Cuma, Mart 28, 2008

Çocuk Yetiştirmek

HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?
Aylin Kotil, Cumhuriyet Gazetesi

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:
Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın.Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...

Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...

Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.

Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını.
Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona,sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.

Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar,bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...

Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.Alın terine saygıyı öğret ona.

Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret,başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı. ..

Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona...

Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.

Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.

Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
"İstemiyorum","hayır" demeyi öğret ona, istediğinde ise "istiyorum" demeyi.

Sevdiğinde ise"seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...

Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ...Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.

İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini. ..Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini.. . Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

.........

Çok önceden rastlamıştım.Belki herkes gördü ama o kadar güzel ki..Paylaşmak istedim.

Her Telden..


Bugün uzun zamandır yapmadığımız her telden resim olayını yazıya dökeceğiz..48 K ...
Benim evin numarası 48' i buldum ama K yı bulamadım daha..

Annem ve Babam Burcu'da, Çanakkale 'deler.Onları çok özledim ve nisan ayında gelmelerini sabırsızlıkla bekliyorum.Annemle Burcuya bir patchwork ve elişi cd 'si yaptım internetten.Günlerce dolanıp beğendiklerimi onlara fikir versin diye topladım,çaldım ,çırptım :) Ortaya süper bir cd çıktı..Hatta anneme bunu kursta çoğaltıp satarsın bile diye yaptıklarımla övündüm.Tabii ki orada yapılış aşamaları yok ama fikir vermek açısından süper bir cd oldu..Annem çılgın patchwork kursuna gidiyor Florya da..Bir gün takı ve mefruşat kursu da var sanırım.Onlarda Çekmece'de..Ara ara anlatıyor yaptıklarını bende bana da getir göreyim diyorum.Yapamasam da fikir için yapılan ve alınan herşeyi görmek isterim ben :)) Aynısından kendime de çektim tabii.Daha sonra gösteririm ucundan acık.Annem ben Burcu'dan daha süslü olduğum için yaptığı daha güzel kolyeleri ve yüzükleri bana hediye ediyor..Çirkinleri Burcu'ya veriyor :)) ya da benim beğenmediklerimi. Çiçek siklamen, adını sık duyduğunuz arkadaşım Gülderen'e hediye gelmiş..Geçtiğimiz hafta kaçamak yaptım ona bir öğleden sonra orda çektim bu resmi.. Annem de çok sever...

Bu resim benim eski evin bahçesinden..Geçenlerde ziyarete gitmiştim de..

Pazar günü car boot cell'den aldığım benim için en kıymetli şey :)) Yepyeni ve tam benlik :) Ne yazık ki artık buralarda denize girme mevsimi başladığından ancak seneye kullanabileceğim :)
3 ytl ama yeni..hatta parlıyor ışıkta yenilikten..Sanırım sahibi kokoş bir kadın değil alıp pişman oldu sonra ben kullanamam diye de sattı :) Ben kullanırım, hem de bayıla bayıla.. (Biyocan nasıl ama..? leoparrrrrrrrr)

Yine car boot sell' den aldığım ahşap tablo..Londra sokakları. Uzunbey'in bürosunda asılı şu an..
2 ytl

Kedi & köpek bibloları tanesi 2 ytl..

Bu mutfak kavanozuymuş ama ben kaktüs kabı yapacağım :)) 3 ytl...

Yine kaktüs için..Bunları büroya götüreceğim içine kaktüs koyup..Hepsi 5 ytl..

İkisi 3 ytl.. Kaktüs için.

Seramik kumbara ama ben çiçeklerin yanına kullanmak için dekor aldım balkona..İkisi 5 ytl..

Gülderen'e gittiğimde ona hediye gelen bir havluyu çok beğendim.Annem Burcu'da ya burdan o görsün diye de koyuyorum.Yuvarlak ve tam daire kesilmiş bir havlu parçasının kenarına biye geçilmiş,kenarına çaydanlık motifi işlenmiş,tam ortasına da asmak için küçük bir ilik eklenmiş.Hediye için birebir..Hem de renkleri uyarlarsan süper güzel bir görüntü oluyor..

