Çarşamba, Ağustos 30, 2006

Ben bir gün gelipte onu kaybedebileceğimizi hiç düşünmemiştim.Benim için heybetli ve güçlü bir kadındı herzaman..Dedem büyük bir ağaçsa o topraktı..Ya da bolluğun ve bereketin simgesiydi..Onun yanında olupta kendimi kötü hissettiğimi hatırlamıyorum hiç..Bir şekilde kelimeleri beni ikna ederdi..Çocukken fazla yaramazlık yaptığımızda bile ben ondan korkmazdım..Çünkü ya bana çok kızmazdı ya da ben öyle hissederdim..Aslında korkulan bir kadındı.Kendini ezdirdiğini hiç görmedim..Haklıysan bile bunu söylemek cesaret isterdi ..Sevdiğini tam sever sevmediğine herzaman düşmandır..Unutmaz ve unutturmaz.(bu huylarım ona çekmiş ) Sert bir kadın olduğundan bazen azarlayarak konuşur ama sen bilirsin ki o seni kollar..Pahalı aldığımız şeyleri ona söylemezdik..Kızardı çünkü..Demirköy' de bu fiyata diye..Anlatamazsın ki ona aldığının marka olduğunu..Çünkü yokluklar zamanı doğmuş bir kadın o..Küllü sularla tencere ovmuş..Karneyle ekmek almış, bir çok savaş görmüş, erkeğini askere 4 sene göndermiş ( o zamanlar öyleymiş askerlik 4 sene yapılırmış) bütün bunlara rağmen inadına güzel olmak ve güzel yaşamak hastasıydı..Gezmeyi, gezdirilmeyi, güzellikleri çok severdi..Ha birde İstanbul' u..Eskiden her geldiğinde mutlaka boğaza götürürdük onu..Denizi ve deniz manzarasını çok severdi..Ayakları çok ağrıdığı için uzun uzun yürüyemezdi ama Ben İstanbul' da iken onunla gezerdik..Bana hiç ayağım ağrıyor demezdi ve hiç oturmadan ya sahilde ya da alışveriş merkezlerinde gezerdik..Ben ne alsam kıymetliydi..Demirköy de ki evde vitrinde hep aldıklarımı gördüm..Ona çok pahalı mutfak malzemesi almazdık çünkü kullanmazdı..Kıyamazdı..Bende hergün kullanabileceği bazen de kullanıp atabileceği şeyler alırdım ki saklamasın..Yine de onları vitrine koyar plastik dahi olsa herkese "Asortikkrep "aldı diye gösterirdi..Ben onun sanırım en sevdiği torunlarından biriydim..Bana hiç kötü bir şey söylediğini hatırlamıyorum..Yani beni kırdığını..Bende ona hiç ters bir davranışta bulunmadım..Birbirimizi üzecek ve kıracak bir davranışımız olmadı..Kıyamadık sanırım..Kızgın olsa bile etrafa, bana sert davranmazdı..Bende onu kızdıracak şeyleri ondan sakınırdım..Ben onu taşta oturtsam kimseye bir şey söylemezdi..Bana bunu hissettirecek kadar da beni severdi..En güzel şeyler hep benimdi..Kim ne alırsa alsın benimkiler güzeldi..Çocuğuma da öyle davranırdı..Başka çocukların yapmaya korktukları şeyleri benim çocuğum yaptığında kızmazdı.Hepimize gittiğimizde özel şeyler pişirmeyi ve yedirmeyi severdi..En güzel Akıtma ve Kapama ( tepside kuzine üstünde yaptığımız bol taze naneli kuzu etli pilav) yapardı bence..Güzel yemek yaptığını ve hepimize bu özelliğin ondan geçtiğini söylememe gerek var mı bilmem..Aslında anlatacak çok özelliği var bence..Biraz da burda olmadığım zamanlarda ya da onu kaybettiğimizde yaşadıklarımı yazmak istiyorum..
O gün bahçede biraz çiçeklerle ilgileneyim dedim..Gülleri budadım falan..Ceplerim çalmış duymadım ama evin telefonu acı acı çaldı..Yetişemedim tabii.Hem ellerim kirli hemde doluydu..Uzun uzun çalmasından hiç şüphelenmeden yetiştim en sonunda.(saat 8 civarı)Açtım ve Burcu annemin beni arayıp aramadığını sordu..Sesi kötüydü ama benim aklımda hiç öyle bir şey olmadığından kötü bir şeye yormuyorum hala..Konuşmadığımı söyleyince bana anneannemi kaybettik dedi..Hadi canım dedim...dedim yanii.İnanmadım..O hiç bir zaman gidecek biri değildi benim için.Herkesi severim ben ama onu başka..Kulaklarıma inanamadım ve telefonu kapadım..Ağlamadım ağlayamadım ..Kafamda sadece yetişmek var..Çünkü ben buraya geldiğimde anneannemin tek korktuğu şey ona veda edememem..En uzakta benim ve zaten uzaklara gittiğim için çok üzülmüşlerdi hep dedemle.Hemen Uzunbeyi aradım ve ondan bana bilet almasını istedim..Çağıl da gelmek istedi ona da bilet baktık..Bulamadık..Ben 10 arabasına yer buldum tek kişilik ..Hemen aldık Çağıla dedim benim gitmem lazım..sen kalsan olur mu? Olur dedi..kendime bir çanta hazırladım hemen ama nasıl hazırladım bilmem..Çağıl da hazırlamış ona sonra gelirsin İstanbulaben seni karşılarım dedim..Hemen yola çıktım..Yolda müzik çaldığında ve dayanamadığım zamanlarda sessizce ağlayarak sabah istanbula vardım..Çarli eşiyle beni beklemiş ve arabayla yola çıktık.. 2.5 saatte Demirköye vardık..Biz gittiğimizde yıkamaya almışlardı..Aslında ben onu başkasına emanet etmezdim ama o kafayla yanına gitmeyi akıl edemedim..Zaten ev iki katlı alt kat teyzemin üst kat dedemin evi..kocaman bir bahçede meyve ağaçlarının altında sandalyeler var..ve dedemle anneannemin en sevdikleri ağaç olan ceviz var..dedemi de ordan geçirmiştik..