Çarşamba, Haziran 29, 2011

Ah ne güzel seni sevmek, ah ne güzel ne güzel...

 Bilgisayarım 2 gündür bozuk,  akşamları Çağıl'ın bilgisayarından şöyle bir bakıyorum ancak.Annemle babam yarın gidiyorlar.Rüya gibi bir onbeş gün geçirdim onlarla.Gitmeleri bir yana daha tadına doyamadım burada olmalarının.Sayılı gün işte.Aslında yazacak çok şey var ama onlar tv seyrederken bir kaç cümle yazabiliyorum ancak. 
Nerden başlasam, beraber yediğimiz yemeklerin ne olursa olsun muhteşem tatlarından mı ?  Beraber gezerken sohbet edip konuşmaktan mı..? Zen ve eşinin 30. yıl dönümlerini beraber kutlarkenki eğlenmelerimizi mi..? Annemin Türk sanat müziği korosunda söylediği şarkıları bizimle o gece anısına paylaşmasından mı..? Babamla kadeh tokuşturup,annemle diyet üstüne yaptığımız fikir alışverişlerinden mi? Babamın günlük notlarının arasına benim tv seyrederken çocukluğumu hatırlayıp yaz bunu unutmayayım baba diye yazdırdığım şarkıyı bu gece bana uzatıp al emanetini diye bana hatırlatmasından mı..? Çok güzeldi işte.
not: 1-2-3  temmuzda Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivalinde CHP Kadın Kolları Standındayım ilk gece hariç.İlk gece Kayaköyde yemekte olacağım.
clematis, en sevdiklerimden :)

Salı, Haziran 21, 2011

ay ışığında saklıdır

Bu sabah uzunbeyle afkule yolunda yürüdük.
Annemle babam burada,hep beraber Kayaköydeyiz.
Çağıl'ın okul sezonu bitti.Dünkü rock konseri için istanbula dönmüştü seçimden sonra .Konseri de yapıp gelince yaz tatilimiz başlamış oldu.
Şu anda teras kapısı açık, ben yazı yazıyorum ve horoz sesi  geliyor. Bu evin en çok dağ manzaralarını seviyorum.
Bugün annemle gemiler koyunda denize girdik.
Yeni değişimler  var hayatımızda , yazabileceğim şeyler değil, olursa belki yazarım. İş güç para işleriyle ilgili.
Blogları pek okuyamıyorum.
İşim olmadıkça böyle zamanlarda işe gitmiyorum, annemlerle tatil yapıyoruz :)
Kaya Fethiye'ye göre daha serin,şu ana kadar terlemedik ama evimi özledim.
Pazar günü babamla babalar gününü kutlamak güzeldi :)  Babalar gününü kutlayamadıklarımı buradan kutluyorum.
Pazar günü uzun zamandır görmediğim arkadaşlarımı da gördüm. Ankara'dan Aysetun ve eşi geldi, çok özlemişim ve  aslan hatunu kızlarını da takip edemiyorum artık ...Çok geziyor.
Arada yine yazarım çok uykum geldi. Yarın Çağıl'ın ehliyet kursu için belge hazırlayacağız, salı pazarında alışveriş yapacağız, annemlerle gezeceğiz ve kadın kollarında toplantımız var.

Son kelimeler Can Baba' dan...

Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş... bir gün affedilmeyi,

beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..Sevgi emekmiş... Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş... 
( Face sayfasından...)

Not: Geçen hafta ufak bir deprem ve nefis bir ay tutulması izledik.

