Çarşamba, Kasım 28, 2007

Resim Sanatı..

Bu cumartesi çekirdekleri Babadağ' a ekmeye gidiyoruz.Yani birkaç çuvalı biz izciler ve öğrencilerle beraber gömüp, ekeceğiz..Bir kısmını da mikroflight denen motorlu araçlarla yukarıdan atacaklar.

Çocuk Gibi sağolsun ikinci posta çekirdekleri de gönderdi ..Cumartesi atılacak onlarda :)
Buradan verdiği destek için tekrar teşekkürler.

Yoğun bir hafta bu.Pazartesiden beri çekirdeklerle ilgili ayrıntıları görüşüyoruz.Bunun yanında cuma günü Huzurevi yararına Fethiye Ressamlar Derneği ve Fethiye Evi Gönüllüleri ortak bir kermes düzenliyorlar Şükran Teyze'nin önderliğinde Fethiye Kültür Merkezinde saat 11.00 de.


Cumartesi günü sabahtan TEMA Fethiye daha önce gece bizim etkinlik yaptığımız kulübede 2B 'ler için kampanya yapıyor sabahleyin..Öğlende biz buluşuyoruz Mavi Kuşlar Orman İşletmede saat 11.30 da.

Öğleden sonra Zen Güzellik Merkezi davet etti açılışına ama gidemeyeceğim.Dağda olacağız
ama saat 16 ya yetişebilirsem Kavaklıdere' nin premium şarap tadımına Ecesaray'a gitmek istiyorum.

Bugün sabahtan beri dışardaydım.Gezerken herkes pançomu çok beğendiğini söylüyor.Berna'nın dikkatini çekmiş :) Anneme telefon açıp söyleyeceğim şimdi.Annem ben küçükken kareli kumaştan dikip giydirmişti bana bir panço onu hatırladım nedense hatta kenarına beyaz peluştan kalın biyeler de çekmişti.Eski fotoğraflara bakıp bulursam sizle de paylaşırım buradan.Şimdi böyle biraz da garip oluyor ama ben eskileri hatırlamaktan çok memnun oluyorum ne yapayım..


İşteyim.Gece çok iyi uyuduğumu söyleyemem.Şarap almıştım bir tane küçük Turasan' dan.Tatlı sert, onu içtim de uyudum biraz.Turasan'dan başka şarap alamadım çünkü çok kalabalıktı ve tadım yapacak zamanımız çok azdı.Babam sevmez tatlı ve meyveli şarap ,bilmeden de ben almak istemedim çünkü evde onun için ayırdığım daha güzel şaraplarımdan vardı.Onu yolladım Öğretmenler Günü hediyesi ona.Bu aralar şarapla ilgili yazılar yazmak istiyorum aslında.Canım çok içmek istiyor diye belki de bilmiyorum.Paylaşacağım mutlaka.Sarhoş olan insanlara uyuz oluyorum çok.Ya da içki içmeyi bilmeyenlere diyelim.Ben yazmıştım sanırım 1999 depreminden beri sarhoş olamıyorum .Ne kadar içersem içeyim hem de.Birde kötü bir şey içemiyorum.Farkettim ki damak tadı denen şey güzellikleri keşfedince kötülüğe katlanamıyormuş :) Yemekte de böyle olduğundan biraz mız mız oldum ben sanırım.Biraz da "şişman".Hala da kendime şişman diyemiyorum ya.Aferin bana..Ne kadar özgüveni yüksek biriyim .Kendime şaşıyorum.Kendimi çok büyük görmeme gibi kusurlarım var benim.Bazen iyileşiyorum ama çoğunlukla sanki 60'larda kalmışım gibi hareket ediyorum.Kapadokya'da en kilolu bendim sanırım hanımlarda.. Yine de ben keçi gibi tırmandığımdan Paul'ün eşi bana keçi gibisin demedi boşuna(nereye gitsek rehberin arkasındaydım da)..Bunu sanırım çok hareketli olduğumdan iltifat gibi dedi aslında yanlış anlamayın.Gerçi ben o hanımlara göre gençlerden olduğumdan keçilik..Ya da eskiden sporcu olduğumdan belki hala hareketli olduğumdan..Neyse yavaş biri değilim işte..İstesem de yavaş olamam ki .


