Salı, Ağustos 30, 2011

Aklım duvar örerken aşka,duygularım tünel kazar*

Bu bayram evrenin bir mesajı olmalı yoksa niye  Şeker Bayramı ile Zafer Bayramı aynı güne rastgelsin ki..!  İki manada iki özel gün, birileri dikkat çekmeye çalışıyor bence, yeni yeni kanun hükmünde kararnameler çıktı ama biz Somali'yi takip ederken bunlar gibi çok önemli icraatları kaçırdık..!!!  Hatta bu düzenlemeleri de ...(son maddeler özellikle) Bu haberleri okurken kendimi resimdeki gibi bayram havasına kaptırmamış olmam kesinlikle benim suçum.
Zaten resimleri de bu bayram yapmak istediklerim için koydum.


Fethiye'deyim. Bayrama hazırlık yaptım herkes kadar. Aslında fazla yapmadım.Belki sonraki günler yakın çevrede takılabiliriz ama ilk gün büyüklerimizi ziyaret edeceğiz.Belki haftasonu bayram pikniğine gideriz.Bilmiyorum, keyifte alamıyorum ülkedeki gelişmelerden dolayı bir türlü bayram havasına giremiyorum.Belki de İstanbuldan uzakta bayram olmadığındandır benim için ,bilmiyorum.
Bugün yağmur yağdı, hem de öyle böyle değil,bayağı çok. Tatile gelen bir çifte iki gün önce burada yağmur mayıstan eylüle kadar yağmaz dedikten iki gün sonra şakır şakır yağmur yağdı,hatta ben çamaşırlarımı topladım balkondan.

Likörlerim hazır ,bekliyor.Nane,kahve ve vişne likörüm var bu bayram.
Bahçede Ares için bir düzenleme yapıyoruz.Sitede dolaşmasın sadece bizim kapının önünde gezebilsin diye.Bahçede yaşayacağından değil, biz otururken o gezinsin diye :) Her geçen gün onu daha bir çok seviyoruz, ne olacak bizim bu halimiz bilmiyorum. (hala tarçın rengi kirpiklerini öpesim geliyor :)  Bir köpeğin bu kadar mı eziyetiyeti olmaz.-maşallah- biz nereye o oraya ve çıt çıkarmadan,yaramazlık yapmadan bizimle olsunda ne şartlarda olursa olsun.

Cuma Ölüdenizde Belediye Başkanının  iftar yemeğinde ,cumartesi Alarga Restaurantta grup yemeğindeydik.Pazar günü Uzunbeyle yürüyüşe gittik.Oyuktepe koylarında gezindik biraz.Bu sabah Mutlu Restaurantta  da kahvaltıya götürdü bizi uzunbey,onlar denize de girdiler.Sonra biz Çağıl'la çarşıya inip alışveriş yaptık biraz.Kendimize deniz ayakkabıları aldık.Vardı ama eskittik bu yaz.
Bütün herkesi toplayıp bayram pikniğine gitme planlarım var :)) Uygulayabilirsem görüntülerim de.



Yaptığım likörleri tatmaya çalışacağım.İlk defa yaptığım kahve ve nane likörünü merak ediyorum mesela..

Bol bol balkon ve bahçede dolanasım var.Evin keyfini çıkarmaya çalışacağım.
Bayram sonrası çok güzel bir etkinlik var Kayaköy'de...Mimarlar Odasının etkinliği ama bizde asiste ettik.
Gezi hazırlıkları sürüyor, gelişmeleri daha sonra yazacağım. Gülsen Hocam bana çok güzel bir mail göndermiş.(Buradan teşekkür ediyorum) Tam da günün anlam ve önemine ait.Seyrederken etkilendim.Böyle bir günde paylaşmak isterim.Özel bir zamanda ileri geri alarak seyretmenizi tavsiye ediyorum.

Bu bayram herkese ülkenin  etrafında dönen dolapları unutturacak mutluluk versin, ülkemiz konumunu korusun,insanlar barış içinde yaşasın.Yeni şehitlerimiz olmasın, trafik kazaları yaşanmasın.Yarınlar güzel olaylara gebe kalsın, ülkenin bölünmez bütünlüğünü kimse bozamasın, uzaklar yakınlaşsın...
*  Başlık internetten.Yazanı bulamadım ama bu paylaşmamı etkilemedi :)

İyi Bayramlar :)) 