Cumartesi, Haziran 18, 2011

aynı sayfada boş ümitlerde

İçimde bir boşluk var.Çünkü hala ülke genelinde ben yaptım, çok biliyorum ve değişen bir şey olmayacak havası hakim insanlarda.Oysa öyle olmayacak ve ne yazık ki ancak zaman bizi haklı çıkaracak.Bu yüzden şu an susuyorum.Dumur olmuş insan vaziyetlerinde. Tamamının gayet isteyerek ve şevkle bu yönde oy vermediğini bildiğim ülkemde bir şekilde ya da her şekilde denenen, bizim bildiğimiz ya da bilmediğimiz yöntemlerle kazanılmış haklarına saygı gösteriyorum.Şimdilik.Çünkü biliyorum ki bu ülke de bazı insanlar kendi çıkarları doğrultusunda gidildikçe bazı şeylere sessiz kalırlar, para kazandıkça onlar için bir sorun yoktur ve ancak kendi çıkarları zedelenirse seslerini çıkarırlar.Diğerleri umurlarında değildir, keşke onlar da benim umrumda olmasalar ama umrumdalar.Onlar yüzünden   anne-babasından komşu çocuğu için azar yemiş, sokağa salınmayan cezalı çocuklar gibi hissediyorum şu an. O evden taşınmadıkça ya da bu ülke parçalanmadıkça bunların duracağını da sanmıyorum. Şimdilik izliyorum.
-Bu kısmı bir önceki yazıma gelen yorumlardan sonra ekliyorum." Siz hala ülkeyi AKP'lilerin yönettiğini düşünüyorsanız öyle düşünmeye devam edin, zaten sizin düşüncenizi kesinlikle değiştiremeyiz ama ben düşünmüyorum.Bu CHP entellektüelleri halkın nabzını tutamıyor olayına da inanmıyorum.Halkın nabzını öğrencileri şifrelerle canından bezdirenler, atanamayan öğretmenler ile çiftçinin tohumlarına yasaklar getirenler, 2b leri en çok parayı verene satmaya karar verenler,aile hekimliği adı altında özel sağlık sigortalarını  ülkeye getirmeye çalışanlar, Fethiye gibi bir yere 33 hes izni verenler mükemmel nabız tuttukları için halkın bizim gibi para vermeden oy atmasını isteyen entellere ihtiyacı yok.Onlar nabız tutmayı iyi beceriyor, bazıları da sonradan kazananın yanında olma hallerini çok seviyorlar ya da zaten o gruptalar biz bilmiyoruz.
Ha benim hallerime gelince, ben burada beş yıldır(blog yazarlığım süresince) yedim, içtim , gezdim anlattım ama hala bloğumu gezi ve moda bloğu sanan arkadaşlara bir itirafta bulunayım.Şekerim, esas hayat o gördüğünüz alışveriş merkezlerinde hangi markayı alayım, eltim ne aldı bende alayım,komşum italyaya gitti bende gideyim, kocacım arabamı değiştir modunda geçmiyor.Bana laf sokmaya çalışırken bu kadın bu kadar dağ bayır geziyor,günde bir sürü  kişiyle tanışıp iş yapıyor, etkinliklerde görev alıyor, bu kadar insan tanıyor, bir o kadar insan da onu tanıyor modunda okursanız biraz iyi olur. İstanbul gibi şehir hayatını bırakıp, güneyde yeni bir iş kurup, gece gündüz çalışıp didinip yazıyoruz bunları.Yüzme havuzlu villamdan seçim anılarımı paylaşmadım sizinle.Her perşembe gittiğim kadın kolları toplantılarını, sabahın köründen akşamın sekizine kadar durduğum sandık başını anlattım.Kendi işimin yoğunluğundan gidemediğim köy toplantılarını paylaştım ama kapı kapı gezdiğim günleri de yazdım.Nedense bazılarına başkalarını anlatmak daha keyif veriyor, onlar evde kermes yaparlar, paralar evde kalır, biz ziraat bankası arkasında park yanında yaparız,burslara veririz,bizimkiler halkı yansıtmaz, çünkü kıymeti yoktur.Biz ne de olsa halka inemeyiz, indin mi hiç..? Kendin sandık başında görev aldın mı..? Kapı kapı gezmenin stresini yaşadın mı..? Görev aldın mı bir parti de..?  ama eleştirirken siz halka inemiyorsunuz, halkın nabzını tutamazsınız..!!! Nerden biliyorsun.Hiç buradan baktın mı..? Eleştirirken diller keskin bıçak ama yaşarken ben gidemem,yapamam.Nasıl yaşadığıma, neler yaptığıma dil uzatırken gelip burada göreceksin kardeşim.Oturduğun yerden laf söylemek yok.Hayat,büyük şehirlerde oturup blog okumayla geçmiyor.Bana laf söyleyeceksen buraya gelip söyleyeceksin,okuduğun üç beş kelama kanıp