Resimler : Yalçın Gökçebağ ..Aslında uzun süredir beğeniyordum resimlerini ama boyutları küçüktü bulduklarımın kayıt edemiyordum.Artık ressamları yazarken onlar hakkında bilgi de yazacağım ki biraz daha tanıyalım.Bu yüzden...


Yalçın GÖKÇEBAĞ (Denizli, 1944)
Yalçın Gökçebağ Isparta Gönenköy Öğretmen Okuluna 1955 yılında girdi. 1958 yılında İstanbul Çapa Resim Seminerine katıldı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünden 1963 yılında mezun oldu. 1990 yılında ODTÜ Güzel Sanatlar Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. İlk kişisel sergisini 1967’de açan sanatçı, yedisi yurt dışında olmak üzere toplam otuz beş kişisel sergi açtı, çok sayıda karma sergiye katıldı. Altı yarışmalı sergide ödül kazanan sanatçının en önemli ödülleri arasında DYO Resim ve Heykel Ödülü ve Devlet Resim ve Heykel Başarı Ödülleri sayılabilir. Sanatını doğadan bir senfoni olarak yorumlayan Gökçebağ’ın resimlerinde renk bütüne, ince fırça işçiliği renge egemendir. Halen ODTÜ’deki görevine devam etmektedir.

Salı, Kasım 27, 2007

Geçtiğimiz haftanın en güzel yanı çocuğumu anneme emanet edip geziye gitmekti.Benim gibi çocuğuna takık bir annenin yapabileceği en iyi davranış bu.Gözüm arkada kalmadan çok güzel bir şekilde 3-4 gün eğlendik işte.

Döndüğümde de annemle başbaşa buldum kendimi :) Ne güzel , olabildiğince işe gitmeden gezdik,tozduk,arkadaşlarımla görüştük ve yürüdük biraz.

Pazartesi bol muhabbet günümüzdü ama Burcu arayıpta hastalıkları haber verince biraz endişendik tabii ki..Salı günü pazara çıktık, çarşamba deniz kıyısında kahve içtik,perşembe evde arkadaş ağırladık, yün aldık, annem iki günde panço ördü bana ki modeli aşağıda:))

Cuma biraz iş biraz gezmek..Üzümlüye götürmek istiyordum onu, hiç gitmemiştik beraber..Fatoşla gittik.O da bizi enteresan bir yere götürdü..Sitesi olmadığından link veremiyorum ama adı sanırım Dikensiz Cottoge di.Butik yerlerden hoşlananlar için bire bir. Taş ev resimleri ordan ve çocukluğumun tadı "ahlat "ikram etti bize çalışan bir hanım :) Bir kahve içtik ve dinlendik, sonra eve döndük.

Cumartesi Gülderen'e ,Aysetun' a randevu verdik, akşam ancak evde olduk.Daha sabahtan gelen yardımcı ya ayak bağı olmayalım diye evden kaçtık.Akşam dokuza kadar da oyalandık evde.Gitmesi her zaman ki gibi zor geldi.Hem ben babamı da çok özledim bu sefer.Yakında kısmetse deyip yolladık annemi..

Annem arkadaşlarımı çok sevdi :) Ben de mutluluk duydum bundan.

Pançomu iki gündür giyiyorum.Aşağıda modelini göreceksiniz.Annem perşembe akşamı uyumadan örmüş, cumartesi gidecek diye bitirdi.

Bu fotolar pazar günkü yürüyüşümüzden.Kargı sırtları..Daha önce de yürümüştük ama makine yanımda yoktu.Bu sefer affetmedim :) Gülderende bizimle geldi, çekim yaptık.

