Salı, Aralık 29, 2009

Bu kalp seni unutur mu..?

Bu yazıda iki haftasonu ve aralardaki günlerde yaptıklarımıza dair notlar bulacaksınız.Resimler sırasıyla birbirini takip eden günlere ait. Aralarda yazmadıklarım çok her zamanki gibi. Hatırladıklarım daha kayda değer anlamında almayın. Daha çok yazmayı başardıklarımdır.Yoksa ne Burcunun bana gönderdiklerini -genelde paylaşmayı unuttuklarım onlar oluyor nedense - ya kırılmasın diye kenara kaldırmışımdır ya da birileri ellemesin diye ortaya çıkarmamışımdır. Birde annemin gönderdiklerine yetişemiyorum. Arada yazmadıklarım sadece yukarıda anlattığım nedenlerden sakındıklarımdır.



İlk resimler iki hafta öncesinin pazar yürüyüşü,(Ares diye bağırınca dönüp poz veriyor arkadaş:) hani şu Ölüdeniz manzaraları olan yürüyüşümüz.. O kadar keyifli başladık ki yürüyüşe, Ölüdenize hakim Babadağ eteklerinden, Likya yürüyüşünün başlangıç noktasından anlatamam.Biraz yürüdük ve karşıdan ki bu mesafe en az 800-900 m var iki köpek havlayarak bizi karşıladı.. Ben köpeğe o mesafeden baktım en az Ares' in iki katı..Bizimkinin kötü bir huyu var ev köpeği olduğundan kötü niyetli köpeklere yanaşmasını bilmiyor. Yakınlaşırlarsa yanına gitmeden durmaz ve bizde tasmasını açmıştık. Yakalamak bu etrafı boş alanda imkansız gibi bir şey. Bu durumlarda çok zor itaat ediyor , hala bu konularda iyi eğitemedik onu çünkü en az yapabildiğimiz şey bu.
Haftada bir böyle bir yürüyüşe çıkıyoruz,çoğu zaman zincirle geziyor ve şehir içinde de zincirsiz gezdiremiyoruz. O da herkes gibi bulabildiği ilk özgürlükte sınır tanımadan şımarıklaşıyor. Ben köpeğin iriliğinden korkup 200-300 m olan arabayla mesafemizi kollayıp hemen arabaya gitmemiz gerektiğini düşündüğümü söyledim..Köpek gelse ki o an her iki köpek deli gibi bize koşmaya başlamıştı, Ares'i mi tutmaya çalışmalı, kendimizi mi korumalı bilemediğimden biraz panik oldum. Birde dağ yolundayız, karşıdaki köpek hayırdan anlayacak bir cins değil ve tabiri caizse hayvan gibi :)
Neyse arabaya yetiştik o arada Uzunbey eline uzun bir sopa aldı, bu nedense hayvanları durdurdu,koşmayı bıraktılar.. Bizde yavaşça yine de arabaya yetiştik ve içine atladık. O kadar güzel bir manzarası var diye anlattı ki Uzunbey illa ileri gidelim deyince yolun sonuna kadar arabayla gitmeye karar verdik. Benim canım kıymetlidir, köpeğe rağmen inip yürümezdim, güvenemem elin köpeğine..
Arabayla bir ucu uçurum bir ucu kaya olan yeni bir yoldan gitmeye başladık. Manzara yer yer alttaki resim gibi.. Sonra Likya yolu başlangıcına geldik.Araba yolu bitti, nefis bir manzara.. Çok hoş bir yer.Arabadan inip resim çektik, dolandık oralarda.Ares neden ileri gitmediğimizi merak eden bakışlarla gezindi.



Güneşsiz hali böyle olan manzara, dağın diğer tarafından güneş yüzünü gösterince nefis bir deniz manzarası serdi önümüze..



Durduğumuz yerden Ölüdeniz ve otellerin görüntüleri hatta Ölüdeniz yolu, Gemile koyu ayak altında..


Gördüğünüz yerlerin tamamı otel ve tatil köyü..



Denizin dalgalarının sesi hala kulaklarımda.. O yükseklikte dalgaların sesinden başka ses yoktu zaten etrafta..


Ares Ölüdeniz manzarasını seyrederken..


Burası da arabayla gittiğimiz dağ yolu..