Pazartesi, Ağustos 22, 2011

ölürüm hasretinle

Geçen hafta çarşamba günü bitmesi gereken merdiven altı dolap işi perşembeye de sarktı.Bende mecburen cuma günü dolap yerleştirmeye evde kaldım.Evde az kalabildiğim içinde hemen arkadaşlarımı çağırdım o gece çay içmeye.Adına çay içme dedik ama her zamanki gibi değişik bir menü yapmaya çalıştım.Kilosuna dikkat etmeye  çalışanlar ve çalışmayanlar için iki ayrı menü hazırladım. Aslında bayağı bir arkadaş çağırdım ama herkesin planları vardı bu yüzden sadece Fatoş,eşiyle ve Derinsu ile, Zehra'da Kedikafa ve Derinle geldi.Ahmet Bey ve Talin uygun değillerdi.Zen ve eşi Ali Bey gelinlerine  iftar yemeğine davetliydi, Gülderen ise misafirleri nedeniyle gelemedi.
Menümüz aslında basitti.Peynirli tepsi böreği,tavuk salatası,kırmızı lahana salatası  ve elmalı tart.Geceyi  geç vakit yanına kuruyemiş,meyve ve kurukayısıların içine saklanmış kaymakların oluşturduğu bir tabakla tamamladık..Birde vişne liköründen çıkma bomba tabir ettiğimiz vişneler var,buzlukta,böyle zamanlarda sofraya mutlaka onlarda çıkar. Bunların   yanında  kilosuna dikkat edenler içinde  roka yaprağına sarılmış krem peynirleri salatalıklara kürdanla saplayıp yaptığım kanepelere de kızlar bayıldı diyebilirim.Zaten salatalara yağ koymadığımdan onlardan bizde yedik.Yine de değişiklik olsun diye haşladığım yumurtaların üstüne rokfor parçacıkları koydum ve yanına salatalık dilimleri serpiştirdim.İnsan masada muhabbet ederken atıştırmak istiyor,kalorisiz şeyler olsun istedim böyle zamanlarda. Çağıl benim için annem misafir geldiğinde on kaplan gücünde oluyor diye iltifat etti bana. Özeniyorum çünkü istediğim her an evde olamıyorum ve ben arkadaşlarımı az ağırlıyorum.Misafir ağırlamayı da çok sevdiğimden hep özel şeyler yapmak istiyor canım. O gün gündüz Çağıl'ın da yardımıyla  dolapları yerleştirdik, işi bitenleri taşıdık ,o da cumartesi günkü  ehliyet yazılı sınavına çalıştı.Gece de çok güzel geçti,arkadaşlarla olmak çok keyifli.

 Cumartesi günü Çağıl'ı  sınav yerine bıraktım, alışverişe gittim ve eve döndüm.Çağıl işi bitince arkadaşıyla buluştu ve daha sonra geldiği gibi Sun Camp'a denize gittik.Akşam yedi-yedibuçuk civarı döndük ki Uzunbey aradı.Hem bir kaç müşteriye uğrayalım hem de yemek yiyelim diye Hisarönü ve Kayaköy'e gittik. Yeni açılan Jazibe de yemek yedik.Bitince gayet güzel bir mekan olmuş.Haftasonu kahvaltıları ve gece konserleri şimdiden gözde.

Pazar günü uzunbey bürosuna gitti.İşi varmış,bizde Çağılla bizi uyandırma öğlene kadar yatalım diye tembih ettik.Ben öğlene kadar yatamadım tabii ki.Uzunbey'in arkasından kalkıp makyaj masamdaki takı kutularımı dizdim.İş yaptım.Öğlene doğru Çağıl kalkınca da bir güzel kahvaltı ettik. Öğleden sonra beş civarı uzunbey işten gelebildi.Üstümüz değiştirip mutlu restauranta plaja gittik.Güneşi orada batırıp,yemeğimizi de orada yedik.Kahve içmeyede Ahmet Bey ve Talinlere geçtik.Döndüğümüzde geç bir vakitti ve biz hala plaj kıyafetiyledik :)
Uzun zamandır güneş batarken denize girmemiştim.Manzara nefisti ve ben çarşaf gibi denizde gücüm tükeninceye kadar yüzdüm. Çok güzeldi,dalgalara kendini bırakmak bana iyi geldi.
Bugün bizim evlilik yıldönümümüz , yirmi yılı geride bırakıyoruz. İnsan, kırk yaşında ve yirmi yıllık evli olmasına inanamıyor.Hayat o kadar çabuk geçiyor ki...!  Değiştim mi dedim Uzunbeye , değişmedin dedi, oysa ben değiştiğimi hissediyorum.Umarım çevremdekiler için olumlu değişimlerdir bunlar. O zamanlarda farklı bir eş, farklı bir anne,farklı biri olacağımı tahmin ediyordum çünkü genelde bizim çevremizdekiler için genç bir yaşta evlendik biz.Başkalarına bakıp bu kararı veremezdik.Herşeyi kendimize göre ayarladık. Ben gelecekte değişebiliriz ama bunu göze almamız gerekli diye düşünerek evlendim.
Bu gece uzunbey'in mensubu olduğu bir grupta davetliyim. Çok güzel bir etkinlik var, kaliteli bir sanatçıyı burada ağırlayacağız,onun toplantısına özel davetliyim.Etkinlikte beraber çalışacağız :)

