Çarşamba, Mart 21, 2007



Annem ve Babam :) Çanakkale' de.. Burcu' da.Hatta şimdi benim bloğumu okuyormuş.Hava bozukmuş ama beraber oturuyorlarmış..Haftasonu için ben de gitmek isterdim ama önümüzdeki günlerde böyle bir şey olması söz konusu değil :( Oysa gitmeyi ne çok isterdim.

Neyse özlemlerimle üzmeyeyim şimdi sizi..Bu hafta pazartesiden beri çalışma , iş ve gönüllü işler üzerinden dolu dolu 3 gün geçirdim.Şükran Teyzeyle buluştuk dün ve Huzurevi Gönüllüleri olarak Yaşlılar Haftası nedeniyle düzenlenecek olan kermese hazırlık yaptık..Yarın huzurevinde kermesimiz var..Bu kermeste başta Şükran Teyzenin yaptığı resimler, arkadaşların boyadığı taşlar,huzurevinden bir hanımın yaptığı nazarlıklar, esnafın verdiği yiyecek desteği ve Fethiye evinden gelen ve satışa yardımcı yemekler satılacak.

Bugün sabahtan beri bilgisayardaydım..Uzunbey'le yemeğe gittik.Şimdi yemek sonrası mayışma hallerinde yazıyı yazıyorum.Kaç gündür de kendime bir yazı yazamadım..Eve gidince yemek ve yemek sonrası uyumalar yüzünden bir işte yapamadım..

Dün huzurevinde satış standlarımızı ayarladık..Sonra dönüşte Şükran Teyze' nin yeni evine uğradım..Bir kahve içtik beraber..Evi de kendi gibiydi.Bana kendi beğendiği ve yalnızken satın aldığı örtüleri hediye etti..Ondan dönüşte yürüyerek eve geldim..Zaten aynı mahallede oturuyoruz.Daha yolda Uzunbey aradı nerdesin Çağıl çok acıkmış hadi yemeğe gidelim diye..Uzun süredir balık yememiştik bende son zamanlarda dikkat ediyorum ya yediklerime balıkpazarına gidelim dedik..Orada balığı alıp balıkçıların etrafındaki lokantalarda sadece içecek ve salata alıp pişirmeye para veriyorsunuz..Her yerde öyle mi bilmem ama buradaki esnafın hem servisi kötü hem de çok pahalı..Ben balık pişirmediğim için de hep balık yemeğe oraya gidiyoruz..Bir sürü lokanta var ama hepsi birbirinin aynı..Benim gideceğim yerde servis iyi olmalı..Servisi kötü, bir de çok pahalı yer ise uyuz oluyorum.Zaten böyle yapa yapa müşterileri kaçırıyorlar..Salak bunlar.Deniz memleketinde her gece içki içenler hariç insanları balıktan soğutuyorlar.Sonra da işlerimiz bozuldu deyip zırlıyorlar..Bizde yani bizim gibi düşünenlerde gidip başka yerlerde balık yiyiyoruz işte..Balığı dahil Eğirdir' de 8 kişi içtiğimiz biralarla beraber 90 ytl para ödemiştik levreklere..Dün biz ancak 3 kişi yarı fiyatına yemek yedik.