bana hesap soracak adam kendi yaptıklarını da dizsin önüme.Aynı ölçüdemiyiz görmeliyim.Hoş niye beni eleştiriyorsun ki..? Sana dokunan nedir, geçmişi okumadın mı hiç..? Bir yazıyı mı okuyup yorum yazıyorsun bana..? Esas halk için sen ne yaptın..? Yoksa karşı partidensin yazdıklarıma mı uyuz oldun.Olmayacaksın.Ben çalıştım, seçimde hayal kırıklığı yaşadım yine de uyuz olmuyorum,sende olmayacaksın. Entellektüelmişim ..! Bence beni tanımayan insanların yazılarıma göre bana bu yorumu yazması bir market servisinin ücretsiz servisine binip ben o marketten alışveriş ediyorum mesajı vermesine benzer.(Cümleyi çözemeyenler için - özel olarak Fethiyede anlatabilirim, daha da yapacağım bir şey yok.)
Yeri gelmişken" yetmez ama evetçilerden" de hoşlanmıyorum.Kandırıldıklarını düşünüyorum.Kan-dı-rıl-dı-lar.Zamanla onlarda görecek, yaşayacağız kısmet olurda görürsek.
Bunun yanında;
hayatım bir koşturmaca, buna alıştım artık, normal şartlarda diğer görevlerim bitti ama hergün bir yoğunluk ve iş durumlarım mevcut. İş bitse ev bitmiyor, ayaklarımı uzatıp ben bugün evde sessiz sedasız bir şeyler okuyayım lüksüm yok, emeklilikte ancak olacak. İsyan eden ve şikayet eden biri değilim ama ben bile yoruldum bu durumdan.İnsanlardan da sıkıldım sanırım bu ara. Özellikle telefonum çalmadan birini aramıyorum, ancak acil işler yüzünden ve nedense telefonlarıma da cevap vermek zor geliyor.Ben birde çok özlediğim zaman telefonla aramak isterim ama sesini duyunca da yanına gitmek istediğimden annemleri ve burcuyu da az arıyorum.Neyse ki seçim için Çağıl geldi, gitti.Biz görevliydik,Patlangıçta. Oysa benim sandığım Çalışta. Bu sene görevli kişiler listelere yazılmışlardı,oysa geçtiğimiz senelerde o kişiler kendi sandıklarına da gidip oy kullanabiliyorlardı,evet hayır referandumunda kontrol edilemedi yani.
Seçim demişken bizim sandık başkanı sadece para almak için gelen öğretmenlerin yüzkarası bir tipti.Seçim biraz daha sürse elimde kalabilirdi.Adam siyasetten bir haber, sadece etrafı seyretmek adına gelmiş,hiçbirşeye müdahale etmeyen bir tipti. Oy pusulasında bağımsızlara bakıp sayısını söyleyemeyen birinden seçim için kural uygulanması nasıl beklenir bilmiyorum. Bana soruyor kaç bağımsız var diye.Partilerden sonra konulan bağımsızların isimlerine bile bakmamış, onların bağımsız adaylar olduğunun farkında değil.Elinde cep telefonu bütün gün telefonla muhabbet edip kadın ve kızlara laf atsın, sonra da ben görevlerini bildiriyorum diye bana bozulsun. İçeride cebi çalanlara bile müdahale etmedi ve kötü bir başkandı.
Birde okul çok pisti,evet yazıyorum Patlangıç ilköğretim,tuvaletlerinden dolap altlarına kadar iğrençti.İnsan öğrencilere bunu mu reva görür,ya biz..? Bizden de çekinmek yok, seçim için o kadar insan gelecek, insan bir süpürür okulu.Dolapların altını pislik götürüyordu.Sonra da yardım istekleri.Bir daha denk gelirse bir şey istemeye gelince bizim ihtiyacımız var diye , komitelerde görevli olursam direk müdürün  yüzüne söylemezsem şerefsizim.
Annemler geldi  bugün :) Aslında keyfim yerindeydi ama yazamayacağım.Ben hala inanamıyorum tabii ki..
Hepimiz kayaköydeyiz. Yazacak çok şey var, fırsat bulursam yazarım. Fotoğraftaki ,kabak çiçekleri bahçeden, ilk defa yumurta ve unu karıştırıp, çiçekleri sıcak suya dalıp çıkartıp sonra yumurtalı una bulayıp kızarttım.Nefis oluyormuş,ilk defa yaptım ve yedim,nefisti.Bir daha ki sefere dolmasını yapacağım.Çok yedim ama yapmadım hiç.Akdenizli halimi seviyorum. Beni bu halimle sevenleri de seviyorum :)
Hadi keyfim yerine gelsin,son zamanlarda dinlediğim bir günün şarkısı olayına da gireyim... Şarkı hüzünlü ama çok güzel.
NOT: Yazıyı bir okudum,karmaşık ama şu an ki ruh halimle arkasında olduğum bir yazı bu yüzden değiştirmeden gönderiyorum.

