Cumartesi, Ağustos 28, 2010

Geceyi sana yazdım

Dün güzeldi :) güzel geçti. Bazı zamanlar konuşmaya hatta bazen karşımdakinin konuşmasına çok ihtiyacım oluyor. Bunun nasıl bir şey olduğunu ancak yaşarsanız anlarsınız. Aslında yazacak çok şey var, konuşacakta. Bitmiyor bir türlü. Hep bir şeyleri düşünmek, o düşündüklerinden ve hissettiklerinden keyif almak çok güzel bir şey. Karşılık beklemeden yaşamak.. İçinden dua etmek bir yandan aynısının tıpkısı olsun diye, ama kimseye söylememek ne olduğunu. Kendinle fısıldaşmak, aslında haykırmak istemek.
Denizlerde yüzmek kadar özgür hissetmek. Yazmak , tuşları ezercesine, kafandakilerden kurtulana kadar yazmak.Bir yandan da hayatı kodlamak yavaşça.. Ya da seni kodlamasına izin vermek.
Bu sene yaz nerdeyse bitiyor, mevsimsel olarak demek istedim.Buralarda kasıma kadar hava güzel, hatta en güzel zamanları başlıyor. Yürümek istiyorum çokça.İçimdekileri doğayla paylaşmak ya da sayfalarla,bilmiyorum. Parmaklarım ağırana kadar yazmak, ayaklarım yorulana kadar dolaşmak istiyorum.
Ve dinlemek hayatı..Bana verebileceklerini duymak sonuna kadar, paylaşmak.Çok mu şey istiyorum diye kendime soruyorum bazen. Dokunsam bir çiçeğin özüne,ona zarar verirmiyim diye korkuyorum. Herşey silinip gitse ve ben sadece dinlesem , zaman dursa, hesaplaşmalar olmasa ve hayat kalbindekileri açmak kadar kolay olabilse keşke...
Bu da böyle bir yazı olsun bir kenarda. Arada sırada iç döküntülerimi paylaşsam diye yazdıklarımdan.

Salı, Ağustos 24, 2010

Şimdi artık seni koklar yalnızlığım..

Geçen hafta Çağıl' ın okul belgelerini hazırladık. O bu pazartesi uçakla İstanbula gitti. Bende bir terslik olmazsa gelecek pazartesi akşamı (30 ağustos akşamı) gidiyorum. O gün aynı zamanda elsanatları sergimiz var .(ziraaat bankası arkasında.)
Çağıl'ı Dalaman Havalimanına bırakıp Dalyan'a geçtik. Arkadaşımız yeni açılan bir Spa otel'de çalışmaya başladı.Hem onu ziyaret ettik hem de oteli görmüş oldum.
(BC Spa Hotel Dalyan ) Otel çok güzeldi, konaklama bölümü açılmış, spa da en kısa zamanda hizmete girecek. Sık sık ziyaret etmeyi düşünüyoruz bundan sonra kendisini :)

Dün Dalaman, Dalyan, Ortaca ve Göcek yaptık gitmişken. Akşamı buldu dönmemiz.Ben direk eve girdim , Uzunbey işe gitti beni bırakıp.

Bugün toplantı yapıp sergiye ne çıkaracağımıza karar verdik hep beraber.

Bu sabah ilk defa biraz yürüyebildik, sanırım- sabahları ama bir nebze sıcaklar azaldı. Çay içtik sonra denize karşı oturup,öyle işe geldik.Yürümeyi hele denize bakıp çay içmeyi özlemişim.Buraların en güzel zamanları baharlar, kim ne derse desin ama İstanbul'u ve annemleri de çok özledim. Taa mayıstan beri görüşemiyoruz. Çağıl bey keyifte kuzenlerde, onlar iki kardeş, ikisininde erkek çocukları var liseye giden, bizde beraber büyüdük ya çocuklarımızda şimdi yakın yaşlarda.. Onlarda küçük benim ama en büyük çocuk bende :)


Balkondayım, hava karardı, iftar saati.Yazıya öğlen başladım ama bitiremedim.Yan bahçedeki otomatik çim sulama aletinden gelen sesten başka etrafta klima sesleri var, oysa daha önceki gecelere oranla hafif bir esinti var.Bu da gecenin ilerleyen saatlerinde daha serin olabileceğinin işareti. (Ben yazıyı bitirene kadar gece oldu, etrafta melissa kokuları içinde yazıyı yazıyorum)

Bu aralar yine asi gece kuşu modundayım.Canım uyumak istemiyor. Canım çalışmakta istemiyor hatta işe gitmek.Çok ilginç çünkü ben işime hep isteyerek giderim. Keyif alırım çalışmaktan.Ben çocukken annem böyle derdi, çoğu özelliğim gibi bu özelliğimde ona çekmiş :) Okula hep isteyerek giderdi, çok sosyaldi, evde üç çocuk ama o türlü etkinliklerde, günlerde, gönüllü işlerde çalışırdı. Uzağa gitmemek lazım demek ki :)