O gün orada yürüyemediğimizden dolayı başka bir yere gidelim dedik, hepimizin sevdiği Afkule yolunda Ares poz verirken.. Yürüyüş yapıp Kargı'ya Yörük Müzesine geçtik.


Gittiğimizde bizi enfes bir kahvaltı karşıladı..


Ne zaman gidersem gideyim o sofrayı ezberleyemedim daha. Her seferinde değişik bir sürpriz , değişik bir tat bizi karşılıyor.. Görüntüler bence nefis ama hepsi bu değil :)

Kendilerinin yaptıkları karışım meyvesuyu.




Burası da yenilenen müze kısmı. Artık iki katlı, o gün görüntülemeye makinanın şarjı yetmedi,düşünün yani..


En güzel resimleri koymaya çalıştım ama hepsi birbirinden değişik bir sürü eşya var, hangisini resimleyeyim şaşırdım..



Müzenin girişi..



Yer sofrası..


Yörük müzesi - Kargı Köyü / Fethiye


Normalde Fethiye' de hava sıcak olur, bizim kötü havamız ya yağmurludur çok o gün hiç hava açmaz ya da çok soğuktur dışarı çıkamazsınız..
Bunlarda bir kaç günden ibarettir zaten.Geçtiğimiz hafta bir gece soğuk oldu ve hemen şömineyi yaktık Uzunbey' le fırsat bu fırsat. Yoksa geçen kış yaktığımız şömine sayısı iki elin parmakları kadardır..Üşümeyince aramıyorsun da. Klimamız da oldukça iyi ısıtıyor.. Bu yüzden ancak özel gecelere kalıyor şömine keyfi.. Bacası üst katlardan geçtiğinden çıktığı odaları da ısıtıyor. Bu yüzden ben çok soğuk gecelerde yakıyorum. Yatak odalarımızda da klima var ama şömine bir başka.

Bu mantarı pazardan aldık,geçen hafta yedik, her zamanki gibi soğanla kavurup yumurta kırdım..


Geçen pazartesi Uzunbey kendine tatil verdi, o tatil olduğunda bende işten kaçarım doğal olarak :) İkimizin hafta arası en son ne zaman işe gitmediğini hatırlayamadım , sonra hava çok güzeldi, yürüyüşe çıktık Ares'le.. Oyuktepe koylarına gittik beraber,oradan görülen Karagözler manzarası ve Fethiye manzarası müthişti..

Hem yürüdük hem de resim çektim bol bol.. Solda marina, sağda 2. Karagözler..(Pelince bu resimler sizin için )

Marinanın yanından Fethiye ovası..

Önce böyle yukarıdan seyrettik, sonra da Ares'in durduğu yoldan öndeki küçük tepeye yürüdük.

Küçük tepeden manzara..

Tekne yapım yeri.. Aradaki yol tatil köyleri ve koylara giden yol, bazen tekne çekilir tamirat için ve beklersiniz yolda, önünüzden geçene kadar.. Trafik durur iki yönlü, bazen tek taraflı geçişe yardım ederler.

Yakın plan karagözler..

Mendos dağının başı dumanlı ..

Ares Fethiye'yi seyrederken..Çok manzara sever bir köpeğimiz var :)

Koylar büklüm büklüm ya, bir taraftan Fethiye manzarası varken diğer yandan arabayı bıraktığımız yerden Yassıcaadalar manzarası vardı.. Fethiye Körfezinin diğer tarafı görünüyordu.Hava da çok açıktı..

Ertasi gün o tarafta bir işim vardı, dönüşte güneş batarken dayanamayıp arabadan inip bu fotoğrafı çektim. Yine Karagözler bu sefer kıyıdan karşı taraf..

Çarşamba günü kendi ellerimizle yaptığımız mavikuş kartları.. Keçeden Berna ve arkadaşlar hazırlamış ama yapıştırmak bana da nasip oldu. Berna İstanbulda.
O gün boncukları koydukları kaplara bayıldım, ben fazla uğrayamıyorum ama arkadaşlar yapmış teneke içecek kutularından.. Sizler için görüntüledim.. Yarıdan kesip kapaklarını kıvırmışlar sonra da yemeni ve kumaş parçalarıyla süslemişler..