üstkata çıkamadım birden..çıkarsam oda oda onu arayıp ağlayacağımı düşündüm çünkü..herşey onun stilinde..Çerçeveli fotoğrafların kenarına iliştirilmiş ailenin rsimleri gibi ya da çivilere asılmış takvimler gibi..Örtüleri, kocaman sırt yastıkları falan..Dedemi keybettiğimizden beri istanbulda olduğundan çok özel eşyaları yok orda.Zaten tatile teyzemle gelmiş ve döneli 3 gün olmuş..Hem alt kat hem de üst kat insan dolu..Akrabalar, eş dost ve torunları..torun çocukları , torun eşleri herkes orada..Uzunbey zamanla yarışılan bir işte çalıştığımızdan yanımda yok..çünkü ya ben ya o gelebilecek..çağıl, belki de gelmediği iyi olmuş ev ve ortam buram buram anneanne kokuyor..ben kendimi akşamdan beri o kadar sıkmışım ki daha bahçeye girdik her kucaklaştığımla ağlaştım..en sonunda kendimi topladım ve yukarı çıktım..sonra onu cevizin altına getirdiler..aynı dedem gibi..ben burada bunaldığımda bazen o cevizin altında oturduğumuzu hayal ederdim..böyle mi toplanacaktık cevizin altında anneannem.
onu dedemin yanına götürdük..o halde bile ben onları birbirine yakıştırdım inanın..Burcunun yazdıklarını okudum ..aynen söylediği gibi annem devamlı kelimelerle ve cümlelerle uğurladı annesini dedemin yanına..zaten girişte ve en güzel yerde sağda ..kalabalık erkek topluluğu var..bizim orda kadınlar mezarlığa gitmiyor..biz gideriz..hele dedemde nerdeyse ben indiricektim onu söylediler yaklaşma diye..bana ne ben onu çok seviyorum..kendi ellerimle koymak isterdim yine de.anneannemde o gücüm yoktu ve hala inanmıyordum görmeme rağmen..cevizin altında görecekmisiniz dediler..tabi görücez hatta izin verseniz alıp kalbimize sokucaz ama izin yok..sadece yüzünü açıp dokunabiliyorsun..ben her ikisini de görmeme rağmen onları hep güzel halleriyle hatırlıyorum..zaten güzeldiler de..kalp krizinden ve ayakta öldükleri için kötü bir görüntüleri de yoktu..bıraktık onları beraber ve eve döndük..o gün dua okunduğundan ertesi günün akşamı dualar başlıyor..2 gün boyunca gelenler dönmeye başladı..gelen gitti ve en sonunda çalışmadığı için teyzem, orada yaşadığı için dayım ve eşi, annem ve ben kaldık..cuma gecesi kaybetmiştik..beni bekledikleri için ertesi gün ikindi namzıyla defnettik..o geceden tekrar cuma gecesine kadar her akşam eş, dost akraba ve komşulardan oluşan 50 kişilik bir grupla her gece dua yapıldı..annemin memleketi olduğu için tanıdığımız çok, duyan başsağlığına geldi gündüzleri..ben annemi yalnız bırakmamak için ve biraz daha onun hayaliyle yaşamak istediğim için kaldım..annemle bazı günler onu ziyaret ettik, yemyeşil ormanlarla çevrili demirköy de yürüyüşlere çıktık..onu ve çocukluğumuzu konuştuk..bol bol karamuk(yabani böğürtlen) yedik yollarda..Fettah Ali denilen orman içinde buz gibi suları olan çeşmeye gidip su aldık ,serinledik sıcakladığımızda..anneannemde orayı çok sevdiği için onu andık..bol bol onu konuştuk..eşyalarını derleyip topladık ve benim çocukluğumun en büyük tanıklarının olduğu bir devri beraber kapattık orada..belki de kendimizi iyileştirdik..sonra 7. gece yi yaptık ve ertesi gün B.çekmeceye yola çıktık.normalda daha kısayol olmasına rağmen Lüleburgaza babaanneme uğradık görüşmek için..annemdeki eşyalarını da topladık, kendimize hatıralar aldık..bana annem daha demirköyde beraber aldığımız yüzüğünü verdi anneannemin , burcuya küpesini..fotoğrafları aldık tekrar saklamak için..ben daha çok yemeni ve eşarp aldım ondan hatıra..ve etamin işli bir yatak eteği.. Cüzdanından dedemin eski fotoğrafları çıktı ..birde herkesin resmi olan küçük vesikalık albümler..
Pazar sabahı Çağıl ilk defa İstanbula yalnız başına geldi..bizde karşıladık onu..sonra da ben pazartesi akşamüstü fethiyeye yola çıktım..oğluş şimdi anneannesiyle ve dedesiyle istanbulda..tatilde..sıkılana kadar orada..bizde babasıyla burada onu şimdiden özlemeye başladık..
Bir devir kapandı ve ben çocukluğuma ve hayatımın bir dönemine anneannemin ölümüyle veda ettim..onu çok sevdim..benim için eşi benzeri olmayan bir mertebede şu an..görmeme ve dokunmama rağmen hala inanamadığım bir duygu içindeyim..geçermi ya da geçecekmi bilmiyorum..ama bana onu hatırlatan herşeyi en az onun kadar seviyorum..
benim için bitmedi..çok garip aslında nerde olduğunu görüyorsun ama onu kafanda belirginleştiremiyorsun..içimde işte..başka bir açıklamam yok henüz..