Cuma, Haziran 10, 2011

Yandaş yok, vatandaş var...

Çarşamba gecesi - evet geceyi buldu gelmesi çünkü Ispartadan uçakla geldi ve günün sekizinci mitingini yaptı bizimle.CHP Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bizimleydi. Biz bitmeyen işlerden dolayı sekizde gidebilsekte millet saat altı civarlarında miting alanına doğru gitmeye başlamış.Oysa yediotuzda başlayacak miting saat dokuzbuçuk- onda başlayabildi. Kimse şikayetçi değildi sadece çocuklular meydanlardan kenarlara çekilmeye başladı ama gitmedi.Normalde gece güvenlik nedeniyle miting yapmazmış siyasetçiler ama Kılıçdaroğlu yaptı.Zaten kadınların çok olduğu bir miting olduğundan  problem yaşanmadan ve çok coşkulu bir şekilde sürdü gitti.
Islık çalmaktan dudaklarım uyuştu.Evet ben bir asortik krep olarak müthiş ıslık çaldım ve  konserler ya da  mitinglerde hiç yorulmam :) Saatlerce ayakta durmaktan ve elimizdeki bayraklarla sallanmaktan, zıplamaktan mitingin sonunda saate bir baktık ki saat 11.30 olmuş.Zaten saat sekizde gidince sahneye bile yaklaşamadığım için kenarda kalmışım, kalabalıktan zehra ve zen'le nasıl buluşacağımız belli değil.Sadece uzunbey arkamda ilerleyebildiğimiz oranda ilerledik meydanda.Gündüz saatleri yine de boşluklar vardı ama hava kararınca bir ara nefes alacak yer kalmadı.Karanlıkta tam önümüze zehra ve zen geldiler,sadece sahnenin köşesindeyiz diyebildik oysa. Uzanıp elimdeki bayrakla dokundum ve bağırdım iki adım ileride ama aramızda on kişi bulunan zehraya.Sonra derin durmayıpta sıkılana kadar bizimleydiler.
 
