Salı, Aralık 04, 2007

Asortik bir yaklaşım :)

Bugün evdeyim ve dinleniyorum ya önce Mutfakcamı Burcunun yazısına yorum yazdım.Sonra da geçenlerde Kapadokyaya gitmeden bavul hazırlama kısmında zorlandığımı yazmıştım ya..Nedenini resimleyeyim dedim.Şimdi ben soğuk iklimlerde büyümüş bir çocuk olarak sıcak bölgede yaşıyorum ya artık ama bir sürü de İstanbuldan kalma ve burada yeniden yapma aksesuarım var.Tabii ki buraları çok sıcak olduğundan çok sık kullanamıyorum.Böylece bir yere giderken çıldırıyorum :)) Hangisini alsam diye :))
Üstteki resim son gözdelerim.Birini annem birini ben ördüm :)) Kapadokyada ve daha önce birisinde görmüştüm.anneme anlatamadım tabii ki.Annemi alıp yüncüye gittim adam ancak 5.dakikada ne istediğimi anladı ve gösterdi.Oysa bence çok kestirmeden anlatıyordum ama alıştım artık burdaki adamlara ne yapayım.Bence esnaflık biraz açıkgözlük istiyor.Takoz esnaflarla olmuyor bu işler valla.Oysa ben esnaf olsam Nişantaşında ki cafelere düşmeden çok önce modayı takip ederdim.Şimdiki dizilerde buna çok müsait ama takoz işte.Burada adını yazmıyorum malum küçük yer.Gerçi burada yazdığım her cümleyi insanın yüzüne söyleyecek kadar medeniyimdir bilenler bilir beni :))

Bu da benim bugünlük menüm :)) Üstteki şişlerdeki sabunluktan geçen gün iki tane ördüm bir gecede -çok basit zaten olay o değilde - huzurevi yararına yaptığımız kermese götürdüm bir kaç şeyle beraber satılmış,çok sevindim..Yine örüp atıcam bir kenara sonra Mavi Kuş için bir kermes-sergi yapmayı düşünüyoruz Berna ile onda satacağım benim çaylak sabunluklarımı.Çaylak ama içine el ve sabun girebiliyor, çünkü kenarını kapatıp tığla örüyorum ben :P Mavi çiçeği anneme yaptırdım, broş gibi kullanmayı düşünüyorum :)) Kitabı annem okuyordu o gitti bende aldım kendime :)) Tabak Şükran Teyzenin huzurevindeyken yaptıklarından ,duvar saksısı da..Onlarıda aldım kermesten..Peçetelikler örnek olsun dedim.Bir zamanlar almıştım.Teneke kutu hastalığım var :) Anneme,Burcuya ve kendime aldım.Hepimizin mutfağında var :)) Benimki nescafe kutusu..

Bu şalımın modeli çok güzel , ipide tüylülerden ama bu kadarını çekmişim ve Hatice Teyze bütün yaz peşimde dolandı ver örneğini çıkarayım diye bende kullandığımdan veremedim.Annem geldiğinde çıkardım verdim ki bu aralar kullanacak bir durum yok örnek çıkarsın :) Şal Lüleburgazdan Türkan Halamdan hediye..
Bu poşetliği annem getirmişti.Senelerdir kullanıyorum.Burcudan öğrendim ters çevirip makinede yıkıyorum hiçbir şey olmuyor.Mutfağımda..



Bu kutu da benim kolye kutum.Oğluşum ortaokulda ahşap boyama kutusunun üzerine kum dökerek yapmıştı.Sonra da boyamıştı.Bende içini kumaşla kaplayıp aynamın önüne koydum.Daha önce de büromdaydı.İçine broşürleri koyuyordum :)) beceriklidir oğluşum..


Annemin bu geldiğinde getirdiği sürprizler..Ona diyorum ki arkadaşlarıma getirdiklerini hemen ortaya çıkarma yoksa ben vermekte zorlanıyorum hele böyle renk renk sermişse önüme..Atkı bunlar.Hatta bana mavi ve çiçeksizinden de yaptı biraz daha spor.Yine de morunu aldım.


