırakamıyordu.Bir haftadır da hastane de yoğun bakımdaydı.Hatta geçen pazar onu ziyarete gidecektik ama yoğun bakımda iken yanına ziyaretçi almadıklarından sadece Türkay Beyi ziyaret edebildik Uzunbey'le yazmıştım zaten..


İstanbul'dan akrabaları gelmişti ve eş-dost ,ev kalabalıktı.Aynı şeyleri tekrar yaşadım.İnsanlar yaşını sorup 85 yaşında olduğunu öğrenince neredeyse normal karşılayıp eve dönecekler.İyi de bu insan bir başka insanın babası ,bir çoğunun amcası, ne yani ölüm normal diye veda zamanı geldiğinde bu adam zaten çok yaşamış hadi güle güle mi diyelim.Duygusal travmalar yaşanmasını beklemiyorum ama biraz daha yaşama karşı saygı duymalıyız bence.Ya da konuşmasını bilmiyorsak susalım..Gülderen ağırbaşlı biri ve nerede nasıl davranacağını iyi ayarlayabilen biri, iyi idare etti çoğu durumu. Gerçi işi dolayısıyla da İstanbul'un en güzel mekanlarında çalışmış ve meslek erbabı olarak çok güzel bir yerden emekli olmuş..


İstanbul'dan gelenler için ikindiye almıştık cenaze namazını.Hava çok güzeldi, güzel ve sessiz bir veda ile defnettik Özhan Amcayı.

Gülderen ile konuşup Çağıl 'ı karşılamak üzere dershaneye gittik ve o gece eve döndük.




Pazar günü hava çok güzeldi.Bizde Yörük Müzesine kahvaltıya gittik. Aşağıdaki resimler giriş kapısı, kahvaltı masası ve Kargı'dan değişik Fethiye manzarası halinde sıralandı.Hamileler ikinci resme pek takılmasın, ya da atlayıp gelsinler ben onları götürürüm oraya :))

Kahvaltı en az göründüğü kadar da güzeldi :)

Bugün sabah erken kalkıp biraz dolap yerleştirdim.Hava yağmurlu ve şu an iş yerinde sakin bir günle haftaya başlıyorum.Etraf ıslak ve Fethiye sonbahara merhaba diyor.

İlk resim : Mahya Dağı (Trakya' da Istırancaların en yüksek yeri) Yani Demirköy'den.

İkinci resim google'dan.

5 yorum:

berfin dedi ki...

canım öncelikle başınız sağolsun allah rahmet eylesin.Resimler harika görünü-yor hele kahvaltı sofrası:)asortik abla bizide götürürmüsün?

Asortik Krep dedi ki...

Berfin,tabii ki geldiğinde götürürüm :)

Burcu Özdoğan dedi ki...

Sevgili Asortik krep öncelikle başınız sağolsun Allah rahmet eylesin:( bizim insanlarımız maalesef böyleler benimde dedeciğim öldüğünde ilk yaşını sordular çoğu ve sanki seninde dedğinin gibi aa yaşı varmış zamanı gelmiş gibilerinden yorumlar yaptılar:( işte o zaman acım kadar onların bu davranışları da beni çok yaraladı:(
bloğuma bıraktığın yorum beni çok mutlu etti ve duygulandırdı:)
bundan sonra sık sık görüşürüz inşallah:)
sevgiler

Burcu Özdoğan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
La Madame Chapeau dedi ki...

Beni de en inciten şeydir bu... Bir hasta varsa yaşamınızda ya da bir ölüm; mutlaka yaş sorulur...

İnsan 150 yaşında da olsa her ölüm erken ölümdür be yahu...

İster 20sinde ölsün, ister 80inde... O insan benim yaşantımdan çıktı mı? Ben onu seviyor muydum? Bir daha göremeyecek miyim onu? Hep özleyecek miyim? Hatırladıkça boğazıma bir yumruk gibi oturacak mı ben soluk aldığım müddetçe? İşte gerisi bitmiştir...

80inde ölenler de özlenir... Hem de onca senenin yaşanmışlıklarıyla, anılarıyla, alışkanlıklarıyla çıkar hayatınızdan :(

Immanuel Kant ne demiş? "Kendini Bil!"

Ooooofff offfff... Azıcık kendilerini bilse bu insanlar, zaten susacaklar...