Gecenin bir saati kendini yalnız hissedersin ve keşke o şimdi yanımda olsaydı dersin. Uzak olsa atlayıp gidersin, küssen barışırsın, canın sıkılsa ararsın. Ama yokluğuyla başedemiyorsun ki .. Yok... Yok işte. Bu ocakta iki sene olacak yokluğu. Gitti, bizi bıraktı gitti. Onu çok özlediğinde bir işaret beklersin, çok özledin ya.. Ona ait bir şey görmek, dokunmak, duymak. İşte bu gece, resmi de tam karşımdayken, tam ondan bir işaret beklerken gördüm o paylaşımı..
Salı, Aralık 22, 2020
Kızbabası..
Gecenin bir saati kendini yalnız hissedersin ve keşke o şimdi yanımda olsaydı dersin. Uzak olsa atlayıp gidersin, küssen barışırsın, canın sıkılsa ararsın. Ama yokluğuyla başedemiyorsun ki .. Yok... Yok işte. Bu ocakta iki sene olacak yokluğu. Gitti, bizi bıraktı gitti. Onu çok özlediğinde bir işaret beklersin, çok özledin ya.. Ona ait bir şey görmek, dokunmak, duymak. İşte bu gece, resmi de tam karşımdayken, tam ondan bir işaret beklerken gördüm o paylaşımı..
Salı, Aralık 15, 2020
Çarşamba, Aralık 02, 2020
Mutluluk bile haddini aşarsa, azap olur.
Bugün hava İstanbul’da o kadar soğuktu ki sokaklarda - bizim mahallede - kimsecikler yoktu. Önce Ateşi biraz gezdirdim, sonra da arabaya onu da alıp sahile indim. Soğuk ve ortalıkta insan yok, lokantalar kapalı, arabadan inemesekte deniz havası aldık ve eve döndük. Dönerken sanki başka bir boyuttaymışız gibi de geldi. Benim çocukluğumda sahil kışın böyle olurdu, sessiz, sakin, yazlıkçılar gidince sahil tarafında kimse kalmazdı bir kaç aile dışında. 30-35 sene önceki o haline benzettim. Bilim kurgu filmlerindeki Dünyanın insansız haline benziyor. Yaşadığımız durum çok zor... Bunu düşünerek eve döndüm.
Şimdi Balkanlar’dan kar yağışı yurda giriyormuş, yeni okudum 😊 #günlük #büyükçekmece #gezinti #sahil *Başlık: Seneca
Salı, Kasım 24, 2020
Öğretmen babam..
Baba, babam.. Öğretmen babam.
Bu sensiz geçirdiğim ikinci 24 Kasım Öğretmenler Günü. Nasıl anlatsam bilemiyorum.. Seni her düşündüğümde “bu da geçer yahu” deyişin aklımda. Bu sefer “bu da geçmiyor” baba.. Bu sızı hiç geçmiyor, ilk günkü gibi orda yaşıyor baba.
Biliyor musun, ben senin her öğrencini gördüğümde gidip sarılasım geliyor, başını aynı senin omuzuna yaslayıp sarıldığım gibi. Geçen yeni bir eve taşındım, karşı apartmandaki kadın senin öğrencin çıktı, bana seni anlattı baba. Çarşıya her indiğimde bana İstanbul’a geldiğimde gezdirdiğin sokaklar, yeni keşfettiğin bir dükkan, yeni bir tat karşıma çıkıyor.. Sokakta ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Burada yaşadığımı görse ne kadar mutlu olurdu diyorum kendime. Biz seninle hayatı çok güzel paylaştık. Ben konuşmak istediğimde hep seni buldum, hayat hep böyle gidecek sandım. Gitmiyormuş onu öğrendim baba...
Senden kalan her şeyi saklamak istiyor insan. Saklayamıyor doğal olarak ama gözlüklerini aynı çekmece de saklıyorum...
Uzun müddet banyoya girince diş fırçanı aradı gözlerim, bir insan diş fırçasına bakıp mutlu olabilir mi ? Oluyormuş.
Mutfakta ben seviyorum diye aldığın mavi renkli ceviz kıracağını kırılmasın diye kullanamıyorum ...
Senden kalan giysilerden bir kaç parça ayırmıştım kendime, çok özlediğimde giyiyorum.
Kitaplarını, eski resimlerini karıştırıyorum, program yaptığın notların elime geçiyor bazen.
Senin sevdiğin insanları görmek artık beni de mutlu ediyor.. Babam olsa şimdi çok sevinirdi diyorum.
Ben artık burdayım şimdi sen yoksun Baba...
Bazı insanlar öğretmek için doğarlar, sen de onlardan birisin. Yokluğun bile hayatı öğretici ; “ Öğretmenler Günün Kutlu Olsun “ baba.
Not: Annemin, erkek kardeşim Çağlar’ın ve eşi Arzu’nun, Teyzemin ve çocuklarının, halamın ve eşi Hasan Eniştemin ve tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun.
#24kasımöğretmenlergünü #babam #annem #ailem
Cuma, Kasım 20, 2020
Özet.. 16. Yıl
Perşembe, Kasım 19, 2020
Sonra...
Sonra aramıza şehirler girecek, hiç karşılaşmayacağız, tesadüfler bile bir araya getiremeyecek, sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek.
#nazımhikmet
Çarşamba, Ekim 14, 2020
Çarşamba, Eylül 09, 2020
Babam..
Salı, Eylül 08, 2020
Altın vuruş..
Bir insanın yüzünü görmeden yüreğini sevebilir misin ? -Seversin dedi. Uzun uzun sohbet edip elindeki telefonu kenara koyan kadın. İkisi kuzen oluyorlardı ve senelerdir görüşmemişlerdi. Onları bu yaz biraraya getiren şu Kazdağlarındaki etkinlikti. Su ve vicdan nöbeti.Hani dağlarda altın aramak için ağaçları kesen şirkete karşı tüm yurttan gelip protesto eylemi yapan kalabalıklara katılmak için bu şehirde buluşmuşlardı. Gece de konser vardı.. Konsere gidip gitmemekte kararsızdı. Artık sevmeyi bıraktığı adam dağdaki etkinliğe kendi şehrinden koca bir ekiple katılacağını yazmıştı ve sosyal medya hesabına eklemişti. “Ben konserde olacağım, sende gel... “
Perşembe, Temmuz 23, 2020
Hayatımı hiç nokta konulmadan yazılmış bir çocuk romanı olarak yeniden kurmak istiyorum *
*başlık: Didem Madak