Pazar, Ağustos 20, 2006


Annem ve Teyzem anneannelerini kaybettiler. O yüzden de Demirköy'e (Kırklareli'ne) gittiler.

Saygı ve Sevgilerimle Çağıl

Cuma, Ağustos 18, 2006
























Bugün erkenden diyetisyenle randevum olduğu için çıktım..Biraz bekledikten sonra yanına girdim..Önce tartıldım..sonra konuştuk..Aynı rejimi bir hafta daha uygulamamı söyledi çünkü bu hafta tamtamına 2kilo 900 gr kilo vermişim.Şimdi bunun 2800 gr ödem 100 gr yağ.Hiç kaçamak yapmadığımı daha önce yazmıştım..Yemekler sık aralıklarla yenildiğinden çok acıktığımı söyleyemem ama geceleri geç yattığım için biraz zorlandım ve akşam sütlerimi birkaç gece içmediğim için diyetisyenim hata yaptığımı söyledi..Bu hafta itibariyle vücut direncim bayağı yükselmiş..Normal olan ödemlerin gitmesi ..Bu hafta sonunda gerçek kilolardan kurtulmaya başlangıç yapacağımı söyledi..Bu 2 hafta yaptığım diyetin ileride bir şekilde kilo aldığımda hemen ilk uygulayacağım diyet olduğu için bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum..Yine de uyarmak isterim bu diyet benim kan değerlerim(sadece kandaki yağ oranı yüksek çıktığı için kolestrol sorunum yokmuş şimdilik) ve ölçülerim sonucunda bana yazılan bir diyet..İlk 2 hafta aynı diyetten sonra bu listeden birşeyler eksilecek ve yerine yumurtalı gıdalar girecek..Aşağıda günlük 1300 kalorilik diyetimin tüm ayrıntılarını bulacaksınız..
1.ve 2. hafta aynı olmak koşulu ile..
Yasaklar: şeker-un-katı margarin-asitli içecekler-kızartma-sakatat-hazır gıdalar(çorba-bulyon-çeşni-konserve-meyve suları)-kuruyemiş-turşu-salamura-patates-muz-incir-üzüm.
günlük 2 yemek kaşığı zeytinyağ kullanma hakkım var bunu ister yemeğe ister salataya kullanıyorsun :))
Aç karnına ilk hafta 1 tatlı kaşığı keten tohumunu suyla içiyorsun..Bu 2. hafta 1 çorba kaşığı oluyor her gün ve 2 kayısı yiyiyorsun..
Az tuzlu yemekler yiyiyorsun ve günde 3 lt su içiyorsun..3.5 olabilir ama 4 değil!
Sabahları mümkün olduğunca erken kahvaltı edilmesi lazım..Yani ne kadar erken kahvaltı edilirse o kadar erken vücut harekete geçiyor.
İlk haftalar herşey bana light uygulandı yani light süt(yani yağsız), light peynir, light yoğurt ve light ekmek.Sonra normale dönecek.
Sabah:
çay(şekersiz)
1 dilim beyaz peynir
2 dilim kepekli ekmek
5 siyah ya da yeşil zeytin
2 adet ceviz içi
çiğ sebze(domates,biber, salatalık vb.gibi.)
Ara öğün :
1 porsiyon meyve
(1 orta boy elma-armut-kivi-portakal-greyfurt-şeftali)
ya da kiraz-vişne-çilek-böğürtlen 12 adet
kayısı 4 adet
Kırmızı erik 5 adet
kavun-karpuz (200 gr) ince bir dilim
Öğle:
60 gr kırmızı et ya da tavuk-hindi-balıketi (90 gr.)
1 porsiyon sebze yemeği(4 yemek kaşığı) ya da içine1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edilmiş salata
1 su bardağı yoğurt
1dilim kepekli ekmek
Ara öğün:
1 porsiyon meyve(ben bunu yemekten 2 saat sonra alıyorum)
4 adet kepekli büsküvi ya da 2 adet galeta (bu kısmı da saat 5 te çayla)
Akşam:
1 porsiyon etsiz sebze yemeği(4 yemek kaşığı) ya da içine 1 tatlı kaşığı z.yağ ilave edilmiş salata
1 kase evde yapılmış çorba(tarhana,şehriye,ezogelin vb.gibi)
1 su bardağı yoğurt,1 dilim kepek ekmeği
Gece:
2 porsiyon meyve
1 su bardağı süt ya da yoğurt
dikkat edilecek bir husus et yediğiniz öğün çorba içmiyorsunuz .öğle ve akşam öğünleri yer değiştirebilir.
Bu akşamlık bu kadar..Herkese kalorisi az günler diliyorum :))

Salı, Ağustos 15, 2006

Bugün de böyle bir gün işte..Sadece bugün birşeyler yazmak istesem bunu yazardım..

Pazar, Ağustos 13, 2006

Yarın Çalış pazarı var..Ben normalde pazara çıkmam ama yarın meyve ve sebze almak için çıkmam gerekecek..Uzunbey ve Çağıl da evde..Kısmetse bir de deniz keyfi yaparsak çok iyi olur..
Bugün evdeydim..Akşamüstü Uzunbeyden telefon geldi..Bizim ustanın eşi 8 aylık hamile ve onu
dr.a götürüp götüremeyeceğim için bana sordu..Ben bu konularda özellikle hastalık konusunda hayır demem zaten..Onun için hesapsız bir şekilde tekrar acil ziyareti yaptık bugün hastahaneye..Tabii bugün sancılı bir hamile götürdüğüm için oldukça yavaş ve temkinli kullandım arabayı..Bir problemi olmadan da döndük akşama..ama akşam yemeğini hazırlayamadığım için erkekler kendilerine pizza aldılar migrostan..Bende light yoğurdumu bitirdiğim için kendi alışverişimi de yaptım..Sonra eve geldik..Pizzaları fırına attık bende kendime göğüs eti çıkardım sote yapmak için..Küçük küçük doğradım..Çok az yağla ve kırmızı biberlerle tavada çevirmeye başladım..bol baharatla yanına 2 domates ekledim ve hemen pişince ateşten aldım..Onlar çoktan oturmuşlardı ve Uzunbey kendime yaptığım normalda az yağlı hatta yağsız denebilecek kıvamda domates suyuyla pişmiş tavuklara özendi..Bilseydim onlara da tavuk sote yapardım ama bilemedim tabii..Yarın büyük bir ihtimalle bizim evde sote var..Hatta değişik sebzelerle marine edilmiş az yağda tavuk sote..Tarif mi? Tarif benden ve içimden gelen tarifte :))