Keçeleri yaptık ertesi gün işe geldim tekrar büroya, kargon var dediler.. Birde açtım ne göreyim..Harika kaktüs bir tablo, yanında da enfes bir tebrik kartı. Leylak Dalı benim için göndermiş,aldığım en yaratıcı hediyelerden biriydi :) Tekrar teşekkür ederim.. Bende onu kuaförden çıkınca aradım, Leylak Dalı hanımefendiyle mi görüşüyorum dedim.. Kendi adımı söyleyince tanıdı :) Hediyesi büromda duvarda asılı, diğer arkadaşlarımdan gelen elişi hediyelerle beraber ..

Kendime aldığım son kitaplar..


Burcu'ya aldığım Cemil İpekçi tarzı elbise , buradaki tasarımcı bir hanımdan aldım yani o yaptı ama benim için Natur Fatoş getirdi :) (kitapçı arkadaşım)


2. el pazarından aldığım bahçe kitapları..

Ares, yörük müzesinde.. Hep beraber bu cumartesi sabahı gittiğimizde bizimle oturup etrafı seyretti.

Bu şarabı Kapadokyadan almıştık Turasan'dan.. Çağıl'la içtik cumartesi akşamı, hesapladığımız geceden bir gün sonra.Özel tatlı bir şaraptı yemek öncesi içilebilen.. Beyaz sevmiyorum ama güzeldi..
Bu pazar hava açık değildi bizde Kargı Plajına gittik Uzunbey'le, biraz yürüdük.. Ares kumda dört döndü.. Çok hoşuna gidiyor kumda koşturmak.

Kargı Plajı..



Akdağlar karlı, hazirana kadar bu manzara değişmez burada..

Ares..
Bu şarabı da pazar akşamı içtik, fiyatı çok iyiydi, şişe tasarımı nefisti. Çarşı'daki Dia'sadan aldık dün. Öküzgözü-Çalkara / Bergüzar. Bu markayı ilk defa içtim fena değildi.. (5.90 lira)
(Şaraptan anlamayan birinin şarap yazısı bu kadar olur :)) Ben şarap oburu değilim ki rengine ve kokusuna kadar yazabileyim :P
Artık karar verdim, ben de bundan sonra ondan özenerek içtiğim şarapların resmini koyacağım bloğuma :)

Tüm haftasonu boynumda bir ağrıyla geçirdim, ancak bu sabah bir ağrı kesici içince geçen ağrım akşam saatlerinde yine başladı. Bugün bizim arkadaş grubumuzdan dr.larla beraberdik, akşamüstü ben aslında ne senaryolar yazdım ama onlar adale ve kas sıkışmasından doğan bir şey diye düşünüyorlar..Dikkat edip , dinlenmemi önerdiler..İçim rahatladı, kötü birşey olsaydı en azından onlar farkederdi diye düşünüyorum. Ensemde hafif bir şişlik şeklinde ve geceleri ağrı yapıyor şimdilik,birkaç gün dikkat edip ondan sonra dr. a gitmeyi düşünüyorum.Şimdilik durum budur.Bu yüzden keyfim yok, bütün gün bu şekilde dolandım durdum.
Geçen seneyi inceleyebilecek zamanım benim ancak ocak sonu-şubat başı oluyor bu yüzden benden geçmiş sene yazıları beklemiyorsunuz umarım..Ben ajandamı bile şubatta temize çekebiliyorum..
Bu sene..
En sevdiğim dizi : Bu Kalp Seni Unutur Mu .. ? Şarkısı bir başka güzel , kendi bir başka..
En sevdiğim yer : Çalış sahili
En sevdiğim şarkı: Bir kaç tane oldu,ayıramadım.. İki alyans, Ben bir geceyim sen bir aysın.. Ayışığı sonatı, Adieu Jolie Candy, mavie..
Unutamadığım şarkı: Yerine sevemem..
Sevdiklerim: yürüyüş yapmak, dalgaları seyretmek, kahve içmek, resim çekmek ,kaktüsler ve bahçe keyfi..
Gelecek seneden beklentim.. Gelecek sene için plan ve projelerim çok, -herşeyin başı sağlık,özellikle yılın son günleri böyle olunca- planları gerçekleştirmeden yazmaktan hoşlanmadığımdan paylaşmıyorum ama beni bilen biliyor , benim hakkımda aklınıza gelebilecek şeyler benim planlarımdır, siz tahmin edersiniz :)
Senenin son yazısı olur mu bilmiyorum .. Seneye görüşmek üzere :)
(Çok uyuz bir yaklaşım ama yazmadan olmazdı )

Cuma, Aralık 25, 2009

Sensiz saadet neymiş..

