Perşembe, Şubat 25, 2010

Bu sabah yağmur var İstanbul' da..

Özlem beni mimlemiş, bir yandan da hadi artık yaz diyenler için ve yazmayı özlediğimden bu sabahki yürüyüş resimlerimizle beraber işte yeni yazı.. Böyle uzun cümlelerde üstüme yoktur artık alıştığınız üzere.. Bu sabah Fethiye, akşamın kötü ve yağışlı havasından parçalı bulutlu bir güne günaydın dedi. Tabii ki bizde. İki gündür daha iyi olduğumdan Çalış'a yürüyüşe gidiyoruz Uzunbey'le.. Fotoğrafta Babadağ'da kar var , bu da havaların aslında soğuk olduğunu gösteriyor, yani güneş yokken etraf soğuk olur.

Mimin konusu eşinizi nasıl çıldırttığınız.. Bu bana sorulacak bir soru değil aslında, tabii ki böyle davranırsam karşımdaki çıldırır mı gibi bir düşünceyle hareket eden bir yapıda değilim :)) Daha doğrusu elimden geldiğince insanlara iyi davranmaya çalışırım. Evdekiler dışarıdakiler gibi bir ayrımım yok doğrusu..

Sanırım en çok bir yere davetliysek ya da işe giderken beraber gideceksek ve benim hazırlanmamı beklerken çıldırıyor.. Oysa başkalarına göre çok bekleten biri değilim. Sadece
hazırlanma sürecim var ve bu süreçte zincirde bir şeyler bozulursa yetişemiyorum..Mesela ben yarım saatte hazırlanırım diyelim ki bu zaman içinde ben şu takımla şu gömleği giymem, bu pantolonun başka rengi yok mu..? Bu çorap uymuyor yeni çorap verirmisin..? gibi yaklaşımlarla benim yarım saatte hazırlanmam mümkün olmayabilir değil mi..? Yani başkalarına koşturduğumda ben nasıl hazırlanayım? % 90 başkalarının istediği işleri yaparken geç kalmışımdır ve o da çıldırmıştır.. Adım çok bekletene çıkmıştır çünkü onlar evde 2 erkek , bir kadının hazırlanmasını yarım saatte olsa saatler olarak adlandırabilecek kapasiteleri mevcut :)

Geçen sene beni Uzunbey'in çıldırttığı durumu anlatayım.. Çok önemli bir iş yemeğine gidiyoruz ve evde acele giyiniyoruz. Ben bir ara Uzunbey'in giyinip aşağı indiğini sandığım sırada- bu arada acele de ediyorum çünkü geç kaldığımda sinirleneceğinden onu bekletmemeye çalışıyorum. Ortadan kayboluyor ve Çağıl'ın banyosundaki su akıtan vanayı sıkmaya çalışırken kırdığını ve suyun banyoyu bastığını seslerden anlıyorum. Ben ona vanaları hemen kapat ve giyin çıkalım derken o bana ustaya telefon et, eve çağır ve akşama biz yokken gelip tamir etsin Çağıl nasılsa evde diye sesleniyor.. Nasıl baktıysam beş dakika içinde ısrarından vazgeçtiğinden çıldırma duygumu sadece sakin kalabilmek adına aldığım nefes seslerinden anladığını anlıyorum.
1- ben evde yokken başkalarının evimi gezmesinden hiç hoşlanmam
2- birde bu kişi usta olduğundan evin her kademesine girip çıkabilecek biri.
3- o an evsahibi konumunda ve kendi yemeğimize geç kalıyor olabileceğimizi hesaba katmayıp, bana sormadan düzen ayarlamaya çalışması beni o boyuta taşısa da allahtan bir daha o durumlardan yaşamadık.

