Bu yazı arada yazamadıklarımdan oluşacak..
Resim, sağlık yüksek okulundan Fethiye Ovasının görüntüsü ve Akdağlar da kar var.
Geçtiğimiz hafta bizim derneğin gönüllülerinden olan Mahmut öğrencimizin okulda yaptığı sunuma davetliydik. Okul Fethiyeyi tepeden harika bir manzarayla gören Sağlık Yüksek Okulu..
Sunumun konusu ise "Bioyakıta Katkı sağlayan Kızartma Yağlarının Toplanması"ydı. Mahmut ve Hüseyin bu konuda bizi oldukça bilgilendiren bir sunum yaptılar. Sunumdan sonra 3 araba geldiğimiz okuldan ayrıldık. Sanıyorum bu konuda çevre dostu ürünler sergimizde de stand açacaklar..
Merak edenlere Muğla Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu-Fethiye
Sunum yapılmadan basına açıklama yaparken..
Fethiye geçen pazar bu kadar yağmurlu ve soğuktu işte.Her zaman böyle olmadığından bu günleri idare ediyoruz tabii ki.. Çok yağmur yağınca Çağıl'ı dershaneye arabayla ben bıraktım.Yollar bomboş.Bir pazar sabahı.Muğla Yolu.
Oğluşumun odası.. Biz eve geçerken acil yapılacak kısım yoktu diyebilirim.Bu yüzden kendi zevkimizi yansıtacağımız bölüm olmadı.Olanı da yeni diye değiştirmedik.Eksiklikler de var ama zaman bulamadım bazı değişiklikler için.Benim istediklerim biraz oyalayan işler çünkü..
Okul kitapları, lise1 den beri yardımcı kitaplarını da veremediğimizden bu şekilde dolu kitaplığımız..
Beylikdüzündeki eve ördürdüğüm sipariş perde bunun aynısından fiskosu da var ama bu pencereden başka birde üçgen cam olduğundan kışın bunu kullanıyoruz, aydınlık yapıyor..Yazınsa kahverengi ahşap stor kullanıyoruz ki güneş ışınlarından korunalım.
Sünger Bob tutkumuz devam..
Kitaplığı bunlardan ibaret değil sadece son dönemlerde okuduklarını bu rafa koymuş,baş ucunda. Dr. çıkışı salı günü (kontrole gittik) kendimizi kitapçıya atıp bir sürü yeni kitap aldı aslında..Seçtikleri
Benim Adım Kırmızı ( Orhan Pamuk sevmiyormuş ama bunu okuması gerekliymiş,-annesinin oğlu-)
İnsan Mühendisliği (Nüvit Osmay)
Tutunamayanlar (Oğuz Atay)
Cahillikler Kitabı(J.Lloyd-J.Mitchinson)
Kitapları kendi seçti, benimde hoşuma gitti seçimleri, arada okumadığım yeni kitapları bende okuyacağım dedim.
Benimkilerin listesini daha sonra yazacağım..
İğneadadan topladığım deniz kabukları, Dedemin vefatı için gittiğimizde annemle toplamıştık.. Çocukken de hep İğneada da toplardık bunlardan.. Daha sonra bu kadar büyüğünü görmedim ben ne Çekmece de..Ne de Fethiye de.. Denizdekilerini söylemiyorum, sahilde bulduklarım arasında..
Bunlarda Fethiye de topladıklarım.. Çağıl'ın banyosunda her ikisi de .
Ares 4 aylık. 17 kilo oldu,daha da büyüyecek. Her gün bizimle büroya geliyor ve müşterilerle ilgileniyor :)
Her sabah yedide kalkıyorum.İlk işim yüzümü yıkayıp salona inmek ve tv yi açmak.Hafta arası Kanal D de hergün sabahları Çemberimde Gül Oya seyrediyorum. Böylece uykum açılıyor ve Çağılla sabah huysuzluğumuza çare oluyor. Çağıl'ı geçirip biraz daha keyif yapıp dokuz civarı evden çıkıyoruz..
Asi, Avrupa Yakası, Canım Ailem ve Karamel bu aralar sevdiklerim.Denk geldikçe izliyorum.. Elveda Rumeliyi izlemesem de dinlemek yetiyor :))
Hemen hemen her akşam Çağılla odasına çıkıp beraber oturuyoruz.O ders çalışıyor bende bilgisayara takılıyorum.Arada soru - cevap yapıyoruz ya da bana anlatıyor dersini.. bazen bende Uzunbeyle ikisinin dalga geçeceklerini bilmeme rağmen odasının her yerinin resmini çekiyorum :))
Biraz üşütmüşüm..Dün akşamdan beri keyfim yok, halbuki sergi hazırlıkları tam gaz devam ediyor ve 2 de iş görüşmem var acil bekleyen.. Pazartesiye kadar doluyum.. Yarın sergi açılışı ve tam gün görev, cumartesi öyle.. Pazar günü
ÇALIŞ CAR BOOT günü.. Yine orda olmam lazım.Öğlende de kahvaltıya
Kalepark' a gideceğiz arkadaşlarla..
Mavi Kuş için yine car boot ta stand açıp ürünlerimizi satacağız pazar günü..Ordan kazandığımız paraları burslara bağışlıyoruz biliyorsunuz artık.
Fethiye'den üniversite kazanıp şehirlerde okuyan öğrencilerimize burs veriyoruz. Malum buradan büyük bir şehire gidip okumak zor bir olay.
Bu arada pazar akşamüstü Issız Adam!a gittim en sonunda.. İşler yüzünden yalnız gidiyordum son dakikaya kadar Uzunbey kıyamadı ve beni yalnız bırakmadı.. O da beğendim dedi. Ben Ada'yı beğendim daha çok. Hem kendisi güzeldi hem de oyunculuğu bence. Sevmesini de beğendim.
Çocuğun onun olup olmadığı,hatta mahsus mu söylemediği, olur gibi mi yaptığı çok muallakta kalmış gerçekten.. Filmin sadece iki yeri beni hüzünlendirdi..(Salonun yarısını tanıdığım filmlerde ağlayamıyorum) Müziklerine bayıldım tabii ki.. Adamdan hoşlanmadım ki kendimi bu konularda tutucu buldum :) Ben olsam öyle bir adama (2 erkek bir kadın, ya da 2 kadın bir erkek grup takılabilen) aşık olamazdım..Ada'nın filmde bilmediğini varsayıyoruz zaten ama. Alper de bu hayatı bırakamayacağını seçimiyle gösterdi.. Her ne kadar Adayı unutamasa da..Biraz da buna ne gerek vardı o ayrıntı olmasa bence daha iyi bir film çıkardı diyorum. Yani filmde saçma geldi bana bu kısmı.. Yine de görsel açıdan film çok güzeldi..İstanbul sokaklarını izlemek eski evlerin güzelliği falan , özlemişim memleketimi..
Hala oynuyorsa gidilir hatta bu hafta oynuyorsa tekrar kızlarla gidebilirim
HAYAL' e..
Gerçekten filmdeki en güzel noktalardan biri şimdi bloglarda kimin yazdığını hatırlamıyorum Ada'nın Alper'e ayrıldıklarında " karda donmak üzeresin,uyumak tatlı geliyor ama öldüğünün farkında değilsin" cümlesiydi..Not ettim , güzeldi :) Doğru olduğunu da gördük diye bitiriyorum.