Cuma, Ağustos 11, 2006

Bugün kendime yemekler hazırladım ki ben çalışmadığım dönemde bile özel yemek yapmazdım kendime..Bu aslında güzel birşey ..ama yılların alışkanlığını değiştirmek tabi ki söylendiği kadar kolay değil..Aslında bugün hiç acıkmadım..Acıkacak zamanım zaten hiç olmadı..Sık ve az şekilde öğünlerime uydum..kaçamak kısmına yazacak bir şeyim yok..Suyu da bu saat itibariyle 3 litreye tamamladım..Diyetisyenimin dediği sadece yemekten önce ve sonra bir dikişte suyu içeceksin..Diğer zamanlarda elinde devamlı bardak olacak ve yudum yudum su içeceksin..ne soğuk ne de sıcak oda sıcaklığında su içmemi istedi..Ben zaten çok soğuk su içemediğimden bana iyi geliyor..Bugün evdeydim ama pek keyfim yoktu..Bir ara çıkıp kendime meyve aldım ve eve döndük Çağılla..Yalnız ayakta çok kalmamama rağmen dizim ağrıdı akşam..Hatta dizimin ağrısından hap içmem gerektiğini hatırladım..Böyle ağrı yaparsa da nasıl yürüyeceğimi düşünmedim değil..Biraz diyet için hareket etmek istiyordum da..
Bir önce ki yazıma gelen destek yorumları için çok teşekkürler..Artık yaşam tarzımı değiştirmem gerekliydi zaten..En çokta kıyafet problemim oluyor..Çünkü ben hergün değişik giyinmeyi seven biriyim..Başkaları için değil ama kendim için bakımlı olmayı severim :)) Burada büyük beden kıyafet bulmak sorun oluyor..Her zaman marka giymiyorum tabiki ama burada seçenekler çok fazla değil..İstediğim gibi alışveriş yapamayınca ve istediğimi giyemediğimde zevk almıyorum hayattan..yani ben o kıyafet içinde kendimi iyi hissetmeliyim ve beğendiğim şeyi almalıyım..Benim kendime göre mutluluklarım da bunlar..Şimdi adımın asortikkrep olmasından yola çıkarak çok asortik giyindiğimi de düşünmeyin..Burda spor ve rahat tarzda kıyafetler giyiyoruz biz zaten..Kışın ayağımda botlar yazın terlikler ya da sandaletler gibi..Ben zaten bir kere bir yemeğe süslenip gittim o zaman da çok dikkat çektiğin için utanıyorsun iddialı olmaktan..Ama eskiden dernekte yönetimdeyken de bir akşam kiloma falan bakmadan giydim kırmızıları taktım takıştırdım yemeğe gittim evsahibi olarak..Yalnız böyle zamanlarda yemek bitsede gece benim için bitmiyor ve bir türlü hızımı alamıyorum :)) Burada ilk yılbaşı gecemizi de sabah 5 te bitirmiştik ve sabaha kadar içmiştik :)) Geçen sene yılbaşını evde geçirdim arkadaşlarım yüzünden ama kısmetse bundan sonra hayatta evde geçirmem..çok buruk oluyo..
Eskiden de iri ve boylu bir çocuktum ben..Hatta zamanla hiç kilo almadım ve evlenene kadar aynı kilomu korudum..Tabii o zamanlar dans edip spor yaptığım için rejim falan da yapmadım hiç..Sonra sporu bırakınca kilo almaya başladım ve önemsemeden bu günleri bulduk işte..Kendimi ihmal ettiğim için kendime kızıyorum..Çünkü şimdi yıllardır süregelen alışkanlıkları gidermek çok zor.Bu aşamada bazı şeylerin bozuk gittiğini hissettiğim anda bu yeni düzenimin değişmesine izin vermemeyi düşünüyorum..Genelde bunu yapmak benim için zor olacak ama en azından kendime bu 3 aylık şansı tanımak zorundayım..Tanıyacağımda..
Dün Colleseum da diyetisyene başladım..Daha önceden diyetisyeni tanıdığım için hemen sohbete başladık..Sabah gidip önce tahlil yaptırdım.Öğleden sonra da 3 te randevum vardı..Yaklaşık 2 saat konuştuk Nevin Hanımla ( diyetisyenim)..Normalde bildiğim fakat uygulamadığım şeyleri konuştuk hep..Dikkatimi çeken genelde çok sağlıksız bir davranışım şimdilik yok..Zaten şimdiye kadar önemseseymişim bu kadar kilo almayacakmışım..Birde ona insanlardan sıkıldığımı anlattım..Çünkü kilo takıntılı insanların nasıl kilo verebilirim üstüne konuşmaları beni son zamanlarda sık sık zorladı..Nedeni samimiyetimiz olmadığı halde bir arada bulunduğumuzun 5.dakikası insanlar birşey söylemiş olmak için kilo problemi konusunu açıyorlar..İyi de ben seninle böyle özel bir konuyu görüşmek istiyormuyum..Birde bana sor bakalım..Neyse bende artık zayıflamak istiyorum ve en çokta istediğim kıyafetleri giymek istiyorum..
Hafta da bir kontrole gideceğim..Şimdilik spor yok..Zaten dizimde rahatsız..
Bana aç karnına suyla keten tohumu içmemi önerdi..Sabahları da 2 kayısı yiyip üstüne su içecekmişim..Günde en az 3 litre su..3.5 olabilir ama 4 lt olmayacak ! hergün 2 yemek kaşığı zeytinyağı hakkım var..6 öğünlük günde 4 dilim ekmekli bir diyet..Diğer yenilenler genelde herkesin bildiği diyetlerden..Bir öğün et yemek serbest..ilk 2 hafta değişmeyen bir diyetim var şimdilik..Peyniri, yoğurdu, sütü ve ekmeği şimdilik light kullanıyorum..
Yasaklı yiyecekler ise :şeker, un, katı margarin, asitli içecekler, kızartma, sakatat, hazır çorba, bulyon, çeşni, konserve, meyve suları, kuruyemiş,turşu, salamura, patates, muz, incir, üzüm.
Yiyeceklere de az tuz konulacak..
İşte diyetim bu ..Yediklerimi yazdığım haftalık bir liste var.Üstünde kaçamakların yazıldığı bir bölüm bile var.Ama ben kaçamak yapmayacağım..Dün yaptırdığım tahlillerin hepsi iyi çıktı sayılır..Sadece kandaki yağ oranı 2 puan sınırın üstünde..Kolestürolümde normal..ama vücut direncim çok düşük çıktı bu da genelde yorgunluğumun sebebini açıklıyor..3 aylık bir programa
106 kiloyla başlıyorum..Şimdiye kadar pek kilomu yazmadım..Çünkü bu kadar kilolu olmak beni rahatsız etmiyordu..Ama bir noktadan sonra insan kontrolü yitiriyor ve gittikçe kilo almaya başlıyor..Bir yerde dur demek gerekiyor..Ben aslında geç kaldım..Hayatımda bazen keşke dediğim nokta 80 lere çıktığımda neden diyetisyene gitmediğimdir..Yıllar geçtikçe kiloya kilo katıyorsun ve normalde daha sağlıklı olman gereken zamanlarda kilo yüzünden sağlık problemi yaşamaya başlıyorsun..Diğer bir nokta da iş hastalığı yüzünden kendimi ihmal etmem..Bu diyetisyen randevumu bile tam 2 ay önce almışım ben inanabiliyormusunuz..Haziranda yeni iş yerini açıpta işler yoğunlaşınca yine kendimi ihmal edip gitmedim, gidemedim..özeleştiri yapmaya zaman bulduğum ilk vakit bir baktım ki ben işi oturtayım, yok evi çekip çevireyim, onu yapayım , bu geçsin derken olan bana oluyor..Şimdi elimden geldiğince artık kendimi de düşünmeye çalışıyorum..Bu kadar sene sonra insanın kendini düşünmeye başlaması biraz zor oluyor ama sanırım yapmam gerekli..
Önümüzdeki hafta çalışmayacağım..Hem dizimi uzatıp dinlenmem lazım ki dr.a gittiğimden beri bunu yapamadım hemde bir işim var..onu halledeceğim..Evdeyim yani..Bilgisayar Çağılla beraber işe gidip gelecek..Onun için ben ancak akşamları yazacağım..Şimdi ara öğün için bir tane meyve yemem gerekli..Hemde ilacım var dizim için..11 i 5 geçiyor geç bile kaldım :))