Eskiden ne güzel Balıkları seçerdik Balıkçı Kenan' da hatta pişirtip eve servis getirirlerdi..Bende bol bol misafirlerime alırdım, alıp Anneme giderdim ve ekmek arası midye yerdik bol bol Beylikdüzünde..
Çocukluğumda da balıkçılar daha mı esnaftı bunlar ancak buyrun desin..Yönlendirme yok sen bakınca da sanki çok ilginç bir şey yapmışsın gibi bakmalar..Nerde eski balıkçılar yahu ?
Bak şimdi aklıma geldi de anlatayım size de..Biz ilkokuldayken Mimarsinan' da otururduk..O zamanlar Mimarsinan küçük bir sahil köyüydü..Şimdiki gibi kültürsüz belediye başkanları yoktu! (Akp partiden mi atmış ..İyi yapmış :) geç kalmış) Hatta muhtarı vardı..Sonra zaten belediye olunca ilk başkan o seçildi..Bizim evimiz denizi gören yazlık için yapılan ve köyün dışında bir buğday tarlasının ortasından yolu olan şimdiki Mimarsinan sitelerinin içinde zamanına göre güzel bir evdi..Düşünsenize buğday başaklarının arasından yola çıkıp 50 metre ötesinden de denize girerdik :)
Neyse biz balkondan balıkçı teknelerinin döndüğünü görünce direk aşağı köyün içine inerdi Babam ve balık alırdı..Annem ' de o kadar çok severdi ki balığı biz iki akşamda bir kuzinenin fırınında pişmiş ya da tavada kızarmış balık yemeden duramazdık..Hatta o kadar çok yemişimdir ki çocukken uzun süre balık yemedim..Balıkçıların denizden dönüşünü kestiğimiz için ne kadar taze balık yediğimizi ve balığın iyisinin Mimarsinanlı balıkçılar tarafından bize öğretildiğini de anlatmıyorum artık.Yani işte böyle balık ve deniz kültürünün nefesini içinden iyice hisseden biri olarak ben bu balık pazarına girdiğimde nasıl da kokmuş balığı şuna kakalayım diyen ,öbür taraftan da iki tabak bir salata masaya koyup kendini lokantacı sana bu anlayışa uyuz oluyorum işte..Bir başka hatıramda da misafir götürdüğümüz insanın önüne hesap pusulasını bırakan kendini garson sanan uyuz yaratıkla ilgili olduğu için bir daha gidip gitmeyeceğimi bilmiyorum..Gördüğüm insanlarıda yönlendirmeyeceğime eminim :)
...
Soluk solgun bir gün Fethiye' de..Alışık olmadığımız için herkeste bir moralsizlik ve isteksizlik var..Yağmur ha yağdı ha yağacak..Birde işten anlamayan müşteriler denk gelince vay halimize..

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Babama çok kızardım bazen hani bir yerlere gittiğimizde garsonlara falan sataşırdı ya şimdi anlıyorum adam tepkisini o şekilde dile getiriyormuş. Gerçekten de bazen öyle davranıyorlar ki ya kalkacaksın döveceksin ya da dalgaya vuracaksın ki keyfin kaçmasın. :) Ah be baba alemsin ya...

Sardunya dedi ki...

Ne hizmet sektörü ne ürün sektörü... Profesyonellik ayrı bir kültür bana göre. Bakkalında da yok hipersüper marketinde de :) bir gün olur mu? Bilmem, belki. bu arada fotoğrafa bayıldım dememe gerek var mı?

Hülya dedi ki...

Esnaflığın çok başka birşeyler içerdiği çevremdekileri görünce daha iyi anlıyorum.Asla esnaf edebi ve ahlakı kalmamış.Kim kimi ne kadar kazıklayabilrse dünyası olmuş herşey.Çok haklısın...

Asortik Krep dedi ki...

Çarli, karşında küçük bir baba benzeri var..Büyüdükçe ebeveynlerimi daha iyi anlıyorum :)

Aysetun, sanırım gittikçe boşalıyor..Daha geçen gün her gece oraya içmeye giden bir müşterim gidip Antakya ' da yemek yemelisin..Orda yediğin bir porsiyonla 3 kişi doyuyor, fiyatları da çok iyi demişti..Yemeklerin kalitesinden ve tatlıların güzelliğinden de bahsetti ki şimdi anlatmam hayırlı olmaz :))
Ben zaten müzesi için gitmek istiyorum ama gidince de artık bakarız doğru mu söylüyor :))

Sardunya, asık suratlı kasiyerlerin olduğu hiç bir ultra lüks markete gitmek istemem mesela..
Bende bayıldım resme..maille gelmişti de dün hemen alıp kullandım :))

Hülya, büyük yerlerde tamam kontrolü yok, insan kalabalığı çok ama burada isim çok önemli..Bütün ticari itibarınız isminizde..Bunu da mı düşünemiyorlar acep?

BoriPori dedi ki...

