İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Cuma, Aralık 31, 2010
Çarşamba, Aralık 29, 2010
nasıl geçti habersiz
Yazamadığım bir sürü yazım, koyamadığım bir sürü fotoğrafım var geçmişle ilgili. 2010 ben senle hesaplaşamadan sen ne çabuk bittin.
sevdim seni bir kere
Çok güzel bir geziydi Antalya opera gezisi. Geçtiğimiz salı sabahı yola çıktık,çarşamba akşamı döndük. Biz bayramda İstanbuldayken buradaki tek eksiğimizin bu tarz kültür etkinlikleri olduğunu düşündük.Bu yüzden kendimiz için de olsa böyle küçük turlar yapmaya karar verdik. Biz giderken bir kaç kişi de katılmak isteyince bu opera turu ortaya çıktı aslında.Güzel miydi evet güzeldi,yorulduk mu ? Hem yorulduk hem de çok keyif aldık.Opera güzeldi, Antalya güzeldi,otelimiz güzeldi, alışveriş de güzeldi :)
Bundan sonra her ay bu tarz bir tur yapmayı düşünüyoruz.
Yukarıdaki fotoğraf Düden'in Akdenize döküldüğü nokta.
Geçtiğimiz haftanın asıl sürprizi Çağıl'ın gelmesiydi. Haftasonu cuma ders bitişi bilet ayarlıyoruz ona, havalimanına çok yakın olduğundan akşamüstü geliyor.Pazartesi sabahına dönüyor.Dalaman'dan biz alıp biz bırakıyoruz.Pazartesi sabahı derse yetişiyor. Onunla geçirdiğimiz zaman güzeldi, o gelince evden çıkmak istemediğinden dışarı yemeğe bile götüremedik. Bende bol bol börek, çörek ve yemek yapıyorum.Tatlılar, içkiler keyif çatıyoruz. Özel kahvaltılar falan da hazırlayınca babamız isyan ediyor. Bize böyle sofralar kurulmuyor diye.
Ares bile bayram ediyor evde, Çağıl burda diye düşünün artık.
Yağmurlu günlerde paspaturdan bir görüntü olsun dedim. Yazın bu eski çarşının sokakları masalar ve koltuklarla dolu olur ve gece geç saatlere kadar da eğlence.
Ülkemin romantik duvar yazılarında artık İngiliz kızlarının da adı var :)) Yazı Dalaman'dan.
Çağıl'la benim yaptığım vişne likörünü içtik, geç vakitlerde oturup sohbet ettik ,bazen de uyuya kaldık koltuklarda :)
Yukarıdaki bardaklar benim likör kadehi koleksiyonumdan, şişede 2. el pazarlardan yine.Çaktırmadan onlardan da bir sürü olmuş elimde. Birde çaydanlıklar.
Burası gizli bir cennet.Neresi olduğunu yazmayacağım,keşfedilmesinden korkuyorum çünkü :))
Şimdilik sadece fotoğrafını göresiniz istedim.Hava çok kapalı olduğundan göründüğünden kötü çıkmış ama ben diyeyim yeşilin ve mavinin her tonu vardı siz nasıl hayal ederseniz öyle kalsın gözünüzde.
Çağıl'ı pazartesi uçağa götürdük,aslında beraber kahvaltıya gidelim istedik ama o beni bırakıp kendiniz gidin dediğinden Dalaman da çevre yolundaki Toprak Ana restauranta gittik.
Kahvaltısı güzeldi, keyif aldık, beğendik.Yolu düşenlere tavsiye ederiz.
Yolda Ares sıkılmıştır diye yürüyüş yaptık biraz. İçinden geldiği gibi koşturdu, atladı zıpladı kenar bir yolda. İşe gelip haftaya başladık.
Sabahları bu aralar hava güzel, yürüyüşe çıkıyoruz genelde. Çalış'ta yürürken Ares, eğer oralarda oynamak istiyorsa gidip masanın yanında bekliyor oturalım diye. Zamanımız varsa oturup çay içiyoruz ,bazen tost yiyiyoruz.Zaten Ares'inde hoşuna giden tostlar oluyor.Uzunbey ona da alıyor. Kimseler olmuyor,birkaç yürüyen kişi sadece.Etraf sessiz ,
bazen çay bahçesinin müziği kırıyor sessizliği... Genelde tanıdık şarkılar oluyor benimde içimden eşlik ettiğim.