Hava çok güzeldi o gün aslında yeni açılan Boğaziçi cafe de kahvaltı yaptık..Herzaman ki Fethiye klasiği kahvaltı güzel ama servis sıfırdı :) Kişi başı 10 ytl'ye çok güzel bir kahvaltı ettik ama o günde çok konuştuk, nereye gitsek şu servis olayı İstanbul'da ki gibi olmuyor işte.
Yolculuğa gittiğimiz arkadaşlarımız vardı yanımızda.Daha gezide konuştuk gelecek hafta kahvaltıya gidelim diye..Konya da mesela gittiğimiz yer güzeldi ,yemekler güzeldi ama servis biraz kalabalık olunca dağılıyor.Avanostu sanırım bir bir yere girdik kebapçı "Dayının yeri" aynı şekilde.Ya bu adamlar fazla kalabalığa alışkın değil ya da hiç profesyonel değiller.Avanostaki neyse de Konya da ki bayağı büyük ve güzel bir yerdi.(cemo) Burada göz teması sağlayabildiğim bir garson henüz olmadı yani yedi senedir daha işini adam gibi yapan bir garson görmedim ki turizm merkezindeyiz biz .Bahşiş bırakmadık tabii ki..Ben her zaman bahşiş bırakırım eğer servisi beğenirsem..Normal şartlarda bile bırakmaya da çalışırım.Paket servis getirenlere kesinlikle bahşiş veririm :) ama servisteki adam başka elim yok diye masadakilerden birini azarlıyorsa havasını alır. İyi ki bana demedi..Yine de söylediği kibar adammış.Cevap vermedi.Böyle şeyler için içkiye gerek yok.Ben olsam lafla dalardım.Hiç affetmem kendi kaşınanları.
Bu dört resmi Uzunbey bilgisayarda birleştirecek benim için :)


Fethiye ne kadar çok büyüdü inanamıyorum.

Meşhur pançom (Burcu annemin sana yaptığından çok daha güzel oldu bu kusura bakma :P

Arkadan görünüşü..

Dikensiz Cottage...Fatoş'un bizi götürdüğü yer. Bayram ve yılbaşı için doluymuş şimdiden .Zaten 8 odası var..Sahipleriyle tanışamadım,alışverişe gitmişler..Hoş yer,sessiz ve sakinliği seven için.

Korkulukları çok yaratıcı buldum :)) Ayrıca benim korkuluk yazdığıma bakmayın bunlar fener sanırım ..Teneke kutulardan yapılmış..

Ahlat ikram edilince sevinçten deliye döndük :) Çocukken kendim ağaçlardan toplar ve yerdim :)
Çok güzel kahve yaparım, söylemesi ayıp.Annemle içtik köpüklü kahvelerimizi..Kahveler Kuru kahveci Mehmet efendi tabii ki :))
Bu arada tabii ki Annemin ve Babamın Öğretmenler gününü kutladım cumartesi günü..Annemin cebi hiç durmadan ya çaldı ya da mesaj sinyali verdi.Uzunbey bile şaşırdı :)
Buradan tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum..Çağıl'ın dershanesine ve okuluna çiçek gönderdim.Umarım hoşlarına gitmiştir :)
Çarlimide unutmadım tabi ki..
Biyo,seninde öğretmenler günün kutylu olsun.Hayırsız Asortik'in.

Pazartesi, Kasım 26, 2007

Kapodokya 2 ...

Gece otele gidip yemeğimizi yediğimiz gibi odalara çekildik.Kimsede hal kalmamıştı yolculuktan.Ertesi günde erken kalkılacağından sadece Hatırla Sevgiliyi izlemeye çalıştım ama duş alıp rahatladığım için sonuna doğru sızmışım.

Ertesi sabah kahvaltıda herkesin çok sevdiği Atıl adlı rehberimiz bize katıldı..Kendisi hem o bölgede yaşıyor hem de iyi bir Likya Yolu yürüyüşçüsüymüş :) Giderseniz kesinlikle onu bulun çünkü 2 gün boyunca ondan şikayetçi olabileceğimiz hiç bir durum yaratmadan bizi gezdirdi.Sanırım herkes tanır o yörede.Çünkü bir peri bacasında yaşadığını anlattı bizlere.

Eğer bulamazsanız da bana mail atın telefonunu vereyim.Bu arada bir sürü yabancı dil biliyor :) söyleyeyim.