Perşembe, Ağustos 10, 2006

Bu modelin aynısı bir tek ayakların uçları ve gül motifi hariç kendime ferforje kollu sandalye yaptırdım..Sade olmasına özen gösterdim çünkü klasik bir model olursa kolay kolay modası geçmiyor diye düşündüm..Aynısını hatta daha güzelini yapmışlar..Bugün boyası yapılırken gördüm..Daha önce masasını yaptırmıştım..Yarın kısmetse hepsini toplayıp bahçeye ağaçların altına yerleştireceğim..Yarın minder siparişi de vereceğimden artık toplu resmini sonra yayınlarım..

Benim zor günlerim demek ki daha bitmemiş..Bu akşamüstü sandalye ve minderlerin peşinde koşarken telefon geldi..Bizimle çalışan genç arkadaşımız var motor kullanan..Daha önce bizde çalışan başka bir arkadaşı bugün motorun arkasına biniyor..Zaten bir rahatsızlığı olan, biraz sıcaktan biraz da yorgunluktan arkadaki çocuk bayılıyor..Çocuk diyorsam bunlar 23-24 yaşındalar falan..Neyse bana telefon geldiğinde minder bakıyordum..Ölüdeniz yolunda - iyi ki düzlükte -arkadaki delikanlının bayılmasıyla öndeki hem bunu tutuyor ama bir yandan da motoru kontrol ettiğinden yere yakın bırakıyor..Ben gittiğimde yeni ayılmıştı..Ölüdeniz zabıtaları gençlerin yanındaydı..Bizim eleman 5 tane araba durdurmaya çalışmış kimse durmamış..Ben zabıtalarla bayılanı arabaya alıp diğerinin de motorunu bırakıp ikisiyle hastahaneye gittim..Uzunbeyde de motor olduğu için ben götürdüm ..Biri bizim eleman düşen de eski eleman..Acile teslim ettim..Onlar içeride film çektirirken ailesini aradık..Babaları köyde olduğu için buradaki akrabalarını bulup çağırdık..Hemen hepsi de geldi hastaneye..Filmler çekilip iyi olduğunu görünceye kadar yalnız bırakmadık..Yalnız beni sinirlendiren o acil durumda dörtlüleri yakmışım..Uzunları yakıp yakıp yol istiyorum kimse yol vermiyor..Normalde zaten öyle gidilmez..Belli ki acil bir durum var! ..Delikanlının kötü bir hastalığı var..Tekrar kriz geçirmeden yetiştirmek bu küçük şehirde bile problem oldu.Trafik sadece 4 tekeri gaz verip kullanmak değil ki insan biraz olsun etrafta ne oluyor diye izlemeli ..Hele böyle acil bir durumda ölüm kalım savaşında olsak kesin hastayı kaybetmiştik..Her zaman yaralılar ambulansla taşınmaz ki..Salak salak o markayı alayım havam olsun muhabbetine girenlere tek bir cümlem var..İstediğin markayı kullan ama düzgün kullan ve etrafı izle..Yoksa en pahalı markayı kullanıp trafikte kuralına göre kullanamayanlara kadın-erkek ben trafik magandası olarak bakıyorum.

Salı, Ağustos 08, 2006

Bugün zor bir gündü..Onun için güzel bir resim koymak istedim..Bu resmi akşam internette sörf yaparken buldum :)
Bugünün zorluğuna gelince önce sabahtan Burcu aradı ve ağlarken telefonda Atahana bir şey oldu sandım..Hem üzüldüm hem de okuldakilere kızdım ve çok sinirlendim kardeşimi bu kadar üzdükleri için..Sonra işe gittim..Kendime bizim çalıştığımız hastahaneden randevu aldım..Çünkü temmuzda dizim çok ağrımıştı ve geçmesine rağmen dün ağrılar tekrar başladı..Bazen gece uykudan uyandıracak kadar ağrıyor ve bu sefer kesinlikle dr.a gitmeye karar verdim..Uzunbey beni dr a götürdü..Dizimde minisküs yırtılması olabilirmiş ..Sanırım kilodan ve ayakta çok durmaktan..10 gün sonra kontrole gideceğim..İlaç verdi..Olmazsa MR çekilecek..Ordan çıktığımda diyetisyene gitmeğe karar verdim..Ben kıştan beri 7 kilo verdim aslında ama uzun zamanda yoğun çalıştığım için güçten düşmek istemiyorum..Önümde uzun bir yol var ve sağlıklı olmak istiyorum..Ordan çıkıp karşı blogdaki diyetisyene 1 saat sonrasına randevu aldım ve bir müşterimden çek almak için çıktım..Müşterideyken Annem aradı hırsızların Babamın cebinden çaldıkları cüzdanla bayağı onları sıkıntıya soktuklarını anlattı telefonda..Hem sıkıldım hemde Annemlerin üzülmesiyle bende çok üzüldüm..O parayı çalanlardan Allah tez zamanda çıkarsın diyorum..en çokta Annemle Babamı bu kadar üzdükleri için.
Ordan diyetisyene gittim tekrar perşembe gününe sözleştik..Bende artık buradan diyetisyen notlarımı sizinle paylaşacağım ama sıkmadan :)) O firma müşterim olduğu için hepsi tanıdığım insanlar ..
Bugün böyle harala gürele bir şekilde geçti..Yeni kararlarla ve olumsuzluklarla..

Pazar, Ağustos 06, 2006

Eşekbaşının kocası bloğu yoruma açmış..http://esekbasi.blogspot.com Bir hata yapıp yazıyı yazmıştı şimdi de hataya devam ediyor...Ona aşağıdaki yorumu yazdım..

Eşekbaşının eski kocası..Eşinizi çok sevenler arasında bende vardım..evet şaşıracaksınız ama onu bizler çok severdik belki de sizden çok..çünkü ben sevdiğim biri için önce onu bir konuda eleştirip sonra da benim hakkımda ne yazıyorlar ya da ne düşünüyorlar diye bu meseleyi bu kadar uzatmazdım..Sizin görmeniz için bir yazı yazmıştım..4 nisan salı 2006 günkü yazım..şimdi de aynı düşüncedeyim..Boşandığınıza üzüldüm..Daha doğrusu böyle bir sebepten..Ben 15 senelik evli biriyim..Ne olursa olsun eşim için böyle bir davranışta bulunmazdım hatta bana sizin yaptığınız gibi yapsa onu ben boşardım diyebilirim..şikayet ettiğiniz noktalarda belki haklısınız ama yönteminiz ve öc alma durumlarınız sizi bu olayda bence haksız konuma düşürüyor..Esas düşüncem hala bu şekilde öc almaya çalışan bir eski kocaya alet olmamak ama aylardır yorumların kapalı olmasından derdimi anlatacak kimseyi bulamadığım için size cevap veriyorum..haklı olsanız bile boşandığınız bir kadın için böyle bir bloğu kullanmaya hakkınız olmadığına inanarak sizi bu bloğu kapamaya davet ediyorum..yazınızdan hoşlanmadığım için bloğumdan linki kaldırmıştım..Sizin hakkınızda Eşekbaşı bence bu düşüncedeki biriyle hayatını geçirse yazık olurmuş gibi cümleler kurmadan bu eyleminize devam etmeseniz sanki daha iyi olur gibi de geldi bana..Bunu da tamamen eşekbaşının ESKİ KOCASI olduğunuz için söylemek istedim.Eşekbaşının eski kocası olarak bloğu açık tutmanızın ona karşı saygısızlık olduğunu düşünerek sözlerimi bitiriyorum..Boşanmalarda haklı taraf olmaz ama bu davranışınızın Eşekbaşına saygısızlık olduğuna inanıyorum hala..Eski bir eş olarakta buna hakkınız olmadığına inanıyorum..Evli olsaydınız değişirdi çünkü siz şimdi geçmişte kaldınız..ve hala eski davalardasınız.Çoğu kişininde benim gibi düşündüğünü gelen yorumlardan anlayacaksınız..


Resim: Picasso- Müzisyenler

Cuma, Ağustos 04, 2006

Dünya küçük..Bana bunu hissettiren dün akşam msn de eski lise arkadaşlarımla yaptığım konuşmalar oldu..Uzun süredir işlerden kendi adımla olan msn adresime girmemiştim..Hem haberleri alayım hem de hatırını sorayım diye dün akşam msn e girdim..Liseden sonra şu an İzmit civarlarında Dr olan bir arkadaşımın yaptığı mezunlar web sitemiz var..Onun izini de ordan bulmuştum..Akşam bana dediki Murat' ı hatırlarmısın..Ancak resmine bakıp hatırlayabiliyorum çünkü 18 sene olmuş mezun olalı..Baktım ve hatırladım tabiki..Kendi keşfetmiş ama bana yavaş yavaş söylüyor..3 lü konuşmaya başladık..Murat Amerikadan yeni gelmiş ve mayıstan beri Fethiyedeymiş..Çalışta benden bir sokak ötede oturan arkadaşımı 2 ay sonra İzmitten bağlantı yaptığım arkadaşım söylüyor ancak ve biz görüşüyoruz..Daha önce onun iş yerinin önünde karşılaştık biz ama araba içinde ve bir an..Ben yüzünü bir yerlerden hatırlamama rağmen nereden olduğunu çıkaramadım..O sanırım beni görmemiş..-çok keskin bakan gözlerim vardır benim :)) Daha resmine baktığım gibi bende jeton düştü ve bu o dedim.. Çok sevindiğimi bilmem söylememe gerek var mı? Yavaş yavaş lise arkadaşlarımıza ulaşmaya başladık..Bu çok güzel bir mutluluk..herkes biraz değişmiş..Onlar İstanbulda buluştular ama ben daha gidemedim hiç..Birde bizim okulun erkek yatılı kısmı vardı okulda..Çoğu kişi Türkiyenin her bölgesinden gelmiş ve çoğunlukla yurtdışında aileleri olan çocuklar, Batı Trakyalı Türkler, Çekmeceliler, sonradan oraya yerleşenler, amalar(gözleri görmeyenler) ve bu erkek yatılı kısmının müdürü Babam olan ben..Onun için çok erkek kardeşim ve arkadaşım var benim..Hepsi de can arkadaşlarımdır..Çünkü 6 sene Babamı paylaştık biz..Babam evden çok okulda nöbetçi kaldı çoğu zaman..Onların hepsini severim ve çoğunun izlerini kaybetmiştik..Şimdi yavaş yavaş bulmak beni çok mutlu ediyor..Kızların izi ise çok zor bulunuyor..Çoğunlukla soyadları değişmiş..Bir çok yöntem geliştirdik ama çok ağır ilerliyor..Kimisi de eski takıntılardan dolayı bulunmak istemiyor sanırım..Biz Uzunbeyle beraber lise arkadaşlarımızla olan son toplantımıza gidip onu can arkadaşlarımla tanıştırmıştım..Sevmişlerdi onlarda..Hala hatırlayanlar msn de konuşurken soruyorlar bana :))
Böyle birden eskilere dalıp konuşmak beni çok rahatlatıyor..Hayatımın çok mutlu bir devresini geçirdiğim o yıllar bana ilaç gibi geliyor..
Yeni arkadaşlıklarda beni besliyor diyebilirim.Zaten ben arkadaşlığın eski ya da yeni olmasına baktığım kadar derecesine de bakarım..Yani 2 günlük arkadaşlıklar için bile herşeyi yapacak kadar severim arkadaşımı..Ki onlar da beni..Mesela bugün genelde hep zor zamanlar dostum olan Fethiye de bir arkadaşımın doğumgünü..Ona bence yakıştığına inandığım lila ve beyaz çiçeklerden oluşan bir çiçek gönderdim şimdi..Sonra uğrayıp öpeceğim ve ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha hissedeceğim :)) Onunla hatırladığım güzelliklerde hastayken beni evinde yatırıp bakan, bir anne şefkatiyle bana ilaçlar içiren birini görüyorum en çok..Sadece bana baktığı için seviyorum sanmayın biz onunla çok güler ve çok konuşuruz..Geçirdiğim burada ki zor günlerde yanımda her zaman gördüğüm ve beni hiç geri çevirmemiş olmasından çok onun gibi bir arkadaşım olmasından da gurur duymuşumdur hep..
Şebnem..İyi ki doğdun ve varsın..Sen iyi bir arkadaşsın ..Nice yıllara..Umarım yollarımız hiç ayrılmaz..Burada olman beni mutlu ediyor çünkü :))
İşte böyle ben aile yönünden şanslı olduğum gibi arkadaşlık yönünden de şanslı bir insanım :))
Sayfalarca anlatabileceğim arkadaşlıklarım var..Benim arkadaşlıklarımın cinsiyeti olmaz ..Ben arkadaşım için elimden gelen herşeyi yaparım onun izin verdiği ölçüde..ve arkadaşıma saygı gösteririm..Ne kadar güzel ki artık sanal dünyada da arkadaşlarım var..Yani sanal dünya yalan dünya değilmiş..

