Pazartesi, Ekim 31, 2011
Cumartesi, Ekim 29, 2011
*Cumhuriyeti kutlamayan kurban bayramında el öpmesin! o zaman.
Şehitler ve depremzedeler için genel yas ilan etmeyen, bir hafta sonra bayramı da kutlamayıversin değil mi..? Olmaz,olmayacağını biz biliyoruz zaten.Çünkü bu kutlamalar başka amaçla iptal ediliyor.
Bayram törenleri eğlence değildir.Ardında başka fikirlerle kutlanmak istenmemesi herkesin aynı fikirde olduğu anlamına da gelmez. Hem sen deprem vergileri topla,bu topladığın deprem vergilerini git duble yollara yatır, depremzedeler açıkta kalsın,halk toplasın toparlasın, sonra da depremzeler var,kutlamayacağız diye açıklama yap,o zaman neden ulusal yas ilan etmiyorsun..? Neden aç,açık,soğukta bırakıyorsun..?
Kutlama zaten. Halk senin değilse bayramda senin değildir.Biz kutlarız.
Biz bu sabah sivil toplum örgütleri olarak elimizde çiçeklerle gittik, alternatif Cumhuriyet Bayramı Törenimizi yaptık. Çiçeğimizi koyduk, Şehitlere saygı duruşunda bulunduk, İstiklal Marşımızı söyledik.Oradan da CHP Kadın Kollarında buluşup bugün için hazırladığımız yiyeceklerle birbirimizin bayramımızı kutladık.
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.
Türk Milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.Ne mutlu Türküm diyene.
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.Ne mutlu Türküm diyene.
Mustafa Kemal Atatürk, 29 ekim 1933, Ankara
* Başlık ve yazı fikirleriyle ortaya karışık bir şekilde ekşi sözlükten derlemedir.
Bu da son dakika facebooktan...
Etiketler:
Atam,
cumhuriyet,
Cumhuriyet Bayramı,
deprem,
duble yol
Salı, Ekim 25, 2011
Bir damla gözlerimde
Ne mutlu bana ki iki gece iki etkinlikte dolu salonda görev aldım :) Banu Avar dün akşamüstü Fethiyedeydi.Önce onun gelmesini organize eden Keçi Kitabevinde tanıştık, kitaplarımızı imzalattık.Daha sonra salona geçip onu dinlemeye başladık.Ben arkadaşıma yardım için kitap standında durdum,satış yaptım.Hemde onu oradan dinledim. Resimdeki gibi,tam kapının önünden ,dolu dolu salonun arkasından.Çıt çıkmayan, onu can kulağıyla dinleyen insanların arasından.Dolu dolu şeyler anlattı,bildiğimiz şeyler aslında,bir kaç kitap önerisi yaptı, onları alacağım öncelikle,masada yazdım ama şimdi aklımda sadece Attila İlhan'ın İş Bankası yayınlarından Yıldız,Hilal ve Kalpak'ı aklımda.Uzunbey bir arkadaşımızla içerdeydi.Konferans bitti,sorular başladı daha sonra da kitap imza.Ben artık kitap imza bitmeye yakın ayrıldım ama daha da geç çıkanlar vardı.Salon doluydu,balkonda dolmuştur.Son gelenleri hep yukarı yolladık otursunlar diye.
Aynı tv deki gibi, laf aramızda 56 yaşındaymış.Bunu kendisi söyledi diye yazıyorum.Güzel ve hoş konuşan güçlü bir kadın.Memleketini seven insanları seviyorum ,onu da çok sevdim.Cevval ve korkusuz bir kadın.
Bu önlükler kadın kollarındaki kermes çalışmasına örnek diye getirildi.Hoş modelleri var, örnek diye koyuyorum.
Buzdolabı örtüsü.