Gezdiğimiz yerler hem çok güzel hem de değişikti.Genelde 2-3 milliyetli bir topluluktuk ama iyi uyum sağladık.Genelde hep biri geç kalır ya bizde ara ara değiştiğinden alışkanlık olmadı.

Gündüzleri çok yürüdük ve bol resim çektik.Akşamları da şömine başında olmasa da o mekana yakın yerlerde oturup sohbet ettik.Erkeklerin maç izlediği akşam biz kız kıza ping-pong oynadık.Bir iki ıstakayla vuruş yaptık ve bir kaç duble içtik.

Pazar sabahı Paul ve eşi gibi topluluktan bir grup balonla uçmaya gittiler..Bu konuda resimleri en altta bulabilirsiniz.Onları bana Paul verdi.Çok güzel resimler çekmiş.

Geldiklerinde yüzlerinde mutlu bir gülümseme vardı :)

Ben zaten yüksekten korkuyorum diye gitmedim.Sanırım Uzunbey'de ben gitmediğimden gitmedi..


Pazar günü akşam üstüne kadar gezdik ve dönüş yoluna saptığımızda rehberimizden ayrıldık.Yemeğimizi git git bitiremediğimi yolumuzda Nasrettin Hoca Dinlenme Tesislerinde yedik ve sabaha karşı evimize geldik.


Yemek yeme zamanı geldiğinde ve duracak bir yer bulamadığımızda aklımıza şarkı söylemek geldi.Tam olarak 1.5-2 saat şarkılar söyledik sanat müziğinden.Sonra türkülere ve hafif batı müziğine geçtik.Onlar bitti İngilizlere şarkı söylettik, ben müzikallerden şarkı isimleri bulup onlara söylettim,kendimde otobüsün koridorunda canlandırdım..Neyleri ..? Tabii ki müzikalleri .Çok keyifliydi ve ara ara aklımıza ne gelirse yedik ve şarkılar söyledik.Uyumak içinde şarap almıştık yoldan bir marketten ,onu içtik,sabaha karşı da uyuduk.

Cumartesi günü gittiğimiz dünyaca ünlü Galip Usta'nın atölyesi..Bize show yaptı da :))

Bu seramiklerde onun eserleri..


Benim favori seramik desenim..

Galip ustadan bir başka örnek.


Karanlık Kilise, ayrıca bu kiliseyi görmek için 5 ytl ödüyorsunuz..İndirim ve ücretsiz giriş yok.
Tokalı Kilise, ben çok sevdim çünkü büyüktü :)) Diğer kiliseler hep küçük ve karanlıktı.
Bu atölyede İkizler Atölyesi.Galip Ustanın ki çok pahalı olduğundan (hediye almak için)Avanos'a tekrar pazar günü gidip alışveriş yaptık :)
Kaymaklı Yeraltı Şehri..
Krater Gölü..(adını hatırlayamadım)
Ihlara Vadisi..











Resimler benden :)

Balon resimleri Paul'den..

Cuma, Kasım 23, 2007

Kapodokya 1 ...

Aslında nerden başlamalı bilmem.Annem geçen hafta perşembe sabahı geldiğinden beri masal alemlerinde gezdim geldim.Aşağı doğru baktığınızda sondan başlayarak gezimizi anlatan resimleri aslında ters istikamette konuyla aktaracağım sizlere..

Cuma sabahı bir otobüs ingiliz, Türk karışımı Fethiye de yaşayanlar topluluğu olarak yola çıktık.Otobüsün önünde geziyi düzenleyen Murat Bey'in Fotoğrafçılar Klübünden arkadaş grubu, orta kısım da İngilizler ve arka kısımda ise bizim arkadaş grubumuz vardı.Sabahın beşinde buluştuğumuzdan herzaman ki gibi Bekçiler köyünde kahvaltı molası verildi.Yolumuz uzundu ve önce Konya'da Mevlana ,sonra Alaaddin Camii gezilecek daha sonra da direk kalacağımız otele yola çıkacaktık.Git git yollar bitmedi.Biraz ağırgittiğimizden dolayı da sıkıldık ancak saat dörtte Konya'da yemek için Cemo diye bir yere girdik.Üniversitenin yanında bir yerdi yani hangi şubesi olduğunu bilmediğimden yazıyorum.Fırın kebap yedik ki etler nefisti.Artık fethiyede de Konya etli ekmeği olduğundan fırın kebap tercih ettiğimize memnun kaldık :)