Önümüz bayram, bayramda Fethiye'deyim kısmet olursa, Eylülde Kaya da  Mimarlar odası çok güzel bir etkinlik düzenliyor, benim Eskişehir gezim var, Ekimde sanatçı konuğumuz var.Böyle böyle yavaşça sezona giriş yapacağız.
Üniversite sonuçları açıklandı, Fethiyeden yine güzel sonuçlar var, hatta bir arkadaşımızın kızını  Çarli'nin oraya(üni) burslu gönderiyoruz, çok seviniyorum.Bu tarz başarılı çocuklar görmek beni mutlu ediyor.

Not: Sessiz ve sakin tavrım sadece yazılarda göstermeliktir, çok kavgacıyımdır, kavga etmeyi de severim,saygısızca değil ama savaşmayı ve tartışmayı severim, bu yüzden mümkün olduğunca benle takışmamanız rica olunur. Laf sokulmasına, gösteriş yapılmasına ayrıca uyuz olurum ve ne gerçek duygularla söylenmiş anlarım. Bir boğa olarak asla affetmem.Beni de kimsenin affetmesini istemem.Zaten takışıyorsam herşeyi göze almışımdır.
Laf sokmadan, kinaye yapmadan, içinizden geldiği gibi yazabilirsiniz aksi halde karışmam.
-Bu uyarıyı bloğun ana sayfasına  mı yazsam ne yapsam..? :)
Ben melankoliğim (!)ya  günün şarkısı bu, dinleyip dinleyip ağlıyorum :P

Perşembe, Ağustos 18, 2011

Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı *

Dikkatimi çekti, son yazılarıma gelen seni son zamanlarda melankolik görüyorum cümlelerine uzun uzun cevaplar verip üstüme alınmışım sanki öyleymiş gibi.Kimse kusura bakmasın ama benim gibi sosyal çevresi bu kadar çok ve yoğun insanda  melankoli ne arasın diye düşünürken şu linke rastladım.Eğer ben yazılarımda böyle gözüküyorsam yuh bana...Ben kendimi hiç anlatamamışım demektir.
Bunu dün akşam yazdım.Bugünde aynı düşündüğümden silmeden devam ediyorum.Evet arada bunalıyorum, insanlardan sıkılıyorum ama bu içlerine giremediğimden değil çok girdiğimden oluyor :) On yıl önce tanıştığımız bir kadın bana geçtiğimiz günlerde tanıştırıldığımızda ben sizi tanıyorum dedi. Nerden diye sordum- ne yazık ki çünkü ben günde en az 2-3 kişiyle tanışıyorum onu hatırlamam mümkün değil, sonra da iddiası beni gülümsetti ve hoşuma gitti.Ben olsam bu kadar iddialı bir cevap veremezdim.Hem kişi hatırlamıyorsa hatırlamıyor,bu suç olmamalı ve ne olur tekrar tanışsak, simasını hatırlasam bile adı mümkün değil aklıma gelmez on yıl önceki birinin.
Bu satırlara kadar ilk defa okuyup ne kadar ukala diyenler için de ben işimi doğru yapmaya çalışırım, isimleri ezberlemem,isim ezberlemeden de kelime haznemle durumu idare ettiğim zamanlar çok olur.Öyle yapmak zorundayım çünkü insanın hem işini takip edebilmesi hem de tanıştığı kişileri aklında tuttabilmesi çok zor.Hem ben eski tanıştığım biriyle yeni tanıştığıma aynı şansı tanırım.Belki biraz daha samimi davranırım o kadar.O an benimle iletişimi çok önemlidir benim için.Laf mı sokmaya çalışıyor yoksa samimiyet mi kurmaya çalışıyor bende ona göre davranırım.Her ikisi de beni bağlamaz,iş yapıyorsak beni sevmek zorunda değil,sadece işini kolaylaştırmak adına yardımcı olurum.Genelde severler ama..Samimiyetime inanırlar.
Kelimelere çok önem veririm birde ben.Cümlede kullanılan kelimelerin vurgusu ve tonlamalar önemli benim  için.Tüm ilişkimizi bu vurgular ve tonlamalar belirler.Önem verirsem peşinden giderm, benim için önemli biri değilse de umurumda bile olmaz.
Sıkıldım, evet çünkü bence çok çalışıyorum.Aynı yerde çalıştığın eşi idare etmek bile zor bir kadın için.(Alışık değilsiniz değil mi böyle cümlelere..? Sadece işsel yoğunluğumuz yok bizim, kişisel yoğunluklarımızda var, hepsi beraber toplanınca bunalıyorsun zaten.Eşimde çok çalıştığından arada bunlar yaşanıyor yani eve gidememek, en az haftanın üç gecesi dışarıda olmak.Bu aralar yardımcım da yok.Evdeki işlerde bana bakıyor.Ben zamanında çalışmadım,çocuğumu büyütürken, bu yüzden iş yapmayı bilirim ama insanın iş yapacak zamanı ve keyfi olmadığı zaman iş yapamıyor.Evde de bir köpekle yaşarsan her gün süpürülmesi gereken bir evin oluyor.Bu yüzden bana akıl vermeye çalışanlara uyuz oluyorum.Evde bol zamanda her işini bitirip bana şunu şöyle yapmalısın diyenlere de.
Romantik bir resimle başlayan bir yazı böyle olmamalı diye düşünenlere zaten canım burnumda, bu kadar
işin arasında tertip edeceğim kadın kolları gezisi için onca hazırlık yaptım,kendime zaman yarattım, işlerimi ayarladım ama birinin ihmali yüzünden kalacağımız yerde bir sorun çıktı, bize yer ayarlayamamışlar.Oysa ben yarın arkadaşlarımla Eskişehirde geziyor olacaktım. Porsukta tekne gezisi yapacaktım, bilim ve arkeoloji müzesine gidecektim,Kent parkta korsan gemisinde resim çektirecektim, lületaşı müzesini gezip Odunpazarında yeni açılan mumya müzesine bakacaktım. Gece barlar sokağında piyasa yapacaktım.Tüm hazırlıklarım şu anda Eylülü bekliyor,gezi eylüle ertelendi, bende bu yüzden Kayseride ki arkadaşımın kızının düğününe gidemiyorum.Geziyi ben düzenlediğim için de bu geziyi de  iptal edemiyorum.Kayseri planı yattı.Eskişehir eylüle kaldı.


