Pazar, Şubat 07, 2010

Sen benim kaderimsin..

İç hesaplaşmalarımın olduğu, kendimi anlattığım yazıları daha çok seviyorsunuz farkındayım. Gelen yorumlardan da bunu anlıyorum ama genelde buraya içimi döktüğümden çoğunlukla izlenimlerimi, düşündüklerimi ve gezdiğim yerleri izlemek zorunda kalıyorsunuz. İtiraf etmeliyim ki önce kendim için yazıyorum, bunları paylaşmazsam rahatsız oluyorum, bu yüzden çoğunlukla sıkıntılarım, dertlerim, kızdıklarım ve yaşadıklarım var. İleride Çağıl'ın ve sevdiklerimin okuyacağı, bazı olayları zamanla değerlendirmeleri gerektiğinde yararlanmaları gerektiğine inandığımdan zamana bu notları düşmek istiyorum.

Perşembe günü hava o kadar güzel ve o kadar güneşliydi ki Uzunbey Ares'i de dışarı yemeğe götürmek istediğinden büroya yakın Zakkum Cafe'ye gittik. Burada hava bir ergen saç modeli gibi her gün değişebiliyor. Bir gün önce soğuktan burnumuzu çıkaramıyorsak, bir gün sonra utanmasak güneşlenip kısa kollu gezeceğiz.. Zaten sabahları ve akşamları serin oluyor. Gündüz güneşin vurduğu yerler sıcak, gölgeler soğuk olduğundan gölgede oturulmuyor.
Bize güneşte oturmak iyi geldi ve bayağı oyalandık orada aslında..
Burası Migros yolu üzerinde bankaların karşısında bir yer.

Köfte yedik, bira içtik Uzunbey'le..

Bizden başka her masada ingilizler vardı, kimi tişörtle oturuyordu :)


En son kahve keyfi yapıp yürüyerek geldiğimiz cafeden yürüyerek gittik. Ares şehir içinde yürümeye pek alışkın değil, yolda arabalardan ve seslerden çok korktu. Her yere arabayla gittiğimizden bu konuda onu daha çok dışarı çıkarmaya ve yürütmeye alıştırmaya çalışmaya karar verdik.
Büroda bilgisayar odasında müşteri için kullandığımız kanepe Ares'in herzaman kullandığı koltuğu.. Bazen koştura koştura oraya gidip oturuyor, müşterilere kendini sevdirmek için bekliyor, kimse sevmezse küsüyor ve onların ayaklarının dibine yatıp bekliyor ama ayrılmıyor odadan.

Bazen benim yanıma bazen de Uzunbey' in odasına gidip yatıyor.

Geçen hafta başı üçümüz kahvaltı kaçamağı yaptık. Pazartesi sabahı biraz geç kalkıp Yanıklarda Çınaraltı diye bir yer vardı daha önce siteyle kahvaltıya gittiğimiz oraya gittik. Geçtiğimiz hafta Çağıl'ın okulunda öğretmenleri son sınıfları toplayıp hergün sınav için özel çalıştırdılar, böylece dershanelerin tatil olmasından faydalanarak zamanı boşa geçirmediler, hani bazı özel dershaneler var ya onlarda çocukları yurtlara alıp çalıştırdılar burada- hani derslerle birlikte başka şeyler öğretenler diyelim..
Böyle küçük yerlerde çocukların okuması aile için çok önemli, hem turizm açısından hem de tarım açısından halkın cahil kalmaması ve kendini geliştirmesi, yaşadığı yerin gelişmesi açıcından da ayrı bir önem taşır. Vizyonu gelişmiş bir insanın iş anlamında hayata bakışı bazen çok şey değiştirdiğinden ve çalışırken en çok zorlandığımız hususlar bu olduğundan bizim için de çok önemli..Özellikle okuyan çocukların dönüp bu piyasa da çalışması da.. En azından ben böyle düşünüyorum.
Kahvaltı sonrası yine sahilde küçük bir yürüyüş yapıp işe döndük.. Çağıl ve Ares.

Portakal reçelini hem ben hem de Uzunbey sevdiğinden zaman bulunca yaparım her sene.. Geçen seneyi yapmadan geçirince bu kış kaçırmak istemedim. İki ölçüden yaptım ki hem ingiliz komşuma hem de bana her seferinde güzel şeyler getiren karşı bahçe komşuma da vereyim..

