Pazar, Aralık 11, 2005

MANGAL HİKAYELERİ..

Yoğun bir haftayı geride bıraktık, gelecek hafta şimdiden salı günüm doldu.Ben biraz daha kendime zaman ayırmayı ve Çağıl'la zaman geçirmeyi istiyorum ..Bakalım bu hafta biraz bunu başarabilecekmiyim.Yarın eşime baskı yapıp yürüyüşe çıkalım diye tutturdum.Çünkü biz haftanın yorgunluğundan genelde gazetelerimizi alır, tv karşısında okuyup dinlenmeyi severiz ..Hatta ben severim..Ama buranın havası iyi olduğunda mutlaka biryerlere gidilir..Yazın mangalları kapıp o koy senin bu koy benim denize gideriz..Kışın da aynısını denize gitmeden yaparız genelde..Bu piknikler genelde en az 3 aile birarada olur.Bu sene biraz yoğunluktan biraz da işleri ayarlayamamaktan kalabalık gidilmedi.Birde ben 2 aile gidip rahat rahat eğlenmek istiyorum.3 aile ve daha fazla gidildiğinde kimse de ben uyumlu olayım , problem çıkarmayayım demiyor.Uyumlu olmaktan bütün haftayı ben uyumsuz geçirdiğim için artıkkkkk kalabalık aile pikniğe gitmek is-te-mi-yo-rum.Piknik dedimse arkadaşlar bu piknik öyle 2 yumurta haşlayayım gidip piknik yapayım trendlerinde değil.Burada herkes etçi..Biz zaten et olmadan sofraya oturmayız..Hafta sonları plajlarda mangallar yakılır heryer duman olur :) Burada yaşayan yabancılar bir zamanlar biz İstanbul' da kapının önüne plaja karpuzla gelenlere nasıl bakıyorsak aynı şekilde onlarda bize öyle bakıyorlar.Buranın gece pikniklerini de anlatmam lazım.Araba farı ışığında ya da mangal ateşi ışığında gece insanlar evde ne kadar şilte , kapkacak, kilim varsa plaja geliyorlar..Yazın geceleri çok sıcak olduğu için denize girip plajda sabahlıyorlar :)) İlk geldiğimde gözlerime inanamamıştım..Bir arabaya sığmayacak eşyayı ve insanı nasıl olurda yükleyip gece plajda yatar.. ve onları indirip bindirirken insan daha çok yorulur diye düşünürdüm.Ama zamanla her pikniğe gittiğinde mangal takımlarının (ağzı kapalı piknik malzemeleri, maşalar, mangal kömürü, tabak, çanak, biz yerde oturup yemek yiyemediğimiz için 3 şezlong, bir küçük katlanan piknik masası, yazın mutlaka bir şemsiye, yinede 3 şahsa özel kilim ki ben bunları burada kumsalda kum olmadığı için taşlar canımızı acıtmasın diye kullanırım, ve de havlularımız temiz kalsın diye ve daha bilimum parçalar..) çoğalmasıyla gerçekten bir kamyonet tutacak duruma geliyorsun.Tabi biz ne yaptık arabayı değiştirirken bütün bunları ve işimizi göz önüne alarak biraz büyük bir şey alalım dedik, rahat ettik.Burada zaten küçük şehir arabası ancak ikinci araba olabilir..Hele benim eskiden kullandığım tek kapı spor arabalar..Neyse bunları niye anlatıyorum kışın çünkü hava yarın güzel olursa yapabiliriz diye ..Pazar günleri özel yemek yiyebileceğin köyler var burada..Yani ister kahvaltı yapmaya gidersin ister kendin pişir kendin ye türü kebapçılara..Yalnız bir durum var ki açıklamam lazım burada kebapçılar gerçek kebapçı değil yani et ve genelde tandır yiyebileceğiniz yerlere de kebapçı diyorlar..Yani ben kebapçıya gittik dersem et pişirip yenen yerleri anlayacaksınız ..Hoş diğerlerinden de var ama azlar..yani bizim bildiklerimiz..Ve gerçek kebapçı yok..Yani bizim İstanbul' da ki sosyetik kebapçılardan.
Bu kadar yemek muhabbetinden sonra söylemem lazım ki insan burada havasından ve suyundan kilo alıyor tabiki bende aldım ve benim artıkkkkkk rejim yapmam gerekli.Hatta kesin yapmam gerekli ama ben hala yarın mangal mı yapsak diye düşünüyorum..Hem de bugünkü kanepeler , sigara böreği ve şaraptan sonraaaaaaaaaaaaaaaaaaa.
Görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: