Çarşamba, Aralık 31, 2008

mutlu seneler :)

Bu hafta sabahtan işe gittim iki gün, öğleden sonra da annemle babamı alıp gezdik çarşıda..Yapılacak işlerimizi hallettik,yemek yedik, alışveriş yaptık. Akşamları dizi seyredip sohbet ediyoruz genelde..

Geçtiğimiz hafta bir de Şükran Teyzeyi ziyarete gittik beraber.Çok mutlu oldu, bizde tabii ki. Babamla ilk defa tanıştırabildim.. Herkes gibi babamda çok sevdi. O zaten annemi sever ve her ziyaretinde de annemle görüşürler, babamla da politikadan ve insan ilişkilerinden sohbet ettiler, likörlerimizi içtik :) sohbetin tadına doyamadık.Annemler gitmeden tekrar görüşmeye çalışacağız..

Pazar günü car boot vardı.İlk defa sakin geçti. Yabancılar azdı.Standlarda çok ilginç şeyler yoktu bu sefer.Sadece bir kaç resim çektim.. Bol muhabbet , biraz iş (komitedeyim ya stand satışlarıyla ilgili düzenlemeler falan) sonra 1881 'e gidip çay, kahve içtik beraber.. (Geçtiğimiz hafta yürüyüş yaptığımız plaj,Koca Çalış) Oraya gitmemizin sebebi deniz kıyısında Ares bir arkadaş edindi, onunla koşturup oynuyor.Biz Ares'i gezdirdik annemler gazete okuyup dinlendiler.
Sonra eve gelip tv izleyip ,sohbet ettik.Biz arabaya binerken yağmur başlamıştı..
Her gün dışarı çıksakta Çağıl'ın eve dönüşlerinde onu karşılamaya döndük mutlaka.. Çay satlerini atlamadan , kahvaltı saatlerini uzatarak, akşamları da tv izleyerek ve bol muhabbetli geçirmeye çalışıyoruz.
Annemle Babam ilk defa yılbaşında bizdeler buraya geldiğimizden beri :)

Bugün evdeyim.Yılbaşını biz genelde dışarıda kutluyoruz ama annemler ısrarla dışarı çıkmak istemediklerinden evde geçireceğiz.. Yeni yılın ilk sevindirici haberi geldi :) İzmir'de okuyan Silivrideki dayımın oğlu yılbaşını geçirmeye bize geliyor..Eskiden olduğu gibi .. Biz İstanbul' da da
yakın olduğumuzdan bazı yılbaşılarda ve özel günlerde buluşurduk.Özellikle dedemle anneannem bizdeyse.. Bu yaz en son onların balkonda keyif yapmıştık Marmaraya doğru.. Çağıl da çok sevindi..

Dün yılbaşı hediyesi Çarliye "Tanrının Doğumgünü" Burcu ya da "Masumiyet Müzesi"ni aldım. Annemlerle yollayacağım. Çağıl'a da Zeki Kayhan Coşkun'un "Durun siz evlenemezsiniz" kitabını aldım. Anneme Ayşe Kulin "Umut" babama da Erdal Sarızeybek'in son kitabı " İhaneti Gördüm" belki daha iç açıcı bir şey alabilirdim ama bende Hesaplaşmayı okuyunca ve oraya gidip sen seç deyince onu almak cazip geldi.Şimdi Çağıl'ın bilgisayarındayım.Bugün akşama hazırlıkla ve annemlerle keyifte geçer.Ares 'te benimle kalacak. Alp'i akşama karşılayacağız..

Bütün blog camiasının ve bizleri okuyanların :) yeni yılını kutluyorum.En güzel günler bizlerin olsun :)) 2009 dünya da geçireceğimiz en güzel yıllardan biri olsun :) Sevdiklerimizle mutlu ve ve sağlıklı günler geçirelim.. Hep beraber :))


Salı, Aralık 30, 2008

Aile Önemlidir !!

Enne bana jest yapmış..Öyle güzel kehanetler yazmış ki anlatılmaz ,okunur..Birlikte okuyalım o zaman.. 2009 ' un kehanetleri..

ENNE, teşekkür ederim..