Uzunbey ara ara derin'i omuzuna aldı, beraber zıplayıp bize sataştılar.Bende CHP şapkası var, elimde flamalar, fotoğraf makinesi , hem çekiyorum hem ıslık çalışıyorum.Arada da şarkılar söylüyoruz. Şarkılar alana Dalaman'dan beri  yolda sevgi gösterilerinden otobüsü ve konvoyu ilerleyemeyen Kılıçdaroğlunun gelmesine kadar bizleri yalnız bırakmayan Onur Akın ve Tolga Çandar tarafından söylenen şarkılar.Zaten Onur Akın'ı çok severim bilirsiniz ; birde beklerken" Bekle bizi İstanbul " diye şarkıya girince iyice mest oldum :) Şarkı sanki bana geldi.Arkadaşlarım çok sevdiğimi bildiklerinden İstanbul şarkılarında dönüp bana bir bakarlar, beraber bağıra bağıra söyledik tabii.
Sonra Tolga Çandar söyledi, ıslık şarkımızı söyledik ve ıslık çaldık.Zehra'nın dönüp dönüp ıslık çalsana demesiyle zaten gaza gelen ben etraftaki köylü amca ve öndeki şaşkın teyzelerin içinden bol bol çaldım.Ara ara mola versemde bir kaç kere ıslık şarkısını çalıp söylediğimizden,arada hoşumuza giden cümlelere tepkiler verdiğimizden bol bol  çaldık,söyledik,bağırdık, coştuk.Flamaları sallamaktan kollarımız koptu. Zehra,zen, uzunbey ,ben ve derin alandaki çoğu insan gibi zıplayıp hoplayarak sadece Kemal Kılıçdaroğlu 'nun konuşma aralığında yerimizde durarak mitingi bitirdik.Gazete haberlerine göre kırkbin kişi gelmiş.Fethiyeli bir arkadaşım en son Ecevit mitinginde böyle bir kalabalık gördüğünü söylemişti.Benim hoşuma giden tarafı kadınların çokluğu, çocuklarını kapıp gelen aileler, traktör üstünde gelen köylülerdi.
Girişte kadın polisler çantamıza baktı, biz arabalarla miting alanına gidemediğimizden arabayı en yakın girilemeyen yere bırakıp yol boyunca yürüdük.Bu yüzden ben yanıma ufak bir çanta almıştım.İyi ki de öyle yapmışım. Polis kızlar diyeyim, yaşları benden ufaktı, çantaya bakabilir miyim dediğinde elimle açarken önce yüzüğümü gördüler, sonra da diğer gümüş takılarımı, ne kadar güzel deyince bende arkadaşımın takı dükkanı var, Rana'dan aldım dedim doğal olarak.Biz Muğladan geliyoruz orası nerede diye sorunca gülümsedik karşılıklı. Bende önce hoşgeldiniz dedim, sonra da Rana Doğal Taş ve Takı , eğer fırsat bulup gidebilirseniz diyerek hemen alana yakın bir sokakta olduğundan tarif ettim.Otantik  Türk işi takıları sevdiğimden genelde el yapımı  Kapalıçarşı ya da  Safranbolu,Mardin gibi özel usta elinden çıkma tarzda ürünler diye de bilgi verdim. Biz o hengamede  takı muhabbeti yaptığımızdan da kadın her yerde kadın diye de düşünmeden edemedim :)
Onur  Akın , sahnede ben yarı Fethiyelim dese de biz onu Fethiyeli sayıyoruz,yarısı falan yok bu işin. Yazları Ölüdenizde yaşadığından bu yaz müsait olursa bir akşam ağırlamakta isterim aslında. Hani o güzel ve onun kadar  çok sevdiğim eşi buraları okursa bilsin isterim ;)
Derin, en az bizim kadar istekli bekledi genel başkanımızı... Onunla konuşup memleketin durumunu anlatacakmış ona :)  
Fotoğraflar aşağıdan yukarıya doğru aslında.Hepsini ben çektim, bir tek kapak fotoğrafı arkadaşım olan bir gazeteciden istedim.Malum biz geç gidince yaklaşamadık sahneye. Gerçi ben geldiğimizde ilerlesem  kadın kolları en öndeydi aralarına girerdim ama uzunbey ve arkadaşlarımı bir daha bulma şansım olmazdı.Birbirimizi kaybetmemek için yerimizden kıpırdayamadık miting sonuna kadar Zen dahil.
" Burası Fethiye, Ne mutlu Türküm diyene "

İşimiz bittiğinde saat onbir buçuktu.Hemen çarşıda yeni açılan bir restauranta gittik,hem susadık hemde acıkmıştık.Yemeğimizi yiyip Kayaya çıktık o gece.
Mitingin başlamasını  bekleyen halk.

Trafik düzeni tek yön olan bir şehrin tüm yaşam damarı koptu o gece. Hillside ve Letonya çalışanları koca otobüslerin açılan tali yoldan geçemeyeceği için mitingin bitmesini beklemiş.Aşıklar yolu dediğimiz yol,kıvrım kıvrım dar bir yol ve sadece küçük otobüslerin geçebileceği genişlikte.
Anayolda kocaman bir Atatürk posteri.Etraf kalabalıklaşmadan.


Fethiye girişine asfalta birileri CHP'nin altı okunu çizmiş. Hatta yazılar yazmış  Kemal Bey için. Gündüz seçim otobüsüyle gezdiğimizde gördük :)

Arada ofiste bizi bekleyen Ares fotoğrafı  :))
                                                            " Yiğit Oğlan CHP "
Sabah ben direk seçim bürosuna gittim, o gün milletvekili adaylarıyla Paspaturu gezecektik, program değişti , bizde Zehra ile seçim otobüsüyle tur yaptık.