*  Başlıktaki söz Özdemir Asaf'tan.

Salı, Ağustos 16, 2011

Daha bir ağlatıyor aşk şarkıları

Cumartesi gecesi kızlarla beraber Fatoş'un evdeydik.Ben özellikle gün batımını yakalamak için tam vaktinde gittim.
Fatoş çok güzel bir sofra hazırlamıştı, hepsi de sağlıklı ve nefisti.
Buzdolabında oğluşumun fotoğrafı olan bir ev bana ne kadar yabancı olabilir ki..? :) Lise fotoğrafı hala orada ve her gittiğimde beni karşılıyor.

O bizim için balkonu da hazırlamış.
İçeride yemeğimizi yiyip,içeceklerimizi alıp balkona çıktık ve herzamanki gibi sohbet ederken zamanı unuttuk.
Fatoş'un evinin daha önce çok fotoğrafını çektim ama sanırım hiç yazamadım.
Bu tarafta Çalış'ın devlet hastanesi kısmı.Benim evin mahallesi diyelim. Biz bu geceleri gelenekselleştirdik.Her ay birimizin evinde buluşacağız.(Şimdiye kadar yazmadım ama aramıza yeni katılan Itır -Kayaköydeki gecenin ev sahibi- , Rana ,Fatoş ve ben) Aslı şarap-peynir gecesi ama ramazan dolayısıyla içki durumları değişebiliyor.
Cumartesi gecesi o kadar güzel geçti ki yoldan geçen Fatoş'un arkadaşları yanan mumların ışığında kimlerle keyif yaptığını çok merak etmiş :)
Pazar günü Kayaköyde kahvaltı ardından evde sıcağın biraz durulmasını beklemek ve sırasıyla  önce Koca Çalış Suncamp'ta deniz keyfi ve gece mangalı Aksazlarda, oldukça yoğun bir pazar günüydü.
Bugün bir dolu iş bitirdim kendimce.Gezinin ayrıntılarıyla uğraşıp, kendi işimle ilgili bir çalışmayı kolayladım.Yarın çarşıda ufak tefek işlerimi bitirip eve dönmek istiyorum.Sabahtan da Zen ile bir randevum var. Öğleden sonra da kadın kolları toplantısında gezinin son ayrıntılarını konuşacağız.

-Bu gecenin şarkısı çok, birden fazla ve içinde bir sürü güzel şarkı bulunan bir link

-Birde böyle bir şey var bence en az diğer Somali  haberleri kadar önemli..!!!









Cumartesi, Ağustos 13, 2011

İçimde bir belki var...