örtü
Gelelim Genco Erkal gecesine.Biz aylar öncesinden o gece için çalıştık aslında.Tüm biletleri bitirip kalabalık olacağını biliyorduk.Sahnede resmini çekemedim, görevliydim ve ancak ışıklar kapanmadan bir saniye öncesi yerime oturdum.Oturduğumda oyunda ayakta kalan insanlar vardı.6 kişi ayakta seyretmiş oyunu,öyle bir ambiyanstı işte.2. sıradaydı yerim.Bir ara heyecandan dekordan üstümüze atlayacak herhalde diye düşünmedim değil.O da sahneyi ve balkonu tıklım tıklım görünce hoşuna gittiğini söyledi yemekte.Biz oyundan sonra hep beraber yemeğe gittik,kaldığı otele. Gece birbuçukta döndük.Bilete rağmen giremeyenler olmuş geç kaldıkları için,erken gelselerdi iyi olurdu,biletlerde yazıyordu saati.Kapıdan yanaşamamışlar kalabalıktan.FKM de görevli arkadaşlar daha önce bu kadar kalabalık bir oyun sahnelenmediğini anlattılar.Üç kere bis yaptık.Koltuklar bittiğinden ek sandalyeler atıldı aralara,nefis bir geceydi, içmeden sarhoş oldum diyebilirim.
Ve çok mütevazi, çok hoş biri Genco Erkal.Ekin Abla'mızın da eski tiyatro arkadaşı.Bu yüzden masada çok güzel bir sohbet ve ortam oldu diyebilirim.Karşılıklı oturduk, bende onunla resim çektirmeyi unutmadım :)) ve oyunun programını imzalattım.
Uzunbeyle eskiden İstanbulda çok tiyatroya giderdik.Özellikle öğrenciyken daha çok tiyatroya gittiğimizden o senelerin tüm oyun programlarını ve biletlerini sakladığım bir dosyam var evde.Bir ara bulup çıkarayım diye düşündüm yemekteyken.
Cuma gecesi oyunda şık kıyafetlerimizi giyip,yer gösterdik, gelen insanları kapıda karşıladık.Hal öyle olunca ve gece geç gelince de ben beşten sonra oraya gidip oyun için hazırlık yapınca gece çok yorgun geldim. Öğlen uzunbey arayıp hadi seni yemeğe götüreyim dedi.Kayaköye Oba'ya gittik.Kuş sesleri arasında yemek yedik.Ares'te etrafta gezip durdu.
Kayaköy
Sonra Hisarönünde bir esnaf arkadaşımıza uğradık,yaptığı evleri gezdik.Bizim gezdiğimiz evi kendilerine yapmışlar,çok beğendik.Babadağ eteklerinde uzak manzaradan deniz gören bir evdi ama dağ manzarası daha güzeldi.
şömine
mutfak
tuvalet,banyo
Hava çok güzel olduğundan dağdan atlayan paraşütçüler de vardı.
Ovacık
Hisarönü
Bu hafta TRT çekim yaptı bizim İngiliz pazarımızda.2. el pazarı yine çok kalabalıktı.Ben bir kaç resim çekip Cumhuriyet Kadınları Derneğinin kahvaltısına gittim Uzunbeyle.
Fethiye'de at çiftlikleri var,hatta at turu da turistler için.Doğal olarak binici şapkası da 2. el pazarında satılıyordu.
Gümüş takılar vardı bir standta,eski broşlar.Ben bir çay kaşığı aldım,süslemeli.
Kalabalıktı,sabahın çok erken saatlarinde daha güzel şeyler oluyor ama ben o kadar erken kalkmıyorum.
kaktüsler ve sukulentler
örgü şallar
Benim aldığm votka bardakları
demlik
viski bardakları- bunları Çağıl için aldım :)
eski içki şişesi
Bu bebiş de bizim hoşgeldin bebek partisi yaptığımız güzellik.Cumartesi akşamüstü telefon geldi, hadi biz mangal yapıyoruz sizde gelin diyerek onlara gittik.
Annesi iş yaparken bende onu uyuttum bahçede.
Erkekler mangalı yaktı, ben bebeği gezdirdim ,annesi de iş yaptı,çocuklarda koşturdu.
Bu örtü uzunbeyin annesi tarafından bir yaşgünümde hediye yapılmıştı.Bu örneği çok sevdim ben,o da bana yapmış getirmiş.Senelerdir kullanıyorum.O zamanlar yatak örtüm pembe olduğundan rengi pembe.Şimdi misafir yatak odasında kullanıyorum.
Bu cumhurbaşkanlığı amblemli kalemler hediye.Aslında S. Demirel Cumhurbaşkanıyken babama hediye etmiş, babamda bu gidişimde bana hediye etti. Babam çok uzun yıllar öğretmen olarak çalıştığından aldığı ödüllerden biri sadece.Bende işyerime götürüp saklayacağım.
Bu heybe eskilerden, benim çocukluğumdan.Annem bu gidişimde bana verdi.