Yarın akşam Göcek'te "Vatan için elele " platformunun hayır kampanyası için çalışması var. Gitmek istiyorum Uzunbey'le belki Zehra'lar da gelir. (Cafe derins)

Uzun zamandır paylaşacağım bir türlü fırsat olmadı. Hisarönünde bir rus işadamı küçük bir havuza iki yunus atıp gösteri merkezi yapmayı istiyordu.Yaptı da ama burda önce yabancılar ağırlıklı olmak üzere bir direniş var Yunusların özgürlüğü için. İşte bu yunuslar için aslında ilk başta yola çıkıldı ve peşine de çevre için dendi, bir caz konseri yapılacak geliri de yunuslara ve çevreye harcanacak.
Konser Aksazlar Koyunda, özel konuklarımız var. 10 eylülde Aksazlar Koyuna bekliyoruz ..Yunuslar ve çevre için. (Giriş 20 lira.)

Çağıl İstanbulda, bu gece 2. gece .. Geçen kış zordu ama bu kış sanki daha zor geçecek.. Onun için seviniyorum,önünde yeni kapılar açılacak..Heyecanlanıyorum bir yandan, kendim içinse birşey diyemiyorum. Benim için zor olacak sadece içimden bunu yazmak geldi.

Özlediklerimin sayısı çoğalıyor uzaklarda...

Fotoğraf : Dalyan

Not1- FETHİYE HALKI HAYIRSEVERDİR :)

Not2- 22 ağustos bizim evlilik yıldönümümüzdü, o gece bir rüya gördüm. Rüyamda çocukluğumun büyükçekmecesinde bir arkadaşımla geziyordum :) Hayır olsun.

Perşembe, Ağustos 19, 2010

Sesimde söyleyemediğim sözler var..

Hem yazacak çok şey var hem de yok. Aslında hareketli ve yorucu geçiyor günler, her yer gibi buraları da cehennem gibi. Klimalardan nefret ediyorum.Doğayı katlediyor ve çok sağlıksız. Bu yüzden elimden geldiğince açmamaya çalışıyorum.Çok terliyorum ama terlemek sağlıklı diye sesim çıkmıyor.Bir yandan da biraz hava serinlesin diye bakıyorum.Bu akşam uzunbeyle karşılıklı balkonda bilgisayarlarda oturuyoruz.Çağıl içeride tv seyrediyor. Balkon sanki biraz daha serin içeriden. Fotoğraflar geçen pazar gittiğimiz Kıdrak'tan.

Kıdrak koyu

Kıdrak Koyunun ağaçlık tarafı..Yanı Likya World.
Koyun sırtı Babadağ'a dönük.Paraşütçüler atladığında yukarıda bol bol seyredebiliyorsunuz. Dağın görünen yüzünden değil,daha da yüksekten atlıyorlar..

Hafta arası Rana'da yapılan bir kaçamaktan.. Rana doğal taş ve takı dükkanı olan arkadaşım.

Burası da pazar günü önce yemeğe gittiğimiz Kabak Olive Garden.
Yemek yemek ve dinlenmek için gittik, güzellikleri yiyip Kıdrak Koyunda denize girdik.

Bu sefer hava daha sıcaktı.

Kabak Koyu,
-olive garden de havuz yapılana kadar sadece bu şekilde seyretmeyi düşünüyorum :)

Ahmet Bey, kiremitte köfte, Talin benim önermemle tavuk sarma , yine benim ısrarımla Uzunbey'de asma yaprağında tavuk aldı ki yarısını bölüşelim ,bende tadayım. Tavuk sarma

kiremitte köfte

Asma yaprağında tavuk. Bu sefer yediğimiz değişik bir yemekti ama ben beğendim.



Tabii ki zeytin..

Bu güzelliklerde Cafe derins'ten çıkma.. Nefis çin çin böreği, evde yapılmış ama kendimi İstanbulda bir cafe de yemek yiyiyor hissene kaptırdığım tatlarıyla hepsi çok güzeldi..
Böğürtlenli Cheese cake Zehra'nın özel çalışmasıydı..(Ayrıntıları onda , çünkü tatmaktan nereye ne koydu öğrenemedim..) Çok güzeldi, o gece bayağı bir zaman geçirmişiz ancak kalkınca farkettik çok oturduğumuzu..

Bu aralar canım yazmak istemiyor-aslında çok ilginç ! çünkü ben yazarak rahatlayan biriyim.- Bu yüzden içimden yazmak geçene kadar biraz kendimle başbaşa kalmak istiyorum.