Dün akşamüstü Uzunbey sizi mangala götüreyim mi dedi. Ben de hemen atladım.Zaten Fethiyenin en sevdiğim yanı bu, hemen her yere anında ulaşabilmek. Cafederin Zehraları da çağıralım mı dedi ki onunda kankası Kedikafa ( eşi ve kızı) Derin oluyor böyle zamanlarda.Bizde Zehra ile takılıyoruz,hatta hepimiz bir arada takılıyoruz :)  Mehtap daha biz gitmeden yerini almış,gittiğimizde bizi bekliyordu.

Bu gördüğünüz akşam resimleri, gündüz değil.Yukarıda görülen ay,biraz sonra ortalığın iyice kararıp yakomozların suda oynaşacağını bilmiyoruz daha :)
Biz gittiğimizde balıkları hemen koyduk ki daha sonra da mangalda çay demledik, Aksazlarda köşkler vardı bu sefer,onlara oturduk.Birde canlı müzik vardı ama o mehtabı ve görüntüyü şarkıcı bile bozamadı...

Bunların haricinde iyiyim, sizleri merak ediyorum :) 


Not:
- Kargı çayında HES için yapılan şantiye kaldırıldı, şimdi HES'in iptali için çalışmaya devam...
-Bugün Zen'le kahve içtik,akşama da Fatoşlarda geçen ayki kayaköy gecesinin  ikincisi için buluşacağız.


Perşembe, Ağustos 11, 2011

ÖKSÜZ KÖY



bilge ve annesi: ÖKSÜZ KÖY

Ben okuduğumda hüzünlendim.En azından yazılarımızda link verebiliriz diye düşünüyorum. Lütfen sizde seslerini duyurmaya yardımcı olun.

Çarşamba, Ağustos 10, 2011

kapıldım gidiyorum


Uzun bir zaman ortadan kaybolmak aslında benimde işime gelmiyor,özlüyorum. İşlerin ve güçlerin arasında kayboluyorum oysa.Ev,iş,sorumluluklar derken bloğumu ihmal ediyorum. Bu arada iki kere yazmak için başlamışım ama yazamamışım.Bugünde ancak başka bir yazı yazmam gerekliydi onu bitirebildikten sonra blog yazıma başlayabildim.İş olsun diye yazamıyorum, benim için zor bir durum çünkü bazen çok yazı yazmam gerekebiliyor.Hepsine itina göstermem gerekince de içinden çıkılmaz bir yoğunluk oluyor benim için.Birde ancak kendi bilgisayarımda yazabiliyorum.Ayrıntı ve notlar orada çünkü.Her geçen gün bugünde yazamadım diye bitince mutsuz oluyorum.İnsan hayallerine erişmek için yazıyorsa böyle oluyor, ne garip değil mi..? Hayallerim kafamın içinden uzun bir yolculuğa çıkıyor ve bazıları sizleri buluyor,ne kadarını anlatabiliyorum bilmiyorum ama içimdekileri buraya dökmeyince rahat edemiyorum işte. Devamlı kafamı meşgul edenleri paylaşamıyorum, paylaşılacak kıvamdalar evet ama dışarıdakiler aynı kıvamda olmayınca olmuyor :) Oysa kendime sakladıklarım o kadar güzel o kadar güzel ki ... Karşıma oturtup hepsini anlatmak istiyorum sabaha kadar.Bi kahve size bi kahve bana, ben anlatayım ve hiç susmayayım.Bu kadar zamanda yaşadıklarımı,hissettiklerimi anlatmak istiyorum en çok ve özledikçe açıyorum müziği,sevdiklerimi ve aklıma getirmek istediğim anları hatırlatanları.Öyle zamanlarda çok acınası buluyorum kendimi,acınası ve çaresiz.Bundandır belki herkesle paylaşmak istemem. Özlem benim için fakir bir çocuğun hayatında hiç yiyemediği o kocaman çikolatalı pasta her zaman.Çoğunlukla parası olmayan olduğunda da pastaya verecek durumu olmayan bir çocuk gibiyim.Kahveyi yudumlarken siz ağır ağır bende anlatayım yavaştan.Kalbim hep pır pır, neden, nedeni yok.Sanırım ömrümün bu demleri hep böyle geçecek,alışmaya mı çalışayım,seveyim mi bu durumu bilmiyorum.Kırk yaş ikinci bahar yaşı bir anlamda da.Sanki Dünyayı tekrar keşfediyor gibiyim :) Güzel bir yaş bir yandan da ve içindekileri kabullendiğin,kabullenemediklerini değiştirmek istediğin bir yaş. Seviyorum aslında yaşımı,kendimi, doğallığımı,saçlarımı en çok da yaşantımı ama arada beni kendi hayatıma bile yabancı eden bazı düşüncelerimde var ki onlardan da alıkoyamıyorum kendimi. Ne kadar da zor geliyor bir bilseniz.Hatta anlatsam dediklerim bunlar işte.Alsam karşıma saçlarını okşasam,dizime yatırsam Hayatı ve ona sakin sakin Binbirgece masallarındaki Şehrazat gibi anlatsam o duyguları.Sonra onun sevdiği gibi yaşasak, Türk filmlerindeki aşıklar gibi kavuşsak birbirimize, o bana pikaptan bir şarkı çalsa ben yavaş yavaş şarkının nağmelerinde kaybolsam.