Zamansızlıktan ancak şimdi yazabiliyorum geçen haftayı. Salı günü Antalya gezisi günüydü. Sabah erkenden migros otoparkında arabalarımızı bırakıp yola çıktık.Küçük bir otobüs dolduran küçük bir grup olduk.Yolda giderken ilk durağımız Bekçiler köyündeki Şafak Dinlenme Tesisleri oldu.Kavurması ve yoğurdu meşhurdur, saat 11 olmasına rağmen kavurma ve yoğurt yedik,bazıları kahvaltı etti, köy kahvaltısı olması gereken bir yerde hazır paket terayağ ve reçeller olan bir kahvaltıyı ben tercih etmedim aslında.Kavurma çok güzeldi, yoğurdu da görmeniz için fotoğrafladım.Çatalla yediğimi belirtmek isterim birde :)
Tur alışveriş,gezi ve opera turu olduğundan gündüz Antalya'ya vardığımız gibi yeni açılan Özdilek Alışveriş merkezine gittik. Önce alışveriş yaptık,sonra da yemek yedik.
Alışverişte yaşadığım aptalca olayı paylaşmak istiyorum sizinle birde.Özdilek Mudo kapıda ikinci üründe pantolon ve trikoya % 50 indirim yazıyor içeri girip alışveriş yapıyorsunuz, zaman harcıyorsunuz, hatta satış elemanına soruyorsunuz öyle mi diye ,evet diyor, size de yardımcı oluyor 4. ürün için sonra kasaya gidip aslında aynı markanın ikincisine değil aynı ürün tarzının ikincisine ( yani aynı ürün modelinin 2. sine ) indirim olduğunu söyleyip kasada indiriminizi yapmıyorlar.Hatta dört tane olunca biri çok pahalı bir ürün olunca kazık yemiş gibi de oluyorsunuz. (Yanıltıcı reklam buna denir birde, kapıda ayrı kasada ayrı bilgi,terslenmek de cabası) Bu reklam panosuna güvenip alışveriş yapmayın sakın.Ben yaptım, kasada da kaldım.Yine de biraz yumuşak yüzlü olsalar alıp gelecektim de sanki zorla almaya kalkar gibi birde terslenince dört parçayı da bırakıp çıktım. Kasadaki Cansu hanım iddia üstüne iddia sanki ben kapıya asmışım yazıyı, iyi de yazı da trikonun ve pantolonun ikincisine indirim yazıyor, aynı grubun ikincisi gibi bir cümle yazmıyor! - duramadım zaten. Dışarıda öyle yazmıyor diye uyarmamıza rağmen alırsanız alın almazsanız gidin gibi bir davranış karşısında da bıraktıım.O gün benimle ilgilenen müşteri temsilcisi delikanlı bize öyle söylemediler-doğal olarak o da bana öyle söylemedi,hatta 20 dakika ürün bulmak için yardımcı oldu- dediği halde kasa kızı kızgın elemanı ikna edemedik. Yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam çünkü ben zaten zor kıyafet beğeniyorum, artı büyük beden kıyafet zor bulunuyorum, ama davranış tarzından dolayı dükkandan çıkmak içimi burktu. Markayım diye geçinen yerde bu tarz bir davranışı kaldıramam. Yaz kapıya , sonra kasada farklı davranış,hatta iddia ediyoruz diye de tersle.
Sana mı kaldım Mudooooooooooooooo , sen sadece dekorasyon konusuna gir yine, egzotik parçalar yer alsın raflarında, çocukluğumuzun giyim markası bir masal olarak kalsın hatıralarımızda... Ne kaldı ki eskilerden..? Sen önce elemanlarına iletişim dersi ver, sonra reklamlarınla satış etiğini aynı tutmaya çalış, ondan sonra da kalk alışveriş merkezinde mağaza aç.Bizde sadece ithal objelerine paraları bayılalım.Bundan sonra da senden giysi alırsam iki olsun.
Ertesi gün M & S ' dan aldım alacağımı ama o kadar uyuz olmuşum ki Mudo'nun Migros alışveriş merkezindeki mağazasına uzunbey gir bak demesine bile giremedim. İyi de bana ne demeyin bence çok önemli bir davranış bu.
Işıltılı mağazaların ardındaki müşteri memnuniyeti bu işte ; koca bir hayal kırıklığı ...
Neyse ordan çıkıp sinir içinde açık balkonda kahve içtik uzunbeyle, sonra ben her sinirlendiğimde olduğu gibi acıktım, gidip Köfteci Ramiz'de yemek yedik.Güzeldi :) Tahinli piyaz yedim ama bizim klasik piyaz daha güzel, bunu da belirtmeden geçmeyeyim.
Özdilek alışveriş merkezi..
Daha sonra şehir içinde operadan önceden ayırttığımız biletleri alıp Lara'ya otele geçtik.
Kendi otelimize giderken bu asortik otellerin önünden geçtik.