Resim: Büyükçekmece koyu manzarası Mimarsinan tarafından..Fotoğrafçı: Can Okatan.
Çok güzel değil mi?

Perşembe, Ağustos 03, 2006



Bugün Biyonikle konuştum..Sesi iyi geliyordu ..Yani iyi..Merak edenler için :)

Dün mutfakcamı Burcu Marfan ' la buluşmuş yine Çanakkale de..Marfan bizim çok sevdiğimiz http://blogcu.com/marfan bloglardan tanıştığımız bir blogger.Yani Burcunun tanıştığı biri..Dün Annemle de tanışmışlar..Hatta Marfan bana söz verdiği için resimlerini de çekmiş..Şöyle söylemem lazım ki son günlerde gördüğüm en güzel şeyler çektiği resimler..Bakmaya doyamadım..Teşekkür ediyorum..Çanakkale..İlk geldiğimde ziyaret edeceğim sizi..Çok tatlısınız..

Biraz önce Dilek' le http://blogcu.com/dileks msn de konuşuyorduk ki bu sene Fethiye ye gelmedikleri için pişman olduğunu söyledi..Bende üzüldüm..Çünkü onu görmek istiyordum..O benim toprağım .. -buralara ilk geldiğimde bu toprak olaylarını bilmediğim için ne anlama geldiğini anlamıyordum-şimdi burdakiler bizi sahiplendikleri için toprak, dışardan gelenleri de biz sahiplendiğimiz için herkes toprak :) neyse onunla Fethiye hakkında konuşurken aklıma geldi..Genelde kötü yanlarını yazıyorum bazen bu beğenmediğim anlamına gelmesin bazı yanlarını beğenmesem zaten burda yaşayamazdım ki! Aklıma geldi ve paylaşmak istedim ..Diyelim ki köye gidiyorsunuz ya iş icabı ya da zevkten :)) yollar tabiki ıssız .Bizim eski E-5 gibi değil tabiki.Birşey oldu ve durdunuz sağda..Çoğunlukla 48 plakalar geçerken durup sorarlar size bir şey mi oldu diye..Ya da bir şey lazım mı diye..İşte ben şehirde ama küçük bir yerde büyüdüğüm için bu durup bir şeye ihtiyacın var mı sorusu bana çok hoş gelir..Normalde bu şekilde tanımadığım bir insanın bana soru sormasına kızdığım halde bu hiç tanımadığım ama yolda ve kenarda gördüğünde nasıl yardım edebilirim diye yaklaşan insanları sevdim ben..Bu yaklaşımı hatırladığım en son yer ; Uzunbeyle evliyken Demirköy' e (Kırklareli) sürpriz bir ziyarete giderken Istırancalarda yolun kardan kapanıp kalmasına ramak kala koca bir otobüs durdu önümüzde (o zamanlar 34 plakayız Kırklareli 39 plaka) bizi takip edin tekerlek izlerinden çıkmadan diyerek Demirköy' e sağ salim varmamızı sağlayan bu insanlardı.Ve her zaman söylediğim gibi trafikte burada hala kadın şöförlere saygılı davranan son zamanlarda gördüğüm tek yer Fethiye..İşte Dilekle yazışırken aklıma bunlar geldi..Beyin loblarım demek ki bir şey yazarken bunları düşünüyor diye örneklemek istedim bir bakıma :)

Son zamanlarda en çok olmayı istediğim yer..Şimdiki evimin bahçesi..Annemler olduğunda orada uzun uzun oturduğumuzdan mı ya da geçen gün işten geldiğimde kısa bir uyku kestirdiğim şezlongun rahatlığından mı bilmem bir an önce kendimi eve atma isteğim var sıklıkla..Denize gitme isteğim bile 2. planda..anlayın artık :) Geçenlerde tam 5 senelik bir ağacın köklenip çöpe atıldığını gördüğümden beri bazı insanların ne kadar zevksiz olduklarını hatırlayıverdim..Bende yanıp duruyordum aslında pamuk ağacı denilen pembe çiçekli bir ağaca özeniyorum yıllardır..Bahçenin hangi yerine diktimse bir türlü kısmet olmadı..Ya ben işte olduğum için kurudu ya da birileri çıkardı..Tam bir gün önce köklü olan fidanlardan eksem tutar mı diye soruyordum ki ertesi gün çöpün yanında kocaman köklü ağacı gördüm..Be hey kafası işlemeyen toprağı taşa çeviren kişilik..Madem ağaçtan sıkıldın bahçenden çıkardın..Neden çöpe atıyorsun dik bir boşluğa ya da evin önüne..Neyse bende hemen aldım , budadım ve diktim..Şimdi merak ediyorum tutacak mı? Hatta tutmasını şiddetle istiyorum..Tutarsa söyleyeceğim sizlere de..