Ya da bir ormanın derinliklerinde koşsak nefesimiz kesilene kadar, yürümeye de razıyım inan hayat, beni bırakma ,yani içimdeki bu yaşam sevgisini ve beni..Bazen zor zamanlarda seni düşünüp içimdeki enerjiyle dışarıdaki dağları devirmek kadar zevk veren bir şey yok biliyor musun..? Bunu ilk defa buraya yazıyorum.Sana bile söylemedim, dalgalara fısıldamadım, kendime bile ilk defa itiraf ediyorum.Senin gözünden nasıldır bilmiyorum, sen nasıl bu Dünyanın kurallarını sorguluyorsun,Dünyada en çok öğrenmek istediklerimde bunlar.Yani beni sınırlayan benden başkası değil ama sınırlarda çok keskin be Hayat.İnsan bunu aşmak için herşeyi yıkıp yakmalı mı, kendi savaşında kendinden başkası yok işte.Bunu kabullenmek de başlı başına bir savaş işte.

Bir kelebeğin kanatları gibi dokunulmuyor hayata, canının taa içine, kimsenin dokunamadıklarına, dokunulduğunda canın yanıyor, bu hem canımı yakıyor ama aynı zamanda da yaşama enerjisi veriyor, keşke olmasaydı diyemiyorsun yine de.
Gece bazen kafamı kaldırıp yukarı baktığımda gördüğüm yıldızlar kadrolu elemanım benim, insan dolunayı hesap ederek yaşarsa mutlu olabilir mi ?, olurmuş.Nedense dolunaya bakıp diğerlerininde ona baktığını bilmek mutluluk veriyor bana.Nedeni yok ,bu sadece onunla benim aramda :)


Asi gece kuşu olmakla alakalı belki de...


Bu hafta çok yoğundu işte, yoğunluktu zaten beni sürükleyen arada mola verdiklerimde bambaşka bir dünya :) Bir sürü yere gittim,bir sürü iş yaptım.Bazen arkadaşlarım randevu almak istiyorlar konuşabilmek için .Bunlar arasında iş,güç, etkinlik durumları.


Not: Mutfakcamı Burcu,sende yazı yaz artık..  :)



Kadın Kolları Başkanımız kendine kitabevi açtı pazartesi günü, cumartesi aldığı kitapları dizdik,yardıma gittik CafeDerin Zehra ile.Kitap seçimlerine bayıldım, zaten iyi bir okuyucuydu,artık hiç başedilmez onun okuma listesiyle.Açılış oldukça kalabalıktı, sıcak ve ramazanda bile o kadar insanı oraya getirmesi de mucize.

Arada Fatoş'la yemeğe gittik yeni açılan bir otel-restauranta.

İkizdere HES için ağaç kesmeye başlamışlar, onlar için şikayet  dilekçesi imzaladık bu hafta Adliye önünde.Bu cumartesi de tekrar toplantı var, o şantiyelerini kaldıracaklar yoksa köylü kaldıracak ! haberleri ola.İmza gününde yerel  tvlerden biri mikrofon uzattı bu dilekçeler işe yarayacak mı diye de bende cevap verdim halkın istemediği bir şey yapmaları çok zor ve halkta is-te-mi-yor..!!!
Gerçekten köylünün suyunu kesip, çiftçiye hayat tanımayıp bir küçük markete  enerji sağlayabilecek elektirikle milletin gözünü boyayacaklarını mı sanıyor bu akıllılar..? Tüm yurtta insanlar gözlerini kapayıp gerçekleri görmezden gelebilir ama bütün bunlar bizimde bunları görmeyeceğimiz anlamına gelmemeli.

Mutfakta Zen Tijen Hanım, tvde çok güzel bir programa başladı ve bir bölümünü de Fethiye'de çekti.Bizde kendi yöremizi onun ağzından izledik. Programın facebook sayfasından Fethiye bölümlerini izleyebilirsiniz.