Güncelleme: Yazıyı yazdım uyudum ve birden geçen hafta Ares'le yaşadığımız macerayı yazmadığımı farkettim.Oysa çok önemli. Deniz kıyısında ara ara gittiğimiz denizyıldızı diye bir yer var,plaj ve yemek yeri Yanıklarda. Her gittiğimizde bağlı olan kangal köpekleri vardı,hatta bazen biz Ares yanına gitmesin diye özellikle Ares'i bağlıyorduk. Çünkü Ares Red-Kit'in köpeği Rintintin gibi herkese dost ve evde yaşadığından tehlikeli olaylara nasıl yanaşacak hiç bilmiyor.

Kısaca biz arabadan indik, kangal zaten bakımsız ve stresli bir köpek, açıkmış.Biz indiğimiz gibi kokumuzu aldı ve hemen yanımıza geldi. Daha Ares'i görmesiyle saldırması bir oldu.Direk boğazından boğmaya çalışıyor. Uzunbey kangalı ayırıyor ama tutamadığımız için tekrar saldırıyor. Ben ahşap sehpayla aralarına perde yapıyorum,bambu koltukla ayırmaya çalışıyorum,yok kangal direk Ares'i bir tavuk gibi alıp önüne boğazını ısırmaya ve boğmaya çalışıyor.Hayatımın kabuslarından biriydi, 15-20 dakika köpeğin elinden onu kurtarmaya çalıştık.Biz resmen Ares'i ölümden kurtarmaya çalışırken etraftan sahipleri bile müdahale etmediler. Koşmaktan bitap düştük, kangal Ares'in peşinde, biz kangalın.Uzunbey araya giriyor yakalıyor ama ısırmak için hamle yapınca yine elimizden kaçıyor.Ben bile araya girdim ki korkarım başka köpeklerden ama o an ölümle burun buruna gelmiş köpeğiniz gözünüz görmüyor.

Uzunbeyle ikimiz her seferinde kangalın elinden aldık ama plaj ya kapalı bir ortam yok köpeği sokup kurtaralım.Kangal olaya kilitlenmiş,Ares'in peşini bırakmıyor. Anahtar ve çantamız ortada yok, uzunbey kangalla aresin arasına girdiğinden elinden bırakmış, biz koşan köpekleri yakaladığımızdan otoparkın oraya kadar koşturmuşuz, arabanın etrafında can pazarı yaşıyoruz. En sonunda aklımıza araba geldi, dönüp anahtarı buldum ve hemen arabayı açtım. O arada uzunbey hala köpekle aresi ayırıyor. Ares allahtan bizden ayrılmıyor,çünkü ares koşuyor ama kangalla başedecek gibi değil,yine de çocuğum canını kurtarmak için bizden ayrılmadı. Ben hayatımda bu kadar çok bağırdığımı hatırlamıyorum.Derdim birde ares'in koşup uzaklara gitmesi,eğer giderse iki köpeğe kesinlikle yetişemeyiz. Oysa kangal aresin boğazına yapıştıkça biz araya girip alıyoruz. Neyse arabayı açınca aresi bir şekilde arabaya bindirdi uzunbey, ancak o zaman sahipleri gelip yardım ettiler de biz de nefes aldık.Sanki kangalın onu boğazlaması allahın emri,ancak öldürünce alacaklar elinden.Başkalarına değil ama bize yardım etmediklerinden onlara kızdım,birde gündüz köpeği açmalarına.


Arabaya bindik ama arkaya ares'e bakamıyorum. Titriyoruz hepimiz.Hem sinirlerimiz bozuldu, hem de yorgunluktan.Ölüm-kalım savaşından inanamıyorum ki köpeğimiz sağ çıktı ama kesin üç beş yeri parçalanmıştır diye düşünüyorum. Boğayım ya sinirim bir türlü geçmiyor, en son kendime geldiğimde ona bir şey olsaydı öldürürdüm onu diye kangalla sahibine bağırırken uzunbeyin arabaya binmesiyle ancak ares'i kurtarabildiğimize inandım. Orayı hemen terkettik,nefes nefeseyiz.Arabayla yeterince uzaklaşınca inip ares'i kontrol edebildik ancak. İlk aşamada görünen bir şey yok, iyi.Uzunbey düşmüş o arada dizi kanamış, farkettik,benim bacağımda çizik var,ne olduğunu bilmiyorum. Su içtik,ona da içirdik.Eve geldik, direk banyoya gittik. Ares'te ağzının altında bir kesik, kalın deri kemer tasmasında üç diş izi, allahtan tasma deri ve geniş olduğunda ve biz hemen boğazına saldırdığında boğuşurken kangalı ayırdığımızdan boğazına ulaşmamış kesikler ama boğazında kırmızılık var en az üç tane. O gece farketmemişiz, pazartesi sabahı sırtında bir iltihaplanma olmuş,onu da ilaçladık iki gün önce. Aşıları tam,veterineri korhan'a da kontrol ettirdik. Ölümden döndü canım benim. Biz olmasaydık kangal kesin onu boğardı. Bu anlamda çok tehlikeli bir köpek o. Konuşlanmış füze gibi direk boğazına saldırıyor. O gece rüyalarımda ve her gözümü kapadığımda o sahneleri tekrar tekrar yaşadım. Bir daha öyle bir şey yaşamak istemem. Kalın deri tasma sayesinde ısıramamış , hemen dikenli bir tasma aldık ve sırtındaki yara iyileşince onu takacağız. İyi kurtardık ama anlatırken bile beni ürpertmeye yetti yine.

