Salı, Kasım 16, 2021

Mine Flora


Yine bir blog dostu. Kendisiyle hiç tanışmadık ama onu hanımefendiliğinden, yaptığı organik sabunlardan, taptığım kaktüs, sukulentlerinden, Fethiye’de yaptığımız her yardım organizasyonuna bir şeyler göndermesinden tanıyorum. #Kanser tedavisinde kendime bakım ve günlük hayatta hazır bir şey kullanmamaya çalışıyorum. Devamlı #organik #elyapımı #sabun kullanıyorum. Gezilerden, hediyelerden, evdekilerden gelenler bitince tabii ki ilk aklıma @mineflora geldi. İnternetten seçtim, @bkunteci  ye de ayırdım. Hatta mantar için sabunu ve #tırnakmantarıkremi varmış. Onu da denemek için aldım. Sabunların güzelliği, kokusu nefis, zaten bu tarz doğal ürün kullanınca bir daha diğer ürünleri kullanmak mümkün değil. Ben hastalandığımdan beri elime, saçıma, vücuduma  elyapımı sabun kullanıyorum.  O bile benim için bir pişmanlık konusu.. #Şampuan ve #saçkremi ile saçlarımıza baktığımızı düşünüyoruz. Evet, şampuan kullanmak daha hafif, kolay şekil alan saçlar sunuyor ama çocukluğumuzdaki sabunlardan vazgeçip, tv de reklamlarda gördüğümüz şampuan ve saç kremlerinden kullanmanın bize hiç bir faydası yokmuş. Hatta çok saç döktüğünü bile düşünüyorum. Bir #xkuşağı olarak bunu da buraya yazmasam olmazdı 😊 
#kanserlemücadele 
#doğalürünler #kansersavascilari 







 

Pazartesi, Kasım 15, 2021

Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor.*


Biliyorum, merak ediyorsunuz.. Adına ne derseniz deyin, gerçekçi olmak gerekir diye düşünüyorum. Çocukken bile kendini kandıran biri değildim Allah’a şükür. Kanserle savaşım devam ediyor, misafir de deseniz, kötü hastalıkta, adı lazım değil de deseniz ben mücadeleme devam ediyorum. Bu yüzden beni hasta eden insanlardan - bir kaç kişi ama gerçek bu- beni hasta edecek ortamdan kaçtım. O güzelim memleketi nasıl bıraktın geldin diyorlar. Valla hiç canım yanmadı. Sattım evimi geldim, çünkü yaşamak istiyorum. Kötülük ve sinsilik geçici değil, yuva kurdukları kalplerde sonsuza kadar yaşıyorlar. Akdeniz ruhu içimde, bir gün iyileşince belki tekrar o taraflara gidebilirim ama aynı bölgeye değil. Daha çok sevdiğim başka bir bölgeye.. Baş harfi A.. :) Hayallerimde iyileşmek ve orası mevcut. Daha gencim. Ama şimdiki hedeflerim farklı. Öncelikle tedaviye devam edebilmek, bunun için var gücümle savaşıyorum. Beslenmeme dikkat ediyorum, dr. um ne derse onu yapıyorum. O da ben gidince masaya vurup kulağını çekip maşallah diyor. Ama neyine maşallah deyip neyine demediğini paylaşmak istemiyorum. Koskoca prof. un bana maşallah demesi bile içimde enerji biriktiriyor. Her şey güllük gülistanlık olmuyor bu tedavilerde. Öyle dizilerdeki gibi üç kemoterapi alınca sapasağlam olmuyorsun. Hayatın mücadele içinde geçiyor. O yüzden kanser için #mücadelemçokgüzelolacak diye yazıyorsun her yere, diliyorsun. Umarım olur. Geçmişi sildim, kaybettiğim yılları kafamdan atalı çok oldu, evimi satıp yeni bir başlangıç yaptım İstanbulda. Eski muhabbetler umrumda değil, sadece bazen kendime kızıyorum kendimi harcamışım diye, bu blogda  bu ay - kasım - ben bu bloğu yazmaya başlayalı 17. Yıl olmuş. Uzun süredir geçmişi okumadım ama okuduğumda gördüğüm hayatımda tüm başarı benim, kimseye borçlu değilim, kimseye dayanmamışım, mutluluğu kendim yaratmışım, mutsuzluğu da bütün olma çabam yaşatmış. Hep kendim olmuşum, kendim yaşamışım, kimseye muhtaç olmamışım. Bu duygu var ya, işte beni yaşatan, bana güç veren, ayakta tutan da bu. İnadına yazmışım, her anda her duygu yoğunluğunda, her üzüntümde ama her sıkıntıdan da bu yazma aşkıyla çıkmışım. Umarım her şey yolunda gider. Gelişmeleri ve yolun çetrefilini paylaşmıyorum. Buna ben bile zor dayanıyorum bazen. Ama hayat bir mücadele ve bu mücadele de yalnızız. Çevremiz, etrafımız bizi sadece destekle besleyebilir, biz kendimiz güçlü olmalıyız. Bu her olayda böyle. Bunu yazmam sizlere de hatırlatmak için. Vazgeçmeyin, her olumsuzlukla savaşın, başka yolu yok. Ve hayat kendi ayakların üstünde durunca güzel. Kimsenin arkasına saklanan biri olmadım. Olmayacağım. Karşımdaki ölüm olsa bile..
Hayallerim var, planlarım var, özgürlük güzel şey.. 
*Başlık : Şükrü Erbaş 
Kapak resmî : Mimarsinan Köprüsü 
Birde şarkı ekleyelim.. 
Tez gel bana 
Tez gel güvercin 
Tez gel ruhum 
Yoksa öleceğim..