Bu yazı onu nasıl çıldırtırımdan çok ben nasıl çıldırırım yazısı olacak sanırım .. :))

Ben onu genelde çıldırtmamaya çalışıyorum.. Bu benim yapıma ters zaten ama sanırım onu dinlemediğimde birde çıldırıyor.. Dedim ya başkalarının çıldırıp çıldırmayacağına göre hareket edemem ya.. Sanırım bu bekleme işi haricinde ki o titiz ve sabırsız biri olduğu için bunu abarttığını düşünüyorum işte çıldırtıyorum :)) Beraber çalışıyoruz ya, aslında ortağız ama bunu unutup bana sormadan hareket ettiğinde eğer benim düşünceme ters bir şey varsa kimseyi dinlemediğimde çıldırıyor olabilir yani bilmiyorum o zaman kızıyordur herhalde... Yani bana ters bir şey varsa, ben kendi kafama göre hareket ettiğimde, insanlarla ters düştüğümde değil de onu dinlemediğimi düşündüğünde çıldırıyor. Bu haller şunlar oluyor diyelim ki o bana şunu yap dedi ve ben zamanında yapmadım. İşte o zaman gerçekten çıldırıyor :)) Bu hali beni değiştirmediğinde de daha çok çıldırıyor, açıkçası ben zamanında bir şeyi yapmadığımda isteyerek yapmıyorum ki ! Oysa o çıldırabiliyor ama bu beni etkilemediğinde daha da çıldırıyor. Bu tavır ve hal bende ters teptiğinden o zararlı çıkıyor ama iş işten geçmiş oluyor.. Birde o çabuk sinirlenen ama unutan biri sayılır.Yani unutmak isterse unutuyor ama ben unutmam.Benim unutmam mümkün olmadığından da sinirim çabuk geçmez. Birileri yanımda sinirlenebilir onun siniri geçebilir ama ben sinirden uyku uyumam günlerce.. Yani diyeceğim o ki biz uzun zamandır beraberiz, evde ve işte çok çıldırttığımı söyleyemem ama genelde insanlarla kavga etmemeye ve onlarla iyi geçinmeye çalışırım. Kolay sinirlenmem, köprüleri atmamaya , saygımı yitirmeden olayı çözmeye çalışırım. Bu yüzden de aynı davranışı beklerim.

Genelde hayat felsefem hayattan keyif alacak paylaşımlarda bulunmak ve insanlarla güzel şeyleri paylaşmak olduğundan insanların pek üstüne gitmem yani onları o noktaya ben getirmek istemem.. ama birinin beni o noktaya getirmek istediğini farkedersem de bilerek yaparım. Karşımdaki de bunu anlar. Bu durumu değiştirmez ama ben bir daha o kişiyle aynı seviyedeki ilişkiyi tutturamam,ona saygım azalır. Bu yüzden her zaman daha uyumlu ve ilişkiyi korumaya çalışan ben olurum. Gemileri yaktığımda geri dönüşü hiç olmaz benim hayatımda.Yani olmadı diyebilirim.


Birilerini hele hayat arkadaşını çıldırtmak iyi bir şey değil, insanların sınırlarını zorlamamak en iyisi :)


Ares bu sabah boş sahilde poz verirken düşündüm bugün ne yazabilirim diye.. Hava soğuk değil ama birden iniverecekmiş gibi duran yağmur yüzünden çok yürümedik ve iki gündür oturup çay bahçesine çay keyfi yaptık Uzunbey'le. Biz otururken yağmur çiseledi ve Ares ıslanmamak için hep saçak altında gezdi :) Kendisi gidip denize girmeyi ya da su birikintilerine atlamayı seviyor ama yağmur yağdığında böyle dam altına kaçıp ıslanmamaya çalışması bize çok komik geliyor.


Birde size ne kadar doğal gıdalara düşkün olduğunu yazmak istiyorum. Hava kötüyse dışarı çıkmadan bazen balkonda yemek yiyiyoruz işteyken.. Beraber çalıştığımız genç arkadaşlarım var, onlar çok denemiş, hazır çorba içtiklerinde yani bardak poşetleri var ya onlardan içtiklerinde ekmeği banıp Ares' e verdiklerinde yemiyormuş, oysa evden çorba getirdiğimizde çorbayı yiyiyor diyorlar .. Yani kimyasal hazır gıdalara karşı bir köpeğimiz var bu da beni mutlu ediyor :))

Sabah deniz çarşaf gibi ve yağmur başlamışken..