Çarşamba, Ağustos 18, 2010

Yemişim Evet' ini..

Bu yazı aslında uzun uzun bu haftasonu yaşadıklarımdan, gezip tozduklarımdan, yedik içtiklerimden oluşan bir yazı olacaktı ama sizler için bir sonraki yazıya kadar bu etkinliklerimden vazgeçip araya bunu sıkıştırdım.
Nedeni biraz önce bir mesaj aldım,baksana ne yazmışlar diye.. Baktım ki o da ne, hem de bir kadın efendim tüm maddelere evet diyormuş da zaten evet demek kadar normal bir şey yokmuş da, neden bir referandumu bir adama göre cevaplıyormuşuz da falan filan. Yazabilir,rahatsızlığım bir "kadının" bunu bizi inandırmak adına yazması. Samimiyetine inanmadım o başka.
Herşeye Evet demek bu kadar kolay olmamalı.
Bence bu yazının başlığı seviyesinde yazmayınca bu millet anlamıyor. Biz boşuna gündüzleri gezip insanlara kendi çıkarlarına ters düşen maddeleri anlatmaya çalışıyoruz.. Biz boşu boşuna bu referandum sonrası en basitinden karar mercileri içinde kişisel davalarınızda devlete karşı tekrar tekrar hak arama hakkınızın kalmayacağınız anlatıyoruz, boşu boşuna bu tüm maddelere hayır diyemeseniz bile bunun bir tek maddeyle neden oylamaya sunulmayıp hepsinin ve arada tümünün geçirilmesi için bu tarz bir yaklaşımda olduğunu anlatmaya çabalıyoruz.
Birde arada yok ben Atatürkçüyüm diye yorum yazanlarda var ki sanki her Atatürkçüyüm diyen için Evet' leri yapıştıracağız. Yok be gülüm, biz Atatürkçüler öyle sizin yaptığınız gibi aramızda biri evet dese bile koyun gibi her dediğine Evet demeyiz, sorgularız biz ,partiler ne derse desin bildiğimizi oylarız, babamız dese şüphe ederiz, tek kişi kalsak bile Evet demeyiz, başkalarını pek dinlemeyiz, Hayır'ı çakarız, HAYIRSEVERİZ, hayırsız değiliz, hayır'lı evlatlarıyız bu memleketin.

Not: 1- Kurabiyeler Cafederin's in "Referanduma Hayır" çalışmalarında yaptığı özel çalışmalardan biridir, Evet'leri yedik son toplantıda :) Hayır'lar kaldı.

Not: 2 -Seviyeli bir şekilde yazmaya çalıştım, seviyeli bir şekilde yorumlarınızı cevaplamaya çalışacağım, bekleriz efendim..

Not: 3- Hani demokratik olmak için referandumda evet dememiz gerekiyor ya, biliyormusunuz ki mayıs ayında çoğu kişiden habersiz geçirilen bir madde var ki sivil toplum örgütleri referandum çalışmalarına katılamıyor.Basın açıklamalarında bulunamıyor. Sadece siyasi partiler bu çalışmaları yapabiliyor. Sizce neden..? Yorumlarda cevap yazacak arkadaşlar öncelikle bu demokratik yaklaşıma cevap verip öyle olaya yaklaşsınlar bizde aydınlanalım.

Cuma, Ağustos 13, 2010

sınav sonucu..

Sancılı saatlerden sonra sizinle paylaşabilirim artık :)

Çağıl, İstanbul Kültür Üniversitesi İletişim Sanatlarını Tam Burslu olarak kazandı. Bunun yanında gerek Büyükçekmeceye yakınlığından dolayı (okul kampüsü Ataköy'de yurdu da Şirinevler'de) gerekse istediği bölümlerden birini kazanmış olmasından dolayı çok sevinçliyiz.

