Pazartesi, Aralık 08, 2008

"bayram bells, bayram bells, bayram all the way.."

Cuma günü ZEN'den çekilmiş bir manzara resmi.. Karşısı Boğaziçi Cafe..Hani kahve içmeye gittiğim..Karşıdan seyrederken farkettim ki en son eylülde gitmişim.Hayat ne çabuk geçiyor.Üstüne ne kahveler içtim ama bir daha oraya gitmek kısmet olmadı.Geçen gün sayaçta gördüm google aramalarında "Boğaziçi Cafe Fethiye" yazmışlar, ilk sırada ben çıkmışım :) Oysa oraya sadece kahve içmeye ve yalnız kalmaya giderim ben.Neyse masaj çok güzeldi ve kendime kızdım neden burada daha önce masaj yaptırmadım diye.. Fethiye'de daha önce gittiğim ve denediğim iki yer vardı , beğenmemiştim.. Biri Fethiye içindeki lüks yeni bir otel, diğeri de yosunlu bir karışımla yapılan bir masajdı..

Dün çok yoruldum..Gerçi onunla ilgili yazı daha sonra ama herkesi tanıyorum diye ve bizim yabancılar Türkçe bilmiyor diye genelde Türklerle ben konuştum..Bu satış car bootlardan farklı olduğundan değişik düzenlemelerdeydi. Geçen haftayı zaten hasta geçirdiğimden o kadar konuşmadan sonra dün boğazım şişmeye başladı ve akşama doğru ağrısından duramayacak hale geldiğimde çantamda ilaç olduğunu farkettim.Sabah saat sekizden akşam 4'e kadar oralardaydım..Eve geldiğimde kafayı vurup yattım.Uzunbey yemek işini dışarıdan halletti. Dün onlarda balığa gittiler baba-oğul.Ava değil ama keyfine..Yanlarında Ahmet Beyde vardı.. Dün yağmurla karışık yumuşak bir hava vardı ve yanlarına almaları için sabah erken kalkıp börek ve poğaça da yapmıştım.Bıu yüzden hem uykusuzluk hem de yorgunluktan akşam saat altıdan sabah sekize kadar uyumuşum..
Karşı kıyı Fethiyenin koylarına giden ve genelde haftasonları herkesin piknik ve mangal yapmaya gittiği Samanlık Koyları..
Ben tv karşısındayım Ares Uzunbey'in mutfakta ona yemek hazılamasını bekliyor :)) Resim uzaktan olduğundan net değil,kalkıp yakın plan çekmekte bana zor geldi..

Yerde akşam sefası.. Resmin ucundan görünen sepet bir hediye ama Ares bir kaç hafta kendi yatağı gibi kullandı onu.. Şimdi yirmi kilo olduğundan sığmıyor.. Annem kısmetse bu ayın sonuna doğru bana gelecek gelirken ondan Ares'e yatak dikmesini istedik.O da olur dedi..Şimdi Burcu da..Çanakkale'de.. Ben beğendiğim yataklardan resim göndereceğim Burcuya maille, o da ordan nasıl bir şey dikmesi gerektiğine bakacak..Bana gelmeden de sanırım dikecek..Artık gelince çeker koyarız bloğa..
Bugün ilk defa halıları serdim artık.Biraz da böyle alışmasını sağlayacağız..Umarım bir yaramazlık yapmaz..Gerçi evde yaramazlık yapmıyor hasta olmadıkça ama peşindeyiz tabii ki.
Uzunbey beni Zen' e bırakırken cuma günü pazara gidip gözleme yedik, hem de alışveriş yaptık beraber..Köylü pazarı olduğundan arada ilginç şeylerde çıkıyor.Burada eski adı Dont olan Esenköy'de el emeğiyle yapılan testiler olurmuş eskiden.Bir ara resim çekeyim dedim,etrafta pek bulamadım.Köylüden de yapanlar hep yaşlı ve Dontludan başkasına yapımını göstermezlermiş.. Bu yüzden bende hiç resmi yoktu. Eğilip tezgahtan bunlar nedir,nerde yapılıyor diye sorunca köylü kadın bana annem yaptı ve yayladan bilmem nerde diye anlatmaya başladı..Bende hani Donttakiler gibi deyince bildiğime şaşırınca he bunlar Dont işi işte dedi..O benim bilmeme ve almama bende onun neden sonra kullandığı Dont lafına şaşırdım..Yine de iki liraya aldım. İşten çıkmış, biraz da asortik bir kıyafetle pazar gezince böyle oluyor. Bazen Uzunbey ve Çağıl bu durumların espirisini günlerce anlatıp benimle dalga geçiyorlar. Ne yapayım ki etrafıma göre davranmak bana göre değil.Nasılsam öyle davranıyorum ve bu da farklı görünüyor.. Hiçte umrumda değil, başkalarına göre ayarlayamam kendimi ve bence insanların bende sevdikleri durum bu. Uzunbey ve Çağıl' da dahil.