Azerbeycanlı bir işadamının soldaki yeni yapılan bu otelini görünce diğerlerinin otel yavrusu olduğuna kanaat getirip kendi otelimizi bulduk en sonunda.(sağdaki ) Gerçi biz 2005 te o otelde kalmıştık ama biz kaldığımızda etrafta in cin top oynuyordu.
Otelin manzarasında yandaki otelin yeni yapılmaya başlanmış bahçesi ve inşaatı vardı.
Bulunduğum balkondan kadraja zor sığan otel.
Otele gittiğim gibi bir su kuşu olarak kapalı havuza girdim.Benden başka bir kaç çocuk ve beraber gittiğimiz bir hanım vardı. Havuzdan sonra giyinip süslenip yemeğe indik,otele erken yemek istediğimizi belirtmiştik bu yüzden bir problem olmadan ordan da operaya gittik.
Opera kalabalıktı, biz ağırlıklı olarak yabancıların olduğu bir gruptuk. Şehir içinde yolları tahmin ederek bulduğumuzdan biz binaya girdiğimizde gong çalmak üzereydi.
Opera keyifliydi, özlemişim. Çıkınca otele gidip yattık. Sabah erken uyanmadan biraz keyif yapmak istedim, bu yüzden havuzu es geçip toparlanıp kahvaltıya indik.
Otel geçen senelere göre çok daha iyiydi.Özellikle yemekler süperdi. Herkes memnun kaldı. Normalde bir gece konaklayamayacağımız fiyata biz hem beş yıldızlı bir otelde kalıp hem operaya gidip (hoş devlet operası sadece on liraydı :) hem de gezi ve yol ücreti dahil geziye gelmiştik :))
Kahvaltıdan çıkıp Düden'in Akdenize döküldüğü yere gittik, sonra Lara'daki M&S mağazasına alışverişe gittik, -İngilizler çok seviyor, Fethiye'de yok- :)) Oradan küçük bir şehir turuyla Kaleiçine gidip birer çay içtik. En sonda Migros Alışveriş Merkezine uğrayıp saat üç buçukta Fethiye yollarına koyulana kadar orada gezdik.
Kaleiçi
Kaleiçi
Kaleiçi
Aynı yerden daha önceki bir Antalya yazısında fotoğrafım var :)
Bu bir sürpriz, sonra yazacağım..!!! :)
Karlı dağlar :) şansımıza hava çok güzel,günlük güneşlikti.
Bu fotoğrafta bugün bağışlarla aldığımız akülü tekerlekli sandalyemiz. Minibüsle gelip arabalarıyla gittiler ailecek... :))) Bugün teslim ettik arkadaşlarla basının karşısında..
Daha önceden yazmıştım zaten.
Yarın bir toplantı,perşembe günü bir eğitim ve cuma günü de kutlama var. Bir terslik olmazsa yeni yılı dışarıda arkadaşlarımızla karşılayacağız.Yazarım yine zaman bulursam...
Etiketler:
antalya,
Fethiye,
gezi,
i,
mudo,
müşteri memnuniyeti,
opera,
otel,
özdilek mudo,
tatil
Salı, Aralık 21, 2010
Mavi Kuş Kargo 26 / Yaşamın Kıyısında
Bu battaniye ve diğerleri Yaşamın Kıyısında Nur Hanımdan bize gelenlerden.Bize gelenler diyorum çünkü kendisi mayıs ayında bizi ziyarete geldiğinde eli kolu dolu gelmiş onları direk el sanatları pazarında masalarımıza almıştık zaten.Bu kısım daha sonra kargoyla elimize ulaşanlardan.Kendisini tanımak, hele bizlere getirdikleriyle özellikle Renkli Tasarımların bize yolladığı o şirin ve emsalsiz çantaları görüntülemek isterdim ama o gün karnavalda görevli olduğumdan getirdiklerini görüntüleyemediğim için sizlerle paylaşmam mümkün olmadı. Ne yazık ki sonradan bize gönderdiği bu kargo ile yetinmemiz gerekli. Bu battaniyeden yola çıkarak daha önce gelenleri de göz önünde bulundurmanız için bir fikir olsun diye bu linkten ne gibi güzelliklerin geldiğini düşünebilmenizi rica ediyorum :)
Yaşamın Kıyısında (Nur Hanım);
Nur Hanım, bu seneki çalış karnavalına ve el sanatları pazarına sizi tekrar bekliyoruz. Özellikle sizi tanıdığım için ve bu güzellikleri bizimle paylaştığınız için de tekrar teşekkür ediyorum.