Enne'den 2009 Kehanetleri...

* Sayın Asortik Krep ; bu yıl size bereket getirecek, bir sürü fidanınız olacak. Çekirdeklerini savurduğunuz dağlarda ağaçlar yetişmeye başlayacak. Car boots satışlarından bir sürü kaktüs saksısı, bahçe alet edavatı ve yeni tohumlar alacaksınız. Zen güzellik merkezinde yüzünüze çikolata bakımı yapacaklar ama işe yaramayacak çünkü görevliye çaktırmadan yarısını yiyeceksiniz. Ares kendine bir manita bulacak, sürekli peşinde dolaşacaksınız. Burcu ve Atahan ziyarete geldiklerinde çok eğleneceksiniz, İstanbul'da trafiğe karışıp dikkatsiz sürücülere söylene söylene dolaşacaksınız. Çarli yine çok komik şeyler anlatacak, annenizin balkonunda kahve falları bakacaksınız. Yazın belki yeni kişilerle tanışacaksınız (enne ve ailesi olabilir). Çalış Plajında denize girip geç saatte mangal yapacaksınız. Resmini çekmediğiniz hiç bir şey kalmayacak, Fethiye dışına fotoğraf çekme günleri düzenleyeceksiniz. Bir kaç kişi sizi düğün fotoğrafçısı sanıp sizden fiyat almaya çalışacak. Evinizi, bahçenizi bıkmadan usanmadan düzenleyip güzelleştireceksiniz, Uzunbey de çook mutlu olacak, Çağıl anne bırak şunları da gel biraz otur, keyif yapalım diyecek. Kısacası 2009 yılında siz çok mutlu olacaksınız.

Pazartesi, Aralık 29, 2008

Mantar Dosyası

Geçtiğimiz perşembe Üzümlü köy kahvesinde yapılan mantar toplantısının ardından Jilber'in (Barutçiyan) buraya gelmesine ve toplantıyı yapmasına sebep olan ev sahiplerine , Üzümlü Dikencik Evlerine gittik hep birlikte.Toplantıya Fethiyeden katılanlar , basın, birde konuklar vardı doğal olarak.Toplantı sonrası en iyi bilgi, mantar yemekle pekiştirilir diye düşünen evsahiplerimiz Ayşe Hn.ve Cengiz Bey bize çevreden toplanan mantarların pişirildiği nefis bir sofra hazırlamışlardı. Üzümlü köy kahvesi
Kahvede öğrenciler sunumu ayakta izlediler kalabalıktan..
Üzümlü Dastarı proje satış bürosuna uğradık birde.Köy kahvesinin yanındaydı zaten.Ben kendime yeşil bir dastar aldım..
Üzümlü dastarı cadianda projesiyle tekrar hayata geçti.Köyde yapımı ve satışı başladı. Dastar yerel dokuma tezgahlarda hayata döndü ve artık Üzümlü dastarına kavuştu.
(Dastar : yöresel tezgahlarda dokunan kumaşa verilen isim.)
Önce Jilber yine küçük bir sunum yaptı.Daha sonra da o nefis sofradaki yiyecekleri paylaştık. Herkese hitap edecek tatlar vardı.

Annem ve babamla beraber gittik, sanırım beğendiler toplantıyı..Hatta babam çok ilginç buldu. Mantarları da anlatmam imkansız hele bir çorba vardı ki kokusuna ve tadına bittim.. Tüm konuklarda bayıldı. Bloğumun iyi bir okuyucusu Fethiyeli diğer blogçulardan Sunthing'in annesi ve (beni buralarda ilk keşfedenlerden ) Nurten Hanımla da karşılaştık. (selam ve saygılar efendim) kendisi süper bir hanımefendi, çok severim ve beni sevdiğini de ışıldayan gözlerinden anlıyorum..

