Cumartesi, Şubat 27, 2010

Bana sen lazımsın..

Yorucu ve yoğun bir hafta geçirdim, akşama oturmaya misafirlerim var, bir yandan hazırlık yapmak için mutfağa gireceğim bir yandan da bilgisayardan kalkamıyorum.. Bahçeye de çıkmak istiyordum ama mümkün değil.

Dün Mavi Kuş örgü kampanyası için Yurtiçi Kargo ile konuştuk, pazartesi kesinleştireceğiz. Yani pazartesiden itibaren elinizdekileri gönderebileceksiniz. Prosedürlerini paylaşacağım belli olduğu gibi. Gülen her zaman olduğu gibi yine döktürmüş.. Onun hızına yetişmek mümkün değil ama bende dün yünlerimi aldım.Bu gece olmaz ama yarın battaniyeye başlıyorum. Ancak bittiğinde paylaşacağım. Acemi olduğum için aşamaları paylaşmaya çekiniyorum :) İki model beğendim, biri kolay biri zor. Önce kolay olanı daha sonra da zor olanı yapacağım. Bazen arada bir geceleri lif, elbezi, atkı gibi şeyler örüp satıyorduk pazarda ama bir kaç sene evvel Çağıl'a ördüğüm kazak haricinde pek tecrübem yok bu işlerde.. Onu da nerede keseceğim gibi şeyler danışarak yapmıştım. Neyse Gülderen var en azından pazar günü ona götürüp danışacağım örgümü nasıl gidiyor diye..

Burada hava soğuk değil ama arada yağmurlu günler yaşıyoruz, bahçedeki düzenleme başladı ama bitmedi. Bugün aslında tam balkon ve bahçe günüydü ama hafta içine sarktı. Günlerim dolu şimdiden yapacak çok işim var pazartesi günü. Nisan aylarından itibaren bol etkinliklerin olduğu aylara gireceğiz, mantar festivalinden tutun çalış karnavalına, motor yarışlarından tutun sığla ağacı seminerlerine ve Çağıl'ın OSS sınavı, arada 19 mayıs zamanına denk gelen tarihlerde lise arkadaşlarımla İstanbul buluşması, Kültür ve Sanat Festivali derken şimdiden temmuza kadar yoğun gözüküyorum.

Arada misafirlerimizde olacak sanırım buralarda, sırası gelince paylaşacağım :)



Biraz sonra mutfağa gireceğim, önce menüyü belirleyip sonra harekete geçtiğimden müziğimi açıp işime devam edeceğim.

Bugün aslında deniz gören yüksek bir tepeye çıkıp etrafı seyretmek geliyor içimden, dilimde güzel bir şarkı , bu aralar yine çok konuşup dertleşmek, akıl danışmak istiyorum birilerine, tüm sıkıntım da bu ama bunu nasıl yapacağım bu yoğunlukta bilmiyorum.. Şöyle boş boş oturup kahvemi yudumlarken ona hayatı anlatabileceğim birileri olsun istiyorum yanımda.. Çok şey mi istiyorum..?

Eskiden ne güzeldi, bir sürü yakın arkadaşım yanımdaydı istediğim zaman onları yanımda buluyordum. Bu aralar herkes uzakta, ulaşabildiklerim var ama ben uzağım.. Benim istediklerim hep uzakta, hem de çok.. Bu burada yakın olmayan arkadaşlarım olmadığını göstermiyor ama birilerine önceki olayları açıklamadan direk söze girmek, belki yarım yamalak konuşmak , leb demeden Çorum duymak, hatta başımı koluma dayayayıp onları dinlemek, saçma sapan şeylere gülüp eğlenmek istiyorum.

Kaçmak istiyorum.. Sanırım anahtar kelime bu. Bunu söylediğimde insanlar beni anlasın istiyorum. Yargılamasınlar. Ya da yargılamayan insanlar arasında olayım. Birde çok özledim. Neler olduğunu yazmayacağım, insan neleri özleyebilirse herşeyi.. Herşeyi işte.Tanıyanlar içinden cımbızla alsın, tanımayanlar şansına küssün çünkü diğerlerinin bulduğu kelimeleri bu yazıda bulamayacaklar.. Bulmaları da mümkün değil. Dökmüş işte birşeyler kıvamında okuyup geçsinler. İnsan zaten herşeyi sorgulamamalı, içimden geliyor dedin mi olay orda bitmeli. En azından bu bende böyle oluyor. Gönül gözümün bu tarafını hep açık tutmaya çalışıyorum ki paslanmayayım.. Bence bu bir erdem olmalı..Doğal insanlara prim vermeliyiz ki hayatta basitliklere ve yapaylıklara tahammül edebilelim. Bu yüzden işte tam bu yüzden hayatını kolaylaştırmalıyız sevdiklerimizin.. Hayat bazılarına izin vermese de kolaylaştırmalıyız, ulaşamasak da kolaylaştırmalıyız, dokunamasak da kalplerine yine hayatı onlar için kolaylaştırmalıyız.. Hayat herşeye izin vermiyor ne yazık ki.. İzin verdiği ölçüde yaşamaya da alışmalıyız.

Bazen dayanamadığımda, kızdığımda, yalnız kaldığımda, sıkıldığımda sadece güzel şeyleri düşünüyorum. Sadece beni bu rahatlatıyor. Onlar olmasa atlatamam belki, ya da bu kadar rahat idare edemem.

Yazıda görünenin aksine kötü değilim ama bunları yazmak istedim.En azından birilerine söylemeliyim içimdekileri. Nasıl göründüğünü düşünmeden, umarsızca anlatabilmeliyim diye düşündüm. Sadece bu. İçsel bir iç döküş bu.
-silmeden yolluyorum, yazabildiğime göre paylaşma cesaretini de göstermeliyim kendime-

Bugünkü Şarkı Rafet El Roman'dan.. Ne garip,bu adam ilk çıktığında teleffuzundan dolayı sevmemiştim, oysa şimdi dinliyorum..

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Asortik Krep
bende hayatımda ilk defa 1 yıldır yanıbaşımda en sevdiklerim dibdibe yaşamaktan keyif aldıklarımdan uzakta yaşıyorum. Nasıl zor nasıl fena birşey yalnızlık :(((( Özelliklede hep kalabalıklarda yaşamışlara

nalan dedi ki...

seni anlıyorum...

bilge dedi ki...

ah alıp başımı gitmek istedim kaç kez olmadı görevlerim sorumluluklarım sevdiklerim terkedemiyeceklerim hiç yalnız kalamadım yalnız kalabalıkların içinde seni çok iyi anladım.sevgiler...

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Müzikle doğayla kolaylaşır hayatlar..
Rafer yurtdışından ilk geldiğinde bana da garip gelmişti,tarzına sonra alışıyor insan.İyi haftalar..

Sevgilerimle,