Daha sonra Alaaddin Camiine gittik.Oradan akşam yemeği için otele yetişmek üzere koştura koştura yola çıktık.9.30 da yemeğe girdik ki otelin resimlerini de aşağıda bulacaksınız.Uzun süredir otelde yediğim en güzel yemekti ama bunun raslantısal olmadığını ve yemeklerin çok güzel olduğunu sonraki günler keşfettik :)) Peri Tower hotel.

Otelimiz Nevşehir'de güzel bir oteldi ve sakindi..Ağahan Mimarlık Proje Ödülü olan bir mimar tarafından uygulanmış ve iç dizaynı da dışı kadar etkileyiciydi.Çok lüks değildi belki ama şikayetçi de olmadık.

Aşağıda resimler Ürgüp Mustafa Paşa'da çekilen resimler..Asmalı Konak ilk bu yöreseki konakta çekilmiş.Dizideki konak gerçekten de filmdeki kadar güzeldi ama konakta ki aşırı profesyonel yaklaşımlar ara ara rahatımızı bozsada güzeldi işte.Orası bence hem gezmelik hem de içmelik bir yer olsa daha çok para kazanılır.Çünkü bir giren bir daha çıkmak istemez sanırım.

Restore edilen eski bir taş binadan görüntüler.Kendimi resim çekmekten alıkoyamadım.Makine devamlı bendeydi.Bol bol çektim.Üzerine tıklayarak eski kapılara yakından bakabilirsiniz.Ne yapalım bu da benim hastalığım..








Asmalı Konak..Önünde topluca resim çektirdikte .. tabii ki bu insansız hali :)

Orta Hisar'da yemek yemeğe çok şık bir restauranta girdik.Sanırım adı müze ama hem etnografya müzesi var hem de binanın kendisi müze gibi.Orada meşhur tesdi kebabı yedik ama etler az pişmiş olduğundan ben pek beğenmedim.

Bu rafın aynısından anneannemde vardı :)) Annem için çektim fotoğrafı.Birde bende bakır tencereler var yine annem getirdi :)) Mutfak dolabımın üstünde..

Şu uzaktan gördüğünüz merdiven var ya işte oraya gelmeden önce çok karanlık ve dar bir tünelden geçtik..

Eski insanlar için güvercinlikler çok önemliymiş.Hem de çevresini boyayıp ,renklendirecek kadar.

Muhtemelen Ermeni zanaatkarların yaptığı cami minareleri Selçuklulardan..Eskiden buralarda insanlar yaşarmış ama şimdi evler koruma altında..Şu gördüğünüz boşluğa resmen tırmanarak çıkıyorsunuz.Orda vakti zamanında Hırıstiyan bir Aziz yaşamış.










Dilek Ağacı..Benimde çaputum var :)) Yani ben de diledim bir şeyler ..

Uç hisar...İlk durağımızda..Kalenin önden görüşü..Alttaki resimde alttan ,yoldan görünüşü..Tabii ki ben yükseklik korkumdan çıkmadım.Etrafında resim çektim,alışveriş yaptım.Oh iyi ki de çıkmamışım.Bayağı yüksekti..Daha resim çekerken midembulanmıştı da.


Ara ara otobüsten inip Fotoğrafçılar Klübü için resim çekme molaları verdik..Tabii ki bizde faydalandık :)

Buraya Uçhisar'da resim çekerken göz koydum :O)

Uç hisar'dan manzara...

Alaaddin Camii..

Mevlana..


Mevlana 2...


Peri Tower Hotel..




Odamız..


Eğridir Gölü,Isparta...Bir mola.

Otobüsten Eğridir Gölü Manzarası..