Burası da yine pazaryeri ama bir gün sonra.Masajdan çıkıp büroya dönerken.. Genelde arabayla gidip (Uzunbey bırakıyor) yürüyerek dönüyorum..
Soldaki üstü kapalı yer pazaryeri, salı ve cuma günü buraları insan ve araba dolup taşar..

Bulunduğum noktadan yürüdüğüm yolun görüntüsü..Sağda stad var, bir önceki resimde yürüyeceğim yol.Kanal boyunca resimdeki köprüyü geçmeden yürüyüp daha sonra suyun üstünden geçip yine kanal boyu yürüyorum..

Bu resimdeki harfler bizim dış kapıdaki tabelamızdan.. tamamen atık harflerden yapılma..Önde ışıklı bir tabelamız var..Uzunbey tasarladı..Işığın gözükmesi için harfleri kesip arkasına daha şeffaf bir malzeme koyuyorsunuz..Böylece aynı isimden harfler biraz itinalı kesince elimizde kaldı.Bizde onları dış kapımızın yanına astık..Tamamen Uzunbey'in fikri ve başkasında yok.Oldukça da güzel duruyor :) Yakın zamanda taklitlerini görürüz aslında..Küçük yerlerde yeni fikirler çabuk çalınıyor..
Biraz önce O.Çocukları oynadı tv.de.. Güzel filmdi,yani ben bir yandan bilgisayarda yazı yazdım bir yandan tv.de izledim ve hoşuma gitti.Sonu biraz hayal olsada..
Geçen hafta aldığım kitaplar :
Limit Sizsiniz- Mümin Sekman
Sır-Nermin Bezmen
Leylak Zamanı-Maeve Binchy
Angela'nın Külleri-Frank Mccourt
Attila İlhan'a Mektuplar-Derleyen Belgin Sarmaşık
Piraye-Canan Tan
Karanlığa Okunan Ezanlar-Nihat Genç
Kendime göre günceli geriden takip eden bir listem var. Aldığımda, arkadaşımdan bulduğumda ya da bana geldiğinde bu kitapları listeden işaretleyip geçiyorum.. İçimdeki Yolculuk -Nihan Laçin Işıldar , geçen hafta bana gelen bir kitap.Onu da bir arkadaşım bunu okuman lazım diye getirdi, böyle zamanlarda onları araya alıyorum.Yoksa yatak odamda, salonda ve arabada bir kitabım olur genelde..

4 yorum:

sofi dedi ki...

Yeniden sana kavuşmak ne güzelmiş ! sanki senle birlikte Fethiye'yi de kaybetmiştim, iyi bayramlar,iyi bayramlar...

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

iyi bayramlar. Yeni bir adreste yazılarına devam ettiğini Sofi'ye bıraktığın yorumdan öğrendim. Belki de çok daha önce dikkat etmediğim için farkına varmamış olabilirim. kusura bakma.

seni yeniden takip edebileceğime sevindim. sevgiler

:)den dedi ki...

"Dont işi" çömlekler çok ilginç geldi. Ne demek acaba Dont?
Bir de özelliğini merak ettim şimdi:)

Asortik Krep dedi ki...

Sofi,İyi bayramlar, sende hoşgeldin..

Yonca, bak bunu farketmemiştim..Yani burdayım diye biliyorsun sanıyordum..

:)den, Dont Fethiye'nin yakınında bir köy.Şimdiki adı Esenköy.Sanırım toprağı da çömlek yapımına uygun bir toprak.Çünkü köylü kadınlar geleneksel çömlekçiliği yakın zamana kadar sürdürüyorlarmış.Artık belli başlı yapan kalmadı diye biliyorum.Tabii bunun en büyük sebepleri toprak eşyaların çoğunu artık plastik ve başka maddelerden sağlanması..Oysa düşün ki en meşhuru Dont testisidir..ve bu toprak testinin hem suyu daha soğuk olur, hem de doğaya bir zararı olmaz.Üzümlü de yapılan dastar için bir proje başlatıldı ve şimdi orada tekrar dastar üretilebiliyor sanırım bir proje de Dont testisine ve çömleklerine yapmak gerek :)
Dont muhtemelen rumlardan kalma bir isim ki yeni adı Esen köy..Birde Bademli Bahçe diye benim ismini güzel bulduğum ve içinde badem yetişen bahçeleri var :) Bu köyün bazı yüksek yerlerinin muhteşem bir koy manzarası da var..