Banu Avar
Bugün kadın kolu toplantımız var. Dünya küçük; sabahtan İstanbuldan eski müzik öğretmenimin Antalya'dan komşusu buraya yerleşti.Gidip onlarla tanışacağım,hoşgeldin deyip,bir ihtiyaçları olup olmadığını soracağım.Hatta arkadaşlık edip,yalnız bırakmayacağım.Yoksa yeni bir yer, yeni bir iş uyum sağlayana kadar insan zorlanıyor.Bende ilk geldiğimde bana da böyle yaptılar,bende mümkün olduğu kadar tanıdıklarıma bunu yapmaya çalışıyorum.Tuttukları evde bize çok yakın,yürüme mesafesinde tesadüfen. Sabahtan kahve içmeye uğrayacağım.
Bu arada yurdun değişik bölgelerinden devam eden yardım kampanyaları Fethiye'de de mevcut.
FETAV yardım için eşya, giyecek ve yiyecek yardımlarını kabul ediyor.
CHP Kadın Kolları bugün basın toplantısıyla duyuracak.
Biz dün iki katalitik soba verdik Uzunbeyle Kızılay'daki arkadaşlara. Kızılay 2. el eşya almıyor,o tarz eşyaları ve kıyafetleri kargolar ile göndermek gerekiyor.
Mavi Kuş MNG kargo ile yolladı biraz.Sanırım PTT KARGO da ücretsiz ulaştırıyor.
Günün şarkısı Sertab'tan.
Etkinlikler:
* 27 Ekim perşembe saat : 15.00 de eski milletvekili Sami Gökmen Fethiye Kültür Merkezinde yeni yayınlanan keskin dönemeçli yollarda "Derin İzler" adlı anı kitabını imzalayacak.
Güncelleme: Yeliz çok güzel bir yazı yazmış.Diyor ki İzmit depreminden beri toplanan paralar nerede?
Etiketler:
2. el pazarı,
banu avar,
deprem,
Fethiye,
genco erkal,
hisarönü,
Ovacık,
pazar,
şarkı,
tiyatro,
yardım
Pazar, Ekim 23, 2011
Yok birbirimizden farkımız
Buraya yazıyorum ya bazen, yazdıklarım yüzünden çok fazla sorgulanıyorum.Nasıl göründüğünü bilmiyorum,özellikle öyle gözüksün diye de yazmıyorum.Sadece yazıyorum.Gün içinde yaşadıklarımı, kızdıklarımı, bazen başkalarına anlatamadıklarımı ,bazen de anlattıklarımı yazıyorum.Süper yazdığımı da iddia etmiyorum.Buradan ailemin çoğu üyesi takip ediyor,bazen yoğunluktan diyelim ki o gün cepten konuşamadık, eğer buraya tiyatrodayım diye yazdıysam neden cebim kapalı diye merak etmiyorlar mesela.Çoğu arkadaşım o saatte hangi etkinlikteyim biliyorlar, bazen bana eşlik ediyorlar burdan görüp.Bazende yoğunluğumu görüp işlerimin bitmesini bekliyorlar görüşmek için.
Alışverişlerimi yazmıyorum bile, pahalı gördüklerimi de.Yazdıklarım ya ucuza alınmıştır ya zor bulunandır.Gezdiklerimi yazıyorum, yaptıklarımı ve yediklerimi. Yakında yemediklerimi yazacağım mesela :)
İçtiklerimi yazıyorum, arkadaşlarla beraber zaman geçirmeyi ve beraber içmeyi seviyorum. O da haftada bir bile değil.Bu ara içki de içmiyorum zaten.
Arada bir iki kere eski yazlığımı yazdım, yazmasamıydım bilmiyorum.Herkesinki kadardı işte,Asortik diye ismi olunca insan saraylarda yaşamıyor, gösterişli evi de olmuyor.Blog adımı da kendim koymadım zaten.Kızkardeşimin keyifli yaşamayı sevmeme karşı yaptığı bir göndermeydi sadece.
Tek hava atabileceğim şey size karşı olduğum gibi gözüküp, gözüktüğüm gibi olabilmemdir.
Evet, gerçek hayatta insanlar beni çok sever,bende onları.
Kendim için pazara çıkmam ama burslar için gidip pazarda mal satarım,eşya taşırım.
Herkesinki kadar evime bakarım, herkesten çok işte çalışırım.Aynı anda bir sürü sorumluluk taşırım, iş yönetirim.Aileme çok düşkünüm,sevdiklerimi özlerim, onlarda beni çok sever.