Gazetede bulduğum haberlere göre..
Jilber Barutçiyan; küçük yaştan beri doğaya ve araştırmaya meraklıymış.
"Yedi yaşında denizin altını merak etti, dalmaya başladı. 22’sinde dünyaya kuşbakışı bakmak için lisanslı paraşütçü oldu. 23’ünde dağlara vuruldu, lisanslı dağcılar arasına katıldı. Yeraltında yaşamın peşine düştü, mağaracılığa başladı. 30’unda kadehindeki şarabın öyküsünü merak etti, kurslara gidip uzmanlık belgesi aldı.
Barutçiyan’ın yabani mantarlarla tanışması 23 yıl önce, İsviçre’ye yerleştiği ilk günlere uzanıyor."

KİTABI HAZIR, SİTE VE MAIL GRUBU KURACAK

Barutçiyan, mantarlarla bu kadar haşır neşir olup zehirlenmemeyi başarmak için İsviçre’de mantar kulüplerindeki kurslara katılmış. Ayrıca kitap toplamış. Bugün Emile Boudier’in 1905 tarihli beş ciltlik başyapıtı Icones Mycologicae’nin tıpkıbasımı dahil, yabani mantarla ilgili 50 civarında Fransızca, Almanca temel eser var kütüphanesinde. "Yabani mantar konusunda kitabın yenisi makbuldür. Son beş yılda bile çok şey değişti. Dün zehirli olduğu fark edilemeyen mantarlar, bugün tehlike listesinde." Bunlarla da yetinmemiş, İsviçre Sağlık Bakanlığı’nın zorlu bir eğitim ve sınavdan sonra verdiği mikoloji diplomasını almış.

Bu konuda Türkçe rehber olmadığını görünce bir de kitap yazmış. Türkiye’deki 200 önemli mantar çeşidini anlattığı kitabı yayıncısını bekliyor. Bir web sitesi kurmayı, iki yıldır düzenlediği kurslara katılan 400 kişiyi mail zincirinde buluşturmayı planlıyor. Mantarın gerçek mevsimi sonbaharda yine keşif turları düzenleyecek. Zehirli mantarlar hakkında tek Türkçe eseri yazan Prof. Dr. Afife Mat gibi akademisyenler dahil her meslekten doğasever var bu turların tiryakileri arasında. Barutçiyan, Türkiye’de konunun meraklılarını bir araya gelmeye, kulüp kurmaya çağırıyor. "Mantar kültürünün yayılması için elimden geleni yapacağım, ilk fırsatta yemeklerini de kitaplaştıracağım" diyor.

Üç bin tarif topladım ..

Avrupa mutfağından bugüne kadar üç bin farklı yabani mantar tarifi topladım. Izgaradan, sos yapımına çok farklı şekilde kullanılabilir. Böreği bile yapılır. Benim tercihim ise mantarın, özgün tadı fark edilecek şekilde en sade haliyle tüketilmesi. Tavada, tereyağında, soğanla çevirmek yeterli. Mantarları tanırsanız, biber bile kullanmaya gerek kalmaz.

... ... ...
Bu bilgileri kendisiyle yapılan röportajlardan öğrendiğimizden toplantıda verilen mantarlar hakkında ön bilgiye geçelim birazda..



-MİKOLOG : Mantar uzmanlarına verilen ad.
-Dünya da 15 çeşit çok zehirli mantar çeşidi var.
-Mantarların başlıca faydası ağaçlardan düşen dallar ve kozalakların yerde toprak olmaya başlamasını sağlıyorlar.Ormanlar için gereklililer.
-Mantarlar ağaçlarla bir ilişki içindedir.Ağaçlardan su alıp şekerli maddeler verirler, ağaçlarla yaşarlar.
-OCAK : mantarların yetiştiği yer (miselyum) Köylü dilinde mantarın bol olduğu ,çıktığı yer.
-MİSEL: Mantar ağacı, mantar yetişen yerler.
-Dünya'da 1500 yaşında miseller var.
-Dünyanın en zehirli mantarı " Köy Göçüren" dir. (yeşil renkli ve bu bölgede az bulunur.)
-Hiç bir mantar ellemekle, koklamakla zehirlemez.
-Yer altından çıkan her mantar değerlidir diyebiliriz.
-Galerina Marginata : Öldüren mantarlara iyi bir örnektir.
-Contiranus Orellanus: Çok zehirli 1-3 ay arasında sağlıklı insanlarda zehirlenmelere yol açıyor ama öldürmeyedebilir.
-Çok yaygın ve zehirli mantarlara bir başka örnekte Zeytinağacı mantarıdır.
-Trüf, latince ur,tümör anlamına gelir. Yer altında yetişir.Kıymetlidir.Tuber Melenasporum, Tuber Aestivum,Tuber Magnatum, Terfezia Arenaria trüflere örnektir.
-Dolaman ya da Domalan yeraltında değil yerüstünde yetişir.Genel kanının aksine trüf değildir.