İlk kutlamayı akşam İstanbuldan gelen okul arkadaşım ve arkadaşlarıyla yemekte yaptık ama sanırım bu kutlamalar biz İstanbula gidene kadar sürer :))

Perşembe, Ağustos 12, 2010

Sen uzaklarda değil..

Son günlerde elimden çıkaramadığım , başka yüzükler de taksam yine de çıkarmaya kıyamadığım yüzük bu. Bir arkadaşıma hediye geldi, ben çok beğendim.. Hediye olduğundan sana veremem ama beraber takalım dedi. Olur dedim.Ben kimseyle bir şey paylaşmam,yani özel eşyalarımı ama bunu paylaştık :) Şimdilik ben takıyorum, gelecek pazartesi ona vereceğim..
Aynısından bulursam alacağım, ya da sipariş yaptıracağım Gözdeye.. (Gözde kendi tasarımlarını kendi yapabilen biri, Fethiyeli ama biz İstanbul kaynaklı tanıştık.Çarşıda kuyum dükkanı var,adıyla aynı) Olmadı ilk buna benzer bir yüzük bulduğumda alacağım. Anıtkabirde satılıyor mu bilmem, bu kış Ankara'ya gitmeyi düşünüyorum :) o zaman bakarım.. Yanında K. Atatürk imzası var, son zamanlarda bu kadar özendiğim bir şey olmamıştı.
Dün çok güzel bir şey oldu :)) Yani burada paylaşmak istemediğim ama bana mutluluk veren.Ben artık daha rahat kendimle konuşabiliyorum.. :) Yani buna konuşmak denirse..
Ben normalde kıskanç biri değilim, yazılarımdan da anlamışsınızdır zaten. Dün kendi kendime bir kıskançlığımı da itiraf ettim sanırım yine kendimle ilgili. Bu pek başkalarıyla ilgili bir şey değil, yani buraya yazmaktaki amacım sadece kendime şaşırdığımdan dolayıdır.
İnsanın kendi kendinle konuşması da bir şeymiş, yani bunu sessizce fısıldamaktan sesli hale getirmek bile insana mutluluk verebiliyormuş. Güzelmiş :) Sık sık yapmalı aslında, yani beyin ve kalp sağlığı için. Sadece bana mutluluk vermesi bile yapmak için bir sebep olmalı. Müzik dinlemek kadar rahatlatıcıydı, güzeldi, özgür hissettirdi..
2010 Türkiye'de Japon yılı dolayısıyla yapılan bir etkinlikten arkadaşlarımızın bize hediye ettiklerinden.. Fethiye Lionslarından geldi.Aldığım en orjinal hediyelerden biridir herhalde..
Saç bandını şimdilik bir kenara ayırdım, yukarıdaki yazı bende ve origami eşimin odasında, büroda.. Hediye getiren Japon ilişkileri için çok çalışan arkadaşım Zeynep Kocasinan.
Bugün kendime izin verdim, Çağıl'la beraber takılacağız :) Yarın sonuçlar açıklanabilirmiş,sanırım heyecanlıyım.. Şimdi onu yemeğe götüreceğim dışarıda, sonra da gezeriz beraber. Yarın sonuçları öğrendiğim gibi burdayım. Sizlerle de paylaşacağım.
Referandum da sandıkta görevliyim :) Sadece konuşup,oturup seyretmek istemiyorum bazı şeyleri. Fethiye'de VATAN İÇİN ELELE Platformu kuruldu, " Referandumda Hayır " konularında çalışacağım.Parti gözetmeksizin bu konuda her destek isteyene de destek olmayı düşünüyorum. Çocuğunuzun geleceğini sadece yiyeceği ,içeceği konusunda onu iyi büyüterek hazırlayamıyorsunuz ne yazık ki. Özgür ve kişisel haklarına müdahale edilmeyecek ortamlarda da büyümesi şart. Hatta büyüdüğünde topraklarında kendi bayrağı salınan bir ülkede olmalı.
Bu gece uzun olacak..
Not: 1 Sonuçlar yarın saat 10.00 da açıklanacakmış.
Not: 2 Referandumda sandık başında evet mühürleri kullanılacak ya insanların kafalarını karıştırmaya çalışanlara inat diyorum ki mühürde ne yazarsa yazsın siz "HAYIR" basınız, çevrenize de mutlaka bu uyarıyı yapınız !

Cumartesi, Ağustos 07, 2010

bu sabah güneş doğmuyor..