Dışarıda şu an yağmur yağıyor.Ben yatak odasındayım sabahtan beri.Kahvemi yudumluyorum.Telefonlara cevap verip dinleniyorum.Eğer dışarıda olsaydım bu şapkamı takıp dolaşıyor olacaktım.Bu hazır M& S dan, Carusel'den almıştım geçen kış.Bana da çok yakışıyor :))


Bunu canım komşum Hatice Teyzemin kızı Nilgün Öğretmen hediye etti.O da benim arkadaşım annesi de..Zor zaman dostlarıdır.Bunu daha sonra aşağıda göreceğiniz ve sık kullandığım şallardan olan kahverengi şalla kullanırım.Kapadokyada siyah şapkayla gittim bununla döndüm.Paul'ün karısı bana bozuk bir türkçeyle sen her gün değişik bir şapka diye söylüyor eliylede kafaya takma işareti yapıyordu otobüsten inerken..


Annemin ördüğü çıldırtıcı mavilerden.Neden böyle söyledim çünkü mavi olupta benim olmayan bir şeyi kıskanıyorum diyelim ama kendimce güzel bulduklarımı..asortik karga mı oluyorum bilmem ama çalma huyum yoktur bak bir de paylaşmam hiçbirşeyi.. Her zaman söylerim üç çocuk büyüdük ama ben hiç bir eşyamı kimseyle paylaşmam..


Bu da annemin hediyesidir :))


Bunu da genelde pantalon ceketlerde ceketin üstüne atarım.Çok hoş bir ışıltısı var. Özellikle burada otel salonları için iyi olur, soğuk olduklarından kışın kurtarıcı oluyor.Hem de koyurenk ceket üstüne çok hoş oluyor.Dikdörtgen ve bir tarafı oyalı..


Bu şal kışın elimden düşmez.Çok soğuklarda hep boynumdadır.Aslında şal olacaktı ama ben evde yokken annem bitirdiğinden boyun atkısı olarak kaldı.İyide oldu .Kışın hergün kullanırım.Camel rengi şapka ile kullandığım bu atkı-şalım..



Bu şalın maneviyatı bende çok yüksek.Çünkü anneannem annemle ördü.Kullanmaya bile bazen kıyamıyorum.Kendinden parlayan siyah bir yünü var.Dikdörtgen ve uzun.


Bunu parayla aldım.Kapadokyaya götürmüştüm.Siyah ikili bluz ve hırka takımı ile siyah kot üstüne giydim .Boynumada turkuaz kolyemi taktım.Herkes çok beğendi :))


Bunu bir zamanlar gittiğim kumaş boyama kursunda yapmıştım.Kıl tela üstüne Türkişi boyama.Annemde sağolsun hemen onu bana ayakkabı çantası olarak dikti.Bu bir örnekti.Daha sonra bu işi yapmak zor geldi.Zor bir teknik.İşlermiş gibi kıl telayı boyuyorsunuz.Daha sonra gittiğim bir kumaş boyama kursunda öğretmen bile bu tekniği hiç duymamıştı.O kadar zor yani..Kıl telanın iplik yolunun sayısına göre boyuyorsunuz.




Çarlinin Arzusunun(soldaki bordo) ve Annemin yaptığı mavi hediye olanlar.Sağdaki benim eskiden aldığım atkım.



Çok eski, öğrenciydim daha..Nişantaşından almıştım:)) Deri olunca kullanıyorsun .17-18 senelik eldivenlerim.Birde siyah ve leopar desenli alacağım.Sonra da ölünceye kadar kullanacağım.Birde camel rengi , bir de belki koyukahve...birde.. diye gider ama siyah ve leopar kesin alacağım.leopar bu sene de moda yine..ben de delisiyim :))


Bunlarda bana Burcucuğumun ördüğü Annemin işlediği eldivenlerim.Çok seviyorum ve Burcu bana başka renklerinden örerse de yine çok memnun olacağım ,biliyorum.Annemde işlesin ama..Mümkünse koyu kahve şalıma uygun olsun.ve yumuşak yünden..Bu da yumuşak ama başka renklerle de kullanayım olur mu..?


Yine Annemden beyaz şapka ve atkı takımı.Tam kar için.Çünkü yün ve atkısı uzun.Çok soğuklarda kışın soğuk günlerinde çok kullanıyorum.Hani deniz kenarındaki yürüyüşlere çok iyi geliyor.


Üçüde hazır ama ben takım yaptım.Tekte kullanıyorum.Şapka bal rengi ..



Benetton dan almıştım.Spor kıyafetlerde kurtarıcım :) Yeşil rengine de hastayım.


Yine hazır 90'lardan..Yeşil eldivenleri bu takımlada kullanabiliyorum :))


Tam burada önce Aysetun daha sonra da Biyocan aradı.Teşekkürlerimi iletiyorum buradan :))



Evden daha önceden hazırlığını yaptığım için yorulmadan yazdığım bu yazının son satırlarından herkese sevgi ve selam ile...