MANTAR NASIL TOPLANIR :

Mantarlar kesinlikle naylon torbaya toplanmaz.En iyi şekli sepetle toplamaktır.
Mutlaka doğada fırçayla temizlenip toplanmalı.Basit bir temiz boya fırçası, sepet ve ucuz bir çakı bu iş için yeterlidir.



İNANIŞLARDAN BAZILARI :
1- Ağaçta yetişen mantarlar zehirsizdir.(Yanlış)
2-Beyaz mantarlar zehirsizdir.(Yanlış)
3-Bazı mantarları böcekler ve kuşlar yer ama insanlar için bunlar zehirli olabilir.(Doğru)
4-Mantar pişirdiğiniz suya gümüş koyun ,kararırsa yenebilir.(Yanlış)


Fethiye Bölgesi için..

Göbek kulağı, böbrek yetersizliğine yol açabilir ,yenmemeli..
Ekşimik,kızıl çam, kızıl göbek adı verilen uzaktan kuzu göbeğine benzeyen, bu isim verilen mantarlar çiğ yenmemelidir.Pişirip yenebilir.
Trakya'da "Kaz Ayağı" olarak bilinen mantar çeşidi bu bölgede de çıkıyor ve yeniyor.
Lactarius Ailesinden Çıntar, genelde Avrupa da çok fazla ilgi görmeyen ama bu bölgede tutulan bir mantar çeşididir.Lactarius latince süt veren anlamına gelir.Çıntarda risk yoktur, karoten vardır bu yüzden beyaz ve kahve renkleri arasında olur.250 çeşidi vardır.
Ramaira ailesinden R.Rubella: Dede parmağı zehirli ama öldürmez.Ramaira: Çalı çırpı anlamına gelir.
Kuzu Göbeği yörede oldukça bol bulunan ve değerli bir çeşittir.(Morcella ailesinden , Almanca küçük sünger anlamına gelir) Fethiye'deki yerel pazarlarda satılır ve ormandan toplanır.


Bu da bambaşka bir tat ; kurutulmuş domates. Dikencikte hazırlanan masada ki enfes tatlardan biriydi.Hazırlanışını Ayşe Hanım özel olarak verdi..Daha sonra ayrıntılı yazacağım..


Evin ve Dikenciğin her köşesi sürprizlerle dolu.Zevkli bir şekilde düzenlenmiş köşeler, doğal süsler, çam dallarından yılbaşı süsleri, konserve kutularından rüzgar çanları, şişe mantarlarından adam süsler.. Nurten Hanımla birbirimize gösterdik durduk.




Cumartesi, Aralık 27, 2008

Seyir Defteri 1.bölüm

Annemle Babam geldiğinden beri aslında pek fırsat bulamadım bilgisayara oturmaya.. Annemler gelince ben işe gitmiyorum. Bu hafta da bir kaç şey almak ve büroya uğrayıp Uzunbey ve Ares'i işten almak dışında da gitmedim. Pazartesi geldiklerinde doğru eve gittik ve o gün dışarı çıkmadık.Bir kahvaltı yaptık ki bol muhabbet bol keyif bol dedikodu :)


Resim: Çalış Şat tarafındaki köprü yolu..Sazlıklar..


Koca Çalışta gün batımı..


Salı günü hem pazara gittik hem de çarşıda dolaştık, çarşamba da yürüyüşe gittik Çalışa, kıl çadıra kadar gidip orda kahvelerimizi içtik. Hava biraz serindi ve bu sefer ilk defa içeride oturduk. Kıl çadırda da müze var orayı da gezdik. Hatta resimler çektim ve sahibi bize eşyaların hikayesini anlattı.