Bu arada bazen aslında yayınlanmayacak şeyleri bile resimleyip koymamın sebebi yeni birşeyler yapacak olanlara fikir vermesidir (bir)
Herzaman görüşemediğimiz için annemle burcunun görmesi içindir..(iki)
Göstermek için kullansam sizden sakladığım bir sürü şey var onları yazardım ben :))
Mesela yeni köşe koltuklarımı..Onların resmini çekip gönderdim onlara..Hem başka fikirler sormak için böyle şeyleri birbirimize göstermemiz de gerekiyor ve bu muhabbetleri yapmayınca bir şeyler eksik kalıyor bence..
Geçen İstanbul ziyaretimde mesela anneme yeni tüller yaptık ve ben burcuya resmini çekip gönderdim bile döndüğümde :)) Böylece uzaklıkları kapatıyoruz ve ancak bunlar bu tarz muhabbetleri yapabildiğimizde bizi mutlu kılıyor,yoksa onlar görmeden içim rahat etmiyor bir türlü.
Gülderen'in bahçe arabası..Bu da bir arkadaşından hediyeymiş..Biz o gün bahçede oturduk zaten ve sohbet ettik gönlümüzce..Hava çok güzeldi, daha da güzel olunca bahçesindeki çiçekleri de çekeceğim.
Bu ne diye aslında yarışma açmam lazım.Ben gördüğümde bir şeye benzetemedim..Bana çılgın bir atkı örüyormuş, hatta görüşemediğimiz bu bir kaç günde bitirmiş ama daha alamadım..Gelince görüntüleyeceğim sizler için :))

Çalış Karnavalının maskeli balosundan bir enstantane..Ben gidemedim ama sizlere görüntü sunuyorum efendim.Fethiye gecelerinden mahrum kalmayın diye :) TRT çekmiş aslında..Görüntüdeki İngiliz hanım bir emlakçı,Türk beyle dansediyor :) Ben gitsem İspanyol bir hatun ya da gerçekten avatarımdaki Monet'in "Şemsiyeli Kadın" tablosunda ki gibi bir elbiseyle giderdim :)) Uzunbey'in başka işi vardı gidemedik.


Bu resim geçtiğimiz haftalarda Üzümlü'deki çevre derneğinin toplantısına gitmiştim, anlattım aslında Dikencik Evlerindeki havuz başı soframızdan..Resimleri bilgisayarım bozuk diye kullanamamıştım..Bu resim o harika sofranın elma kurusu, kanepe ve çikolatalı incir görüntülerinden oluşmaktadır...

Resim : Malatya Tarhanası..İlk defa Dikencik'te gördüm ve yedim..Tarhananın kurutularak kıtır haliyla yenmesi..Çok hoş ve besleyici bir ikramdı :) Bu artık fabrikalarda yapılıp yurtdışına gönderiliyormuş..
Fethiye'de ki bu ekolojik hayata bayılıyorum ben..İleride belki bende organik üzümden şarap yapabilirim ya da kendime ekolojik turizm ya da tarım yapabileceğim bir yer yapabilirim :)) Emekli olunca ancak..Çünkü bu işte mümkün değil bu tarz yaşamak..Bazen evdeki çiçekleri bile sulayamıyorum işten güçten..
Daha önce yazmıştım size Kayaköy'de Misafir Evi'nin sahibi Filiz , Kaya İncirini çikolataya batırıp kurutmuş ,görüntüleri nefisti ama tatmayı unutmuşum ..
Bunlarda benim artık çoğaldıkları için mecburen raf almak zorunda kaldığım kaktüslerim..

Bu mavi fuları bana görümcem örüp hediye göndermiş.Maviyi çok sevdiğim için özel yaptı..Lastikli ve boyunda çok güzel duruyor..Çağıl İstanbul'dan gelirken getirdi..

Yüzük, annemin kursta yaptığı ve bana Çanakkaleye gittiğimde hediye ettiği yüzük.

Bunlarda yüzük ve kolye takım..Yeşil bir takımı da burcuya vermişti..

Bu yeleği Çekmeceden almıştım. Çok severek giyiyorum..
İki gündür işte hareketli.Gerçi bugün biraz erken geldik eve.Uzunbey beni bırakıp diğer büroya gitti.Hani şu yeni açılan.Biz Çağıl'la tost yaptık ve yedik akşamüstü için..O maça gidecek bu akşam.Aslında Üzünlü'de yemek var,davetliyiz ama eve girince de çok zor çıkıyorum ben bir daha..
Şimdilik bu kadar.Yarın bir arayan olmazsa büroya gitmeyeceğim ve biraz evde dinleneceğim..