Seçim bürosu önünde.Kadın kollarından soldan sağa, benim sevgili ressam arkadaşım Hale, ortada ayakta olan partiden Zehra,(benim gezdiğim  Zehram değil ama  (cafe derin zehra ) sağdaki de en ateşli cumhuriyet aşığı  ve CHP'li arkadaşımız Sevgi Hanım.

Bir sağlık çalışanı  isyanı..!!!!
Hasta dertli,
Hekim dertli,
Sağlık sistemi,
İflas etti.
ve Sevgi hanımın yazdığı gibi ...

"Tanrım, her emperyal saldırıda Türk'e gönderdiğin KEMALLER  için sana hamdederiz "   :)

Çok güzeldi, çok etkileyiciydi, kalabalıktan o da etkilendi sanırım ve insanlar onun için saatlerce bekledi ama kimse şikayet etmedi.

Not: Muğla da en fazla oy 134 bin seçmen ile Fethiye’de var. Onu sırasıyla 95 bin seçmenle Milas, 89 binle Bodrum, 56 binle Marmaris, 49 binle Muğla merkez takip ediyor.
Fethiye kilit yer, muğla adaylarını belirleyecek olan merkez.
Pazar günü kısmetse sandık görevlisiyim. Bu seçimlerde  Çağıl'da ilk defa oy kullanacak.Bizim için her anlamda önemli bir seçim olacak.


haber 1

haber 2

haber 3 

Çarşamba, Haziran 08, 2011

başlık ; seni mi kıracağım

Sabah kalkıp bürodan arabayı doldurduk, Dalyan'da teslim edilmesi gereken işlerimiz vardı.Yola çıktık. Muğla Sakar geçidine gelmeden Yörük Aliye gelene kadar uzunbey arabayı kullandı.Yörük alide mola verdik ve değiştik.Sonra Çiğliye hatta eski foçaya kadar ben kullandım.Vınn var ya uzunbeyde yanımdaki koltukta nete girerek işlerini bitirdi.Hatta ben çiğlide ana jet üssünü sorarken o bir sitenin ödeme kısmıyla ilgili sorun yaşadığından küfür ediyordu.Okursa kızar mı bilmem,ama geçen gün arabanın camlarını açmış,karıcığımın saçları rüzgarda uçuşsun deyip duruyordu : )  Oradan anladım arada okuduğunu.Aslında yoldan daha güzel gözüküyordu hava gösterileri.Yanına gidince kalabalıktan üsse yaklaşamadık bile.Aşağıda fotoğrafları göreceksiniz.Hava süper sıcaktı,bir kaç program seyredip foçaya yola çıktık.

En son bir ege turunda gördüğümüz eski foçaya bayılmıştık biz. Hatta güneye yerleşme fikri oradan çıkmıştı.Oysa bu gördüğümüzde bozulmuş bulduk. Uzun uzun yazamıyorum, aslında yazmak istiyorum ama yazıyı toparlayamıyorum.Kısaca paylaşayım.Mesela otel baktık, özellikle de yazmadan geçemeyeceğim Leon Hotel çok kötüydü.Hem de üç yıldızı vardı ve bizden iki kişi 100 lira istedi.O otel fethiyede olsa 25 liradan fazlaya kalmazsınız. Uzunbeyin dediği gibi yıldız bu boru değil o üç yıldızı nasıl aldı o otel.  Güzel bir butik otelleri vardı,hala kapalıydı.Bir tane çok pahalı butik otel varmış, biz bilmediğimizden  meydanda dört dönerken haberimiz olmadı.Sadece tabela reklamıyla bizim gibi müşteri bulamaz ki böyle yerleri.Hele de butik oteller buna dikkat etmeli.Etrafta otel sora sora gezerken aslında orada bulunduğunu sonradan öğrenip konuştuğum Eski Foça müdavimi  blogçu arkadaşım Banu'nun akıl etmesiyle bize otellerinden yer ayırtmışlardı.Biz tanımak amaçlı gezerken foça hakkında hayal kırıklığına uğradık.Foça çok değişmiş... Neyse otele gidipte bizim için oda ayrıldığını görünce içimden aslanım banu dedim :)  Banu ile de normalde ilk tanışmamız, birbirimizi bloglardan tanıyoruz ve facebooktan takip ediyoruz, Otel diğerlerine göre  iyiydi ama tuvalet ve banyosu bir butik otele göre çok küçüktü.
Önce biraz sohbet edip yemek için dışarı çıktık ve güneşi şimdi adını hatırlayamadığım bir restaurantta batırdık. Daha sonra onlarla ayrılarak oranın meşhur sakızlı dondurmasından yedik.Uzunbeyle yürüdük.Dondurmanın sadece sakızlısı güzeldi ama ben diğerlerini beğenmedim.Çok kalabalık bir sahili vardı ve banunun da dikkatimizi çektiği üzere yeni dikilen sokak lambaların çirkinliğine taktık.Aynı otoban lambası gibi olan  lambaları bizde o sahile hiç yakıştıramadık.
Karışık dondurma
Gün batımı