Ordan dönüşte Uzunbey'de bize katılmak için erken dönmüş, annemler çağıl için eve girdiler ve onu okuldan karşıladılar. Biz uzunbeyle tekrar ares'i gezdirmeye bu sefer Koca Çalış' a gittik.Hava nasıl soğuk fakat çevre de bir o kadar güzeldi.Resimler o günkü yürüyüşten..


Fethiye de kış ancak bu kadar işte.Soğuk vardı o gün ama kar sadece dağlardaydı.. Akdağlara kar yağınca sabah soğuk olur ve kar görmeden soğuğu anlarız biz..



Bu resim benim Çalışa yürürken genelde geçtiğim caddeden bir ayrıntı.Şimdi daha aşağılarda bir sokak resmi göreceksiniz..Genelde bahçeli evler veya siteler vardır bu sokaklarda. Arada burada gördüğünüz gibi günlük ağaçları eskiden mahallenin her yerini kaplarmış.. Zamanla azalmış ve şimdi arada bir kaç sokakta var.Bu günlükağaçları da benim etrafta son gördüklerimden..


Annemin getirdiklerinden parlak nefis bir siyah triko..Giydiğim gün hemen annen gelmiş belli oluyor diye iltifatlar bile aldım.



Kıl çadırdaki müzeden .. Gramofonlar, eski radyolar.


Eski fotoğraf makineleri..

Eski bavullar..


Eski kilimler..


Rüzgarlı ve sert bir hava vardı bu yüzden kıl çadırın içinde oturduk.


Her zaman geçtiğim köprünün kış hali.. Merkeze giden tekne dolmuşları yazın bu köprünün altından geçiyorlar..


Kanaldan Çalış'ın görüntüsü..


Çalıştan bir sokak..


Hoşumuza giden tabela :))


Ekşimikli Biber.. Esas adı bu ama siz lorlu biber dersem anlarsınız..
Annemlerin getirdiği bir Trakya lezzeti.. Biz bu tarz özel yapım yiyecekleri sabah kahvaltılarında yeriz..Ara ara buradan nasıl yapıldıkları hakkında yazmaya karar verdim.Kayda alacağım ki zamanla kaybolmasınlar.Gerçi diğer kahvaltılıklarımızı yapıyorum ben ama denemediğim bir güzellikti bu. Olunca da yemeden duramadığım..
( Yapılışı: Ekşimiklerin içine biberleri yıkayıp basarsınız , bir kaç gün buzdolabında bekletirsiniz..Biberleri biz çiğden koyarız. Haşlanmış patatesle ve çayla enfes olur.)


Bizim çuşka biberler :) Annem bana İstanbuldan mayısta fide getirmişti ..Bende bahçeye saksıya diktim , bunlar onlar.. Toplayıp kuruttum..Bu haliyle bizim için SÜPERLER..

Her yemeğin yanında ve mutlaka :)



Annemin sadece internetten resmini görerek yaptığı Ares'in köpek yatağı.. Ares daha ilk gün üzerindeki kemikleri yakalamaya çalışmış ve çok hoşuna gittiğinden devamlı büroda onun üstüne yatıyor :))



Kurdela nakışından yeleğim..Daha elinde ilk yaptığında çok hoşuma gitmişti sonra bana hediye geldi :) Burcu ya söylüyorum hep güzel hediyeler bana geliyor diye..


Annemin hediyelerini getirdiği poşet.. Onaylı ve tastikli Asortik..