Bugünlük ancak bu kadar..Yapmam gereken işler var.Görüşmek üzere..

Çarşamba, Ağustos 02, 2006

Güle güle Duygu..Toprağına sarı güller yağsın..Sayende kadının artık adı var.
O kitabın ilk baskısını okuduğumda lisede olduğumu hatırlıyorum..Sanırım 1987..Ne kadar ilginç şeyler vardı içinde..Çoğu insan o zaman farklı bakış açısıyla bakardı kadına..Ben bir gece de okudum..Sevince kitabı bitirmeden rahat etmem ben.Herşeyiyle olmasa da o kitabı ve o yazarı sevdim arkadaşlar..Kadınlara bakış açısını sevdim..Erkekleri sevmesini sevdim..İlk hastalandığında biliyordum toparlanacağını ama pazar sabahı hastaneye kaldırıldığını duyduğumda çok geç dedim..Nedenini bilmem ama ben o son vedayı o zaman verdim Duyguya..O zaman..

Salı, Ağustos 01, 2006



2- 3 gündür hava o kadar sıcak ki çalışmak buralarda çok zorlaştı..Klimalı ortamlarda olmamıza rağmen bürodan işhanının boşluğuna çıktığımda susuz kalmış balık misali ağzımı oynatmaya çalışıyorum..Belki biraz fazla hava gelir diye ama nafile..Bir gr fazla hava gelmediği gibi bir alev topu yalıyor etrafımı ve tüm vücut dengemi alt üst ediyor..Daha önce de sık sık yazdım ama Fethiye ağustos ayında çok sıcak oluyor..Geçtiğimiz senelerde 15 temmuz ve 15 ağustos gibi belirleyici tarihlerde ki bu sıcak bu sene tamamen değişikliğe uğrayarak nasıl beceriyorsa gündüz sıcak gece soğuk yapıyor..O nasıl oluyor derseniz bilmiyorum ama oluyor işte. Normal şartlarda haziranda attığımız pikeleri sabaha karşı serin olduğu için kaldırmadık..Bu gidişle tüm ağustosun sıcak geçeceğinden korkuyorum.
Çağıl bu aralar hem kendi bloğunu yeniledi http://cagild.blogspot.com/ hem de yeni bir arkadaşıyla bir blog açtı.. http://marjimal.blogspot.com/ Onlara buradan hoşgeldiniz diyorum ..Oğlumun arkadaşı benim de arkadaşımdır :))
Annemler Çanakkale' de ..Nasıl serindir şimdi oralar..Üfül üfül eser..Benim buralarda en çok özlediğim şeylerden biride akşam saatlerinde deniz melteminin esmesi ..Arada bir esinti oluyor akşam saatlerinde ama sıcak sıcak esiyor..Şöyle kolumdaki tüyleri ürperten bir serinlik yakalamak için sonbaharı bekleyeceğiz galiba..
Bu akşam Göcekte bir açılış var..Oraya davetliyiz..Aslında Göçek..Ama nedense ingilizceden dolayı Göcek diye geçiyor artık..Bazen bu dilimizdeki yozlaşmadan utanıyorum..Nedense herkes değişime çok açık..Oysa ki ingilizce de özel isimler tercüme edilmez..Aynen geçer..Buraya gelen yabancılardan biri dilimizdeki ç ve ş gibi harflerinden dolayı konuşmalarımızı kuş cıvıltılarına benzettiğini söylemişti..Bende yenilikleri seven bir insanım ama konuşurken özellikle konuşma adına Türkçeyi bozmamaya ve elimden geldiğince yabancı kelime kullanmamaya dikkat ederim.Bazı insanlar "siz nasıl diyorsunuz " gibi cümlelerle ukalaca bir tavır sergileyerek aynı bir yabancının Türkiye ye yeni gelmiş hali gibi konuşmaya çalışıyor..Görseniz sanki 40 yıldır dışarıda..Bazen bunu yapan burada yaşayıpta yabancılardan çok çevresi olan insanlarda olabiliyor..Bu şekilde yaklaşımlara sadece gülüyorum :)) İnsanlar yabancı olmayı ve yabancı gözükmeyi nedense çok seviyor..Türk olmak bu kadar kötü bir şey mi? İnsan yabancı gibi gözükmese de hava atabilir ..Ya da etkileyici biri olabilir..Şahsen ben çok kitap okuyan ve değerlerine sahip çıkan insanlara bayılıyorum..İngilizce tek tük kelime söylemeselerde onlar gibi olmak istiyorum..İmreniyorum evlerine gidipte Anadolu kültürüyle oluşmuş güzellikler görmeğe..Ya da eşsiz halk ve sanat müziği kültüründen müzikler dinlenen evlere, bahçelere ekilen bitkilerine, odalara asılan bağlamaların misafir geldiğinde çıkıp ezgiler çalmasına..Bunları anlatırken aklıma geldi..Uzunbey Annemlerin son günü bizi Yörük müzesine götürdü..yemekten sonra orda kalan yöresel aşık olan bey bize canlı müzikle konser verdi ama nasıl bir konser hafif muzır espirilerle Uzunbey hakkında dizeler uydurarak bağlamayla beraber okudu..Kibar kibar sataşmalarla kafiyeli dizeleri alt alta sıraladı..Babam ve Annem bu derin düşünceli bağlamalı aşığın üstadlığına bayıldılar :)) Ben ne kadar güzel değerlerimiz var diye düşünmekten kendimi alamadım..Uzunbey şaşırdı..Eve giderken mekan sahibine teşekkürlerimizi edip mutlu bir şekilde ordan ayrıldık..Aşık bey arkamızdan hala "İstanbul masası" için bir şeyler çalıp söylüyordu :))