13 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

ne kadar zengin bir koleksiyonun var. Bir dönem Merter'de bir şapkacı vardı seni oraya götürsek mağazayı boşaltırdın heralde. -hala da olabilir çok emin değilim-

Asortik Krep dedi ki...

Yonca, Merter'in neresinde ben gidince İstanbula bir bakiim :) Annem çıldıracak gidecek bir yer daha bulmuşsun diye ama..

Beyoğlunda Galatasaray lisesi karşısında bir işhanı vardır eski ama pasaj gibi , yalnız bunun ortası bahçedir ve etrafında dükkanlar vardı hala duruyor mu bilmem..Giden olursa bir baksın lütfen..Ordan girip Tüyap'a bakan tarafa geçebilirsiniz..İşte orada eski bujiterici ve derici gibi dükkanlar vardı.Birde şapkacı vardı bayıldığım.Her geçişte vitrinine baktığım :)) onu hatırladım birden..Birde Odakulenin tam karşısında ki pasajda kostümcüde olurdu şapkalar ve eski kıyafetler..Offf özledim oralarda gezmeyi yaa.
Yonca nerden yazdın şimdi şapkacıları..

Ha birde bunlar kışlıklar..Abiye şallar ve yazlıklar başka yazıya..

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

Merter Migros'tan girip yukarı çıkan yolu takip ettiğinde soldaki mağazalardan biriydi. Yanılmıyorsam adı CMF. Perakende ve toptan satıyordu. Şimdi daha yukarı taşındı. Aynı yolu dümdüz devam edip, Büyükşehir Belediyesi'ni de geçip yukarı devam edince Çınar Evleri'nin altında. ama orası perakende satıyor mu bilmiyorum. Biraz daha yukarda da ben oturuyorum, gelirsen beklerim :)

gülçin dedi ki...

Beyoğlu'ndakiler duruyor asortik :) ben de bakıyorum vitrinlerine hep hülyalı hülyalı da oradan biliyorum.

sevgiler

Asortik Krep dedi ki...

Yonca, gelirsem ki gelmeyi umutediyorum nereye nasıl gideceğimi ve kimlerle buluşabileceğimi önceden dakika dakika hesap ediyorum.Bezen plan dahilinde şaşma olursa araya sıkıştırıyorum.Ya da uzak kalıyorsa biliyorsun İstanbul zamanı uymayabiliyor.O zamanda plandan çıkarıyorum ama içim acıyor.Yoksa ben orada 2 ay kalsam boş kalmam ama en fazla 5 gün kalabiliyorum :(
Sabah erken kalkıp akşam geç yatıyorum ve gündüz için başka gece için başka planlar yapıyorum.Bu arda eğlence falan yok ha ancak özlediklerimi görebiliyorum.Senelerce eğlendik zaten..İnsan uzaktayken sevdiklerini görmek istiyor.Bir de gezmeyi..Saatler boyu sokaklarda İstanbulun kalabalığının ve keşmekeşinin kokusunu hissedip bir gün de burada şöyle yapmıştım diye sokakları izlemeyi çok seviyorum.Zaten Adapazarından itibaren hep etrafı seyrederek gidiyorum yolda.Neyse ne zaman geleceğim bile daha belli değil ama seninle görüşmek çok isterim :)

Gülçin, sağol ya..Oraların yerinde durduğunu duymak bana çok iyi geldi..Uzunbey senelerce o bölgede çalıştı.Bazen öğle yemeğine bazen de beraber gezmeye hep oralara takıldık.Bazen onu büroya gönderip ben biraz gezerdim..Hatırladığım en eski Beyoğlu ise çocukken Babamın teyzesi otururdu Pera Palas'ın karşısında, ona gittiğimizde alışverişe çıkıp Çiçek pasajı yanındaki dükkanlardan peynir ve meze alırdık.Birde tam Şişhane de köşede eski evler vardı..Yani deniz tarafından Pera Palas'ın karşısına kadar..Bir de okul..Şimdi orada ne var hatırlayamadım.Böyle resimler olsa aslında internette.Ara ara hatırlamak için bir baksak.Ne çabuk değişiyor şu İstanbul.Özlüyorum.