Babam en son geldiğinde kütüphanemi düzenlemişti. Kitap düzenlemeleri aile içinde meşhur olduğundan raflarda sırasıyla ya yayınevine göre ya da tarzına göre dizer.. Eve gelen yardımcı kadın temizlerken bu sırayı kaybetmiş, hatta tarzı bozmasın diye özel tembih etmiştim ama yeni kitaplarda alınca kütüphane bayağı bir düzensizleşti..İlk iş geldiğinde ona rica ettim yeniden düzenleyebilirmisin diye..Kırmadı sağolsun bana roman, yabancı yazarlar ve teknik yayınlar şeklinde tekrar düzenledi. Bu arada bende resimlerini çektim, annem geldiğinden beri kenarda köşede yapılması gerekli dikiş işlerini yapmaktan, bana kahverengi eldiven örmekten ve arada Türk kahvesi içmekten arta kalan zamanlarda da tv seyredip sabahları annemin plateslerini takip edip, keyifli kahvaltılara oturup, her gün ya yürüyüşe ya da çarşıya çıkıp gezmekten, yemek yapmaktan, çay içmekten, konuşmaktan vakit bulamadığımdan günlerdir sadece mailimi okudum ve işle ilgili bir kaç mail atabildim.Çok şikayetçimiyim, değilim.
Kitaplık düzenlenirken bulduğum bir kitap..Babamın hediyesi..Sene 1989 , 18. yaş günüm..

Annemin daha önce getirdiği pas pas.. Örnek için koyuyorum.. Misafir tuvaletinde..

Bu da kumaş ekmek sepeti..


Annemler gelmeden bir gün önce Huzur evi yararına Şükran Teyzenin, HaleHanım ve Huzurevi müdürü Adem Beyle yaptığı resim sergisine gittim..
Şükran Akannaç resmi.Sergi Fethiye Belediyesi Kültür Merkezinde oldu.

Perşembe günü Üzümlü de Dikencik Evlerine gittik.Mantar yazısı ve resimleri blogda daha sonra..
Cuma günü annemle Issız Adam'a gittik Hayal Sinemasına..Filmi tekrar izledim ve tekrar beğendim.. Yalnız filmdeki sevişme sahneleri olmasa belki bir Fransız Öpücüğü ya da Hayalet tadında bir film olurdu diye de düşünmeden edemiyorum.
Cumartesi Şükran Teyzeyi evinde ziyarete gittik.Benim evim en sevdiğim insanların evlerine genelde aynı mesafede ve ortada..Yani yürüyerek onlara ulaşabiliyorum.Bugünde annem , babam ve ben çok hoş zamanlar geçirdik Şükran Teyze de..Akşam açtığım bu yazıyı da ancak şimdi tamamlayabiliyorum.. (Saat 1.08)
Bugün hava da çok güzeldi ve üzerimizdeki hırkalar fazla geldi ama gece olunca şömineyi yaktım yine de.
Bugün car boot var ve ben görevliyim. Hem Mavikuş için stand açılacak hem de car bootta görevliyim..Gerçi standda başka arkadaşlarım olacak ama yine de destek olmaya gideceğim.Biliyorsunuz gönüllü olarak orada satış yapıyoruz, kazandıklarımızı burslara bağışlıyoruz.
Annem daha başka hediyelerde getirmiş ama hepsini görüntüleyemedim..Burcu da bana hep yeni evde eksiklerimi tamamlayacak hediyeler gönderdi her seferinde..Hatta ilk ekmek kızartma makinemi bile o gönderdi.. (Ben almamıştım tost makinesini çok sık kullandığımdan gerek görmemiştim ama şimdi severek kullanıyorum) Düdüklü tencere ve mikserimde ondan :))
Ares ilk geldiğinde annemlere o kadar güzel davrandı ki anlatamam..Çağıl ve annemi kıskanarak aralarına oturup kolunu annemin karnına sarmasından tutun ,üstlerine atlamadan durmaya kadar çok saygılı davranıyor.Yalnız annem her sabah plates yaparken evde kaldığı bir gün ona oyun yaptığını düşünerek oynamaya kalkması dışında bir yaramazlığı olmadı..Ben de onu yatak odasına götürmek zorunda kaldım.Bu arada tamamen çiş olayımızı çözdük,düzenli dışarı çıkardığımız sürede bir problem yaşamadık.Tuvaleti gelince gidip dış kapının önüne oturuyor ve bizi haberdar ediyor..
Normalde aşağı katta bırakıyoruz gece ama oda kapılarını ittirip girdiğinden annemler geldiğinden beri bizim odada, yerde yatıyor :) Annemleri rahatsız etmesin istedik.Daha önceden bizim oda yasak olduğundan sabaha kadar kımıldamadan yatıyor bizim odamızda.
Anneannesi ve dedesine de gayet iyi davranıyor..