Pazar, Kasım 07, 2021

Yetinmeyi bilir misin ?


Evet..

#hayat #mücadelesiçokgüzelolacak

Not: Çok uğraştım şarkıyı yükleyemedim. 
“Sezen Aksu” Yetinmeyi bilir misin ? 
Siz ayrıca açıp hem izleyip, hem dinlersiniz artık. 

Pazartesi, Kasım 01, 2021

Şikayet ettiğiniz hayat, belki de başkasının hayalidir..

Resimler güzel olsun dedim, belki yazacaklarım çok iç açıcı olmayabilir. 
Hastalıktan, belki çok yalnız kalmak istememekten ya da sırf Ateşin rahatı için kendi evime pek gitmiyorum. Havalar burada serinlediğinden eskisi kadar çok bahçeye çıkamıyoruz. Zaten bu aralar pek çıkmıyorum da. Üç aylık kontrol zamanım uzadı biraz. Dr. MR istedi. Bir kaç gün içerisinde çektirip götüreceğim. 
Git-gellerden yorulduğum için bir kaç gündür evdeyim, hiç çıkmadım. 

Ara ara insanlardan yoruluyorum, yine öyle bir döneme girdim. Etrafta psikolojisi bozuk o kadar çok insan var ki bazen halen eski seyrinde bir insan olduğum için hedef oluyorum. Ben kanser halimle insan idare ediyorum. Etmek zorunda kalıyorum. Ama benim o sakin hallerimden, hastalığımdan, soğukkanlılığımdan suskunluğumu fırsat bilip üzerime gelenide affetmiyorum. İnsan idare edebiliyorum diye saygısızlığı hiç kaldıramam. Geçen bir whatshap grubunda uzun süredir psikolojisi bozuk olduğunu anladığımız birini idare ediyorduk, en son bana takışmamak adına hiç cevap vermediğim için her gün grupta laf sokmaya devam edince önce gayet uygun bir dille rahatsızlığımı belirtip, sonra onu gruptan attım. Dileyenlerinde gruptan ayrılabileceğini, bu konuda kızgın olmayacağımı söyledim. Bu kişi gittiğinden beri mutlu, mesut grup özümüze tekrar döndük. Anladım ki huzursuz ve sorunlu insanları idare etmek bizi yoruyor. Arada temizlik yapmamız gerekli. Bu hem sosyal medyada hem de hayatımızda gerekli. Kendi adıma da suskun biri değilim, ölsemde olamam sonucunu çıkardım. Ben sorun çıktığında onu ya çözmeliyim ya da konuşmalı... Diğer türlüsü bana uygun değil. Bir de anladım ki şu kanserli halimle bile çoğu insandan daha doğru bakabiliyorum hayata. Kendimi insan olarak tebrik ettim. Ha grup mu, bir tebrik mesajı atmadıkları kaldı. Herkes artık sorunları çözmek için başkası hareket etsin istiyor. Kimse taşın altına elini koymuyor. Kızmadım, alışığım bu davranışlara.
Kronik hastalıklar çok yorucu yaşam savaşına yol açıyor. Hem beslenmene dikkat et, hem kendine, hem psikolojine, insan ilişkilerine, yaşam koşullarına, hayat şartlarına.. Hangi taraftan nasıl gideceksin? Neler planlaman gerekli? Bunlar hep karar mekanizması.. ve gerçekten yorucu. Başlangıçta insanlar sorularıyla çok yoruyor bu hastalıkta, hakkında hiç bir şey bilmedikleri kanser için her gördüğün akıl veriyor, bir şekilde başlangıç sıkıntılarını atlattım ama şimdide Gamlı Baykuş’ lar var. Senden fazla üzüldüğünü belli edecek ya, her bulduğunda senin hiç düşünmediğin, sana sıkıntı olmayan çünkü dr onu düşünecek zaten, ve senin için karar verecek ama o ablasının eltisinin kaynında aynı hastalık olduğu için biliyordur. Onu seninle paylaşacak, çünkü ölürsen o sana söyledi, vicdanı rahat edecek ve o kanser olmadığı için kendine sevinç çıkaracak. Bazen gelip kendi hastalıklarını anlatıp, Allahtan kanser değilmişim diye karşımda sevinip gidenler var. Hiç bir şey demiyorum tabii, etkilenmiyorum da artık ama ilk seferinde dumur olmuştum itiraf ediyorum. Kanser dizilerdeki gibi iki kemoterapi alınınca kurtulduğunuz bir hastalık değil. Bence özgün ve erişilmez fikirlerinizi kendinize saklayın, iyileşmek de o kadar kolay değil.. En azından bu savaşa saygı gösterin, ağrı uzmanı olmuş kanserli insana şuram ağrıyor, buram ağrıyor diye de hastalık anlatmayın. En gıcık olduğum ayağım uyuşuk diyorsun, benimde diyor. Günlük sıkıntılı durumlarınızla bizi bunaltmayın hele o basit yaşamın hiç umursanmayacak hırslarıyla ilgili de kafamızı şişirmeyin. Bazen susmayıp kendinize getirmek istiyorum, benim de bir tahammül sınırım var. 