Son Notlar..
-arabamı değiştirdim,artık en sevdiğim renk olan mavi bir arabam var ve onu sevdim.
- kadın kolları için güzel bir etkinlik planlıyorum.Sizlerle de paylaşacağım.
-kayseride hanifenin kızının düğünü var, eylülde gitmeyi planlıyoruz arkadaşlarla.
-size bir sürprizim var ama daha sonra açıklayacağım.
-fırsat buldukça Çağıl'la odasında buluşup dertleşiyoruz,bana sevdiğim şarkıları çalıyor.. I know what is to be young gibi..
-iki şişe  daha vişne likörü yaptım.
-annemle babamı çok özledim,burcuyla çarliyi de.
-istanbula gittiğimde herkesi görmek istiyorum ama hiç bir zaman vaktim buna müsade etmiyor :(
-kışın burada yaşam çok güzel ama yazın çok sıcak gerçi bu yaz beni sıcaklar bile etkilemedi :))  artık ne kafadaysam ya da Türkiye öyle bir yere gidiyor ki sıcaklar bunun yanında kocaman bir hiç..!


Pazartesi, Ağustos 01, 2011

ben hiç böyle suskun kalmadım

Yassıca Adalar ;  misafirlerle yapılan bir tekne turundan.

Zaman çabuk geçiyor, eski bilgisayarım tamirde, Çağıl'a iyi ki baban bana bilgisayar almış yoksa ben ne yapacaktım diye söyleniyorum arada. Birde bilgisayarı arada o soruyor diye söyle o bilgisayarcıya hala bilgisayarımı yapmadı ya bloğa " İ... bilgisayarcım bilgisayarımı yapmadı"  diye yazıp o kelimeye web sitesine link vereceğim diye dalga geçiyorum.Tabii ki söylemiyor ama kızgınlığım gün geçtikçe artıyor. 
İşte güzel ekşınlar yaşadım, bir gece Fatoşla güzel bir yemeğe gittik davetli olarak ,Fethiyede eski oteller tadilattan geçip nefis otellere dönüştürülüyor,Fethiye ileride butik oteller diyarı olarak anılabilir, tatil için dünya cenneti bir yer ama bazen turistik açıdan yönetilmesini beğenmiyorum.Kendi çektiğim fotoğraflar işte kalmış bu yüzden sadece link verdim.
Teyzemin kızının oğlu bendeydi, bir gece telefon geldi,anneside bize sürpriz yapıp geldi.Beş gün beraberdik, görümcemlerde Hisarönünde tatildeydi,ramazan öncesi misafir ağırladık bol bol.Oysa bence şimdi tatile çıkılmalı,özellikle oruç tutmayan ve tatil için yer arayan varsa buraya gelsin derim.İngilizlerle beraber tatil yapabilirler.
Çok bi ramazan modunda yazmıyorum farkındayım ama bugün denizde keyif yapmış biri olarak aklıma ramazanla ilgili şeyler pek gelmiyor. Geçen hafta pazar günü ise herhalde Fethiye de hiç bir sahilde yer yoktu,etraf Kilyos sahili gibiydi.Biz artık çok kalabalık yerlerde denize giremiyoruz.Hatta geçen hafta Ölüdeniz iğne atsan yere düşmez vaziyetteydi. Şemsiyeler birbirine yapışık, sırt sırta güneşleniyorsun.Utandım valla o durumdan.Melsa(muğla merkezli bir şirket)  biraz daha para kazanayım derken turizmi baltalıyor.O kalabalıkta ruhum sıkıldı.Şezlonga yatarken arkadaki insanın kucağına uzanmış gibi oluyorsun.Ayağının dibinde bir sürü insan,şezlonlar( 2 şezlong+ 1 şemsiye) 15 lira olunca tabi bazıları şezlong almıyor, geliyor senin şezlongunun dibine ayağa kalmaya boş yer yok.Abartının allahı yapılıyor artık.



Geçen hafta Carol&tayfun turunun teknesi "carol ann" ile tura gittik,(ortadaki) neden ayrıntı yazıyorum çünkü tekne görevlilerine uyuz oldum. 1-teknede türk kahvesi yoktu. 2- çay yerine porselen fincana attıkları demlik poşetleri içmek zorunda kaldık.-tanesi 3 liraydı. 3- çok önceden havlumuzu koyduğumuz minderlere başka boş minderler varken iki görgüsüz turist gelip oturdu vetekne görevlileri ağızlarını açıp bir şey demediler.Bende problem yok deyip boş minderlere geçmek zorunda kaldım çünkü turist adam nerdeyse teyzemin kızının üstüne oturacaktı ve ben turizmle uğraşan biri olarak bir turisti tekneden atamadım,yakıştıramadım kendime.Onlarda müdahale etmediler,yani adam taciz etse seyredeceklerdi sanırım,bu yüzden çok kızdım.Yemek tabağı aşağıda, ben değil ama delikanlılar aç kalıyor bu tabakla,onun için yedek birşeyler almak lazım tura çıkarken, ben kek ve patatesli tart yaptım,yedik. Birde ilk durakta kaptan bizi bol köpüklü bir koya götürmez mi bile bile neden böyle yerlere giriyorsunuz dedim ama saçma sapan cevap verdiler. Birde her durakta deniz keyfi yapan bir kaptan ilk defa gördüm. Bazıları sezonda denize bile girmemiş oluyor...