Bahçedeki sümbüllerim açtı, bir kaç soğanlı bitki daha dikmiştim şimdi onları bekliyorum,filiz vermişler..


Devin'e gittim, hem onun bloğuna yorum yazanları hem de kendi bloğumda onunla ilgili yorumları da götürdüm. İyi ki böyle götürmüşüm. Çok sevindi, kolundan dolayı bilgisayarı kucağında tutması imkansız..

Delfina, uzun bir yazı yazmış,resim bile eklemiş, beste sağolsun o da yazmış,diğer yorumları da ekleyip iki sayfa götürdüm, yanına koydu, buradan canım istediğinde bakarım dedi..



Geçen çarşamba mavikuşlarla buluştuğumuzda Fatoş getirdi, şeker pancarı turşusu..İlk defa yedim ve çok güzeldi..Resmini de çektim,eksik kalmadı yani..Nasıl yapıldığını bilmiyorum. Bu ara beklediğim turunçlarım geldi, Beste'nin tarifini verdiği şarabı yapacağım, birde reçel.


Gülderen'in doğum gününe gittiğimiz gece onun ördüğü süveter.. Çılgın ve bazen çok değişik modeller örebiliyor, kendine de yakıştırıyor.





Bizim Mavi Kuş Hareketi için 2 gündür yurtiçi kargoyla görüşüyoruz.Bir terslik olmazsa yarın sabah tekrar görüşeceğiz. Umarım hayırlısıyla bu iş olur. En yakın zamanda kargo olayını cevaplandırmaya çalışıyorum ki ürünlere bir an önce kavuşmaya başlayalım.

Önemli not: Mavi Kuş sitesi çöktü, eksiklerini gidermek daha zor olduğundan yeniden yapmaya çalışıyoruz, giripte neden bunda bilgiler yok dememeniz için yazıyorum. Siteyi Çağıl yapıyor, ancak haftasonundan haftasonuna zaman bulabiliyor,birde bilgilerin çoğu kayboldu,bu yüzden yeni bilgi giremedik daha.. Herşeyi tekrar topluyoruz..


Geçen pazar günü yağıştan dolayı 2. el pazarı ertelenmişti, bu pazar Çalış'ta yağmur olmazsa pazar kurulacak, ben her ay gece yemeğe çıktığım arkadaşlarla bu sefer kahvaltıya Yanıklarda Çınaraltı diye kır lokantasına gideceğiz, o gün aynı zamanda Şükran Teyze'nin doğum günü, ona da uğramak istiyorum. Hava güzel olursa çok sevineceğim..


Bugün Kandil ya annemi aradım, Teyzemle çok sevdiğim Nermin Abla'ya gitmişler Fatih'e.. Biz eskiden beraber giderdik , onların sesini duyunca özlem içime oturdu.. İki gündür gözlerim dolu dolu bakıyorum etrafa.. Bu sabah deniz kenarında denize bakarken söyledim içimden bu şarkıyı ve ne şu an gidebilecek sakinlikte işlerim ne de gelseler ben onlara zaman ayırabileceğim.Bu yüzden uygun zamanı kolluyorum ve özleme dayanma gücü diliyorum içimden kendime.


"Senden uzak olunca Martılar mahzun oldu onlar bile ağladılar ..

Şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki .. "

10 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Krepçim, en üstteki foto enfes, ellerine sağlık.
Kocaların sinirlenme sebepleri hep aynı galiba, kendi hazırlanamaz yardım ister sonra da niye geciktin derler. BUnları aynı şirket programlıyor galiba:))
Öpüyorum seni...

ruhdagı dedi ki...

Yine çok keyif alarak okudum. Hemde çok.