Banu ve eşi bizi aynı bir foçalı evsahibi konumunda ağırladılar.Onların yaklaşımları ve ilgileri için tekrar teşekkür ediyorum.
sahil
Otoban lambaları : P

İzmirin seyirci rekoru kırdığı etkinliği..Cumartesi günü 90 bin kişi  olduğunu söylemişler,pazar günü biz üsse yaklaşamadık bile.Çevre yolundan seyrettik.

Eski Foça
Bu da sabahleyin dönüş yolundaki kendini binek otoda sanan şöförümüze gelsin.Utanmadan sol şeridi kapatan hıyarlara uyuz oluyorum.Dönüşte uzunbey kullandı izmire kadar.Ben yazdığım gibi kemeraltına değilde her sokağını turlayıp bir işyeri aradığımız Çamdibinde dolandım durdum uzunbeyle.Bu şehirde insanlar kendi mahallesinin bir sokak ötesini bilmiyor hatta tarif edemiyor.Bir ara yol sorduğumuz dört erkeğe siz şimdi dört erkek bir yer tarif edemediniz diye fırça çekmişliğim bile var.Uzunbey adresi bulamamanın stresini benim adamları azarlamamla yendi diyebilirim.Neyse zorla morla bulduk adresi  ve iş görüşmesini yaptık, ordan 1. ve 2. kapısı bulunan Tekstil çarşılarının oraları ziyaret ettik.İki alışveriş yaptığımız firma ziyareti ve dönüş yoluna ben direksiyon başına, uzunbey de bilgisayar başına geçtik.Sevdiğim şarkılar radyoda çıktıkça ben eşlik ettim ve yörük aliye gelene kadar devam ettim.Sonra o direksiyona ben bilgisayara geçip gece geç vakit geldik.Geç olduğundan eldirekte bulunan, aresi bıraktığımız  pansiyona gidemedik ,sabah alıp işe gidelim diye de çalışta kaldık.
Muğla -aydın arası yol yapımı vardı, tek şeritte kullandık nerdeyse yolun tamamını..
 Giderken çine de mehmet zengin in yerinde yedik ama dönüşteÇine de yemek  çok cazip gelmedi nedense.
İzmirde ikeaya gittik, güzel ama herkesin bilmediği  bir haber ikea beylikdüzünde de mağaza açacakmış.
Yazı çok hoş bir yazı olmayabilir ama eski foça kısmı keyifliydi, yolculuk, özellikle de uzun yolda araba kullanmak bana iyi geliyor.Hem de Fethiyeden uzaklaşmak bana iyi gelmiş, bunu da dönüşte bizim kızlar söyledi.
Çamdibi Bornovanın yanındaymış :)) Şimdi gitsem 4000, 6000 ve 5000li sokakları rahat bulurum.
ve o bölgede çevre yoluna çıkan tabelalar eksik.

Yarın bizim için özel bir gün, Kemal Kılıçdaroğlu Fethiye de olacak.Akşam 19.30 da herkes Cumhuriyet Meydanında olacak :)

Pazar, Haziran 05, 2011

beni hatırladın mı..?

Yarın bir terslik olmazsa iki gün yollardayım.İzmir Çiğli' hava gösterilerinde olabilirim.Akşamında da eski Foça'da. Giderken Dalyan'a uğrayıp, pazartesi Kemeraltındaki iş randevumuzda.Uzunbeyle kaçamaklardayız anlayacağınız.

Bugün beni çarpan şu güzelliği de link vermeden edemedim... Kaya'dan sevgiler :)