Yeterince sizleri de kastıysam başka konulara 
geçeyim :) Kendimi oyalıyorum çoğu zaman, bu hastalıkla öyle başa çıkıyorum psikolojikman. Çünkü hastalığın psikolojisi diğer şartlar kadar önemli. Hani bizlere diyorlar ya üzülmeyin, stres olmayın. Stres olunca kandaki kortizol hormonu çoğalıyor, kanseri de bu besliyor. Yani ben bir kanserli hasta olarak sizi uyarıyorum, stres olmayın, hayatınızdan stresi çıkarın. İnsanlar bunu böyle söylemediği için aslında hayatımızda stresin ne kadar önemli bir yer kapladığını unutuyoruz. Ben mesela öyle sık hastalanan, dr dan çıkmayan biri değildim, oldukça da sağlıklıydım.. ama yıllarca stresli bir hayat yaşamak, üzülmek, devamlı huzursuz biriyle yaşamak  beni hasta etmiş. Siz bunu yapmayın diye yazıyorum. Panik, dengesiz ve sevgisiz insanlarla yaşamınızı devam ettirmeyin, onları sakinleştirmek, hayatını düzenlemek, hatalarını örtmek sizin işiniz değil. Bırakın o işi dr lar yapsın. Siz idare ettiğinizi sanıyorsunuz ama yaşamınızdan yiyiyorsunuz. Şimdi olsa bırakırdım kendi hatalarını kendi çözsün, ektiğini biçsin, kimsenin ardını toplamazdım, yaptığım en büyük hata onun yanlışlarını toparlayayım derken kendimden vazgeçmek olmuş. Bunu yapmayın, en azından bunun kimseye fayda getirmediğini, herkesin hakettiği kalitede kalması gerektiğini bilin, birilerini taşıyıp, hatalarını örtmeye çalışıp, onları kurtaramazsınız. En canlı örneği benim. Zaman geçtikçe bu netlik önümde iyice belirdikçe bunu çok daha iyi anlıyorum. 
Bu kadar ayrıntılı, bol tahlilli incelemeli sonuçlardan sonra son durumlardan bahsedeyim biraz. Kaktüslerim soğukta kaldı ve geçen kış kar yedi bahçede. Çok az kurtarabildim. Yerleşik düzene geçmeden tekrar koleksiyona başlayamayacağıma karar verdim. Elimdekilerle idare ediyorum. 
Banyodakiler tabii ki canlı değil, canlısı cansızı seviyorum işte, bir başka duruyor.. 
Bu evimde büyük, eşyalarımda çok ama artık daha az eşyalı hayat yaşamalı insan diye düşünüyorum. 
Değiştim ben biraz galiba. Benim hiç bir mutfağım bu kadar sade olmamıştır. Tezgah üstünde eşya sevmiyorum bu evde, benim için büyük bir adım 😃
Mutfak masam dahil bütün eşyalarım eski evlerimden getirdiklerim. Bu evde sadece kendime yeni ve çok güzel bir yatak odası ve salona bir kanepe aldım. Eşya bağımlılığımdan kurtulmaya çalışıyorum. Şu ara anneme getirdiğim giysilerimi eleyip, kullanmadıklarımı veriyorum. (ilaçlardan kilo aldığım için)Kendime yeni alıyorum. Yeni hayatımda yeni başlangıçlar yapmayı sevdim, buna şimdilik devam etmeyi düşünüyorum. 
Aynı mottoyla devam ediyorum . Sorunları çözüp yola devam etmek, engel olanları da elemek. Mutluluk kendi kararlarını kendin verebilmekte, bunu sağlayabildiğin sürece mutlu olabiliyorsun. Ben geçmişi düne bıraktım, şimdi yeni başlangıçlarla hayata devam etmeye çalışıyorum. Önümde zor engeller, yanımda zor bir hastalık ve gönlümde sadece beni sevenlerin verdiği güçle. Başka da hiç bir şeyi umursamadan.