Eskiden bu okumalara bir fincanda kahve eşlik ederdi ama şimdilerde su bardağı :)

Sevgiler.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Merhaba,
Çok güzel bir kampanyaya "içimden geldiği gibi" Funda'nın bloğunda rastladım. İletişimde sizin bloğa yönlendirdi. Bende ufak bir katkı ile katılmak istiyorum. Boyun fıtığımdan fazla randıman sağlıyamasamda elim hiç boş durmaz. Örer hediye ederim ve bundan çok zevk alırım.
Bu kampanya çocuk, bebek olması evdeki yünlerimin de değerlendirmesini sağlayacaktır.
Anladığım kadarıyla kargo işlemleri için uğraşıyormuşsunuz. Adresi daha sonra mı öğreneceğiz yoksa belirli bir mail adresinden mi?
Şimdilik örmeğe devam ederek gelişmeleri bekliyorum.
Örnek çalışmalarınızı da tebrik ederim.
Sevgiler...

Özlem dedi ki...

14 şubat günü sabahsı kalkıp hazırlanmam , makyaj,saç filan derken yarım saat sevgiliyi bekletmiştim :) üstelik rımeli bile süremeden ;) arabada zorda olsa başarmıştım çıldırma noktasının üst safhalarındaydı haklıda elbette ama o sabah nedense hazırlanamadım:)
gerçi şu zamana kadar fazla çıldırtmadım ben , ustalar özellikle acayip çıldırtıyorlar 2 aydır :)
bende size gönderdiklerimin içinde pancar pekmezi yollıycam.

Nilgün Komar dedi ki...

gülderenin özgün kazak tasarımını çok beğendim..

yazın anlatımın çok güzell.. bir solukda okudum.. erkeklerin iş buyurup sonra iş beklemeleri zaten hiç bitmeyecek bir çıldırma nedeni bencede..

yazıları götürmüş olman ayrı bir incelik.. süpersin..

sümbüllerinede bayıldım...

sevgiler..

bilge ve annesi dedi ki...

Uzun zamandır deniz özlemi vardı içimde. Yazınız ve fotoğraflarınızla bir kez daha özlemimin arttığını hissettim.O güzel denizin keyfini çıkartın...

Asortik Krep dedi ki...

Leylak Dalım, adım çıkmış dokuza inmez sekize :)

Ruhdağı, bende hamileyken en çok şarap içmeyi özlemiştim :)) laf aramızda..En çok da Vefa bozası isterdim Uzunbey her gün işten dönerken bana alır,İstiklal caddesinde çalışıyordu o zaman, ertesi güne bitirirdim.. Dolayısıyla Çağıl'da şimdi bozayı çok seviyor.

Yaşamın Kıyısında, lütfen adres bildirimini bekleyebilirmisiniz.Daha kargodan cevap alamadım da. Desteğiniz için de teşekkürler..

Özlem, bence benim çıldırdıklarım daha çok :P Onları yazmayayım.. :)
Kendisi fazla tez canlı bu yüzden problem yaşıyoruz o da herzaman değil..

Çelebi 74 ,bir gün özel ziyaret yapıp yaptıklarını görüntüleyeyim aslında..Örgü gurusu o :))

Bilge ve Annesi, su beni çok rahatlatan bir şey.. Suyu görmek ayrı ,dinlemek ayrı.Geçenlerde bir yere gittik, hava kötüydü ama dalgaların sesi çok güzeldi.Özellikle Uzunbey'le deniz kenarında durup dinledik.. Ben dinledim o beni bekledi :))

bilge dedi ki...

güzel fotoğraflarınızla birlikte yazınızı ilgi okudum tüm beyler aynı demekki ares e bayıldım benimde dumanım ve kedim orfe var sevgi ve dostlukla..

MELİS dedi ki...

Çok hoş,dinlendirici bir bloğunuz var.Bozayı sarı leblebi ile ben de çok severim:)

Sevgiler

Asortik Krep dedi ki...

Bilge, hemen Duman ve Orfeyi görmeye geliyorum bloğunuza..

Melis,teşekkür ederim..Bende tarçınlı severim :)