Letonya tatil köyü
Şovalye adası


Hisarönü Hisar pub
Kayaköyü gezdirdim teyzemin kızına,sarnıç restaurantta da bir mola verdik.
kaya
Kaya da Büyük Kilisede müzik öğretmeni olan kuzenim ses denemeleri yaptı, oğlu da ona eşlik etti.O da konservatuar öğrencisi.

Bu çok ilginç bir bitki.İlk defa gördüm, bilen varsa yazabilir mi acaba..? Böyle sadece meyveden oluşuyor.
Bunlar sarmısaklıklar.Antik resturantta çömlek atölyesinde yapılıyor.Bir daha gittiğimde alacağım.Emrah diye genç bir usta yapıyor.
Çağıl ve Ares son zamanlarda müdavimi olduğumuz sun campta.Bugün yine gittik,dalgaları dinleyip uyuduk
kaya

Cuma gecesi Kedi kafa bize evde makarna yaptı,onun yaptıklarını hep bir problem oluyor yazamıyorum bu defa atlamayayım.İşten yorgun argın gelip hazır sofraya oturmak çok keyifli ve bu misafir zamanı tüm arkadaşlarımdan uzak kaldığımdan herkesi çok özledim.
Kedikafa bizim cafederin zehranın  eşi. Yaptığı yemeği çok yedik ama blogcu tavrına uymayan bir şekilde hiç bahsetmedim sanırım.Kayaköyde kaç kere mutfağa girdi ben unuttum aslında.Evde de biz açken genelde karnımızı doyuran o,tatlı keyfi zehraya ait. Dün zehra ve zen ile kahve içip oturduk en sonunda.Özlemişim.
***

Bugün plajda dilime dolanan şarkı
Canım yazmak istemiyor ne garip,oysa ben yazmayı severim.Blog geziyorum biraz, yorum yazıyorum ilgimi çekenlere.Bayağıdır gezmemişim.Yazacak çok şey var,bi anlatacak güç bulunca yine yazarım.
***
Ha birde fethiye telekoma kızıp bütün aboneliklerimi kapattım. Kayaköye yazlığa giderken kapattırdığım ev telefonumu ve internetimi açmışlar, fatura yazmışlar,itiraz edince de haksız çıkardılar beni,itirazımı kabul etmediler.Sonra da iki saat bomboş ,müşteri olmayan binada beni dolandırıp durdular, bende kızdım ve kapatmak istedim o iki saatte yapamadıkları işlemi ben binadan arabaya gidinceye kadar yaptılar.Çalışan insanlarda bir saygısızlık,bir hor görme-bana değil şikayete gelen başkalarına- bahçe kapısına ahır kapısı gibi asma kilit asan çalışanlardan ne bekliyorsam zaten,birde onları genel merkeze şikayet ettim, bana telefonda aboneliğiniz bittiğinde sizi şikayet sonucu hakkında bilgilendirmeyiz gibi bir cevher de yumurtladılar.Yani arkadaşlar türktelekoma aboneliğiniz varsa ancak konuşabiliyorsunuz.Bir daha asla onlarla ilgili bir kampanyaya dahil olmam çünkü kampanyalarından önce çıkabilmek için kampanya bedelini peşin ödeyerek ayrılmayı bile göze alarak ayrılmama rağmen hala resmi olarak kurtulmuş değilim.Türk telekoma elini veren kolunu alamaz.135 lira fazladan bedel vererek ancak çıkabiliyorum düşünün artık. Birde şikayet ettiğimden midir bilmiyorum her gün eve taciz telefonu gibi telefonlar aldım.Normalde hat çalışmıyor,yani kimse arayamıyor ama ben sessiz telefonlar aldım.Yani sesimi duyup kapatmalar falan. Teksas halt etmiş bu ttnet yanında.Girmek beş dakika ama çıkmak isteyince sizden kötüsü yok, yanlış durumda ise size hakaret bile ediyorlar.
***
Kızıldere HES'te kıyımlar başladı,şantiyeler kuruldu, sular yüzünden kapışmalar yakındır yazacaktım ama sanırım iş sulara kalmadan başka mecralarda zaten bitirilecek.Bir ülkenin durumuna bak bir de kalk blog yaz olunca ancak bu kadar oluyor işte.!