Salı, Mart 25, 2008

Paskalya

Yazmadığım zaman içerisinde güzel saatler geçirdim. Önce cumartesi günü büroya beni ziyarete gelen iki misafirden bahsedeyim :) Cumartesi öğlene doğru büroya geçtim, Çağıl ve kız arkadaşı ki biz ona Dilaracan diyeceğiz , bana geldiler ve sohbet ettik..Genelde dershaneden ve derslerden konuşmamıza rağmen güzel bir buluşmaydı..Sonra ben kuaförümden randevu aldım ve maniküre gittim..Artık temizlik günleri pazartesiye kaydığından eve dönmek gibi bir problemim olmadan günü bitirdik.



Pazar günü sabahı "car boot sell" (bagaj satışı) için Çalıştaydım.. Çok kalabalık ve güzel ürünlerin olduğu bir pazar oldu..Bir sürü şey aldım. Sonra bu hafta işler hep ters gittiğinden pazar günümüzü de hep iş peşinde geçirdik.Öğlen telefon geldi ve Çağıl kız arkadaşıyla beraber gelelim mi, bize bir şeyler ısmarlarmısınız dedi..Bizde karnınız açsa yemeğe gidelim dedik . Burada yeni açılan bir pizzacıya gittik hep beraber.Güle oynaya yemek yedik,ben bol bol fotoğraf çektim :))





Şehrin içinde bir yer olduğundan ve pencereleri çok temiz olduğundan etrafı seyrederek yemek yedik..Camdan gözüken çınar ağacına bayıldım ve dört kişilik bir aile olmaya da..Yemekten sonra deniz kenarına gidip bir şeyler içtik.Saat 4 .30 a kadar beraberdik.Hava çok sıcak olduğundan epeyce yanmışım..Hatta kocaman bir kolyem vardı, resmen izi çıkmış.


Gelip geçen okullular , Çağıl' ı ve Dilaracan' ı görünce şaşırmaktan ve bakışlardan kim tanıyor,kim tanımıyor anladım ben her seferinde :)) Dilaracan bana çok güzel Asortikkrep Teyze dedi :) En çok bu hoşuma gitti :)) Yani iki gün boyunca beraber vakit geçirdik ama sadece yemekte Uzunbey Dilaracan ile görüşebildi..Yani ilk defa sohbet ederek.. Ben iki çocuk yapmadığıma kızarak ve günü işimizin kalan kısmını yaparak bitirdik..


Diğer resimler car boot sell'den..Bu hafta çok canlıydı ve güzel ve ufak bir kaç şey aldım bende..Onlar bir sonraki yazıda..

Her satışta mutlaka ingiliz mutfağından bir kaç örnek oluyor..






İkea turu düzenleyen müşterimin standı..Bugün gideceklerdi İzmir'e bakalım benim siparişlerimde gelecek mi..?






Bu standın sahibi İngiliz hanım Fethiye Kültür Merkezindeki seramik kurslarına katılmış..Kendi yaptıklarını satıyordu pazarda..






Bu standların çoğu İngilizlerin..Yani Türkişi örnekler İngilizlerden :)


Bu değişik bir teknik..Yarısı resim yarısı yağlıboya..Ressam kadın yine bir İngiliz..daha çok ipek boyama yapmış alt resimde de gördüğünüz gibi..














Benim şal hastalığım yüzünden her hafta bir şal örneği buluyorum sizlere de ..Hem de bu hafta ki mavi :))


Göcekten gelen bir esnaf arkadaş,orada dükkanı var..bayılıyorum bu modellere..






























O gün Paskalya sebebiyle bir de koşu-yürüyüş düzenlediler..katılım genelde İngilizlerden oluştu.. Paskalya nedir?
Paskalya Hristiyanlıkta önemli bir bayramdır. Hristiyanlar her yılın Mart sonundan Nisan sonuna (Doğu Hristiyanlığında Nisan başından Mayıs başına) kadar olan döneme denk gelen Paskalya'da İsa'nın çarmıha gerilip ölmesinden sonra yeniden dirilişini kutlarlar.Paskalya tüm Hristiyanlar tarafından kutlanır. Yaygın olarak kiliselerde düzenlenen ayinlerin dışında, kutlandığı ülkeye göre değişik adetleri vardır. Bunlardan dünyada en yaygını Paskalya yumurtasıdır.