Bir ölçüsü 5 portakal olan reçelin yapımına başladım. Tencerede 10 portakalı iki kere ayrı ayrı kaynatıp acı suyunu atıp, biraz soğuttum.Bu kısımda portakallar çok yumuşamadan fazla kaynatmadan suyunu atarsanız iyi olur. Sonra biraz soğutup onları fotoğraftaki gibi önce uzunlamasına sonra da enine kestim.

12 küçük bardak şekeri 6 bardak su ile kaynattım. İçine kestiğim portakalları attım. Yavaş yavaş kaynattım.

Kıvamına gelince altını kapatıp soğumasını bekledim hatta cumartesi günü Şükran Teyzeyle buluşmaya giderken kocaman bir kavanoz ona da götürdüm.

Çarşamba günü merkezdeki 2.el pazarında kendime bu eski çaydanlığı aldım. Kuzinem olduğunda da kullanacağım :) 20 liraydı..

Senem'le geçen Çalış pazarında tanışmıştık , bu sefer onun standını ağırlıkla çektim, çünkü çok hoş tasarımları vardı.. Kendisi köpek kıyafetleri tasarlıyor ve dikiyor.. Düğmelerini de kendi yapıyor..

Keçe çalışmaları..
Onun tasarımı tırnak askı. Bak fotoğrafını koyuyorum çalmasınlar dedim , koyabilirsin dedi..

Kozalaktan fare ve salyangoz.. Keçe mantar.

Bunlar da Talin'den.. Ahşap boyama tepsi.

Etamin.

Tepsi örtüsü.. Başka bir yerden.

Kurdele işi havlular.

Çetikler..
Kapalı pazar yeri.. Bu sefer çok kalabalıktı. 4 sıranın üç sırası hemen hemen doluydu..

Bu pazarı Fethiye Belediyesi düzenliyor.. Her ay bir stand yiyecek için ayrılıyor ve bunu her ay bir oluşum üstleniyor.. Geçen ay bizdeydi, sosili tart yapmıştım , bu sefer FETAV almış, bizde Berna ile destek olalım dedik Mavi Kuşlar adına ve Dilek Hanıma o bir kek ben de peynirli poğaça yaptım, o sabah bizim eşyaları götürmek için gittim, giderken de yiyecekleri de bıraktık onlara.. Satıp gelirini bağışlıyoruz bu ikramların.. Sabah kalkıp bir panik poğaçaları yapışım vardı ki saat 10 'a zor yetiştirdim evden çıkarken dokuzu çeyrek geçe kalkmış biri olarak...
Dün Şükran Teyzeyle buluştuk ve Çalış'ta her zaman gittiğim yerde oturduk. O da bende seviyoruz orayı, daha önceden de gidip kışın soğukta taş boyardık masalarda, kahve içip topluca. Onunla uzun zamandır buluşamadık işlerden, bu yüzden çok özlemiştim ve dün bütün öğleden sonra sohbet edip politika konuştuk, hayattan bahsedip arayı bu kadar açmadan görüşmeye karar verdik, ben onu, o da beni çok özlemiş ve her ikimizde yoğun insanlar olduğumuzdan görüşemediğimizden yakındık durduk.
Akşam Talin'lere gittik mangal yapmaya.. Mangalı balkonda yapıp salonda yedik :)
Biz Ahmet Bey'le İstanbul' dan tanıştığımızdan onun İstanbuldan tanıdığımız ve orada okuyan kızı Beril Çağıl' ın çocukluk arkadaşı, tatil diye burada olduğundan mutlaka görüşsünler istedim.. Buraya geldiğimizde de onlardan bir yaş büyük Doğukan'da bu sene bizim Eskişehiri kazanan ve Minimalist' e emanet ettiğimiz yakışıklımız sömestr için geldiğinden üçü bir yerde buluştular.. Beril geldiğimiz yerden arkadaşı, Doğukan'da ( Beril'in hala oğlu) geldiğimizden beri okul arkadaşı olunca, ikisi bu sene sınava hazırlanan öğrenciler olunca, ben de üçünü de çok sevdiğimden onlara takılınca ortalık panayır yeri gibiydi, güldük, deli gibi fotoğraflar çekilip , birbirimize sataştık, herkes birbirinin arkadaşı olunca çok keyif aldık, bağırış çağırış zaman nasıl geçti bilemedik.. Eve geç döndük. Talin'de çok güzel bir sofra hazırlamıştı doğrusu.. Fotoğraflar daha sonra..
Bu hafta nasıl geçti bilmiyorum, bu aralar aslında iş yönünden çok yoğunum, gittikçe de yoğunlaşacağım.. Sezona hazırlıklarımız başlıyor yavaştan ve haftaya EMİTT Tüyap fuarında Fethiye standımız olacak, ben gitmeyeceğim ama arkadaşlarımız orada olacak Fethiye Ticaret Odasından.. ve çok güzel Ölüdeniz posterlerimiz, broşürlerimiz var, gidecekler için ayrıca standımızdan uğrayıp almanızı tavsiye ediyorum.. Daha ayrıntılı bilgi haftaya yazacağım..
2-3-4 Nisan Kuzu Göbeği Festivali Üzümlüde..
26-30 Haziran Fethiye Kültür Günleri ve Yunus Nadi Röportaj yarışması Fethiye de...
29-30 Mayıs Çalış Karnavalı Çalış'ta..
1-5 temmuz Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivali Ölüdeniz'de ..
3-4-5 Eylül Motorcross yarışlarımız Fethiye' de..
Ekim sonunda da Ölüdeniz Hava Oyunları ile sezonu kapatacağız..
Etkinliklerimiz bunlar, Fethiye bu seneye iyi hazırlanıyor..
Bugün hava soğuk, bu yüzden yürüyüş yapamadık.. Kaya'da kahvaltı edip eve döndük, pazara çıktık Uzunbey'le ve eve dönüp şömineyi yaktık. Şimdi ateşin karşısında yazımı yazıp Çağıl'ın istediği sıcak çikolatalardan içiyoruz..
Bir şarkısın sen de You are my destiny (sen benim kaderimsin) dinliyorum..