Geçen hafta çok sancılı geçti bizim için. Üniversite tercihlerini yaptık,yaptık ama günlerce de boğuştuk listeyle. Dün tercihleri teslim etme zamanı bitti.Biz çarşamba günü teslim etmiştik. Yine de düzeltme ya da değiştirme yolu açıktı düne kadar.Artık ayın yirmisini bekliyoruz, sonuçlar için.
Bizim için çok zor oldu,çünkü Çağıl annemlerde kalacak kazanacağı üniversiteye bağlı olarak. Şimdi öyle yerler var ki okul iyi ama yol uzak. İstanbul başka şehirler gibi değil, hayatı yolda geçecek.İlk seneden eve çıksın istemiyoruz babasıyla.Bunları gözeterek tercihlerle boğuştuk günlerce. Bazı okulların yurdu var, eğer onlar olursa yurtla çözüyoruz ama bazıları içinde çözümü sonradan üretmek gerekecek,artık babamında dediği gibi hangi okulu kazanırsa duruma göre çare üreteceğiz.
İki şehir yazdık sadece,Çağıl başka yer istemedi. Çoğunluk İstanbul, birde Eskişehir. Arada puanı diğerlerine yakın bir bölüm var Anadolu üniversitesinden, yani onu da kazanabilir..
Eskişehir hem şehir olarak hem de bölüm olarak güzel olduğundan ona da en azdiğerleri kadar sevineceğiz.
Bu ayın yirmisinde öğrendiğim gibi yazacağım sonucu.Bütün arkadaşlarımız, dostlarımız en az bizler kadar sabırsız sonuçları bekliyor.
Bu sene çok zordu,hayatımın en zor senelerinden biriydi diyebilirim.Sınavlar önce ikiye sonra da kendi aralasında ikinci sınav ikiye ayrıldı. İlk sınava Fethiye'de girdiler.İkincinin iki sınavına da Muğla'da.Okuyorsanız biliyorsunuz zaten ama çok zor oldu.Sadece kendimiz için söylemiyorum.Onbin öğrenci girdi Muğla da. Yani Muğla'nın bütün ilçelerindeki çocuklar,aileleriyle beraber sınavdaydı.Yoğunluğu düşünün artık.Muğla alan olarak Fethiyeden de küçük. Çağıl sınavdayken uzunbeyle oturup hesapladık, her aile kişi başı min. 50 lira harcasa , yaklaşık iki sınav için gidiş geliş 2 trilyon para hesapladık.Bu parayı da bir hafta arayla harcıyoruz ülke olarak.Biz bu kadar zengin bir ülke değiliz bence. İlla topraklarımızdan petrol çıkmasına gerek yok.Kazandıklarımızı böyle har vurup savurmasak yine zenginleşiriz.
İlk sınavı Fethiye'de yapabiliyorsak,ikinci sınavları da yapabiliriz demek ki,ne gerek var Muğla'ya gitmeye.. Hem de bir hafta arayla. Çoğu çocuk gidip gelmeye alışkın değil,çağıl akıl etti de biz akyaka da kaldık.Çoğu çocuk, genelde 2-2.5 saat süren yoldan midesi bulanmış ve sınavlara kötü psikojiyle girdi. Otobüsle Muğla 4.5 saat. Ondaki sınav için buradan beş otobüsü var,ancak onunla gidebilir Muğlaya.. Beş otobüsü için dörtte kalkması gerektiğini saymıyorum bile. Orada kalmaya kalksa Muğla küçük bir yer, otelleri yok denecek kadar az ve çoğu kötü,onbin öğrencinin orada konaklamasını düşünebiliyormusunuz..? Bunlar sınavlar orada yapılsın diye tutturmadan hesaplanmalıydı ama nerdeeeeee.!!!
Bunları birilerinin düşünmesi gerek..