Ben de -elbette- balığa bayılırım. ama kızartmayla falan uğramıyorum evde:( halbuki en çok da istavritin küçüğü olan kıraçayı severim, şöyle çıtır çıtır, kuyrukları tavada kıvrılır da kılçığıyla mideye indirilir ya, ohh miss.. şimdilerde kolayıma gittiği için her perşembe pazardan çipura alıp clipso da pişriyorum, buğulama gibi oluyor, nefis körlüyoruz işte..
Ahhh Mimarsinan balıkçıları, hele de Balık Osman'da kalamar, ne güzel olur.. balıkçı Kenan Bahçelievlerde de var ama eskisi gibi pişirtmek çok ucuz değil, hatta bana hep pahalı gelir orası. Bir de Bakırköy de balık pazarındaki balıkçılar hep hesaplı hem de lezzetrlidir (ama servis mervis hakgetire!)

güzeldir balık, güzel..

ERDIL dedi ki...

Böyle yazilari okuyunca biraz da fena olmuyorum desen yalan olur.Asortik Krep kardesim o eski günler degince bir Beylerbey'li olarak o günlere gittim.Babamin her zaman bir motorlu kayigi olmustur.En son Aktur da noktayi koyana kadar.Cocukluk yillarinda Annem le beraber baliga cikarlardi ufacik cxocuk ben de aralarinda eger hava biraz bozacak gibi ise beni oradaki balikcilar alir siz cikin cocuk bizle derlerdi.Balik satilmasi yenmesi,hazirlanmasi bir sanat idi.Lakerdanin yapilisi ciroz zamani tamam ben noktayi koydum.Öteki konuya yorum yapmak !..

kurunane dedi ki...

hamileyken canım afyonun kaymaklı lokumundan istedi, eşim epey uğraştan sonra telefon numarasına ulaşıp aradı, hesap numarası istedi. hesap numarasını alıp para gönderecektiki bize kargoyla lokum göndersinler diye. adam ''ne demek, ben lokumları önce göndereyim, siz istediğiniz zaman ödemeyi yaparsınız dedi. eşim ısrar etti adam ısrar etti, en sonunda adresi verdik bize 2 kutu lokum gönderdiler, biz kargo ücretini ödeyip lokumları afiyetle mideye indirdik. eşim tekrar aradı hesap numarasını versinler diye, adam hala ''acele etmeyin, eğer sıkışıksanız falan sonra da gönderirisiniz'' diyor. eşim sonra hesap numarasına söylenen miktarı yatırdı.

işte esnaflık budur.

nimetin.blogspot.com dedi ki...

foto hakkaten güzel:) seni kıskanıyorum sıcak memleket insanı:))))

nimet

Asortik Krep dedi ki...

Boripori, ben Bahçelievlerde otururken o zamanlar daha balığı sokmazdım eve :)
Beylikdüzünde müşterisi oldum..Ahh Bakırköy deme bana bütün alışveriş damarım kabarıyor :)
Cumartesi pazarı mı dersin? Carusell mi ? Yoksa İstasyon caddesindeki pasajlar mı? Beyaz Adam, Unkapanı Dersanesi, eski Vita fabrikası ..Gider şimdi böyle.
Ya da sahilde Cafe 54 mü :))
Bizim zamanımızın en ünlü cafesi.


Erdil Bey, Babamın teyzesi Pera Pelasın karşı sokağında otururdu..Çocukken Babamlarla şubat tatilinde gelir onda kalırdık..O tiyatro senin bu gazino benim gezerlerdi..Tabii bende..İstiklal Caddesi daha trafiğe açıktı da..Elimden süveterimi düşürüp ağlamıştım gezerken..

Kurunane, aynen katılıyorum..Esnaf budur! Kaymağın hası gibi esnafını da Afyon çıkarmış desene :)

Sevgili Nimet, ben İstanbul da otururken de aynı bendim..Yani her haftasonu pikniğe ya da gezmeye giden ..Bence insan kendini doğaya atması sadece bunaldığında olmamalı..Bunalmadan doğaya bırakmalı derim :)

nilly dedi ki...

Bizim komusumuzda Mamaris'e tasinmisti. Lokantalara balik goturup pisirtebildigini ondan ogrenmistim. Ben balik yerim ama hanigis nedir bilmem. Arkadasimla balik ekmek yemege gittigimizde bana ne istersiniz diye soruldugunda arkadsima donup ben ne severdim, ondan soylesene deyince adamlarin suratlarinda komik bir tebessum olusurdu :)