Çok hızlı hareket edebilirim,pratiğim, sakin görünürüm ama sinirliyim.Ekip çalışmasını severim ama yalnız da çalışabilirim.Kolay kolay şikayet etmem.
Arkadaşlarım benim için önemlidir, onlar için elimden gelen herşeyi yaparım.Yaptığım her işte başkalarını da düşünürüm.
Kolay küsmem ama bir kere küstüğüm biriyle bir daha barışmam.Pişman da olmam ama arada kırılabilirim...
Kendime güvenirim,başkalarına göre hareket etmem.Tek başıma da kalsam fikrimi değiştirmem.Bu yüzden blog yazılarım hakkında gelen eleştirileri dinlerim ama kendi bildiğim gibi de devam ederim.Çünkü onlar içimden geçenlerdir,başkaları için yazılmamıştır,tabii ki insanlar benim için önemlidir, fikirlerine saygı duyarım ama burası başkası için yaptığım bir şey değildir.Buraya yazdıklarım beni bağlar,istediğim mesajı veririm,benim için bu platformda nasıl göründüğüm önemli değil, nasıl paylaştığım önemlidir.Ben buradan sevdiğim bir işi, sevdiğim insanlara ulaşmak için yapmaya çalışıyorum.Yazıyı yazarken düşündüğüm en son şey bu iletişimi başka düşünceler için harcamak olacaktır.Bir daha böyle bir yazım olsun istemiyorum.Böyle kötü yazılarımı bazen yazdıktan sonra silmek bile istiyorum ama silmiyorum.Çünkü onlarıda hayatımın bir parçası olarak görüyorum.
Yazdıklarınız veya söyledikleriniz söyleyen kişinin önemine göre etkiliyor beni, farklı bir görüntü veriyorsam bu beni rahatsız eder çünkü ben davranışlarıyla ve söyledikleriyle insanları etkilemeyi seven biriyim.Benim açımdan değişen bir şey yok,yazılara devam, sadece bazen insanlar gerçekten eleştirmek için mi yoksa karşısındakini yaralamak için mi konuşuyor arada onu merak ediyorum.
*Resim : Beyaz elbiseli benim. Herkes kadar farklıyım sadece :)
Not:
PAZAR GÜNÜ ETKİNLİKLERİ ...
Cumhuriyet Kadınları Derneği Fethiye Şubesi Tanışma Kahvaltısı
23 ekim pazar saat :10.00 Yakamoz Restaurant -Fethiye
Çalış Karnavalı ekim ayı 2. el pazarı
saat: 7.00 - 14.00 arası Çalış Plajı
Cumhuriyet Kadınları Derneği Fethiye Şubesi Tanışma Kahvaltısı
23 ekim pazar saat :10.00 Yakamoz Restaurant -Fethiye
Çalış Karnavalı ekim ayı 2. el pazarı
saat: 7.00 - 14.00 arası Çalış Plajı
Etiketler:
2. el pazarı,
açıklama,
asortik krep,
çalış,
kendim,
pazar,
yazı
Cuma, Ekim 21, 2011
Normal şartlar altında güllük gülistanız !
Keyfiniz yok, biliyorum benimde öyle.İki sabahtır bu bahçe resimleriyle sabahlıyorum.Bana iyi geliyor,umarım size de iyi gelir.
Bu akşam Genco Erkal Tiyatro oyunu sergileniyor FKM de (Oyunun ismi "nereye gidiyoruz ? " -Nereye gittiğimiz belli de nasıl olacak muallakta !) Biletleri tahmin ettiğimiz gibi bitirdik diyebilirim.Yine de görevliyiz.Saat beşte oraya geçeceğim.
Eskiden NŞA diye bir terim vardı hatırladığım, yani Normal Şartlar Altında diye konum belirlenir,rakamlar kesinleşirdi.Artık öyle bir Dünya da yaşıyoruz ki NŞA diye bir şey kalmadı.Ben bana söylenenlerle yaşanılanların aynı olmadığına inandığım bir Dünya'yı kabullendim artık.Siz istediğinizi düşünmekte serbestsiniz ama şunu unutmayın şehitlerin daha dün konuşulduğu bir gündemde "Deniz Feneri" sanıklarının salınıverdiği bir Dünya da "Normal Şartlar Altında " diye bir şey yoktur, olamaz.
*Resimler internetten yabancı bahçe bloglarından.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)