Gelelim bizim durumumuza Çağıl anadolu lisesi mezunu yani sayısalcı ama son sene fikir değiştirdi ve TS girmeye karar verdi. Bizde karışmadık,o hangi mesleği istiyorsa onu sevsin onu olsun istiyoruz.Yalnız, puan tarzı değiştiğinden imamhatiplilerle ve meslek liselilerle aynı statüde sınav katsayıları farklı değerlendirildiğinden onlar gibi durumu sınava girmeye az bir zaman kalana kadar belli olmadı.Düşünebiliyormusunuz, lise son sınıfa başlıyorsun,bölümünü seçiyorsun,taa ağustostan dershanede bölümünü seçiyorsun, sonra biri çıkıyor katsayıları değiştiriyor,tamam diyorsun yola devam etmek zorundasın çünkü tüm olasılıkları ona göre belirlemişsin.. Çok çalışıyorsun, kat sayıların etkilerini en aza indirgiyorsun.Sınav kılavuzlarında tercihleri yani hangi bölümden gireceğini yazıp ilk başvuruları yapıyorsun, bir gün çıkıp birileri
sana diyor ki sınav sistemi değişti.Hadi canım,şaka mı bu..? !! Bu böyle nisan ayına kadar üç kere değişti.
İnsanda motivasyon diye bir şey bırakmadılar ki. Sonra en aza indirgendi güya.. Bir kural sınava giriş kılavuzları doldurulduktan sonra üç kere değişir mi..? Değişirse de bu sene sınava girecekler buna dahil edilir mi..? Bütün sene kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar bu çocuklarla..Türkiyede kurallar değişir,değişirde tam üç kere değişen tek yıl bu yılmış arkadaşlar.Çocukların durumunu düşünebiliyormusunuz..? Çağılla yıl içinde böyle krizler yaşadık, bölüm değiştirecek pozisyon yok,çünkü tüm hazırlıklarını ona göre yapmış, birinci dönem ağırlıklı kendi derslerine çalışmış,özel çalışmalar yapmış,gelsen şimdi tekrardan sayısal gibi derslere baştan başla olur mu..? Zaten bölüm tercihlerini kılavuzda işaretlemişsin o da olmaz.
Son sene dershaneler ikinci adresleri, bu çocuklar nasıl ağustos başında çalışmaya başlıyorlar, haziranda sınavın ertesi gününe kadar çalışıyorlar, normalde sınav haziranın 27 sinde bitti ama biz ancak şimdi tercihleri verdiğimizde bir rahat nefes alabildik. Bugün ayın yedisi..ağustos yedi.Tam bir yıldır cebelleşiyoruz,daha da bitmedi. Ayın yirmisinde sonuçlar gelecek, okullara kayıtlar 31 ağustos -yedi eylül arasındaymış.Yani o zamanda ya istanbulda ya da eskişehirde olacağız kısmet olursa..- Olsunnnn ya, yazık bize :))
İkinci sınavları da ikiye ayırmak hatta bazı öğrenciler çift branş girdi, hangi akıllının fikri tebrik ederim :P Böyle bir şey var mı ya..? ! Sınava giriyorsun,önemli bir sınav, diyelim ki edebiyat, pestilin çıkıyor muğlada ,maaile yollara dökülüyorsun, hadi bunu geçtik, haftaya aynı yerde yine aynı önemde bir sınav.Yok ya bu bir şaka olmalı..? Hayır ,şaka falan değil,aynı heyecan-sınava geç kalırmıyım,çocuk hastalanacak mı..? Ben nasıl işleri ayarlayacağım şimdi..? (Turizm işi yapıyoruz çoğunlukla,millet sezonun ortasında işi gücü bırak, sınava çocuk götür, kendi gitsin de bu çocuklar leyla gibi, zaten heyecan yaşıyorlar, yollarda gördükçe yalnız çocukları moralim bozuldu..
Ösym'nin yaptıkları yanlışları, geçen senenin puanlarıyla bu senekilerin farklı olmasını, hatalı tercih rehberlerini çağılın sınavı sonuçlandığında :)) yazacağım merak etmeyin,onları unutmuş değilim..
Şimdilik ayın yirmisine kadar bekliyoruz efendim.. Sonuç belli olduğu gibi yazıp, paylaşacağım sizlerle.
İlk fotoğraflar bu hafta bir arkadaşımızla gittiğimiz Kayaköy İzela Restauranttan,geçen gece hiç fotoğraf çekemediğimden, gitmişken çekmek istedim.
Bu fotoğraflar da Göcek'ten Begün için :) Bu hafta 2. el pazarına gittim, neler var neler yok görelim diye.Ayrıca Mavikuş için stand açmıştık, arkadaşlarım ordaydı. Her ay yiyecek işini bir dernek alıyor,bu ay biz almıştık.Poğaça yapıp götürdüm sabahtan.

Sunthing'in annesi N.Hanım gösterdi,bak ne kadar güzel ,fotoğraf çek bak ben alacağım sonra çekemezsin diye :)) Ben farketmemişim,oysa taçlar vardı el yapımı aynı tezgahta onları çekmişim,görmemişim bu iğnelikleri.

Oyalarda güzeldi..




Huniden yapılma rüzgarlık..

Hanife yapmış, yatak takımları ,çok güzel duruyorlardı..

El yapımı taçlar.Konuşurken kaçırıp,almadığıma pişman oldum. En öndekileri alabilirmişim aslında.
Heybelere tanesi 25 lira dediler..

Bu da etamin tablo.