Bu taraflarda oturan eski komşularınızı da unutmamanızı :) , onu ziyarete geldiğinizde de bizleri de görmeye gelmenizi özellikle rica ediyorum ve sizinle görüştüğümüz o kısa zamanda dostluğunuzdan ve sohbetinizden çok mutlu olduğumu da belirtmek istiyorum.
Gönderdiği güzelliklerden çok, kargo hakkında bir yazı değil tanıştığımız için değişik bir mavikuş yazısı olduğunun farkındayım ama ben size diyeyim ki blogda yazdıkları ve bizimle paylaştıkları hiçbirşey. O mütevazi ve sıcak anneanne tavırlı sohbetini tatsanız sizlerde bizim gibi dostları arasında olmaktan mutluluk duyardınız :)
Teşekkür ediyorum, öncelikle el emeğinize, bize çok uzak yollardan taşıdığınız emanetler için, kendi ellerinizle ördükleriniz için ve bizi yalnız bırakmayıp ayrıca ziyaret ettiğiniz için.
Umarım bir gün bir yerlere yerleşmeye karar verirseniz burayı tercih edersiniz.
İnanın dört gözle sizi bekliyor olacağız :))
Renkli Tasarımlar 'la bizi tanıştırdığınız için de ayrıca teşekkürler :)
Not: Haftasonu Çağıl burdaydı, oğluşla hasret giderdik, kısmetse iki günde Antalya da gezide olacağım,gelince görüşmek üzere..
Salı, Aralık 14, 2010
bir kördüğüm ki içim
Süper bir haftaydı,aynı anlattığım gibi. Perşembe günü Zehrayla buluşup öğleden sonraki toplantıya gideriz diye düşündük.Biz bir oturduk pir oturduk deniz kenarına.Kalkmak aklımıza geldiğinde hem karnımız acıkmış hem de toplantı saatini kaçırmıştık :)
Mutlu restaurantta kahvelerimiz içtik,yemek yedik.Deniz süper hava muhteşemdi.
Benim kahvem. Biz tarot konuşurken fincanları unuttuk ama olsun :)
Ben hayatımda ilk defa tarot açtırdım.Son olmayacak diyebilirim :)
Cuma günü perma kültür toplantısındaydım. Bostancık'tan konuklar vardı sunum için :) Pınar tam düşündüğüm gibi biri.Tuğrulbey'le dönüşerek sunum yaptılar.Sizler içinde çok iyi izledim diyebilirim. Ben eskiden beri bloğu okuduğumdan anlattıkları, yaşadıkları ve öğrendikleri aslında ama dinlemekte ayrı keyif oldu diyebilirim. Permakültürü yeni keşfettiklerini söylediler ama dışarıdan öyle görünmüyordu ...
Benim dinlediklerimde en ilginç noktalar Tuğrulbeyin gittiği permakültür toplantılarından edindiği izlenimlerden biriydi.. Jeff dedi ki diye de ekledi
"yeni insan hakları" şunlar olacak.
1-temiz hava
2-temiz su
3-iyi gıda
4-iyi barınma
5- iyi bir sosyal çevre
Aynen katılıyorum.
permakültür hakkında yazılacak ve söylenecek çok şey var aslında.Buradan onun anlattıklarını yazmak ne kadar mantıklı bilemiyorum.Bu yüzden diyorum ki izleyin onları, onlar bir yaşam süzgecinin iyi bir noktasından bakıyorlar,inanıyorlar, bende onlara inanıyorum ki böyle insanlar önümüzü açtıkça ancak dünyada birşeyler yapılabileceğinin inancındayım. Onlar bize doğal, güzel ve yaşanası bir patika açıyorlar ,izleri takip edip hayatımıza uyarlamak bizim elimizde.
Cumartesi sabahı yürüyüşe gittik.Ordan huzurevinde kahvaltı vardı, mavikuşlarla ordaydık.
Huzurevinden hep beraber Yaşarhanımın evine gittik mavikuşlarla. Süper şeyler hazırlamış birde orada yedik :)
Fethiye evinin bez torbası.Kahvaltıyı onlar organize etti şehitler derneği ile birlikte.
Yaşar Hanımın bizim için hazırladıklarından...
Bu da Zen'den.Sofrayı görüntüleyemedim ama nefis bir sofraydı anlatmaya da kelimeler yetmez. O gece eve 24.00 te döndük :)
... ... ...
Bu kısımdan sonra nefis bir yazı yazdım kendimce. Nasıl becerdiysem de yazılanları kaybettim.Mümkün değil aynı duyguları toparlamam. Bu yüzden o kısımları atlayıp direk günün şarkısına geçiyorum ki aslında içimdeki duyguların özetidir diyebilirim.
Günün şarkısı : Aslı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)