19 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Portakal reçelin enfes görünüyor pırıl pırıl, eline sağlık, bende mi yapsam ki? ama Ankara'da portakallar hep donmuş, Antalya'ya dönünce yapmalı Valencialardan. Çaydanlığa da bayıldım, iyi günlerde kullan.
Sevgiler...

Aylin TÜRKŞEN AYSEL dedi ki...

Ohhh bu yazıyı okudum, kendimi güneşin altında gerine gerine uyuyan kediler gibi keyifli ve huzurlu hissettim.

Unknown dedi ki...

ablacığım yine içimi güzelleştirdin yazınla :) annemde yapar portakal reçeli çok severim ben de seninkilerde harika gözüküyor ellerine sağlık çaydanlığında çok hoş güle güle kullan :) iyi haftalar diliyorum sana en güzelinden...sevgiler...

minimalist dedi ki...

EMITT fuarına (bir aksilik çıkmazsa) Cuma günü turizm öğrencilerini götürüyoruz iyi ki söyledin Fethiye standını bulacağım. Portakal reçeli fikri güzel yapsam mı acaba?? Çaydanlık da hoşuma gitti.

Begonvilli Ev dedi ki...

Evet, yazılarını severek okuyorum, fotoğrafların ilgimi çekiyor ama Ares'i hepsinden çok seviyorum. O ne yakışıklılık, o ne asil bakışlar öyle:) Lütfen kıskanma ama Ares'e bayılıyorum.

zeynep dedi ki...

Hmm, canım portakal reçeli çekti. ben sadece kabuğunu kullanılıyor zannetmiştim. güzel gözüküyor.

Asortik Krep dedi ki...

Leylak Dalı, reçeli burada öğrendim ben, internetten tarifi 3-4 senedir yapıyorum.Tadı da güzel..

A.T.Aysel, bu hissi verebilyse yazım ne mutlu bana :)

Burcu, başka reçeller de yapmak istiyorum, tarif bakacağım ..Sana da sevgiler..

Minimalist, EMITT fuarında çok güzel bir standımız var, bence mutlaka uğra, babamla konuştuk o da gidecekmiş..

