Cumartesi, Aralık 29, 2007
Cuma, Aralık 28, 2007
Bayram Gezmesi..2
Koçtaşı gezip yolumuzu İkea ya çevirdik.İkea Bayrampaşa da açılmış ve biz gitmezsek olmaz biliyorsunuz...
Tekirdağ sahil ..
Floryada görümcemde uçak sesleri boldu :)
Edirnekapı Surlarının devamı..
Bu da dönüşten önce ,bekliyoruz..
İstanbul gezisinin devamını yazmadan araya bir başka yazı sıkıştırmak zorunda kaldım.Sebebi bugün gelen yılbaşı çekilişi hediyem.Evet bana bugün kargodan çok güzel bir hediye çıktı.Azimli' nin yaptığı yılbaşı hediye çekilişinde beni çeken Yeşim bana Paşmina yollamış.Teşekkürler Yeşim :))Diğer resimler ise Karaağaç ve Alınca resimleri..Bayram öncesi Uzunbey'le gitmiştik Karaağaca..Hava çok güzeldi.Havanın ne kadar açık olduğu zaten resimden de belli değil mi..?
Salı, Aralık 25, 2007
ATAHAN...
Atahan'ın resimlerini Uzunbey eniştesi çekti :) Birbirlerine sataşmaktan zevk alarak 2 gün boyunca yarıştılar.
Ara ara Atahan Uzunbey' e "diddatimi dağıtıyorsun " diye bağırdı..Uzunbey'de ona ilk Fethiyeye geldiğinde "zibidi" dediğinden (çünkü pek yüz vermiyordu doğal olarak az gördüğü eniştesine) Uzunbey ona, o Uzunbey'e " cibidi " diye bağırıştılar.Atahan o zamanlar zibidi diyemediğinden cibidi kaldı ismi ..Atahan 'ın o büyümüşte küçülmüş cevaplarına Uzunbey şaşırıp durdu.
Kırmızı yapraklı çiçeğini"Dilara " diye sevmesinden etkilenerek hem de..Gezinin ilerleyen zamanlarında da Atahan hep dilimizdeydi :)Birbirimize anlatıp durduk.Birde Atahan bana -asortiP krep der, ben de bayılırım ve telefonda ona asortip krep dedirtirim hep.
Bir küçük ayrıntıda FHM (burcunun eşi) anneme anne dediğinde Atahan soruyor
- senin annen var neden anneanneme anne diyorsun ..O da "eşimin annesi benimde annem olur diye cevap veriyor.. Atahan hemen o zaman bende sevgilimin annesine şimdiden anne diyeceğim diye karar veriyor :))
Günlerdir aramızda hep Atahan' ın cümleleriyle konuşuyoruz..Onu şimdiden özledim :)
Resme "diddatli " baktığınızda Atahan'ın bıyıklarını göreceksinzi..Tabii ki Uzunbey çizdi.. ama bizi darmadağın eden olay Atahan' ın oturduğu yerde eliyle bıyık burup etrafa sırıtması oldu :))
Son dakika Uzunbey yine bir şey hatırlattı :) Ben kaktüs çeliği götürdüm Burcuya bir kutu..Bunları görünce bana Atahan
- sen çiçek bahçıvanımısın diye sorunca hepimiz yine gülümsedik tabii.
Donanma'da otururken kuşları yakalamak için yarım saat elimde makina bekledim.Oysa motor karşı kıyıya kalkarken onlarca martı gelmişti..
İlk defa motor uzaklaşırken yalnız olmadığıma sevindim.Yanında sevdiklerin varken diğerlerine veda etmek o kadar zor olmuyor.Oysa genelde İstanbuldan vedalaşırken ben yalnız yola çıkıyorum.Bu da beni her seferinde biraz daha fazla yoruyor.Vedalar bile paylaştıkça az hırpalıyor.
Pazartesi, Aralık 24, 2007
Çanakkale Yollarında..
Soğanlıdere Şehitliği- Çanakkale... İkinci girdiğimiz şehitlik olmasına rağmen benim çok etkilendiğim bir atmosferi vardı.
Daha bayramdan önce Uzunbey'le konuştuk bayramda hava güzel olursa İstanbula gidelim diye.Korkuyoruz çünkü eğer hava bozuk olursa arabayla gidemeyiz ve herkesin sevinci yarım kalır.Başta ben olmak üzere de morali bozuk geçirir bayramı diye hazırlığımızı gizli yapalım, eğer son gün, hava güzelse de yola çıkalım diye karar verdik.
İlk hamle Annemden geldi.Bayramda Burcunun eşinin ayağı rahatsız diye onlar Çanakkaleye gitmeye karar vermiş.Hem sevindim hem de nasıl plan yapmalı ki herkesi görmeli diye bir yandan da düşünmeye başladım.Salı günü annemler yola çıkıpta Trakya da kar kış yok deyince Uzunbeyle gitmeye karar verdik.Bir yandan da nete bakıp duruyorum.Neyse daha önceki olayları yazmıştım zaten.
Salı günü biraz erken eve geldik ve işyerini de kapadık.Çalışanlara tam gün gelmeyin arife günü dedik çünkü biz yokuz.
Birebir sac modeli, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından 1982 yılında Çanakkale'deki "Çimenlik Kalesi"nde inşa edilmiştir. Bu model halen müze olarak kullanılmaktadır.Bizim gezdiğimiz maket gemi Çimenlik Kalesi bahçesindedir.
O gün Kipadan sonra Fhm (Burcunun eşi ) bizi Kipanın karşısında çok güzel bir balık lokantasına götürdü..Annemlerde geldi oraya ve akşamı orada tamamladık.Çanakkale de son gecemizdi ve oradan eve geçip uykumuz gelene kadar oturduk.
1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması ile Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı. Rütbesinin ne zaman onbaşıya yükseltildiğine ilişkin bilgi yoktur.
18 Mart 1915'de Müttefik donanması Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırıya geçti. Bu sıorada Seyit onbaşı Rumeli Mecidiye Tablası'nda görevliydi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü. Çatışma sırasında Fransız savaş gemisi Bouvet vurularak hareketsiz kaldı ve batmaya başladı. Gemi mürettebatını kurtarmak için yardıma İngiliz Ocean ve Fransız Irresistible gemileri geldi. Ancak çatışma sırasında Seyit Ali'nin görevli olduğu topun vinci arızalandı. Bunun üzerine Seyit Ali 275 kg ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, üçüncü atışında İngiliz gemizi Ocean'a isabet sağladı. Bu isabet ile gemide oluşan hasar neticesinde mürettebat gemiyi terk etmek zorudna kaldı.
Savaşın sona ermesi ile 1918'de köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. 1939 yılında çıkartılan Soyadı Kanunu ile Çubuk soyadını aldı. Aynı yıl hayatını kaybetti.
Gelibolu civarında öğle yemeği için kendimize çok güzel bir yer bulduk tesadüfen.Hani yolu düşenler için bir tüyo olarak kabul edin ve Petrol Ofisinin benzinliğinde hem yemek yeyin hem de temiz temiz tuvalete gidin..Mutlaka Tekirdağ Köfte isteyin ..Biz çok sevdik :)
Tam durduğum yerde Çatalcalılar vardı..Babamın anne sülalesi Çatalcalı ya..Ben de onları çektim ama dikkat ederseniz çoğunluğu rum..Toprağı bol olsun,mekanları da cennet.Hepsinin...