Biz çocukken bu şarkılar TRT 'de çıkardı ve biz hayatımız boyunca bu tarz kaliteli işlerle yaşayacağız sanırdık..Oysa şimdi böyle şarkılar yakalayamıyorum artık .Beğendiklerimizin de ya bir kıtası ya da bir kaç cümlesi hoşuma gidiyor.. Aynı tadı yakaladığım şarkılarda eskilerin yeniden düzenlenmiş kayıtları çıkıyor..


Benim ilk aklıma gelen şarkılar ..






Yazmayı özledim.Bilgisayar başında olup yani gelgit halinde bir şeyler yazamayınca sıkılıyorum.
Vazgeçmeseydim bir eğitim için yarın Ankara' da olacaktım. Bir günlüğüne ama bu sene Çağıl sınava gireceğinden ben de bu eğitimi kullanamayacağımdan seneye erteledim. Hem çok plansız bir gidiş olacaktı ve istediğim şartları ayarlayamamış olacaktım ne yazık ki.. Olayları kendim planlamaktan hoşlanıyorum, şartlar tam değilse yarım yamalak işe başlamaktan hoşlanmıyorum. Hem Ankara'ya gitmişken en az iki-üç gün kalmalı insan keşfetmek için değil mi..? Kimseyle görüşemeden dönmek istemedim.. En son Uzunbey'le yeni evliydik ama iş için gittiğimizden hemen dönmek zorunda kaldık,yine bir günlüktü ama yoksa hep çocukluğumda yaptığım Ankara gezisinin hatıraları aklımda.. Özel olarak ailece gelip gezmiştik her yerini..
Dün kuafördeydim, iki arada bir derede kaçtım akşamüstü.. Sevgili Cesetizleri'nin beni de anlattığı bu yazıdaki gibi -düşündüğü gibi - koyusiyah-sarı kafa değilim ben, hiç olmadım da :)) Hep koyu kumraldım.Çikolata rengine yakın saç rengim,şimdi de en fazla üstüne bir-iki ton açığından gölge ya da biraz çikolata-kızıl karışımı oluyor..
Dün çok güzel bir hediye aldım , ayrıntısı fotoğrafıyla gelecek :)
Belki de bundan başka ayrıca bir yazı olur , hikayeleri resimlerden..Yılın son yazısı gibi..
Yılmaz Özdil yine kapak yazılarından birini yazmış.. Çok beğendim.
Bugün öğlende balık pazarında bir açılışa davetliyim..Sonunda burada da Tekirdağ köftecisi açıldı, hatta pazartesi orada yedik öğlende..Bugün de açılışı var Cezayir Ustanın eski yerinde..

Yarında kahvaltıya davet edildik, ayrıntılar bir daha ki yazıya..
Bugün yoğunum, öğleden sonram koşturmayla geçecek..
not: Bunu unutmadan yazmam lazım..Akşam reklamlarda çikolata gördük Çağılla, çekip koltukları ekran önünde keyif yapıyoruz dizdize.. Ben bazen ayağımı onun dizinin üstüne atıp uzatıyorum, inidirsemde bazen o yakalayıp uzatıyor,kankalar gibi şakalaşıp tv izliyoruz,ya da o dizinde bilgisayar hem konuşuyor hem de bir şeyler indiriyor falan..Çikolatayı gördük ya aklımız başımızdan gitti, markayı hatırlamıyorum da golden yazıyordu sanırım.Hadi gidip alalım dedim, ama bize yakın mahalle bakkalları falan var , marketler araba mesafesinde bence, çoğu kişi yürür gerçi ama ben o saatte arabasız çıkmam. Atladık arabaya Tansaş' a gittik, çikolata aldık döndük, aslında içki içecektik ama bugün okul var diye vazgeçtik,bu akşam içeriz diye karar verdik. Ben ona yarın akşam içeriz diyorum o da bana evde ne var diyor,şarap dedim yüzünü ekşitti, arkadaş sanki köpek öldüren içiyoruz evde, çok kaliteli şaraplarımız var.. Genç ya şarabın tadına varmamış biri daha işte :) martini ve J.Walker da var , cephanemiz yüklü güzel zamanlara saklamışım, oğlumla başbaşa daha güzel zaman mı olur :) Babamızda katılırsa ne ala..Birde Gülderen'in hediyesi babasının koleksiyonundan bir şampanyamız bile var.. Bu akşam isterse içeceğiz işte.. Sınavları dershanede güzel geçmiş, kutlayacağız.. Yarın da dershane yokmuş , o da bizimle kahvaltıya gelebilecek.
Bu arada Çağıl bölüm değiştirdi, kendi okuduğu bölüm dışından sınava girecek, sene başından beri dershanede farklı sınıfta. Bilenler için meslektaş olacağız diyelim.. Ya da o yolda ilerliyor..Kendi seçimi, hiç karışmadık. Hayırlısıyla,sene sonunda istediği yolda ilerler diyorum.