Begonvilli Ev, pek kıskanç bir insan değilim ,üzülmem böyle şeylere :) Ares'i sevmenden mutluluk bile duyarım..

Zeynep, çeşitli tarzları var, ben bu tarifi sevdim..

buraneros dedi ki...

Yazınızın birinci cümlesindeki kanınıza kendi adıma katılmadığımı belirteyim:)) Şahsen; blogunuzla tanıştığım ilkgünden beri oluşmuş düşüncemi hazır yeri gelmişken paylaşmak isterim. Her ziyarete geldiğimde kurduğum cümle şu: Blog fikrine yakışma noktasında en tutarlı olan bloglardan biri... Hiç ayrımsız ve zevkle okunduğunuzu bilin.

Asortik Krep dedi ki...

Buraneros, o cümleyi son yazıma gelen yorumlardan çıkardım ama ben hayatı parçalayıp yazamıyorum, benim için hepsi bir bütün.Bu yüzden son cümlenizi okuduğumda daha bir mutlu oldum, teşekkür ederim.

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Yine iştah kabartan güzel bir post
olmasına rağmen ev ortamında olan
kendi köpeğimi sizinkinden kıskandım
desem yeri olur.

Saygılarımla,

Back to Black dedi ki...

öok özliyeceğim burları ama sen varsın nasılsa :)

hafta içi sana uğramak istiyorum görüşmek üzere..

Adsız dedi ki...

Bugünkü haber türk gazetesindeki web günlüğünde blogunuz vardı.Görmüşsünüzdürde yinede söyleyeyim kaçırmayın.

Asortik Krep dedi ki...

Jivago, kıskanmakta haklısınız :)) Manzarasever bir köpeğim var, bizimle her gün işe ve köpek götürülebilecek her yere geliyor ama birde Fethiyede yabancıların çok köpek sevmesi ve bakması yüzünden burada herkes hayvanlara dost, restaurantlara ve otellere girebiliyorsunuz..

Black, seni bekliyorum ama önce tel aç lütfen,toplantılarım var bu hafta,geri dönmeni istemem bürodan.

Adsız,görmedim, gerçekten bulamadım da benim için biri görüntüleyebilir mi..? Ya da kargo ile gönderebilir mi..? Yorumu görünce gidip aldık Çağıl'la ama bütün gazeteye bakmama rağmen bulamadım..

Asortik Krep dedi ki...

Niye bu kadar heveslendiysem :) sanki hiç gazeteye çıkmadım..
Sayaçta bir kıpırdama yok,dünkünün aynı sanırım yorumu yanlış bloğa yazdılar.. :)

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Asortik,reçeli hemen yaacağım.Turunçla da aynı sonucu veriyor mu?Portakalları kesmeden kaynatıp acı suyunu çıkartacağız önce değil mi?PisBoğazBiyo

Gezdik gördük yine sayende.Buranerosun yorumu çok güzeldi,çok yerinde.HaberTürk'ü komşumdan alıp baktım(ben kaçırdıysam diye Zeytin de baktı) ama yok yok.Acaba ege değil de başka bir bölgeye özgü habertürkte mi çıktı dedim.Yada anonim kafa buldu.Eşşek.

Bir de bana bakar mısın?Çağılca bir SOS veriyorum da:/

Asortik Krep dedi ki...

Biyocan, turunç reçeli farklı, sakın bu şekilde yapma..Onunda tarifini vereceğim turunç bekliyorum bir yerden.

Portakalları kesmeden acı suyu çıkıyor evet.
Bence de anonim kafa buldu oysa ben çok heveslenmiştim :)

Sana baktım ama Çağıl bu sene bilgisayara oturmuyor gibi bir şey..Bir şey istediğimde de kızıyor.Bir sorayım.

... dedi ki...

Portakal receli yapmamistim hic. Sanirim uzun bir muddet de yapmamam gerek ama, sanirim agzim sulandi:)

Caydanlik da tam benim keyfime gore. Gule gule kullanin!

ferdagokturkince dedi ki...

ne tatlı bi köpektir bu yahuu. çok sevdim onu :)

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

arkadaş listenize eklemişsiniz...

sağolun.