Yoğun bir haftaydı. Özellikle tercihler başında kaç gece uğraştık, tercihlerde emeği geçen Çarli dayımıza buradan çok teşekkür ediyoruz, başındaki kalabalıklardan bize de zaman ayırabildiği için.Yoğun bir telefon trafiği yaşadık beraber. .
Ekolojik Restorasyon ve permakültür toplantısı çok güzel geçti, sonuçlar ve ayrıntılar ayrıca bir yazıya kaldı.Hepsine katılamadım ama kesinlikle paylaşacağım şeyler var bu konuda.
Çok sıcak, büroda devamlı klima altında çalışıyoruz, dışarıları felaket. Arada denize kaçtım.Mesela perşembe günü sabah kalktım ki etraf fırın gibi. Kendimi deniz kenarına nasıl attım bilmiyorum. Yüzdüm ,güneşlendim,kitap okudum, yüzdüm ama deniz bile serin değil.Soğuk denizleri özledim ben. Dalgalara seslendim, fısıldadım, kendime terapi yaptım denizle.. ve şarkılar dinledim.
İki gündür hava yarı kapalı gibi ama çok sıcak. Bu tarz havalar çok boğucu olur bilirsiniz,ara ara yağmur yağacak sanki, yağsa belki rahatlayacak ama yağmıyor... Günde beş kere terleyip soğuyoruz,hasta olmazsak iyidir.
Şimdi iyi bir kahve keyfi yapmaya kaçıyorum arkadaşımla.. Görüşmek üzere.

Perşembe, Ağustos 05, 2010

Mavi Kuş Kargo 22 / Fiamma

Fiamma gibi kargo yollayanları unuttum sanıyorsunuz değil mi..? Hayır..Onları unutmam mümkün değil. Bunun ilk sebebi bize destek olmaları ve 30 ağustos günündeki kermesimize bile yetecek de artacak kadar bize ürün yollamaları. Diğer bir sebebi de buradaki uygulamaların başkalarına da iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bu örnekleri toplasanız ancak bir sergide bir araya getirebilirsiniz. Şanslı olduğumuzu düşünüyorum ,özellikle de benim şanslı olduğumu düşünüyorum.Böyle dostlarımız var.

İnanın ben buraya yazdığım oranda yoğunum ve bazen de kendime kızıyorum çok yoğun çalışmak beni hırpalıyor ve kendime zaman ayırmadığım zaman başka kişiliğe bürünüyorum diye.Yıllar çok çabuk geçiyor. Geriye baktığımda bazen üç kişilik çalıştığımı bile görüyorum. Hele ilk zamanlar yani ilk beş sene çok çalıştım.Neden sonra biraz durmak aklıma geldi.Belki de özlemlerimi içime gömdüm çalışırken,bilmiyorum ama o günleri de hatırlamak istemiyorum. Zordu. Neyse artık alıştım ve burada çalışmak ve yaşamak en azından benim için eskisi kadar zor değil. Eskisi kadar olmasa da yine çok çalışıyorum,bu yüzden beni anlayacağınızı düşünüyorum, gecikmeleri özellikle.
Bu kargoları seviyorum, bu kargolar sayesinde yeni yeni şeyler öğreniyorum diye seviyorum aynı zamanda. Bir yandan burslu çocuklara destek oldunuz ama bir yandan da bizlere çok şey öğrettiniz..

Mesela ben bu kutu içecek kapağının ilk defa bu kadar işe yarayabilecek bir şey olduğunu sizden öğrendim Fiamma :)) Bunun için ayrıca teşekkür ederim. Bunu Üzümlü de farkettim hem de...
Tezgaha dizerken bebekleri, tesadüfen arkasını çevirdiğimde gördüm. Arkadaşlara gösterdim,özel fotoğraf çektim. Kesinlikle bunu da yazmalıyım diye not aldım özellikle.. İşte bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı gönderdikleriniz benim için ayrıca kıymetli.. Sizlere tekrar tekrar teşekkür ederim ve gönderdiğiniz herşeyi yavaşta olsa paylaşacağımı tekrar belirtmek isterim.


Ayrıca bizleri de unutmadığınız için teşekkür ederim. Gülen ve benim için gönderdikleriniz çok hoştu. Gülen' e kargosunu teslim ettim çoktan. Gönderdiklerinize de bayıldım. Mavi kutucukların ne olduğunu anlayana kadar çektim iplerini :)) Çok değişik ve güzeldi.

Mektubunuzu saklıyorum diğer gönderilenler gibi..

Bana gönderdiklerinizle beraber hemde.

takılar
kolyeler










Örgü şapkalara inanamadım, her modelden her renkten şapka vardı.



















Kargoyu fotoğraflarken yurtiçi kargodan yeni kargo gelince arkadaştan izin isteyip görüntüledim. Ne de olsa başlangıcından beri çalışıyoruz hep beraber..











Bu yakaya da bayıldık, herkes alıp boynuna bir kere taktı.
atkı
eldivenler


Kırmızı başlıklı Asortik krep :)









Şapkaların ve takıların yanında gelenlerden, tüm gönderdikleriniz için tekrar teşekkürler.. Bizi unutmayıp desteklediğiniz için de..
Şimdi bu ay 30 ağustosta kermesimiz var, gelebilecek olan varsa bekleriz.
Ziraat Bankası arkası, Fethiye de..