Çarşamba, Aralık 23, 2009

Yeni yıl pazarı - 2

Kaç gündür resimleri koymak istedim ama bir türlü yetiştiremedim.Bugün Zen'e masaja gittiğimde farkettim ki cumartesiden beri yazı yazmamışım.Yoğunluğu görün artık. Pazar günü 2. el pazarında görevliydim. Sabah altıda kalkıp pazara gittik. Gidip Fatoşu ve eşyaları aldım. Pazaryerine geldiğimizde saat yediyi on geçiyordu ama biz neredeyse pazara son girenler arasındaydık.Bu resimler tabii ki yeni yıl pazarından.Pazar günkü resimler daha sonra.Zaten yeni yıl pazarında o kadar çok resim çekip yoruldum ki bu pazardan üj bej resim çekip bıraktım.. Çektiğim resimleri yaptığımız tanıtımlarda,broşürlerde ve takvimlerde kullanıyoruz çoğunlukla.. Ben sadece blog için çekmiyorum yani.. Bazen basına da veriyoruz haber yaparlarken kullansınlar diye.

Noel babamızla resim çektirmek isteyen çocuklar kuyruk oluşturdular önünde..

Sırayla gelip hediyelerini aldılar.


Sağdaki Çalış Karnavalı maskotumuz ..

Bunlar elde yapılan bebekler.





Bu Alman Hanımın standı geçen seneki el sanatları pazarında da vardı.. Yine her işi ayrı güzeldi ve güzel sergilemişti.





Güzel bir takıydı..Oyadan yapılmış.

Oya ve kumaşla yapılan bileklikler..



Artık sonuna doğru yoruldum sanırım.. Bu resim benim çektiğim resmi beğenmeyen biri tarafından çekildi.O zaman bende ikinci makineye geçmiştim. Adam gerçekten benden güzel çekti şimdi hakkını yemeyeyim..Meydanı ona bıraktım.Benim resmimi de çekti aslında.Sürpriz olarak onu paylaşacaktım ama Çağıl resmi hiç beğenmediğinden koymadım,üzgünüm..

Yer minderi
Çıntar, bu yörede çok sevilen ama benim yiyemediğim mantar. (Bu seneki Kuzu Göbeği Mantar Festivali 3-4-5 nisanda Üzümlüde yapılacak yine.Dün Üzümlüyü arayıp Dikencik Evlerinden öğrendim. İlgilenenlere duyurulur.)

Örgü şaraplık..


Pazarın kurulduğu sahil.


Manzara mı yoksa ürünler mi güzel..?
Cevap: Her ikisi de.

Tavuklardan daha önce almıştım, saksı süslerinden de aldım.
Pazardan Roka Restauranta geçip Yılbaşı gecesi için Gülderenle rezervasyon yaptırdık.Her ay beraber yemeğe gittiğimiz grupla kısmet olursa Roka 'da yeni yıla gireceğiz.
Roka hem evimize çok yakın, hem de rahat bir yer olsun, bizbize olalım dedik. Dünya mutfakları konusunda zaten uzmanlar, bize güzel ve özel bir menü hazırladılar.Gülderenle ben de yardımcı olduk .


Biraz sohbet edip eve geçtim ben. O gün öğleden sonrayı uyuyarak geçirdim.. Akşam kalkıp tv seyrettim gece yatana kadar.
Muhteşem bir yılbaşı pazarıydı.Yaklaşık 2000 kişi pazarı ziyaret etti.Hava çok güzeldi.Marmaris, Köyceğiz,Kaş ve Kalkan'da yaşayan yabancılar da gelmişti. Böyle bir çalışmada emeğimin bulunması özellikle mutlu etti. Daha sonraki hafta genel bir toplantı yapıp pazarı konuştuk, diğer çalışmalara da hız verdik.