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Sana ait detayları görmek çok hoşuma gidiyor.
Amannn ne merak edicem seni canım.Seni şallarımla döverim bebeğimmmmmm:)))

(Sahi benim sana bi şal ,Burcuya da patik(neydi,çeltik mi diyordu O)sözüm vardı yaa.Valla hep aklımda ama utancımdan "keşke Asortik unutsa"diye düşünüp kafa karıştırıyom.Eğer unuttu idiysen(bu nassı kelime be)ve şimdi saloz ben hatırlattı idiysem bu yorumun parantez kısmı 3 sn içinde kendi kendini imha edecektir.

Unutttt Asortikkk unuttttt,Biyo buraya salak gibi şal ve patikle ilgili bişiii yazmadı unutttttt,evett unutuyoruzz unutuyoruzzzz güzellll.

Neeeeeeeee!Modeli nasıl ve rengi nasıl mı olacak!Allamm allammmmmmm.E söyle o zaman,ne renk ve ne model istiyorsun?Hipnoz kim ben kim:)))

yalnızlar kraliçesi dedi ki...

Soğuk olmayan bir bölgede yaşıyorken bu kadar zengin kolleksiyon:))) Bi de Erzurum da yaşasaydın vay gardrobun haline..Şapka hariç benim de şal bolluğum vardır, pek kullanamıyorum ne yazık ki..

Asortik Krep dedi ki...

Biyocan, çetik denir Trakya 'da onlara..Ben de çok severek kullanırım.Bu evim sıcak oluyor genelde ama benim çetikler ayağımda.Terliklerimde :)

Şimdi gelelim şal konusuna.Valla ben unutmuştum ama hatırlattığın iyi oldu.Bekliyorum..Artık leoparmı yakıştırırsın, kendin mi örersin bilmem.Geldi geldi gelmedi tüm blog camiasında seni "cesur bakışıyla" nazardan süründürürüm :P

Modelini bir sonraki yazımdan seçersin ama bak Biyo öyle kıytırık pazar yününden istemem kalite olacak benim şalım..Artık en sosyetik yüncüden alırsın ordan yoksa bilmem artık.
Teşekkür ederim HATIRLADIĞIN için :))

Yalnızlar Kraliçesi, en son annem burdayken bir de kumaş aldım.Aslında onu da çeksem iyi olurdu fikir olur belki..Yazlık ve abiye şallarımda güzeldir..Bir sonraki aşama da fularlar olsun :)
İyi ki soğuk yerde yaşamıyorum ben.Eldivenlerle atkıları takım yapar hangisini işe giderken takayım diye her gün düşünürdüm herhalde :)

kedi dedi ki...

Tessüflerimi bildiririm.Ayol ben kendime bile öyle pazar patik yününden şal örmem.Kaldı ki senin gibi bi kokoşa örecem öyle mi?
Sen buradan en büyük haliyle fotosunu yayınlar beni sanal aleme rezil edersin neme lazım:)

Evet.Şimdi ben hemen unutmadan hemen söyle.Hafızam kısa devre yapıyoo,cızzz cuzzz.
Modeli ve rengi nassı olsun?
1-Simli- abiye mi
2-günlük-spor mu istiyorsun?Yada
3-tamamen benim zevkime mi bırakıyorsun?
Bak üçgen öremem baştan söyleyim.Cızzzırt tısssfıssss.
Şu etol olan dikdörtgenden örerim.Ay ne örüyom durun bi,kime örüyom.
Hah şal diyoduk.Çabuk asortik bak ortalık duman oldu,naylon yanığı kokusu geliyo,patlamadan ben hankı nomeroooooo?

Asortik Krep dedi ki...

Biyocan, gerçekten hatırlaman bile yeter çok teşekkür ederim.

sekergibi dedi ki...

yaaaaaaaaa
şoktayım
bir insanın bu kadar aksesuarı nasıl olur, nerede saklar, nelerle giyer, nerelerden alır, nasıl bıkp atmaz,hagisini kullanacağına nasıl karar verir,
nasıl kaybetmez........
sürmenaj oldum galiba
bide bütün bunları yapamadığım için kıskandım.

sekergibi dedi ki...

ha bide şu üsttekiler varya birini annen birini sen örmüşsün onları hangi yünle ördün nasıl ördün anlatsana noooooolurr.

Asortik Krep dedi ki...

Şeker gibi, aksesuarlarım bundan ibaret değil..Daha bir çok aksesuarım mevcut.Pek bir şey kaybettiğimi söyleyemem,her şeyim kıymetlidir.Unutmam da..Bu yünün adı Flemenko,yüncüden isteyeceksin,markasını bilmiyorum ama ördükçe kıvrılıyor ve rengi kendinden çıkıyor.
Ben ördüysem herkes örer, çok kolaydı örmek.